Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Hükümet programında, Kıbrıs sorunu ve KKTC hükümetinin yeni dönemde izleyeceği dış siyasete ilişkin hedefler oraya konuldu

Published

on

Ulusal Birlik Partisi, Demokrat Parti ve Yeniden Doğuş Partisi koalisyonu ortaklığında oluşturulan yeni hükümetin programında Kıbrıs konusu, dış politika ve izlenecek siyesete ilişkin hedefler ortaya konuldu.

Programı okuyan Başbakan Faiz Sucuoğlu, her koşul ve şartta, her zaman Kıbrıs Türkü’nün yanında olan Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile tarihsel bağlar ve işbirliğinin daha da geliştirileceğine işaret ederek, Cumhurbaşkanı Tatar ile uyum içinde; hem güçlü iç siyaset, hem de güçlü dış siyaset için çalışılacağını vurguladı.

Başbakan Sucuoğlu, egemen eşit iki devlet temeline dayalı çözüm politikasının kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.

Hükümetin, KKTC’nin dış politikasını, halkın hak ve çıkarları doğrultusunda, Ada’daki mevcut gerçekler ışığında yürütmeyi hedef alacağı kaydeden Sucuoğlu, “Dış politikada temel hedefimiz, sadece Kıbrıs meselesi bağlamında değil, diğer tüm alanlarda da, Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını korumak ve çok daha ileri bir noktaya taşımaktır” dedi.

Programda, Ada’daki iki tarafın siyasi eşitliği temelinde, ‘İki bölgeli ve iki toplumlu federasyon’ çerçevesinde bir anlaşmaya ulaşılması için 50 yılı aşkın süre Birleşmiş Milletler gözetiminde gerçekleştirilen müzakere süreçlerinde birçok çaba sarf edildiği ve bu çabaların Rum tarafının retçi tutumu nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandığı da vurgulanarak, 2017’de, İsviçre Crans-Montana’da gerçekleştirilen Kıbrıs Konferansı’nın çökmesinin ardından ‘federasyon’ zemininin ortadan kalktığına işaret edildi.

 

Crans-Montana sonrası Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs konusunda bir anlaşmaya varmak için başka seçeneklerin de değerlendirilmesi zamanının geldiğini açıkladığı hatırlatan Sucuoğlu, “Bu kapsamda KKTC, yeni Devlet politikasını 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde Cenevre’de gerçekleşen 5+BM gayri resmi toplantısında açıklamış ve kayda geçirmiştir” dedi.

Adadaki mevcut gerçekler ışığında şekillenen KKTC’nin Kıbrıs konusundaki yeni devlet politikasının, devletin doğuştan gelen ve yadsınamaz bir hakkı olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statünün güvence altına alınmasını öngördüğü kaydedilen hükümetinin programında; KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Anavatan Türkiye’yle uyum içinde çalışılacağı vurgulandı.

 

 

Başbakan Sucuoğlu, “Hükümetimiz, bu doğrultuda, Cumhurbaşkanlığımız ve Anavatan Türkiye ile istişare ve tam uyum içinde etkin ve yoğun çalışmalar yapacak, KKTC’nin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünün kabul edilmesi için uğraş verecektir. Eşit sahibi olduğumuz doğalgaz ve Doğu Akdeniz bölgesindeki hak ve çıkarlarımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin de sarsılmaz desteğiyle birlikte korunmaya devam edecektir” dedi.

Programda, hükümetin, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Kıbrıs Türk halkını yok sayarak haklarını gasp etmesine izin vermeyeceği, Rum tarafının bu yönde atacağı adımlara Türkiye Cumhuriyeti’yle birlikte mukabil ve eş zamanlı yanıt verilmesi konusundaki kararlılığın muhafaza edileceğine de vurgu yapılırken, Doğu Akdeniz’e istikrar getirmeyi hedefleyen, doğalgaz konusunda işbirliği için öneri ve çağrıların geçerli olmaya devam edeceği kaydedildi.

UBP-DP-YDP Hükümeti Programı’nda, Kıbrıs konsunun yanı sıra uluslararası ve bölgesel kuruluşlar nezdinde yürütülecek dış politikaya ilişkin bilgilere de yer verildi.

Başbakan Sucuoğlu tarafından okunan programa göre; Kıbrıs Türk halkının haklı talep ve beklentilerinin uluslararası camia tarafından doğru anlaşılması için uluslararası ve bölgesel kuruluşlar nezdindeki girişimler devam edecek.

Bu kapsamda ‘gözlemci üyesi’ olunan İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve üye ülkeleri ile temasların daha da artırılması, hükümetin, yeni dönemdeki diğer öncelikli konularından biri olacak.

Bahsi geçen kuruluşların üye ülkeleri ile ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla KKTC ev sahipliğinde etkinlikler düzenlenmesi için girişim yapılacağı da belirtilen Hükümet Programı’nda, “İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı nezdindeki temsiliyetimiz ve her iki Teşkilatın çalışmalarına aktif katılımımızın ilerletilmesi yönündeki çalışmalara hız verilecektir” denildi.

Başbakan Sucuoğlu, Kıbrıslı Türklerin en temel sorunu olan izolasyonun sona erdirilmesi yönünde gerekli somut adımlar atılacağını, hükümetin, Kıbrıs Türk halkının uğradığı haksız izolasyonu anlatmak ve izolasyonu kırmak yönünde olumlu gelişmeler yaşanması için gerekli her türlü çabayı ortaya koyacağını vurguladı.
Sucuoğlu, KKTC toprağı olan Kapalı Maraş’a dair uluslararası hukuk çerçevesinde atılmakta olan adımlar devam ettirileceğini ve Cumhurbaşkanlığı ile Anavatan Türkiye ile birlikte Kapalı Maraş’ın açılımına yönelik gerekli kararların alınmasının sürdürüleceğini söyledi.

Kapalı Maraş’ın KKTC toprağı olduğu ve atılan adımların uluslararası hukuk ile uyumlu olduğu da hatırlatılan programda, bunun; uluslararası kamuoyu tarafından doğru bir şekilde anlaşılması için girişimlerin artacağı ve tüm bu faaliyetlerin gerçekleşmesine yönelik dış temsilciliklerin daha aktif bir rol üstlenmeleri için gerekli girişimlerin yapılacağı ifade edildi. BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Ateşkes ve esir takası anlaşmasının 2’nci aşaması görüşmeleri yarın Washington’da başlayacak

Published

on

By

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile görüştüğü bildirildi.

Netanyahu ve Witkoff’un Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelerin, ateşkesin devreye girmesinin 16’ncı günü olan yarın Washington’da başlaması konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.

Hafta başında yapılacak toplantıda, İsrail’in pozisyonunun ele alınacağı kaydedildi.

Witkoff’un daha sonra Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve üst düzey Mısırlı temsilcilerle heyetlerin görüşmeleri ve müzakerelerin ilerletilmesi için atılacak adımları ele alacağı ifade edildi.

Bu arada İsrail Başbakanı Netanyahu bugün ABD’ye uçacak.

İsrail Başbakanı Netanyahu’nun, ABD Başkanı Trump ile görüşeceği, “Gazze, esirler ve İran ekseninin tüm unsurlarıyla yaşanan çatışma” konularını ele alacağı bildirilmişti.

 

Devamını Oku

Dünya

AB liderleri, yarın savunma konulu ilk zirve için Brüksel’de bir araya gelecek

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB), yarın düzenleyeceği ilk savunma konulu zirve toplantısında Avrupa’nın bu alanda kendi sorumluluğunu daha fazla üstlenmesi için neler yapılabileceğini tartışacak.

AB, tarihinde ilk defa savunma konusunda zirve toplantısı düzenliyor.

Gayriresmi nitelikli toplantıda herhangi bir karar alınmayacak ancak özellikle haziran ayında yapılacak ve savunmaya özel önem atfedilmesi planlanan zirvede alınacak kararlara zemin hazırlanacak.

AB üyesi 27 ülkenin liderleri, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın liderliğinde Brüksel’deki Egmont Sarayı’nda yarın gün boyunca Avrupa’nın savunmasının geleceğini tartışacak.

Zirvenin bir bölümüne NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ve İngiltere Başbakanı Keir Starmer da katılacak.

AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, 1 Aralık 2024’te başlayan yeni 5 yıllık idari dönemin ilk icraatlarından biri olarak ilk 100 gün içinde savunma konusunda “beyaz kitap/bülten” (white book) hazırlayacağını duyurmuştu.

Von der Leyen, yeni ekibinde ilk kez savunmadan sorumlu portföy oluşturmuş, Litvanyalı siyasetçi Andrius Kubilius bu göreve getirilmişti.

Kubilius ile AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ın hazırlıklarını birlikte sürdürdüğü belge, temel olarak Avrupa’nın savunma sektöründeki kapasitesini, endüstriyel rekabet gücünü ve yatırım ihtiyaçlarını ele alıyor.

Özellikle Rusya’dan yönelen tehdit karşısında AB’nin “savunma entegrasyonuna” yönelik genel yaklaşımını çerçeveliyor.

Bunun için de kıta genelinde hava savunmasını güçlendirmek amacıyla Avrupa hava kalkanı, siber savunma yetenekleri, daha yakın AB-NATO işbirliği, üye ülkeler tarafından daha verimli ve yüksek miktarda savunma harcaması, savunma tedarikinde dış bağımlılıkların azaltılması gibi başlıklarda öneriler yer alıyor.

– 36 günlük geri sayım

Von der Leyen’in belgenin hazırlığı için belirlediği 100 gün hedefinde geriye 36 gün kalmışken AB Konseyi Başkanı Costa ve AB Konseyinin dönem başkanlığını 1 Ocak’ta 6 aylığına üstlenen Polonya’nın Başbakanı Donald Tusk’ın girişimiyle “savunma zirvesi” fikri doğdu.

Zira Polonya, dönem başkanlığı önceliğinin “güvenlik ve savunma” olacağını duyurmuştu.

Costa da her fırsatta Birliğin karşı karşıya olduğu en büyük zorluğun “savunma” olduğunu dile getiriyor.

Costa, savunma zirvesi düzenlemek istediğini üye ülkelere beyan ettiği davet mektubunda bu alandaki zorlukları, “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla Avrupa’nın güvenliğini tehdit eden yüksek yoğunluklu savaşı ve bunun beraberinde AB ülkelerinin ekonomileri ile toplumlarını da hedef alan ‘hibrit ve siber saldırılar’” olarak kategorize etti.

Bu durumdan çıkış yolunu Ukrayna’nın savaşı kazanması, kapsamlı, adil ve kalıcı barışa kavuşulması olarak gösteren Costa, Orta Doğu’daki durumla da belirlenen bu jeopolitik bağlamın, öngörülebilir gelecekte zorlu olmaya devam edeceğinin altını çizdi.

– Ayrılıkların üstesinden gelinebilecek mi?

Zirvenin gündemi iki ana unsura ayrılıyor.

İlk tartışmalar, Avrupa’nın kendi savunması için daha fazla sorumluluk almasına odaklanacak. Bunun derecesi hakkında üye ülkeler arasında mevcut farklılıkların nasıl aşılacağı merak konusu.

Zira “Avrupa ordusu” fikri etrafında bu farklılıklar nedeniyle yıllarca süren ve sonuç alınamayan tartışmalar hafızalarda taze.

Bu nedenle Brüksel, NATO bağlamı da dahil olmak üzere, tüm üye ülkelerin güvenlik ve savunma çıkarlarını gözetme, politikalarında dikteye gitmeme konusunda da sınavdan geçecek.

Zirvede ele alınacak ikinci unsurla, üye ülkeler nezdindeki bu “ayrılığın” “ortaklığa” bağlanması, araştırma geliştirmeden üretimde, savunma endüstrisinde bireysel üye ülkeler için maliyeti azaltırken daha fazla öngörülebilirlik sağlamak ve tekrarların önlenmesi hedefleniyor.

Zirvede üye ülkelerin AB’nin sahip olması ya da geliştirmesi gereken savunma yetenekleri ile birlikte daha fazla harcama yapma konusundaki hedeflerinin ne olduğu, AB bütçesinin kısa, orta ve uzun vadede bu hedeflerle en iyi şekilde nasıl kullanılabileceği ya da hangi özel finans araçlarının sağlanabileceği konusunda görüş alışverişinde bulunmaları bekleniyor.

Ayrıca, AB dışındaki Avrupalı ortaklarla savunma işbirliğinin nasıl olması konusunda da tartışma yapılacak.

– NATO Genel Sekreteri Rutte’nin mesajları ve Trump’ın “yüzde 5” tartışması

Bu noktada NATO Genel Sekreteri Rutte’nin katılımı da özel anlam taşıyor.

Rutte’nin Genel Sekreterliği ile yeni AB yönetimi, iki ay arayla başladı. Bu dönem, aynı zamanda ABD’de Donald Trump yönetimini iktidara getirecek seçim sürecine de denk geldi.

Trump’ın kampanya süreci boyunca Avrupalı müttefiklerin savunmada üstüne düşeni yerine getirmemesi, savunma harcamalarını artırmaması halinde yapacakları konusunda savurduğu tehditler, Brüksel için endişeye yol açtı.

AB üyesi ülkelerden Hollanda’yı yıllarca yönetmiş ve “Trump’ın dilinden anlayan Avrupalı siyasetçi” olarak bilinen Rutte’nin NATO’ya liderlik etmesi, Brüksel için bir umuda da işaret ediyor.

Ancak Rutte, gayrisafi yurtiçi hasılada (GSYİH) savunma harcamalarına ayrılan payın artması konusunda Trump’la hemfikir.

Mevcut hedef olan yüzde 2, halihazırda 23 AB üyesi tarafından karşılanıyor.

Rutte, Trump’ın zikrettiği ancak Brüksel’de “imkansız” olarak yankılanan yüzde 5’lik hedefle ilgili beyanda bulunmaktan kaçınıyor.

Diğer yandan AB ülkeleri, yüzde 2’nin üstünde bir hedef belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu da biliyor.

AB’nin dış ilişkiler ve savunma şefi Kallas, henüz Estonya Başbakanıyken bu hedefin yüzde 3 olarak belirlenmesini istediğini söylemişti.

Kallas, yakın zamandaki açıklamalarında da Avrupa’nın GSYİH’sinin ortalama yüzde 1,9’unu savunmaya harcadığını, Rusya için ise bu oranın yaklaşık yüzde 9 olduğunu belirtmişti.

Bu konuda Rutte’nin Avrupa Parlamentosuna (AP) düzenlediği ilk ziyarette zikrettiği ifadeler de dikkat çekiciydi.

AP milletvekillerine 13 Ocak’ta hitap eden Rutte, yüzde 2’lik hedefin halihazırda yeterli olmadığını tekrarlamış, “Rusya’nın şu anda üç ayda ürettiğine baktığınızda, Los Angeles’tan Ankara’ya kadar NATO’nun tümünün bir yılda ürettiği şeye denk. Rusya, Hollanda ve Belçika’nın toplamından daha büyük bir ekonomi değilken üç ayda NATO’nun bir yılda ürettiğini üretiyor.” ifadelerini kullanmıştı.

Rutte’nin aynı hitapta dikkati çektiği bir başka nokta da AB’nin Birlik üyesi olmayan ancak NATO üyesi olan Avrupalı ortaklarla işbirliğine daha fazla açık kapı bırakmasıydı.

Zirveye İngiltere Başbakanı Starmer’in davet edilmesi, bu yönde alınmış bir karar gibi görünüyor. Bu bağlamda NATO içinde önde gelen ortaklardan Türkiye ile işbirliği konusunda yapılacak tartışmalar da merak ediliyor.

TAK/BRT

Devamını Oku

Dünya

ABD’de yolcu uçağıyla çarpışan askeri helikopterin karakutusu bulundu

Published

on

By

ABD’nin başkenti Washington yakınlarındaki Ronald Reagan Havalimanı civarında yolcu uçağıyla çarpışan askeri helikopterin karakutusu bulundu.

ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulundan (NTSB) yetkili Todd Inman, yaptığı açıklamada, kazaya karışan askeri helikopterin karakutusunun bulunduğunu bildirdi.

Inman, karakutunun güvenli bir şekilde NTSB merkezine ulaştığını ve kurumun, bu verilerden kesin bir sonuç çıkarabileceğine inandığını belirtti.

– ABD’nin başkentindeki uçak kazası

ABD Federal Havacılık İdaresi, yazılı bir açıklamayla, 29 Ocak’ta Ronald Reagan Havalimanı yakınlarında American Airlines’a ait bir uçakla Black Hawk tipi askeri helikopterin çarpıştığını duyurmuştu.

Başkent Washington yakınlarındaki havalimanına yakın bir mesafede meydana gelen kazada 60 yolcu ve 4 kişilik mürettebatı taşıyan yolcu uçağı ile 3 askeri personelin bulunduğu askeri helikopter Potomac Nehri’ne düşmüş, yetkililer kazada kurtulan olmadığını açıklamıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, kazanın muhtemel sebebine ilişkin, “Helikopter, yanlış zamanda yanlış yerdeydi.” demişti.

Kazanın “büyük bir trajedi” olduğunu ve önlenebilmesi gerektiğini belirten Trump, “Maalesef kazadan kurtulan olmadı.” ifadesini kullanmıştı.

Bugün, uçak kazasında nehre düşen yolcu ve mürettebattan 41’inin cesedine ulaşıldığı bildirilmişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam