Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İsrail güçlerinin girmeye çekindiği Batı Şeria’daki Cenin Mülteci Kampı

Cenin Mülteci Kampı, Aksa İntifadası’nın ikinci yılında İsrail askerlerince gerçekleştirilen baskında onlarca Filistinlinin hayatını kaybettiği olaylardan bu yana bir kez daha Batı Şeria’daki silahlı direnişin merkezi olma ihtimaliyle gündemde.

Published

on

İsrail güçlerinin girmeye çekindiği, Filistin İslami Cihad Hareketinin Batı Şeria’daki kalesi sayılan Cenin kentinde yer alan Cenin Mülteci Kampı, “Batı Şeria’daki Gazze” olarak anılıyor.

İsrail’in 1948’deki kuruluşundan sonra mülteci durumuna düşen Filistinliler için Cenin kentinde 1953’te kurulan söz konusu mülteci k ampının bugünkü nüfusu 27 bine ulaşmış durumda.

Yakın zamanda 4 Filistinlinin İsrail askerleriyle girdiği çatışma sonucu hayatını kaybettiği olaylara sahne olan kamp, yapısı itibarıyla sahip olduğu koşullardan dolayı “İkinci Gazze” olarak nitelendiriliyor.

İsrail’in Gilboa Hapishanesi’nden 6 Eylül’de firar eden 6 Filistinliden 2’sinin uzun bir süre yakalanamaması üzerine gözlerin çevrildiği kampta Filistinli direnişçiler İsrail’e karşı gövde gösterisi yaparken, iki firari mahkûmun 19 Eylül gecesi yakalanmasıyla kampta tansiyon düşse de gergin bekleyiş hala sürüyor.

Fi listinli iki firarinin 19 Eylül’de yakalanmasından önce İsrailliler söz konusu mahkumların burada saklandığını düşünse de kampa herhangi bir operasyon düzenleyememiş, Filistinli gruplara bağlı silahlı kişiler de kampta gece gündüz nöbet tutmuştu.

Cenin Kampı’ndaki Filistinli grupların askeri kanatları ilk kez “Ortak Operasyonlar Odası” adı altında bir oluşum kurulduğunu duyurdu. Oluşumda, Hamas, Fetih ve İslami Cihada bağlı askeri gruplar yer alıyor.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), 1953 yılında Hayfa kentine bağlı Kermel bölgesinden gelen m ültecilerin barınması için Cenin belediyesi sınırları içinde Cenin Kampı’nı kurdu.

İsrail ordusu, Nisan 2002’de Cenin Mülteci Kampı’na karadan ve havadan saldırılar düzenlemişti. Cenin katliamı olarak anılan saldırılarda 10 gün içinde, çoğu sivil 63 Filistinli ile 23 İsrail askeri hayatını kaybetmişti. Mülteci kampında 455 ev de tamamen yıkılmıştı.

Silah, rakipleri birleştiriyor

Anadolu Ajansı (AA) ekibi, Cenin Mülteci Kampı’nda bağlı oldukları grupların amblemlerini taşıyan kar maskeleriyle yüzlerini gizleyen silahlı kişilerle görüştü.

Fetih ve Hamas hareketleri aras ındaki siyasi bölünmeye rağmen, Cenin Kampı’ndaki direnişin silahı onları birleştirdi.

Fetih Hareketinin silahlı kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayı’na ait armayı taşıyan bir Filistinli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, “İsrail ile silah dışında konuşacak bir şey yok.” dedi.

Omzunda M16 tüfek ve belinde tabancası bulunan Filistinli, “Savaşmaya hazırız, geri adım atmayacağız.” ifadelerini kullandı.

El-Aksa Şehitleri Tugayı yakınında duran Hamas Hareketinin silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları’na ait armaları taşıyan kişiler ise açıklama yapmadı.

Genel seferberlik

İslami Cihad Hareketinin silahlı kanadı Kudüs Seriyyeleri’ne bağlı bir Filistinli de “Kampta genel seferberlik ilan edildi.

Tüm gruplar savaşmaya hazır. İsrail ordusu, kampa girmesi halinde beklemediği bir şeyle karşılaşacak.” diye konuştu.

İsrail’in muhtemel bir saldırısını püskürtmeye hazır onlarca savaşçı bulunduğunu ve Cenin Kampı’nın “İkinci Gazze” olduğunu dile getiren Filistinli, şunları kaydetti:

“Yaşları 20 ile 30 arasında değişen savaşçı gençlerin bir kısmı direnişçi ailelerden geliyor. Bazıları babasını, bazıları da kardeşini şehit verdi. Bazılarının akrabaları ise esir düşmüş durumda. İsrail ordusu, kampa girmesi halinde pişman olacak.”

Gözlemciler, Cenin Kampı’ndaki koşulların İsrail ordusunun işgal edemediği Gazze Şeridi’ndeki koşullara çok benzediğini belirtiyor.

Bölge sakinleri de İsrail’in henüz açıklama yapmamasına rağmen kampa askeri operasyon başlatmasını bekliyor.

Cenin Kampı’ndaki gergin atmosfer

İsrail’in kuzeyindeki yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi’nden tünel kazarak firar edenlerden 6 Filistinliden 4’ünün yakalanmasının ardından Cenin Kampı sakinleri gösteriler düzenlemiş, Cenin’in yakınlarındaki İsrail ‘e bağlı Celme askeri kontrol noktasına taş ve molotofkokteyli atmıştı.

Filistinli 6 tutuklunun hapisten kaçmasından önce de İsrail’in 16 Ağustos’ta Cenin Kampı’na düzenlediği baskında 4 kişi hayatını kaybetmişti. Bu olaydan itibaren kampta, ​​herhangi bir müdahaleyi püskürtmek için bir “öfke ve teyakkuz” halinin hakim olduğu ifade ediliyor.

Firar ettikten sonra yakalan Filistinlilerden Zekeriya ez-Zubeydi’nin sorgu sırasında işkenceye maruz kaldığına ilişkin haberlerin kamptaki gerginliği daha da tırmandırdığı belirtiliyor.

İsrail tehdidi

Öte yandan İsrail Genelkurm ay Başkanı Aviv Kochavi, Cenin ya da Gazze Şeridi’ne yönelik askeri operasyon düzenlenmesinin uzak bir ihtimal olmadığını ifade etmişti.

Kochavi, İsrail’in Kanal 12 televizyonuna verdiği demeçte, planların yürürlükte olduğunu, olayların tekrarlaması halinde ihtiyaç duydukları sıklıkta operasyon düzenleyeceklerini kaydetmişti.

İsrail Genelkurmay Başkanı, “Cenin kentinden ya da Cenin Mülteci Kampı’ndan düzenlenen saldırıların boyutunun artması halinde bu bölgede bir temizleme operasyonu yapılmasının kaçınılmaz olabileceğini” söylemişti.

Ne olmuştu?

Filistinli 6 tutukl unun 6 Eylül’de İsrail’in kuzeyindeki yüksek güvenlikli Gilboa Hapishanesi’nden tünel kazarak firar etmesinin yankıları, İsrail ve Filistin kamuoyunda hala sürüyor.

Firari Filistinlilerden Fetih Hareketinin silahlı kanadı El-Aksa Şehitleri Tugayı üyesi Zekeriya ez-Zubeydi ile İslami Cihad Hareketi mensubu Muhammed Kasım Arıda, Yakub Mahmud Kadri ve Mahmud Abdullah Arıda 10-11 Eylül tarihlerinde, diğer iki Filistinli Eyhem Fuad Kemamci ve Munadil Yakub Nufeyat da 19 Eylül’de İsrail güçlerince yakalanmıştı.

İsrail’de 6 Eylül sabahı gerçekleşen firarla dünya gündeminde yer edinen 6 Fi listinliden 4’ü müebbet hapse mahkûm, 2’si hakkında ise kesinleşmiş bir hüküm yok.

Filistin Esir Cemiyetinin verilerine göre, 6 Eylül 2021 itibarıyla, İsrail hapishanelerinde 520’si “idari tutuklu” olmak üzere yaklaşık 4 bin 650 Filistinli bulunuyor. Bunlardan yaklaşık 200’ü çocuklardan oluşuyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Yapay zeka, tartışmalarda insanlardan daha ikna edici olabiliyor

Published

on

By

Araştırmaya göre, yapay zeka sistemleri, tartışmalarda insanlardan yüzde 64 daha ikna edici olabiliyor.

İsviçre Federal Teknoloji Enstitüsünden Francesco Salvi öncülüğündeki araştırmada, yapay zekanın ikna gücü ve bunun olası sonuçları incelendi.

Çalışma kapsamında 300 katılımcı, 300 insan rakip ile eşleştirildi, ayrıca diğer 300 kişi “Chat GPT-4” adlı yapay zeka sistemiyle tartıştı.

Her bir çift, okul üniforması zorunluluğundan fosil yakıtların yasaklanması ya da yapay zekanın toplum için iyi olup olmamasına kadar uzanan çeşitli tartışmalı konularda görüşlerini savundu.

Deneyler sırasında, katılımcılar tartışma öncesi ve sonrası konular hakkındaki görüşlerini bir anket aracılığıyla belirtti. Rakiplerin yarısına, karşılarındaki kişinin yaş, cinsiyet, etnik köken ve siyasi eğilim gibi kişisel bilgileri de verildi.

Araştırmada, yapay zekanın, kişisel bilgiler sağlandığında insan rakiplerine kıyasla yüzde 64 daha ikna edici olduğu belirlendi. Ancak kişisel bilgiye erişim olmadan yapay zekanın ikna kabiliyeti insanlar ile eşit düzeyde kaldı.

Salvi, araştırmaya ilişkin açıklamasında, “Yapay zeka, yalnızca iyi argüman sunan biri gibi değil, tam olarak sizin düğmelerinize basmayı bilen biri gibi tartışıyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Sosyal medya platformlarındaki kişisel bilgilerin, yapay zekanın ikna gücünü daha da artırdığı konusunda uyaran Salvi, çok az bilgi verildiğinde bile bu sistemlerin, insanlardan ciddi derecede daha ikna edici olduğunu belirtti.

Araştırmanın sonuçları Nature dergisinde yayımlandı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere-AB Zirvesi’nin ardından ortak açıklama yapıldı

Published

on

By

İngiltere’nin başkenti Londra’da düzenlenen İngiltere-AB Zirvesi’nin ardından yapılan ortak açıklamada, bu zirvenin yeni stratejik ortaklığın ilk adımı olduğu ve küresel jeopolitik zorluklara karşı işbirliğinin artırılacağı bildirildi.

Ortak açıklamada, İngiltere ve AB’nin, “yeni stratejik ortaklık kurma” kararı alarak, işbirliğinin küresel jeopolitik zorluklarla uyumlu olarak güçlendirileceği belirtildi.

Açıklamada, “Gelişen ve karmaşıklaşan küresel jeopolitik ortam karşısında ortak değerlerimizi ve daha derin işbirliğine olan bağlılığımızı teyit ederek, İngiltere ve AB arasında yeni stratejik ortaklık üzerinde mutabık kaldık.” ifadesi kullanıldı.

Güvenlik, savunma, ekonomi ve iklim değişikliği gibi konularda işbirliğini artırmaya yönelik de adımlar atılacağı kaydedilen açıklamada, liderlerin, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi temel ilkelere sadık kalarak ortak güvenlik ve ekonomi stratejisi geliştirme kararı aldığı vurgulandı.

Orta Doğu’daki son gelişmelere dair durumun da ele alındığı kaydedilen açıklamada, “Gazze’de derhal ve kalıcı ateşkes sağlanması, tüm rehinelerin serbest bırakılması ve Gazze’ye insani yardım akışının engellenmemesi yönündeki kararlılığımızı ifade ettik. İki devletli çözüme dayalı kalıcı ve sürdürülebilir bir barış arayışının önemini vurguladık.” denildi.

Açıklamada, düzensiz göçe de değinilerek, bunun ortak zorluk olduğu, kaynak ve transit ülkelerle çalışılarak ve tüm güzergah boyunca bir yaklaşım benimsenerek ele alınması gerektiği konusunda mutabık olunduğu belirtildi.

– İran, Suriye ve Lübnan’a da değinildi

Açıklamada, İran’ın nükleer programının tehlikeli şekilde genişlemesinin yanı sıra bölgedeki ve Avrupa topraklarındaki davranışları konusunda derin endişelerin sürdüğü aktarılarak, şunlar kaydedildi:

“İran’ın yabancı uyruklu kişileri haksız yere tutuklamasını kınıyoruz ve İran’ı, rehine diplomasisi uygulamayı durdurmaya çağırıyoruz. Bölgesel istikrarı sürdürmeye ve İran’ın nükleer programı için müzakere edilmiş çözüm sağlama konusunda kararlılığımızı sürdürüyoruz.”

Açıklamada, Suriye ve Lübnan’a ilişkin de “Suriye halkına, barışçıl, kapsayıcı ve istikrarlı bir siyasi geleceğe yönelik çabalarında destek verdiğimizi belirttik. Lübnan’ın istikrar, yeniden inşa ve reform gündemi doğrultusunda attığı adımlara desteğimizi yineledik.” ifadeleri kullanıldı.

Bu zirvenin, “yeni stratejik ortaklığın ilk adımı” olduğu vurgulanan açıklamada, İngiltere-AB ilişkilerini güçlendirmek üzere yıllık zirvelerin düzenlemesine karar verildiği bildirildi.

Devamını Oku

Dünya

Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu toplantısı yarın Washington’da düzenlenecek

Published

on

By

Türkiye-ABD Suriye Çalışma Grubu toplantısının yarın ABD’nin Washington kentinde düzenlenmesi planlanıyor.

TC Dışişleri Bakanlığı kaynaklarından edinilen bilgiye göre toplantı, Türkiye Dışişleri Bakan Yardımcısı Nuh Yılmaz ile ABD’li mevkidaşı Christopher Landau’nun eş başkanlıklarında kurumlar arası formatta gerçekleştirilecek.

Toplantıda, Türkiye ve ABD’nin Suriye politikalarındaki önceliklerinin üzerinde durulması, Suriye’de güvenlik ve istikrarın tesis edilmesine dönük işbirliği imkanlarının ele alınması öngörülüyor.

DEAŞ’la ve diğer terör örgütleriyle mücadelenin toplantının gündeminde yer alacak konuların başında gelmesi beklenirken, bu çerçevede, Türkiye tarafından son dönemde DEAŞ’la mücadele bağlamında Suriye yönetimine verilen destek ve öncülük edilen bölgesel çabalar ele alınacak.

Toplantıda, Suriye’nin kuzeydoğusundaki kamplar kapsamında işbirliği imkanlarının değerlendirilmesi, ayrıca ABD tarafının, Suriye’deki askeri birliklerinin konsolidasyonuna ilişkin yürütülen süreç hakkında bilgi vermesi bekleniyor.

ABD ile Suriye arasında liderler düzeyinde doğrudan angajmanın başlatılmasının ve ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını açıklamasının hemen ardından tertiplenmesi açısından toplantı büyük önem taşıyor.

Bu çerçevede, toplantıda Suriye’ye yönelik ABD yaptırımlarının kaldırılması bağlamında izlenecek süreç ve takvimin de ele alınması planlanıyor.

Türkiye Bakan Yardımcısı Yılmaz’ın, görüşmeler kapsamında, Türkiye’nin, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin korunması suretiyle, Suriye’de güvenlik ve istikrarın sağlanması amacıyla siyasi ve ekonomik konular ile güvenlik alanında ABD’yle çok boyutlu eş güdüme verdiği önemi vurgulaması bekleniyor.

Yılmaz’ın, Suriye’nin içinden geçmekte olduğu tarihi sürecin, ülkenin tüm terör unsurlarından arındırılmasıyla sonuçlanması yönünde Türkiye’nin beklentisini paylaşması öngörülüyor.

Devamını Oku

Trending

Reklam