Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

İsrail’de askerliği reddeden Siyonizm karşıtı genç, İngiltere’den sığınma talep ediyor

İsrail ordusunda askerlik yapmayı reddederek 2017’de İngiltere’ye kaçan ve sığınma talebi kabul edilmeyen Siyonizm karşıtı Ultra Ortodoks Yahudi genç, “Apartheid uygulayan ve savaş suçlarına karışan bir orduya gönderilmekten korkuyorum.

Published

on

Asker kaçağı olarak beni 15 yıla kadar hapse göndermelerinden ve askerliği reddettiğim için bana işkence etmelerinden korkuyorum.” dedi.

Ülkesi İsrail’de zorunlu askerliğe karşı çıktığı için 17 yaşında geldiği İngiltere’de, Aralık 2020’de sığınma talebi reddedilen ve bugün temyiz duruşması görülecek Ultra Ortodoks Yahudi genç, sığınma talebinin kabul edilmesini bekliyor.

Mahk emenin, güvenlik endişesi nedeniyle gencin isminin açıklanmaması yönünde kararı bulunuyor.

Gencin avukatı Fahad Ansari, Manchester şehrinde yapılacak temyiz duruşmasından çıkacak kararın, gelecekte hem askerliği reddeden Yahudiler hem de İsrail zulmü altındaki Filistinlilerin yapacağı sığınma talepleri için de emsal teşkil edebileceği görüşünü savunuyor.

İşgal nedeniyle askere gitmeyi reddeden ve bu nedenle 3 ay hapis cezasına çarptırılan Kudüs’te yaşayan İsrailli kadın aktivist Sahar Vardi de askere gitmek istemeyen özellikle Ultra Ortodoks Yahudilerin protestolarında çok fazla po lis şiddeti uygulandığını dile getirdi.

Öte yandan  İngiltere’nin başkenti Londra’da Ultra Ortodoks Yahudilerin en yoğun yaşadığı Stamford Hill bölgesinde, İsrail’in zorunlu askerlik uygulaması ve Yahudi gencin sığınma talebine ilişkin sorular yöneltti ancak kimse konuya ilişkin yorum yapmak istemedi.

“Siyonistler, yerli Filistin halkını zorla yerinden etti, topraklarını çaldı”

Şu anda 21 yaşında olan hahamlık öğrencisi Ultra Ortodoks genç, Siyonizm ve İsrail devletinin meşruiyetiyle ilgili görüşlerinin yanı sıra zorunlu askerliğ e karşı duruşu ve askerliği reddetmesinin ardından yaşadığı süreci AA muhabirine anlattı.

“Siyonizm, Yahudiliğe hakarettir.” diyen genç, Yahudi kutsal kitaplarına göre, Yahudi halkının, günahlarının cezası olarak kutsal topraklarda kitleler halinde toplanmalarının Tanrı tarafından yasaklandığını ve bu cezanın ancak Mesih’in dönüşüyle kaldırılacağı değerlendirmesinde bulundu.

Bu görüşün, Holokost’tan onlarca yıl önce küresel Yahudiliğin ezici görüşü olduğuna işaret eden genç, şunları kaydetti:

“Siyonizm, kendi gündemini ilerletmek için Yahudi halkını ve Yahudilerin çektiği acıları sömüren siyasi projedir. Bu süreçte, yerli Filistin halkını zorla yerinden etti ve topraklarını çaldı. Siyonistler, Araplara karşı ırk ayrımcılığı yapan Siyonist devletlerini yaratmak için hırsızlık ve toplu katliamlara giriştiler. Allah’a en ağır şekilde isyan ettiler.”

Genç, İsrail’in varlığına karşı çıkmasının nedenini, “(İsrail) Yahudiliğe bir hakarettir ve (Filistinlilerin) topraklarını çalarak, insanları yerinden ederek, katlederek ve tüm haklarını reddederek, yerli Filistin halkını boyun eğdiren bir sistemi uygulamaya koydu.” şeklinde açıkladı.

“Her gün zulüm uygulayan böyle ahlaksız bir orduya hizmet edemem”

Ultra Ortodoks Yahudi genç, İsrail ordusunda askerlik yapmayı neden reddettiği sorusuna ise şu yanıtı verdi:

“Savunduğum her şeye karşı olurdu.

Siyonizm’e ve İsrail devletinin meşruiyetine karşıyım ve bu nedenle devletin korunmasına katılamadım. Ayrıca, İsrail devleti Apartheid uyguluyor ve Filistin halkına karşı her zaman savaş suçlarına karışıyor. Her gün bu tür zulümler uygulayan böyle ahlaksız bir orduya hizmet edemem.”

İsrail’de 2015’te katıldığı zorunlu askerliğe karşı düzenlenen bir protestoda polis şiddetine maruz kaldığını dile getiren genç, “O zamanlar 17 yaşındaydım.

Gözaltına alındım ve nezarette kaldım. Kelepçelendim ve yere itildim ve ardından kelepçelerimle sürüklendim. Küfrettiler, üzerime tükürdüler ve sopayla dövüldüm. Çok küçük düşürücü ve acı verici bir deneyimdi.” ifadelerini kullandı.

“Geri gönderilirsem askerliği reddettiğim için bana işkence etmelerinden korkuyorum”

Genç, sığınma talebinin reddedilmesi ve İsrail’e sınır dışı edilmesi durumunda başına neler gelebileceğini ise şu sözlerle anlattı:

“Geçmişte dini inançlarım ve siyasi görüşlerim nedeniyle İsrail devleti tarafından zulüm gördüm. Kimliğimin temel bir yönü oldukları için bu inanç ve görüşleri değiştirmek istemiyorum. Siyonizm’e her zaman aktif olarak karşı çıkacağım. Apartheid uygulayan ve savaş suçlarına karışan bir orduya gönderilmekten korkuyorum. Asker kaçağı olarak beni 15 yıla kadar hapse göndermelerinden ve askerliği reddettiğim için bana işkence etmelerinden korkuyorum.”

Gencin avukatı Ansari: “Geri gönderilirse 15 yıla kadar hapis yatabilir, işkence görebilir”

Ultra Ortodoks Yahudi gencin İngiltere’ye yaptığı sığınma talebinin reddedilmesinin ardından temyiz başvurusunda bulanan avuka tı Fahad Ansari de yaşanan süreci ve davada gelinen son noktayı AA muhabirine anlattı.

Ansari, hahamlık öğrencisi olan müvekkilinin, İsrail’de iken Ultra Ortodoks Yahudilerin dini okulları olan Yeşiva’daki öğrencilerin zorla askere alınmasını protesto ettiğini ve bu nedenle gözaltına alındığını, polis nezaretindeyken dövüldüğünü, taciz edildiğini, üzerine tükürüldüğünü ve sopayla dövüldüğünü anlattı.

Müvekkilinin daha sonra İsrail’i terk ederek İngiltere’ye geldiğini ve burada sığınma talebinde bulunduğunu belirten Ansari, bu talebi reddedilen gencin İsrail’e geri dönme korkusunun iki temele dayandığını belirtti.

Ansari, “Birincisi, geri dönerse asker kaçağı muamelesi görmesinden korkuyor. Sonuç olarak, 15 yıla kadar hapis yatabilir, bu süre içinde muhtemelen işkence de görecektir. İkincisi, kimliğinin temel yönü olarak, İsrail’in politikalarını ve onun için yaşamanın rahat olmadığı İsrail devletini protesto etmesi gerektiğini hissediyor ve eğer yaparsa ki muhtemelen tekrar tekmelenecek ve işkence görecektir.”

İngiltere İçişleri Bakanlığının, müvekkilinin Asperger Sendromu olduğu için zihinsel nedenlerle askerlik hizmetinden kaçınabileceği gerekçesiyle ilk s ığınma talebini reddettiğini söyleyen Ansari, gencin bu nedenle askerlikten muaf tutulmayacağını ve ülkeden çıktığı için asker kaçağı muamelesi göreceğini söyledi.

Ansari, söz konusunu davanın bir sığınma hakkı davası olduğuna işaret ederek, “Şimdi onun dini ve siyasi görüşleri nedeniyle zulme uğrayacağına inanıyoruz. Belli ki o bir Yahudi, o bir Ortodoks Yahudi ve onun inancına göre İsrail devleti bile olmamalı ve ne pahasına olursa olsun Siyonizm’e karşı çıkılmalı.” dedi.

Daha önce böyle bir davayla karşılaşıp karşılaşmadıkları sorusuna Ansari, “Bunun benzeri görülmemiş olduğunu düşünüyoruz.

Bildiğimiz kadarıyla, bu ilk kez oluyor. Daha önce böyle bir davamız olmadı ve bunun için bir emsal de bulamadık ama hepsi mahkemeye gelmiyor ve bunun benzeri görülmemiş olduğunu düşünüyoruz.” diye konuştu.

Ansari, temyiz duruşmasıyla ilgili beklentisinin ne yönde olduğuna ilişkin ise şu ifadeleri kullandı:

“Kendime oldukça güveniyorum ve bunu söylememin nedeni, bir yandan İçişleri Bakanımız Priti Patel’in müvekkilimizin daha 17 yaşındayken yargılandığını zaten kabul etmiş olması ve İsrail’de Apartheid’in yapıldığına dair kanıtlar eziciyse ki İsrailli insan hakları örgütü B’Tselem’den raporlarımız var. Ayrıca, Filistin durumu ve Siyonizm konusunda seçkin uzmanlar olan Profesör Ilan Pappe ve Profesör Yakov Rabkin’den, onun (müvekkilinin) çektiği acıyı bağlamına oturtacak uzman kanıtlarına sahibiz. Bu nedenle, mahkemenin temyiz başvurusunu reddetmesinin ve temyizini reddetmesinin mahkeme için fazlasıyla inanılmaz olacağına dair kanıtların ezici olduğunu hissediyorum. Tabii eğer böyle bir şey olursa, bunu bir sonraki aşamaya taşımaya ve daha da yukarıya çekmeye hazırız.”

Avukat Ansari, İsrail’de yargılanma riski nedeniyle, müvekkilinin İngiltere’de kalma sına izin verilmesi gerektiğine dair mahkemeyi ikna etmek için yeterli kanıtı olduğuna emin olduğunu bildirdi.

“Bütün bunları kendi iyiliği için değil, ilkeleri ve Filistinlilerin çıkarları için feda etmeyi seçti”

Sığınma talebinde bulunan gencin şu süreçte gergin olduğunu ve sürekli dua ettiğini söyleyen Ansari, müvekkiliyle ilgili şu görüşleri paylaştı:

“O çok takdire şayan birisi. Her zaman bunun kendisiyle ilgili olmadığını söylüyor. Burada olmak ve yargılanmak istemesem de gerçekten, bunu Filistinliler için yapmak istiyorum. Başka bir meslektaşıma söylediğim gibi, bu genç adam İsrail’de yaşayan bir Yahudi olarak en ayrıcalıklı hayatı yaşayabilirdi.

En ayrıcalıklı hayatı yaşamak istiyorsa yapabilir. Bütün bunları kendi iyiliği için değil, ilkeleri ve Filistinlilerin çıkarları için feda etmeyi seçti ve bu takdir edilmesi gereken, alkışlanması gereken bir şey. Eğer bir şey varsa, o da bu genç adam dünyadaki genç insanlar için bir rol model olarak takdir edilmelidir. İzleyicilerinize söylemek istediğim, bu genç adamın cesaret konusunda rol model alınması gerektiğidir. Bence onun cesaretinden, yiğitliğinden ve dayanıklılığından ders almamız gerekiyor ve elimizden geldiğince onu desteklemeliyiz.”

İsrailli kadın aktivist Vardi, işgalin bir parçası olmamak için askerliği reddetti, 3 ay hapis cezası aldı

Ülkesinde 2008’de zorunluğu askerliğe karşı çıktığı için 3 ay hapis cezasına çarptırılan İsrailli kadın aktivist Sahar Vardi de, 18 yaşına bastığında askere gitmeyi reddettiğini ve gitmeme nedeninin ise ağırlıklı olarak “işgal” olduğunu dile getirdi.

Vardi, “Filistin halkına yönelik işgalinin bir parçası olmak istemiyorum. Askerlik için gönderilmeden önce yaklaşık 2 ay hapiste ve 3 ay da gözaltında kaldım.” dedi.

Kudüs’te yaşayan vicdani retçi Vardi, belli bir süre hapis cezasının ardından zorunluğu askerliğe karşı çıkan bu kişilerin askerlikten muaf tutulduğunu belirtti.

Öte yandan, İsrail’de askerliği reddeden farklı gruplar olduğuna ve askerlik karşıtı gösterilerde de polisin bu gruplara karşı tutumunun da farklılık gösterdiğine dikkati çeken Vardi, Ultra Ortodoks Yahudilerin ise büyük çoğunluğunun askere gitmeyi reddettiğini söyledi.

Vicdani retçi Vardi, şu ifadeleri kullandı:

“Ultra Ortodoks Yahudiler özellikle dini nedenlerle askere gitmeyi reddettikleri için hapishanede oldukça uzun süre kalıyor. Protestoları da çok daha büyük oluyor. Hatırladığım en büyük protestoya yarım milyon kişi katılmıştı ki bu çok büyük bir rakam. Polisin onlara tepkisi genellikle çok şiddetli oluyor. Polis onlara karşı çok fazla ekipman ve kötü kokan tazyikli su kullanıyor, gözaltına alıyor. Özellikle Ultra Ortodoks Yahudilere karşı çok fazla polis şiddeti olduğu çok bariz.”

Ultra Ortodoks Yahudiler kim ve neden İsrail ordusunda askerlik yapmaya karşı çıkıyor?

İsrail’de siyah kıyafetleri ve saçlarının yan tarafını uzatmalarıyla dikkati çeken Ortodoks Yahudile r, erkekler için 3 yıl, kadınlar içinse 2,5 yıl olan zorunlu askerlik hizmetine karşı düzenledikleri protestolarla sık sık ülkenin gündemine geliyor.

Çoğu dini gerekçelerle askerliği reddeden Ortodoks Yahudiler, 9 milyon civarı olan İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini teşkil ediyor.

Ülkedeki Ortodoks Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Limasol’daki yangının dumanları Lübnan kıyılarına kadar ulaştı… Kundaklama iddiaları var

Published

on

By

Limasol’un dağlık bölgelerinde çarşamba günü çıkan ve dün kontrol altına alınabilen orman yangınında, 125 kilometrekarelik alan kül oldu, 14 köy ciddi şekilde etkilendi. Uydu görüntülerinde, yangının sebep olduğu dumanların Lübnan sahillerine kadar ulaştığı görüldü. Basına, kundaklama iddiaları da yansımaya başladı.

-“İlk hasar tespiti…”

Fileleftheros’a göre yangının kontrol altına alınmasından sonra hasar tespitine başlandı. İlk belirlemelere göre 2 kişi yangından kaçmaya çalışırken araçları içerisinde yanarak can verdi. Vücutlarında yanıklar oluşan ya da dumandan etkilenen 7 kişi halen hastanede tedavi görüyor, 70 civarında kişi ise ayakta tedavi ve taburcu oldu. Yangında toplam 191 konut zarar gördü. 93 konut ve 120 araç tamamen yandı, 31 bina ağır hasar gördü. 28 köydeki bağ ve ekinler hasar gördü.

-“Kundaklama şüphesi…

Alithia’ya göre yangının Ay. Amvrosio’daki evinin avlusuna kadar ulaştığı bir kadın, çarşamba günü tarlalar içerisinde gizlenen siyah giyimli, yüzünü maskeyle gizleyen ve sırt çantası bulunan bir kişi görüldüğünü, söz konusu kişinin fark edildiğini anlayınca kaçtığını, kısa süre sonra da yangın çıktığını açıkladı. Bir yayın organına konuşan kadın bu durumun tesadüf olmadığını belirterek, çarşamba gecesi komşu bölgelerin alevlerle kaplandığını ve evlerin boşaltıldığını söyledi.

Yangının etkili olduğu bölgelerde, tahliye edilen evlerin yağmalandığı bilgisini de veren gazete, bu durum Adalet Bakanı Harçiotis’e sorulduğunda “polisin bilgisi var, araştırıyor” cevabı alındığını kaydetti.

Fileleftheros “Malia” (Bağlarbaşı) köyündeki köprünün altındaki çöp alanında iki noktada yangın çıktığının görüldüğünü, bunun kundaklama olup olmadığının henüz bilinmediğini ancak bölge sakinlerinin, son 15 gün içerisinde aynı noktada 3 yangın çıktığına dikkat çektiklerini yazdı.

-“Yardım kampanyaları yasa dışı…”

Haravgi ve Alithia Rum Gönüllülük Koordinasyon Konseyi’nin, bu günlerde kişi veya gruplar tarafından yangından zarar görenlere yardım amaçlı ilan edilen bütün bağış kampanyalarının yasa dışı olduğunu açıklayarak kişileri dikkatli olmaya çağırdığını yazdı.

Devamını Oku

Dünya

İngiltere Başbakanı Starmer, Gazzeli çocukları ülkede tedavi etmek istediklerini açıkladı

Published

on

By

İngiltere Başbakanı Keir Starmer, acil tıbbi desteğe ihtiyacı olan Gazzeli çocukları bölgeden tahliye edip İngiltere’de tedavilerini yapmak için çabaları hızlandıracaklarını bildirdi.

Starmer, Gazze’deki duruma ilişkin açıklamasında, bölgeden gelen görüntülerin İngiltere’de halkı derinden etkilediğini, açlık ve çile görüntülerinin dehşet verici olduğunu söyledi.

“Bebekler ve çocuklar için gönderilen yardımların girişinin engellenmesi kabul edilemez.” diyen Starmer, esirlerin varlığının da kabul edilemez olduğunu ifade etti.

Starmer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yüzlerce sivil yardım ararken öldürüldü, çocuklar su doldururken öldürüldü. Bu bir insani felakettir ve sona ermelidir. Gazze’ye milyonlarca sterlinlik yardım yaptık. Bu yıl 40 milyon sterlinlik ekstra yardım açıkladık ancak bu yardımlar içeri (Gazze’ye) giremiyor. Şimdi Gazze’de acil tıbbi desteğe ihtiyaç duyan çocukları tahliye etmek ve tedavilerini İngiltere’de yapmak için çabalarımızı hızlandırıyoruz.”

İsrail’in başka ülkelerin Gazze’ye havadan yardım bırakmasına izin vereceği haberini değerlendiren Starmer, “Çok geç alınmış bir karar ancak bu yolla yardımları Gazze’ye sokabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.” dedi.

Starmer, Ürdün makamlarıyla İngiliz yardımlarını Gazze’ye sokmak için çalıştıklarını dile getirdi.

Yakın müttefiklerle bölgede barışa giden bir yol için çalıştığının altını çizen Starmer, bu yolla ateşkesi kalıcı barışa dönüştürmenin somut adımlarının atılacağını ifade etti.

Starmer, Filistin devletini tanıma kararına değinerek, “Filistin devletinin tanınması bu adımlardan biri olmalı. Ancak bu, iki devletli bir çözümün ve Filistinliler ile İsrailliler için kalıcı bir güvenlikle sonuçlanacak daha geniş bir planın parçası olmalı.” dedi.

Tanımanın nihai hedef olduğunu vurgulayan Starmer, İngiltere’nin gerçek, anlamlı ve pratik çözümlerle uluslararası hareketleri arkasında topladığını belirtti.

Buna örnek olarak Ukrayna için Gönüllüler Koalisyonunun kurulmasını gösteren Starmer, “Orta Doğu’da da olması gereken, acıları şimdi ve uzun vadede sona erdirecek bir planın arkasında yeni bir uluslararası koalisyon kurmak.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Trump, Fransa’nın Filistin’i tanıma kararını “önemi yok” diye yorumladı

Published

on

By

ABD Başkanı Donald Trump, Fransa’nın Filistin Devleti’ni tanıma kararını, “(Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron) Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” ifadesiyle değerlendirdi.

ABD Başkanı Trump, İskoçya ziyareti için Beyaz Saray’dan ayrılırken basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Trump, bir soru üzerine, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un Filistin’i tanıma kararına ilişkin, “Macron farklı bir adam. Fena biri değil. Takım oyuncusu sayılır. Ama açıklamasının hiçbir önemi yok. Çok iyi bir adam, onu severim ama açıklamasının bir önemi yok.” yorumunu yaptı.

Öte yandan ABD Başkanı Trump, resmi ziyaret için gittiği İskoçya’ya indikten sonra havalimanında basın mensuplarının konuyla ilgili sorusunu yanıtladı.

Trump, “Bu onun kararı, benim kararım değil. Ben ABD’nin tarafındayım, Fransa’nın değil.” ifadelerini kullandı.

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, dün, ülkesinin Filistin Devleti’ni tanımasına karar verdiklerini ve eylülde resmi bir açıklama yapacağını bildirmişti.

İrlanda, Norveç ve İspanya da 28 Mayıs 2024’te Filistin’i resmen tanıdığını duyurmuştu.

-ABD’li senatörlerden Trump’a “Gazze’de ateşkes için Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısı

Öte yandan ABD Senatosunun önde gelen 6 Demokrat ismi, Başkan Donald Trump’a, “Gazze’de ateşkes için İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya baskı yapması” çağrısında bulundu.

ABD Senatosunun farklı komitelerinde başkan yardımcısı veya kıdemli üye olarak görev yapan 6 Demokrat senatör, Trump’a Gazze konusunda bir mektup gönderdi.

Mektupta, Senato İstihbarat Komitesi Başkan Yardımcısı Mark Warner, Senato Silahlı Kuvvetler Komitesi Kıdemli Üyesi Jack Reed, Senato Yargı Komitesi Kıdemli Üyesi Dick Durbin, Senato Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Jeanne Shaheen, Savunma Bütçesi Üst Düzey Üyesi Chris Coons ve Brian Schatz’ın imzası yer aldı.

Demokrat senatörler, mektupta, Trump yönetimine İsrail Başbakanı Netanyahu’ya “Gazze’deki savaşta derhal rota değişikliği yapması” için baskı yapması çağrısında bulundu.

Mektupta şu ifadelere yer verildi:

“Gazze’deki insani koşullar korkunç ve vicdansız bir noktadadır. Bu hafta, Mercy Corps, Sınır Tanımayan Doktorlar, Save the Children ve Oxfam dahil olmak üzere 100’den fazla STK, Gazze’de yayılan kitlesel açlık konusunda uyarıda bulundu. Başbakan Netanyahu’nun insani yardımı neredeyse 3 aydır engellemesinin ardından, nüfusun dörtte üçü acil veya felaket düzeyinde açlıkla karşı karşıya.”

İsrail’in saldırılarının bölgedeki sivilleri tehlikeye attığına dikkati çekilen mektupta, “Trump yönetiminden, sahip olduğu nüfuzunu kullanarak Başbakan Netanyahu’ya şu hususlarda baskı yapmasını talep ediyoruz: İsrail ile Hamas arasında, rehinelerin mümkün olan en kısa sürede serbest bırakılmasını öngören bir ateşkes anlaşması yapılması. Yeterli miktarda insani yardım ve etkili dağıtım için güvenilir mekanizmalar sağlayan insani yardımın artırılması.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam