Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Halkın Partisi “Halk odaklı siyaset” isimli “Seçim 2022 Strateji Toplantısı” yaptı

Published

on

Halkın Partisi (HP), Ocak ayında yapılacak erken seçime yönelik vizyon belirlemek için toplandı. “Halk Odaklı Siyaset” isimli “HP Seçim 2022 Strateji Toplantısı” Girne’de gerçekleştirildi.

HP’den verilen bilgiye göre, toplantıda, 2018 yılından bugüne kadar olan sürede çeşitli konularda üzerine ortaya konulan politikalara ilişkin görüş ve düşünceler gözden geçirildi, bazı konulara ilişkin yeni fikirler ortaya konurken bazı konularda güncellemeye gidildi.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, strateji toplantısında yaptığı konuşmada, Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman “halk” olduğunu vurguladı.

Özersay, Halkın Partisi’nin hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bildiğini, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağladığını anlattı.

Halkın Partisi’nin Ocak 2022 hedefinin; “kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek” olacağını ifade eden Özersay, “Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır” dedi.

Halkın alım gücünü artıracak ekonomik tedbirlerin çok farklı alanlarda mevcut olduğunu, ancak konjonktürden bağımsız olarak uygulanamayacağını dile getiren Özersay, krizleri fırsata çevirebilmeleri durumunda ekonomik alanda da çıkış yolunun mümkün olduğunu ifade etti.

Özersay, Kıbrıs Türk halkının çok zor dönemlerden geçerek bugünlere geldiğini, o zaman bile “havlu atmadığını” vurguladı.

Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman halk olduğuna dikkat çeken Özersay, “Halkın Partisi hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bilmiş, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağlamıştır” dedi. Kudret Özersay, hayatın dinamik olup, şartların değiştiğini ve değişen şartlar içerisinde bazı şeyleri yeniden gözden geçirmenin önemli olduğunu vurguladı.
Halkın Partisi’nin bu yolculuğa “halk için siyaset” anlayışıyla yola çıkarken bir çerçeve ortaya koyduğunu söyleyen Özersay, başka partilerin de aynı düşüncede olabileceğini ancak Halkın Partisi’nin toplum menfaatini ön plana koyup kişisel, ailesel, zümresel ve partisel menfaatleri bir tarafa koyan bir vizyonla yola çıktığını anımsattı.

Bu vizyonun bir çerçeve olarak parti programına yansıdığını yineleyen Özersay, şöyle devam etti:

“Geçen 5 yıllık süre zarfında 3 yıllık hükümet döneminde ve sonrasında da parti programıyla ilgili bir çerçeve olarak ortaya konulan bu parti programı hiçbir noktada aslında bizi yanıltmamış bizi her noktada doğrulamıştır. Bu çerçeve doğru bir çerçevedir. Halkın Partisi’nin ortaya koyduğu temel ilkeler, temiz siyaset, iyi yönetim, kendi irademize dayalı bir gelecek kurmak istiyorsak, gerçekten halka hizmet veren devlet yapısını ayağa kaldırma mantığı olan parti programının, herhangi bir noktada sapma gösteren bir metin değil bilakis bir çerçeve olarak ana ekseni ortaya koyan bir çalışma olmuştur. Bir gerçek var; seçim manifestosu çerçevesinde ortaya koyduğumuz fikirler ve projelerin bir kısmını KKTC Devleti’nde tahmin ettiğimizden çok daha uzun sürede hayat geçebileceğini yaşayarak gördük. Bu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor. İkinci olarak bu manifestoda yer alan bazı hususların hayata geçebilmesinin koalisyon hükümetlerinde normalden çok daha zor olduğunu yaşayarak gördük. Bu gerçeği de dikkate almamız gerekir ama daha önemli bir husus var. Hayat statik değildir. Toplumların hayatı da insanların hayatı da statik değildir. Geçen bu süre zarfında 2017 yılında hazırlanan 2018 manifestosu gözden geçirilmek zorundadır artık. Çünkü dünya genelinde de KKTC özelinde de ciddi şekilde köklü değişiklikler olmuştur.”

Gelişen köklü değişikliklere değinen Özersay, ekonomik ve sağlık alanındaki gelişmelere de dikkat çekti. Özersay, dünya ekonomisini kökten sarsacak bir takım gelişmeler yaşandığın ve hep birlikte bunu yaşamaya devam ettiğimizi belirterek, bundan sonrasıyla ilgili olarak bu krizleri özellikle de ekonomik krizleri fırsata çevirebilmek için statik düşünmemek gerektiğini vurguladı. Özersay, “Dinamik düşünmek, fırsatları kollamak lazım. Özellikle ekonomik olarak memleketi ayağa kaldıracak ne gibi alternatif düşünceler yaratılabilir noktasında fikir üretmek lazım. Bir yere çakılıp kalmamak lazım” vurgusu yaptı.

Değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda 2018’de ortaya koyulan manifesto ve vizyonu gözden geçirmenin ihtiyaç olduğunu söyleyen Özersay, şunları söyledi:

“Sağlık alanında dünyayı insanlığı tehdit eden gelişmeler aslında bizim devlet yapımızı da nasıl gözden geçirmemiz gerektiği konusunda hepimize sinyaller vermiştir. Bundan gerekli mesajı almamız gerekiyor. Kamu sağlık alt yapısının aslında güçlü olmasının ne kadar hayati bir şey olduğu, bu meselenin sadece özel sağlık hizmetleri gibi bir yapıya terk edilemeyeceği, eğer kamu menfaati düşünülüyorsa, kamu sağlık hizmetlerinin gerçekten güçlendirilmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla değişen dünya koşullarında hem bunu dikkate almak hem de dijitalleşen bir devlet hizmetini gündeme taşımak kaçınılmaz olmuştur. Sadece pandeminin ilk haftalarında sokağa çıkma yasağı da dahil pek çok tedbir almak durumunda kaldık. Ama bu tedbirleri uygulanabilmesi, online olarak dijital ortamda bazı hizmetlerin verilebilmesiyle mümkün olabilmiştir. Ve Halkın Partisi’nin sorumluluk üstlendiği bakanlıklar bu dijital dönüşümü kısmen de olsa yetersiz de olsa bir başlangıç anlamında başlatabilmiştir. Ve bu anlamda da halka hizmet suna bilmiştir, bunu da göz ardı etmemek lazım. Bu ve benzeri değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda, ekonomiyle ilgili olarak finans meselesinde ve bütün alanlarda da 2018’de ortaya koyduğumuz manifesto ve vizyonu gözden geçirmek ihtiyaçtır.”

“MARİFET ZOR ZAMANDA MEMLEKET YÖNETMEKTİR”

“Marifet zor zamanda memleket yönetmektir” diyen Kudret Özersay, her şey güllük gülistanlık iken devlet yönetmenin çok fazla marifet gerektiren bir şey olmadığını dile getirdi.

Özersay, şöyle konuştu:

“Dünya artık ciddi şekilde krizlerle baş başa olan ve baş etmek zorunda olan bir dönemden geçmektedir. Halkın Partisi de 2 buçuk 3 yıllık hükümet döneminde füze krizinden, cephanelik patlamasına, hastane yangınlarından orman yangınlarına, pandemi krizinden iki tane döviz krizine varıncaya kadar çok sayıda kriz ile baş etmek zorunda kalmış olan hükümetlerin ortağı oldu. Hiç kolay değildi… Ama marifet tam bu kriz dönemlerinde; 1- olası krizlerin ortaya çıkması öncesinde onların önleyecek tedbir mahiyetinde adımlar atabilecek olan kararları üretmek cesareti gösterebilmektir. 2- krizler çıktığı zaman dünyadaki gelişmeleri takip edip hızlı kararlar alabilmek, cesaretle karar alabilmek, onları uygulayabilmek ve toplumun sağlığını can güvenliğini koruyabilmektir. Geçen süre zarfında pandemiyle ortaya çıkan kriz döneminde Halkın Partisi dengeleyici görevi üstlenmemiş olsaydı Bakanlar Kurulu ve Meclis’te sağduyuyu temsil eden bir parti olarak mevcudiyetini göstermemiş ve hissettirmemiş olsaydı, bugün KKTC’de bir İtalya, Londra ve Alamanya’da olduğu gibi binlerce insanın hayatını kaybetmesi söz konusu olabilirdi. “Allah’a şükür olmadı” demek marifet değildir. Zamanında karar almak için ağırlığını Halkın Partisi’nin koyduğu ve bu krizleri doğru yönetebildiğimiz için bugün bu noktaya geldik. Evet bir hasar var ama olabilecek en hafif şekilde, en azından sağlık anlamında atlatılabilmiş bir krizden dönemden geldik.”

Özersay, Halkın Partisi’nin krizleri yönetebilecek bu siyasi duruşu sergileyebilecek ve aynı zamanda tecrübe sahibi olan bir siyasi parti olduğunu vurgulayarak, yakın gelecekte toplum sağlığının ve vatandaşların can güvenliğinin güvenliği konumunda olan bir parti olduğunu dile getirdi.

Ekonomiyle ilgili  de neyin yapılabilir olduğunun konuşulması gerektiğini aktaran Özarsay, şunları söyledi:
“Son dönemlerde yaşanan gelişmeler, Türk Lirası’nın değer kaybını popülist, içi boş iki kelimeyle geçiştirmeye çalışmak bu ülkeye yapılacak olan bir zarardır, haksızlıktır. Dolayısıyla ekonomik anlamda neyin yapılabilir olduğunu konuşmamız gerekir. İki sene önce mümkün değildir dediğimiz şeylerin, iki sene sonra ‘bunu yapacağız biz gelince formül cebimizdedir’ demek bu ülkeye yapılan bir haksızlıktır. Halkın aklıyla alay etmektir. Ekonomi anlamında bizim TL’nin değer kaybı ile birlikte döviz ile konut ihtiyacını giderecek olan gençlerin yaşadıkları endişeyi anlayabilmemiz ve buna çözüm üretmemiz gerekir. Gençler açısından konut problemi, işsizlik yanında en önemli bir problemdir. Genç işsizlik oranı yüksektir. Yeni evlenecek olan gençlerin annesi ve babası yanında kalsın dememiz artık mümkün değildir. Biz hükümette olduğumuz dönemde sosyal konut projesi bağlamında da adım atmış bir siyasi parti olarak, özellikle dezavantajlı bölgelerde Mağusa Maraş bölgesinde, Güzelyurt, İskele bölgelerinde örnek sosyal konut projeleri lansmanını yapabilmiş ve başlatabilmiş bir siyasi partiyiz. Görevimiz başlattığımız bu projeleri tamamlamaktır ama bunu yanında başka alternatif konut edinilme projelerini ortaya koymaktır. Morgate gibi veya yerli müteahhitlerin kooperatif çerçevesinde örgütlenip bu konut ihtiyacını uzun vadeli ve daha kolay ödenebilir bir hale sokmaktır. Bu bizim ne önemli görevlerimiz arasında yer alması gerekir.”
Özersay, Halkın Partisi’nin bundan sonraki süreçte üstleneceği misyonu da şöyle açıkladı:

“Böyle bir dönemde kesinlikle popülizm yapmamak gerekir. Böyle bir dönemde doğruyu söylemek, yapılabilir olana odaklanmak ve onu olabildiğince üst noktada hayata geçirebilmektir esas olan. Prensip bu olmalıdır… Halka karşı sorumluluğumuz budur. Halkın Partisi kurulan koalisyon ortaklıklarında bugüne kadar nasıl ki sağduyunun temsilcisi olmuştur, nasıl ki dengeleyen olmuştur, nasıl ki toplum menfaatine aykırı bir şey olacaksa önleyen olmuştur, nasıl ki kamu kaynaklarının korunmasında bir rol üstlenmiştir bundan sonraki ortaklıklarında dengeleyen ama aynı zamanda refahı da mümkün kılan, halkın gelir düzeyini ve alım gücünü de artıracak vizyonu da ortaya koyan bunu gerçekleşmesini zorlayacak olan bir misyon üstlenecektir. Halkın Partisi sadece bir şeyleri engelleyen değil ama halkın hayat standardını da artırma yönünde de ayağını yere vuran aynı zamanda dengeleyen, halkın menfaatinin sigortası görevini görecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Umut her zaman vardır. Umut sizlersiniz, umut her zaman halkın temsilcisi olan Halkın Partisi’dir. Bu coğrafyada bu kadar yıl verilen mücadeleden sonra değil vazgeçmek, hiçbir biçimde vazgeçmemek ve bu topraklara sahip çıkmak gerekir. Çünkü bu memleket sahipsiz değildir. Halkın Partisinin Ocak 2022 hedefi, kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek olacaktır. Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam