Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

İsias Otel sahibi Bozkurt suçlamaları reddetti .

Published

on

İsiasOtel davasının ikinci duruşması verilen 45 dakika ara sonrasında yeniden başladı.

Mahkemede İsias Otel sahibi sanık Ahmet Bozkurt dinlendi. Bozkurt, suçlamaları reddederek tahliyesini istedi.

Bozkurt, yanlışlarla ifade edilen tespitler bulunduğunu, 14 kata göre statik yapılan otelin 9 kat olarak inşa edildiğini, 5 kat daha yükünü taşıyacak statik bulunduğunu söyledi.

Masraftan kaçmadığını, malzemenin en iyisinin kullanıldığını savunan Bozkurt, satmak için yapmadığını, 32 yıllık bir bina olduğunu 14 katın statik hesabıyla yapıldığını iddia etti.

Mevzuata göre Adıyaman’ın 4. derecede riskli olmasına rağmen otelin 2. derece depremin şiddetini karşılayacak bir bina olduğunu ileri süren Bozkurt,“Depremin şiddetini kimse öngöremiyordu.

Depremin ağır şiddetli oluşu ve yan binaların üzerimize yıkılmasıyla bina doğuya doğru yıkıldı. Ben suçsuzum. BilirkişiKıbrıs’tan gelen hocalarıma saygım var. 1975 yönetmeliğine göre yapıldı. 2001 yılında binanın genel iskeletiyle oynama olmadı. Suçlamaları kabul etmiyorum. Tahliyemi rica ediyorum.” dedi.

Mehmet Fatih Bozkurt da, 93-99 yıllarında Kıbrıs’ta üniversite öğrencisi olduğunu, otel kurulunca diğer kardeşleri gibi yüzde 5’lik hisse aldığını ancak otelde çalışmadığını, işletmecilik yapmadığını savundu.

Suçlamaları kabul etmeyen Bozkurt, gelirinin araba bayiliğinden geldiğini ileri sürdü.

Erdem Yıldız, ruhsata itiraz ederek, otelin sadece bir yıl dekorasyonunu yaptığını söyleyerek, “Yaptığım asma tavan veya diğer işler binanın yıkılmasında sebep olmamıştır” diyerek, tahliyesini istedi.

Halil Bağcı da takdirin mahkemede olduğunu söyleyerek, Adıyaman’da 300 ün üzerinde yapısı bulunduğunu, fenni mesul olduğu bir yapıdan dolayı tutuklu bulunduğunu, bayramda evine girmediğini belirtti.

Bağcı, dosyası içinde raporlanan birçok yapıya ruhsat verildiğini, İsias Otel’e bir ayrıcalık yapılmadığını savundu.

Tutuksuz sanıkların avukatlarından Emin Emre Sarıgül, bina için alınan örnekler ve çıkan raporlara dikkat çekerek, KKTC tarafından yapılan testlerin, usule aykırı olduğu beton numunesi ve malzemesinin savcılık izni olmadan alındığını ve dolayısıyla bu sonuçların değerlendirmeye alınmaması gerektiğini iddia etti.

Gazi Üniversitesi’nde malzeme kalitesine ilişkin bütün hususlarda eksiklikler bulunduğunu söyleyen Sarıgül, yönetmelik şartlarını da taşımadığını belirterek, savcılık tarafından alınmış numune sonuçlarının esas alınmasını talep etti. Sanıkların beraatını talep eden Sarıgül, tutuklu sanıkların tahliyesini istedi.

Diğer tutuksuz sanıkların avukatları da, bilirkişilerin numune alınırken yapılması gerekenlere ve bu konudaki yönetmeliklere değindi.

Yönetmeliğe göre alınmayan karot numuneleriyle çıkan raporların gerçekleri yansıtmadığını, mimari projeden perde duvarın kesildiği iddialarının da gerçekleri yansıtmadığını savunarak, tutuklu olan sanıkların tahliyesini talep ettiler.

Bir diğer avukat da, otelde çeşitli tadilatlar ve projeler bulunduğunu, Gazi Üniversitesinin raporunun hangi projeye hangi tadilata göre düzenlendiğinin bilinmediğini söyleyerek, yeni bir teknik bilirkişiden rapor alınması talebinde bulundu.

Bir diğer avukat da ortaya konulan delilleri kabul etmediklerini, gelen kişilerin uzman olup olmadığının bilinmediğini o sebeple de soru sorulmadığını belirtti.
Kat raporunda Halil Bağcı’ya yönelik herhangi bir suçlama olmadığını savunan avukat, tahliye kararının yerinde olduğunu ve adli kontrol şartlarınında kaldırılmasını istedi.
-Seçilmiş: “Rapor yok hükmünde”

Tutuklu Erdem Yıldız’ın avukatı, Demirhan Seçilmiş, Gazi Üniversitesi raporunun fennî ve bilimsel açıdan yok hükmünde olduğunu, müvekkilinin mimari projeyle karkas kısmının mimari projesini hazırladığını statik projesiyle bir alakası olmadığını söyledi.

Sanık avukatının konuşması sırasında mahkeme salonunda sözlü tartışmalar yaşandı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden gelen raporda müvekkillerine asli kusur başlığı açılmadığını kaydeden Seçilmiş, müvekkilinin taşıyıcı sistemle veya daha sonra yapılan işlerde bir sorumluluğu olmadığını söyledi.

Seçilmiş, taşıyıcı sistem itibarıyla müvekkilinin sorumluluğu içinde olmadığı için herhangi bir şeyden sorumlu tutulmasını kabul etmediklerini belirtti.
Düzenlenen ek raporu da kabul etmediklerini, yeniden bir rapor alınmasını istediklerini, delillerin büyük ölçüde toplandığını, raporlar arasındaki çelişkilerin de giderilmesini isteyen Seçilmiş, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Fatih Mehmet Bozkurt avukatlarından Ömer Olgun da, delil ve tutuklulukla ilgili değerlendirme yaptı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi ve Gazi Üniversitesi raporlarındaki teknik bilgi kısmıyla ilgili itirazları olduğunu söyleyen Olgun, bilimsel olarak da net bilgilerin olmadığını, bina sahibinin sorumluluğuna ilişkin bir açıklama olmadığını, etriye aralığıyla ilgili ve betonla ilgili kısmın da gerçeği yansıtmadığını savundu.

İsias Otel ortaklarının da teknik kusurlardan sorumlu tutulmasının da mümkün olmadığını ileri süren Olgun, adaletin her iki taraf açısından da gerekli olduğunu söyledi.
Olgun, tutukluların tahliyesini istedi.

Ahmet Bozkurt’un avukatı Fuat Göktaş da “Hepimiz adaleti arıyoruz. Adaleti arıyoruz, tahkikat talebi değil ve ortaya koyduğumuz delillerle adaleti arıyoruz” dedi.
Müvekkilinin mühendislerine gelen raporlar olduğunu söyleyen Göktaş, mülk sahibinin sorumluluklarını anlattı.

Müvekkilinin Adıyaman şartlarına göre en iyi malzemeyi bulduğunu söyleyen Göktaş, raporda müvekkili için ‘kar sahibi olduğu için mesul olabilir’ diye bir ithamda bulunulduğunu ancak bunun bilimsel raporda yeri olmadığını savundu.

Göktaş, Gazi Üniversitesi’nin raporunun her iki taraf tarafından beğenilmediğini söyledi.

O dönemde doğu bölgelerde beton mikseri olmadığını, bu nedenle ustaların elle kararak yaptığı betona mahkum olunduğunu söyleyen Göktaş, delilleri bulamadıklarını, deprem görüntülerini göremediklerini, ölen kişi sayısının 8 bin 637 kişi olduğunu, yardımın ilk Kıbrısvatanadaşlarına geldiğini savundu.

Göktaş, “ ‘1974’ten sonra ilk kez şehit verdik’ dediler, biz de Kıbrıs’ta şehitler verdik, hala şehitler veriyoruz” dedi. Bu sözlerin üzerine mahkemede gerginlik ve tartışmalar yaşandı. Göktaş, “Hepimiz biriz, ben ondan bahsediyorum onu anlatmaya çalışıyorum” dedi.

“Biz siz ayrımımız yok, acıları hep beraber yaşıyoruz. Kimseyi katil ilan etmeden, gerçekten suçluları bulalım araştırıp adaleti bulalım istiyoruz” diyen Göktaş, Gazi Üniversitesi’nin araştırma yapmadığını sadece bir göz attıklarını düşündüklerini kaydetti.

Raporda yukardaki eklentinin binanın bütünlüğünü bozmayacağını belirten beyanın karşı tarafı memnun etmeyen husus olduğunu anlatan Göktaş, Gazi Üniversitesi ile Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ)arasındaki istişare ve kardeş üniversite ilan edilmesinin kendilerini işkillendirdiğini söyledi.

Göktaş, Başbakanın Gazi Üniversitesi rektörüyle görüştüğünü bunun işin içine şaibe karıştığını düşündürdüğünü savundu.

Yönetmeliklerin sürekli değiştirmesini eleştiren Göktaş, teknik sorunların hepsinde fennî mesulün sorumlu olduğunu kaydetti.

Göktaş, Fatih Bozkurt’un binanın yapımında hiç bir söz sahibi olmamasından müvekkili Ahmet Bozkurt’un da müvekkiline addedilecek bir suç unsuru taşımadığı gerekçesiyle tahliyesini istedi.
Ahmet Bozkurt’un diğer avukatı da raporda müvekkiline addedilecek bir suç unsuru bulunmadığını savunan Göktaş, müvekkilinin yaşı ve hastalığı göz önünde bulundurularak, tahliyesini istedi.

Mehmet Fatih Bozkurt’un avukatı Talat Gündoğdu da, binanın 1993 yılında yapıldığını ve o tarihte şirketin ortada olmadığını, bu nedenle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını söyledi.
Fatih Bozkurt’un malı devraldığı zamanda binanın hazır olduğunu kendileri açısından hiç bir suç unsuru oluşmadığını savunan Gündoğdu, şirketin hissedarınınbinanın eksikliğinden ötürü yıkılmasından sorumlu tutulamayacağını söyleyerek, müvekkilinin tahliyesini istedi.

Mehmet Fatih Bozkurt’un bir diğer avukatı ise, raporun iki tarafı da tatmin etmediğini söyledi.

Raporda müvekkili aleyhine hiç bir ithamda bulunulmadığı savunan avukat, etriye aralıklarının tekrar araştırılmasını istedi.

Simülasyonlara kendilerinin de çalıştıklarını ve bir tane kolonda eksiklik olmadığını bildiklerini söyleyen avukat, işletmenin sahibi orada olmadığında mesul müdürün bulunması gerektiğini, bulunmasının ne gibi bir suç unsuru getirdiğini sordu.

Müvekkilinin neden suçlandığını bilmediğini, anlamadığını söyleyen avukat, “Fatih, kolonların kirişlerin nasıl bağlandığını mı biliyordu?” diye sordu.

Kolonların kesilmediğini savunan avukat, kaçak katın oteli yıkmasının mümkün olmadığını ileri sürdü.

Gazi Üniversitesinin raporuna değinen avukat, bilim adamlarının eksik çalışmasından rahatsızlık duyduğunu, raporda kolaya kaçıldığını savunarak, inşaatın yapımı ve tapunun devir tarihine bakılmasını istedi.

Avukat, müvekkilinin tahliyesini talep etti.

Mehmet Bozkurt avukatlarından biri yeniden söz alarak, binadan hukuka aykırı deliler toplandığını, iddia etti.

Adıyaman Cumhuriyet Savcılığı tarafındanalınan delillerin yanlı olduğunu iddia eden avukat, hukuka aykırı toplanmış delilerin nasıl inceleneceğini sordu.

Yeniden karotalınıp raporlandırılmasını isteyen avukat, ruhsatı veren belediyenin neden hala sorumlu tutulmadığını sordu.

“Fenni mesul mimar, binanın sahibi, sorumlu oluyor da kamu görevlileri, belediye görevlileri nasıl sorumlu olmuyor” diyen avukat, teknik ve hukuki anlamda yapılan araştırmada müvekkilinin otele gelip gelmemesinin onu sorumlu tutamayacağını söyledi.

Avukat, müvekkilinin 15 aydır hapishanede olmasının göz önünde bulundurularak tahliyesini talep etti.

Mahkeme saat 18.00’e kadar duruşmaya ara verirken, ara karar saat 18.00’de ara açıklanacak.

Öte yandan ara sırasında sanık avukatlarıyla aileler arasında gerginlik yaşandı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Çavuşoğlu, Azerbaycan’da KKTC üniversiteleri mezunlarıyla buluştu

Published

on

By

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan KKTC üniversiteleri mezunlarıyla bir araya geldi.

Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamaya göre Çavuşoğlu, Azerbaycan temasları kapsamında, hukuk, mimarlık, işletme ve ekonomi gibi bölümlerden mezun olup Azerbaycan’da çeşitli görevlerde bulunan Azerbaycanlı mezunlarla buluştu. Çavuşoğlu, iki ülke arasındaki iş birliğinin önemine dikkat çekti.

Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin daha da güçlendirilmesi gerektiğini ve bu bağlamda özellikle eğitim alanındaki temasların artırılacağını söyledi.

Türk dili ve edebiyatı mezunu olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, geçmişte Kiril alfabesini öğrenerek Azerbaycan edebiyatına ait bazı eserleri okuduğunu belirtti.

Çavuşoğlu, KKTC’den mezun olan öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada, “Azerbaycan’da kendimi evimde gibi hissediyorum. Azerbaycanlı soydaşlarımızı kendimizden ayrı görmüyoruz. KKTC’de dostluklar, arkadaşlıklar edindiniz. Sizler de KKTC’ye geldiğiniz zaman kendinizi evinizde gibi hissedeceksiniz. Bu bağları güçlendirmek için çalışmaya devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı ile yapılan görüşmeler kapsamında, Azerbaycanlı öğrencilerin KKTC’de eğitim almasının önünü açmak adına “önemli adımlar” atıldığını açıklayan Çavuşoğlu, “Doğu Akdeniz Üniversitesi 25, Lefke Avrupa Üniversitesi 25, KKTC Milli Eğitim Bakanlığı olarak 20 Azerbaycanlı öğrenciye burs vereceğiz” dedi.

Çavuşoğlu, Azerbaycan Bilim ve Eğitim Bakanlığı’nın da kendi değerlendirmesinin ardından burs katkısında bulunmasıyla, toplamda yaklaşık 100 Azerbaycanlı öğrencinin burslu olarak KKTC’de eğitim görmesinin planlandığını belirtti.

KKTC üniversitelerinin Azerbaycan’da daha görünür hale gelmesi için tanıtım ofisleri açıldığını açıklayan Çavuşoğlu, yapılan bu çalışmalarla iki ülke gençliği arasında yakınlaşmayı artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Azerbaycan’da görev yapan başarılı mezunlarla gurur duyduğunu belirten Çavuşoğlu, “Buraya gelişimizin sebebi birlikteliğimizi yeniden hatırlamak ve Türk yurdunu, Türk milletini birlikte yüceltmek için burada olduğumuzu söylemektir” ifadelerini kullandı.

“Geleceği birlikte şekillendirmek için yola devam ediyoruz” diyen Çavuşoğlu, KKTC ile Azerbaycan arasındaki kardeşlik köprülerinin eğitim alanında daha da pekiştirileceğini kaydetti.

Bakan Çavuşoğlu’na temaslarında KKTC Bakü Temsilcisi Büyükelçi Ufuk Turganer, Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Behçet Çelebi, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç ve  Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Rektörü Prof. Dr. Mehmet Ali Yükselen eşlik etti.

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar’dan TMT’ye yönelik sosyal medya paylaşımlarına tepki

Published

on

By

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Türk Mukavemet Teşkilatı’na (TMT) yönelik bazı sosyal medya paylaşımlarına tepki göstererek, “TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı” ifadesini kullandı.

Bayar ayrıca, “Türk Mukavemet Teşkilatı (TMT) Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu” dedi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı ile Harper Orhon tarafından yapılan sosyal medya paylaşımlarında Türk Mukavemet Teşkilatı’na ilişkin bazı ifadelere tepki gösterdi.

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Bayar, Orhon’un paylaşımıyla ilgili, “TMT saflarında görev yapmış, 55. Bölük Komutanı, eski Mukavemetçi, omuz omuza birlikte savaştığımız Şehit Ecvet Yusuf’un oğlu, Harper Orhon’un Facebook’taki paylaşımını görünce, orada ima ettikleri yalan yanlış, kin dolu, TMT’cilere saldırılarından ve suçlamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz. Bu vesile ile Şehidimiz Ecvet Yusuf’u rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun.” dedi.

Bayar, “Harper Orhon’a TMT kurulmasaydı ve TMT’ciler olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türk kakmayacaktı ve ada Yunanistan’a bağlanmış olacaktı. Önce bunu hatırlatırız! Harper Orhon da bugün bu paylaşımları yapıyorsa TMT sayesinde paylaşıyor ve TMT sayesinde kendisi de hayattadır. TMT camiasını bu tür suçlamalarından dolayı tekrar tekrar şiddetle kınıyoruz.” ifadelerini kullandı.

– Bayar’dan Harmancı’ya: “TMT Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kuruldu”

Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Lefkoşa Türk Belediye (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı’nın sosyal medya paylaşımına da tepki göstererek, “LTB Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır.’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz” dedi.

Bayar, açıklamasında, “TMT saflarında görev yapmış Mukavemetçi Mücahit Hüseyin Harmancı’nın oğlu, Lefkoşa Türk Belediye Başkanı Mehmet Harmancı’yı Facebook’taki ‘Güneyde EOKA, kuzeyde TMT birer yeraltı örgütüdür ve kanun dışıdır’ açıklamalarından dolayı şiddetle kınıyoruz ve kendisine TMT’nin Kıbrıs’taki Türkleri yok etmek için Rumların kurduğu EOKA’ya karşı Türkleri savunmak için kurulduğunu bir kez daha hatırlatırız.” ifadelerini kullandı.

Bayar açıklamasında devamla, şunları kaydetti:

“EOKA, adadaki Türkleri yok etmek ve adayı Yunanistan’a bağlamak için kurulan ve bunu icra ederken, Kıbrıs Türklerine her türlü zulmü, vahşeti ve katliamı yapmaktan çekinmeyen bir örgüttü. TMT ise bir gurup Türkün direniş amaçlı kurduğu, sonradan kadınlarıyla, çocuklarıyla, yaşlılarıyla, öğrencileriyle, çiftçileriyle, öğretmenleriyle elbirliğiyle fedakarca canlarını tehlikeye atarak Kıbrıs Türklerini EOKA terör örgütünden korumak için kurulan bir örgüttü. Sayın Harmancı’nın EOKA ile TMT’yi aynı kefeye koymasından dolayı şiddetle kınarken, kendisine TMT olmasaydı bugün Kıbrıs’ta bir tek Türkün kalmayacağını ve adanın çoktan Yunanistan’a bağlanmış olacağını bir kez daha hatırlatırız.”

TAK/BRT

Devamını Oku

Kıbrıs

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’a yönelik iddialar içeren kitaba örgütlerden tepki

Published

on

By

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı hedef aldığı gerekçesiyle kamuoyuna yansıyan kitap ve yazarına ilişkin çeşitli örgütler kınama mesajı yayımladı.

– KKTC Karadeniz Kültür Derneği

KKTC Karadeniz Kültür Derneği’nden yapılan açıklamada, söz konusu kitabın Denktaş’a yönelik “aşağılayıcı ifadeler” içerdiğini öğrenmekten derin üzüntü ve öfke duydukları belirtilerek, “Sayın Denktaş, sadece Kıbrıs Türklerinin değil, tüm Türk dünyasının tarihinde müstesna bir yere sahip, ömrünü halkının bağımsızlığına adamış, ilkeli, onurlu ve kararlı bir liderdir.” denildi.

Açıklamada, Denktaş’a hakaret etmenin sadece onun aziz hatırasına değil, Kıbrıs Türk halkının mücadelesine, şehitlerine ve bağımsızlık iradesine yapılmış “alçakça” bir saldırı olduğu kaydedilerek, “Karadeniz Kültür Derneği olarak bu tür sorumsuz, provokatif, toplumun değerlerini aşağılayan yaklaşımları en sert şekilde kınıyoruz” ifadesine yer verildi.

“Basın özgürlüğü, ifade hürriyeti elbette demokrasimizin temel taşlarındandır. Ancak bu özgürlük, tarihi gerçekleri çarpıtmak, milletin ortak değerlerine hakaret etmek ve toplumu ayrıştırmak için bir araç olarak kullanılamaz.” denilen açıklamada, yayın hakkında yasal sürecin bir an önce başlatılması ve yetkili makamların gereğini yapması çağrısında bulunuldu.

– Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği

Kıbrıs Türk Emekli Subaylar Derneği Başkanı Kazım And tarafından yapılan açıklamada, hayatını Kıbrıs Türk halkının adadaki varlığına, onun özgürlük ve bağımsızlığına adayan Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ve TMT’ye yönelik saldırıların kınandığı kaydedildi.

Açıklamada “Sözde yazar yalan ve iftiralarını tedavüle sürerek; halkımız, Kurucu Cumhurbaşkanımız ve Kıbrıs Türk mücadele tarihini karalayarak kendi ahlak anlayışını gün yüzüne çıkartmıştır.” denildi, Denktaş’ın  “Hayatta hiçbir zaman yalpalamayacaksın, düşüncelerinde bir ileri bir geri adım atmayacaksın, her dönemin adamı değil her dönem adam olacaksın.” sözleri hatırlatıldı.

– Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği

KKTC Doğal Afet Arama ve Kurtarma Derneği’nden (DAAK) yayımlanan açıklamada, Rauf Raif Denktaş’ın yalnızca KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı değil; aynı zamanda bir halkın bağımsızlık ve varoluş mücadelesinin simgesi, ömrünü Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne ve onuruna adamış büyük bir lider olduğu vurgulandı.

Açıklamada, Denktaş’ın şahsına ve mirasına yönelik yapılan her türlü küçümsemenin, aslında bu halkın tarihine, mücadelesine ve bağımsızlığına yapılmış açık bir saygısızlık olduğu kaydedildi.

“Bu çirkin ve maksatlı ifadeleri şiddetle kınıyor, tarihimize ve milli değerlerimize yapılan bu tür saldırıların karşısında dimdik duracağımızı kamuoyuna saygıyla duyuruyoruz.” ifadeleri kullanılan açıklamada, tarihi şahsiyetlerin arkasından edilen hakaretlerin fikir özgürlüğü kisvesi altında meşrulaştırılamayacağı belirtildi.

– Emekli Astsubaylar Derneği

KKTC Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı Emekli Astsubaylar Derneği Genel Başkanı Esen Ömürlü tarafından yapılan açıklamada, söz konusu kitapta yer alan ifadeleri ve “seviyesiz” söylemleri derin bir üzüntü ve öfkeyle karşıladıkları kaydedildi.

Açıklamada, “Büyük Kıbrıs Türk mücadelesinin mihenk taşı olan Rauf Raif Denktaş’a yönelik çirkin ve aşağılayıcı ifadelerin yalnızca bireysel ahlaki zaaf değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesine yapılmış aleni bir saldırı olduğu belirtildi.

“Denktaş, sadece bir devlet adamı değil; aynı zamanda yüz yılı aşkın bir mücadelenin sembolü, halkımızın bağımsızlık ve özgürlük inancının vücut bulmuş halidir. Ona yönelik saldırılar, biz emekli askerlerin, mücahitlerin, halkımızın ve genç nesillerimizin maneviyatına, tarih bilincine ve milli şuuruna yapılmış bir hakarettir.” denilen açıklamada, kitapta kullanılan dilin ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceği savunuldu.

Denktaş’ı karalamaya yönelik  girişimlerin şiddetle kınandığı açıklamada, ilgili mercilerden söz konusu şahsın iftiralarına karşı hukuki sürecin ivedilikle başlatılması, kamuoyunun ise bu türde karalama kampanyalarına duyarlı olması talep edildi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam