Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Halkın Partisi “Halk odaklı siyaset” isimli “Seçim 2022 Strateji Toplantısı” yaptı

Published

on

Halkın Partisi (HP), Ocak ayında yapılacak erken seçime yönelik vizyon belirlemek için toplandı. “Halk Odaklı Siyaset” isimli “HP Seçim 2022 Strateji Toplantısı” Girne’de gerçekleştirildi.

HP’den verilen bilgiye göre, toplantıda, 2018 yılından bugüne kadar olan sürede çeşitli konularda üzerine ortaya konulan politikalara ilişkin görüş ve düşünceler gözden geçirildi, bazı konulara ilişkin yeni fikirler ortaya konurken bazı konularda güncellemeye gidildi.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, strateji toplantısında yaptığı konuşmada, Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman “halk” olduğunu vurguladı.

Özersay, Halkın Partisi’nin hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bildiğini, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağladığını anlattı.

Halkın Partisi’nin Ocak 2022 hedefinin; “kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek” olacağını ifade eden Özersay, “Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır” dedi.

Halkın alım gücünü artıracak ekonomik tedbirlerin çok farklı alanlarda mevcut olduğunu, ancak konjonktürden bağımsız olarak uygulanamayacağını dile getiren Özersay, krizleri fırsata çevirebilmeleri durumunda ekonomik alanda da çıkış yolunun mümkün olduğunu ifade etti.

Özersay, Kıbrıs Türk halkının çok zor dönemlerden geçerek bugünlere geldiğini, o zaman bile “havlu atmadığını” vurguladı.

Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman halk olduğuna dikkat çeken Özersay, “Halkın Partisi hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bilmiş, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağlamıştır” dedi. Kudret Özersay, hayatın dinamik olup, şartların değiştiğini ve değişen şartlar içerisinde bazı şeyleri yeniden gözden geçirmenin önemli olduğunu vurguladı.
Halkın Partisi’nin bu yolculuğa “halk için siyaset” anlayışıyla yola çıkarken bir çerçeve ortaya koyduğunu söyleyen Özersay, başka partilerin de aynı düşüncede olabileceğini ancak Halkın Partisi’nin toplum menfaatini ön plana koyup kişisel, ailesel, zümresel ve partisel menfaatleri bir tarafa koyan bir vizyonla yola çıktığını anımsattı.

Bu vizyonun bir çerçeve olarak parti programına yansıdığını yineleyen Özersay, şöyle devam etti:

“Geçen 5 yıllık süre zarfında 3 yıllık hükümet döneminde ve sonrasında da parti programıyla ilgili bir çerçeve olarak ortaya konulan bu parti programı hiçbir noktada aslında bizi yanıltmamış bizi her noktada doğrulamıştır. Bu çerçeve doğru bir çerçevedir. Halkın Partisi’nin ortaya koyduğu temel ilkeler, temiz siyaset, iyi yönetim, kendi irademize dayalı bir gelecek kurmak istiyorsak, gerçekten halka hizmet veren devlet yapısını ayağa kaldırma mantığı olan parti programının, herhangi bir noktada sapma gösteren bir metin değil bilakis bir çerçeve olarak ana ekseni ortaya koyan bir çalışma olmuştur. Bir gerçek var; seçim manifestosu çerçevesinde ortaya koyduğumuz fikirler ve projelerin bir kısmını KKTC Devleti’nde tahmin ettiğimizden çok daha uzun sürede hayat geçebileceğini yaşayarak gördük. Bu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor. İkinci olarak bu manifestoda yer alan bazı hususların hayata geçebilmesinin koalisyon hükümetlerinde normalden çok daha zor olduğunu yaşayarak gördük. Bu gerçeği de dikkate almamız gerekir ama daha önemli bir husus var. Hayat statik değildir. Toplumların hayatı da insanların hayatı da statik değildir. Geçen bu süre zarfında 2017 yılında hazırlanan 2018 manifestosu gözden geçirilmek zorundadır artık. Çünkü dünya genelinde de KKTC özelinde de ciddi şekilde köklü değişiklikler olmuştur.”

Gelişen köklü değişikliklere değinen Özersay, ekonomik ve sağlık alanındaki gelişmelere de dikkat çekti. Özersay, dünya ekonomisini kökten sarsacak bir takım gelişmeler yaşandığın ve hep birlikte bunu yaşamaya devam ettiğimizi belirterek, bundan sonrasıyla ilgili olarak bu krizleri özellikle de ekonomik krizleri fırsata çevirebilmek için statik düşünmemek gerektiğini vurguladı. Özersay, “Dinamik düşünmek, fırsatları kollamak lazım. Özellikle ekonomik olarak memleketi ayağa kaldıracak ne gibi alternatif düşünceler yaratılabilir noktasında fikir üretmek lazım. Bir yere çakılıp kalmamak lazım” vurgusu yaptı.

Değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda 2018’de ortaya koyulan manifesto ve vizyonu gözden geçirmenin ihtiyaç olduğunu söyleyen Özersay, şunları söyledi:

“Sağlık alanında dünyayı insanlığı tehdit eden gelişmeler aslında bizim devlet yapımızı da nasıl gözden geçirmemiz gerektiği konusunda hepimize sinyaller vermiştir. Bundan gerekli mesajı almamız gerekiyor. Kamu sağlık alt yapısının aslında güçlü olmasının ne kadar hayati bir şey olduğu, bu meselenin sadece özel sağlık hizmetleri gibi bir yapıya terk edilemeyeceği, eğer kamu menfaati düşünülüyorsa, kamu sağlık hizmetlerinin gerçekten güçlendirilmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla değişen dünya koşullarında hem bunu dikkate almak hem de dijitalleşen bir devlet hizmetini gündeme taşımak kaçınılmaz olmuştur. Sadece pandeminin ilk haftalarında sokağa çıkma yasağı da dahil pek çok tedbir almak durumunda kaldık. Ama bu tedbirleri uygulanabilmesi, online olarak dijital ortamda bazı hizmetlerin verilebilmesiyle mümkün olabilmiştir. Ve Halkın Partisi’nin sorumluluk üstlendiği bakanlıklar bu dijital dönüşümü kısmen de olsa yetersiz de olsa bir başlangıç anlamında başlatabilmiştir. Ve bu anlamda da halka hizmet suna bilmiştir, bunu da göz ardı etmemek lazım. Bu ve benzeri değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda, ekonomiyle ilgili olarak finans meselesinde ve bütün alanlarda da 2018’de ortaya koyduğumuz manifesto ve vizyonu gözden geçirmek ihtiyaçtır.”

“MARİFET ZOR ZAMANDA MEMLEKET YÖNETMEKTİR”

“Marifet zor zamanda memleket yönetmektir” diyen Kudret Özersay, her şey güllük gülistanlık iken devlet yönetmenin çok fazla marifet gerektiren bir şey olmadığını dile getirdi.

Özersay, şöyle konuştu:

“Dünya artık ciddi şekilde krizlerle baş başa olan ve baş etmek zorunda olan bir dönemden geçmektedir. Halkın Partisi de 2 buçuk 3 yıllık hükümet döneminde füze krizinden, cephanelik patlamasına, hastane yangınlarından orman yangınlarına, pandemi krizinden iki tane döviz krizine varıncaya kadar çok sayıda kriz ile baş etmek zorunda kalmış olan hükümetlerin ortağı oldu. Hiç kolay değildi… Ama marifet tam bu kriz dönemlerinde; 1- olası krizlerin ortaya çıkması öncesinde onların önleyecek tedbir mahiyetinde adımlar atabilecek olan kararları üretmek cesareti gösterebilmektir. 2- krizler çıktığı zaman dünyadaki gelişmeleri takip edip hızlı kararlar alabilmek, cesaretle karar alabilmek, onları uygulayabilmek ve toplumun sağlığını can güvenliğini koruyabilmektir. Geçen süre zarfında pandemiyle ortaya çıkan kriz döneminde Halkın Partisi dengeleyici görevi üstlenmemiş olsaydı Bakanlar Kurulu ve Meclis’te sağduyuyu temsil eden bir parti olarak mevcudiyetini göstermemiş ve hissettirmemiş olsaydı, bugün KKTC’de bir İtalya, Londra ve Alamanya’da olduğu gibi binlerce insanın hayatını kaybetmesi söz konusu olabilirdi. “Allah’a şükür olmadı” demek marifet değildir. Zamanında karar almak için ağırlığını Halkın Partisi’nin koyduğu ve bu krizleri doğru yönetebildiğimiz için bugün bu noktaya geldik. Evet bir hasar var ama olabilecek en hafif şekilde, en azından sağlık anlamında atlatılabilmiş bir krizden dönemden geldik.”

