Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

İnşaat Mühendisleri Odası, İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı’nın sonucunu açıkladı

Published

on

KTMMOB İnşaat Mühendisleri Odası, “İş Sağlığı ve Güvenliği Çalıştayı” sonucunu açıkladı.

Odadan yapılan açıklamaya göre, çalıştay, “İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG)” uygulamalarında yaşanan sorunları sektör paydaşlarıyla değerlendirmek ve kendi meslek alanına giren sorumluluklar için eylem planı hazırlamak amacıyla yapıldı.

Çalıştayda, inşaat sektöründe iş sağlığı ve güvenliğinin önemine vurgu yapılarak, şantiyelerde bu standartların etkin bir şekilde uygulanmasında yaşanan zorluklara işaret edildi.

Çalıştayla ilgili açıklamada, şunlar kaydedildi:

“İşverenlerin yasal mevzuat hakkında yetersiz bilgi sahibi olması ve denetim eksikliği gibi faktörler, güvenlik standartlarının göz ardı edilmesine neden olabiliyor. İnşaat alanlarında sıkça karşılaşılan tehlikeler arasında düşmeler, makine kazaları ve elektrik çarpmaları yer alıyor. Sürekli değişen iş koşulları ve geçici işgücüyle birlikte standart İSG prosedürlerinin uygulanması da zorlaşıyor. İSG bilinci ve eğitiminin yetersizliği, kazalara davetiye çıkarabilirken, dil ve kültürel farklılıklar da iletişim zorluklarına yol açabilir. İş kazalarının önlenmesi için etkili eğitim, düzenli denetimler ve kültürel farkındalık önem taşır. Yasa düzenleyici kurumların, işverenlerin, proje yöneticilerinin, İSG uzmanlarının ve diğer paydaşların belirli sorumlulukları bulunmakta olup, bu sorumlulukların yerine getirilmesi güvenli çalışma ortamlarının sağlanmasına katkı sağlar.”

Çalıştay sonuçlarına göre, Kıbrıs Türk İnşaat Mühendisleri Odası, inşaat projelerindeki paydaşları “Yasa Düzenleyici Kurumlar: Çalışma Dairesi ve Yerel Yönetimler”, “Yükleniciler”, “Proje Yöneticileri”, “İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanları” ve “Akademisyenler” olarak gruplandırdı. Bu gruplar, iş sağlığı ve güvenliği uygulamalarındaki sıkıntıları ve geliştirilmesi gereken alanları dört soruya cevap arayarak değerlendirdi.

İşyerlerindeki temel İSG uygulama sorunlar şu şekilde sıralandı:

“İnşaat tasarımında ve uygulamasında İSG kültürünün olmayışı kaynaklı tasarımcı ve uygulamacı tarafından eksik/yanlış yaklaşımlar sergilenmesi; İSG uygulamalarının örnek olması gereken kuruluşlar tarafından dahi öncelikler arasına alınmamış olması; Yasal mevzuatın işveren tarafından bilinmemesi ve/veya uygulanmaması ve/veya siyasal iradeye güveni olmamasından dolayı umursamaması; Yaptırım gücü olan Çalışma Dairesi’nin inşaat işyerlerine denetimlerinin çok zayıf olması; Devlet adına denetleme yapan kurumlarda ‘İSG Denetleme’ kurumsal yapısının olmaması ve bu kurumların ilgili paydaş kurumlarla iletişiminin ve işbirliğinin olmaması; İnşaat işinin keşif ve uygulama aşamasında İSG uygulamalarına bütçe ayrılmaması ve bunun denetlemesinin olmaması; İnşaat İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı olarak yetkilendirilen kişilerin, inşaat işinde yetkin olmamaları ve/veya etkin denetim yapmamaları; İşverenin İSG Politikasının olmaması ve ‘İSG Uygulama ve Denetleme’ kurumsal yapısını bünyesinde oluşturmamış olması; İnşaat işyerinde etkin işveren denetiminin olmaması; Çalışanların İSG farkındalığının olmaması; Kaçak eğitimsiz işçinin inşaat şantiyesinde tehlike oluşturması; Çalışanların büyük kısmında Türkçe dilindeki yetersizliklerinden kaynaklanan iletişim sorunu olması; Ülkedeki ‘kalifiye işgücü eksikliği’ sorunundan dolayı İSG uygulamalarında sıkıntı olması ve işverenin ‘çalışanın işten ayrılma tehdidini’ öne sürerek İSG ugulamasında işçiye baskı uygulamaması; Akademik personelin İSG konusunda bilgisiz olması; Akademik eğitimlerde İSG konusuna önem verilmemesi”

İşverenlerin İSG yükümlülükleri ise şu şekilde sıralandı:

“İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası ile İş Yasasının tüm maddelerini işyerinde uygulamak; Yasalara uygun çalışanlar için güvenli işyeri hazırlamak ve sürdürülmesini denetim ve gözetimle sağlamak; Çalışanları ve tüm iş paydaşlarını işyerinin tehlike ve riskleri konusunda bilgilendirip eğitmek.”

Temsil edilen paydaş grubun İSG konusundaki yetkinliğini değerlendirmesinde ise “Paydaş grupların kendi yetkinliklerine yaptığı değerlendirmenin ortalaması”nın 2.3/5 olduğu saptandı. Buna gösterilen gerekçeler ise şu şekilde sıralandı:

“İSG kültürünün oluşmaması ve bunun henüz öncelikler arasında olmaması; Kurumların ve işletmelerin kurumsal yapısının zayıf ve tamamlanmamış olması; İSG konusunda bilgi ve bilinç eksikliği olması.”

Ülkede İSG kültürünün gelişmesi ve kabulü için paydaş grubunun nasıl katkı koyacağına ilişkin soruya tüm paydaş grupları “İSG kültürünün oluşup yasaların uygulanması ve etkin denetimin yapılabilmesi için katkı koymaya hazır oldukları” yanıtını verdi.

Grupların yapabileceklerini beyan ettiği katkılar ise şunlardır:

“Sivil toplum kuruluşları ile iş birliği yapılarak İSG kültürünün geliştirilmesi; 17/6 Belediyeler yasasının yapı denetimi kapsamında ülkemizde uygulanacak projelerin etkin denetimi için Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği tarafından geliştirilen yapı denetimi portalına yasaların uygulanmasını devlet adına denetimini yapma yetkisi olan Çalışma Dairesinin de dahil olması; Her sektörde tüm yönetici ve çalışan seviyesine uygun geniş kapsamlı eğitim ve farkındalık çalışmaları yapılması ve ödül/ takdir sisteminin kurulmasına katkı yapılması; İSG Uygulamalarının etkin hale getirilmesi ve denetlenmesi için kurumlarda İSG Birimlerinin kurulması ve bu birimlere yetkin personel atanması/istihdam edilmesi; Meslekiçi eğitim programı uygulayan kurumlarda İSGnin müfredatın parçası yapılması. İlköğretimden itibaren eğitim müfredatlarına ISG bilincini geliştirici çalışmaların yerleşmesi için çalışma yapılması; İSG Uzmanlarının mesleki yetkinliklerinin geliştirilmesi için çalışma yapılması; Özellikle 3. Uyruklu iş gücünde yaşanan dil problemine çözüm bulunması için çalışma başlatılması; Statistiki verilerin geliştirimesi ve güncellenmesi.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Üstel: “Polis Teşkilatı Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, ülkenin güvenliği, halkın huzuru ve kamu düzeninin sağlanması için gece gündüz demeden, büyük bir özveriyle görev yapan Polis Teşkilatı’nın Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri olduğunu vurguladı.

Üstel, Polis Teşkilatı’nın bugün de bu kutsal görevi aynı kararlılıkla sürdürmeye devam ettiğine işaret etti.

Başbakan Üstel, Polis Teşkilatı’nın 61’inci kuruluş yıldönümü ve 30 Haziran Polis Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Polis Teşkilatı’nın 61. kuruluş yıldönümünü ve 30 Haziran Polis Günü’nü kutlayan Üstel, tüm polis teşkilatı mensuplarına hizmetleri için de teşekkür etti.

Üstel mesajında “Kuruluşundan bugüne sadece asayişi sağlamakla kalmayan, aynı zamanda halkla güçlü bir bağ kurarak devletle vatandaş arasında güven köprüsü oluşturan Polis Teşkilatımız, çağın gereklerine uygun şekilde sürekli yenilenmiş; teknolojik altyapısı ve yetişmiş insan kaynağıyla hepimizin gurur duyduğu bir kurum haline gelmiştir.” dedi.

-Toplam 559 personel PGM kadrosuna kazandırıldı

Polisin görevini daha etkin ve daha iyi koşullarda yerine getirebilmesi için her türlü adımı attıklarını belirten Üstel, bu kapsamda, 2022–2025 Hükümet Döneminde toplam 559 personelin Polis Genel Müdürlüğü kadrosuna kazandırıldığının altını çizdi.

Teşkilatın kurumsal kapasitesini ve personelin özlük haklarını daha da güçlendirmeye kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Üstel, “Çünkü bizim önceliğimiz; halkımızın huzuru ve güvenliği ile devletimizin saygın kurumlarının daha da güçlenmesidir.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı

Published

on

By

 

Cumhurbaşkanı Vekili, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Hentbol Federasyonu ile Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa İlçe Başkanlığı iş birliğinde, merhum Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı.

Karaoğlanoğlu Antis Plajı’nda yapılan organizasyonun sonunda yapılan törende konuşan Öztürkler, genç yaşta hayatını kaybeden Tolga Kınacı’yı rahmet ve özlemle anarken, onun adının sporla yaşatılmasının anlamlı olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Öztürkler, konuşmasında sporun sadece fiziksel gelişim değil aynı zamanda sosyal dayanışma ve toplumsal kaynaşma aracı olduğunu belirtti. Öztürkler, “Bugün burada Tolga Kınacı kardeşimizin hatırasını yaşatmak ve aynı zamanda gençlerimizi sporla buluşturmak amacıyla çok değerli bir etkinlik gerçekleştirildi. Hentbol Federasyonu’nu, UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığı’nı ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum,” dedi.

Öztürkler, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasının ve sporla güçlü bireyler olarak yetişmesinin toplumsal kalkınma açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, hükümetin de spor alanında her türlü katkıyı sağlamaya devam ettiğini söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “İki devletli bir anlaşma gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zeminidir”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar iki devletli bir anlaşmanın Kıbrıs adasında gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zemini olduğunu ve bu siyaseti yurt dışında yaşayan Kıbrıs Türklerinin de desteklediğini söyledi.

Federasyon zemindeki müzakerelerin artık kapandığını ve tüketildiğini belirten Tatar, “Kıbrıs’ta iki halk, iki devlet ve iki demokrasi vardır ve sürdürülebilir bir anlaşmanın bu zeminde olması için son dört buçuk yıldır anavatan Türkiye bu siyasete tam destek veriyor.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar ve eşi Sibel Tatar, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi tarafından düzenlenen resepsiyona katıldı.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre Wood Green bölgesinde Grand Palace’ta düzenlenen resepsiyona Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçi Osman Koray Ertaş, KKTC ve İngiltere’den ekonomik örgüt temsilcileri ile sivil toplum kuruluş temsilcileri de katıldı.

Resepsiyonda konuşan Tatar, uzun yıllar İngiltere’de yaşadığını belirterek, İngiltere’de yolu kesişen kişileri yad etti, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diledi.

Kıbrıs Türk Halkının haklı davası ve mücadelesi için o yıllarda nasıl çalışıldığına tanık olduğunu kaydeden Tatar, ” 25 – 26 yaşlarındaydım ve Londra sokaklarında çok mücadele verdiğimi hatırlıyorum çünkü İngiltere garantör ülkelerden biri olduğu için mücadele buradan başlıyordu. Kıbrıs Türk Halkına yapılan haksızlıkların o zamanın Thatcher Hükümetine ve onun milletvekillerine duyurmak için canla başla çalışıyorduk. Çok önemli lobi çalışmaları yürütülüyordu. Sesimizi duyurabildik. Margaret Thatcher’a ve Kraliyet ailesine kadar sesimizi duyurduk.” diye konuştu.

-“Batı dünyası haksızlığı hala sürdürüyor”

Kıbrıs Türk Halkının var oluş mücadelesi verdiğini kaydeden Tatar, batı dünyasının geçmişte yaptığı haksızlığı hala sürdürdüğünü ifade ederek şunları söyledi:

“Bunu bilelim ki böylesi acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki, Nisan 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı olan Annan Planı, eş zamanlı olarak iki tarafta referandumuna sunulmuş, Kıbrıs Rum Halkı bu plana hayır demiş, Kıbrıs Türkü evet demişti. O zamanlar barış rüzgarları eserken içimizdeki bazıları bu iş bitmiştir, iki halk kardeştir dediler, ne olursa olsun bir anlaşma olsun da uluslararası hukuk içerisinde Kıbrıs halklarını buluşturacaklardı. Türkiye’nin garantörlüğü sona erdirilebilir, asker çekilebilirdi, biz artık kardeş olacağız gibi söylemler yaymışlardı. Ama biz güvenemeyiz dedik, çünkü dünyada nasıl bir rüzgarla karşı karşıya kalınabileceğini tahmin edemeyiz dedik. Nitekim daha sonra Bosna’da olanlar, Libya’da olanlar, daha sonra da Irak’ta olanlar, Suriye’de olanlar, Ukranya’da olanlar, Gazze’de olanları hatırlatırken şimdi de İsrail – İran arasındaki çatışmalarında kullanılan füzeleri Gazimağusa’dan tedirginlik içerisinde izlemekteyiz.”

-“Varız ve var olmaya, bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz”
Egemenlik temelinde sürdürülen yeni siyasete işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, ” Bu siyaset, 2020 yılından sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği egemenlik temelinde ve iki devletli bir anlaşmadır ” dedi.

Artık bütün dünyaya Kıbrıs Adası’nda iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasinin mevcut olduğunu her platformda haykırdıklarını vurgulayan Tatar, “Rum liderliği ne derse desin, biz kendi egemenliğimizden, kendi hakkımızdan, kendi hukuğumuzdan ve ayrı bir halk olmanın zenginliğinden , yani kendi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, tarihimiz, müziğimiz, edebiyatımızla Kıbrıs Türk Halkı olarak varız ve var olmaya bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Egemenlik ve iki devletli bir anlaşmanın altının boş olmadığını, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakkı olduğunu , şehitler verildiğini, uzun yıllar var oluş mücadelesi ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik hakkı, özden gelen hakkımız, uluslararası anlaşmalarının da içerisindedir. Yeni siyasetten geri dönüşü olmaması gerekiyor. Bu haklarımızı almamız için büyük bedeller ödenmiştir. Bunun içerisinde 85 milyonluk Anavatan Türkiye, Avrupa’da yaşayan 10 milyon Türk vatandaşı , yani 100 milyona yakın bu siyasete destek veren Türk vatandaşı vardır, bu çok önemlidir” dedi.

-KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatındaki gözlemci üyeliği”

KKTC’nin TDT gözlemci üyeliğinden bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, şunları ifade etti:

“Bu teşkilatta çeşitli seviyelerde toplantı ve zirveler gerçekleştiriliyor, Devlet Başkanı, Bakanlar, ekonomik ve sivil toplum düzeyinde toplantılara KKTC olarak biz de bayrağımızla katılıyoruz.”

Kıbrıs Türk halkının bir cemaatten devlet sahibi bir halk konumuna ulaştığını dile getiren Tatar, “Uluslararası organizasyonlarda devletimizle temsil ediliyoruz.” diyerek Gambia temaslarıyla ilgili bilgiler verdi.
“Biz yüreğimizi milli davamız için ortaya koyduk. Halkımızın refahı ve geleceği için mücadeleyi canla başla sürdürüyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, gelecek hafta, Azerbaycan’da, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetiyle ekonomik zirve toplantısına katılacağını söyledi.

Tatar, şöyle konuştu: “Tabii, Güney Kıbrıs’taki zihniyet değişmedi, bizim görünürlüğümüzü her fırsatta engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve biz böylesi bir zihniyette olan Rum liderliği ile, her türlü iyi niyetimizi göstermemize rağmen maalesef bir yere gelemedik. Annan Planında da böyle olmuştu, Temmuz 2017 yılında Crans-Montana’da da böyle olmuştu.”

-“KKTC gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir”

KKTC’de, gençliği başı dik ve onurlu bir şekilde geleceğe hazırlamak için canla başla çalıştıklarını vurgulayan Tatar, “Ülkemizde turizmle, üniversitelerimizle, Türkiye’den getirilen su, sanayi bölgelerimiz, inşaat ve emlaktaki gelişmelerle ve şimdi KKTC’de bu yıl içerisinde ilk kez düzenlenen ve 225,000 kişinin katıldığı Mayıs ayında gerçekleşen uzay ve havacılık alanındaki KKTC TEKNOFEST ile gelişmeye devam ediyoruz” dedi.

Tatar, bu hafta Avrupa Bakanı Doughty ve Birleşik Kralık Eski Başbakanı Boris Johnson ile görüşme gerçekleştirdiğini de anımsattı. Cumhurbaşkanı Tatar, Londra’da lobiciliğin önemine de işaret ederek, İngiltere’deki temaslarını aktardı, Kıbrıs Türk halkının görüşlerini ve beklentilerini en proaktif şekilde ortaya koymaya devam ettiklerini söyledi.

İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Kenan Nafi’ye ve Konsey’in Yönetim Kuruluna, Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ni organize ettikleri için teşekkür eden Tatar, “Festivaller, Kıbrıs Türk halkının kültür, gelenekler, el sanatları, folklor ve müziğinin yanı sıra bir dayanışma göstergesi olması bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Gençlerimizle gurur duyuyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam