Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi toplandı… Bir yasa tasarısı ile iki yasa önerisi görüşüldü

Published

on

Cumhuriyet Meclisi, Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi “Yerli Malı Yasa Tasarısı”, UBP Milletvekilleri Yasemi Öztürk ve Hasan Küççük’ün önerdiği “Sabıka Kaydının Silinmesi (Değişiklik) Yasa Önerisi” ve DP Milletvekili Serhat Akpınar’ın öneri “Siyasal Partiler (Değişiklik) Yasa Önerisi”ni görüşmeye devam etti. Çalışmalar bir sonraki toplantıda sürecek.

Meclis’ten yapılan açıklamaya göre, bugün saat 09.45’te Komite Başkanı UBP Milletvekili Yasemi Öztürk başkanlığında toplanan komite, ilk olarak “Siyasal Partiler (Değişiklik) Yasa Önerisi”ni ele alarak ikinci görüşmesini tamamladı. Ancak söz konusu yasa önerisinin ivediliği bulunmadığından üçüncü görüşmesi bir sonraki toplantıda gerçekleşecek. Yasa önerisiyle, siyasal partilerin mali denetimi konusundaki prosedürel sıkıntıları çözmek ve bu hususta mahkemelerin yükünü hafifletmek amacıyla hazırlanan yasaya tam bir açıklık getirilmesi amaçlanıyor.

Komite daha sonra, “Sabıka Kaydının Silinmesi (Değişiklik) Yasa Önerisi”ni ele aldı. Söz konusu yasa önerisi ile ilgili çalışmalara bir sonraki toplantıda devam edilecek.

Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi son olarak “Yerli Malı Yasa Tasarısı”nı ele aldı. Komite, yasa tasarısı ile ilgili çalışmalarına bir sonraki toplantıda sürdürecek. Yerli Malı Yasa Tasarısı, yerli sanayinin, tarımın, hayvancılığın ve yerel iş gücünün gelişimine etki eden ülkenin resmi yerli malı oluşumunu sağlamak, KKTC’de yerli malının belirlenmesi ve belgelendirilmesine ilişkin uygulanacak kuralları düzenlemek amacıyla hazırlandı.

Komite toplantısına davetli olarak; Ekonomi ve Enerji Bakanlığı, Polis Genel Müdürlüğü, Çalışan Hakları Derneği, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası’ndan yetkili ve temsilciler katılarak konuyla ilgili görüşlerini sundu.

UBP Milletvekili Yasemi Öztürk Başkanlığında yapılan toplantıya, Komite Başkan Vekili CTP Milletvekili Ongun Talat, Komite Üyeleri UBP Milletvekili Hasan Küçük ile CTP Milletvekili Ürün Solyalı katıldı.

Komite toplantısına ayrıca Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, DP Milletvekili Serhat Akpınar ve YDP Milletvekili Talip Atalay da katıldı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

CTP Güzelyurt İlçesi’nden Kalkanlı Yaşam Evi’ne ziyaret

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Güzelyurt İlçesi, Kalkanlı Yaşam Evi’ni ziyaret etti.

CTP Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre, ziyarette, CTP Güzelyurt İlçe Başkanı Çağlar Gulamkadir, CTP Güzelyurt Milletvekili Armağan Candan ve ilçe yöneticileri hazır bulundu.

Açıklamada, CTP heyetinin Yaşam Evi’nde kalanlarla sohbet ederek, sorunlarını dinlediği de belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “Kıbrıslı Türklerin sinir uçlarıyla oynamak kimseye fayda sağlamaz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde mülkiyet gerekçesiyle tutuklanan ve dava açılan kişilere işaret ederek, “Kıbrıslı Türklerin sinir uçlarıyla oynamak kimseye fayda sağlamaz” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Kıbrıslı Rum Lider Nikos Hristodulidis’le dün yaptığı görüşmenin ardından Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) yaptığı özel açıklamada, Rum tarafının uzlaşmazlık suçlamalarını reddetti ve yeni geçiş kapıları, mülkiyet ve toplantıda ele alınan diğer konular hakkında değerlendirmelerde bulundu.

-“Araçlı geçiş kapılarının artması bir ihtiyaç”

Cumhurbaşkanı Tatar, geçiş kapıları konusuna önem verdiklerini vurguladı. Özellikle araçlı geçişlerdeki yoğunluğuna işaret eden Tatar, “Geçişlerin yüzde altmış beşi, hatta daha fazlası araçlı ve Metehan sınır kapısındandır. Bu nedenle yeni araçlı geçiş kapılarının açılması da bir ihtiyaçtır” dedi.

Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis’le görüşmesinde geçişlerle ilgili bu ihtiyaçlara dikkat çektiğini belirten Tatar, “Rum lidere dün açıkça söyledim: Bu işi hafife alma. Bizim siyasi durumumuz ne olursa olsun fark etmez; bu insanlar yaşamaya devam ediyor, geçişler de sürüyor” dedi.

Tatar, 2024 yılı içerisinde iki yönlü geçişin toplamda 8 milyona ulaştığını belirterek, “2025’te bu rakamın daha da artması bekleniyor. Aşağı yukarı 4 milyon Rum, 4 milyon da Türk’ün muhaceret işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu nüfusun çok üzerinde. Hristodulidis’e, ‘bu rakamları senin de görmen, anlaman gerekir’ dedim” şeklinde konuştu.

Öte yandan, Rum tarafının geçişleri azaltmaya yönelik bir siyaset izlediğini söyleyen Tatar, “Ne kadar az insan geçerse bu tarafa, o kadar işlerine geliyor. Çünkü bu tarafa geçen her kişi, bu tarafı muhatap alıyor. Mühür vuruluyor, kâğıt düzenleniyor. Bu da Rum yönetiminin işine gelmiyor” ifadelerini kullandı.

Geçişleri kolaylaştırmak için Haspolat ve Akıncılar bölgelerine yeni araçlı kapı açılması yönünde Cenevre’de öneri sunduğunu anımsatan Tatar, “Bu iki kapı, hem iki halkın kullanımına açık olacak, hem de özellikle Metehan Kapısı’ndaki yoğunluğu azaltacaktır” dedi.

-“Lokmacı’da yeni yaya geçiş kapısı ihtiyaç değil”

Gelinen noktada Kıbrıs Rum tarafının, Lokmacı yakınında yeni bir yaya geçiş kapısı açılmasını talep ettiğini ifade ederek, buna sıcak bakmadıklarını söyleyen Tatar, “Lokmacı’da ciddi bir sıkışıklık yok. Her kapının güvenlik, personel ve altyapı maliyeti var. Şu an Lokmacı yakınında yeni yaya geçiş kapısı açılması bir ihtiyaç değil. En öncelikli ihtiyaç araçlı geçişlerin rahatlatılmasıdır” dedi.

-“Koridor önerisini kabul etmemiz mümkün değil”

Rum tarafının Akıncılar bölgesinde ‘koridor’ yaratacak bir geçiş noktası talebini kabul etmelerinin mümkün olmadığını kaydeden Tatar, “Bu bir geçiş kapısı değil, fiilen Rum tarafından-Rum tarafına geçiş koridorudur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığını hiçe sayan bir öneridir. Böyle bir durumu kabul etmemiz mümkün değildir” şeklinde konuştu.

Tatar, önerilen koridorun “güvenlik ve egemenlik” açısından ciddi sakıncalar barındırdığını vurgulayarak, “Buna göz yumamayız” dedi.

“Cenevre’de yanımda Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da vardı. İngiltere ve Yunanistan temsilcileri de oradaydı. Hristodulis’e baskı yapmamıza rağmen kendisi ısrarla orada kapılara dair net bir öneri getirmedi” diyen Tatar, koridor önerisinin neden Cenevre’de yapılmadığını sordu. Tatar, tüm bunlara rağmen Rum tarafının Türk tarafını uzlaşmaz göstermeye çalıştığını söyledi.

-Mülkiyet meselesi.. “Kıbrıslı Türklerin sinir uçlarıyla oynamak kimseye fayda sağlamaz”

Cumhurbaşkanı Tatar, mülkiyet gerekçesiyle son günlerde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde yapılan tutuklamalara da işaret ederek, Rum tarafının bu konuda da samimiyetsiz davrandığını belirtti.

1974’ten bu yana adanın kuzeyinde ve güneyinde ayrı düzenlerin oluştuğunu, bu gerçekliğin uluslararası alanda çeşitli kararlarla karşılık bulduğunu söyleyen Tatar, Kıbrıslı Türklerin silah zoruyla evlerinden çıkarıldığını ve kendi devletlerini kurmak zorunda bırakıldıklarını ifade etti. Tatar, “1974’ten itibaren kuzeyde bir yaşam ve bir düzen oluşmuştur. Bu insanlar doğdukları, büyüdükleri cumhuriyete sahip çıkmaktadır” dedi.

Tatar, “Orams davası gibi davalar ve Taşınmaz Mal Komisyonu’nun uluslararası hukukta kabulüyle birlikte oluşan yeni düzenlemeler ortadayken, insanları bu şekilde tutuklamak ve cezalandırmak kabul edilemez” ifadelerini kullandı.

Bu konuyu dünkü görüşmede de ağırlıklı olarak gündeme getirdiklerini dile getiren Tatar, “Hristodulidis bize ‘yargı siyasetten bağımsız’ diyor ama bu açıklamalar ikna edici değil” şeklinde konuştu.

-“Kuzey Kıbrıs’taki fiili düzenin uluslararası hukukta da karşılığı var”

Taşınmaz Mal Komisyonu’nun meşruiyetinin teyit edildiğini hatırlatan Tatar, “Bu gerçekliğe rağmen Kıbrıslı Türklerin sinir uçlarıyla oynamak kimseye fayda sağlamaz. Bu insanlar masumdur” dedi.

Kuzey Kıbrıs’taki fiili düzenin uluslararası hukukta da karşılığı olduğunu vurgulayan Tatar, İngiltere’de 1970’lerin sonunda görülen Catsellis–Müftüzade davasını hatırlattı. Tatar, “Lord Denning’in verdiği tarihi kararda, Kuzey’de doğum belgesi düzenlendiği, ölüm belgesi verildiği, yasaların yapıldığı ve insanların buna uyduğu ifade edildi. ‘Bu da orada bir idarenin varlığının kabulü anlamına gelir’ dendi. Denning, ‘Tanımasak da bu otoriteye saygı duymalıyız’ demişti. Bu çok önemli” diye konuştu.

Son dönemde yaşanan tutuklamaların, bu kararların yanı sıra Taşınmaz Mal Komisyonu’na da açık bir meydan okuma anlamı taşıdığını ifade eden Tatar, “Sanıyorlar ki bizi bu şekilde baskı altına alacaklar, diz çöktürecekler ve kendi şartlarında müzakere masası kuracaklar. Ama başaramayacaklar. Asla teslim olmayız, bu oyuna gelmeyiz” dedi.

Tatar, bu yapılanlarla mücadeleye devam edeceklerini vurgulayarak, “Türkiye ile istişare halindeyiz. Avrupa Birliği de neyin ne olduğunu biliyor. Burada 60 yılda kurulan bir düzen var ve bu düzeni bu şekilde değiştiremezler. Amacımız, bu davaları Avrupa mahkemelerine taşıyarak alınan kararları bozdurmaktır” ifadelerini kullandı.

-Pile’de yeni yerleşim planları

Cumhurbaşkanı Tatar, Pile meselesinin de konu olduğunu ifade ederek, Kıbrıslı Rumların bölgeye yönelik yeni yerleşim planları olduğunu ancak mevcut askeri durum göz önünde bulundurulduğunda bunun kabul edilemeyeceğini söyledi. Tatar, “Böyle olunca da ‘Tatar, uzlaşmaz’, ‘Tatar karşı çıktı’ deniyor ama bunu kabul etmem mümkün değil.” dedi.

Yapıcı bir anlayışla hareket ettiklerini ancak karşı tarafın tutumunun uzlaşmaya kapalı olduğunu kaydeden Tatar, Rum tarafının beklentisinin Türk tarafının tüm taleplerini kabul etmesi yönünde olduğunu belirterek, “Sıfır asker, sıfır garanti istiyorlar. Türk tarafının her şeye teslim olmasını bekliyorlar. Bu mümkün değildir” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğünün ve adada belirli sayıda Türk askerinin varlığının, Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez olduğunu ifade eden Tatar, “Türkiye’nin garantörlüğü ve caydırıcı güç olarak Mehmetçik’in burada bulunması bizim için hayati önemdedir. Bu, taviz verilemeyecek bir güvenlik meselesidir” diye konuştu.

-Haspolat Arıtma Tesisi de görüşme gündemindeydi

Görüşmede Haspolat Arıtma Tesisi’nin de gündeme geldiğini belirten Tatar, Rum tarafının buradaki su kaynaklarından daha fazla yararlanmak istediğini ancak bu konunun Lefkoşa Türk Belediyesi’nin de dahil edilmesiyle görüşülmesi gerektiğini kendilerine ifade ettiğini söyledi.

-Gençlerin temas kurması önemli

Konuşmasında dünkü İki Taraflı Gençlik Teknik Komitesi toplantısına da değinen Tatar, gençlerin kendi aralarında temas kurması, arkadaşlıklar ve dostluklar geliştirmesinin önemine dikkat çekerek, kendisinin hep diyalogdan yana olduğunu vurguladı. Kıbrıslı Rum gençlere “Kabul ediniz ki Kıbrıs meselesi diye bir mesele vardır. Ve karşınızdaki Kıbrıs Türk gençleri de bu meselenin bir boyutudur” dediğini kaydeden Tatar, Kıbrıslı Türk gençleri yok sayarak, meseleye çözüm bulunamayacağını kaydetti.

Rum tarafının sıklıkla “reunification” ifadesini kullandığını belirten Tatar, bunun yeniden birleşme anlamına geldiğini ve bunun kabul edilebilir bir yaklaşım olmadığını vurguladı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Meclis’te ekonomi ve sağlık tartışıldı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda ekonomi ve sağlık tartışıldı.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Salahi Şahiner, genel kurulda “Hayat Pahalılığının Hane Halkına ve Maliyeye Etkisi” konulu güncel konuşma yaptı. Üretimin hiç olmadığı kadar zarar gördüğünü ifade eden Şahiner, asgari ücretli ve özel sektör çalışanları için her anın cehenneme dönüştüğünü kaydetti.

Nisan ayı hayat pahalılığı oranının açıklandığını ve tartışmaların başladığını dile getiren Şahiner, “Devlet, doğru planlama yapmak istiyorsa, gerçek verilerle ülkeyi buluşturmak zorunda” dedi.

İstatistik Kurumu’nun doğru yerden verileri alması ve enflasyon sepetinin güncellenmesi gerektiğini ifade eden Şahiner, sepetin, 2015 yılından kalma olduğunu söyledi. Tüketim sepetinde hiç kullanılmayan ürünler olduğunu belirten Şahiner, açıklanan rakamların halkın alım gücünü yansımayacağını kaydetti.

Salahi Şahiner, “Bu anlamsız veriler ve rakamlar üzerinden ilgili birimlerin kalkınma planı yapamayacak” diyerek, Maliye’nin yıkıcı etkilerle karşı karşıya kalacağını ifade etti. Şahiner, hayat pahalılığını, maaşlara yansıtmama yoluna girilip, girilmeyeceğini sordu.

Maliye Bakanı Özdemir Berova, Şahiner’i yanıtladığı konuşmasında, yeni meclis binasında ilk konuşmasını yapmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi.

İstatistik Kurumu’nun hesaplama yönteminin 2014 yılındaki hane halkı anketinden bugüne geldiğini kaydeden Berova, bunun istatiksel açıdan uygun olmadığının saptandığını ve gelecek hafta yeni hane halkı anketi yapılması için gerekenin yapılacağını belirtti.

Muhalefetin sürekli olarak Maliyenin durumu üzerinden yorumlar yaptığını, maaşların ödenemeyeceği noktasında spekülasyonlar yarattığını ifade eden Berova, ne hükümetin, ne de partinin fıtratında maaşları ödeyememe konusu olduğunu vurguladı. Berova, ana muhalefet döneminde ise böyle bir durumun yaşandığını kaydetti.

Bir borçlanma ihtiyacı olduğunu ancak bütçeyi, yasanın verdiği limitler içerisinde kullandıklarını ve kullanmaya devam edeceklerini söyleyen Berova, “Bütçe açığını kapatmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” dedi.

Türkiye için yılsonu enflasyon beklentisinin yüzde 30 olarak açıklandığına dikkati çeken Berova, “Bizdeki enflasyon oranının da öngörülenin yani yüzde 35’in üzerinde olacağını düşünmüyoruz” dedi.

Berova, “Evet, zor bir yıl geçireceğiz ama kamu maliyesi gerekli yükümlülüklerini son üç yıldır aksatmadan yapıyor” diye konuştu.

Maliye Bakanı Berova, Şahiner’in yerinden söz alarak sorduğu soruyu yanıtında, geçen hafta çok yoğun bir hafta yaşadıklarını hatırlatarak, önümüzdeki beş gün içerisinde kesin hesapları çıkarıp, yayınlayacaklarını söyledi.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Filiz Besim, “Sağlık Bakanlığını, Ulusal Birlik Partisi Örgütleri mi yönetiyor?” konulu güncel konuşmasında, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi’nde şu anda başhekimlik mevki olmadığını kaydederek, “60 tane hekimi yönetecek başhekim yoktur” dedi. Bunun çok büyük bir sorun olduğunu ifade eden Besim, başhekimin atanmasını istedi.

Temel Sağlık Hizmetlerinin yaşadığı zafiyetin sadece bu olmadığını dile getiren Besim, denetimlerde ve halk sağlığı taramalarında ciddi sıkıntılar olduğunu söyledi.

Maraş Sağlık Merkezi’ndeki kıdemli hekiminin görevden alınarak, iki sağlık odasına görevlendirildiğini ifade eden Besim, “Odalara bir tane hekim gönderiyorsunuz, o hekim hastalara nasıl bakacak?” diye sordu.

Akdoğan Sağlık Merkezi’ndeki bir hekimin de görevinden alınarak, iki sağlık odasına gönderildiğini belirten Besim, Akdoğan halkının dün bu nedenle Akdoğan Sağlık Merkezi önünde eylem yaptığını kaydetti. Söz konusu hekimlerin görevlendirmelerini “sürülme” olarak niteleyen Besim, “Halk Sağlığı Birimi kurulduğu için hekimlerin görevlendirildiği” yönündeki gerekçeyi de eleştirdi.

Halk sağlığı uzmanının nerede olduğunu soran Filiz Besim, “Uzman yok, proje yok, tecrübeli hekimleri sağlık odalarına atıyorsunuz. Bu görevlendirmeler halk sağlığı için değil, siyasidir” dedi.

Hemşirelerin, sağlık hizmeti kurumlarının en büyük yükünü çektiğini dile getiren Besim, tek motivasyonu terfi olan 300 hemşirenin beklediği terfi sınavlarının neden ertelendiğini sordu. Besim, Sağlık Bakanına, sınavların ne zaman yapılacağını dqa sordu.

Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Sıla Usar İncirli da “Sağlık Bakanlığının Keyfi Uygulamaları” konulu güncel konuşmasına, konuşmasının başlığını “Sürgün ve İsyan” olarak değiştirerek başladı.

Sağlık Bakanının idari bir kararı, gerekçe göstermeden alamayacağını ifade eden İncirli, “Kendinizi padişah zannetseniz de değilsiniz… Siz yolunuzu şaşırdınız” dedi.

“25 senelik hekimleri yerinden alıp, başka yerlere sürgün göndereceksiniz ve kimsenin buna sesini çıkarmamasınnı bekleyeceksiniz” diye konuşan İncirli, gerekçenin ne olduğunu anlamadıklarını kaydetti.

Bölge halkının hassasiyetleri ve ihtiyaçlarının göz ardı edilmesinin doğru olmadığını ifade eden İncirli, “Siz biriken tecrübeleri çöpe atamasınız” dedi. Hekimlerle, hemşirelerin çalışma barışının da bozulduğunu dile getiren İncirli, Temel Sağlık Hizmetlerine bir an önce başhekimin görevlendirilmesi gerektiğini belirtti.

İdari konularda Meclis kürsüsünde konuşmayı tercih etmediklerini ancak bardak taştığı için mecbur kaldıklarını kaydeden İncirli, çok büyük hatalar yapıldığını söyledi.

Hemşirelerin terfi sınavlarının neden yapılmadığını soran İncirli, kişilere göre iş yapılamayacağını belirtti.

Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ise, Besim ve İncirli’ye yanıt verdiği konuşmasına, birçok şeyi anlamlandırmakta zorlandığını belirterek, “Çarşı her şeye karşı” mantığıyla suçlamalar yapıldığını söyledi.

Hemşirelik sınavı terfileriyle ilgili aylar önce Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanlığı’na ilgili tüm tarafların davet edildiğini ve toplantıda belirli ilke kararları alındığını kaydeden Dinçyürek, bunların tamamlanıp, terfi sınavlarının yapılmasına bütün sendikaların onay verdiğini anlattı.

Temel Sağlık Hizmetleri Yasası’nın Meclis’ten bütünlüklü bir şekilde geçmesi hedefinde olduklarını ifade eden Dinçyürek, “Öküz altında buzağı aranmamasını” istedi. Dinçyürek, bazı sendikaların açıklamalarının gerçekle bağdaşmadığını da dile getirdi.

On yıllardır birinci basamak sağlık hizmetlerinin eleştirildiğini ve hizmetlerin geliştirilmesi gerektiğinin konuşulduğunu ifade eden Dinçyürek, bir planlama yaptıklarını ve yavaş yavaş bunu hayata geçirdiklerini söyledi.

Birinci basamak sağlık hizmetlerini güçlendirmek istediklerini dile getiren Dinçyürek, gerçeği yansıtmayan ifadeler olduğunu kaydederek, “Artık veriye bilgiye dayalı şeyler konuşun. Halkı yanıltamazsınız” dedi. Dinçyürek, halkın daha iyi sağlık hizmeti alması için ellerinden geleni yaptıklarını ifade etti.

“İki hekimin siyasi kimliğini bilmeden hareket ettim. Bunu siz siyasallaştırdınız” diye konuşan Dinçyürek, “Akdoğan’daki hekimin karşısında siyasi bir tavır almış olsam, yükseltme sınavı açar mıydım?” diye sordu. İcraatlarının siyasi hiçbir yanı olmadığını vurgulayan Dinçyürek, “Diğer hekim 2002’de Akdoğan’da görevliydi. 2005’te sizin iktidarınızda görev yeri değişti. 2007’de sizin iktidarınızda bir görev daha verildi. 2014’te sizin döneminizde görev yeri değişti. Bütün bunlar padişahlık değil ama benim yaptığım padişahlıktır” eleştirisinde bulundu.

Hekimlerin görevlendirmelerinin yasalara uygun olduğunu söyleyen Dinçyürek, “Padişahlık yapan, yasalara rağmen bunları yapan sizsiniz. Güneşi balçıkla sıvayamazsınız” dedi.

Hiç kimseyi kamu yararı olmadığı sürece görevlendirmediklerinin altını çizen Dinçyürek, “Evet, kıdemli hekimleri tercih ettik” diyerek, görevlendirmeyi kadrolu kişiler üzerinden yapmayı tercih ettiklerini söyledi. Dinçyürek, imkanlar yaratıp, tecrübeyle sağlık hizmetlerini geliştireceklerini dile getirdi.

Sekiz sağlık ocağına aynı anda düzenlemeler yapıldığını ve altı hekimin görev yerinin değiştiğini belirten Dinçyürek, “İki tanesi anladığım kadarıyla sizin ifadelerinize göre CTP’li olduğu için bunu yaptım. Siyasallaştırdınız diyorsunuz” şeklinde konuştu.

Bunun üzerine CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli, “Bu iki insan kamu görevlisidir Sayın Bakan kendinize gelin” diyerek, tepki gösterdi.

Dinçyürek ise İncirli’yi, “Benim kürsüden konuşma hakkıma bile engel oluyorsunuz. İşte padişahlık budur… Gerçeklere tahammülünüz yoktur” diyerek, yanıtladı.

Bakan Dinçyürek, doğru bildikleri yolda devam ettiklerini ve devam edeceklerini söyledi.

Yeniden söz alarak kürsüye çıkan CTP Milletvekili Filiz Besim, görevlendirmelerin siyasi olduğunu söylediğini ve bunun arkasında olduğunu belirterek, hekimlerin siyasetle ilgisi olmadığını kaydetti.

Sekiz merkezde düzenleme yapılıp, iki tane hekimin yerinden oynatıldığını ifade eden Besim, sağlığın siyasetin üzerinde olduğunu söyledi.

Sağlık Bakanı Hakan Dinçyürek ise yerinden söz alarak, kadro sayısının toplamda üç olduğunu ve iki hekimin görevlendirdiğini belirtti.

Besim ise, Dinçyürek’in algı oluşturmaya çalıştığını söyledi.

CTP Milletvekili Sıla Usar İncirli de, 1987 yılında Tıp Fakültesi’nden mezun olup, hipokrat yemini eden Dinçyürek’in, görevlendirdiği iki hekimin de hipokrat yemini ettiğini ve kamu görevlisi olduğunu belirterek, hekimlerin etiketlenmemesini istedi.

Sağlık Bakanı Dinçyürek ise yerinden söz alarak, “Bu mecliste bu olayın siyasi olduğunu söyleyen sizsiniz” dedi.

Konuşmasına devam eden İncirli, “Sizin bizi düzeltecek haliniz yok. Bir daha hekimleri etiketlemeye kalkmayın” diyerek, kamu yararının bölge halkına izah edilmesini istedi. İncirli, halktan kopuk siyaset ve idare olamayacağını kaydetti.

Hakan Dinçyürek ise yerinden söz alarak, “Yerel yönetim reformlarında da halktan kopuktur dediniz. Bugün herkes hayır dua okuyor” diye konuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam