Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Türk folkloruna ve eğitime adanmış bir ömür: Mahmut İslamoğlu

Published

on

Halk bilimi alanına katkıları ile tanınan eğitimci, yazar, şair Mahmut İslamoğlu, eğitim ve kültür alanındaki çalışmalarını anlattı.

Kıbrıs Türk folkloruna ve eğitimine yıllarca hizmet veren ve büyük katkılar koyan Mahmut İslamoğlu, Türk Maarif Koleji’nin de üç kurucusundan biri…

İslamoğlu ayrıca, Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda müfettişlik, Gençlik ve Kültür Dairesi Müdürlüğü, Turizm Dairesi Müdürlüğü görevlerinde bulundu.

Yüksek tahsilini Ankara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde yapan İslamoğlu, mezuniyet tezini “Kıbrıs Ağzı” üzerine yaptı.

Birçok yabancı diplomata özel Türkçe dersleri de veren İslamoğlu’nun 1969 yılında yayımladığı “Kıbrıs Türk Folkloru” adlı kitabı alanındaki ilk çalışma özelliğini taşıyor.

Ulusal ve uluslararası kongre, seminer ve sempozyumlara da katılan İslamoğlu, birçok hizmet ve başarı ödüllerinin yanı sıra Azerbaycan’da fahri doktora unvanına layık görüldü.

Aralarında Türkçe, İngilizce ve Rumca olmak üzere üç dilde olan onlarca kitap yayımlayan İslamoğlu, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da ikinci sınıftaki öğretmeni…

Mahmut İslamoğlu, Kıbrıs Türk kültürü alanındaki çalışmalarını, eğitimci olarak yaşadıklarını ve Türk Maarif Koleji’nin kuruluşunu Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine anlattı.

– “Çocuklarda disiplin kalmadı”

1 Mart 1934 Limasol doğumlu, 91 yaşındaki Mahmut İslamoğlu, 4 yaşındayken beş kardeşi ile birlikte öksüz kaldı. Babasının ölüm haberini alan annesinin feryadını unutamadığını söyleyen İslamoğlu, o anları “çocukluk çağının en acı anı” olarak niteledi.

Annesinin tek ebeveyn olarak kalmasının ardından yaşadıkları zorluklar nedeniyle orta ikinci sınıfta okulu bırakmak durumunda kalan ve birkaç yıl terzi çıraklığı yapan İslamoğlu, okuma isteğiyle yeniden okula döndü ve Larnaka’daki Amerikan Akademisi’nde eğitimine devam etti.

Annesine “okuyacağım” diyerek rest çektiğini kaydeden İslamoğlu, “Larnaka’daki Amerikan Akademisi’ne gittim. Sınava girdim, alındım. Başladık okumaya ama çok pahalıydı. Maaşlar 2-3 lirayken okul 6-7 liraydı. Birinci sınıftan üçüncü sınıfa, üçüncü sınıftan beşinci sınıfa geçtim.” dedi.

Akademi’de okurken kendilerine her gün İncil okuttuklarını ve pazar akşamları kiliseye götürüldüklerini anlatan Mahmut İslamoğlu, “İslamoğlu” soyadını da bu yüzden inadına aldığını kaydetti.

Hukuk ve edebiyata ilgi duyduğunu belirten İslamoğlu, edebiyatı tercih ederek Ankara’da üniversite eğitimini aldı. İslamoğlu, eğitimini tamamladıktan sonra Baf’a Kurtuluş Lisesi’ne hoca olarak döndü, sonrasında ise İngiliz Okulu’nda işe başladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu gibi isimlere öğretmenlik yapan Mahmut İslamoğlu, birçok yabancı diplomata özel Türkçe dersleri de verdi.

Disipline çok önem veren İslamoğlu, bugünkü eğitim sistemini “Çocuklarda disiplin kalmadı, ailelerde de bir doyumsuzluk başladı. Teknoloji o kadar edepsiz etti ki… Eskiden disiplin vardı… İngiliz Okulu ve Amerikan Akademi’den devleti yönetenler çıkardı.” sözleri ile eleştirdi.

– Türk Maarif Koleji…

1963’te Kıbrıslı Türklere yönelik Kanlı Noel saldırılarının ardından Rum tarafında kalan İngiliz Okulu’na gidemeyen öğrencileri için Lefkoşa Türk Maarif Koleji’ni Behzat Gürsel ve Hasan Nevzat ile birlikte hayata geçiren İslamoğlu, eğitime başlamak için, 1964 yılında, Dr. Zihni Uzman’a ait Köşklüçiftlik’teki altı odalı evi kiraladıklarını söyledi. İlk adı İngiliz Okulu olan ve 1974 sonrasında Türk Maarif Koleji adını alan okul, evlerden getirilen kullanılmış masa ve sandalyelerle eğitime başladı…

İslamoğlu o günleri şöyle anlattı:

“Zihni Uzman beyin evini kiraladık. O zaman Elçilik de karşıdaydı. Ledra Palas’a giderken… Büyükçe bir evdi… Bodrum’u da vardı. Hatta ben bodrumu sonradan Sivil Savunma merkezi yaptım. O zaman mücahittik de. O şekilde başladık okula, üç hoca… Çocuklardan ayda birer lira alarak ayda 30 lira olan kirayı ödedik. Çocuklar evlerden sandalyeler getirdi. Eski masalarla… O şekilde başladık. Türk ile evli olan bazı İngilizler okulda İngilizce dersi verdi ve bunun dışında da toplumdaki bazı değerli isimler bize yardıma geldi. Sonra bir ara okul yetersiz kaldı. Ermeni Kilisesi vardı, şimdi Kızılay Merkezi’dir. Onun bir bölümüne yerleştik. Nevzat beyi müdür yaptık. O şekilde yürüttük. Harmoni vardı, aileler de çok destek oldu. Bilhassa okul aile birliği, onların desteğini çok gördük. O zamanlar İngilizce eğitim veren okul yoktu. Çok gayretle bugünlere geldik. İşledik, helal olsun…”

– “Kıbrıs Türk Folkloru” kitabı alanında ilk…

Onlarca kitap yazan ve birçok ödüle layık görülen İslamoğlu’nun ilk kitabı “Kıbrıs Türk Folkloru”, alanında ilk ve Kıbrıslı Türklerin ilk araştırma kitabı özelliklerini taşıyor. Kitapla ilgili İslamoğlu, “İyi ki yazdım o kitabı… Çok hürmet gördüm o kitap yüzünden… Devamlı kongrelere arandım. 1981 yılında Türkiye Kültür Bakanlığı’nın kongresine davet aldım. Ondan sonra devam etti. Kazakistan’da bile kongrelere gittim.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk folklorunu “Osmanlı’nın devamı” olarak değerlendiren İslamoğlu, “Bizim yaptığımız halk bilimi araştırmasıdır.” diyerek yaptığı çalışmalardan ve bazı geleneklerden bahsetti.

İslamoğlu, “Yazılı hiçbir şey yoktu. Gelenek görenek çok… Mesela çocuk ilkokula başlayacak. 4 yaşında 4 aylık 4 günlük olan çocuk mutlaka okula başlatılırdı. İsterse okulun son haftası olsun. Ve törenle başlatılırdı. Kız çocuğu ise gelincik yaparlardı kendini ve en yaşlıca hanımın kucağında giderdi okula. Oğlan çocukları da fes ile… Öğretmen ‘abc’ye başlardı, o başladıktan sonra izaz ikram yapılırdı. Bütün çocuklar eğlenirlerdi. Çocuk o gün evine dönerdi, ertesi gün devam ederdi artık.” diye konuştu.

– Atatürk devrimleri

Atatürk devrimleri dönemine de tanıklık eden İslamoğlu, devrimlerin Kıbrıs’ta muazzam şekilde uygulandığını söyledi. İslamoğlu, “Sevgi vardı, vatan sevgisi vardı. Kıbrıs Türkü, Türk’e hasretti. Yüzyıl, Osmanlı gitti buradan… Bizi kurtaran nedir bilir misiniz? Dini inançlarımız ve milliyetçi inançlarımızdır.” dedi.

Kıbrıs Türk ağzının saf Anadolu Türkçesi olduğunu kaydeden İslamoğlu, Osmanlı aldıktan sonra Karaman Beyliği’ni, doldur doldur buraya yollardı. Sultan II. Selim’in 21 Eylül 1572 tarihli fermanı var. Orada açıkça yazıyor, ‘Her 10 haneden en iyi bir tanesini seçerek göndereceksiniz. Malı mülküyle, davarıyla…’” ifadelerini kullandı.

Geleneksel Kıbrıs Türk Mutfağı isimli bir kitabı da bulunan İslamoğlu, bu kitabını 30 yılda yazdığını söyledi. Kıbrıs yemeklerinden bahseden ve Araplara kızların gelin olarak satıldığını anımsatan İslamoğlu, “Kızlar ziyarete geldiklerinde molehiya bitkisinin tohumundan getirdiler. Bunu Araplar çorba gibi yaparlar, kaşıkla yerler. Kıbrıs Türkü bunu yemek şekline koymuştur, zevkini katarak…” dedi.

– “Gençler bağlı oldukları milletin değerlerine sahip çıksınlar”

Şiir kitabı da yazan Mahmut İslamoğlu, “Şiirlerimi çok güzeldir ama bazılarını daha çok severim.” diyerek, “Nereden Geldik, Nereye Vardık” isimli şiirini okudu. Şiirlerine “Eli maşalı kadın gibi” benzetmesi yapan Mahmut İslamoğlu, toplum yaşamını şiirle karikatürize ettiğini vurguladı.

İslamoğlu, Bakanlıkta çalışırken “canını sıkan” bir müsteşar için yazdığı “Girne dağlarında geyiksin, geyik. Boynuzun ağırca, başın hep eğik. Kimi kez sarhoşsun, kimi kez ayık. Müsteşar değilsin, sen bir adisin. Ülkeyi satmada bir münadisin.” sözlerini içeren şiirini de okudu.

Gençlere “Bağlı oldukları milletin değerlerine sahip çıksınlar. Dürüst olsunlar, çalışsınlar.” tavsiyesinde bulunan İslamoğlu, Kıbrıs Türk halkını ise “çok uyumlu, zeki, yeniliklere açık, anlayışlı ve uygar” olarak tanımladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Öztürkler:İnsani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırıdır

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ve içinde 12 insan hakları savunucusunun bulunduğu Madleen gemisine İsrail ordusu tarafından düzenlenen saldırıyı kınadı.

Öztürkler, Uluslararası hukuka ve temel insan haklarına açıkça aykırı olan bu saldırıyı, yalnızca yardımsever insanlara değil, aynı zamanda insani değerlere ve vicdanlara da yöneltilmiş bir saldırı olarak gördüklerini belirtti.

Kıbrıs Türk halkı olarak Filistin halkının yanında olmaya devam edeceklerini dile getiren Öztürkler: “Temennimiz, İsrail hükümetinin, uluslararası hukuk normlarına uyarak, sivillere ve sivil girişimlere yönelik saldırılarını bir an önce durdurmasıdır.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar, Gazze’ye yardım taşıyan gemiye İsrail’in el koymasını kınadı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Gazzeye’de yardım taşıyan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği müdahale eden İsrail’i kınadı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, gemiye yapılan saldırıya yönelik yayımladığı mesajda şu ifadelere yer verdi:

“Gazze’ye insani yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkan ‘Madleen’ adlı gemiye uluslararası sularda seyrettiği esnada İsrail güçlerince müdahalede bulunulması ve yardım almak için toplanan halka ateş açılması kabul edilemez bir insan hakları ihlalidir. İsrail’in yapmış olduğu bu terör içerikli eylemi ve soykırım girişimlerini kınıyor, tutuklanan aktivistler ve mürettebatın en erken zamanda serbest bırakılmasını temenni ediyorum.”

Gemide Özgürlük Filosu Koalisyonu’ndan Avrupa Parlamentosu (AP) Fransız üyesi Rima Hassan ve Almanya vatandaşı Yasemin Acar’ın yanı sıra Türkiye’den Hüseyin Şuayb Ordu, Brezilya’dan Thiago Avila, İspanya’dan Sergio Toribio, Hollanda’dan Marco van Rennes, Fransa’dan Baptiste Andre, Reva Viard, Pascal Maurieras ve Yanis Mhamdi, İsveçli iklim aktivisti Greta Thunberg ve gazeteci Omar Faiad bulunuyor.

Devamını Oku

Kıbrıs

Bienal Lefkoşa sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor: Sanatçılara açık çağrı

Published

on

By

Bienal Lefkoşa, Lefkoşa Türk Belediyesi’nin himayesinde, Arkhe tarafından düzenlenen ve Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsoru olarak desteklediği ilk edisyonunu ile sonbaharda sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.

7 Kasım-6 Aralık tarihleri arasında başkentte yapılacak bienalin teması “Compassion/Merhamet” olarak belirlendi.

Bineali İran kökenli Fransız grafik tasarımcısı Hervé Matine başkanlığındaki bir küratoryal ve seçici komite yürütecek.

Bienal, başkentin farklı mekanlarında sanat aracılığıyla, bireysel ve toplumsal düzeyde yüzleşmelere ve yeniden düşünmeye alan açmayı hedefliyor.

“Merhamet” temasına odaklanılarak, katılım çağrısı yapılan Bienal Lefkoşa’ya başvurular başladı.

Yerel ve uluslararası sanatçılara açık olan bu çağrı, tüm disiplinlerden sanatçıları projelerini bienal için sunmaya davet ediyor.

Şu ana kadar Kıbrıs, Türkiye, İtalya, Fransa, Brezilya ve Lübnan’dan birçok başvuru yapıldı.

Başvurularının 1 Ağustos 2025 tarihine kadar www.bienallefkosa.com üzerinden yapılması gerekiyor.

Katılım koşulları ve detaylı bilgi, Arkhe ve Bienal Lefkoşa’nın web sitesinden takip edilebiliyor.

Arkhe Direktörü Halil Duranay ve Arkhe Koordinatörü İlkem Tunar, yerel ve uluslararası sanatçılar arasında bir buluşma noktası haline gelmesi beklenen Lefkoşa bienalinin ilk edisyonu hakkında Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuştu.

– “İlk kez ‘Lefkoşa bienali’ adıyla bir sanat organizasyonu yapılacak”

Arhke Direktörü Halil Duranay, Kuzey Kıbrıs’ta, daha önce, büyük ölçekte çok önemli sanat etkinliklerinin yapıldığını ama ilk kez “bienal” adını kullanarak bu çatı altında uluslararası bir kent sanat organizasyonu yapılacağını söyledi.

“Bienal” adını kullanmanın iddialı olabileceğini ancak geçen yıl Arkhe’nin kuruluşundan bu yana gündemde olan bienal projesinin zamanı geldiğine inandıklarını ifade eden Duranay, “Bu kent, çok önemli bir kültürel mirasa sahip. Biz de, bu mirasın; doğru mekan, doğru zaman ve doğru dönemle alakalı bir sürece geldiğini düşünüyoruz. Bienal projesini hayata geçirmeyi istiyoruz… Bienal fikri bundan dolayı baskın.” dedi.

Geçen yıl, Lefkoşa bienaline giriş projesi olan Eklektik Manifest’i yaptıkların ve bunun bienalin bir laboratuvar deneyi olduğunu anlatan Duranay, bu proje ile hem çalıştıkları kurumların hem de kendi kapasitelerini etüt etme fırsatı bulduklarını belirtti.

Duranay, “Eklektik Manifest ile farklı şeyleri, farklı yerlere nasıl uygulayabiliriz, kurgulayabiliriz diye kendimizi sınadık. Eklektik Manifest’te sorunlar oldu mu? Tabii ki oldu. Belediyenin de bu konuda ilk girişimi. Hepimiz bazı şeyleri yolda öğreniyoruz” şeklinde konuştu.

Eklektik Manifest’te açık çağrı yapılmaması konusunda bazı eleştiriler aldıklarını aktaran Duranay, “Eklektik Manifest’te, açık çağrı olmadan sanatçılara kendimiz teklifle gittik. Aslında bu, bir yöntemdi. Bununla ilgili eleştiriler yapıldı, haklılık payları da var, yok değil” diyerek, Lefkoşa bienalinin çok daha katılımcı ve demokratik bir şekilde yapılacağını vurguladı.

Yedi hafta süren ve üç ana sergi mekanında gerçekleşen Eklektik Manifest’e iyi bir katılım olduğunu da belirten Duranay, Elektik Manifest’e katılım oranını, şu an dünyadaki en önemli bienallerden biri olarak nitelendirilen İstanbul Bienali’nin başlangıç süreciyle kıyasladıklarını belirterek şu bilgileri paylaştı:

“25 Eylül-15 Kasım 1987 tarihleri arasında düzenlenen Birinci İstanbul Bienali, toplam beş mekânda yapıldı ve 70 sanatçı ağırladı. Bienal yapıldığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) resmi verilerine göre kentin nüfusu 6.303.200 kişiydi. Bienal’in kayıt edilmiş resmi ziyaretçi sayısı ise 4.500 kişiydi. 17 Eylül–20 Kasım 2022 arasında düzenlenen 17. İstanbul Bienali ise toplam 12 mekân ve 50’den fazla kafe, lokanta, kitabevi, sinema vb. alan kullandı. 2022’deki resmi olmayan verilere göre kentin nüfusu 15.655.924 kişi, Bienal’e katılan resmi ziyaretçi sayısı ise 160.000 kişi olarak kaydedildi. Eklektik Manifest’te ise 20 sanatçının eserleri sergilendi, performans ve paneller yer aldı ve 1.500’den fazla kişi ziyaret etti. Tüm bunlara baktığımızda ve kendi nüfus oranımıza göre değerlendirdiğimizde Etkinlik Manifest’e katılım gayet başarılı. Bu açıdan insanlarla ilişki kurabilen bir sanat organizasyonu oldu diyebiliriz.”

– Tema: Compassion/Merhamet

Duranay, Bienal Lefkoşa’nın ilk edisyonunun temasının rahat algılanan ve herkesi ilgilendiren bir kavram olması düşüncesinden hareketle “Compassion/Merhamet” olarak belirlediklerini söyledi.

Merhametin, hem kişisel hem de kolektif anlamlar taşıyan bir kavram olduğunu belirten Duranay, temanın ortaya çıkış sürecini şöyle anlattı: “Hervé Matine ile Lefkoşa turu yaptığımız esnada, bienal surecini ve ayrıca dünyada ve ülkelerimizdeki sorunları uzun uzun tartıştık. Bu tartışmaların sonunda, galiba bizim en çok ‘merhamete’ ihtiyacımız var dedik. Aslında aradığımız o tek kelime merhametti.”

Susan Sontag’ın ‘Başkalarının Acılarına Bakmak’ kitabına atıfta bulunarak bienalin temasının şekillendiğini anlatan Duranay, şunları söyledi:

“Biz, ötekilere bakarken merhameti içimizde ‘pasif’ bir şey olarak mı yaşıyoruz? Yoksa güçlü bir merhamet kavgasının ‘aktif’ bir eyleme mi dayanması gerekiyor? Sontag’ın kitap boyunca tartıştığı mesele bu aslında. Dolayısıyla, biz de bizim merhamet algımızı oraya atıfta bulunarak çıktık. Yani, bizim kendi problemlerimiz dışında ‘ötekilerin problemleri’ de var. Şu an, bilimsel istatistikler şunu gösteriyor: ‘Çok kısa bir zaman içinde, dünya nüfusu şu ankinden çok daha yüksek bir seviyeye çıkacak ama bununla beraber dünyanın kaynakları süratle tükeniyor’. Bu aciliyet durumunda daha fazla yozlaşmanın, totaliterleşmenin, bencilliğin ve adaletsizliğin ortaya çıktığını görüyoruz ve bu noktada ‘merhameti’ kaybetmeye başladık. Yani oradaki merhamet aslında bizim dışımızda ‘ötekini’ de anlamanın önemli araçlarından biri. Bizim vurgu yaptığımız ‘merhamet’ bu. Bu sadece seni, beni değil, dünya genelindeki herkesi ilgilendiriyor. Bu, çok da Kıbrıs’a da ait bir problem değil, küresel bir sıkıntıdan bahsediyoruz…”

– Bienal ekibi… Küratoryal ve seçici komite

Arkhe’nin düzenlediği Bienal Lefkoşa’nın Vedat Kaner Vakfı’nın ana sponsorluğunda ve Design House Stockholm ve Poster for Tomorrow’un destekleriyle gerçekleşecek.

Bienal ekibi, bienal koordinatörü Halil Durunay, uluslararası operasyon sorumlusu İlkem Tunar, ulusal operasyon sorumlusu Bilgen Anayasa, iletişim sorumlusu Atıf Müezzinler ve tasarım sorumlusu Murat Zengi ile bienal sahne ve performans koordiantoru Handan Ergiydiren’den oluşuyor.

Küratoryal ve seçici komitede ise, Hervé Matine’ye; Kanada kökenli İtalya’da yaşayan tasarımcı Ginette Caron, Kıbrıs’tan tasarımcı ve akademisyen Senih Çavuşoğlu ile İspanya’da yaşayan sanatçı ve Arkhe Yönetim Kurulu üyesi Aslı Bolayır eşlik edecek.

Bu dört kişilik komite, bienale başvuruları değerlendirecek ve sanatsal projelerin seçiminde rol oynayacak. Ayrıca, eserlerin secimi sonrasında eserleri uygulayan küratoryal kurul olarak görev yapacak.

– Mekanlar ve süreç

Bienalin ana merkezinin surlariçi olacağını belirten Duranay, şu ana kadar, Kültür Dairesi ve Vakıflar’la yapılan görüşmelerle, Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi (AKM), İsmet Vehit Güney Sergi Salonu ve Bedesten’in bienalde kullanılacak mekanlardan bazıları olarak belirlendiğini söyledi. Arasta, Bandabulya gibi ikonik alanları ise kamusal operasyonlar için düşündüklerini ekledi.

Ağustos sonunda seçilen sanatçıların açıklanacağını belirten Duranay, eylülde kuratöryel ekibin seçilen eserlerin hangi alanda sergileneceğine karar verileceğini ve ekimde tüm hazırlıkların tamamlanmasının hedeflendiğini aktardı.

– Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje

Duranay, mart ayında, sanatçılara, sanat derneklerine, kültür endüstrisinde çalışanlara yönelik düzenledikleri açık formumda katılımcıların Eklektik Manifest ile ilgili görüş ve eleştirilerini dinlediklerini, Bienal Lefkoşa fikrini sunduklarını anlatarak, katılımcı bir şekilde yürüttükleri bienal sürecinde yeni forumlar düzenlemeyi planladıklarını da söyledi.

Koordinatör İlkem Tunar ise, “Bienal, bir şehri dahil edecek bir proje. Şehirdeki insanlar dahil olsunlar istiyoruz. ‘Bunlar bir şeyler yapıyor, nedir acaba yaptıkları?’ demek yerine dil, herkesin dahil olacağı bir etkinlik olsun istiyoruz… Bienal projesi herkesi etkileyecek bir proje. Bienalde surlariçinde olacağız, yani bu bienal sayesinde surlariçinde bir hareketlilik olacak ve biz bu bienali insanların sahiplenmesini istiyoruz” dedi.

– Bienalin kentin üzerinde etkileri

Duranay da, bienalin sadece büyük ölçekli bir sanat etkinliği olmadığını, kentin ekonomik gelişimi ve uluslararası tanınırlığın artırılması üzerinde önemli etkileri olduğunu vurguladı ve şunları söyledi:

”Bienalin gerçekleştiği dönem, kent ekonomisi ve turizmi için hareketlilik demek. Özellikle kasım ayında sokak tansiyonunun yavaş yavaş düşeceği, insanların kapalı alanlara girmeye başlayacağı bir ay içerisinde bienal ile yeni bir ilgi alanı oluşturacaksınız. Eğer bu süreç başarılı olursa ve 2027’de bienalin ikinci edisyonu hayata geçirebilirsek bu şu anlama gelecek: Her iki yılda bir kasım ayında kentte bienal yapılacak ve insanlar yurt dışından bienal için Lefkoşa’ya gelecek. Bu bir ajanda haline gelecek.”

Bienallerin kent esnafı için de fırsatlar yaratacağını belirten Duranay, yerel üreticilerin bienale özel üretimler yaparak sürece katılmalarını önemsediklerini söyledi ve “Mesela bir yerel kahve firması, sınırlı sayıda bienale özel tasarımla üretilmiş kahve paketleri hazırlayabilir ya da özel fincanlar üretebilir. Biz, bu süreci sadece sanatçılarla değil, kentin tüm bileşenleriyle birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

– “Sanatla çok fazla teması olmayan kişilere de hitap edecek bir bienal”

Bienalin daha geniş ölçekte bir sanat etkinliği olacağını, sanatla çok fazla mesaisi olmayan insanların da ilgisini çekmek ve onları da bienal sürecine dahil etmek için bazı stratejiler üzerinde çalıştıklarını da anlatan Duranay, ilk ve orta öğrenim ile üniversite öğrencilerini hem izleyici hem de katılımcı olarak bienale katmayı hedeflediklerini; birçok bienalde uygulanan “bienal gönüllülüğü” ile “rehberli tur programı”nı da uygulamayı planladıklarını anlattı.

Kamusal alanlarda bienale özel bazı uygulamalar düşündüklerinden de bahseden Duranay, bienalde hatıralık ve hediyelik olarak bazı ürünler üzerinde çalıştıklarını, bununla bienali insanların gündelik hayatlarına katmayı hedeflediklerini kaydetti. Duranay, “Bienal Lefkoşa’nın, sanatla çok fazla teması olmayan insanların da ilgisini çekeceğini düşünüyoruz” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam