Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Türk folkloruna ve eğitime adanmış bir ömür: Mahmut İslamoğlu

Published

on

Halk bilimi alanına katkıları ile tanınan eğitimci, yazar, şair Mahmut İslamoğlu, eğitim ve kültür alanındaki çalışmalarını anlattı.

Kıbrıs Türk folkloruna ve eğitimine yıllarca hizmet veren ve büyük katkılar koyan Mahmut İslamoğlu, Türk Maarif Koleji’nin de üç kurucusundan biri…

İslamoğlu ayrıca, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda müfettişlik, Gençlik ve Kültür Dairesi Müdürlüğü, Turizm Dairesi Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yapan İslamoğlu, mezuniyet tezini “Kıbrıs Ağzı” üzerine yaptı.

Birçok yabancı diplomata özel Türkçe dersleri de veren İslamoğlu’nun 1969 yılında yayımladığı “Kıbrıs Türk Folkloru” adlı kitabı alanındaki ilk çalışma özelliğini taşıyor.

Ulusal ve uluslararası kongre, seminer ve sempozyumlara da katılan İslamoğlu, birçok hizmet ve başarı ödüllerinin yanı sıra Azerbaycan’da fahri doktora unvanına layık görüldü.

Aralarında Türkçe, İngilizce ve Rumca olmak üzere üç dilde olan onlarca kitap yayımlayan İslamoğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da ikinci sınıftaki öğretmeni…

Mahmut İslamoğlu, Kıbrıs Türk kültürü alanındaki çalışmalarını, eğitimci olarak yaşadıklarını ve Türk Maarif Koleji’nin kuruluşunu Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine anlattı.

– “Çocuklarda disiplin kalmadı”

1 Mart 1934 Limasol doğumlu, 91 yaşındaki Mahmut İslamoğlu, 4 yaşındayken beş kardeşi ile birlikte öksüz kaldı. Babasının ölüm haberini alan annesinin feryadını unutamadığını söyleyen İslamoğlu, o anları “çocukluk çağının en acı anı” olarak niteledi.

Annesinin tek ebeveyn olarak kalmasının ardından yaşadıkları zorluklar nedeniyle orta ikinci sınıfta okulu bırakmak durumunda kalan ve birkaç yıl terzi çıraklığı yapan İslamoğlu, okuma isteğiyle yeniden okula döndü ve Larnaka’daki Amerikan Akademisi’nde eğitimine devam etti.

Annesine “okuyacağım” diyerek rest çektiğini kaydeden İslamoğlu, “Larnaka’daki Amerikan Akademisi’ne gittim. Sınava girdim, alındım. Başladık okumaya ama çok pahalıydı. Maaşlar 2-3 lirayken okul 6-7 liraydı. Birinci sınıftan üçüncü sınıfa, üçüncü sınıftan beşinci sınıfa geçtim.” dedi.

Akademi’de okurken kendilerine her gün İncil okuttuklarını ve pazar akşamları kiliseye götürüldüklerini anlatan Mahmut İslamoğlu, “İslamoğlu” soyadını da bu yüzden inadına aldığını kaydetti.

Hukuk ve edebiyata ilgi duyduğunu belirten İslamoğlu, edebiyatı tercih ederek Ankara’da üniversite eğitimini aldı. İslamoğlu, eğitimini tamamladıktan sonra Baf’a Kurtuluş Lisesi’ne hoca olarak döndü, sonrasında ise İngiliz Okulu’nda işe başladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu gibi isimlere öğretmenlik yapan Mahmut İslamoğlu, birçok yabancı diplomata özel Türkçe dersleri de verdi.

Disipline çok önem veren İslamoğlu, bugünkü eğitim sistemini “Çocuklarda disiplin kalmadı, ailelerde de bir doyumsuzluk başladı. Teknoloji o kadar edepsiz etti ki… Eskiden disiplin vardı… İngiliz Okulu ve Amerikan Akademi’den devleti yönetenler çıkardı.” sözleri ile eleştirdi.

– Türk Maarif Koleji…

1963’te Kıbrıslı Türklere yönelik Kanlı Noel saldırılarının ardından Rum tarafında kalan İngiliz Okulu’na gidemeyen öğrencileri için Lefkoşa Türk Maarif Koleji’ni Behzat Gürsel ve Hasan Nevzat ile birlikte hayata geçiren İslamoğlu, eğitime başlamak için, 1964 yılında, Dr. Zihni Uzman’a ait Köşklüçiftlik’teki altı odalı evi kiraladıklarını söyledi. İlk adı İngiliz Okulu olan ve 1974 sonrasında Türk Maarif Koleji adını alan okul, evlerden getirilen kullanılmış masa ve sandalyelerle eğitime başladı…

İslamoğlu o günleri şöyle anlattı:

“Zihni Uzman beyin evini kiraladık. O zaman Elçilik de karşıdaydı. Ledra Palas’a giderken… Büyükçe bir evdi… Bodrum’u da vardı. Hatta ben bodrumu sonradan Sivil Savunma merkezi yaptım. O zaman mücahittik de. O şekilde başladık okula, üç hoca… Çocuklardan ayda birer lira alarak ayda 30 lira olan kirayı ödedik. Çocuklar evlerden sandalyeler getirdi. Eski masalarla… O şekilde başladık. Türk ile evli olan bazı İngilizler okulda İngilizce dersi verdi ve bunun dışında da toplumdaki bazı değerli isimler bize yardıma geldi. Sonra bir ara okul yetersiz kaldı. Ermeni Kilisesi vardı, şimdi Kızılay Merkezi’dir. Onun bir bölümüne yerleştik. Nevzat beyi müdür yaptık. O şekilde yürüttük. Harmoni vardı, aileler de çok destek oldu. Bilhassa okul aile birliği, onların desteğini çok gördük. O zamanlar İngilizce eğitim veren okul yoktu. Çok gayretle bugünlere geldik. İşledik, helal olsun…”

– “Kıbrıs Türk Folkloru” kitabı alanında ilk…

Onlarca kitap yazan ve birçok ödüle layık görülen İslamoğlu’nun ilk kitabı “Kıbrıs Türk Folkloru”, alanında ilk ve Kıbrıslı Türklerin ilk araştırma kitabı özelliklerini taşıyor. Kitapla ilgili İslamoğlu, “İyi ki yazdım o kitabı… Çok hürmet gördüm o kitap yüzünden… Devamlı kongrelere arandım. 1981 yılında Türkiye Kültür Bakanlığı’nın kongresine davet aldım. Ondan sonra devam etti. Kazakistan’da bile kongrelere gittim.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk folklorunu “Osmanlı’nın devamı” olarak değerlendiren İslamoğlu, “Bizim yaptığımız halk bilimi araştırmasıdır.” diyerek yaptığı çalışmalardan ve bazı geleneklerden bahsetti.

İslamoğlu, “Yazılı hiçbir şey yoktu. Gelenek görenek çok… Mesela çocuk ilkokula başlayacak. 4 yaşında 4 aylık 4 günlük olan çocuk mutlaka okula başlatılırdı. İsterse okulun son haftası olsun. Ve törenle başlatılırdı. Kız çocuğu ise gelincik yaparlardı kendini ve en yaşlıca hanımın kucağında giderdi okula. Oğlan çocukları da fes ile… Öğretmen ‘abc’ye başlardı, o başladıktan sonra izaz ikram yapılırdı. Bütün çocuklar eğlenirlerdi. Çocuk o gün evine dönerdi, ertesi gün devam ederdi artık.” diye konuştu.

– Atatürk devrimleri

Atatürk devrimleri dönemine de tanıklık eden İslamoğlu, devrimlerin Kıbrıs’ta muazzam şekilde uygulandığını söyledi. İslamoğlu, “Sevgi vardı, vatan sevgisi vardı. Kıbrıs Türkü, Türk’e hasretti. Yüzyıl, Osmanlı gitti buradan… Bizi kurtaran nedir bilir misiniz? Dini inançlarımız ve milliyetçi inançlarımızdır.” dedi.

Kıbrıs Türk ağzının saf Anadolu Türkçesi olduğunu kaydeden İslamoğlu, Osmanlı aldıktan sonra Karaman Beyliği’ni, doldur doldur buraya yollardı. Sultan II. Selim’in 21 Eylül 1572 tarihli fermanı var. Orada açıkça yazıyor, ‘Her 10 haneden en iyi bir tanesini seçerek göndereceksiniz. Malı mülküyle, davarıyla…’” ifadelerini kullandı.

Geleneksel Kıbrıs Türk Mutfağı isimli bir kitabı da bulunan İslamoğlu, bu kitabını 30 yılda yazdığını söyledi. Kıbrıs yemeklerinden bahseden ve Araplara kızların gelin olarak satıldığını anımsatan İslamoğlu, “Kızlar ziyarete geldiklerinde molehiya bitkisinin tohumundan getirdiler. Bunu Araplar çorba gibi yaparlar, kaşıkla yerler. Kıbrıs Türkü bunu yemek şekline koymuştur, zevkini katarak…” dedi.

– “Gençler bağlı oldukları milletin değerlerine sahip çıksınlar”

Şiir kitabı da yazan Mahmut İslamoğlu, “Şiirlerimi çok güzeldir ama bazılarını daha çok severim.” diyerek, “Nereden Geldik, Nereye Vardık” isimli şiirini okudu. Şiirlerine “Eli maşalı kadın gibi” benzetmesi yapan Mahmut İslamoğlu, toplum yaşamını şiirle karikatürize ettiğini vurguladı.

İslamoğlu, Bakanlıkta çalışırken “canını sıkan” bir müsteşar için yazdığı “Girne dağlarında geyiksin, geyik. Boynuzun ağırca, başın hep eğik. Kimi kez sarhoşsun, kimi kez ayık. Müsteşar değilsin, sen bir adisin. Ülkeyi satmada bir münadisin.” sözlerini içeren şiirini de okudu.

Gençlere “Bağlı oldukları milletin değerlerine sahip çıksınlar. Dürüst olsunlar, çalışsınlar.” tavsiyesinde bulunan İslamoğlu, Kıbrıs Türk halkını ise “çok uyumlu, zeki, yeniliklere açık, anlayışlı ve uygar” olarak tanımladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

AB Mağusa Atık Su Arıtma Tesisi’nin altyapısını finanse ediyor

Published

on

By

Avrupa Birliği (AB), Kıbrıs Türk toplumuna yönelik AB Mali Yardım Programı kapsamında Mağusa Atık Su Arıtma Tesisinin modernizasyonunu finanse ediyor.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) tarafından yapılan açıklamaya göre, UNDP tarafından Yerel Altyapı Hizmetleri aracılığıyla yürütülen söz konusu projeye 832 bin Euro yatırım sağlandı.

Projenin, tesisin tam kapasiteyle çalışmasını yeniden sağlayarak, yerel topluma sunulan temel hizmetlerin güçlendirilmesini hedeflediği bildirildi.

Açıklamada, “2013 yılında AB’nin mali desteğiyle inşa edilen Mağusa Atık Su Arıtma Tesisi bölgenin sanitasyon sisteminde önemli bir rol oynamaktadır. Yenileme çalışmaları kapsamında, arıtma bileşenleri modernize edilecek ve kritik öneme sahip ekipmanlar yenilenecek. Böylece atık su hizmetlerinin güvenilirliği artırılarak çevre koruma ve halk sağlığına önemli katkı sağlanacaktır.” denildi.

-Ekipmanların kurulumuna Kasım ayında başlanacak

Açıklamada, projeye ilişkin imza töreninin bugün Gazimağusa’da yapıldığı bildirildi.

Törenin, AB, UNDP ve yerel paydaşlar arasındaki iş birliğini yansıttığı belirtilen açıklamada, “Ekipmanların kurulumuna Kasım 2025’te başlanması ve Mart 2026’ya kadar tamamlanması bekleniyor” ifadesi kullanıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman:Kıbrıs Türk halkı varoluş mücadelesini haklarından vazgeçmek için vermedi

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, katıldığı bir Web TV’de soruları yanıtladı.
CTP Basın Bürosundan yapılan açıklamaya göre Erhürman, memleketin gailesini çeken, yetişmiş, liyakatli insanlarla birlikte yürüyeceklerini kaydederek, “birlikte yönetme” vurgusu yaptı.

Erken seçiminin konuşulmaya başlandığını ifade eden Tufan Erhürman, memleketin hali itibariyle, yetişmiş tüm insanlarla birlikte acilen çalışmaya başlamaları gerektiğini ifade etti.

TDP’nin CUmhurbaşkanı seçimine ilişkin Parti Meclisi kararına işaret ederek, teşekkürünü yineleyen Erhürman, “Mesele, Cumhurbaşkanının kim olacağı meselesinden öte bir meseledir. Toplumun yetişmiş, liyakatli insanlarını yönetsel süreçlere katmakla yükümlüyüz. Memleketin gailesini çeken, yetişmiş, liyakatli insanlarla birlikte yönetme taahhüdümüz var. Bu yalnızca solda birlik değil, çok daha geniş bir ‘birlikte yöneteceğiz’ talebidir” ifadelerini kullandı.

“Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesini haklarından vazgeçmek için vermediğine de işaret eden Erhürman, Kıbrıs sorununa da değindi.

CTP Genel Başkanı Erhürman, “Kıbrıs sorununda bizim savunduğumuz model, iki eşit kurucu devlete dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayanan federasyondur. Dosyama hâkimim ve bu memleketin yetişmiş insanlarıyla birlikte hazırlanmış bir dosyayla yola çıkıyorum. Tek yol vardır; Diyalog ve diplomasi” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

HP heyeti, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ndeki üreticilerin sıkıntılarını dinledi

Published

on

By

Halkın Partisi (HP) Genel Başkan Kudret Özersay ve beraberindeki HP Lefkoşa İlçesi heyeti, Lefkoşa Sanayi Bölgesi’ndeki bazı iş yerleri ve üretim tesislerini ziyaret ederek üreticilerin sıkıntılarını dinledi. Ziyarette Özersay’a HP Lefkoşa İlçe Başkanı Mustafa Kendir ile yönetim kurulu üyeleri eşlik etti.

Halkın Partisi’nden yapılan açıklamada, özellikle sanayi bölgelerindeki küçük ve orta ölçekli üreticilerin sanayi arsası gibi konularda devam eden sorunlara işaret edilerek, üretimle bağlantılı olmayan kişilere verilen mekanları gerçek üreticilere kiralayıp ciddi rant elde edenler olduğu kaydedildi.

Açıklamada, çalışma yaşamında işçi olarak yurt dışından getirilen bireylerin kısa sürede işi öğrenip, başka iş yerlerine yatay geçiş yapmalarının yarattığı sıkıntılar yanında sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları konusunda yeterli devlet desteği olmaması ve kayıt dışı şekilde piyasada iş yapanların ciddi şekilde rekabet koşullarını alt üst ettiği hususlarına da dikkat çekildi.

Sadece KKTC’ye değil güney Kıbrıs’a da mal ve hizmet üreten sanayi bölgelerinin aslında çok göz önünde olmayan, perde gerisinde çok önemli bir görev yerine getirdiği ve üretime destek verdikleri de vurgulanan açıklamada “Bu kadar önemli bir alanda alt yapı açısından tüm yöneticilerin mahcup olması gereken bir görüntü var, maalesef en temel alt yapı unsurları bile eksik” denildi.

Açıklamada ayrıca, yerli üreticilerin kalite ve kapasite olarak kendilerini geliştirdikleri bazı alanlarda yurt dışından ithal edilen bazı ürünlerin rekabet açısından adil olmayan bir ortam bulduklarını, bu açıdan da kendini geliştirmeye açık olan yerli üreticinin desteklenmesinin de önemine vurgu yapıldı.

Devamını Oku

Trending

Reklam