Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Kıbrıs Cumhuriyeti Rum Devletine dönüşmüştür”

Published

on

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar,  Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in açıklamaları ile Rum taleplerini değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Tatar, “Kıbrıs Cumhuriyeti Rum devletine dönüştü” dedi.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Tatar, “Türkiye, Yunanistan, İngiltere ile Kıbrıs Türk tarafının lideri Dr. Fazıl Küçük ve Rum tarafının lideri Başpiskopos Makarios tarafından imzalanan Zürih ve Londra antlaşmaları ile Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 16 Ağustos 1960 tarihinde kuruluşu sağlanırken, Makarios  ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ni Enosise sıçrama tahtası ve Kıbrıs Helenizmi’nin en büyük zaferi’ olarak niteleyecek ve ‘Türk ulusunun Kıbrıs’taki uzantısı olan Türkleri adadan kovacağız’ diyecekti. Bunları unutmak mümkün değildir” diyerek şöyle devam etti:

“Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis de, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada  ‘16 Ağustos 1960’ tarihinin Kıbrıs Helenizmi için ‘bayram günü’ olduğunu söylerken, Rum zihniyetinin değişmediğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.

Kıbrıs Türk halkı, 21 Aralık 1963 tarihinde başlayan Enosis hedefli Kanlı Noel saldırıları ile birlikte eşit kurucu ortağı olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nden silah zoruyla dışlanırken bütün Anayasal hakları ayaklar altında çiğnenmiş ve Kıbrıs Cumhuriyeti bir Rum devletine dönüşmüştür. Bu devlet, Kıbrıs Türk halkını asla temsil etmemektedir.

Kıbrıs Türk halkının devletinin temelleri 1964 yılının başında oluşturulan Genel Komite Yönetimi, daha sonraları Geçici Kıbrıs Türk Yönetimi,  Kıbrıs Türk Yönetimi, Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi ve Kıbrıs Türk Federe Devleti ile güçlendirilirken, KKTC’ye ulaşılmıştır.  Bu 60 yıllık bir mücadeledir ve 60 yıldan bu yana Kıbrıs’ta iki ayrı devlet vardır. Kıbrıs Türk halkını da sadece ve sadece kendi hür iradesiyle kurduğu, çatısı altında egemen ve özgür olarak yaşadığı KKTC temsil etmektedir”

“FEDERAL TEMELE DAYALI ÇÖZÜM MÜZAKERELERİNDE, RUM TARAFININ ANA HEDEFİNİN KIBRIS TÜRK HALKINI RUM DEVLETİNE DÖNÜŞEN KIBRIS CUMHURİYETİ’NE YAMALAMAKTI”

Kıbrıs konusuyla ilgili olarak 1968 yılında başlayan federal temele dayalı çözüm müzakerelerinde, Rum tarafının ana hedefinin Kıbrıs Türk halkını Rum devletine dönüşen “Kıbrıs Cumhuriyeti”ne yamalamak, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünü kaldırmak ve Türk askerini Kıbrıs’tan uzaklaştırmak olduğunu dile getiren Tatar, şu ifadelerle devam etti:
“Annan Planı referandumu ile Crans Montana görüşmelerinde de Rum tarafı bu tutumunu sürdürürken, federal temele dayalı bir çözümün mümkün olmayacağı gerçeği bir kez daha ortaya çıkmış ve eşit egemen 2 ayrı devlete dayalı çözüm önerimiz ilk kez Cenevre’de müzakere masasına konulmuştur.  Anavatan Türkiye tarafından da desteklenen bu çözüm önerimizden geri adım atacak değiliz.
Eşit egemen iki ayrı devlete dayalı çözüm önerimiz,  tek gerçekçi çözüm yolu olarak müzakere masasında dururken,  Rum Yönetimi  ‘müzakerelerin iki devletli çözüm zemininde yeniden başlamasını kabul etmeyeceğini’ söyleyip, uzlaşmaz tutumunu sürdürürken, müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlamasını ve federasyonun görüşülmesini talep etmektedir. Bunu kabul etmemiz ve bir 53 yıl daha federasyon masalı peşinde koşmamız asla mümkün değildir.  Bugünlerde Muratağa, Atlılar, Sandallar, Taşkent ve diğer bölgelerde katliamdan geçirilen insanlarımızı anarken, bunlar bize Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün ne kadar önemli olduğunu da göstermektedir”

“GÜZELYURT VERİLEMEZ”
Rum liderliği tarafından son günlerde yapılan açıklamalarda Güzelyurt’un iade edilmesi talep edilirken, bu yönde çeşitli ülkeler nezdinde girişimlerde bulunulduğunu da belirten Tatar, “Tehdit ve baskılara boyun eğecek değiliz. Bir kez daha belirtiyorum ki, Güzelyurt KKTC toprağıdır ve asla iade edilmeyecektir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, “Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmelerle turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır.” dedi.

Üstel, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliğince (AKTOB) bu yıl Antalya’da 15’incisi düzenlenen “Uluslararası Resort Turizm Kongresi”nin açılışında yaptığı konuşmada, turizmin barışın, refahın ve ortak geleceğin dili olduğunu söyledi.

Turizmin bir ekonomik faaliyet olmasının yanı sıra toplumların birbirini anlamasını, kültürlerin kaynaşmasını ve barışın yerleşmesinin sağladığını dile getiren Üstel, Kıbrıs Türk halkı için turizmin kalkınmanın ana damarlarından biri, refahı büyüten en stratejik sektör anlamına geldiğini kaydetti.

Siyasi istikrarın turizmin en büyük güvencesi olduğuna dikkati çeken Üstel, KKTC’de son yıllarda yakalanan siyasi istikrarın turizme yapılan yatırımların en büyük itici gücü olduğunu vurguladı.

“Siyasi istikrar yoksa turizm de sürdürülebilir başarı da yoktur.” ifadesini kullanan Üstel, KKTC’de atılan tüm adımların turizmcinin önünü açan, yatırımı cesaretlendiren, erişilebilirliği artıran, tanıtım kapasitesini büyüten bir anlayış ile şekillendiğinin altını çizdi.

KKTC turizminin, Rum yönetiminin yıllardır sürdürdüğü sistematik engellemelere, çıkardıkları zorluklara rağmen büyüyen, gelişen ve güçlenen bir sektör olduğunu anlatan Üstel, “Rum yönetiminin engellemeleri modern dünyanın turizm anlayışıyla, AB’nin kendi ilan ettiği değerlerle, uluslararası seyahat özgürlüğü ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Direk uçuşların engellenmesi çağdışıdır. KKTC’ye doğrudan uçuşların hala siyasi nedenlerle engellenmesi turizmimizin hızını ve çeşitliliğini olumsuz etkilemektedir. Havacılık alanındaki kısıtlamalar turistin ulaşım süresinin gereksiz yere uzatılması ve maliyetleri arttırması tamamen siyasi bir tercihtir. Bunun insani ve ticari bir gerçeği yoktur.” diye konuştu.

– “Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir”

Güneye gelen turistlerin Kuzey Kıbrıs’a geçişinin engellenmesinin turizm etiğine aykırı olduğunu belirten Üstel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Güney Kıbrıs’a gelen birçok yabancı turist Kıbrıs’ın tümünü görmek istemektedir. Fakat Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmeler ile turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır. Bu yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk turizmine değil adadaki insanla etkileşime, karşılıklı işbirliğine ve kültürel barışa da zarar veriyor. Turist korkutulacak değil misafir edilecek kişidir. Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir. Ulaşım ambargoları turizmin ruhuna aykırıdır. KKTC, hava ulaşımından ticari taşımacılığa spor ve kültür organizasyonlarında turizmin tanıtımına kadar 40 yıldır siyasi ambargolarla engellenmektedir. Bilinmesini isterim ki hiçbir ambargo Kıbrıs Türk halkının iradesinden, üretiminden ve turizm vizyonundan daha güçlü değildir. Bu baskılar bizi durduramaz. Tam tersine daha üretken daha yenilikçi ve daha dayanıklı bir turizm modeli geliştirmeye katkı sağlamaktadır.”

KKTC’yi ayakta tutanın stratejik yatırımlar olduğunu dile getiren Üstel, siyasi engellemelere rağmen KKTC turizminin Akdeniz’in yükselen destinasyonlarından biri haline geldiğini kaydetti.

Üstel, bu durumu mümkün kılanın, Türkiye’nin desteğiyle yapılan stratejik yatırımlar ve turizm konusunda attıkları adımlar olduğunu ifade etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkan Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile bugün ara bölgede gerçekleştirilen görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “asıl konuyu, müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlaması konusunu hedefleyen bir sürece giriyoruz” ifadesini kullandı.

“Kathimerini” gazetesinin haber sitesine göre Hristodulidis, “bugünkü görüşmede müzakere olmadığını, Erhürman’ın bazı konuları gündeme getirdiğini, kendisinin de bazı başka konuları gündeme getirdiğini” belirterek, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile ortak görüşme yapılmasında uzlaşılmasının “olumlu bir olay olduğunu” vurguladı.

Rum Radyo Televizyon Kurumu RİK’in haberinde ise Hristodulidis’in, Holguin’in 5 ve 6 Aralık tarihlerinde liderlerle görüşeceğini söylediğini aktardı.

Habere göre Hristodulidis ayrıca, bugünkü görüşmede müzakerecilerin, hem Holguin’le ortak görüşmenin hem de yeni gayrı resmi konferansın hazırlıkları için görüşmelere başlamaları kararının alındığını da vurguladı.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıslı Türk lider Tufan Erhürman, Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis ile ilk görüşmesinde masaya 10 maddelik öneri paketi koyduğunu kaydetti.

Erhürman ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Mehmet Dana’nın müzakereci olacağını da ifade etti.

Erhürman, görüşmede iki tarafın temsilcilerinin gerekli durumlarda düzenli aralıklarla bir araya gelmesi konusunda mutabık kaldığını söyledi. “Temsilcilerimize tam yetki verdik, ihtiyaç duyuldukça bir araya gelecekler. Biz de gerekirse yeniden görüşebiliriz” ifadesini kullandı.

Görüşmenin bir saat 15 dakikası heyetler arası, 15 dakikası ise liderlerin baş başa temasları şeklinde yapıldı.

Erhürman, öngörülen “5+1” formatındaki yeni konferans öncesinde bazı konularda uzlaşma sağlanmasının hem BM Genel Sekreteri María Angela Holguín Cuéllar’ın ziyaretini hem de süreci olumlu etkileyeceğini vurguladı. Öne çıkan başlıklar arasında “yeni geçiş noktalarının açılması” ve ara bölgedeki güneş paneli önerisi yer aldı.

Erhürman, 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Hristodulidis’in bugüne kadar ele aldığı başlıkların odakta olmaya devam edeceğini ve 5+1 toplantısı öncesi bazı uzlaşmaların sağlanmasının sürece olumlu katkı yapacağını ifade etti.

Erhürman çözüm atmosferinin yaratılmasına yönelik 10 maddelik öneri paketi sunduğunu kaydetti.

Erhürman bu başlıkları da basın toplantısında açıkladı: 

  • Karma evlilikler ve vatandaşlık hakkı
  • Eşlerin güneyde ehliyet ve araç kullanabilmesi
  • Kuzeyde doğanların güneye geçememesi sorunu
  • Metehan’da üç kabinli geçiş düzenlemesi
  • Bostancı ve Derinya’da geçişlerin kolaylaştırılması
  • Gençlik Teknik Komitesi kapsamında U14 dostluk maçları önerisi
  • Kayıp Şahıslar Komitesi ve bayrak yakma eylemlerinin çözüm atmosferine etkisi
  • İki liderin karşılıklı ziyaret önerisi
  • Mülkiyetle ilgili tutuklamaların ve yargı süreçlerinin olumsuz etkileri
  • Yeşil Hat tüzüğü kapsamındaki ticarette yaşanan sıkıntılar
  • Hellim konusunda sözleşme imzalanmasının gerekliliği
  • Crans-Montana sonrası kaldırılan AB Ad-hoc Komitesi’nin yeniden kurulması
  • Güvenlik kuvvetleri arasında iletişim kanalının oluşturulması

Devamını Oku

Trending

Reklam