Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl Toplantısı… Hükümet yetkilileri, basın mensuplarının sorularını yanıtladı

Published

on

Başbakan Ünal Üstel, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) toplumda tedirginlik yaratan son uygulamalarına ilişkin, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti ile istişare halinde üretilen kararları gelecek hafta açıklayacağını belirtti.

Üstel, “Bugüne kadar Rum’un hiçbir hareketine duyarsız kalmadık, bu hareketlerine de duyarsız kalmayacağız.” dedi.

Hükümetin 2022–2025 dönemindeki icraatlarının kamuoyu ile paylaşıldığı “Halka Hizmet Yolunda Üç Yıl” başlıklı basın toplantısında, Başbakan Ünal Üstel ve bakanlar basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Başbakan Ünal Üstel, Rum tarafının tedirginlik yaratan son uygulamalarına karşı hükümetin atacağı adımlara ilişkin soruya yanıt vererek, bu konunun Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Türkiye Cumhuriyeti ile en üst düzeyde masaya yatırıldığını belirtti. Üstel, bugüne kadar Rum tarafının hiçbir hareketine kalmadıkları gibi bu konuya da duyarsız kalmayacaklarını vurgulayarak, “Türkiye Cumhuriyeti ile üreteceğimiz kararları gelecek hafta sizlerle paylaşacağız. Bu doğrultudaki çalışmalarımız istişare halinde sürdürülüyor.” ifadelerini kullandı.

Üstel, Dipkarpaz Yolu’ndaki gelişmelere ilişkin, Karpaz Yolu’nun 2012’de ihaleye çıkıldığını ve sonrasında gelen kısa süreli hükümetlerden dolayı bugüne kadar tamamlanamadığını hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti’yle yapılan İktisadi ve Mali İş Birliği Protokolü’yle bu yolun gündeme alındığını belirten Üstel, çalışmalara başladıklarını ve yolun iki kilometrelik asfalt işleminin yarın tamamlanacağını kaydetti.

Söz konusu yolu kullanan Birleşmiş Milletler gibi taraflardan yolun yapımına destek olunmasına ilişkin herhangi bir teklif gelmediğini söyleyen Üstel, bugüne kadar bütün altyapı çalışmalarının Türkiye Cumhuriyeti ile yapıldığını ifade etti.

Soru üzerine, Pile Yolu’nda çıkan “diplomatik kriz” nedeniyle, oradaki yol çalışmasının yarım kaldığını dile getiren Üstel, “Rum tarafı her zamanki gibi entrika çevirmeye devam etti. Ama bilmelidir ki ne yaparsa karşılıklı. Toplu konut yapacaksa, biz de toplu konut yapacağız. Adım attıklarında, aynı adımla karşılık vereceğiz.” dedi.

– “Alkollü mama olayı…Dinçyürek: “Otopsi kati raporu gelince net adımlar atacağız”

Bir bebeğin ölümüyle sonuçlanan hastanede bebek mamasına alkol karıştırılması olayındaki soruşturmaya dair soruya yanıt veren Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek, şunları kaydetti:

“Biz ön araştırmaları, Hukuk Dairesi ve Polis Genel Müdürlüğü’yle iş birliği içerisinde yaptık. İddiaları destekleyecek en önemli noktalardan biri otopsi kati raporudur. Otopsiyle ilgili birinci basamak Kıbrıs’ta yapıldı. Doku teknikleri için ana vatan Türkiye’ye gönderildi. Oradan çok yakın tarihte sonuçlar geldi. İlk yapılan otopsi ve Türkiye’den gelen sonuçlar birleştirilerek ve hasta dosyaları ile ifadeleri dikkate alınarak, adli tıp uzmanı bize otopsi kati sonucunu verecek. O gün idari soruşturmada net adımlar atacağız.”

Sağlık Bakanlığı olarak benzer olayların yaşanmaması adına bir takım tedbirler aldıklarını açıklayan Dinçyürek, Cumhuriyet Meclisi’nde komite safhasında olan sağlıkta kalite yönetimine ilişkin yasanın kısa sürede geçeceğini belirtti.

Bunun, altı ayı aşkın bir süredir Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’yla iş birliğiyle çevrim içi ve yerinde, sağlıkta kalite yönetimi hakkında çalışmaların sürdürüldüğünü kaydeden Dinçyürek, bu konuda hastanelerden ön raporların gelmeye başladığını, kısa sürede somut adımların atılacağını söyledi.

– Ülkeye giren “tetikçiler”… İçişleri Başkanı Oğuz: “Konu çözülene kadar gündemden düşmeyecek”

Kamuoyunda ses getiren, yurt dışından gelen “tetikçilere” ilişkin alınan tedbirler hakkında soruya yanıt veren İçişleri Bakanı Dursun Oğuz, polis teşkilatının bu konuda etkili bir çalışma sürdürdüğünü kaydetti. Polisin olayların kaynağı ve azmettiricisine ilişkin bilgiye sahip olduğuna dikkat çeken Oğuz, soruşturmaların gizlilik içerisinde yürütüldüğünü anımsattı.

Oğuz, bu çerçevede Türkiye Cumhuriyeti ile yürütülen çalışmalar olduğunu da belirterek, “Bu konu çözülene kadar gündemden düşmeyecek.” dedi.

Ülkeye deniz ve hava yoluyla girişlerde biyometrik veri sistemine ilişkin bilgiler aktaran Oğuz, parmak izi alımı uygulamasının da başlatıldığını belirtti.

Ülke güvenliğine ilişkin veri paylaşımının da devam ettiğini ve aranan şahısların iadesinin gerçekleştiğini kaydeden Oğuz, bu uygulamaların “kapalı bir şekilde” yapıldığını, üst düzeyde takip edildiğimi söyledi.

– “Devletin sorumluluğu ülkedeki her bireyin güvenliğini sağlamak”

Gazetecilerin güvenliğine ilişkin soruya yanıt veren ve bu konuda Gazeteciler Birliği’nin yaptığı eyleme işaret eden İçişleri Bakanı Oğuz, ülkedeki her bireyin güvenliğinin sağlanmasının devletin sorumluluğu olduğunu vurguladı. Oğuz, polis teşkilatının güvenliğin sağlanması için gerekli çalışmaları yürüttüğünü söyledi.

Oğuz, bazı kişilere yönelik özel taleplerin de yasalar çerçevesinde araştırılarak, gerekli önlemlerin alındığını ifade etti.

– Üstel: “Giriş kapılarına yeni güvenlik uygulamaları koyuyoruz”

Başbakan Ünal Üstel de, güvenliğin kendileri için hayati bir konu olduğunu belirterek, ülkenin iç huzurunu ve güvenliğini sağlayacak tedbirleri almak için Türkiye ile birlikte çalıştıklarını kaydetti.

Yurt dışından gelen öğrencilerin geliş prosedürlerinde yapılan değişiklikleri hatırlatan Üstel, artık öğrencilerin her bir adımının takip edilebildiğinin, giriş ve çıkışlarda gerekli kontrollerin yapılabildiğinin altını çizdi.

Havalimanlarına konulan yüz tarayıcılarının bu kapsamda önemine dikkat çeken Başbakan Üstel, bu sistemin kara ve deniz kapılarına da konulacağını duyurdu; termal kameralarla Güney sınırında her türlü geçişin görülebildiğini kaydetti.

Üstel, polis teşkilatına alınan altı mobil aracın iki ay içerisinde geleceğini de duyurarak,  bu araçlarla denetimlerde parmak izi alınarak, suç işlemiş kişilerin tespitinin yapılacağını aktardı.

Üstel, “İnsanımızın gazetecimizin, iş adamlarımızın huzurla çalışabilmesi için elimizden gelen ne varsa, bütün imkanları seferber ettik ve etmeye de devam edeceğiz. Giriş kapılarımızı kontrol altına alıp, dünyada uygulama neyse aynılarını kapılarımızda uygulayacağız.” dedi.

– Maliye Bakanı Berova: “Borçlanmalarda kaygı verici bir durum yok… Üç yıl içerisinde denk bütçeye ulaşacağız”

Maliye Bakanlığı’nın borçlanmalarıyla ilgili soruya yanıt veren Maliye Bakanı Özdemir Berova, bu borçlanmaların bazı çevreler tarafından algı operasyonu yapılarak, “kamu maliyesinin maaşları dahi ödeyecek durumda olmadığının” iddia edildiğini söyledi, durumun böyle olmadığını kaydetti.

Berova, 2025 yılı bütçesinin Meclis’ten geçirilirken 18 milyar TL’lik bir açık görüldüğünü ve bunun hükümetin yıl içerisinde bu miktarda borçlanmasına yasal dayanak sağladığını belirterek, borçlanmaların da bu çerçevede yapıldığını belirtti.

Berova, bu kapsamda alınan tedbirlere değinerek, özellikle kayıt dışılığın önlenmesi için büyük çaba sarf edildiğine, vergi gelirlerinin artırıldığına dikkat çekti.

“Sene sonunda bu 18 milyar TL’lik bütçe açığını çok daha az bir rakamlara kapatacağız.” diyen Berova, ancak zaman zaman borçlanmaların yapılacağını söyledi. Enflasyonda bir azalma beklediklerini ifade eden Berova, üç yıl içerisinde denk bütçeye kavuşulmasının planlandığını vurguladı.

– Üstel: “Üçüncü ülkelerden gelerek konut alan emeklilere ilişkin yeni düzenlemeler bugün paylaşılacak”

Başbakan Ünal Üstel de, konuya ilişkin söz alarak, hükümeti kurarken ülkede istikrarı sağlayacaklarını söylediklerini hatırlattı. Üstel, bugüne kadar biriken sorunların çözümü için canla başla çalıştıklarını belirtti.

Bu sorunlardan birinin üçüncü ülkelerden gelerek ülkede konut sahibi olan ya da kiralayan emekliler olduğunu söyleyen Üstel, bu kişilerin ülkedeki yaşamlarının kolaylaştırılması için bugün yayımlanarak halkın bilgisine getirilecek İkamet Tüzüğü’nde yapılan değişikliklere işaret etti.

Üstel, enflasyonun sadece  ülkeye özel bir durum olmadığını kaydederek, buna rağmen ülkedeki her kesime yardımcı olmaya çalıştıklarını belirtti.

Bugün, çevrim içi takip sistemiyle ürünlerin her aşamadaki fiyatlarının otomasyon sistemiyle takip edilebilir olduğuna dikkat çeken Üstel, fahiş fiyatların da Maliye Bakanlığı personeli tarafından hemen tespit edilip, gerekli cezaların verilebildiğini kaydetti.

– “Paradan kaynaktan hiçbir sıkıntımız yoktur. Ödemeye de devam edeceğiz”

Mal Tazmin Komisyonu’nun Rum tarafından gelen talepleri karşılayacak durumu olup olmadığına ilişkin soruyu yanıtlayan Başbakan Üstel, “Paradan kaynaklı hiçbir sıkıntımız yoktur. Ödemeye de devam edeceğiz.” dedi.

Üstel, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun hayati bir komisyon olduğunu vurgulayarak, kısa süreli hükümetlerden dolayı tazminatların zamanında ödenememesinden dolayı Rum tarafının konuyu Avrupa Parlamentosu’na taşıyarak Komisyon’u iptal etmeye çalıştığını hatırlattı. Üstel, iki defa başarısız oylamanın ardından üçüncü oylamanın haziranda yapılacağını kaydetti.

Bu kapsamda yapılacak ödemelere kaynak bulunması için hükümet olarak yaptıkları ilk işlerden birinin konut alan yabancılara ek vergi konulması olduğunu belirterek, bu şekilde oluşturulan fonla yaklaşık 18 milyon sterlin toplandığını ve Komisyon’daki hazır dosyalara ödeme yaptıklarını belirtti. Ek borçlanma yapılarak da ödemelerin gerçekleştirildiğini söyleyen Üstel,  şöyle konuştu:

“2021’i bitirdik, 2022’ye başlıyoruz. Paramız mevcuttur. Hiç sıkıntımız yoktur. Ama Rum tarafı Komisyon’a müracaat edenlerin dosyalarını geri çekmeleri için baskı yapıyor. Biz de aksine dosyaların ödenmesi için büyük çaba sarf ediyor, gününde ödüyoruz. Ödemeye de devam edeceğiz.”

Girne Limanı’ndaki hizmetlerin kalitesine ilişkin soru üzerine ise Başbakan Üstel, hizmetlerin iyileştirilmesi için çalıştıklarını kaydetti.

– Çavuşoğlu: “Disipliğin Tüzüğü’ne ilişkin herkesin mahkeme kararına saygı göstermesi gerek”

Öğretmen sendikalarının Disiplin Tüzüğü’ndeki değişikliklere yönelik yaptıkları eylemlere ilişkin soruyu yanıtlayan Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, sürecin mahkemede olduğunu hatırlatarak, KKTC’nin hukuk temelinde kurulmuş, anayasası ve yasaları olan bir devlet olduğunu,  hükümetin de insan hak ve özgürlükleri kapsamında gelen talepleri değerlendirip, bir düzenleme yaptığını kaydetti.

Çavuşoğlu, ülkede kimsenin Atatürk’ün ilke, inkılapları ve laik yaşama karşı bir eylemde bulunmak gibi bir düşüncesi olmadığını belirterek, “Ama Anayasa’ya bir aykırılık varsa, bunun kararını mahkeme verecektir. Dolayısıyla mahkemenin kararına herkesin saygıyı göstermesi lazım.” dedi.

Çavuşoğlu, sendikaların kendileri gibi düşünmeyenlere dayatma yapma hakkı olmadığını söyledi.

– Üstel: “Çağdaş dünyada düzenleme neyse onu yaptık”

Başbakan Ünal Üstel de,  konuya ilişkin söz alarak, değişikliğe ilişkin çağdaş devletlerdeki uygulamaları, Birleşmiş Milletler Çocuk Sözleşmesi’ni dikkate aldıklarını kaydetti.

Üstel, “Ne Atatürk ilkelerine karşı bir düzenleme yaptık, ne de laikliği gölgeye düşürecek bir düzenleme yaptık. Çağdaş dünyada düzenleme varsa onu yaptık. Ama eğer Anayasa’mızda aykırılık varsa da Mahkeme’nin kararına uyarız.” dedi.

Bugüne kadar sendikalara boyun eğmediklerini, bundan sonra da eğmeyeceklerini ifade eden Üstel, çocukların geleceği için daha çağdaş bir dünyaya hızla ilerlemek ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Öztürkler:İnsani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırıdır

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ve içinde 12 insan hakları savunucusunun bulunduğu Madleen gemisine İsrail ordusu tarafından düzenlenen saldırıyı kınadı.

Öztürkler, Uluslararası hukuka ve temel insan haklarına açıkça aykırı olan bu saldırıyı, yalnızca yardımsever insanlara değil, aynı zamanda insani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırı olarak gördüklerini belirtti.

Kıbrıs Türk halkı olarak Filistin halkının yanında olmaya devam edeceklerini dile getiren Öztürkler: “Temennimiz, İsrail hükümetinin, uluslararası hukuk normlarına uyarak, sivillere ve sivil girişimlere yönelik saldırılarını bir an önce durdurmasıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar, Gazze’ye yardım taşıyan gemiye İsrail’in el koymasını kınadı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gazzeye’de yardım taşıyan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği müdahale eden İsrail’i kınadı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gemiye yapılan saldırıya yönelik yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi:

“Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği esnada İsrail güçlerince müdahalede bulunulması ve yardım almak için toplanan halka ateş açılması kabul edilemez bir insan hakları ihlalidir. İsrail’in yapmış olduğu bu terör içerikli eylemi ve soykırım girişimlerini kınıyor, tutuklanan aktivistler ve mürettebatın en erken zamanda serbest bırakılmasını temenni ediyorum.”

Gemide Özgürlük Filosu Koalisyonu’ndan Avrupa Parlamentosu (AP) Fransız üyesi Rima Hassan ve Almanya vatandaşı Yasemin Acar’ın yanı sıra Türkiye’den Hüseyin Şuayb Ordu, Brezilya’dan Thiago Avila, İspanya’dan Sergio Toribio, Hollanda’dan Marco van Rennes, Fransa’dan Baptiste Andre, Reva Viard, Pascal Maurieras ve Yanis Mhamdi, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve gazeteci Omar Faiad bulunuyor.

Devamını Oku

Kıbrıs

Bienal Lefkoşa sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor: Sanatçılara açık çağrı

Published

on

By

Bienal Lefkoşa, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin himayesinde, Arkhe tarafından düzenlenen ve Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsoru olarak desteklediği ilk edisyonunu ile sonbaharda sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

7 Kasım-6 Aralık tarihleri arasında başkentte yapılacak bienalin teması “Compassion/Merhamet” olarak belirlendi.

Bineali İran kökenli Fransız grafik tasarımcısı Hervé Matine başkanlığındaki bir küratoryal ve seçici komite yürütecek.

Bienal, başkentin farklı mekanlarında sanat aracılığıyla, bireysel ve toplumsal düzeyde yüzleşmelere ve yeniden düşünmeye alan açmayı hedefliyor.

“Merhamet” temasına odaklanılarak, katılım çağrısı yapılan Bienal Lefkoşa’ya başvurular başladı.

Yerel ve uluslararası sanatçılara açık olan bu çağrı, tüm disiplinlerden sanatçıları projelerini bienal için sunmaya davet ediyor.

Şu ana kadar Kıbrıs, Türkiye, İtalya, Fransa, Brezilya ve Lübnan’dan birçok başvuru yapıldı.

Başvurularının 1 Ağustos 2025 tarihine kadar www.bienallefkosa.com üzerinden yapılması gerekiyor.

Katılım koşulları ve detaylı bilgi, Arkhe ve Bienal Lefkoşa’nın web sitesinden takip edilebiliyor.

Arkhe Direktörü Halil Duranay ve Arkhe Koordinatörü İlkem Tunar, yerel ve uluslararası sanatçılar arasında bir buluşma noktası haline gelmesi beklenen Lefkoşa bienalinin ilk edisyonu hakkında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuştu.

– “İlk kez ‘Lefkoşa bienali’ adıyla bir sanat organizasyonu yapılacak”

Arhke Direktörü Halil Duranay, Kuzey Kıbrıs’ta, daha önce, büyük ölçekte çok önemli sanat etkinliklerinin yapıldığını ama ilk kez “bienal” adını kullanarak bu çatı altında uluslararası bir kent sanat organizasyonu yapılacağını söyledi.

“Bienal” adını kullanmanın iddialı olabileceğini ancak geçen yıl Arkhe’nin kuruluşundan bu yana gündemde olan bienal projesinin zamanı geldiğine inandıklarını ifade eden Duranay, “Bu kent, çok önemli bir kültürel mirasa sahip. Biz de, bu mirasın; doğru mekan, doğru zaman ve doğru dönemle alakalı bir sürece geldiğini düşünüyoruz. Bienal projesini hayata geçirmeyi istiyoruz… Bienal fikri bundan dolayı baskın.” dedi.

Geçen yıl, Lefkoşa bienaline giriş projesi olan Eklektik Manifest’i yaptıkların ve bunun bienalin bir laboratuvar deneyi olduğunu anlatan Duranay, bu proje ile hem çalıştıkları kurumların hem de kendi kapasitelerini etüt etme fırsatı bulduklarını belirtti.

Duranay, “Eklektik Manifest ile farklı şeyleri, farklı yerlere nasıl uygulayabiliriz, kurgulayabiliriz diye kendimizi sınadık. Eklektik Manifest’te sorunlar oldu mu? Tabii ki oldu. Belediyenin de bu konuda ilk girişimi. Hepimiz bazı şeyleri yolda öğreniyoruz” şeklinde konuştu.

Eklektik Manifest’te açık çağrı yapılmaması konusunda bazı eleştiriler aldıklarını aktaran Duranay, “Eklektik Manifest’te, açık çağrı olmadan sanatçılara kendimiz teklifle gittik. Aslında bu, bir yöntemdi. Bununla ilgili eleştiriler yapıldı, haklılık payları da var, yok değil” diyerek, Lefkoşa bienalinin çok daha katılımcı ve demokratik bir şekilde yapılacağını vurguladı.

Yedi hafta süren ve üç ana sergi mekanında gerçekleşen Eklektik Manifest’e iyi bir katılım olduğunu da belirten Duranay, Elektik Manifest’e katılım oranını, şu an dünyadaki en önemli bienallerden biri olarak nitelendirilen İstanbul Bienali’nin başlangıç süreciyle kıyasladıklarını belirterek şu bilgileri paylaştı:

“25 Eylül-15 Kasım 1987 tarihleri arasında düzenlenen Birinci İstanbul Bienali, toplam beş mekânda yapıldı ve 70 sanatçı ağırladı. Bienal yapıldığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) resmi verilerine göre kentin nüfusu 6.303.200 kişiydi. Bienal’in kayıt edilmiş resmi ziyaretçi sayısı ise 4.500 kişiydi. 17 Eylül–20 Kasım 2022 arasında düzenlenen 17. İstanbul Bienali ise toplam 12 mekân ve 50’den fazla kafe, lokanta, kitabevi, sinema vb. alan kullandı. 2022’deki resmi olmayan verilere göre kentin nüfusu 15.655.924 kişi, Bienal’e katılan resmi ziyaretçi sayısı ise 160.000 kişi olarak kaydedildi. Eklektik Manifest’te ise 20 sanatçının eserleri sergilendi, performans ve paneller yer aldı ve 1.500’den fazla kişi ziyaret etti. Tüm bunlara baktığımızda ve kendi nüfus oranımıza göre değerlendirdiğimizde Etkinlik Manifest’e katılım gayet başarılı. Bu açıdan insanlarla ilişki kurabilen bir sanat organizasyonu oldu diyebiliriz.”

– Tema: Compassion/Merhamet

Duranay, Bienal Lefkoşa’nın ilk edisyonunun temasının rahat algılanan ve herkesi ilgilendiren bir kavram olması düşüncesinden hareketle “Compassion/Merhamet” olarak belirlediklerini söyledi.

Merhametin, hem kişisel hem de kolektif anlamlar taşıyan bir kavram olduğunu belirten Duranay, temanın ortaya çıkış sürecini şöyle anlattı: “Hervé Matine ile Lefkoşa turu yaptığımız esnada, bienal surecini ve ayrıca dünyada ve ülkelerimizdeki sorunları uzun uzun tartıştık. Bu tartışmaların sonunda, galiba bizim en çok ‘merhamete’ ihtiyacımız var dedik. Aslında aradığımız o tek kelime merhametti.”

Susan Sontag’ın ‘Başkalarının Acılarına Bakmak’ kitabına atıfta bulunarak bienalin temasının şekillendiğini anlatan Duranay, şunları söyledi:

“Biz, ötekilere bakarken merhameti içimizde ‘pasif’ bir şey olarak mı yaşıyoruz? Yoksa güçlü bir merhamet kavgasının ‘aktif’ bir eyleme mi dayanması gerekiyor? Sontag’ın kitap boyunca tartıştığı mesele bu aslında. Dolayısıyla, biz de bizim merhamet algımızı oraya atıfta bulunarak çıktık. Yani, bizim kendi problemlerimiz dışında ‘ötekilerin problemleri’ de var. Şu an, bilimsel istatistikler şunu gösteriyor: ‘Çok kısa bir zaman içinde, dünya nüfusu şu ankinden çok daha yüksek bir seviyeye çıkacak ama bununla beraber dünyanın kaynakları süratle tükeniyor’. Bu aciliyet durumunda daha fazla yozlaşmanın, totaliterleşmenin, bencilliğin ve adaletsizliğin ortaya çıktığını görüyoruz ve bu noktada ‘merhameti’ kaybetmeye başladık. Yani oradaki merhamet aslında bizim dışımızda ‘ötekini’ de anlamanın önemli araçlarından biri. Bizim vurgu yaptığımız ‘merhamet’ bu. Bu sadece seni, beni değil, dünya genelindeki herkesi ilgilendiriyor. Bu, çok da Kıbrıs’a da ait bir problem değil, küresel bir sıkıntıdan bahsediyoruz…”

– Bienal ekibi… Küratoryal ve seçici komite

Arkhe’nin düzenlediği Bienal Lefkoşa’nın Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsorluğunda ve Design House Stockholm ve Poster for Tomorrow’un destekleriyle gerçekleşecek.

Bienal ekibi, bienal koordinatörü Halil Durunay, uluslararası operasyon sorumlusu İlkem Tunar, ulusal operasyon sorumlusu Bilgen Anayasa, iletişim sorumlusu Atıf Müezzinler ve tasarım sorumlusu Murat Zengi ile bienal sahne ve performans koordiantoru Handan Ergiydiren’den oluşuyor.

Küratoryal ve seçici komitede ise, Hervé Matine’ye; Kanada kökenli İtalya’da yaşayan tasarımcı Ginette Caron, Kıbrıs’tan tasarımcı ve akademisyen Senih Çavuşoğlu ile İspanya’da yaşayan sanatçı ve Arkhe Yönetim Kurulu üyesi Aslı Bolayır eşlik edecek.

Bu dört kişilik komite, bienale başvuruları değerlendirecek ve sanatsal projelerin seçiminde rol oynayacak. Ayrıca, eserlerin secimi sonrasında eserleri uygulayan küratoryal kurul olarak görev yapacak.

– Mekanlar ve süreç

Bienalin ana merkezinin surlariçi olacağını belirten Duranay, şu ana kadar, Kültür Dairesi ve Vakıflar’la yapılan görüşmelerle, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi (AKM), İsmet Vehit Güney Sergi Salonu ve Bedesten’in bienalde kullanılacak mekanlardan bazıları olarak belirlendiğini söyledi. Arasta, Bandabulya gibi ikonik alanları ise kamusal operasyonlar için düşündüklerini ekledi.

Ağustos sonunda seçilen sanatçıların açıklanacağını belirten Duranay, eylülde kuratöryel ekibin seçilen eserlerin hangi alanda sergileneceğine karar verileceğini ve ekimde tüm hazırlıkların tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı.

– Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje

Duranay, mart ayında, sanatçılara, sanat derneklerine, kültür endüstrisinde çalışanlara yönelik düzenledikleri açık formumda katılımcıların Eklektik Manifest ile ilgili görüş ve eleştirilerini dinlediklerini, Bienal Lefkoşa fikrini sunduklarını anlatarak, katılımcı bir şekilde yürüttükleri bienal sürecinde yeni forumlar düzenlemeyi planladıklarını da söyledi.

Koordinatör İlkem Tunar ise, “Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje. Şehirdeki insanlar dahil olsunlar istiyoruz. ‘Bunlar bir şeyler yapıyor, nedir acaba yaptıkları?’ demek yerine dil, herkesin dahil olacağı bir etkinlik olsun istiyoruz… Bienal projesi herkesi etkileyecek bir proje. Bienalde surlariçinde olacağız, yani bu bienal sayesinde surlariçinde bir hareketlilik olacak ve biz bu bienali insanların sahiplenmesini istiyoruz” dedi.

– Bienalin kentin üzerinde etkileri

Duranay da, bienalin sadece büyük ölçekli bir sanat etkinliği olmadığını, kentin ekonomik gelişimi ve uluslararası tanınırlığın artırılması üzerinde önemli etkileri olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

”Bienalin gerçekleştiği dönem, kent ekonomisi ve turizmi için hareketlilik demek. Özellikle kasım ayında sokak tansiyonunun yavaş yavaş düşeceği, insanların kapalı alanlara girmeye başlayacağı bir ay içerisinde bienal ile yeni bir ilgi alanı oluşturacaksınız. Eğer bu süreç başarılı olursa ve 2027’de bienalin ikinci edisyonu hayata geçirebilirsek bu şu anlama gelecek: Her iki yılda bir kasım ayında kentte bienal yapılacak ve insanlar yurt dışından bienal için Lefkoşa’ya gelecek. Bu bir ajanda haline gelecek.”

Bienallerin kent esnafı için de fırsatlar yaratacağını belirten Duranay, yerel üreticilerin bienale özel üretimler yaparak sürece katılmalarını önemsediklerini söyledi ve “Mesela bir yerel kahve firması, sınırlı sayıda bienale özel tasarımla üretilmiş kahve paketleri hazırlayabilir ya da özel fincanlar üretebilir. Biz, bu süreci sadece sanatçılarla değil, kentin tüm bileşenleriyle birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

– “Sanatla çok fazla teması olmayan kişilere de hitap edecek bir bienal”

Bienalin daha geniş ölçekte bir sanat etkinliği olacağını, sanatla çok fazla mesaisi olmayan insanların da ilgisini çekmek ve onları da bienal sürecine dahil etmek için bazı stratejiler üzerinde çalıştıklarını da anlatan Duranay, ilk ve orta öğrenim ile üniversite öğrencilerini hem izleyici hem de katılımcı olarak bienale katmayı hedeflediklerini; birçok bienalde uygulanan “bienal gönüllülüğü” ile “rehberli tur programı”nı da uygulamayı planladıklarını anlattı.

Kamusal alanlarda bienale özel bazı uygulamalar düşündüklerinden de bahseden Duranay, bienalde hatıralık ve hediyelik olarak bazı ürünler üzerinde çalıştıklarını, bununla bienali insanların gündelik hayatlarına katmayı hedeflediklerini kaydetti. Duranay, “Bienal Lefkoşa’nın, sanatla çok fazla teması olmayan insanların da ilgisini çekeceğini düşünüyoruz” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam