Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kıbrıs Türk fotoğrafçılığının efsane isimlerinden Mustafa Diana hayatını kaybetti

Published

on

Kıbrıs Türk fotoğrafçılığının efsane isimlerinden Mustafa Diana (Foto Diana), 102 yaşında hayatını kaybetti.

Gerçek ismi Mustafa Mehmet Salih Okay olan Mustafa Diana, 20 Ağustos 1922’de Lefkoşa’da doğdu.

2022 yılında 100 yaşını kutlarken Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) yaşam hikayesini anlatan Mustafa Diana, fotoğrafla tanışmasını şöyle anlatmıştı:

“O dönemin ünlü fotoğrafçısı Fevzi Akarsu, eniştemdi. Kıbrıslı Türkler’in en birinci fotoğrafçısıydı o dönem. Benim abilerim baba mesleğini seçti ve polis yazıldı. Babam beni de polis yazdırmak istedi ama ben kabul etmedim, ‘Ben fotoğrafçı olacağım’ dedim. Onun yanına gidip gelirken alışmaya başlamıştım. ‘Tamam’ deyip beni yanına aldı. Ve öylece 14-15 yaşında fotoğrafçılığa başlamış oldum.”

Filmleri aratmayan bir yaşamı olan Mustafa Diana’nın hayatının dönüm noktalarından biri de daha sonra soyadı olarak aldığı ve fotoğraf stüdyosu ile Çatalköy’deki sahil işletmesine de adını verdiği “Diana” ile tanışması oldu.

Vahan Avedissian adlı Ermeni fotoğrafçının yanında Mustafa Salih Okay’ı gören Diana Samuel adlı İsrailli kadın, Yahudi toplama kampında kaybettiği üç oğlundan birine onu çok benzettiği için yanına alıp İsrail’e götürmek istedi.

18 yaşında İsrail’e giden ve Diana Samuel ve eşinin fotoğraf stüdyosunda çalışmaya başlayan Mustafa Salih Okay, İsrail’de geçirdiği 4 yıl boyunca kendini çok geliştirdi ve ustalaştı.

Dört yıl sonra Kıbrıs’a dönen Mustafa Mehmet Salih Okay, “anne” dediği Diana Samuel ile yakın ilişkisini sürdürdü ve onların da desteğiyle Kıbrıs’ta kendi fotoğraf stüdyolarını açmaya başladı. Artık hem Kıbrıslı Türkler hem de Kıbrıslı Rumlar arasında en tanınmış fotoğrafçılardan biri olmuştu.

Mustafa Salih Okay, artık tüm adada, Mustafa Diana ya da Foto Diana olarak ün yapacak ve tanınacaktı.

İngilizlerin kurduğu Kıbrıs Fotoğrafçılar Birliği’nin 1949 yılında düzenlediği yarışmada Rum, Ermeni ve İngiliz rakiplerini geride bırakan Mustafa Diana, aldığı ödülü ömür boyu sakladı.

Fotoğrafçılık sektöründeki yeni teknikleri ve ürünleri kullanan Mustafa Diana, tutkusunu ve yeteneğini birleştirince, Kıbrıs’ta sadece Türkler arasında değil, Rumlar, Ermeniler ve İngilizler arasında da nam saldı, büyük bir popülarite kazandı. Talep o kadar fazlaydı ki adanın farklı noktalarında fotoğraf stüdyoları açtı.

Kıbrıslı Türk liderlerin yanısıra, Rum lider Makarios’un tercih ettiği isim de Mustafa Diana idi.

Mustafa Diana, yine TAK’a verdiği röportajda o günleri şu sözlerle anlatmıştı:

“Doktor Küçük beni çağırırdı ‘Gel Mustafa fotoğrafımı çek’ diye. Denktaş Bey’in de hem fotoğraflarını çektim hem de fotoğrafçılık merakı vardı, ona nasıl fotoğraf çekeceğini öğrettim. Önce ona bir fotoğraf makinesi tavsiye ettim, sonra gelirdi çektiği fotoğrafları beraber temizlerdik. Denktaş ve Doktor Küçük ile birlikte çok vakit geçirdik. Rahmetli Ecevit geldi, Ecevit ile de tanıştırdı beni Denktaş Bey.

Makarios’un Rum bir fotoğrafçısı vardı ama beni de çağırırdı fotoğraflarını çekmem için. Benim fotoğraflarımı çok beğenirdi. Çok fotoğrafını çektim. Bugün hala Rum devlet dairelerinde asılı fotoğraflarının çoğu bana aittir. Adımı koymadım yalnız. ‘İsmini koymayacan’ dedi.”

1952 yılında Melek Hanım ile evlenen, Mehmet, Koncegül ve Derviş adında çocuklara ve 6 toruna sahip olan Mustafa Diana, 1972’de de ilk renkli fotoğraf laboratuvarına sahip Kıbrıslı Türk fotoğrafçı oldu.

-Yeşil Hattı değiştiren adam

Mustafa Diana’nın “’Film gibi hayatı”nın bir diğer önemli bölümü de Yeşil Hat ile ilgili. Zira Yeşil Hat çizilirken, bölgede yaşayan Türkler ve Rumların evleri de dikkate alındı. Denktaş’ın da önerisiyle, bugün ara bölgede, Ledra Palace sınır noktasını geçince sağda kalan, bir Ermeni’ye ait olan evi satın aldı ve bu sayede Kıbrıs Türk tarafına birkaç yüz metre daha kazandırmış oldu. Mustafa Diana, 1974 Barış Harekatı’ndan sonra da çok uzun yıllar bu evde yaşamaya devam etti. Kıbrıs’ta ara bölgede yaşayan ender sivillerden biri oldu.

Fotoğrafçılık işini büyük bir tutkuyla yaptığını ve son ana kadar da devam ettiğini anlatan Mustafa Diana, dünyaya bir daha gelse yine fotoğrafçı olmak istediğini söylüyordu.

Mustafa Diana, yarın (8 Haziran 2024) öğle namazına müteakip Lefkoşa Mezarlığı’nda defnedilecek

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

“Sabıka Kaydının Silinmesi Yasa Önerisi” komitede…

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi, Hukuk, Siyasi İşler, Dışilişkiler ve Savunma Komitesi, “Sabıka Kaydının Silinmesi Yasa Önerisi”nin genel görüşmesini yaptı.

Meclisten yapılan açıklamaya göre, komite bugün Komite Başkanı UBP Milletvekili Yasemi Öztürk başkanlığında toplanarak, gündemindeki “Sabıka Kaydının Silinmesi Yasa Önerisi (Öneri Sahipleri: UBP İskele Milletvekili Yasemi Öztürk, UBP Girne Milletvekili Hasan Küçük, UBP Lefkoşa Milletvekili Hasan Taçoy, CTP Girne Milletvekili Ongun Talat ve CTP Lefkoşa Milletvekili Ürün Solyalı) (Y.Ö.No:86/4/2025)”ni ele aldı ve genel görüşmesini gerçekleştirdi.

Komite, bahse konu Yasa Önerisi ile ilgili çalışmalarına bir sonraki toplantısında devam edecek.

Komite toplantısına davetli olarak, Başsavcılık, Polis Genel Müdürlüğü, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Çalışan Hakları Derneği’nden yetkililer katılarak, konuyla ilgili görüşlerini sundu.

Komite Başkanı UBP Milletvekili Yasemi Öztürk başkanlığındaki toplantıya, Komite Başkan Vekili CTP Milletvekili Ongun Talat, Komite Üyesi UBP Milletvekili Hasan Küçük, Komite Üyesi CTP Milletvekili Ürün Solyalı ve Komite Üyesi UBP Milletvekili Hasan Taçoy katıldı.

Komite toplantısına ayrıca Bağımsız Milletvekili Ayşegül Baybars da katıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Disiplin Tüzüğü değişikliğine karşı Anayasa Mahkemesi’nde açılan davada dördüncü duruşma yapıldı. Duruşma karar için süresiz ertelendi

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) ve Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS), Disiplin Tüzüğü’nde yapılan değişikliğe karşı Anayasa Mahkemesi’nde açtığı davanın dördüncü duruşması bugün yapıldı.

Sabah saatlerinde başlayan duruşma, saat 15.30 sıralarında sona erdi. Dava, karar için süresiz ertelendi.

Öğretmen sendikaları, davanın duruşması öncesinde Girne Kapısı’ndaki Atatürk büstüne çelenk bıraktı, saygı duruşunda bulundu.

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Burak Maviş, burada olmalarının amaçlarının Bakanlar Kurulu ve Milli Eğitim Bakanı’nı, Atatürk ilke ve inkilaplarının çizdiği yola davet etmek olduğunu ifade etti.

Maviş, Disiplin Tüzüğü’nün bütün toplumun bilimsel eğitim ve laik yaşamını tehdit eder noktaya gelmeden ve daha büyük sorunlarla karşılaşmadan yaşamın merkezine bilimi alarak doğru yola dönmeleri noktasında bir kez daha çağrı yaptıklarını dile getirdi.

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası Başkanı Selma Eylem de, “İki tane yolumuz vardır: Birincisi Atatürk’ün işaret ettiği çağdaş, ilerici ve özgürlükçü bir yol. Diğeri ise gericiliğin, kadının, bilimin ve toplumsal eşitliğin yok sayıldığı yol.” diye konuştu.

Eylem, öğretmenler olarak Atatürk’ün işaret ettiği ilerici, çağdaş ve bilimsel yolu tercih ettiklerini dile getirdi.

Konuşmaların ardından öğretmenler, mahkemeler önüne geldi.

– Mahkemede emareler sunuldu

Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ başkanlığında yapılan duruşmada, öğretmen sendikalarını temsilen Avukat Öncel Polili hazır bulundu.

Bugünkü duruşmada, Başsavcı Yardımcısı Cemaliye Usanmaz ile savunma avukatı Öncel Polili, mahkemede ilk olarak davaya ilişkin emareler sundu, ardından hitapta bulundu.

– Avukat

Mahkemeye hitapta bulunan Avukat Öncel Polili, Bakanlar Kurulu’nun Disiplin Tüzüğü’nde yaptığı değişikliğin Anayasa’ya “aykırı” olduğunu savundu.

Okullarda kılık-kıyafetle ilgili bir sorun çıktığında, bu sorunun okul içinde çözüldüğünü belirten Polili, ancak 14 Mart’ta çıkan Tüzüğün ülkede “kaos” yarattığını öne sürdü.

Polili, Tüzüğün “laiklik”, “eşitlik” ve “hukukun üstünlüğü” ilkelerine aykırı olması sebebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurduklarını belirtti.

Okul yönetimlerinin başörtüsünü bir “siyasi sembol” olarak değerlendirdiğini ve AİHM kararlarında da bunun belirtildiğini kaydeden Polili, bu kararlarda başörtüsünün dini bir sembol olmasının yanı sıra “siyasi bir karar” olduğunun da belirtildiğini dile getirdi.

Tüzükte yer alan Anayasa’ya aykırı maddelerin olduğunu savunan Polili, Anayasa’nın başlangıç kısmında temel, hak ve özgürlükler kısmından önce laiklik ilkesinin yer aldığına değinerek, bu unsurun laikliğe ne kadar önem verildiğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti.

Anayasa’nın laiklik ilkesine büyük önem verdiğini belirterek, bazı maddelere değinen Polili, buna yönelik bazı örnekler de verdi.

Bu konunun ideolojik bir konu olduğunu ileri süren Polili, KKTC eğitim sisteminin laiklik üzerine kurulduğunu söyledi.

Atatürk ilke ve öğretilerinin KKTC Anayasası’nda da yer aldığına değinen Polili, Anayasa’nın çağdaş, bilim ve eğitim ilkelerinden de bahsettigini ifade etti.

Dinin “istismara açık” olduğunu, bu yüzden Anayasa’nın din istismarına karşı özel önem verdiğini dile getiren Polili, Anayasa’da laiklik ilkesinin diğer maddelerden daha çok ön planda olduğunu belirtti.

Polili, Disiplin Tüzüğü’nde yapılan değişikliğinin tamamen “siyasi ve ideolojik” olduğunu iddia etti.

Avrupa ve ABD’deki okullardaki laiklik uygulamalarına değinen Polili, eğitimde dini sembollerin kullanılmasının istismara sebebiyet verebileceği için kısıtlandığını dile getirdi.

Dava konusu tüzükte murat edilenin “başörtüsü” olduğunu savunan Polili, Anayasa’nın laiklik ve hukukun üstünlüğü ilkesine aykırılık olduğunu ileri sürdü.

Başörtüsünün sadece bir dini inanç değil, aynı zamanda ibadet şekli olduğunu belirten Polili, Tüzüğe göre, “başörtüsü takanlar inançlı, takmayanlar değil” iddiasında bulundu.

Tüzükte, Anayasa’nın bazı maddelerine aykırılık olduğunu savunan Polili, dava konusu Tüzüğün Anayasa’nın eşitlik ilkesine de aykırı olduğunu ileri sürdü.

Polili, okullarda bütün siyasi ve dini semboller yasakken, başörtüsünün serbest bırakılmasının eşitlik ilkesinin ihlal edildiği anlamına geldiğini de dile getirdi.

– Başsavcı Yardımcısı

Mahkemeye hitapta bulunan Başsavcı Yardımcısı Cemaliye Usanmaz da, davacının Disiplin Tüzüğü değişikliğine eklenen düzenlemenin Anayasa’ya aykırı olduğu iddiasıyla dava açtığını dile getirdi.

Dava konusu Tüzük değişikliğiyle ilgili bilgi veren Usanmaz, 1998 yılında kılık-kıyafet konusuyla ilgili yönetmeliğin okul yönetimlerine verildiğini anımsattı.

İki öğrencinin başörtüsüyle okula gelmek istemesi sebebiyle böyle bir tüzük değişikliğinin gündeme geldiğini ifade eden Usanmaz, bunun üzerine dava konusu Tüzüğün hazırlandığını kaydetti.

Söz konusu tüzükte dini inanca göre değil, kıyafete göre bir çalışma yapıldığını belirten Usanmaz, Tüzükte “fırsat eşitliği” ile ilgili bir takım düzenlemelerin olduğunu kaydetti.

Tüzükteki maddelere değinen Usanmaz, din ve vicdan özgürlüğünün laiklik ilkesi içerisinde yer alan bir unsur olduğunu belirtti.

Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre, sözleşmeye taraf ülkelerin çocuğun din ve vicdan özgürlüğüne saygı göstermesi gerektiğini ifade eden Usanmaz, bu husus dikkate alındığında 18 yaş altı çocukların da bu haklara sahip olduğunu kaydetti.

Türkiye’nin 2012 yılından sonra dayatmacı laiklik anlayışından vazgeçtiğini ifade eden Usanmaz, evrensel laiklik anlayışının hakim olduğunu dile getirdi.

Huzurdaki davada mahkemenin evrensel laiklik anlayışını dikkate alması gerektiğini belirten Usanmaz, davaya konu Tüzüğün bu anlamda laiklik ilkesine aykırı olmadığını dile getirdi.

Usanmaz, söz konusu Disiplin Tüzüğü’nün bu kriterlere uygun hazırlandığını ifade etti.

Dini bir sembol kullanımının, laiklik ilkesine aykırı olduğuna yönelik bir bulgunun olmadığını belirten Usanmaz, söz konusu tüzükte zorlama olmadığını, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini kaydetti.

Usanmaz, davacı tarafın öne sürdüğü “eşitlik ilkesine aykırılık” iddiasına değinerek böyle bir yaklaşımın olmadığını ifade etti.

Mahkeme heyeti tarafların hitaplarını bitirmesinin ardından davayı, karar için süresiz erteledi.

– Polili: “Duruşma süreci hızlı bir şekilde tamamlandı”

Öte yandan, duruşma sonrası basına açıklama yapan Avukat Öncel Polili, bugün Disiplin Tüzüğü’ndeki değişikliklerle ilgili duruşmayı tamamladıklarını ifade etti.

Uzun bir duruşma olduğunu kaydeden Polili, tarafların argümanlarını mahkemeye sunduğunu ifade etti.

Duruşma sürecinin hızlı bir şekilde tamamlandığını kaydeden Polili, “Artık mahkemenin kararını bekliyoruz. Mahkemenin kararının tarihi şu anda belli değildir. Ancak çok uzun bir zaman alacağını sanmıyoruz.” dedi.

Polili, okullar açılmadan kararın açıklanmasını beklediklerini sözlerine ekledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Gardiyanoğlu, Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Devlet Komitesi Başkanı Bahar Murdova ile görüştü

Published

on

By

 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aile ve Sosyal Politikadan Sorumlu 2. Bakanlar Toplantısı kapsamında Azerbaycan Aile, Kadın ve Çocuk İşleri Devlet Komitesi Başkanı Bahar Murdova ile bir araya geldi.

Bakanlıktan verilen bilgiye göre, görüşmede; iki ülke arasında aile, kadın ve çocuk politikaları konularında işbirliğinin geliştirilmesi, ortak projeler yürütülmesi ve tecrübe paylaşımı gibi konular ele alındı.

Devamını Oku

Trending

Reklam