Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Hayatın çelmelerine rağmen hep ayakta kalmayı başaran bir kadın: Özgül Kızılbora

Published

on

Kıbrıs Türk halkının mücadele yıllarında, Erenköy’de bir mağarada telsiz operatörü olarak çalışan Özgül Kızılbora, hayatın çelmelerine rağmen hep ayakta kalmayı başaran ve üreten bir kadın…

Hayatı mücadelelerle geçen Özgül Kızılbora, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) verdiği röportajda, kız olduğu için okutulmamasının acısını, telsiz operatörü olarak mağarada geçen yıllarını, atlattığı kanser hastalıklarını ve her şeye rağmen onu hayata bağlayan el sanatlarını anlattı.

Dört çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak 1948 yılında Erenköy’de doğan Kızılbora, ailesinin yaşadığı mali zorluklar nedeniyle ortaokul üçüncü sınıfın sonunda nişanlanarak, okulu bırakmak zorunda kaldı.

– “Okumak içimde bir ukdedir”

İlkokulu Erenköy’de okuduktan sonra Lefke’de ortaokula başladığını ancak üç senenin sonunda okula devam edemediğini anlatan Kızılbora, şöyle konuştu:

“Okumak içimde bir ukdedir. Babam okutmadı. ‘Senden küçük erkek var, o okusun. Sen bir koca bulacaksın, sana o bakacak. Ama kardeşin aile geçindirecek’ dedi. Çok üzüldüm, çok ağladım. Üçüncü sınıfı bitirdiğim gün hiç bilmediği, hiç tanımadığı biriyle nişanlandım.”

-Kendisi Erenköy’de, nişanlısı Lefkoşa’da… Dört yıl ayrı düştüler

Nişanlısı Nazım Kızılbora’yla birkaç kez görüşme şansları olduğunu, sonrasında Kıbrıslı Türkler ve Rumlar arasında çıkan 1963 çatışmaları nedeniyle yolların kapandığını anlatan Kızılbora, kendisinin Erenköy’de nişanlısının ise Lefkoşa’da kalmasıyla dört yıl ayrı düştüklerini söyledi.

Kızılbora o dönemde Türkiye’den vatan savunması için kendilerine destek olmak amacıyla talebelerin geldiğini anımsatarak, ortamın sakinleşmesiyle talebelerin adadan ayrıldıklarını ve kendilerinin görevi devraldıklarını kaydetti.

– “İyi ki telsize düştüm. Çünkü telsizi hep çok sevdim”

Yapılan görev dağılımında üç kişiyle birlikte telsiz görevine seçildiğini söyleyen Kızılbora, “Beni telsize uygun gördüler. İyi ki telsize düştüm. Telsizi hep çok sevdim. Telsiz bambaşka bir dünyadır. Biliyorsunuz orada Mors alfabesiyle konuşuluyor. Şifrelidir.” dedi.

Mors alfabesini talebelerden bir ayda öğrendiklerini, daha sonra kendilerine telsiz hakkında eğitim verildiğini de söyleyen Kızılbora, şöyle devam etti:

“Öyle yetişmiş kişiler değildik. Önce Mors’u öğrendik. Sonra cihazı anlattılar. Cihaz da bildiğin cihaz değil. Eski… Mağarada cereyan da yok. Yan tarafta başka bir mağara var. Orada cereyan vermesi için bir motor var.”

Çalışma düzenlerinin altı saate göre belirlendiğini ve dinlenirken de mağarada uyuduklarını aktaran Kızılbora, üç gecede bir izin hakları olduğunu ama genellikle alarmda oldukları için izinlerini çoğunlukla kullanamadıklarını belirtti.

-“Rıza Vuruşkan güvencemizdi”

Özgül Kızılbora, telsiz operatörlüğü sırasında kendisini en çok etkileyen mesajın hangisi olduğunu sorusunu yanıtlarken TMT Komutanı Rıza Vuruşkan hakkında gelen mesajın kendisi için ayrı bir önemi olduğunun altını çizdi.

Komutan Vuruşkan’ın ayrılmasıyla ilgili mesajı kendisinin aldığını ve komutana ilettiğini aktaran Kızılbora, “Rıza Vuruşkan güvencemizdi. Gideceği gün çok üzüldüm ve ilk kez kendimi güvende hissetmedim.” dedi.

Erenköy’deki o mağarada 1976 yılına kadar kaldığını dile getiren Kızılbora, ülke savunmasının yokluklar içinde, çok zor şartlarda geçtiğini kaydetti.

-“Üç gün hiç yemek yemediğimi bilirim”

“Üç gün hiç yemek yemediğimi bilirim” diyen Kızılbora, çok zayıfladığını ve pantolonun belinden düşmemesi için her iki tarafa da iki tane kanca bağladığını anlattı.

Özgül Kızılbora 1971 yılında oğlu Deniz’in dünyaya geldiğini ama telsiz görevi olduğu için kendisinin genellikle mağarada kalması gerektiğinden ona annesinin baktığını ifade etti.

Savaşın 1974’te bittiğini ancak kendisi ve eşinin iki sene daha Erenköy’de kaldığını anlatan Kızılbora, Erenköy’den gemiyle önce yaşlıların, daha sonra görevi olmayanların ayrıldığını kaydederek, şöyle devam etti:

“Geçişler denizden yapıldığı için fırtına çıktığı geceler sandal güvenli olmuyordu. Bu nedenle geçişler yavaş yavaş ve havanın güzel olduğu gecelerde yapılabiliyordu. Biz Erenköy’den iki yıl sonra 29 Ekim 1976’da ayrıldık.”

-Deniz kabuklarından süs

Zorlu geçen yıllarda hayatlarındaki küçük mutluluklara da değinen Kızılbora, “Bazen ateşkes olurdu. İzinli olurduk. Eşimle birlikte deniz kenarına gider, deniz kabuklarını toplardık. Eşimle kabukları kullanarak masa, çerçeve, falan süslerdik.” dedi.

Kuzey’e geçtikleri zaman ev bulup yerleşmelerinin de kolay olmadığını Erenköylüleri Girne’de Güçsüzler Yurdu’na yerleştirdiklerini ve orada bir odada yaşamanın zorluklarını dile getiren Kızılbora, bir taraftan ev sorununu çözmeye uğraşırken diğer taraftan da Güvenlik Kuvvetleri’nde yine telsizci olarak çalışma başladığını kaydetti.

-“Bunları yapalım derken ben kanser oldum”

Kızılbora, Dikmen’de kapısı ve eşyası olmayan bir eve yerleştiklerini belirterek, “Orada da çok zorluklar yaşadık. ‘Yatağımız, masamız, sandalyemiz olsun’ derken yine büyük bir mücadelenin içine girdik. Bunları yapalım derken ben kanser oldum.” şeklinde konuştu.

Kanser sürecinin mücadele gerektiren, zor bir süreç olduğunu dile getiren Kızılbora, “Ben birinciyi atlattım ve ikinciye yakalandığımda şok oldum. İlkinde tiroit kanseri olmuştum, ikincide meme kanseri…” ifadesini kullandı.

Eşiyle birlikte yine zor bir sürece girdiklerini anlatan Kızılbora, kanserin kişiyi mali olarak da zorladığını, aldıkları ufak maaşla hem evi geçindirmeleri gerektiği hem tedavi masraflarını karşılamalarının zor olduğunu belirtti.

Kızılbora, çoğu zaman Türkiye’ye tedavi için borçlanarak gittiğini anlatarak, “Çok zor. Çoğu zaman kendim tek başıma gittim. Bir kadın düşünün, 40 yaşındasınız, genç. Eşinizle gidemiyorsunuz. Çünkü iki kişi olduğun zaman daha fazla para istiyorsun.” dedi.

-El işleri hayata bağladı

Ama mücadelesini hayatının hiçbir döneminde bırakmayan Kızılbora, hiç vazgeçmediğini, her zaman uğraşacak bir iş bulduğunu “Bu yaptığım el işleri… Hep bir şeyler yaptım. Sadece deniz kabukları değil, yün işi işledim, dantel işledim, elbise diktim.” sözleriyle anlattı.

-“Sonraki seneler daha zor… Bu sefer de eşim kanser oldu”

Sonraki senelerin daha da zor geçtiğini çünkü bu sefer de eşinin kanser olduğunu belirten Kızılbora, Nazım Bey’in çok nadir görülen bir kanser türüne yakalandığını söyledi.

-“Bizi galiba bu uğraşlar ayakta tuttu”

Kızılbora, tedavi sürecinin zor olduğunu ama hastalık süreçlerinde bile hep planları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

“Bazen kontrol için birlikte Türkiye’ye giderdik. Biz daha sonra dolaşıp, vitrinlere bakardık. Beğendiğimiz resimlerin fotoğraflarını çekip, daha sonra aynısını el işleriyle yapmaya çalışırdık. Her zaman bir planımız vardı. Burada doktora gitmeden önce de hep uğraştığımız bir iş vardı. Burasını da yapalım ve öyle gidelim derdik. Yani bizi galiba bu uğraşlar ayakta tuttu.”

Kızılbora, şimdilerde insanların çok daha rahat olduklarını söyleyerek, “Herkesin mutlaka bir işle uğraşması önemli. Ama resimdir, ama yemektir, nakıştır… Mutlaka bir uğraşı olsun, bir gayreti olsun. Ben hiçbir zaman ümidimi kesmedim.” diyerek tavsiyelerde bulundu.

“Denedim. Çok şükür. En azından şimdi kimseye bağımlı değilim.” diyen Kızılbora, bir arkadaşının tavsiyesiyle ehliyet de aldığını ve Büyük Han’daki dükkânına kendi başına gidip geldiğini anlattı.

En büyük destekçisi, can yoldaşı eşi Nazım Bey’i geçtiğimiz yıllarda kaybettiğini dile getiren Kızılbora, şimdilerde 96 yaşındaki annesiyle birlikte yaşadığını söyledi.

Özgül Kızılbora, röportajın sonunda eşiyle birlikte başladıkları ancak bitirmeye zamanları olmayan bir el işi motifini de göstererek, “Senelerce dokunamadım… Yavaş yavaş başladım. Bayağı yol aldım. Yaparken mutlu olurum.” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Maliye Bakanlığı, Gazilik Beratı ve Gazilik kartlarını takdim etti

Published

on

By

Maliye Bakanlığı, Mücahitlerin Tazmini ile Gazilerin Hak ve Menfaatlerinin Belirlenmesi Yasası çerçevesinde hak sahiplerine “Gazilik Beratı” ve “Gazilik Kartı” takdim etti.

Cumhurbaşkanlığı Mavi Salonda yer alan törene, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Maliye Bakanı Özdemir Berova, milletvekilleri, diğer yetkililer ve gaziler ile aileleri katıldı.

Saygı duruşu ve istiklal marşının okunmasıyla başlayan törende, mücahitlerle ilgili kısa video gösterimi yapıldı.

-Berova: “Devletin kurulmasında büyük emeğiniz var”

Maliye Bakanı Özdemir Berova, törende yaptığı konuşmada, anlamlı törene katılan gazilere teşekkür ederek, KKTC’nin kolay şartlar altında kurulmadığına işaret etti.

Gazilerin, şehitlerin, ailelerin bu yolda büyük emeği ve gayreti olduğunu vurgulayan Berova, canını vatan için çekinmeden veren şehitleri andı, gazilere şükranlarını iletti.

Berova, gazilerle ve ailelerle birlikte olmaktan gurur duyduklarını ifade ederek, yasa çerçevesinde gazilerin beratlarını ve kartlarını alacağını kaydetti.

Milletvekilleri Ahmet Savaşan ile Oğuzhan Hasipoğlu’nun büyük katkılarıyla hazırlanan yasa ile ilgili gazilere bilgi veren Berova, yasada yapılan düzenleme ile gazilere belgeleri verebilmenin önünün açıldığını söyledi.

Gaziler ve şehitler sayesinde Kıbrıs Türk halkının Türkiye Cumhuriyeti’nin de destekleriyle devletine kavuştuğunu, bugün özgür bağımsız yaşadığını ifade eden Berova, devlete katkılarından dolayı şehitleri andı, gazilere uzun ömürler diledi.

Gazilerin kartlarla Türkiye’deki haklar gibi haklardan yararlanacağını, THY ile indirimli uçacağını anlatan Berova, bunun yanında gazilerin onurlandırıldığını, gurur duyduklarını kaydetti.

-Üstel: “Bugün devlet çatısı altında özgür yaşıyorsak, bunu gazi ve şehitlerimize borçluyuz”

Başbakan Ünal Üstel de, bugün özgür devlette, bayrağının altında yaşıyorlarsa gazilere, şehitlere borçlu olduklarını söyledi.

Üstel, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele yıllarında çok şehit verdiğini, vatanını toprağını koruduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin destekleriyle de devletini kurduğunu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının liderleri Denktaş ve Küçük’ü rahmetle anan Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’na kadar yaşanan saldırıları anlattı, Kıbrıs Türk halkının asla geri adım atmadığını kaydetti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin o dönemki yetkililerini de anan Üstel, bugün Gazze’de yaşananlara işaret etti ve o dönemde Kıbrıs’ta yaşananların aynısının orada yaşandığını kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının devlet çatısı, bayrağı altında, Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle yaşadığını ifade eden Üstel, ancak Rum tarafından baskıların, ambargoların bugün de sürdüğünü, iş insanları, turizme yönelik saldırılar olduğunu anlattı.

Üstel, Rumların, ülkeye Güney’den gelen turistlere yönelik baskılar yaptığını, bu çerçevede THY ve A jet ile anlaşmalar yaptıklarını ve bu sıkıntıyı aşmak için çalıştıklarını söyledi.

İstanbul ve Londra’dan Ercan’a uçuşlarla ilgili sıkıntıyı aşacaklarına inanç belirten Üstel, bütün bunları yaparken amaçlarının Rum baskısından vatandaşları kurtarmak olduğunu kaydetti.

Hükümet olarak sağlık alanına verdikleri öneme vurgu yapan Üstel, Karpaz’dan Lefke’ye tüm sağlık alanında Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle yatırım yaptıklarını ifade etti.

Üstel, Maraş Sağlık Merkezi”ni açtıklarını, Lefkoşa Hastanesi’nin temelini attıklarını, Güzelyurt Hastanesi”nin 15 Kasımda açacaklarını, Pamuklu’da ve Dikmende gerekli adımların atıldığını ifade etti.

Ülkede eşit dağılım yapmak amacıyla her sektöre önem verdiklerini, kadınlara yönelik destekler sağladıklarını, prim destekleri verdiklerini ifade eden Üstel, dışarıda çalışanların da bu sayede ülkesine geri döndüğünü kaydetti.

Üstel, gençlere yönelik kırsal kesim arsası ve sosyal konut projeleri başlattıklarını ifade ederek, “Adaletli olacağız, hiç bir yatırımı, evi olmayanlara vereceğiz.” dedi.

Siyasi istikrar sayesinde bugün bunları yapabildiklerini ifade eden Üstel, bu yöndeki çalışmalara devam edeceklerini belirtti.

İlaç konusunda bazı söylemler olduğunu ifade eden ve bunu eleştiren Üstel, emeklilerden vergi alınacağı söylemlerinin de doğru olmadığını, hükümet olarak emekliler, gaziler ve vatandaşların refahı için çalıştıklarını anlattı.

Üstel, gazilerin Türkiye Cumhuriyeti”nde de aynı haklardan yararlanması için protokol hazırladıklarını ifade ederek, gazileri selamladı.

-Tatar: “Türkiye’nin tam desteğiyle iki devlet siyasetini devam ettireceğiz”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, gazileri, aileleri yeni Cumhurbaşkanlığı Yerleşkesi’nde ağırlamaktan onur duyduğunu ifade ederek, yerleşke ile ilgili bilgiler verdi ve Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür etti.

Tatar, devletin büyüdüğünü, geliştiğini, yeni yerleşke ihtiyacının da buradan oluştuğunu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle de hızlı bir şekilde tamamlandığını anlattı.

6 Şubat depreminde işin durduğunu, deprem bölgesine gidildiğini ifade eden Tatar, Şampiyon Melekler’i de rahmetle andı.

Gazilere verilen değere işaret eden Tatar, şehitlere rahmet diledi, aileleri saygıyla selamladı.

Tatar, Gazi Kıbrıs Türk halkına gereken vefanın gösterildiğini ifade ederek, yasanın hayat bulması için katkı koyan milletvekillerine teşekkür etti.

Cumhurbaşkanlığı görevi süresince Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle iki devlet siyasetini sürdürdüğünü ifade eden Tatar, bugüne kadar katıldığı tüm uluslararası platformlarda da bunu anlattığını söyledi.

Kıbrıs Türk halkının maruz kaldığını saldırılar ve sonrasında kurduğu devletten vazgeçmelerinin söz konusu olmadığını ifade eden Tatar, devletin önemini vurguladı.

Bu noktadan geriye dönüş olmaması gerektiğini söylediğini ifade eden Tatar, egemenlik vurgusu yaptı ve Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’ı andı.

Kıbrıs’ta egemenlik temelinde bir çözüm gerektiğini, federasyon tezine geçilmesi durumunda müzakerelerin “sıfır asker sıfır garanti” ile başlanacağını ifade eden Tatar, bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını, Erdoğan’ın da bunu her yerde söylediğini, iki devlete, KKTC’nin tanınması gerektiğine işaret ettiğini dile getirdi.

Erdoğan’ın, her platformda KKTC ve Kıbrıs Türk halkının sesi olduğunu beliren Tatar, Kıbrıs Türk halkının devleti çatısı altında, Rumlarla eşit bir şekilde yan yana iki devletin iş birliğinde yer aldığını ve bu şekilde çalışabileceğini belirtti.

Tatar, bu siyaseti devam ettirmek durumunda olduklarını, Erdoğan’ın da desteğinin tam olduğunu ifade ederek, federasyon görüşmeleriyle masaya oturmanın Kıbrıs Türk halkına yakışan bir hareket olmayacağını vurguladı.

Tatar, hükümete gazilere verdiği önemden dolayı teşekkür etti.

Konuşmaların ardından gazilere belgeleri takdim edildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler: TMT halkın kendi kaderini tayin etme iradesinin kendisidir

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Türk Mukavemet Teşkilatı Mücahitler Derneği’ne gerçekleştirdiği ziyarette yaptığı açıklamada, TMT’nin Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve egemenlik mücadelesindeki rolünü anlattı.

Ziyarette konuşan Öztürkler, “Ben bir GKK komutanının oğlu olarak bu teşkilatın kuruluşunu selamlıyorum. TMT sadece bir savunma teşkilatı değildir; o, bir halkın kendi kaderini tayin etme iradesinin ta kendisidir. EOKA gibi terör örgütleriyle aynı kefeye konulması asla kabul edilemez ve bunu yüksek tonda kınıyorum” ifadelerini kullandı.

Öztürkler, sözlerine şöyle devam etti:

“Bugün masada topraklarımızı, devletimizi, bayrağımızı ve geleceğimizi konuşabiliyorsak bu, TMT’nin ve kahraman Kıbrıs Türk halkının verdiği mücadele sayesindedir. Bu gerçekler görmezden gelinemez..”

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’a yönelik bir kitapta yer alan hakaret içerikli ifadeleri değerlendiren Öztürkler, söz konusu söylemleri “ahlaksızlık” ve “gayet amaçlı bir saldırı” olarak nitelendirdi.

“Bu tür çabalar, Denktaş’ın şahsında tüm milli değerlerimize yapılmış bir saldırıdır. Kimse tarihimizi ayaklar altına alamaz,” şeklinde konuşan Öztürkler, TMT’nin bugünkü siyasi temsilcisi olarak da Ulusal Birlik Partisi’ni gösterdi.

“TMT ruhu hâlâ yaşıyor. Bu ruh, birliktir, mücadeledir, devlettir” diyen Öztürkler, sözlerini TMT mücahitlerine olan minnet duygusuyla tamamladı:

“Bu topraklarda şehitlerimizin kanı var. Gazilerimizin cesareti var. Bizler bu tarihi sorumluluğu taşımaya devam edeceğiz. TMT’nin ruhu bu milletin damarlarında akmaya devam ediyor.”
Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar da, “TMT sayesinde bu adada Türkler hayatta kaldı, TMT olmasaydı Kıbrıs çoktan Yunanistan’a bağlanmış olurdu” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Sahil Güvenlik İhbar Hattı Alo 158’de arıza

Published

on

By

,

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın 158 ihbar hattında bakım çalışması yapılacağı bildirildi.

Yapılan duyuruda, 29 Temmuz 2025 Salı günü saat 11.30 ile 16.30 arasında gerçekleştirilecek planlı bakım çalışmaları nedeniyle 158 ihbar hattının geçici olarak devre dışı kalacağı belirtildi.

Acil durumlarda vatandaşların mağduriyet yaşamaması adına, bu süre zarfında ihbarların 0533 863 08 76 numaralı telefon hattı üzerinden yapılması istendi.

Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı, bakım çalışmalarının ardından 158 ihbar hattının yeniden hizmet vermeye devam edeceğini bildirdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam