Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Kıbrıs’ı bir mesele değil, mili dava olarak görüyorum”

Published

on

“Kıbrıs Türkü çok samimi, çok candan. Ben de öyleyim. Frekansımız tuttu”… Türkiye Cumhuriyeti’nin (TC) yeni Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, bu kez Büyükelçi sıfatıyla geldiği Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) izlenimlerini bu sözlerle özetledi.

Dedesi Turhan Feyzioğlu’nun Kıbrıs’tan sorumlu Başbakan Yardımcılığı ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın danışmanlığını yaptığını hatırlatarak, ailece Kıbrıs’la gönül bağı bulunduğunu söyleyen Metin Feyzioğlu, Lefkoşa’ya Büyükelçi olarak atandığını öğrendiğinde büyük gurur duyduğunu ifade etti.

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) ve Anadolu Ajansı’na (AA) röportaj veren Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, Türkiye’den suyun ardından kabloyla elektrik de gelmesinin hayali olduğunu ve bunu hayata geçirmek için çaba harcayacağını belirtti. “KKTC’nin tanınması, izolasyonların aşılması için çaba harcamaya devam edileceğini” ifade eden Feyzioğlu, bu süreçte de KKTC’nin ekonomik olarak kendi kendine yeten, sapasağlam ayakta duran bir yapıya kavuşması için çalışılması gerektiğini vurguladı.

Maraş’ın açılması sürecini KKTC devletinin başlattığını ve Maraş’ın KKTC devletinin egemenliğinde olduğunu kaydeden Feyzioğlu, bu süreçte Taşınmaz Mal Komisyonu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi dikkate alınarak adımlar atılacağını, Türkiye’nin de bununla ilgili ihtiyaç duyulan desteği vereceğini söyledi. Feyzioğlu, “Kıbrıs bizim için bir ‘mesele’ değil, ‘milli davadır’” dedi.

– Çok mutlu oldum ve gurur duydum

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu, atama kararını öğrendiğinde hissettiklerini “Ben Kıbrıs’a yürekten bağlıyım. Büyükelçi olarak KKTC’ye atandığımı duyduğumda çok mutlu oldum, çok büyük bir gurur duydum. Burada doğrudan Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil eden bir makamda bulunmak onur verici.” sözleriyle ifade etti.

“Rahmetli dedem Turhan Feyzioğlu, Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısıydı ve bildiğim kadarıyla böyle bir görevi üstlenen ilk kişiydi. Kıbrıs’a büyük hizmetleri olmuştu ve güçlü bir bağı vardı. Dolayısıyla bizim ailemizin de Kıbrıs ile büyük gönül bağı var” diyen Feyzioğlu, dedesi ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın sofrasında defalarca oturduğunu, orada çocuk yaştan itibaren büyüklerin sohbetini dinleme imkanı bulduğunu söyledi.

– Kıbrıs’ı bir mesele değil, mili dava olarak görüyorum

“Daha sonra da milli bir dava olan Kıbrıs’a yönelik ilgimiz, alakamız bitmedi. Türkiye’de milli davaya bağlı herkesin yüreğindedir Kıbrıs, başının üzerindedir. Bizim için de daima öyle oldu” diyen Büyükelçi Feyzioğlu, “Kıbrıs’a bir mesele olarak değil, bir dava olarak bakmayı tercih ettim. Barolar Birliği Başkanı olarak da hep ‘Kıbrıs için ne yapabiliriz’ diye düşündük. Uluslararası alanda KKTC nasıl daha ileriye götürülebilir, izolasyonlar nasıl kırılabilir, Kıbrıs Türklerine uygulanan bu zalim insan hakkı ihlali, Rum’un şımarıklığıyla devam eden bu ihlal nasıl sonlandırılabilir, ona kafa yorduk.” şeklinde konuştu.

Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı yaptığı dönemde, 2014’ten 2021 sonuna kadar 5 büyük uluslararası konferans düzenlediklerini, bunların son ikisinin, kapalı Maraş’ın açılmasıyla ilgili olarak Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgileriyle gerçekleştiğini aktaran Feyzioğlu, “Görevdeyken özellikle son 3 yılda Kıbrıs konusuyla ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımızla, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımızla ve Sayın Dışişleri Bakanımızla doğrudan doğruya çalışma imkanı buldum. Bu tarafta da Sayın Ersin Tatar ile Başbakanlık döneminden başlayarak, Cumhurbaşkanlığı sürecinde de devam eden çok yakın çalışma imkanımız oldu” dedi.

– İzolasyonların bir süreç içinde kırılacağını ve zamanla tanınmanın geleceğini düşünüyorum

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda KKTC’nin tanınması için tarihi bir konuşma yaptığını kaydeden Metin Feyzioğlu “Buna sıradan bir konuşma gözüyle bakmamak lazım. Bu bir hedef belirlemedir. Bu devlet siyasetinin BM Genel Kurulu’ndan geri dönülmez şekilde ilanıdır. ‘KKTC’yi tanıyın’ diyor. Bunu diyen Türkiye, sıradan bir devlet değil. Bölgesinde, bölgesinin de ötesinde dünyada çok güçlü bir devlet.” ifadelerini kullandı.

Rusya-Ukrayna savaşında arabulucu olan, tahıl krizini çözen ikinci bir devlet bulunmadığına, Türkiye’nin Afrika’da en fazla misyonu olan ülkelerin başında geldiğine ve gerçekten kardeşlik hukukuyla oralarda bulunduğuna, hizmet ettiğine dikkat çeken Büyükelçi Feyzioğlu, “Bunun da geri dönüşleri oluyor. İşte bakın Afrika ülkelerinden biri Gambiya’nın Cumhurbaşkanı Yardımcısı geldi, Sayın Tatar ile resmi kapasitede bir görüşme yaptı. Bu çok önemli bir adım.” vurgusunda bulundu.

Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Keza Türk Devletleri Teşkilatı’na KKTC, anayasada geçen adıyla gözlemci üye oldu. Toplum olarak değil, kesim olarak değil, devlet olarak. Bu şekilde Türk Devletleri Teşkilatı’nda kabul gördüğü anlamına gelir bu. Tüm bunlar Sayın Cumhurbaşkanımızın muazzam siyasi kararlılığı, Sayın Dışişleri Bakanımızın muazzam diplomasisiyle gerçekleşti. Artık Türk Devletleri Teşkilatı’na üye devletlerin izolasyonları kırıcı, bunları aşan birtakım uygulamalarını yavaş yavaş beklemek lazım. Türkiye, bu bölgede plan yapmak isteyen aktörlerin görmezden eğlemeyeceği bir noktada. Buna bağlı olarak KKTC’ye yönelik izolasyonların da artık tartışmasız süreç içerisinde kırılacağını, ortadan kalkacağını ve zamanla tanınmanın da gerçekleşeceğini kabul etmek lazım. Süreç oraya doğru akıyor.”

Feyzioğlu, “bu süreçte Türkiye ve KKTC olarak, KKTC’nin üreten bir ekonomi haline gelmesini, kendi kendine, sapasağlam yeterli bir hale gelmesini, böyle bir ekonomik yapıya kavuşmasını el birliğiyle sağlamak zorundayız.” vurgusunda da bulundu.

-Benim hayalim suyun ardından, elektrikle ilgili kablonun da çekilmesi

KKTC’nin kendine yeterli bir hale gelmesi için Türkiye’nin altyapı yatırımları yaptığına dikkat çeken Feyzioğlu, “Suyun ardından benim hayalim elektrikle ilgili kablonun çekilmesi. Bu konuda da hem Türkiye hem de KKTC’de ön çalışmalar yapılıyor. Sırada bu var” dedi.

Büyükelçi Feyzioğlu bu konunun her gün gündeminde olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Ben bu nedenle ilk ziyaretimi Teknecik santraline yaptım. Orada Kıb-Tek yetkilileriyle görüştüm. Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdür, mühendislerle bir araya geldik. Benim her gün gündemimde bu konu. Türkiye, KKTC’yi bu noktada tüm gücüyle destekliyor. Bu bağlamda reform planlarımızda bir aksaklık çıkmaması gerekiyor. Bakın Türkiye’de Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay ve onun başkanlığında Kıbrıs İşleri Koordinatörlüğü var. İşi gücü, varı yoğu bu. Kuzey Kıbrıs’a, Kıbrıs Türkü’ne, KKTC’ye nasıl daha fazla hizmet edebiliriz.”

– Suyun Mesarya ovasına gelmesi ve tarım reformu birlikte ele alınmalı

KKTC için bir diğer önemli yatırımın hiç şüphesiz su olduğunu kaydeden Feyzioğlu, Türkiye’den gelen suyun önce Güzelyurt ardından da Mesarya ovasına verilmesini amaçladıklarını bildirdi. Feyzioğlu, “Suyun Mesarya ovasına gelmesi ve tarım reformunu birlikte ele almak gerekiyor. Türkiye’deki ve KKTC’deki tarım bakanlıkları bu konuda çok yakın çalışıyor.” dedi.

– Maraş’ta mülkiyet hakkını Avrupa İnsan Hakları Sistemi’ne göre çözeceğiz ama Vakıf mallarına ne olduğunu da inceleyeceğiz

Maraş açılımını KKTC hükümetinin, devletinin yaptığını, Türkiye’nin buradaki görevinin, KKTC’nin talep ettiği yardım ve desteği milli dava ve kardeşlik hukuku çerçevesinde sunmak olduğunu belirten Metin Feyzioğlu, “Kapalı Maraş” olarak tabir edilen bölgenin KKTC egemenliğinde olduğunun da altını çizdi.

Feyzioğlu, “Maraş, KKTC devletinin toprağıdır orası. O toprakta çeşitli mülkiyet iddiaları vardır. Arsaların, otellerin, binaların, mülkiyetinin kime ait olduğuna dair iddialar vardır. Bu çerçevede, Taşınmaz Mal Komisyonu’na (TMK) ilişkin mevzuata da saygı duyarak, ama en önemlisi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin, Avrupa İnsan Hakları değerler siteminin içinde kalarak sorunun çözülmesi gerekir. Avrupa Konseyi’nin burada baktığı ve bakabileceği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin baktığı ve bakabileceği mülkiyet hakkının sözleşmeye ve ek protokollere uygun şekilde tesis edilmesi, sorunun bu şekilde çözülmesidir.” dedi.

Feyzioğlu sözlerine şöyle devam etti:

“Kuşkusuz KKTC de bunu yapma gayreti içindedir. Türkiye de KKTC’nin bu gayretine tüm gücüyle destek vermektedir. Dolayısıyla Maraş’ta mülkiyet sorunu çözülecektir. Taşınmaz Mal Komisyonu mevzuatı çerçevesinde çözülecektir, İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde çözülecektir. Bu süreç çok eski değil, bir miktar zaman tanımak gerekiyor. Bir taraftan planlar çıkarılıyor, mülkiyete yönelik kimler hak iddia etmiş ona bakılıyor. Ne istiyor, ‘tazminat mı, iade mi, takas mı’ istiyor bunlar inceleniyor. Tekrar ediyorum, Avrupa Konseyi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin meseleye bakabileceği tek açı vardır; mülkiyet hakkı… Biz de mülkiyet hakkını Avrupa İnsan Hakları Sistemi’ne göre çözeceğiz zaten.”

– Türkiye ve KKTC’nin esas gücü haklılığında

“Rum tarafının KKTC’ye yönelik her iddiası ama her iddiası haksız ve mesnetsiz. BM Genel Kurulu’nun ve genel olarak dünyanın KKTC’ye yönelik tavrı da yanlış” diyen Feyzioğlu, devletler hukukunun en temel kuralarına göre bir yapının bir tüzel kişiliğin devlet olarak kabulü için hangi şart gerekiyorsa KKTC’nin buna sahip olduğunu söyledi. “Çok açık bir şekilde tanınma, devlet olmanın bir şartı değil” diyen Feyzioğlu “Öyleyse tanınmıyor, ben de izolasyon uygularım, tanınmıyor ben de yasak koyarım şeklindeki her tutum hukuk çerçevesinde değildir, açıkça siyasidir” şeklinde konuştu.

Feyzioğlu şöyle devam etti:

“Türkiye gerçekten çok güçlendi. Türkiye birilerinin sandığı Türkiye değil. Türkiye jeopolitik konumunu daha da güçlendiren tüm hamleleriyle birlikte dikkate alınmaması imkansız derecede güçlü bir ülke. O bakımdan hukuk dışı yürütülen bu siyasi tavrın birçok devletle artık sürdürülebilir olmadığını göreceksiniz. Çok açık, kararlı bir siyasi duruş var Türkiye’de. Ve bu kararlı duruşun altını dolduran çok haklı nedenler var. Dünya da bunu görüyor zaten. Türkiye’ye yönelik sert çıkışlar, kuşatma çabaları boşuna değil. Bunu herhangi bir ülkeye yapmıyorlar. Türkiye’nin çok güçlendiğini ve Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana haklı iddiamız olan tam bağımsız duruşa eriştiğini gördükleri içindir bu tavırlar.

Dünyanın herhalde en güçlü sismik araştırma ve sondaj filosuna sahibiz. Yani çok uluslu şirketlerden, yabancı şirketlerden ‘lütfen bize doğalgaz bulun, petrol bulun’ deme aşamalarını çoktan geçtik. Rum basınını da ben takip ediyorum. Sık sık ‘Türk gemileri nerede?’ diye yazılar çıkıyor, bunu merak ediyorlar. Türkiye’ye radar vermiyorlar radar yapıyoruz, gemi vermiyorlar gemi yapıyoruz. Şimdi böyle bir ülkenin dikkate alınmaması mümkün olabilir mi? Böyle bir ülkenin milli davasıdır Kıbrıs. Dolayısıyla Rumlar istediklerini söyleyebilir. Türkiye’nin ve KKTC’nin esas gücü haklılığındadır.”

– Kıbrıs’a aşkla bağlıydım, daha çok bağlandım

Kıbrıs’ta sık sık yürüyüşlere çıkan, her fırsatta hakla bir araya gelen Feyzioğlu, kendisinden önceki Büyükelçilerin de sokaklarda, halkın içinde olduğunu ancak kendisinin sosyal medyayı daha aktif kullanması nedeniyle ziyaretlerinin daha fazla dikkat çekmiş olabileceğini söyledi.

Feyzioğlu sözlerini şöyle noktaladı:

“Ben halkla çok iç içeyim . Ben buyum. Ben sahici bir insanım. Bu sahiciliğimi de gizlemeye gerek görmüyorum ve paylaşıyorum. Kıbrıs Türkü de çok sıcak, çok candan. Hemen samimiyet kuruyor. Ben de öyleyim. Dolayısıyla frekansımız çok tuttu. Kıbrıs’a zaten aşkla bağlıydım daha fazla bağlandım.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Üstel: “Polis Teşkilatı Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, ülkenin güvenliği, halkın huzuru ve kamu düzeninin sağlanması için gece gündüz demeden, büyük bir özveriyle görev yapan Polis Teşkilatı’nın Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde en önemli yapı taşlarından biri olduğunu vurguladı.

Üstel, Polis Teşkilatı’nın bugün de bu kutsal görevi aynı kararlılıkla sürdürmeye devam ettiğine işaret etti.

Başbakan Üstel, Polis Teşkilatı’nın 61’inci kuruluş yıldönümü ve 30 Haziran Polis Günü dolayısıyla mesaj yayımladı.

Polis Teşkilatı’nın 61. kuruluş yıldönümünü ve 30 Haziran Polis Günü’nü kutlayan Üstel, tüm polis teşkilatı mensuplarına hizmetleri için de teşekkür etti.

Üstel mesajında “Kuruluşundan bugüne sadece asayişi sağlamakla kalmayan, aynı zamanda halkla güçlü bir bağ kurarak devletle vatandaş arasında güven köprüsü oluşturan Polis Teşkilatımız, çağın gereklerine uygun şekilde sürekli yenilenmiş; teknolojik altyapısı ve yetişmiş insan kaynağıyla hepimizin gurur duyduğu bir kurum haline gelmiştir.” dedi.

-Toplam 559 personel PGM kadrosuna kazandırıldı

Polisin görevini daha etkin ve daha iyi koşullarda yerine getirebilmesi için her türlü adımı attıklarını belirten Üstel, bu kapsamda, 2022–2025 Hükümet Döneminde toplam 559 personelin Polis Genel Müdürlüğü kadrosuna kazandırıldığının altını çizdi.

Teşkilatın kurumsal kapasitesini ve personelin özlük haklarını daha da güçlendirmeye kararlılıkla sürdüreceklerini belirten Üstel, “Çünkü bizim önceliğimiz; halkımızın huzuru ve güvenliği ile devletimizin saygın kurumlarının daha da güçlenmesidir.” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı

Published

on

By

 

Cumhurbaşkanı Vekili, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, KKTC Hentbol Federasyonu ile Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa İlçe Başkanlığı iş birliğinde, merhum Tolga Kınacı anısına düzenlenen Plaj Hentbol Turnuvası’nın ödül törenine katıldı.

Karaoğlanoğlu Antis Plajı’nda yapılan organizasyonun sonunda yapılan törende konuşan Öztürkler, genç yaşta hayatını kaybeden Tolga Kınacı’yı rahmet ve özlemle anarken, onun adının sporla yaşatılmasının anlamlı olduğunu vurguladı.

Cumhuriyet Meclisi’nden yapılan açıklamaya göre, Öztürkler, konuşmasında sporun sadece fiziksel gelişim değil aynı zamanda sosyal dayanışma ve toplumsal kaynaşma aracı olduğunu belirtti. Öztürkler, “Bugün burada Tolga Kınacı kardeşimizin hatırasını yaşatmak ve aynı zamanda gençlerimizi sporla buluşturmak amacıyla çok değerli bir etkinlik gerçekleştirildi. Hentbol Federasyonu’nu, UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığı’nı ve emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum,” dedi.

Öztürkler, gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak durmasının ve sporla güçlü bireyler olarak yetişmesinin toplumsal kalkınma açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekerek, hükümetin de spor alanında her türlü katkıyı sağlamaya devam ettiğini söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “İki devletli bir anlaşma gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zeminidir”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar iki devletli bir anlaşmanın Kıbrıs adasında gerçekçi ve sürdürülebilir bir anlaşma zemini olduğunu ve bu siyaseti yurt dışında yaşayan Kıbrıs Türklerinin de desteklediğini söyledi.

Federasyon zemindeki müzakerelerin artık kapandığını ve tüketildiğini belirten Tatar, “Kıbrıs’ta iki halk, iki devlet ve iki demokrasi vardır ve sürdürülebilir bir anlaşmanın bu zeminde olması için son dört buçuk yıldır anavatan Türkiye bu siyasete tam destek veriyor.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar ve eşi Sibel Tatar, İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi tarafından düzenlenen resepsiyona katıldı.

Cumhurbaşkanlığından verilen bilgiye göre Wood Green bölgesinde Grand Palace’ta düzenlenen resepsiyona Başbakan Ünal Üstel, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçi Osman Koray Ertaş, KKTC ve İngiltere’den ekonomik örgüt temsilcileri ile sivil toplum kuruluş temsilcileri de katıldı.

Resepsiyonda konuşan Tatar, uzun yıllar İngiltere’de yaşadığını belirterek, İngiltere’de yolu kesişen kişileri yad etti, hayatta olmayanlara Allah’tan rahmet diledi.

Kıbrıs Türk Halkının haklı davası ve mücadelesi için o yıllarda nasıl çalışıldığına tanık olduğunu kaydeden Tatar, ” 25 – 26 yaşlarındaydım ve Londra sokaklarında çok mücadele verdiğimi hatırlıyorum çünkü İngiltere garantör ülkelerden biri olduğu için mücadele buradan başlıyordu. Kıbrıs Türk Halkına yapılan haksızlıkların o zamanın Thatcher Hükümetine ve onun milletvekillerine duyurmak için canla başla çalışıyorduk. Çok önemli lobi çalışmaları yürütülüyordu. Sesimizi duyurabildik. Margaret Thatcher’a ve Kraliyet ailesine kadar sesimizi duyurduk.” diye konuştu.

-“Batı dünyası haksızlığı hala sürdürüyor”

Kıbrıs Türk Halkının var oluş mücadelesi verdiğini kaydeden Tatar, batı dünyasının geçmişte yaptığı haksızlığı hala sürdürdüğünü ifade ederek şunları söyledi:

“Bunu bilelim ki böylesi acımasız bir dünyada yaşıyoruz. Hiç unutulmamalıdır ki, Nisan 2004 yılında BM Kapsamlı Çözüm Planı olan Annan Planı, eş zamanlı olarak iki tarafta referandumuna sunulmuş, Kıbrıs Rum Halkı bu plana hayır demiş, Kıbrıs Türkü evet demişti. O zamanlar barış rüzgarları eserken içimizdeki bazıları bu iş bitmiştir, iki halk kardeştir dediler, ne olursa olsun bir anlaşma olsun da uluslararası hukuk içerisinde Kıbrıs halklarını buluşturacaklardı. Türkiye’nin garantörlüğü sona erdirilebilir, asker çekilebilirdi, biz artık kardeş olacağız gibi söylemler yaymışlardı. Ama biz güvenemeyiz dedik, çünkü dünyada nasıl bir rüzgarla karşı karşıya kalınabileceğini tahmin edemeyiz dedik. Nitekim daha sonra Bosna’da olanlar, Libya’da olanlar, daha sonra da Irak’ta olanlar, Suriye’de olanlar, Ukranya’da olanlar, Gazze’de olanları hatırlatırken şimdi de İsrail – İran arasındaki çatışmalarında kullanılan füzeleri Gazimağusa’dan tedirginlik içerisinde izlemekteyiz.”

-“Varız ve var olmaya, bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz”
Egemenlik temelinde sürdürülen yeni siyasete işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, ” Bu siyaset, 2020 yılından sonra Anavatan Türkiye Cumhuriyetinin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tam destek verdiği egemenlik temelinde ve iki devletli bir anlaşmadır ” dedi.

Artık bütün dünyaya Kıbrıs Adası’nda iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasinin mevcut olduğunu her platformda haykırdıklarını vurgulayan Tatar, “Rum liderliği ne derse desin, biz kendi egemenliğimizden, kendi hakkımızdan, kendi hukuğumuzdan ve ayrı bir halk olmanın zenginliğinden , yani kendi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, kültürümüz, tarihimiz, müziğimiz, edebiyatımızla Kıbrıs Türk Halkı olarak varız ve var olmaya bu topraklarda özgür yaşamak için mücadele etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.

Egemenlik ve iki devletli bir anlaşmanın altının boş olmadığını, Kıbrıs Türk halkının özden gelen hakkı olduğunu , şehitler verildiğini, uzun yıllar var oluş mücadelesi ortaya konulduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Tatar, “Egemenlik hakkı, özden gelen hakkımız, uluslararası anlaşmalarının da içerisindedir. Yeni siyasetten geri dönüşü olmaması gerekiyor. Bu haklarımızı almamız için büyük bedeller ödenmiştir. Bunun içerisinde 85 milyonluk Anavatan Türkiye, Avrupa’da yaşayan 10 milyon Türk vatandaşı , yani 100 milyona yakın bu siyasete destek veren Türk vatandaşı vardır, bu çok önemlidir” dedi.

-KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatındaki gözlemci üyeliği”

KKTC’nin TDT gözlemci üyeliğinden bahseden Cumhurbaşkanı Tatar, şunları ifade etti:

“Bu teşkilatta çeşitli seviyelerde toplantı ve zirveler gerçekleştiriliyor, Devlet Başkanı, Bakanlar, ekonomik ve sivil toplum düzeyinde toplantılara KKTC olarak biz de bayrağımızla katılıyoruz.”

Kıbrıs Türk halkının bir cemaatten devlet sahibi bir halk konumuna ulaştığını dile getiren Tatar, “Uluslararası organizasyonlarda devletimizle temsil ediliyoruz.” diyerek Gambia temaslarıyla ilgili bilgiler verdi.
“Biz yüreğimizi milli davamız için ortaya koyduk. Halkımızın refahı ve geleceği için mücadeleyi canla başla sürdürüyoruz.” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, gelecek hafta, Azerbaycan’da, Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetiyle ekonomik zirve toplantısına katılacağını söyledi.

Tatar, şöyle konuştu: “Tabii, Güney Kıbrıs’taki zihniyet değişmedi, bizim görünürlüğümüzü her fırsatta engellemek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ve biz böylesi bir zihniyette olan Rum liderliği ile, her türlü iyi niyetimizi göstermemize rağmen maalesef bir yere gelemedik. Annan Planında da böyle olmuştu, Temmuz 2017 yılında Crans-Montana’da da böyle olmuştu.”

-“KKTC gelişmiştir ve gelişmeye devam edecektir”

KKTC’de, gençliği başı dik ve onurlu bir şekilde geleceğe hazırlamak için canla başla çalıştıklarını vurgulayan Tatar, “Ülkemizde turizmle, üniversitelerimizle, Türkiye’den getirilen su, sanayi bölgelerimiz, inşaat ve emlaktaki gelişmelerle ve şimdi KKTC’de bu yıl içerisinde ilk kez düzenlenen ve 225,000 kişinin katıldığı Mayıs ayında gerçekleşen uzay ve havacılık alanındaki KKTC TEKNOFEST ile gelişmeye devam ediyoruz” dedi.

Tatar, bu hafta Avrupa Bakanı Doughty ve Birleşik Kralık Eski Başbakanı Boris Johnson ile görüşme gerçekleştirdiğini de anımsattı. Cumhurbaşkanı Tatar, Londra’da lobiciliğin önemine de işaret ederek, İngiltere’deki temaslarını aktardı, Kıbrıs Türk halkının görüşlerini ve beklentilerini en proaktif şekilde ortaya koymaya devam ettiklerini söyledi.

İngiltere Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi Başkanı Kenan Nafi’ye ve Konsey’in Yönetim Kuruluna, Kıbrıs Türk Kültür Festivali’ni organize ettikleri için teşekkür eden Tatar, “Festivaller, Kıbrıs Türk halkının kültür, gelenekler, el sanatları, folklor ve müziğinin yanı sıra bir dayanışma göstergesi olması bizim için çok büyük önem taşımaktadır. Gençlerimizle gurur duyuyoruz” diyerek konuşmasını tamamladı.

Devamını Oku

Trending

Reklam