Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İngiltere ve Fransa: ‘Sonsuza kadar komşuluk’tan ‘soğuk savaş’a

Brexit görüşmelerinden bu yana İngiltere ile Fransa arasında tansiyon hiç düşmedi. Özellikle İngiltere’nin Birlik’ten ayrılığı sonrası başlayan avlanma ve göçmen krizi ile bazı anlaşmaların iptali, iki ülkeyi soğuk savaş durumuna getirdi.

Published

on

2016 yılında yapılan Brexit referandumunda çıkan ayrılık kararı sonrası, İngiltere Dışişleri Bakanlığı, Twitter’da  #toujoursvoisins (“sonsuza kadar komşular”) etiketini kullandı.

Bu etiket, ayrılığın Fransa ile ilişkileri bozmayacağını, iş birliğinin ‘sonsuza kadar’ süreceğini temsil ediyordu.

Ancak ayrılık anlaşması üzerinde uzlaşma bile sağlanamadan ilişkiler ağır darbe aldı.

İki ülkenin ‘sonsuza kadar komşuluğu’, kıtanın en büyük gerilimlerinden birine dönüştü.

İşte ayrılık anlaşmasından günümüze, İngiltere ile Fransa ateşinin yükselişi adımları…

Brexit’in düğümünü Fransa attı

İngiltere 2016 yılında yaptığı referandumla, Avrupa Birliği’nden ayrılmaya karar verdi.

Aylarca süren ayrılık pazarlıklarında İngiltere’yi en çok zorlayan ülke ise ‘sonsuza kadar komşu’ Fransa oldu.

Fransa, İngiliz karasularında avlanmaya devam etmek isterken, İngiltere buna karşı çıktı.

İngiliz yönetimi, karasularında Fransız balıkçıların avlanmasıyla egemenlik hakları ihlalinin önüne geçmek için düğmeye bastı, İngiliz donanmasına karasularına giren Fransız balıkçıları gözaltına alma yetkisi verecek bir yasa tasarısı hazırladı.

Ayrıca Manş Denizi’ne giren AB balıkçı gemilerini durdurmak hatta el koymak için de İngiliz donanmasına görev verildi.

2018’deki deniz tarağı krizi

2018’de iki ülke arasında deniz tarağı krizi de yaşandı.

Deniz tarağı avlayan Fransız ve İngiliz balıkçılar teknelerle birbirlerine girdi. Çatışmaya dönen olay, Fransız sahil güvenlik güçlerinin müdahalesiyle bastırıldı.

 

Fransız Ulusal Balıkçılık Komitesi Başkanı Gerard Romiti 2017 yılında yapılan bir anlaşmayı yenileyerek anlaşma sağladıklarını açıkladı. Ancak avlanma gerilimi bitmedi.

Uzlaşma yerine baskıyı artırma çağrısı

Aradan geçen 6 yılda iki ülke arasında balıkçılık krizinin çözümü için hiçbir uzlaşma sağlanamadı.

Son olarak Fransa Başbakanı Jean Castex, İngiltere’nin Fransız balıkçılarının İngiliz sularında avlanmalarına izin vermemesi üzerine, Brexit sonrası uygulanan balıkçılık koşulları konusunda Avrupa Birliği’nden (AB) İngiltere’ye karşı “daha katı olmasını” istedi.

AB İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Clement Beaune da yaptığı açıklamada, gelecek günlerde AB veya ulusal düzeyde İngiltere’ye karşı baskı içeren önlemler alacaklarını belirtti.

Ayrıca Manş adalarının elektirklerini kesmekle tehdit etti.

Manş’ta ikinci kriz: Göçmen kavgası ve mali tehdit

Manş Denizi’ndeki avlanma krizini çözemeyen iki ülke, aynı bölgede göçmen krizi nedeniyle de gerginlik yaşamaya başladı.

Gerilimi yükselten adım, İngiltere İçişleri Bakanlığından geldi.

İçişleri Bakanı Priti Patel, Sınır Gücü yetkililerine göçmenleri denizde taşıyan tekneleri İngiltere’ye ulaşmalarını engellemek için geri çevirme yetkisi verdi.

Patel, ve Fransız mevkidaşı geçişleri durdurmak için alınacak önlemler için biraraya geldi ancak herhangi bir yeni önlem üzerinde anlaşma sağlanamadı.

İngiltere basınında, göçmenlerin durdurulması konusunda Fransa’nın daha iyi sonuçlar üretmeye başlamaması halinde gemileri durdurmaya yardımcı olmak için söz verdiği 53 milyon sterlinlik parayı alıkoyabileceğine dair haberler yer aldı.

Karar Fransa’da çok sert tepkiyle karşılandı.

“Mali şantajı kabul etmeyeceğiz”

Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, ülkelerin denizcilik yasasını çiğneyen herhangi bir uygulamayı veya herhangi bir “mali şantajı ” kabul etmeyeceklerini söyledi.

Darmanin’in diplomatik danışmanı Nicolas Pillerel ise, İngiltere’nin göçmen politikasının Akdeniz ve Ege’de toplu ölümlere yol açan bir “insan trajedisi” yaratma riski taşıdığını söyledi.

“Teknelere denizde eşlik etmek yerine yolunu kesmek son derece tehlikelidir ve bu trajediye yol açabilir. Bu, kanalın diğer denizlerde olduğu gibi insan trajedi tiyatrosu haline gelme riski taşıyor.”

Aşı anlaşması iptal edildi

Manş Denizi’ndeki avlanma ve göçmen krizi nedeniyle gerilim yaşayan İngiltere ve Fransa arasında, bu kez aşı anlaşması nedeniyle soğuk rüzgarlar esmeye başladı.

İngiltere hükümeti, Fransız şirketi Valneva ile yaptığı aşı anlaşmasını iptal etti.

Valneva, İngiliz hükümetinin, halen klinik deneme aşamasında olan COVID-19 aşı adayının dozlarını tedarik etmek için şirketle yaptığı anlaşmayı, sözleşmenin “ihlalini” öne sürerek feshettiğini duyurdu.

Şirket tarafından yapılan açıklamada İngiltere’nin iddiası reddedildi:

“Valneva, önemli kaynaklara yatırım yapmak ve HMG’nin varyant türevli aşı taleplerine yanıt vermek için çaba sarf etmek de dahil olmak üzere HMG [Birleşik Krallık hükümeti] ile iş birliği konusunda yorulmadan çalıştı ve elinden gelenin en iyisini yaptı” 

Son damla: AUKUS krizi

Fransa’nın bardağını taşıran son damla, İngiltere, ABD ve Avustralya arasında varılan AUKUS anlaşmasıyla geldi.

Anlaşmada, Avustralya Kraliyet Donanmasının nükleer enerjili denizaltılar edinmesini sağlamak için destekleneceği açıklandı.

Avustralya, ittifak kararı sonrası Fransız Naval Grubu ile 2016’da yaptığı yaklaşık 66 milyar ABD doları tutarındaki geleneksel denizaltı filosu inşasından vazgeçti.

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Avustralya’nın anlaşmayla ilgili iptal planlarını Paris’e, Avustralya Başbakanı Scott Morrison’un, 16 Eylül’de ABD Başkanı Joe Biden ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile sanal ortamda açıklama yapmasından bir saat önce anlattığını açıkladı.

Anlaşmanın iptalini “ihanet” olarak değerlendiren ve “sırtımızdan vurulduk” diyen Le Drian, France 2’ye yaptığı açıklamada “Gerçek bir ittifakta birbirinizle konuşursunuz, bir şeyleri saklamazsınız, karşı tarafa saygı duyarsınız ve bu yüzden bu, gerçek bir krizdir.” ifadelerini kullandı.

Anlaşmanın iptaliyle ilgili önceden Fransa’ya bilgi verilmediği yönündeki eleştirilerin doğru olmadığını savunan Avustralya Başbakanı Scott Morrison, Fransa’dan yükselen tepkilerin devam etmesi üzerine tartışmalara noktayı şu açıklamayla koydu.

Fransa’dan AB ülkelerine çağrı

Fransa yönetimi Avrupa Birliği ülkelerini, bir zamanlar ‘sonsuza kadar komşu’su İngiltere’nin yeni ticaret ilişkisini görmezden gelmesine karşı benzer şekilde sert bir duruş sergilemeye çağırdı.

İngiltere ise bölgede Fransa’ya karşı aldığı sert önlemleri sürdürmeye devam ediyor.

İngiltere ve Fransa: 'Sonsuza kadar komşuluk'tan 'soğuk savaş'a

İngiltere ve Fransa: 'Sonsuza kadar komşuluk'tan 'soğuk savaş'a

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Fidan: Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le TC Cumhurbaşkanı Erdoğan nisan ayında bir araya gelecek

Published

on

By

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in nisanda Türkiye’de görüşeceğini açıkladı.

AAtölye’de Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası’na konuk olan Fidan, gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmelerde bulundu.

Fidan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in tekrar seçilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı görüşmede, tarafların mevcut sorunları çözme konusunda bir irade ortaya koyma çabası gösterdiğini söyledi.

Erdoğan’ın sorunları çözmeye odaklandığını belirten Fidan, von der Leyen’in de Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesi konusunda genel söylemi olduğunu aktardı.

Fidan, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas’ı Türkiye’de ağırladığını anımsatarak, AB kurumlarının Türkiye ile işbirliğinin ilerletilmesine önem verdiğini aktardı.

AB yetkilileriyle yaptıkları görüşmelerde sorunların tanımında ve çözümünde hemfikir olunduğunu gördüklerini paylaşan Fidan, AB’de karar alma mekanizmalarının oydaşmaya dayandığına ve bunun sorun oluşturduğuna dikkati çekti.

Fidan, AB üyesi bazı ülkelerin Türkiye konusunda engellemeleri olduğuna işaret ederek, “AB’de bunu aşacak bir mekanizma yok. Eskiden bu şöyle aşılırdı, AB’nin birkaç tane büyük ülkesi bunu kendisine mesele edinirdi, öbür ülkelere ikna yoluna giderdi. Ama şimdi bakıyoruz, bu konuda bir çaba yok. Diğer ülkelerde de bir farkındalık yok. Aslında AB’nin içindeki bölünmüşlük de çok fazla.” dedi.

AB’deki merkez ülkelerin iç siyaset meselesi yaptıkları bir konu olan Türkiye’nin AB’ye üyeliği konusunda bir görüş değişikliği görmedikleri dile getiren Fidan, AB kurumlarının Gümrük Birliğinin güncellenmesi, vize serbestisi ve yatırım gibi birçok konuda istekli olduğunu fakat bazı ülkelerin bunu engellediğini söyledi.

– “Karşı taraf negatif adımla yaklaşıyorsa, belli tedbirleri hayata geçirmeliyiz”

Fidan, Türkiye’nin AB ile ilişkilerde hiçbir zaman sorun çıkaran taraf olmadığını, problem çözme tekniğiyle yaklaştığını vurgulayarak, “Ama karşı taraf negatif adımla yaklaşıyorsa, bizim de belli tedbirleri hayata geçirmemiz gerekiyor.” ifadesini kullandı.

Avrupa ülkelerinin Türkiye’ye yaklaşımında çok ciddi değişiklik olurken Avrupa Birliği düzeyine bunun yansımadığını belirten Fidan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gibi AB üyelerinin gündemi ele geçirerek ilerlemenin önüne geçebildiğini anlattı.

Fidan, AB reform paketinde en fazla tartışılan konunun karar alma mekanizmasının gözden geçirilmesi olduğunu belirterek, “27 ülkenin sürekli oydaşmasını esas alan bir yürütme tekniğiyle bir yere varılması mümkün olmuyor. Dolayısıyla uluslararası krizler karşısında dayanıklı olmayan, yeterli esnekliği gösteremeyen bir AB ile karşı karşıyasınız ve AB’nin uluslararası duruşu giderek geriliyor.” ifadelerini kullandı.

– “Türk-Yunan sorunlarının diyalog yoluyla çözülmesi önemli”

Türk-Yunan ilişkilerinin mevcut durumuna ilişkin soruya yanıt veren Fidan, “Durduğumuz yerde duruyoruz. Cumhurbaşkanımızın iradesi orada, aynı. Diyalog yoluyla Türk-Yunan sorunlarının çözülmesi önemli. Çünkü bizden önceki nesillerden devraldığımız bir sorunlar kümesi var. Her iki taraf içinde tartışmalı konular var.” ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, bu konuların müzakere ve diyalog yoluyla çözülmesinin önemine işaret ederek, “Bunu yaparken de kışkırtıcı ve provoke edici adımlardan kaçınılması da önemli.” dedi.

Yunan iç siyasetinde Türkiye meselesinin zaman zaman bazı siyasiler için “hızlı kredi kazanma alanı” olduğunu kaydeden Fidan, “Türkiye’nin ortaya koyduğu gerçekten sorumlu ve olgun davranış, bir noktadan sonra karşı tarafta da bu türden iç politik amaçlara hizmet eden provokasyonları anlamsız hale getirebiliyor.” değerlendirmesini yaptı.

– Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’de bir araya gelecek

Fidan, “Sayın (Yunanistan Başbakanı Kiryakos) Miçotakis’le Sayın Cumhurbaşkanımızın nisan ayında bir araya gelecek. Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplanacak Türkiye’de. Bu görüşmeyi yapacağız.” ifadelerini kullandı.

Geçen hafta Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis ile Doha’da görüştüğünü kaydeden Fidan, bu görüşmede nisanda yapılacak toplantının hazırlığını yaptıklarını ve atılacak adımların üzerinden geçtiklerini belirtti.

Bakan Fidan, Türkiye ve Yunanistan’ın “sorunların müzakere yoluyla çözülmesi konusunda emek harcanması ve sahici irade konulması konusunda hemfikir” olduğunu belirterek, bu konuda dışişleri bakanlarına verilmiş görevler olduğunu ve bu konuda çalışmaya devam ettiklerini vurguladı.

Konuyla ilgili cumhurbaşkanlarını da düzenli aralıklarla bilgilendirdiklerini ve talimatlarını aldıklarını ifade eden Fidan, “Ama ifade ettiğim gibi Yunanistan’daki iç politik sistem biraz daha bize nazaran çok daha farklı hassasiyet arz edebiliyor.” dedi.

– TDT üyeleri ile savunma sanayi alanında işbirliği

Bir soru üzerine, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) üyelerinin arasında savunma sanayi alanında da başlamış bir işbirliğinin olduğunu ifade eden Fidan, “Savunma sanayi işbirliği güzel giden bir alan. Burada özellikle Türk Cumhuriyetleri Türkiye’nin geliştirdiği savunma yeteneklerinin farkındalar. Bundan istifade ediyorlar.” dedi.

Fidan, ikili düzeyde farklı bakanlıklar arasında temasların ve işbirliklerinin de sürdüğünü kaydederek, Milli Savunma Bakanlığının yürüttüğü nitelikli işbirliklerinin olduğunu vurguladı.

Türk dünyası birliği fikrini pratiğe dönüştürüp modern zamanlarda bunun temelini oluşturan alanlarda somut adımlar atılması için çaba gösterildiğine işaret eden Fidan, “Ortak lojistik koridorlar, gümrük geçişlerinin iyileştirilmesi, eğitim uyumlaştırmasının sağlanması gibi çok fazla konu var.” ifadesini kullandı.

TDT Genel Sekreterliğinin bu konuda giderek daha da fazla kurumsallaştığını aktaran Fidan, TDT’nin kurumsallaşmasının önemli olduğunu bu nedenle de kaynak ayırıldığı ve imkan sağlandığını vurguladı.

Bakan Fidan, sözlerine şöyle devam etti:

“Bizim dış politikamızın en önemli özelliği bir vizyonumuz var ama o vizyonu hayata geçirecek bir profesyonellik, bir sistem kuruculuk da var. Onu bizim paydaşlarımızla paylaşarak yolumuza devam ediyoruz.”

Bulundukları coğrafyadan dolayı her ülkenin güvenlik ihtiyacının farklılaşabileceğine dikkati çeken Fidan, bazı ülkelerin terörle mücadeleye yönelik ihtiyaçlarının öncelikli olabileceğini, bazısının da sınır güvenliğine yönelik ihtiyacı olabileceğini ifade etti.

Fidan, “Orada daha farklı yeteneklere ihtiyacı olabiliyor. O konuda görüşmelerimiz gerek İstihbarat Teşkilatımızın gerek Savunma Bakanlığımızın devam ediyor. Yani bu konuda çizilen bir politik çerçeve de var. Cumhurbaşkanımız o konuda çok hassas. Ne zaman kardeşlerimizin bizden bir şeye ihtiyacı olduğu zaman o konuda bir sıkıntı yok.” dedi.

Devamını Oku

Dünya

2025 Dünya Hükümetler Zirvesi Dubai’de yapılacak

Published

on

By

Dünya Hükümetler Zirvesi (WGS 2025), 12. edisyonunda, devlet başkanlarından teknoloji dünyasının önde gelen isimlerine kadar dünyanın en etkili liderlerini, 11-13 Şubat’ta Dubai’de bir araya getirecek.

Zirveden yapılan açıklamaya göre 30’u aşkın devlet başkanı, 400’den fazla bakan, 80 uluslararası kuruluş, 140 hükümet delegasyonu ve 6 binden fazla katılımcı Dubai’de bir araya gelerek ekonomik istikrar, dijital dönüşüm ve kamu-özel sektör işbirliğinin anlamlı bir değişim yaratabileceğine dair çözümleri belirleyecek.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Birleşik Arap Emirlikleri Kabine İşleri Bakanı ve Dünya Hükümetler Zirvesi Başkanı Muhammed el-Karkavi, teknolojik değişimin hızlandığı ve jeopolitik dönüşümlerin yaşandığı bir ortamda zirvenin hükümetlerin, endüstrilerin ve küresel kurumların etkili değişimi yönlendirdiği önde gelen bir platform olduğunu belirtti.

Zirvenin 2013’teki başlangıcından bu yana geleceği öngörmek ve şekillendirmek için liderleri, uzmanları ve girişimcileri bir araya getiren gelecek odaklı bir düşünce platformu olduğunu vurgulayan Muhammed el-Karkavi, “Zirve bu yıl da hükümetlerin ve toplumların karşı karşıya kaldığı hızlı değişimleri ve ortaya çıkan zorlukları ele alan küresel bir diyaloğu teşvik ediyor. Amacımız, insanlığın kaydettiği ilerlemeyi değerlendirmek, koşulları iyileştirme fırsatlarını belirlemek ve sürdürülebilir bir gelecek inşa ederek, gelecek nesilleri güçlendirmektir.” açıklamasında bulundu.

– Yapay zeka uzmanları bir araya gelecek

Zirve kapsamında gerçekleştirilecek oturumlara 300’den fazla küresel uzman katılacak ve zirve 30 stratejik raporun hazırlanmasıyla sona erecek.

Yapay zekanın yönetişimdeki rolü, mobilitenin geleceği, ekonomik dayanıklılık, iklim adaptasyonu, küresel sağlık dönüşümü, ortaya çıkan sınırlar ve nüfus azalması gibi konular, 21 forum ve 200’ün üzerinde interaktif oturumda ele alınacak.

Yapay zekanın geleceği nasıl dönüştürdüğünü keşfetmek üzere dünyanın önde gelen 100 yapay zeka uzmanını bir araya getiren TIME 100 AI toplantısı da zirve kapsamında gerçekleştirilecek.

Devamını Oku

Dünya

Erdoğan ile Şara görüştü..Erdoğan: Terörle mücadelede Suriye’ye gereken desteği sağlamaya hazırız

Published

on

By

Suriye Geçiş Hükümeti Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, ilk kez Türkiye’yi ziyaret etti.
Şara, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara’da bir araya geldi.

İkili görüşme ve heyetler arası çalışma yemeğinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 13 yıllık kan ve gözyaşının ardından sadece Suriye’de değil, tüm bölgede yeni bir sayfa açıldığını belirtti.

Erdoğan “Türkiye olarak nasıl en umutsuz ve zor günlerinde Suriyeli kardeşlerimizi yalnız bırakmadıysak yeni dönemde de kendilerine gereken desteği vereceğiz” dedi.

Erdoğan, Şara ile hemen her konuda tam bir fikir birliğinde olduklarını söyledi ve terörün her türlüsüyle mücadelede Suriye’ye gereken desteği sağlamaya hazır olduklarını ifade etti.

İnsani yardımların yanı sıra Suriye’nin harap olmuş şehirleri ve kritik altyapının yeniden imarında gerekli desteği sağlamaya hazır olduklarını söyleyen Erdoğan Suriye’ye yönelik uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılması için girişimleri sürdüreceklerini vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara da Suriye halkının, Türk devleti ve halkının milyonlarca mülteciye kapılarını açarak gösterdiği tarihi duruşu asla unutmayacağını söyledi.

Şara, iki halk arasında köklü ve güçlü ilişkiler bulunduğunu ve bu bağların nesiller boyu süreceğine inandıklarını dile getirerek, Türkiye ile ilişkileri her alanda derin stratejik ortaklığa dönüştürme kararlılığında olduklarını vurguladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam