Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Hayvan üreticileri uyardı: Sütümüzü değerinin altında vermeyeceğiz

Published

on

Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları, sütü değerinin altında vermemek için mücadeleye devam edeceklerini kaydederek, “Alınan süt alınacak alınmayan sütse dökülecek ve ne gerekirse yapılacak” dedi.

Süt İmalatçıları Birliği’nin yarın çiğ süt almayacağını ve imalathanelerin anahtarlarını Tarım Bakanlığı’na teslim edeceğini açıkladığını söyleyen Naimoğulları, Süt İmalatçıları Birliği’nin muhatabının hayvancı değil, Tarım Bakanlığı olduğunu söyledi.

Naimoğulları, hayvancıların artık maliyetleri karşılayamadığını, bugünkü görüşmede taleplerini ilettikleri Tarım Bakanlığının hiçbir beklentiyi karşılamadığını kaydederek, Doğrudan Gelir Desteği henüz ödenmediği gibi yem ve arpa desteği olmaksızın koyun başına 50 TL’lik artış yapıldığını söyledi.

Mustafa Naimoğulları, “Bizim kavgamız, süt imalatçıları veya kasaplarla değildir. Şu an yapılan tamamen sektörü bitirme çabasıdır. Bu memlekette bu koşullarla bir yere varamayız. Herkes başının çaresine baksın” ifadelerine yer verdi.

Verilen bilgiye göre, Naimoğulları ve beraberindeki heyet bugün Tarım Bakanı Dursun Oğuz ve bakanlık yetkilileriyle görüştü. Görüşme sonrasında birlik binasında basın açıklaması yapan Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğulları toplantıdan uzlaşı çıkmadığını kaydederek, “Bu şartlarla üretim yapılamaz” dedi.

Üretim sektöründe olmanın ve üretmenin her geçen gün zorlaştığını, bundan sonra daha da zorlaşacağını kaydeden Naimoğulları, Tarım Bakanlığı’nın da siyasilerin de paydaşların da bunu anlamadığını savundu.

Küçükbaş ve büyükbaş hayvancıların her geçen üretimden koptuğunu söyleyen Naimoğulları, “Buna sebep sorunlara çözüm bulamayan Tarım Bakanlığı, sektöre zarar veren süt imalatçıları, kasaplar ve hükümettir” ifadelerine verdi.

 -“Sektör diz çöktü… Bir torba yem 650 TL civarında…”

 Yapılan yanlışların sektöre diz çöktürdüğünü söyleyen Mustafa Naimoğulları, şöyle devam etti:

 “Gün geçmiyor ki bir zam yapılmasın. Akaryakıta, suya, elektriğe, yeme derken bir torba yem 650 TL civarına gelmiştir. Yani bir kilo yemin fiyatı 13 TL’ye çıkmıştır. Hayvancı artık maliyetlerini karşılayamayacak durumdadır. Kimse bu hayvanları nasıl besleyeceğiz, nasıl üreteceğiz ya da kaba yemi nasıl sağlayacağız diye düşünmüyor. Ülkemizde su ve elektrik maliyetini ödeyemeyecek duruma gelen çiftliklerimiz vardır.

Bugün maaşlara yüzde 33 zam gelirken, hayvancının sütüne ya da Doğrudan Gelir Desteklerine zam gelmeli ya da çiğ süt dövize endekslenmelidir… Bugün yapılan toplantı sonucunda yine küçükbaş hayvancıya verilmesi gereken destekleri, süt maliyetlerini ortaya koyduk fakat hiç bir beklentilerimiz karşılanmadı. Bugün oluşan koşullarda bir litre sütün maliyeti 1’e 1,5 paritesi ile taban fiyatı 17 TL/lt ve desteklerle 18 TL/lt’yi geçmesine rağmen, bakanlığın ortaya koyduğu maliyet 14.5 TL/lt’dir.  Sütün fiyatı 14,5 TL/lt olmasına rağmen, sütün yarısı borsaya koyarak hayvancının sütü 13.37’ye peşkeş çektiler.”

-“Sütümüzün maliyetini belirleyemiyoruz…Bu konuları anlatmaktan yorulduk”

Mustafa Naimoğulları, açıklamasının devamında şunları da kaydetti:

“Biz bu ülkede sütümüzün maliyetini belirleyemiyoruz. Hayvancının sırtından zengin olanlar, zenginliklerine zenginlik katmaya devam ederken biz sütümüzün, kuzumuzun ve danamızın maliyetini belirleyemiyor ve satamıyoruz.  Buna siyasilerimiz ve Tarım Bakanlığı seyirci kalıyor. Bugünden sonra hayvancının kararı; alınan süt alınacak alınmayan süt ise dökülecektir ve ne gerekirse yapılacaktır. Biz bu konuları anlatmaktan yorulduk.”

Süt İmalatçıları Birliği’nin yarın çiğ süt almayacağını ve imalathanelerin anahtarlarını Tarım Bakanlığı’na teslim edeceğini açıkladığını söyleyen Naimoğulları, Süt İmalatçıları Birliği’nin muhatabının hayvancı değil, Tarım Bakanlığı olduğunu söyledi.

“-Eğer hayvancı karar verirse 15 gün sütünü döker ve vermez. Fakat mesele böyle çözülmez”

“Üretim sektörünün içerisinde olmayanlar, üretimden anlamayanlar bunları bilmez. Buradan ekmek yiyenler bilmelidir ki bugün hayvancının gözü karadır” diyen Naimoğulları, şöyle devam etti:

“Eğer hayvancı karar verirse 15 gün sütünü döker ve vermez. Fakat mesele böyle çözülmez. Süt İmalatçıları Birliği, Tarım Bakanlığı’na giderek hayvancının sütünün değerini vermesini talep edilmelidir ki hayvancı ayakta kalsın ve imalatçıya sütünü versin. Bugün süt imalatçıları küçükbaş hayvancının sütünü almayıp, istedikleri zaman aldığı için süt üretemeyecek duruma geldi. Bunlar hayvancıyı terbiye etme derdi ile hayvancının sırtından geçinmeye çalışıyorlar. Bunlar kabul edilir politikalar değildir.

Üreticinin süt maliyeti bire bir buçuk parite ile inek sütünün taban fiyatı 17 TL/lt’dir. Koyun sütü taban fiyatı 30 TL/lt, keçi sütü taban fiyatı ise 26 TL/lt’dir.

Tarım Bakanlığı ise destek veremeyeceğini ve bütçesinin olmadığını söylerken hayvancının sorununu süt imalatçıları ile çözmesi gerektiğini söylüyor. Fakat bu sorun böyle çözülmez.

Şu an da Süt İmalatçıları Birliği yazılı olarak hayvancının sütünü almayacaklarını beyan etsinler biz de hayvancılar olarak başımızın çaresine bakalım. Bu saatten sonra yazılı ifade ile hayvancının sütünü almayacaklarını ve sebeplerini söylemelidirler.”

Bugüne kadar kavga etmekten hiç korkmadıklarını söyleyen Naimoğulları, sektördeki paydaşlarla kavga etmek istemediklerini söyledi.

-“Bizim kavgamız, süt imalatçıları veya kasaplarla değildir”

Naimoğulları, şunları söyledi:

“Bizim kavgamız, süt imalatçıları veya kasaplar ile değildir. Tarım Bakanlığı ve hükümetledir. Fakat Süt İmalatçıları Birliği sürekli hayvancıyı terbiye etme çabasına giriyor ve hayvancının ‘’doymadığını’’ söylüyor. Bu söylemler doğru söylemler değildir. Bizim hayvancılar olarak kararımız kesindir, sütümüzü değerinin altında vermemek için mücadelemiz sürecektir. Bunun yanında küçükbaş hayvancının desteği bugün oldu ödenmemiştir ve yem ve arpa desteği olmamakla birlikte sadece koyun başına 50 TL artış olmuştur. Şu an yapılan tamamen sektörü bitirme çabasıdır. Bu memlekette bu koşullarla bir yere varamayız. Herkes başının çaresine baksın.’’

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin yıl sonu gösterisi yapıldı

Published

on

By

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin (SAM) yıl sonu gösterisi dün yapıldı.

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’ndeki etkinliğe Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ve bazı milletvekilleri de katıldı.

Etkinlikte Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ile Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın konuşma yaptı.

Etkinlikte resim, seramik ve ahşap atölyelerinde üretilen çalışmalardan oluşan sergiler de açıldı.

SAM öğrencileri, dans, bale, jimnastik, halk dansları gösterileri sundu.

-Barçın

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin üretim ve eğitim alanında ortaya koyduğu çalışmaların önemini dile getirdi.

Sosyal Aktivite Merkezi’nin sadece aktivite yapılan bir yer olmadığını gördüğünü ifade eden Barçın, sevgi, emek ve umudun da var olduğu merkezde, nice çocukların yetiştirilmesini temenni etti.

-Karavezirler

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin gurur verici işler başardığını belirterek hem eğitmenlere hem de öğrencilere teşekkür etti.

“Hizmet etmek sevmekle başlar diyorum. Çünkü biz, beldemize severek hizmet ediyoruz, hizmet aşkıyla çalışıyoruz” diyen Karavezirler, bugün de bunun onur ve gururunu yaşadığını söyledi.

SAM’da yer alan seramik ile teknoloji atölyelerinin her geçen gün büyüdüğünü belirten Karavezirler, bilim ve teknoloji merkezinin kurulması için adım atıldığını belirtti.

Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin eğitime, kültüre, sanata verdiği öneme işaret ederek, belediyenin öz kaynaklarıyla yapılan okul binası, oyun grubu gibi eserler hakkında bilgi verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu, İİT Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısına katıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu, “Değişen Dünyada İİT” konu başlığıyla gerçekleşen ve İsrail’in Filistin ve İran’a saldırılarının ağırlıklı olarak gündemi oluşturduğu toplantıda bir de konuşma yaptı.

Ertuğruloğlu konuşmasında, 20 ayı aşkın bir süredir devam eden ve 55 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın son bulması için üye ülkelerin ve uluslararası toplumun bir an önce İsrail’i durduracak adımlar atması gerektiğini, geçmişte benzer saldırıları ve acıyı yaşamış Kıbrıs Türk halkının Filistinli kardeşlerinin acısını derinden hissettiğini, uzun yıllardır devam eden Filistin sorununa çözümün, bağımsız ve egemen Filistin devletinin kabülü ve iki devlet esasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, dün gece Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların, bir süredir İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarıyla istikrarsızlaşan güvenlik ortamını küresel boyuta taşıyabilecek düzeye getirdiğini, güvensizlik ve istikrarsızlığın ne yazık ki günümüzün düzeni haline geldiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya varılamamasının nedeninin bazı kesimlerce iddia edildiği gibi müzakere eksikliğinden değil, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmeyi ve egemen eşit ve eşit uluslararası statüye haiz devlet olarak tanımayı reddetmeyi ısrarla sürdürmesi olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Ada’da kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşının mevcut iki devlet gerçeği temelinde sağlanabileceğini vurgulayarak, tarafların egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden teyidiyle iki devlet arasında iş birliği yollarının aranabileceğini ifade etti. Bakan Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77.BM Genel Kurulu’nda uluslararası topluma yaptığı ve takip eden yıllardaki genel kurullarda yinelediği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaları ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaları yönündeki çağrısını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu çağrı doğrultusunda somut adım atmalarını beklediklerini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, toplantı çerçevesinde, bazı üye ülke Dışişleri Bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ayrıca, İslam İşbirliği Gençlik Formu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İİGF Büyük Gençlik Ödülü’nün takdim edildiği ödül törenine katıldı.
Bakan Ertuğruloğlu’na toplantı ve temaslarında Müdür/Temsilci Mustafa Davulcu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Erek Çağatay ve Üçüncü Sekreterler Begüm Tuncalı ve İsmail Bayramoğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Trending

Reklam