Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs sahillerindeki kaplumbağaları korumak için 29 yıldır çalışıyorlar

Published

on

Akdeniz’in en güzel sahillerinin bulunduğu Kıbrıs’ta 29 yıldır deniz kaplumbağalarını korumak, yaşatmak ve artırmak için gece gündüz özveriyle çalışan Kuzey Kıbrıs Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti (SPOT) üyeleri ve gönüllüleri, bugünlerde sezonun ilk yavru kaplumbağalarının yuvalarından çıkışının sevincini ve heyecanını yaşıyor.

9 Temmuz’da Alagadi’de ilk yavrunun çıkışını gözlemleyen cemiyet ekibi, sonbahara kadar yumurtadan çıkacak binlerce minik kaplumbağanın denize güvenle ulaşıp yaşam sürmesi için canla başla çalışıyor.
Kuzey Kıbrıs, koruma altında olan Caretta Caretta ve Chelonia Mydas (yeşil kaplumbağa) türü kaplumbağalara ev sahipliği yapıyor. Bu kaplumbağalar, yumurtlamak için özellikle Alagadi, Karpaz, Akdeniz, Mağusa ve Tatlısu sahillerini tercih ediyor.
KKTC ve bazı yabancı ülkelerden üniversite öğrencileri de cemiyetin projesinde yıllardır görev alıyor.

1992’DEN BUGÜNE…
Kuzey Kıbrıs Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti (SPOT) Başkanı Damla Beton, TAK’ın sorularını yanıtladı, devam eden kaplumbağaları koruma projeleriyle ilgili bilgi verdi.
Cemiyetin, 1992’de Kutlay Keço ve diğer bazı kaplumbağa severler tarafından kurulduğunu ve ülkedeki ilk deniz kaplumbağası koruma çalışmaların başlattığını ifade eden Beton, cemiyetin Çevre Koruma Dairesi kurulduktan sonra çalışmalarını bu daire ile iş birliği içerisinde sürdürdüğünü anlattı.

Her yıl 100’den fazla gönüllü yardımı ile koruma çalışmalarına devam eden cemiyetin günümüzdeki çalışmalarının sadece kaplumbağaları değil pek çok deniz canlısını içerdiğini kaydeden Beton, projeleriyle ilgili şu detayları aktardı:
ALAGADİ’DEKİ ÇALIŞMALAR 29 YILDIR SÜRÜYOR… “HER 10 DAKİKADA BİR YUMURTLAMAYA GELEN ANNE VAR MI DİYE BAKIYORUZ”
“Özellikle Kaplumbağaları Koruma Projesi kapsamında yürütülen çalışmalarımız sırasında gönüllüler iki farklı görev üstelenebiliyor. Bir kısmı Alagadi Özel Çevre Koruma Bölgesi’nde yer alan Alagadi Plajı’nda gece çalışmaları yürütüyor. Bu çalışmalara katılan ekipler gün batımı ile sahile iniyorlar, her 10 dakikada bir sahili yürüyerek yumurtlamaya gelen anne var mı diye bakıyorlar. Eğer yumurtlamaya gelen anne görürlerse, kaplumbağaya kesinlikle görünmeden, ışık kullanmadan onun davranışlarını kayıt altına almaya başlıyorlar. Alagadi’de bu çalışmalar 29 yıldır devam ediyor.

DİŞİ KAPLUMBAĞALAR MARKALANIP KİMLİKLENDİRİLİYOR
Bu süreçte Alagadi’de yumurtlayan her dişi, markalama yöntemleri ile kimliklendiriliyor. Böylece bir sonraki sefer geldiğinde tanımlanabiliyor. Bu da kaplumbağaların hangi sıklıklarla ürediği, nereden geldiği, nasıl bir hayat sürdüğü gibi birçok konuda bilgi edinmemize yardımcı oluyor. Aynı zamanda yuvaların üzerine kafesler yerleştiriyoruz. Bütün gece yorulan ekip ancak gün doğumu ile sahilden ayrılıyor. Tabii eğer sabahı sahilde geçirmeye karar veren bir anne yoksa…
Diğer ekipler ise, sabahın ilk ışıkları ile uyanıyor. Hemen hazırlanıp sıcak basmadan gece sahillerde bırakılan yuvaları koruma altına almak için yollara düşüyor.

YUVALAR KAFESLERLE KORUNUYOR
Akdeniz Özel Çevre Koruma Bölgesi ya da Tatlısu Özel Çevre Koruma Bölgesi’ndeki geniş sahillerin yanında diğer pek çok yeri yürüyerek yuvaların yerlerini belirleyip, üzerlerini kafesler yerleştirerek, yumurtaları başıboş köpeklerden ve tilkilerden korumaya çalışıyorlar. Bazen kavurucu sıcağın altında saatlerce uğraş veriyorlar.
Günlerinin geriye kalanında hem kendi yemeklerini pişiriyor, ortalığı temizliyor, hem de hep birlikte güzel zaman geçirebiliyorlar. Hava ne kadar sıcak olursa olsun her zaman keyiflenecek bir aktiviteye zaman bulunabilir.”
Kuzey Kıbrıs Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti Başkanı Damla Beton, Kıbrıs’ta görülen kaplumbağa türleri, nerelerde görüldükleri ve sayılarıyla ilgili soruyu yanıtlarken adada iki deniz kaplumbağasının ürediğini bunların Caretta Caretta ve Yeşil Kaplumbağa (Chelonia Mydas) olduğunu söyledi.

AKDENİZ’DEKİ CARETTALARIN YÜZDE 10’U, YEŞİL KAPLUMBAĞALARIN DA YÜZDE 30’U KUZEY KIBRIS SAHİLLERİNDE ÜRÜYOR
Beton, Yeşil Kaplumbağa türünün daha az bilinen ancak daha büyük tehlike altında bir tür olduğunu kaydederek “Her ikisi için de Kıbrıs Adası çok önemli bir üreme bölgesidir. Akdeniz’de üreyen Caretta’ların yaklaşık yüzde 10’u ve Yeşil Kaplumbağaların da yüzde 30’u Kuzey Kıbrıs’ta ürüyor. Büyük bir kısmı Afrika’nın kuzey sahillerinden, çok uzak mesafelerden üremek üzere Karpaz, Alagadi, Akdeniz, Tatlısu ve Mağusa körfezine geliyorlar” diye konuştu.
Geçmişte ülkedeki diğer pek çok sahilde de üreyen bu canlıların yaşamlarının insan aktiviteleri tarafından kısıtlandığını belirten Damla Beton, saptadıkları yuva sayılarını da açıkladı:

“Bu sene çalışmalarımız kapsamında Alagadi sahilinde 340, Akdeniz sahillerinde 370 ve Akdeniz-Balalan’a kadar olan bölgede 100 kadar yuva derneğimizin bu sene yürüttüğü çalışmalar kapsamında koruma altına alındı. Bu sayılar artmaya devam ediyor.”

İLK YAVRULAR CUMA GÜNÜ GÖZLENDİ
Kuzey Kıbrıs Kaplumbağaları Koruma Cemiyeti (SPOT) Başkanı Damla Beton, 9 Temmuz’da ilk yavruları Alagadi’de gözlediklerini açıkladı. Bundan sonra yavruların artarak devam edeceğini kaydeden Beton, heyecanla “Sonbahara kadar sahillerimizde binlerce yavru hayat bulacak!” dedi.
Cemiyetin 1992’den bugüne kadar aldığı yol ve toplumda kaplumbağalarla ilgili farkındalık ve bilinçlenme yaratılıp yaratılamadığı soruları üzerine Beton, şunları söyledi:

“Derneğimiz 1992 yılında ilk çalışmalarına başladığında, Alagadi sahilinde 30-40 kadar yuva olduğunda ‘çok güzel bir seneydi’ diye düşünüyorduk. Şimdi yuva sayısı 400’lere varabiliyor. Bu 30 yılda kat edilen yolun göstergesi. Koruma çalışmalarının hem ne kadar meşakkatli olduğunun göstergesi hem de koruyarak türlerin hayatını kurtarabileceğimizin canlı kanıtıdır. Aynı zamanda birlik içinde, bir hedefe odaklanın insanların elinden ne kadar çok şey gelebileceğinin umut veren hikâyesidir.
1992 yılında topluma kaplumbağa dediğimizde ancak birkaç kişi tam olarak neden bahsedildiğini bilir, daha önce görmüş olduğundan bahsedebilirdi. Oysa şimdi tüm KKTC kaplumbağaları tanıyor, kaplumbağalar pasaportlarımızda, kimliklerimizde evlerimizde, cüzdanlarımızda yer edinmiş durumda. Pek çok şirketin logosunda kaplumbağa var. Dahası ülkemizin yurtdışında açılan kapısı olan turizm logomuzdaki kaplumbağa ile kendimizi dünyaya tanıtıyoruz. Tüm toplum kaplumbağaları korumak için elinden geleni yapıyor. Onlar denizlerimize biz ise onlara sahip çıkıyoruz. Yine de daha yapacak çok işimiz var…”

“SAHİLLERDE PLASTİK KİRLİLİĞİ ÇOK FAZLA… ORTA DOĞU ÜLKELERİNDEN DE GELİYOR”
Damla Beton, ülkede birçok bölgede olduğu gibi sahillerde de görülen kirlilik konusundaki kaygıların ifade ederken “Sahillerimizde plastik kirliliği çok fazla. Bazı bölgelerde bu özellikle sadece kendi pisliğimiz değil, Orta Doğu ülkelerinden bırakılan pislikleri de içeriyor. Bazı akıntılar nedeni ile inanılmaz yoğun deniz pisliği gelen bölgelerimizde daha çok sahil temizliği gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Temizlik yapmak sadece bu işin son kısmı. Önemli olan ilk baştan kirletmemek” uyarısında bulundu.
Bunun için geri dönüşüm gibi çarelerin beklememesi gerektiğini kaydeden Beton, “Önemli olan ihtiyacın olmayanı tüketmemek, önemli olan tüketirken diğer canlılara olacak etkilerini de hesap etmek. Bunu sadece doğa için değil kendi geleceğimiz olan çocuklarımız için de yapmak zorundayız” diye konuştu.

1188 DENİZ CANLILARI DESTEK HATTI
Damla Beton, halka çağrı yaparak sahillerde ölü ya da yaralı deniz canlıları görmeleri halinde 1188 Deniz Canlıları Destek Hattı’nı arayıp bilgi vermelerini istedi.

HALKA TEŞEKKÜR… “DESTEĞİNİZ OLMASA EKSİK VE YALNIZ KALIRDIK”
Beton sözlerini şöyle tamamladı:
“Tüm halkımıza 29 yıllık geçmişimiz süresince bizlere gösterdikleri destek, ilgi ve yardımlarından dolayı teşekkür ederiz. Öğretmenlerden, balıkçılara, su veren teyzelerden, tatlı yapan annelere, halde sebze bağışlayan abilerimizden, malzeme bağışlayan tedarikçilerimize herkesin emeği çoktur kaplumbağaları koruma projesine… Sahil temizliklerinde yanımızda duran yaşlı, genç, çocuk herkesin emeği ödenemez. Sizlerin desteği olmaksızın kaplumbağalar biraz daha eksik biraz daha yalnız kalırdı.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un açıklamalarına tepki gösterdi, “Biz laf değil, hizmet üretiyoruz!” dedi.

Başbakan Üstel, “Girne Belediye Başkanının hükümetimize yönelik yaptığı mesnetsiz açıklamaları hayretle okumaya devam ediyoruz. Ama kimse meydanı boş zannetmesin. Biz, 50 yıldır laf üretenlere karşı hizmet üretmeyi kendine görev bilmiş bir partiyiz. “Onlar konuşur, UBP yapar” dememizin sebebi de budur” dedi.

Üstel, “Halkımız çok iyi bilmektedir ki; bu ülkede yolları da, hastaneleri de, okulları da, sosyal konut projelerini de, liman projelerini de, en yapılmaz denen reformları da yapan hükümetimizdir. Son 3 yıla, 30 yılın işini sığdırdık. Batı Girne Çevre Yolları’nı yıllar sonra yapan da biziz, Doğu Girne Çevre Yolu Projesi’ni başlatan ve tamamlayacak olan da biziz” ifadelerini kullandı.

“İş üretemeyenlerin laf üretmelerini anlıyoruz”

Başbakan Üstel, “Girne’de büyük proje görmek isteyenler, yarım asırdır yapılmayan Antik Liman projesine de bakabilirler. Bu proje ile Girne’nin çehresini değiştirdik. Yıllardır beklenen Yeni Girne Hastanesi’ne yakında açılıyor. Taş taş üstüne koymamış, ülkede elle tutulur tek büyük projesi dahi olmayan bir anlayışın, rutin işleri “asrın projesi” gibi pazarlamasını anlıyoruz. İş üretemeyenlerin laf üretmelerini de anlıyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var”

“Ne var ki; Kendi ifadeleriyle manipülasyon ve popülist açıklamaları son 3 yılda hükümetimizin gerçekleştirdiği bu dev projeleri gölgeleyemez” açıklamasını yapan Başbakan Üstel, şöyle devam etti:

“Unutulmamalıdır ki; yerel yönetimler reformunu hayata geçiren, batık belediyeleri ayağa kaldıran, belediyeleri güçlendiren ve halka daha çok hizmet edebilecek hale getiren de bizim hükümetimizdir. Kendi partileri, belediyeleri birleştirme yasası görüşülürken Meclis’in kapılarını kırmakla meşguldü, o ama yasayı geçirip belediyeleri birleştiren, güçlendiren ve ayağa kaldıran yine bizdik.

Bu arkadaşların hükümetimizle kavga aramak yerine bize teşekkür etmesi gerekir. Nitekim geçmişte bu teşekkürü de kameralar karşısında yaptılar. Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var. Kimse hükümeti hedef göstererek kendi küçük şovlarına bizi alet etmeye kalkmasın. Biz hamasi nutuk atmak için değil, halkımıza hizmet etmek için buradayız. halkın belediyelerden beklediği tek şey de hizmettir.”

“Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın”

Başbakan Ünal Üstel, “O yüzden Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın. Biz Girne Belediye’sinin de Girne halkının da dün olduğu gibi yarın da yanında olmaya devam ederek, onların gerçek anlamda hayrına dokunan tüm büyük projeleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Hükümetimiz devletin her kuruşunu halkın faydasına kullanan bir anlayışla çalışmaya devam edecek, halkın hayatına dokunan büyük projeleri hayata geçirecektir. Ve Kimse boş laflarla halkı kandıramayacak, hükümetin hizmetlerini gölgeleyemeyecektir!” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, Ulusal Birlik Partisi Merkezi’nin düzenlediği “Dijital Dönüşümün Gücü; Etkileşim” etkinliğinde partililere hitap etti…

“KIBRIS’TA GELECEK İKİ DEVLETLE KURULACAK, FEDERASYON TARİHE GÖMÜLDÜ”

Konuşmasına teşkilat mensuplarına teşekkür ederek başlayan Tatar, “Sayın Başbakan, değerli bakanlarımız, milletvekillerimiz, ilçe başkanlarımız, büyüklerimiz ve UBP teşkilatlarının neferleri… Bu güzel sabahta sizlerle beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Büyük bir aile olduğumuzu bir kez daha hissetmenin gururu içindeyim” dedi.

“MÜCADELEMİZİ TARİHİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE SÜRDÜRÜYORUZ”

Geçmişi hatırlamanın önemine vurgu yapan Tatar, “Bu ülkede ecdadımız, analarımız, babalarımız, dedelerimiz büyük mücadeleler verdi. Geçmişimizi bilmezsek yok olmaya mahkûmuz. Bizler geçmişimizi bilerek ülkemizin ve devletimizin bekası için yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“FEDERASYON DEFTERİ ARTIK KAPANMIŞTIR”

Kıbrıs konusuna da değinen Tatar, “Annan Planı döneminde partimiz, rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın yanında yer aldı. O gün haklıydık, bugün haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Yıllarca iyi niyetimizle federasyon temelli bir anlaşma için çalıştık. Ancak artık federasyon meselesi geride kalmıştır. Beş yıl önce ‘geleceğe yürüyoruz’ dedik, bugün gerçekten geleceğe yürüdük” dedi.

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM TÜM DÜNYAYA DUYURULDU”

Tatar, son BM görüşmelerine işaret ederek, “Cumartesi akşamı BM merkezinde muhataplarıma da ifade ettim. İki devletli çözümün istikrar için tek yol olduğunu söyledim. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı demokrasi vardır. Bu istikrar, Gazze’den Suriye’ye, Irak’tan Ukrayna’ya kadar tüm coğrafyada önemlidir” diye konuştu.

“ERDOĞAN’IN DESTEĞİ EN BÜYÜK GÜVENCEMİZDİR”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki açıklamalarına dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan, üçüncü kez KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon defterinin kapandığını ifade etti. Kıbrıs Türk halkı üzerinde yıllardır uygulanan ambargo ve izolasyonların kaldırılması gerektiğini tüm dünyaya duyurdu. Bu, bizim en büyük güvencemizdir” şeklinde konuştu.

“UBP BU DAVANIN ÖNCÜSÜDÜR”

Ulusal Birlik Partisi’nin devlet için önemine de vurgu yapan Tatar, “UBP, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamıdır. 11 Ekim’de 50. yılını kutlayacak olan partimiz, kuruluşundan itibaren bu davanın öncüsü olmuştur. 19 Ekim seçimlerinde kazanarak tüm dünyaya Kıbrıs Türk halkının egemen bir halk olduğunu bir kez daha göstereceğiz” dedi.

“19 EKİM’DEN SONRA DA AYNI KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM”

Seçim sonrasına ilişkin mesaj da veren Tatar, “New York temaslarımda da söyledim. 19 Ekim’den sonra da Kasım ve Aralık’ta yine orada olacağım, yine ‘iki devlet’ diyeceğim. Çünkü bu mesele millet meselesidir, vatan meselesidir, bayrak meselesidir” dedi.

“TÜRKİYE BU COĞRAFYADA SÖZ SAHİBİDİR”

Türkiye’nin büyük gücüne dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması tüm dünyada yankı buldu. Gazze’nin sesi oldu, kimsenin söyleyemediğini söyledi. Bugün Türkiye, milli savunma sanayisiyle, askeri potansiyeliyle Amerika, Rusya ve Çin’in de dikkate aldığı bir güçtür. Böyle bir ülkenin garantörlüğünde yolumuza güvenle devam ediyoruz” dedi.

“PANDEMİDEN DEPREME, TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN AYAKTAYIZ”

Tatar, KKTC’nin yakın dönemde yaşadığı sıkıntılara değindi:
“Pandemiyi, 6 Şubat depremini, Gazze ve Ukrayna’daki savaşları yaşadık. Bütün bu belirsizliklere rağmen Türkiye Cumhuriyeti ile kurduğumuz güçlü ilişkiler sayesinde yatırımlar devam ediyor. Sağlık ocakları, hastaneler, çevre yolları, dijital dönüşüm projeleri bunun göstergesidir.”

“E-DEVLET PROJESİ TAMAMLANIYOR”

KKTC’nin dijital dönüşüm sürecinde önemli adımlar attığını vurgulayan Tatar, “Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında yapılan anlaşma sayesinde, Türk Telekom, 100 milyon doları aşan yatırımla ülkenin genelinde fiber optik altyapı çalışmalarını sürdürüyor. Yakın gelecekte fiberoptik ile ada genelinde ve Türkiye bağlantısı üzerinden tüm dünyaya bağlanacağız. Bütün engellemelere, kısıtlamalara, ambargolara rağmen çağın nimetlerini halkımıza sunacağız” dedi.

“BU DAVA VATAN MESELESİDİR”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu dava vatan meselesidir, bayrak meselesidir. KKTC halkı, egemenliğiyle, bağımsızlığıyla ve onuruyla yoluna devam edecektir. 19 Ekim seçimlerini kazanarak tüm dünyaya güçlü bir mesaj vereceğiz. Sizlere güveniyorum, birlikte başaracağız.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Şehit Doğan Ahmet İlkokulu önünde yaptığı basın açıklamasında, ülkede nüfus ve vatandaşlık politikası olmamasının eğitimde ciddi sorunlara yol açtığını söyledi.

Maviş, üç yıl önce 300 öğrenci bandında olan okulun bugün 500 öğrenciye ulaştığını belirterek, “Nüfus ve vatandaşlık politikası oluşturulmazsa beş değil, yirmi beş okul yapsak yetmez” dedi. Sorunun yalnız eğitimle sınırlı olmadığını vurgulayan Maviş, sağlık, trafik, su ve elektrik gibi alanlarda da hizmetlerin yetersiz kaldığını ifade etti.

“Öğretmen eksikliği devam ediyor”
Şehit Doğan Ahmet İlkokulu’nda beş öğretmen eksikliği bulunduğunu söyleyen Maviş, bazı öğrencilerin hâlâ sınıf öğretmenleriyle tanışmadığını kaydetti. Ayrıca müzik, resim, İngilizce ve beden eğitimi derslerinde de öğretmen eksiklikleri nedeniyle öğrencilerin sanat ve spor etkinliklerinden geri kaldığını belirtti.

“Tiny House çözüm değil”
Maviş, okul bahçesine kurulan üç adet “Tiny House” hakkında da konuşarak, “Konteyner yerine prefabrik denilse de övünülecek bir şey yok. Tiny House da koysanız, villa da yapsanız bu nüfusa bu okullar yetişmiyor” ifadelerini kullandı. Kalabalık sınıfların verimliliği düşürdüğünü vurgulayan Maviş, “Çocukların balık istifi şeklinde sınıflarda oturması kabul edilemez” dedi.

“Yeni okul yapılmalı”
Maviş, bölgedeki öğrenci artışına dikkat çekerek, “Bu okul iki şubeden üçe, üçten dörde çıktı. Şu anda 18 şubeye ve 500 öğrenciye ulaştı. Önümüzü göremiyoruz. Seneye bu okula konteyner istemiyoruz, yeni derslikler ve yeni okul istiyoruz” çağrısında bulundu.

Bakanlığın hayırseverlere mi başvuracağı, yoksa devlet bütçesinden kaynak mı ayıracağı konusunda yorum yapmayan Maviş, “Hamitköy ile bu bölge arasına yeni bir okul istiyoruz. Övünecekse Nazım Bey, seneye buraya bir okul yapıldığı için gelsin övünsün” dedi.

“Bakan bizi anlamıyor”
Maviş, Eğitim Bakanı’nı eleştirerek, “Bakan siyasetin diliyle konuşuyor, biz ise sınıfta çocukların gözlerine bakarak vicdan muhasebesi yapıyoruz. Aynı dili konuşmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Maviş, hükümetin planlama yapmadığını, nüfus artışıyla birlikte eğitim ve sağlık hizmetlerinin sekteye uğradığını belirterek, “Devlet olmanın gereği yerine getirilmelidir. Seneye bu sorunların çözülmesini bekliyoruz” dedi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam