Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin 3. üyesi Arni’nin görev süresi sona erdi

Published

on

Kayıp Şahıslar Komitesi üçüncü üyesi Paul Henry Arni, görev süresini tamamlaması dolayısıyla ara bölgedeki Kayıp Şahıslar Komitesi merkezinde basın toplantısı düzenledi.

10 buçuk yıllık görevinin bugün itibarıyla sona erdiğini belirten Arni, Kıbrıs’ta bu süre zarfında yürütülen kayıp arama çalışmalarında elde edilen başarının, eski Yugoslavya’nın yüzde 75’lik başarı oranının ardından dünyadaki ikinci en iyi başarı olduğunu belirtti.

2 bin 2 kayıp şahıstan 1033’ünün bulunup, ailelere teslim edildiğini kaydeden Arni, 571’inin ise, kendisinin 10 buçuk yıllık görev süresinde bulunduğuna işaret ederek, bunun başarı oranı açısından yüzde 51,5’e denk geldiğini söyledi.

Dünyada çatışma ve şiddet mağduru olarak değerlendirilen 42 bölgede kayıpların araştırıldığını aktaran Arni, bunların çoğunda başarı oranının yüzde 20’lerin altında olduğunu belirtti.

Halen iki toplumdan 950 kişinin arandığını kaydeden Arni, 2013’te göreve başladığında belirlediği 5 önceliklerden birinin CMP operasyonlarının yönetimi olduğunu söyledi. Bundan önce böylesi bir planlamanın söz konusu olmadığına işaret eden Arni, öncelikle 2017-2020 yılı için planlama yaptıklarını belirtti.

2021 – 24 yılları için yeni bir strateji belirlendiğini kaydeden Arni, bunun hem CMP’nin üç ofisi için, hem de bağışçıların paranın nereye harcandığını bilmesi açısından önemli olduğunu vurguladı.

Arni, “soruşturma” konusunda da ilerleme kaydedildiğini aktararak, eskiden adanın her iki tarafındaki araştırmacıların birbirlerinden tamamen bağımsız ve temas kurmadan hareket ettiklerini ancak günümüzde araştırma ve soruşturmaların yüzde 90’ının her iki taraftan araştırmacıların ortak çalışmalarıyla yürütüldüğünü, bunun da aradaki güven duygusunun arttığının bir göstergesi olduğunu belirtti.

Şu an dijital ortamda tutulan ortak bir veri tabanı oluşturulduğunu ve birçok dokümanın buradan karşılıklı paylaşılabildiğini kaydeden Arni, böylelikle raflarda eskimeye yüz tutmuş 80’lerin ve 90’ların verilerine bugün rahatlıkla ulaşılabildiğini ifade etti.

Paul Henry Arni, ikinci önceliğinin ise “Türk askeri bölgelerine erişimi artırmak” olarak belirlediğine işaret ederek, 2006’dan 2015’e kadar her yıl 2 ya da 3 askeri bölgeye erişime sahip olan komitenin New York’taki girişimler sonunda önce 10 askeri bölgeye, 2006’dan bu yana ise 82 askeri bölgeye erişim sağladığını söyledi. Arni, bu yıl sonuna kadar 5 bölgeye daha erişim beklediklerini belirtti.

Askeri ve polis arşivlerinden elde edilecek verilerin, bazı zamanlarda insan hafızasından daha güvenilir olabileceğine dikkat çeken Arni, 2014-2016 yılları arasında Türkiye, Yunanistan ve Amerika dahil olmak üzere 12 ülkeye mektuplar gönderilerek, 1963-74 yılları arasında adada bulunan askeri birliklerin arşiv belgelerinin talep edildiğini ve komitenin bugün 900 bin 741 sayfalık bir arşiv verisi elde ettiğini söyledi.

“Uluslararası iş birliğini artırma”nın ise üçüncü önceliği olduğunu kaydeden Arni, dünyadaki teknolojik gelişmeleri en yakından takip ederek kayıp çalışmalarında en yeni teknolojileri kullanmayı hedeflediklerini anlattı.

Arkeoloji, genetik ve antropolojinin yeni icatlarla çok çabuk gelişme kaydeden konular olduğunu dile getiren Arni, Kanada’dan gelecek ve toprak altını daha derinden inceleyecek teknolojiye sahip ekibin daha iyi sonuçlara ulaşılmasını sağlayacağı yönünde inancını da dile getirdi.

Kendisi için dördüncü önceliğin “CMP yapısının bağımsız kuruluşlarca denetimi” olduğunu aktaran Arni, bunu bir Arjantinli kuruluşun halihazırda yürüttüğünü belirtti.

Beşinci önceliğini de “finansal desteği artırmak” olduğunu dile getiren Arni, yıllık 3,2 milyon Euro‘luk maliyeti olan CMP operasyonlarının daha sağlıklı sürdürebilmesi adına yıllık 600 bin Euro’ya daha ihtiyacı bulunduğunu aktardı. Avrupa Birliği’ne katkılarından dolayı teşekkür eden Arni, bu destek olmadan komitenin varlığını sürdürebilmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Paul Henry Arni, maddi destek için sürekli bağışçılara ve hiç bağışta bulunmayan ülkelere zaman zaman çağrılar göndermeye devam ettiklerini de kaydederek, İsviçre’nin bir ay içerisinde CMP için 1 milyon Euro’luk bir bağış yapmasının beklendiğini söyledi.

-“Arada güven olmadan anlaşma olmaz”

CMP programının iki toplum arasında geçmiş olaylardan kaynaklı güven eksikliğini gidermeye yarayacağını ve güveni yeniden tesis edebileceğine inandığını söyleyen Arni, “Geçmişte yaşanan acı olaylar bu güveni sarstı ve bu güven yeniden oluşmadan bir anlaşma olmaz” şeklinde konuştu.

-“Kolaylar bitti.. Zor olanlar başlayacak”

Paul Henry Arni, bugüne kadar “kolay” diye tabir edilen vakaların ele alındığını, bundan sonra farklı yerde öldürülüp, araçlarla (örneğin 20 km. uzağa) başka yere taşınarak, kendisini gömenlerden başka görgü tanıklığının olmadığı vakalar yani “zor” vakalara geçileceğini söyledi. Arni, Ada çapında 7 görev timinin (6’sı Kuzey’de, 1’i Güney’de) çalışmalarını sürdürdüğünü ve bu sayıyı 8’e çıkarmayı hedeflediklerini ve bunun Kıbrıs’taki liderlerle de paylaşıldığını belirtti.

Paul Henry Arni, 67 alanın daha araştırmaya hazır olduğunu, bu nedenle sayıyı artırmak istediklerini kaydederek, önümüzdeki aylarda 8’inci görev timinin hazır olmasıyla sahaya sürüleceğinin altını çizdi.

Liderlerin siyasi iradesi olmadan hiçbir şey olamayacağını da söyleyen Arni, bazı ülkelerdeki başarı oranındaki düşüklüğün, para olmamasından değil, siyasi irade eksikliğinden kaynaklandığına dikkat çekti.

-“Komite siyasi baskı ve müdahaleye kapalı olmalı”

Kayıp Şahıslar Komitesi’nin siyasi baskı ve müdahale dışında tutulması ve bu anlamda korunmasının önemine de değinen Arni, kendi döneminde 3 kez CMP’nin buna maruz kaldığını ve bu baskının komite için tehlikeli olduğunu ifade etti.

CMP bünyesindeki 100 çalışana gösterdikleri olağanüstü gayret ve özveriden dolayı teşekkür eden Arni, konuşması sonunda soruları da yanıtladı.

Arni, kayıp çalışmalarının ne kadar zaman daha süreceği yönündeki soruya “İkinci ve üçüncü jenerasyon aile mensuplarının vazgeçmediklerini görüyorum. Yani bu ailelere ve Kıbrıs’taki iki lidere bağlı… 39, hatta 49 yıllık geçmişe sahip bu konudan uzaklaşmamızı ve yakın bir zamanda dükkânı kapatıp gitmemizi tabii ki onlar da istemiyorlardır.” şeklinde cevap verdi.

Arni, başka bir soruya karşılık, liderlerin de bizzat olaylara şahit olan insanlara giderek, komiteye bilgi vermesini istedikleri yönünde duyum aldığını belirterek, bunu sevindirici bir gelişme olarak tanımladığını aktardı.

-“İki tür bilgi vermeyen insan var… Korkanlar ve yaptıklarından gurur duyanlar”

Arni, Komiteye bilgi vermekte çekinceye sahip kişiler bulunup bulunmadığı yönündeki soruya da Kıbrıs’ta eski jenerasyondan iki tür insan olduğunu, bunlardan birinci ve daha az orana sahip kesimin “korktuğu için” bilgi vermekten çekindiğini, diğer kesimin ise “yaptıklarından gurur duyan” çoğunluğu oluşturan kesim olduğunu dile getirdi. Arni, bu ikinci ve en zor kesim için muhtarlara, dini liderlere veya ihtiyar heyetlerine ulaştıklarını ve kendilerine “bu bilgilerle ölüp gitmenin bir günah olacağı” telkininde bulunulduğunu söyledi.

Çalışmaların devam ettiği bölgeler konusundaki soruyu yanıtında, havanın sıcak ve tatil zamanı olmasına rağmen 6 ekibin Mutluyaka, Gazimağusa, Atlılar, Ay Demet, Lapta ve Strovolo’da çalışmalarda bulunduğunu kaydeden Arni, bazı çalışmaların 19-20 gün, bazılarını ise 53 gündür sürdüğünü fakat henüz somut bir sonuç elde edilemediğini belirtti.

-“Yeni teknolojilerden faydalanacağız”

Kullanılacak yeni teknolojilerle ilgili soruya karşılık, önümüzdeki haftadan itibaren “Yere Nüfuz Eden Radar” (GPR) isimli yeni bir teknolojiyle arama çalışmalarında bulunacağını söyleyen Arni, bunun yer altında 2 buçuk metre derinliğindeki zeminde bozukluk ve düzensizlikleri değerlendirerek, kalıntılar konusunda bilgi vereceğini kaydeden Arni, sistemin Abhazya’da başarıyla kalıntılara ulaşılmasını sağladığını belirtti.

Arni, kendisini görev süresi sonunda tatmin olmuş bulup bulmadığı konusundaki cevap olarak “Hiçbir zaman geride gözü yaşlı bir ailenin kaldığını bilerek tatmin olamazsınız, ama biz kayıplara ulaşmak için elimizden gelenin en iyisini yaptığımıza inanıyorum. Dünyadaki en iyi ikinci orana sahibiz ama bu yüzde 51’lik oran bardağın yarısı dolu yarısı boş olarak görülebilir. Yine de geriye kalan tüm kayıpların bulunması için çalışacağımızı söyleyebilirim” dedi.

-“İki ay daha buralardayım”

Arni, başka bir soruya karşılık, yerine gelecek kişinin Uluslararası Kızıl Haç Federasyonu’nun belirlediği üç adaydan birisinin BM ve taraflara sunulması ve seçilip onaylanmasının ardından belirleneceğini belirterek, kendisinin iki ay daha Kıbrıs’ta bulunacağını söyledi.TAK

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin yıl sonu gösterisi yapıldı

Published

on

By

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin (SAM) yıl sonu gösterisi dün yapıldı.

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’ndeki etkinliğe Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ve bazı milletvekilleri de katıldı.

Etkinlikte Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler ile Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın konuşma yaptı.

Etkinlikte resim, seramik ve ahşap atölyelerinde üretilen çalışmalardan oluşan sergiler de açıldı.

SAM öğrencileri, dans, bale, jimnastik, halk dansları gösterileri sundu.

-Barçın

Cumhuriyetçi Türk Partisi Lefkoşa İlçe Başkanı, Milletvekili Devrim Barçın, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin üretim ve eğitim alanında ortaya koyduğu çalışmaların önemini dile getirdi.

Sosyal Aktivite Merkezi’nin sadece aktivite yapılan bir yer olmadığını gördüğünü ifade eden Barçın, sevgi, emek ve umudun da var olduğu merkezde, nice çocukların yetiştirilmesini temenni etti.

-Karavezirler

Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Başkanı Ali Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi Özle Türkel Sosyal Aktivite Merkezi’nin gurur verici işler başardığını belirterek hem eğitmenlere hem de öğrencilere teşekkür etti.

“Hizmet etmek sevmekle başlar diyorum. Çünkü biz, beldemize severek hizmet ediyoruz, hizmet aşkıyla çalışıyoruz” diyen Karavezirler, bugün de bunun onur ve gururunu yaşadığını söyledi.

SAM’da yer alan seramik ile teknoloji atölyelerinin her geçen gün büyüdüğünü belirten Karavezirler, bilim ve teknoloji merkezinin kurulması için adım atıldığını belirtti.

Karavezirler, Değirmenlik Akıncılar Belediyesi’nin eğitime, kültüre, sanata verdiği öneme işaret ederek, belediyenin öz kaynaklarıyla yapılan okul binası, oyun grubu gibi eserler hakkında bilgi verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Ertuğruloğlu, İİT Dışişleri Bakanları toplantısına katıldı

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 21-22 Haziran tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi (DBK) Toplantısına katıldı.

Tahsin Ertuğruloğlu, “Değişen Dünyada İİT” konu başlığıyla gerçekleşen ve İsrail’in Filistin ve İran’a saldırılarının ağırlıklı olarak gündemi oluşturduğu toplantıda bir de konuşma yaptı.

Ertuğruloğlu konuşmasında, 20 ayı aşkın bir süredir devam eden ve 55 binden fazla Filistinlinin yaşamını yitirmesine neden olan katliamın son bulması için üye ülkelerin ve uluslararası toplumun bir an önce İsrail’i durduracak adımlar atması gerektiğini, geçmişte benzer saldırıları ve acıyı yaşamış Kıbrıs Türk halkının Filistinli kardeşlerinin acısını derinden hissettiğini, uzun yıllardır devam eden Filistin sorununa çözümün, bağımsız ve egemen Filistin devletinin kabülü ve iki devlet esasıyla mümkün olabileceğini ifade etti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, dün gece Amerika’nın İran’ın nükleer tesislerine yönelik gerçekleştirdiği saldırıların, bir süredir İsrail’in Ortadoğu’daki saldırılarıyla istikrarsızlaşan güvenlik ortamını küresel boyuta taşıyabilecek düzeye getirdiğini, güvensizlik ve istikrarsızlığın ne yazık ki günümüzün düzeni haline geldiğini belirtti.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu Kıbrıs konusunda bir uzlaşıya varılamamasının nedeninin bazı kesimlerce iddia edildiği gibi müzakere eksikliğinden değil, uluslararası toplumun Kıbrıs Türk tarafını eşit ortak olarak görmeyi ve egemen eşit ve eşit uluslararası statüye haiz devlet olarak tanımayı reddetmeyi ısrarla sürdürmesi olduğunu belirtti.

Ertuğruloğlu, Ada’da kalıcı ve sürdürülebilir bir uzlaşının mevcut iki devlet gerçeği temelinde sağlanabileceğini vurgulayarak, tarafların egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün yeniden teyidiyle iki devlet arasında iş birliği yollarının aranabileceğini ifade etti. Bakan Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 77.BM Genel Kurulu’nda uluslararası topluma yaptığı ve takip eden yıllardaki genel kurullarda yinelediği, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaları ve diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaları yönündeki çağrısını hatırlatarak, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin bu çağrı doğrultusunda somut adım atmalarını beklediklerini belirtti.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, toplantı çerçevesinde, bazı üye ülke Dışişleri Bakanlarıyla ikili görüşmeler gerçekleştirdi. Ayrıca, İslam İşbirliği Gençlik Formu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a İİGF Büyük Gençlik Ödülü’nün takdim edildiği ödül törenine katıldı.
Bakan Ertuğruloğlu’na toplantı ve temaslarında Müdür/Temsilci Mustafa Davulcu, KKTC İstanbul Başkonsolosu Erek Çağatay ve Üçüncü Sekreterler Begüm Tuncalı ve İsmail Bayramoğlu eşlik etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “İsrail-İran çatışmasına ABD’nin müdahil olmasıyla gelişmeleri endişeyle takip ediyoruz”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, İsrail-İran çatışmasına Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) müdahil olmasıyla gelişmeleri “endişeyle takip ettiklerini” söyledi

Hasipoğlu, bölgesel gelişmeler ve güncel konularla ilgili yazılı açıklama yaptı.

İran’ın Birleşmiş Milletlerden ABD’nin İran’a saldırısının incelenmesi ve kınanması talebiyle BM Güvenlik Konseyinden (BMGK) “acil oturum” talep ettiğini belirten Hasipoğlu, “Savaştaki füzelerin hedefinin nükleer tesis boyutuna gelmesi, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha da endişe verici bir boyuta dönüştürmüştür” dedi.

-BM Güvenlik Konseyi “barış gücü değil izleme konseyi”

BM’nin barış gücü olmaktan artık çıkarak bir izleme konseyine dönüştüğünü söyleyen Hasipoğlu, “ ABD, Rusya gibi büyük devletlerin daimi üye olup veto haklarının olmasından dolayı Güvenlik Konseyinden mazlum halkları koruyacak, yaptırım içeren, önleyici kararlar çıkamamaktadır. Güçlünün haklı olduğu, hiçbir Batılı ya da Müslüman ülkenin kınamanın ötesine geçmediği BM ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi toplantılarına şahitlik ediyoruz. Bunu daha önce Bosna’da, en son en acı şekilde Gazze’de Filistinlilerin yaşadıklarıyla ve bu yapıların karar alamadığını görüyoruz” dedi

BM’nin bugün ABD – İsrail müttefikliğinin yaptığı saldırıları izlemekle yetindiğini ve asli görevini yapamadığını ifade eden Hasipoğu , İsrail ile İran arasındaki çatışmaların da 10’uncu gününe girdiği şu günlerde izleyici koltuğunda oturmaya devam ettiğini belirtti.

– “Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık”

Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı tecrübeyi Kıbrıslı Türkler olarak bizler de hem sahada hem masada yaşadık . 1974 öncesi Rum saldırıları karşısında BM’nin izleyici rolü ve alınan güvenlik konseyi kararları ortadadır. Keza, 1979 yılından itibaren başlayan federasyon müzakerelerinde, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna ek olarak , BM’in yapısal bozukluğundan dolayı çözüm de sağlanamamıştır . 1974 öncesinde Rum mezalimliğine tanıklık eden BM, sonraki federasyon görüşme süreçlerinde ise çözüm anlamında masaya getirdiği tüm plan ve önerilerine ‘Evet’ diyen Kıbrıs Türk halkına hak ettiği değeri ve statüyü vermek yerine , ‘Hayır’ diyen tarafın ödüllendirmeye devam etmiştir. Diğer bir ifadeyle BM müzakere süreci ile ilgili bir nihai tespit yapmaktan kaçınmış, hep Rum tarafının istediği şekilde bir çözüm arayışı içerisinde olmaya çalışıp, Rum tarafının içerisinde bulunduğu konfor alnının muhafaza etmesine çanak tutmuştur. Halbuki görüşme süreçlerini hamisi konumunda olan BM, Rum tarafının retçi tavırları sonrasında gerekli kararları alıp, Rum tarafını rahatsız edebilseydi, belki de bizlerin arzu ettiği çözüm modeli bugün hayat bulmuş olacaktı”

-Hakan Fidan’ın son açıklaması

Türkiye Dışişleri Bakanı Fidan’ın İslam İşbirliği Teşkilatı (IIT) mesajını değerlendiren Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Dünya, özellikle de bölgemiz, iyice ateş çemberine dönerken, Kıbrıs Türk halkının yegane güvencesinin ve en büyük destekçisinin Anavatan Türkiye olduğuna, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın son açıklamalarıyla bir kez daha tanıklık ettik. Hakan Fidan’ın KKTC’nin gözlemci üye olarak yer aldığı İslam İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Konseyi 51. Oturumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkına yer vermesi son derece önemli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk halkının yaşamakta olduğu izolasyon çemberinin aşılması gerektiğine vurgu yapan Hakan Fidan, doğrudan temas çağrısıyla da Anavatan Türkiye’nin milli dava Kıbrıs konusundaki politikasını da dünya kamuoyuna hatırlatmıştır.

Bu vesileyle, haklı davamızın her platformda yankı bulması için sözünü sakınmaktan çekinmeyen Anavatan Türkiye’mize ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a yürekten teşekkür ediyor, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın, KKTC ve Kıbrıs Türk halkı ile ekonomik, siyasi, kültürel ilişkilerini daha da artıracağına inanıyoruz”

-“Rum tarafı tüm adanın güvenliğini riske sokuyor “

Hasipoğlu, Kıbrıs Rum liderliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Hristodulidis’in son dönemde bazı ülkelerle yaptığı askeri anlaşmalar, silahlanma faaliyetleri ve tek taraflı eylemlerinin, Kıbrıs adasının tamamını ciddi bir tehlike altına soktuğunu söyledi.

Hasipoğlu, “Şimdilerde ise Amerika – İsrail yuvalanmasına sahasını açarak tüm adayı riske sokmaktadır. Kıbrıs Türk halkı olarak, Rum tarafının bizleri ortak düşman olarak gören İsrail’den farklı bir zihniyette olmadığını çok iyi biliyoruz. Bundan sonra sıra size gelecek zihniyetinin bir tezahürü olarak, bizi bu adada azınlık olarak gören, eşit kabul etmeyen ve ilk fırsatta, tıpkı Gazze’deki Filistinliler gibi, kendi ana yurdumuzda yok etmeye çalışan acımasız bir zihniyetle karşı karşıyayız” dedi

Hasipoğlu , GKRY’nin limanlarını başta ABD, İsrail ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye açtığına dikkati çekerek, “Kıbrıs adası, tam bir barut fıçısı ama bizim halkımızın güvencesi güçlü Türkiye Cumhuriyeti’dir.” diye konuştu.

Gazimağusa’dan görülen füzelere şahitlik eden biri olarak, savaşı yakın hissetmenin kaygı verici olduğunu söyleyen Hasipoğlu, şu ifadeleri kullandı:

“Özellikle Crans Montana başta olmak üzere geçmiş federasyon görüşme süreçlerinde Rum tarafının Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin ve askerinin olmayacağı bir sistemde ısrar ederek masayı devirmesinin sebebini o dönemlerde idrak edemeyenler, şimdi garanti sisteminin önemini daha da iyi anlamalıdırlar. Rum – İsrail zihniyeti, bizleri azınlık gören, bundan sonra da sıra size gelecek zihniyetidir . Bu yüzden geçmişte olduğu gibi bu süreçleri tekrar başlatmak isteyenler, son yıllarda yaşanan savaşları ve soykırımları iyi analiz edip içselleştirmeleri gerekmektedir . Son yıllarda yaşanan gelişmeleri de dikkate alarak Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamlılığı UBP’nin kırmızı çizgisi olduğunu bir kez daha belirtir, söz sahibi olduğumuz müddetçe, halkımızın varlığı ve güvenliği için savunmaya devam edeceğimizi vurgularız”

Devamını Oku

Trending

Reklam