Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

HP Genel Sekreteri Tokatlıoğlu:Siyasi gelişmeler ülkeye vakit kaybettirdi

Published

on

Halkın Partisi Genel Sekreteri Ahmet Tokatlıoğlu, yaşanan siyasi gelişmelerin zaten mevcut olan ekonomik krizi daha da derinleştirdiğini ve ülkeye zaman kaybettirdiğini söyledi.

Tokatlıoğlu,BRT’de katıldığı programda  “Ekonomi günden güne daha da kötüye gidiyor. Piyasa açısından, yaşanan son siyasi gelişmeler de kötü gidişin tuzu biberi oldu. Hükümetin yeniden kurulmasıyla büyük bir zaman kaybı yaşanıyor. Cumhurbaşkanı kabineyi onaylamış olsa da bir de güvenoyu aşaması var. Bu ülkenin böyle bir zaman kaybı yaşayacak sabrı kalmadı. Meclis’teki yasa çalışmaları da kadük oldu ve yeniden oluşan Bakanlar Kurulu’nun bu yasa tasarılarını da tekrardan meclise göndermesi gerekecek” dedi.

Tokatlıoğlu, “Hem pandeminin getirdiği, yaşattığı zorluklar hem küresel ekonomik kriz hem de dört yılı aşkın süredir süregelen döviz krizi nedeniyle kamu maliyesi de özel sektör de ciddi sıkıntı yaşıyor. Devlet vergi toplayamıyor, gelirlerde sıkıntı var, giderler devamlı artışta… Hepsinin üst üste gelmesi ekonomiyi de sosyal yaşamı da zorlar hale getirdi” diye konuştu.

 

Kayıt dışı ekonomi konusuna da değinen Tokatlıoğlu, her sektörde ciddi kaçak olduğunu öne sürdü.

Tokatlıoğlu, “2013’te Kıbrıs Türk Ticaret Odası bünyesinde kayıt dışı ekonomiyle mücadele için bir proje hazırlandı. Rehber olacak nitelikte 300 sayfalık bir rapor yayımlandı. O projenin asistanlığını yapıyordum. Her sektörde nasıl bir kaçak olduğunu yakından inceleme ve gözlemleme şansımız olmuştu. Keşke o zaman bu proje hayata geçirilmiş olsaydı. Belki bugün ekonomik krizi daha kolay atlatma şansımız olurdu. Devletin geliri yeterli değilse ya da belli bir sistem üzerinde çalışılmamışsa devlet çalışanlarına sahip çıkamayacak duruma geliyor. Kamunun gelirini düzenli olarak sağlayamadığımızda ve özel sektörü teşvik etmediğimizde kamunun omzuna daha fazla yük bindirmiş oluyoruz. Yapılması gereken kamunun yapısal olarak değişiminin sağlamak, özel sektörün büyümesinin önünü açmak ve bürokrasinin dijitalleşmesini sağlamaktır” diye konuştu.

 

Kamu maliyesi, kamu reformu gibi konuların hangi hükümet gelirse gelsin hayata geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Tokatlıoğlu, “bu adımların devlet politikası haline dönüştürülmesinin şart olduğunu” ifade etti.

Tokatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tüm hükümetlerin ortak sorunudur. Kamu reformunun hayata geçirilmesi için gerekli siyasi iradenin olmadığını yaşayarak gördük. En azından müşavirliği kaldırabildik ancak kamu reformu bütün olarak hayata geçirilebilmelidir. Daire müdürlükleri, liyakata dayalı şekilde, siyasetten arındırılarak üçlü kararname kapsamından çıkarılmalıdır. Bunu bir an önce hayata geçirmeliyiz, daire müdürleri sınavla ve performansa dayalı belirlenmelidir. Böylece kamu hafızası da sağlanmış olur.”

“Ülkede tasarruf planı hayata geçirilmelidir. Tasarrufu en alttan başlayarak değil, en üstten, en fazla kazanandan başlayarak yapmalıyız. Cumhurbaşkanı’ndan Başbakan’dan başlayarak tasarruf adımı attığınızda belki de dar gelirliye dokunmadan süreci atlatmak mümkün olabilir” diyen Ahmet Tokatlıoğlu, kaynakların verimli kullanılmasının da bu şekilde sağlanabileceğini anlattı.
Ekonomik kalkınma planlarının hazırlanmasının ihtiyaç olduğuna işaret eden Tokatlıoğlu, “Krizlerde orta ve uzun vadeli plan yapılamıyor ancak kısa vadeli, sektörel planlar yapılarak hayata geçirilmelidir. Üretimin, sanayinin kalkınması, lokomotif sektörler dediğimiz turizm ve yüksek öğrenimin yanında inşaat ve bilişim desteklenmesi, tarım, hayvancılık ve teşvik sistemlerinin yeniden yapılandırılması gibi adımlara ihtiyacımız var. Şu anda herhangi bir planlama yapılmadığı için herkes kendini kurtarma çabasında. Planlama olmadığında tüm bunlar nafile çabalar maalesef” ifadesini kullandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Met Gala 2025, kırmızı halı geçidiyle başladı… Tema: “Siyahi Stili Terzilik”

Published

on

By

ABD’nin New York kentindeki Metropolitan Sanat Müzesi’nde her yıl gerçekleştirilen ve ünlü isimlerin yoğun katılım gösterdiği Met Gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) temasıyla düzenlendi.

New York City’deki Metropolitan Museum of Art’ın Kostüm Enstitüsü yararına düzenlenen ve resmi olarak Costume Institute Gala veya Costume Institute Benefit olarak adlandırılan Met Gala, kırmızı halı geçidiyle başladı.

Bu yıl 10 Mayıs-26 Ekim tarihleri arasında ziyarete açılacak yeni bahar sergisi kapsamında düzenlenen gala, “Superfine: Tailoring Black Style” (Süper Rafine: Siyahi Stili Terzilik) teması etrafında şekillendi.

Sergi, Atlantik diasporasındaki siyahi kimliğin oluşumunda giyim ve tarzın oynadığı merkezi rolü ele alıyor.

Metropolitan Museum of Art, galayı “18. yüzyıl Atlantik dünyasında, köle ticareti, sömürgecilik ve emperyalizmle beslenen yeni bir tüketim kültürü; zenginlik, ayrıcalık ve zevki gösteren giysilere ve mallara erişim sağladı.” şeklinde ifade etti.

Her yıl oyuncular, müzisyenler, modeller ve moda dünyasının önde gelen isimlerinin bir araya geldiği galaya bu yıl da Nicki Minaj, Jenna Ortega, Usher, Cardi B, Louise Camuto Grieder, Daniel Grieder, Julia Carey, James Corden, Jeff Goldblum, Kerry Washington, Sam Smith, Sofia Richie, Willy Chavarria, Seung-cheol Choi, Terrence Thornton, Imaan Hammam, Keith Powers, Eva Chen ve Chris Rock gibi isimler katıldı.

– Gala yakınlarında Filistin’e destek gösterileri yapıldı

Met Gala etkinliğinin yapıldığı New York Metropolitan Sanat Müzesi yakınında Filistin’e destek gösterisi düzenlendi.

Müzenin yakınlarındaki Madison Avenue’de toplanan kalabalık, Filistin’e desteklerini dile getirdi.

Gösteride Filistin destekçisi grup ile İsrail yanlısı grup karşı karşıya gelirken, polis ekipleri güvenlik önlemi aldı.

Filistin’e destek veren grup, bayraklarla “İsrail Devleti dünya Yahudilerini temsil etmiyor”, “Özgür Filistin” ve “Özgürlük, adalet” yazılı pankartlar taşıdı.

Kısa süre sonra alana gelen İsrail yanlısı grup ise İsrail bayrakları sallayarak İbranice marş söyledi.

Devamını Oku

Dünya

Katolik Kilisesi’nde papalık seçim süreci yarın başlıyor

Published

on

By

Vatikan’da Katolik Kilisesi’nin yeni papasını belirlemek üzere seçim süreci (Konklav) yarın başlayacak.

Katoliklerin son ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un 21 Nisan’da vefat etmesinin ardından dünya genelinde 1,4 milyar mensubu olan Katolik Kilisesi’nde gözler bir sonraki papanın kim olacağına çevrildi.

Katolik Kilisesi’nin 267’nci papasının belirleneceği tarihi Konklav’da, yaşı 80’in altında ve seçime katılabilecek durumda olan 133 kardinal yarın sabah önce birlikte ayin yapacak, Sistine Şapeli’nde yerel saatle 16.30’da (TSİ 17.30) ilk oturum için bir araya gelecek.

Hristiyan ilahileri eşliğinde Sistine Şapeli’ne girecek kardinaller burada yemin edecek. Daha sonra “Extra Omnes” yani Latince “işi olmayanlar çıksın” anlamındaki komut verilecek ve kardinaller dış dünyayla bağlantılarını her şekilde keserek, kendilerini buraya kapatacak.

Konklav’da oturumlara, Papa Franciscus döneminde Vatikan Devlet Sekreterliği (Başbakan) de yapan İtalyan Kardinal Pietro Parolin başkanlık edecek.

Bu arada Vatikan’daki Konklav’ı izlemek üzere 5 bin 300’den fazla gazetecinin akreditasyon yaptırdığı, ayrıca güvenlik önlemleri çerçevesinde şapelin yakınlarına elektronik sinyal bozucular konulacağı öğrenildi.

Gözler Sistine Şapeli’nin bacasında olacak
Yarın öğleden sonraki tek oylamayla başlayacak Konklav süresince papa seçilene dek Sistine Şapeli’nde 133 kardinalin sabah ve öğleden sonraları ikişer olmak üzere bir günde 4 oylama yapması planlanıyor.

Oylamalar sonunda papa seçilememesi halinde, kardinallerin oy pusulaları yakılarak şapelin bacasından “siyah” duman çıkarılacak ve dünyaya bir papanın seçilemediği mesajı iletilecek. Sabahki oylamalardan sonuç çıkmazsa öğlen saatlerinde bir kez, akşamki oylamalardan da yine sonuç çıkmaması halinde yine bir kez siyah duman çıkacak.

Kilise hukukuna göre, Konklav’daki oylamada üçte iki çoğunluğu yani 89 oy alan kardinal, görevi kabul etmesi durumunda katoliklerin yeni ruhani lideri yani papa ve aynı zamanda Vatikan devlet başkanı olacak.

Bu sırada yine kardinallerin oy pusulaları yakılarak Sistine Şapeli’nin bacasından bu sefer beyaz duman çıkması sağlanacak ve dünyaya yeni papanın seçildiği mesajı iletilecek. Aynı anda, yeni papa, şapelin “Ağlama Odası” olarak bilinen özel odasına alınarak burada kendisi için hazırlanan papalık kıyafetlerini giyecek.

Beyaz dumanın çıkmasını takip eden bir saat içinde yeni papa, Aziz Petrus Bazilikası’nın büyük locasından dünyaya tanıtılacak.

Yeni papayı dünyaya, “Protodiacono” sıfatını taşıyan Fransız Kardinal Dominique Mamberti, büyük locadan Latince “Habemus Papam (Bir papamız var)” diyerek takdim edecek.

2013 yılındaki son Konklav’da Papa Franciscus, 2. günün 5. tur oylamasında seçilmişti. 2005’teki Konklav da 2. gündeki 4. tur oylamada sonuçlanmış ve Papa 16. Benediktus seçilmişti.

Papalık için öne çıkan isimler
Papa Franciscus’un vefatının ardından İtalyan basını başta olmak üzere Katolik Kilisesi’ni yakından takip eden uluslararası medyada yeni papanın kim olacağı sorusu en çok ilgi çeken konuların başında geliyor.

Papalık için öne çıkan adaylar arasında İtalyan Kardinal Pietro Parolin, Macar Kardinal Peter Erdo, ABD’li Kardinal Raymond Leo Burke, İtalyan Kardinal Matteo Maria Zuppi, Filipinli Kardinal Luis Antonio Gokim Tagle, İtalyan Kardinal Pierbattista Pizzaballa, Ganalı Kardinal Peter Turkson, Fransız Kardinal Jean Marc Aveline, İsveçli Kardinal Anders Arborelius, Gineli Kardinal Robert Sarah, Maltalı Kardinal Mario Grech, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nden Kardinal Fridolin Ambongo Besungu, ABD’den Kardinal Timothy Dolan ile Kardinal Robert Francis Prevost’un ismi geçiyor.

Devamını Oku

Dünya

Hristodulidis: “Tatar’ın izlediği taktik Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmuyor”

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın toplantılarda ve genel olarak Kıbrıs sorununda izlediği “yavaş yavaş” taktiğinin Kıbrıs sorununun çözüm sürecine yardımcı olmadığını kaydetti.

Hristodulidis, geçiş kapılarıyla ilgili önerisine, Pile’yle ilgili anlaşmanın uygulamaya gireceğiyle ilgili bugün açıklama yapılması ve Haspolat’taki atık su arıtma tesisi konularında Tatar’dan olumsuz yanıt aldığını belirtti.

Bugün ilerleme sağlanan tek konunun çevre konusu olduğunu ifade eden Hristodulidis, 15’i Güney Kıbrıs’ta, 15’i KKTC’de olmak üzere toplam 30 mezarlığın temizlenerek restore edilmesi konusunda anlaşmaya varıldığını söyledi.

Hristodulidis, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın ev sahipliğinde bugün, ara bölgede yapılan liderler görüşmesinin ardından basına açıklamalarda bulundu.

Kıbrıs sorunu için gösterilen çabaların devam edeceğini kaydeden Hristodulidis, Rum Hükümeti’nin uluslararası toplumun müzakerelerin yeniden başlamasına daha fazla müdahil olması için aldığı inisiyatife işaret etti.

“Philenews” haber sitesinde, Liderler görüşmesinin yarısının, Tatar’ın KKTC’deki Rum mallarının “gasp edildiği” iddialarını tartışmasıyla ve “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını savunmasını protesto etmesiyle” geçtiği öne sürüldü.

Haberde, Tatar’ın hem görüşme sırasında hem de Ledra Palace Otel’den ayrılırken, Stewart’tan bu protestosunu BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e iletmesini istediği de iddia edildi.

Hristodulidis, Tatar’ın protestosuyla ilgili olarak da şunları kaydetti:

“Öncelikle 15 Ekim’de New York’ta Genel Sekreter ile görüştüğümüz sırada, Tatar bu konuyu dile getirdi ve Genel Sekreter de hiçbir demokratik ülkede yürütme erkinin yargıya müdahale etmediğini söyledi. Ben de bunu tekrarladım.

Tatar’a Kıbrıs’ın bölgede en sıkı ilişkiler içerisinde olduğu ülkelerden birinin İsrail olduğunu ve benim de dün orada olduğumu anlattım. İsrail Cumhurbaşkanlığı önünde Aykut’un (Simon Mistriel Aykut) akrabaları ve iş birliği içinde olduğu kişiler tarafından protesto eylemi yapıldı. Onlara cevabım netti: Biz demokratik bir ülkeyiz ve yargıya müdahale etmeyiz.”.

Devamını Oku

Trending

Reklam