Özersay, Halkın Partisi’nin krizleri yönetebilecek bu siyasi duruşu sergileyebilecek ve aynı zamanda tecrübe sahibi olan bir siyasi parti olduğunu vurgulayarak, yakın gelecekte toplum sağlığının ve vatandaşların can güvenliğinin güvenliği konumunda olan bir parti olduğunu dile getirdi.

Ekonomiyle ilgili  de neyin yapılabilir olduğunun konuşulması gerektiğini aktaran Özarsay, şunları söyledi:
“Son dönemlerde yaşanan gelişmeler, Türk Lirası’nın değer kaybını popülist, içi boş iki kelimeyle geçiştirmeye çalışmak bu ülkeye yapılacak olan bir zarardır, haksızlıktır. Dolayısıyla ekonomik anlamda neyin yapılabilir olduğunu konuşmamız gerekir. İki sene önce mümkün değildir dediğimiz şeylerin, iki sene sonra ‘bunu yapacağız biz gelince formül cebimizdedir’ demek bu ülkeye yapılan bir haksızlıktır. Halkın aklıyla alay etmektir. Ekonomi anlamında bizim TL’nin değer kaybı ile birlikte döviz ile konut ihtiyacını giderecek olan gençlerin yaşadıkları endişeyi anlayabilmemiz ve buna çözüm üretmemiz gerekir. Gençler açısından konut problemi, işsizlik yanında en önemli bir problemdir. Genç işsizlik oranı yüksektir. Yeni evlenecek olan gençlerin annesi ve babası yanında kalsın dememiz artık mümkün değildir. Biz hükümette olduğumuz dönemde sosyal konut projesi bağlamında da adım atmış bir siyasi parti olarak, özellikle dezavantajlı bölgelerde Mağusa Maraş bölgesinde, Güzelyurt, İskele bölgelerinde örnek sosyal konut projeleri lansmanını yapabilmiş ve başlatabilmiş bir siyasi partiyiz. Görevimiz başlattığımız bu projeleri tamamlamaktır ama bunu yanında başka alternatif konut edinilme projelerini ortaya koymaktır. Morgate gibi veya yerli müteahhitlerin kooperatif çerçevesinde örgütlenip bu konut ihtiyacını uzun vadeli ve daha kolay ödenebilir bir hale sokmaktır. Bu bizim ne önemli görevlerimiz arasında yer alması gerekir.”
Özersay, Halkın Partisi’nin bundan sonraki süreçte üstleneceği misyonu da şöyle açıkladı:

“Böyle bir dönemde kesinlikle popülizm yapmamak gerekir. Böyle bir dönemde doğruyu söylemek, yapılabilir olana odaklanmak ve onu olabildiğince üst noktada hayata geçirebilmektir esas olan. Prensip bu olmalıdır… Halka karşı sorumluluğumuz budur. Halkın Partisi kurulan koalisyon ortaklıklarında bugüne kadar nasıl ki sağduyunun temsilcisi olmuştur, nasıl ki dengeleyen olmuştur, nasıl ki toplum menfaatine aykırı bir şey olacaksa önleyen olmuştur, nasıl ki kamu kaynaklarının korunmasında bir rol üstlenmiştir bundan sonraki ortaklıklarında dengeleyen ama aynı zamanda refahı da mümkün kılan, halkın gelir düzeyini ve alım gücünü de artıracak vizyonu da ortaya koyan bunu gerçekleşmesini zorlayacak olan bir misyon üstlenecektir. Halkın Partisi sadece bir şeyleri engelleyen değil ama halkın hayat standardını da artırma yönünde de ayağını yere vuran aynı zamanda dengeleyen, halkın menfaatinin sigortası görevini görecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Umut her zaman vardır. Umut sizlersiniz, umut her zaman halkın temsilcisi olan Halkın Partisi’dir. Bu coğrafyada bu kadar yıl verilen mücadeleden sonra değil vazgeçmek, hiçbir biçimde vazgeçmemek ve bu topraklara sahip çıkmak gerekir. Çünkü bu memleket sahipsiz değildir. Halkın Partisinin Ocak 2022 hedefi, kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek olacaktır. Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Donald Trump ABD’nin 47. başkanı oldu

Published

on

By

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu. Trump; yasa dışı göçleri engelleyeceklerini, Panama Kanalı’nı geri alacaklarını, Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi yapacaklarını belirtti ve ABD’nin resmi politikasının kadın ve erkek olmak üzere sadece iki cinsiyeti kabul edeceğini söyledi.

ABD Başkanı Trump, 4 yıllık aranın ardından bugün Kongre’de düzenlenen törende yemin ederek görevine resmen başladı.

ABD’de 5 Kasım 2024’te yapılan başkanlık seçimlerinde Demokrat rakibi Kamala Harris’e üstünlük sağlayarak seçimleri kazanan Trump, bugün Beyaz Saray’a yeniden döndü.

ABD Yüksek Mahkemesi Başkanı Yargıç John Roberts’ın yönettiği ve dua ile başlayan törende yemin eden Trump, ülkenin 47. Başkanı olarak tarihe geçti.

Trump’ın, eşi Melani Trump’ın tuttuğu İncil’e yemin ederken el basmaması ise dikkat çekti.

Trump, “Ben, Donald J. Trump, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı görevini sadakatle yerine getireceğime ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasasını tüm gücümle muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma yemin ederim.” ifadeleriyle yemin etti.

Soğuk hava nedeniyle Trump’ın talimatıyla Kongre binası içinde gerçekleşen yemin törenine Joe Biden’ın yanı sıra eski başkanlar Barack Obama, George W. Bush ve Bill Clinton da katıldı.

“ABD’nin altın çağı başlıyor”
Trump yemin töreninin ardından yaptığı konuşmaya, “ABD’nin altın çağı şimdi başlıyor.” diye başladı.

Hükümetin güven kriziyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Trump, yüzleştikleri zorluklar konsunda dürüst olmaları gerektiğini belirtti.

Yemin ettikten yaptığı konuşmada Trump, ülkedeki düzensiz göçmen sorununa dikkati çekerek, 2019’daki gibi yine ABD-Meksika sınırına ilişkin Ulusal Acil Durum ilan edip, yasa dışı göçleri engelleyeceğini ve bu kişileri sınır dışı edeceğini belirtti.

Trump, göçmenlerin mahkeme davalarını beklemek üzere ülkeye salınmasını ifade eden Cumhuriyetçilerin “yakala ve serbest bırak” diye tarif ettiği uygulamayı sona erdiren bir yürütme emri çıkaracağını kaydetti.

Konuşmasında düzensiz göçmenler için “suçlu” nitelemesi yapan Trump, ayrıca ABD’nin güney sınırına asker göndereceğini kaydetti.

Konuşması sık sık partililerin alkışları ile kesilen Trump, “Yakında Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz.” ifadesini kullandı.

“Panama Kanalını geri alıyoruz”
ABD’nin yeni başkanı, konuşmasında daha önce gündeme getirdiği “Panama Kanalını geri alma” konusuna da değinerek Panama’nın kanal operasyonlarında tarafsızlık gerektiren anlaşmaları ihlal ettiğini savundu.

Trump, “Amerikan gemilerine aşırı ücretlendirme uygulanıyor ve hiçbir şekilde adil davranılmıyor ve buna ABD Donanması da dahil. Bunların hepsinin üstüne, Çin Panama Kanalı’nı işletiyor. Biz onu Çin’e vermedik, Panama’ya vermiştik ve geri alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

ABD ordusunu daha da güçlendireceklerini belirten Trump, bunu yaparken “barış yapıcı ve birleştirici” olarak bir miras inşa etmek istediğini söyledi.

“En güçlü orduyu yine inşa edeceğiz”
Trump, “Tıpkı 2017’de olduğu gibi, dünyanın gördüğü en güçlü orduyu yine inşa edeceğiz. Başarımızı sadece kazandığımız savaşlarla değil, aynı zamanda sonlandırdığımız savaşlarla ve belki de en önemlisi, asla girmediğimiz savaşlarla ölçeceğiz.” diye konuştu.

Konuşmasında Mars’a Amerikan astronotlarını gönderip ABD bayrağı dikmek istediğini de belirten Trump, tekrar başkanlığa dönmesinin ABD’de imkansız gibi görünen şeylerdeki başarısının bir kanıtı olduğunu söyledi.

Hükümetin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sona erdirmek için politikalar imzalayacağını da belirten Trump, “Bu hafta, ırk ve cinsiyeti kamusal ve özel yaşamın her alanına sosyal mühendislik olarak yerleştirmeye çalışan politikalara da son vereceğim. Liyakate dayalı bir toplum oluşturacağız.” ifadelerine yer verdi.

“Ulusal Enerji Acil Durumu ilan edeceğim”
Ekonomi alanında atacağı adımlara da değinen Trump, kabine üyelerine rekor düzeydeki enflasyonu yenmek ve fiyatları düşürmek için ellerindeki geniş yetkileri kullanma talimatı vereceğini ifade etti.

Trump, ABD’nin enerji üretimini artıracaklarına işaret ederek, “Bugün Ulusal Enerji Acil Durumu ilan edeceğim.” dedi.

Elektrikli araç zorunluluklarını da iptal ederek otomobil endüstrisini “kurtaracaklarını” vurgulayan Trump, Amerikan otomobil işçilerine verdiği sözü tutacağını da dile getirdi.

Trump, ülkenin ticaret sistemini derhal gözden geçirmeye başlayacağını belirterek, “Diğer ülkeleri zenginleştirmek için vatandaşlarımızı vergilendirmek yerine, vatandaşlarımızı zenginleştirmek için yabancı ülkelere tarife uygulayacağız.” diye konuştu.

Tarifeler, harçlar ve yabancı kaynaklardan sağlanan gelirleri toplamak için “Dış Gelir İdaresini” kuracaklarını kaydeden Trump, ayrıca yönetiminin “Hükümet Verimliliği Departmanını” kuracağını da anımsattı.

Hükümetin resmi politikası: Sadece iki cinsiyet var
ABD Başkanı Trump, “Bundan böyle Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin resmi politikası, kadın ve erkek olmak üzere sadece iki cinsiyetin var olduğudur” diye konuştu.

Törene birçok ünlü isim katıldı
Öte yandan Trump’ın yemin törenine Amerikalı milyarderler Tesla ve SpaceX’in sahibi Elon Musk, Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Meta’nın Üst Yöneticisi Mark Zuckerberg, Apple’ın Üst Yöneticisi Tim Cook ve Google’ın Üst Yöneticisi Sundar Pichai gibi isimler katıldı.

Devamını Oku

Dünya

Fidan, AB Komisyonu üyesi Lahbib ile görüştü

Published

on

By

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetiminden sorumlu üyesi Hadja Lahbib ile görüştü.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve AB Komisyonunun Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetiminden sorumlu üyesi Lahbib ile Bakanlık’ta yaptıkları görüşme sonrası açıklamalarda bulundular.

Lahbib’in Ankara ve Gaziantep’te temaslarda bulunduğunu hatırlatan Fidan, Lahbib ile Belçika Dışişleri Bakanlığı döneminden tanıştığını kaydetti.

Fidan, Lahbib ile özellikle Filistin konusunda yoğun mesai yaptığını kaydederek, “Bu meselede büyük olumlu katkısı olan hem siyasetçi, hem bakan.” ifadesini kullandı.

Lahbib’in şimdi Türkiye’yi AB Komiseri olarak ziyaret ettiğini anımsatan Fidan, “Bizim özellikle kendilerinin görev alanına düşen konularda Avrupa Birliği’nin, Türkiye’deki deprem sonrası yapmış olduğu yardımlar, destekler ve projelerle ilgili tabii ki teşekkürlerimizi her zaman iletiyoruz.” dedi.

Bakan Fidan, bu konudaki çalışmaların devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Avrupa Birliği’nin, deprem sonrası yaraların sarılmasındaki ortaya koyduğu projeler ve diğer çalışmalar bizim ana gündem maddelerimizi oluşturuyor. Ayrıca, kendileri dün Suriye’yi ziyaret ettiler. Avrupa Birliği’nin özellikle Suriye’deki insani ve kalkınmayla ilgili sorunları yönetmede ne türden yardımları olabilir ona yönelik gözlemlerini yaptılar. ”

Fidan, bu konuda Türkiye’nin perspektifinin iletildiğine dikkati çekerek, “Amacımız o ki Suriye’nin yeni dönemde yaptırımlardan kurtularak normal bir ekonomiye kavuşması, ekonomik ortamın ve yeniden yapılanmanın, yeniden kalkınmanın giderek daha iyiye gitmesi ve milyonlarca yerinden edilmiş mülteci kardeşlerimizin huzurlu ve güvenli bir şekilde evlerine dönebilmeleri. Bu konuda da kendileriyle çalışmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

– Türkiye halen aday ülke ve AB’nin kilit bir ortağı

Fidan’a teşekkür ederek ve Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Lahbib de “Türkiye halen aday ülke ve AB’nin kilit bir ortağı.” dedi.

Lahbib, AB’nin sivil koruma mekanizması çerçevesindeki güçlü işbirliğine işaret ederek, “Türkiye bu mekanizma içerisinde çok kıymetli ve aktif bir ortak.” değerlendirmesini yaptı.

Geçen hafta Şam’a yaptığı ziyaretle Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye’yi ziyaret eden ilk AB Komisyonu üyesi olduğunu belirten Lahbib, ziyareti kapsamında Suriye’deki yeni yönetim ve sivil toplumla bir araya geldiğini aktardı.

Lahbib, “Bölgede jeopolitik açıdan bir karmaşa hakim ve AB açısından Türkiye ile birlikte çalışmak çok büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede buradaki duruma yeterli bir müdahalede bulunmak ve uluslararası camianın yardım çalışmalarını aktarmak bizim için önemli.” dedi.

“Suriye’de başarılı bir geçiş süreci istiyoruz.” ifadesini kullanan Lahbib, ülkedeki çeşitli toplulukların ve tüm Suriyelilerin “değer gördüğü ve benimsendiği bir geçiş süreci” olmasını istediklerini dile getirdi.

Lahbib, “Aynı zamanda güvenli, gönüllü, insan onuruna yakışır bir geri dönüş sürecinin başlatılmasını istiyoruz.” diye konuştu.

– “İnsanlık krizi milyonlarca Suriyeli etkilemeye devam ediyor”

Türkiye’nin iç savaşın başlamasından bu yana Suriyeli mültecilere yaptığı yardımlara işaret eden Lahbib, “Türkiye’nin yıllar içerisinde mültecilerle ilgili attığı adımlar ve sunduğu destekler hayati önem taşıdı. AB de bu çerçevede çok büyük destekler sağladı ve halen destek sağlamaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Lahbib, Suriye’deki sivillerin ihtiyaçlarına cevap olarak AB’nin 235 milyon avroluk yardım paketini duyurduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

“İnsanlık krizi milyonlarca Suriyeli’yi etkilemeye devam ediyor ve AB bu çerçevede bu ızdırabı azaltmak için, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaya devam edecek. Türkiye insani yardım koridorların oluşturulması açısından çok büyük bir role sahip. AB’nin Suriye’ye acil yardım ulaştırmasında çok önemli bir rol oynuyor.”

– “(Gazze’de) Ateşkesin uygulanmaya devam edilmesi gerekiyor”

Lahbib, Gazze’de İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması sayesinde esirlerin serbest bırakıldığını ve “uzun bir aradan sonra ilk kez insani yardımların ulaştırıldığını” belirtti.

Ateşkesin uygulanmaya devam etmesi gerektiğinin altını çizen Lahbib, “Böylelikle bütün esirler serbest bırakılsın ve Gazze’ye insani yardım ulaştırılmaya devam etsin ki bu insanlık dramı, insanların yaşadığı bu ızdırap sona erebilsin.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu

Published

on

By

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, seçilmiş Başkan Yardımcısı JD Vance’in yemin etmesinin ardından Yüksek Mahkeme Başkanı Yargıç Roberts’ın huzurunda yemin etti.

Geleneksel kilise ayini sonrası Beyaz Saray’da geleneksel çay içme seremonisinde Joe Biden ile buluşan ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, kongre binasında açılış konuşmaları ve seçilmiş Başkan Yardımcısı JD Vance’in yemin etmesinin ardından Yüksek Mahkeme Başkanı Yargıç John Roberts’ın huzurunda yemin etti.

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu.

Devamını Oku

Trending

Reklam