Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Halkın Partisi “Halk odaklı siyaset” isimli “Seçim 2022 Strateji Toplantısı” yaptı

Published

on

Halkın Partisi (HP), Ocak ayında yapılacak erken seçime yönelik vizyon belirlemek için toplandı. “Halk Odaklı Siyaset” isimli “HP Seçim 2022 Strateji Toplantısı” Girne’de gerçekleştirildi.

HP’den verilen bilgiye göre, toplantıda, 2018 yılından bugüne kadar olan sürede çeşitli konularda üzerine ortaya konulan politikalara ilişkin görüş ve düşünceler gözden geçirildi, bazı konulara ilişkin yeni fikirler ortaya konurken bazı konularda güncellemeye gidildi.

Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, strateji toplantısında yaptığı konuşmada, Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman “halk” olduğunu vurguladı.

Özersay, Halkın Partisi’nin hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bildiğini, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağladığını anlattı.

Halkın Partisi’nin Ocak 2022 hedefinin; “kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek” olacağını ifade eden Özersay, “Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır” dedi.

Halkın alım gücünü artıracak ekonomik tedbirlerin çok farklı alanlarda mevcut olduğunu, ancak konjonktürden bağımsız olarak uygulanamayacağını dile getiren Özersay, krizleri fırsata çevirebilmeleri durumunda ekonomik alanda da çıkış yolunun mümkün olduğunu ifade etti.

Özersay, Kıbrıs Türk halkının çok zor dönemlerden geçerek bugünlere geldiğini, o zaman bile “havlu atmadığını” vurguladı.

Halkın Partisi’nin siyasetinin odağında her zaman halk olduğuna dikkat çeken Özersay, “Halkın Partisi hükümetlerde bulunduğu süre içerisinde yaşanan her krizi yönetmeyi bilmiş, krizleri seyretmeden, krizlerden çıkış planlarının hazırlanmasına önemli katkılar sağlamıştır” dedi. Kudret Özersay, hayatın dinamik olup, şartların değiştiğini ve değişen şartlar içerisinde bazı şeyleri yeniden gözden geçirmenin önemli olduğunu vurguladı.
Halkın Partisi’nin bu yolculuğa “halk için siyaset” anlayışıyla yola çıkarken bir çerçeve ortaya koyduğunu söyleyen Özersay, başka partilerin de aynı düşüncede olabileceğini ancak Halkın Partisi’nin toplum menfaatini ön plana koyup kişisel, ailesel, zümresel ve partisel menfaatleri bir tarafa koyan bir vizyonla yola çıktığını anımsattı.

Bu vizyonun bir çerçeve olarak parti programına yansıdığını yineleyen Özersay, şöyle devam etti:

“Geçen 5 yıllık süre zarfında 3 yıllık hükümet döneminde ve sonrasında da parti programıyla ilgili bir çerçeve olarak ortaya konulan bu parti programı hiçbir noktada aslında bizi yanıltmamış bizi her noktada doğrulamıştır. Bu çerçeve doğru bir çerçevedir. Halkın Partisi’nin ortaya koyduğu temel ilkeler, temiz siyaset, iyi yönetim, kendi irademize dayalı bir gelecek kurmak istiyorsak, gerçekten halka hizmet veren devlet yapısını ayağa kaldırma mantığı olan parti programının, herhangi bir noktada sapma gösteren bir metin değil bilakis bir çerçeve olarak ana ekseni ortaya koyan bir çalışma olmuştur. Bir gerçek var; seçim manifestosu çerçevesinde ortaya koyduğumuz fikirler ve projelerin bir kısmını KKTC Devleti’nde tahmin ettiğimizden çok daha uzun sürede hayat geçebileceğini yaşayarak gördük. Bu gerçekle yüzleşmemiz gerekiyor. İkinci olarak bu manifestoda yer alan bazı hususların hayata geçebilmesinin koalisyon hükümetlerinde normalden çok daha zor olduğunu yaşayarak gördük. Bu gerçeği de dikkate almamız gerekir ama daha önemli bir husus var. Hayat statik değildir. Toplumların hayatı da insanların hayatı da statik değildir. Geçen bu süre zarfında 2017 yılında hazırlanan 2018 manifestosu gözden geçirilmek zorundadır artık. Çünkü dünya genelinde de KKTC özelinde de ciddi şekilde köklü değişiklikler olmuştur.”

Gelişen köklü değişikliklere değinen Özersay, ekonomik ve sağlık alanındaki gelişmelere de dikkat çekti. Özersay, dünya ekonomisini kökten sarsacak bir takım gelişmeler yaşandığın ve hep birlikte bunu yaşamaya devam ettiğimizi belirterek, bundan sonrasıyla ilgili olarak bu krizleri özellikle de ekonomik krizleri fırsata çevirebilmek için statik düşünmemek gerektiğini vurguladı. Özersay, “Dinamik düşünmek, fırsatları kollamak lazım. Özellikle ekonomik olarak memleketi ayağa kaldıracak ne gibi alternatif düşünceler yaratılabilir noktasında fikir üretmek lazım. Bir yere çakılıp kalmamak lazım” vurgusu yaptı.

Değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda 2018’de ortaya koyulan manifesto ve vizyonu gözden geçirmenin ihtiyaç olduğunu söyleyen Özersay, şunları söyledi:

“Sağlık alanında dünyayı insanlığı tehdit eden gelişmeler aslında bizim devlet yapımızı da nasıl gözden geçirmemiz gerektiği konusunda hepimize sinyaller vermiştir. Bundan gerekli mesajı almamız gerekiyor. Kamu sağlık alt yapısının aslında güçlü olmasının ne kadar hayati bir şey olduğu, bu meselenin sadece özel sağlık hizmetleri gibi bir yapıya terk edilemeyeceği, eğer kamu menfaati düşünülüyorsa, kamu sağlık hizmetlerinin gerçekten güçlendirilmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla değişen dünya koşullarında hem bunu dikkate almak hem de dijitalleşen bir devlet hizmetini gündeme taşımak kaçınılmaz olmuştur. Sadece pandeminin ilk haftalarında sokağa çıkma yasağı da dahil pek çok tedbir almak durumunda kaldık. Ama bu tedbirleri uygulanabilmesi, online olarak dijital ortamda bazı hizmetlerin verilebilmesiyle mümkün olabilmiştir. Ve Halkın Partisi’nin sorumluluk üstlendiği bakanlıklar bu dijital dönüşümü kısmen de olsa yetersiz de olsa bir başlangıç anlamında başlatabilmiştir. Ve bu anlamda da halka hizmet suna bilmiştir, bunu da göz ardı etmemek lazım. Bu ve benzeri değişen şartlar çerçevesinde eğitimde, sağlıkta, sporda ve mali konularda, ekonomiyle ilgili olarak finans meselesinde ve bütün alanlarda da 2018’de ortaya koyduğumuz manifesto ve vizyonu gözden geçirmek ihtiyaçtır.”

“MARİFET ZOR ZAMANDA MEMLEKET YÖNETMEKTİR”

“Marifet zor zamanda memleket yönetmektir” diyen Kudret Özersay, her şey güllük gülistanlık iken devlet yönetmenin çok fazla marifet gerektiren bir şey olmadığını dile getirdi.

Özersay, şöyle konuştu:

“Dünya artık ciddi şekilde krizlerle baş başa olan ve baş etmek zorunda olan bir dönemden geçmektedir. Halkın Partisi de 2 buçuk 3 yıllık hükümet döneminde füze krizinden, cephanelik patlamasına, hastane yangınlarından orman yangınlarına, pandemi krizinden iki tane döviz krizine varıncaya kadar çok sayıda kriz ile baş etmek zorunda kalmış olan hükümetlerin ortağı oldu. Hiç kolay değildi… Ama marifet tam bu kriz dönemlerinde; 1- olası krizlerin ortaya çıkması öncesinde onların önleyecek tedbir mahiyetinde adımlar atabilecek olan kararları üretmek cesareti gösterebilmektir. 2- krizler çıktığı zaman dünyadaki gelişmeleri takip edip hızlı kararlar alabilmek, cesaretle karar alabilmek, onları uygulayabilmek ve toplumun sağlığını can güvenliğini koruyabilmektir. Geçen süre zarfında pandemiyle ortaya çıkan kriz döneminde Halkın Partisi dengeleyici görevi üstlenmemiş olsaydı Bakanlar Kurulu ve Meclis’te sağduyuyu temsil eden bir parti olarak mevcudiyetini göstermemiş ve hissettirmemiş olsaydı, bugün KKTC’de bir İtalya, Londra ve Alamanya’da olduğu gibi binlerce insanın hayatını kaybetmesi söz konusu olabilirdi. “Allah’a şükür olmadı” demek marifet değildir. Zamanında karar almak için ağırlığını Halkın Partisi’nin koyduğu ve bu krizleri doğru yönetebildiğimiz için bugün bu noktaya geldik. Evet bir hasar var ama olabilecek en hafif şekilde, en azından sağlık anlamında atlatılabilmiş bir krizden dönemden geldik.”

Özersay, Halkın Partisi’nin krizleri yönetebilecek bu siyasi duruşu sergileyebilecek ve aynı zamanda tecrübe sahibi olan bir siyasi parti olduğunu vurgulayarak, yakın gelecekte toplum sağlığının ve vatandaşların can güvenliğinin güvenliği konumunda olan bir parti olduğunu dile getirdi.

Ekonomiyle ilgili  de neyin yapılabilir olduğunun konuşulması gerektiğini aktaran Özarsay, şunları söyledi:
“Son dönemlerde yaşanan gelişmeler, Türk Lirası’nın değer kaybını popülist, içi boş iki kelimeyle geçiştirmeye çalışmak bu ülkeye yapılacak olan bir zarardır, haksızlıktır. Dolayısıyla ekonomik anlamda neyin yapılabilir olduğunu konuşmamız gerekir. İki sene önce mümkün değildir dediğimiz şeylerin, iki sene sonra ‘bunu yapacağız biz gelince formül cebimizdedir’ demek bu ülkeye yapılan bir haksızlıktır. Halkın aklıyla alay etmektir. Ekonomi anlamında bizim TL’nin değer kaybı ile birlikte döviz ile konut ihtiyacını giderecek olan gençlerin yaşadıkları endişeyi anlayabilmemiz ve buna çözüm üretmemiz gerekir. Gençler açısından konut problemi, işsizlik yanında en önemli bir problemdir. Genç işsizlik oranı yüksektir. Yeni evlenecek olan gençlerin annesi ve babası yanında kalsın dememiz artık mümkün değildir. Biz hükümette olduğumuz dönemde sosyal konut projesi bağlamında da adım atmış bir siyasi parti olarak, özellikle dezavantajlı bölgelerde Mağusa Maraş bölgesinde, Güzelyurt, İskele bölgelerinde örnek sosyal konut projeleri lansmanını yapabilmiş ve başlatabilmiş bir siyasi partiyiz. Görevimiz başlattığımız bu projeleri tamamlamaktır ama bunu yanında başka alternatif konut edinilme projelerini ortaya koymaktır. Morgate gibi veya yerli müteahhitlerin kooperatif çerçevesinde örgütlenip bu konut ihtiyacını uzun vadeli ve daha kolay ödenebilir bir hale sokmaktır. Bu bizim ne önemli görevlerimiz arasında yer alması gerekir.”
Özersay, Halkın Partisi’nin bundan sonraki süreçte üstleneceği misyonu da şöyle açıkladı:

“Böyle bir dönemde kesinlikle popülizm yapmamak gerekir. Böyle bir dönemde doğruyu söylemek, yapılabilir olana odaklanmak ve onu olabildiğince üst noktada hayata geçirebilmektir esas olan. Prensip bu olmalıdır… Halka karşı sorumluluğumuz budur. Halkın Partisi kurulan koalisyon ortaklıklarında bugüne kadar nasıl ki sağduyunun temsilcisi olmuştur, nasıl ki dengeleyen olmuştur, nasıl ki toplum menfaatine aykırı bir şey olacaksa önleyen olmuştur, nasıl ki kamu kaynaklarının korunmasında bir rol üstlenmiştir bundan sonraki ortaklıklarında dengeleyen ama aynı zamanda refahı da mümkün kılan, halkın gelir düzeyini ve alım gücünü de artıracak vizyonu da ortaya koyan bunu gerçekleşmesini zorlayacak olan bir misyon üstlenecektir. Halkın Partisi sadece bir şeyleri engelleyen değil ama halkın hayat standardını da artırma yönünde de ayağını yere vuran aynı zamanda dengeleyen, halkın menfaatinin sigortası görevini görecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Umut her zaman vardır. Umut sizlersiniz, umut her zaman halkın temsilcisi olan Halkın Partisi’dir. Bu coğrafyada bu kadar yıl verilen mücadeleden sonra değil vazgeçmek, hiçbir biçimde vazgeçmemek ve bu topraklara sahip çıkmak gerekir. Çünkü bu memleket sahipsiz değildir. Halkın Partisinin Ocak 2022 hedefi, kriz yönetemeyen hükümetler yüzünden diz çökmüş ekonomiyi ayağa kaldırarak, halkın sıfırlanan alım gücünü kademeli bir şekilde yükseltmek olacaktır. Halk odaklı siyasetin tek kazananı halk olacaktır.”

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam