Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Halkın Partisi ‘Halk Buluşmaları’ çerçevesinde Geçitkale’yi ziyaret etti

Published

on

Halkın Partisi ‘Halk Buluşmaları’ çerçevesinde Geçitkale’yi ziyaret ederek, bölgedeki vatandaşların sorunlarını dinledi ve çeşitli konularda yöneltilen soruları cevapladı.

Halkın Partisi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Geçitkale bölgesinde bir yanda beton şantiyesinin ağaçlara ve doğaya verdiği zarar, diğer yanda zaman zaman yanan çöplük ve yağ değirmeninden kaynaklanan kokunun verdiği rahatsızlık çevre konusunda bu bölgemize gereken önemin verilmediğini gösteriyor. Bu türden çevre sorunları nedeniyle bölgedeki vatandaşlarımız rahatsızdır. Son dönemde bölgede yabancılar tarafından büyük miktarlarda arazi satın alınması ise bir diğer rahatsızlıktır onun için arazi alımları mercek altına alınmalıdır” denildi.

Bölgeye alt yapı dikkate alınarak planlı yatırım yapılmasının önemine dikkat çekilen açıklamada “arazi satışı elbet olabilir, yatırım tabi ki önemlidir ve bölge halkı malının değer kazanmasını elbette ister ama yabancılara büyük arazi satışları mercek altına alınmalıdır” ifadesine yer verildi.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay beraberinde HP Genel Sekreteri Ahmet Tokatlıoğlu, Merkez Yürütme Organı üyeleri, Sine-i Millet Komisyon başkanı, parti Örgütlenme Sorumlusu ve Mağusa ilçe yönetimi üyeleriyle birlikte bir süre önce başlatılan “Halk Buluşmaları” kapsamında Geçitkale’de vatandaşlarla bir araya geldi ve vatandaşların sorunlarını dinleyerek, sorularını yanıtladı.

“Yatırım önemli ama büyük arazi satışları mercek altına alınmalı”

Açıklamaya göre, ziyaret sırasında katılımcıların Geçitkale civarında özellikle yabancılar tarafından büyük miktarlarda araziler satın alındığına dikkat çekmesi ve sorular sorması üzerine Halkın Partisi lideri Özersay “biliyorsunuz yabancıların kişi olarak kendi adlarına arazi ya da konut almaları miktar olarak kısıtlanmıştır. Üstelik bu türden alımlar istihbarattan gelecek olumlu rapor ertesinde Bakanlar Kurulu kararıyla mümkün olabilmektedir. Ancak şirketler üzerinden birtakım alımlar yapıldığında herhangi bir denetim yapılmamaktadır ve miktar kısıtlaması engeli de bu şekilde şirketlerin satın almasıyla aşılmaktadır. İşte asıl tehlike de buradadır. Yani %51 hissesi KKTC vatandaşı olanlar tarafından tutulan şirketlerin %49 hisse sahibi yabancılar tarafından, şirket adına sınırsız arazi satın alınabilmektedir. Yabancı şirket ortakları KKTC vatandaşlarıyla yapacakları sözleşmeler ile şirket adına alınan mallarda KKTC vatandaşlarının hak iddia etmeyeceklerini güvence altına alırlar. Özetle şirketler üzerinden büyük araziler satın alınabilmekte ve yabancılar için konulan engeller aşılabilmektedir. İşte tam bu noktada artık devlet olarak ilave tedbirler almamız gerektiği aşikardır. Yabancıların bu türden büyük miktarlarda ve şirketler üzerine mal alımları acilen devlet tarafından mercek altına alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

Özersay konuşmasında”yatırımın tabi ki önemli olduğunu, planlı ve alt yapısı olan yerlerde yatırım yapılmasını desteklediklerini ancak büyük miktarlarda arazi alımlarıyla zaman zaman arazi spekülasyonu da yapılarak önce ucuza arazi toplandığını ve sonra spekülasyonla fiyatlar yükseltilerek toplanan arazilerin pahalıya satılabildiğini bunlarla ilgili tedbir alınmasının şart olduğunu” da vurguladı.

“Sadece seçim zamanı değil her zaman halkın içinde olacağız”

Geçitkale’de düzenlenen halka buluşma toplantısının başında bir konuşma yapan Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay sözlerine bir özeleştiri yaparak başladı. Özersay “geçmişte hükümete gelmeden önce her hafta en az iki farklı köy ve bölgemizi ziyaret ederek sorunları dinliyorduk ve kendimizi siyasi duruşumuzu anlatıyorduk. Maalesef hükümette olduğumuz dönemde bu köy ziyaretlerimize ara verdik ve hata yaptık. Oysa sadece seçim zamanı değil her zaman halkın içinde olmak, dinlemek, anlamaya çalışmak ve bazı konulardaki siyasi duruşunuzu halka doğrudan ve samimiyetle anlatmak esas olmalıdır. Biz bundan gereken dersi çıkardık, bundan sonra aynen bugün Geçitkale’de olduğu gibi, seçim olmadığında da ziyaretlerimizi düzenli olarak aralıksız yapacağız, vatandaşı dinleyeceğiz. Doğru siyasi çizgi vatandaşla birlikte belirlenen çizgidir” ifadelerini kullandı.

Konuşmasında ayrıca Halkın Partisi’nin Meclis’ten çekilme kararı aldığına da dikkat çeken Kudret Özersay “bu ülkede siyaset yapan nerdeyse tüm siyasi partiler bizim siyasi geçmişimizde iradeye müdahale edildiğinde, halk iradesi yok sayılacak şekilde seçim yapıldığında ya da bu irade yok sayılarak hükümet kurulduğunda ya Meclisten çekildiler, ya Meclis’i boykot ettiler ya da Meclis’e girmeyi kabul etmeyip milletvekilliği mazbatalarını almadılar” dedi. Özersay “yani asıl sorulması gereken soru Halkın Partisi neden Meclis’ten çekilme kararı aldı sorusu değil, tüm diğer Meclis içi siyasi partiler bu türden demokrasiyi ve iradeyi zedeleyen, dolayısıyla devletimize zarar veren hadisler olmasına rağmen Meclis’ten neden çekilmediler ve susarak ve orada oturarak bunu normalleştirdiler sorusudur. Asıl cevaplanması gereken soru budur” ifadelerini kullandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam