Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Kıbrıs’ta Rumların gerçekleştirdiği ‘Kanlı Noel’ katliamının üzerinden 58 yıl geçti

Published

on

 

Kıbrıs’ta 21 Aralık 1963’te terör örgütü EOKA militanlarının Kıbrıs Türklerine yönelik başlattığı ve tarihe “Kanlı Noel” olarak yazılan katliamın üzerinden 58 yıl geçerken, saldırılarda 364 kişi şehit düştü, 103 Türk köyü boşaltıldı.

Rumların 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türklerine karşı başlattığı silahlı saldırılar Kanlı Noel olarak adlandırılırken, bu saldırılar, Ada’daki toplumlar arası çatışmaların başlangıcı oldu.

Kıbrıs’ta, 16 Ağustos 1960’ta Rumların ve Türklerin ortaklığını esas alan “Kıbrıs Cumhuriyeti” fiilen kuruldu.

Cumhuriyetin anayasası Kıbrıs Türklerinin siyasi haklarını garanti altına alıyordu ancak bu ortaklık fazla uzun sürmedi ve Rumlar, silah zoruyla Kıbrıs Türklerini yönetimden uzaklaştırdı.

Kıbrıs’ta 1960-1963 dönemi, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hukuken var olduğu dönem olmakla birlikte, Ada’da sorunlar devam etti. Rumlar başlangıçtan itibaren, Türk ve Rum ortaklığında kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne inanmamışlar, kurulan düzeni Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) için bir sıçrama tahtası olarak görmüşlerdi.

Daha sonra Türkler, baskı ve silah zoruyla cumhuriyetten dışlandı. Rumlar, Ada’daki Türkleri, Enosis (Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması) hedeflerinin önündeki engel olarak görüyordu.

Bu hedefle 21 Aralık 1963’te Akritas adı verilen ve Türklerin Ada’dan yok edilmesini hedefleyen plan, Rum çeteler tarafından uygulanmaya başladı.

Lefkoşa’nın Tahtakale semtinde 20 Aralık 1963 gecesi otomobillerine açılan ateş sonucu Kıbrıs Türkü Zeki Halil ve Cemaliye Emirali şehit edildi.

Rumların ilk saldırılarında sadece Lefkoşa’da 92 Türk öldürüldü, 146 kişi ise yaralandı.

Rum terör örgütü EOKA’cı militanlar ilk büyük katliamını, Lefkoşa’da bulunan Ayvasıl köyündeki Kıbrıs Türklerine karşı 23 Aralık 1963’te gerçekleştirdi. Bu köyde esir alınan 21 Kıbrıs Türkü, elleri bağlandıktan sonra katledildi ve toplu mezara gömüldü.

Rum çeteleri, 24 Aralık 1963’te Lefkoşa’nın Kumsal bölgesindeki saldırılarına devam ederken, Kıbrıs’taki Türk Alayı’nda doktor olarak görev yapan Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ile 3 çocuğunu da vahşice katletti.

Binbaşı İlhan’ın evinin banyo küvetinde eşi Mürüvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi ile Hakan, ölü olarak bulundu. Bu olay tarihe “Kumsal Katliamı” ya da “Banyo Katliamı” olarak geçerken, baskının yapıldığı ev daha sonra Barbarlık Müzesi adıyla ziyarete açıldı.

Barbarlık Müzesi’nin restorasyonun çalışmaları şu anda TİKA tarafından yürütülüyor.

Olaylarda saldırıya uğrayan 103 Türk köyü boşaltılmak zorunda kalırken, Kıbrıs’ta 1963’te başlayıp 1964’te de devam eden olaylarda 364 Türk şehit oldu.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Ada’ya Barış Gücü gönderme kararı aldı ve ilk BM Barış Gücü (BMBG) 14 Mart 1964 tarihinde Ada’ya geldi. Ancak BMBG’nin Ada’ya gelmesi de Rumların, Türklere yönelik saldırılarının önüne geçemedi.

Rumlar 6 Ağustos 1964 tarihinde üniversite öğrencileri ile Erenköylü mücahitlerin savunduğu Erenköy’e EOKA lideri Yeoryos Grivas komutasındaki kuvvetlerle saldırıya geçti.

YÜZBAŞI CENGİZ TOPEL ŞEHİT EDİLDİ

Erenköy’ü korumak için gizlice bölgeye gelen öğrenci, veteriner ve öğretmenden oluşan 500’e yakın Türk mücahidi, halkın yanında siper aldı. Rumların bu ağır saldırıları Erenköy’deki direnişi kıramadı.

Rumların Erenköy çevresindeki kuşatmasını sona erdiren ise Türk Hava Kuvvetleri’nin gerçekleştirdiği uyarı uçuşları oldu.

Bu muharebeler sırasında Yüzbaşı Cengiz Topel’in kullandığı F100F jeti, yerden isabet alarak düşürüldü.

Paraşütle atlamayı başaran Topel, indiği Rum köyü yakınlarında esir alındı. Rumlar tarafından işkenceyle öldürülen Yüzbaşı Topel, Cumhuriyet döneminin ilk hava harp şehidi oldu.

Müdahaleden sonra Türklere yönelik saldırılar azalmakla birlikte bulundukları bölgelerde tecrit edilip her türlü haklarından mahrum bırakılarak yok edilmelerine girişildi.

Bu durum 15 Kasım 1967 tarihine kadar sürdü. 15 Kasım 1967 tarihinde Grivas komutasındaki Rum ve Yunan birlikleri Geçitkale’ye saldırarak katliam yaptı, 20’den fazla Türk öldürüldü.

Türkleri silahla yok edemeyeceğini anlayan Makarios, 1967-1974 döneminde Türklere ekonomik ve sosyal baskılar uygulayarak Ada’dan göçe zorlama ve bu suretle asimile etme politikasını uygulamaya başladı.

Kıbrıs’ta 1963-1974 dönemi, Kıbrıs Türkleri için kan, gözyaşı, katliam, toplu mezar ve göç olarak tarihe geçti. Kıbrıs Türkleri 11 yıl süren bu acı dönemde adanın yüzde 3’üne sıkıştırıldı.

EOKA mensupları arasındaki görüş ayrılıkları, Türkiye’nin müdahalesinden endişe eden ve Kıbrıs Türklerini ekonomik yoldan bitirmeyi dileyen Rum lider Makarios ve daha hızlı sonuç alınmasını isteyen eski cuntacılardan oluşan EOKA-B mensuplarının karşı karşıya gelmesine sebep oldu.

YUNAN CUNTASI 1974’TE KIBRIS’TA DARBE YAPTI

EOKA lideri Nikos Sampson, Yunan cuntasının desteğiyle 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Makarios’a karşı darbe yaptı ve iktidarı ele geçirdi.

Bu darbeyle Kıbrıs’ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kastedilmiş oldu.

Türkiye, darbenin ardından 1960 Garanti Antlaşması gereği ilk aşamada diplomatik girişimleri önceledi.

Bu noktada 17-18 Temmuz 1974’te Türkiye ile İngiltere arasında, darbenin ardından atılabilecek adımlara yönelik Londra’da görüşmeler de yapıldı.

İstişarelere garantör devlet olarak Yunanistan da davet edildi ancak Yunanistan’daki cunta yönetimi görüşmelere katılmadı.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile İngiltere Dışişleri Bakanı James Callaghan arasındaki görüşmelerde İngiltere’ye ortak müdahale teklifinde bulunuldu.

20 TEMMUZ BARIŞ HAREKATI GERÇEKLEŞTİ

Dönemin Başbakanı Ecevit ve Yardımcısı Necmettin Erbakan, İngiltere’nin olumsuz cevap vermesi üzerine, garantörlük hakkını kullanarak ve Ada’daki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974’te Kıbrıs Barış Harekatı’nın başlaması kararını aldı.

Harekat, dünyaya Ecevit’in yaptığı tarihi, “Biz aslında savaş için değil, barış için ve yalnızca Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz.” açıklamasıyla duyuruldu.

Barış harekatıyla Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhakının önüne geçilirken Kıbrıs Türk halkının güvenliği ve varlığı güvence altına alındı.

Türkiye, 20 Temmuz 1974’te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 353 sayılı kararı ile İngiltere ve Yunanistan’a “barışın yeniden tesisini sağlamak üzere müzakerelere başlama” çağrısında bulundu ve 22 Temmuz 1974’te harekatı durdurdu.

Bunun üzerine garantör ülkeler, bir araya gelerek Kıbrıs meselesinin çözümü için görüşmelere başladı.

25 Temmuz 1974’te toplanan 1. Cenevre Konferansı, 30 Temmuz 1974’te imzalanan Cenevre Deklarasyonu ile son buldu.

Deklarasyonda, Yunanistan ve Rumlar tarafından işgal edilen Türk bölgelerinin acilen boşaltılması ile Ada’da barışın ve anayasal düzenin yeniden tesisini teminen dışişleri bakanları arasında müzakerelere devam edilmesi öngörüldü.

Öte yandan deklarasyonla Ada’da Kıbrıs Türk toplumu ile Kıbrıs Rum toplumu olmak üzere iki özerk yönetimin mevcudiyeti ilkesel olarak tanındı.

İKİNCİ HAREKAT “AYŞE TATİLE ÇIKSIN” PAROLASIYLA BAŞLADI

Konferansın 8 Ağustos’ta başlayan ikinci aşamasında, Yunanistan, Ada’da yeni anayasal düzenin kurulmasına yönelik tüm teklifleri reddetti ve anayasaya ilişkin varılacak bir uzlaşma için Türk birliklerinin geri çekilmesini ön koşul olarak ileri sürdü.

Ayrıca ikinci toplantıya kadar Rum ve Yunan askerlerinin, Türklerin bulunduğu bölgeden çekilmeleri gerekiyordu ancak çekilmedikleri gibi saldırılar da sürdü.

2. Cenevre Konferansı görüşmelerinden de bir sonuç çıkmayınca 14 Ağustos’ta “Ayşe tatile çıksın” parolasıyla Kıbrıs Barış Harekatı’nın ikinci aşaması başladı ve 16 Ağustos’ta ateşkes ilan edildi.

Türkiye’nin başlattığı harekat başarıyla sonuçlanırken Ada’da yaşayan Kıbrıs Türk halkının güvenliği de sağlandı ve Ada’ya barış hakim oldu.

İkinci harekat sırasında geri çekilen Rum askerleri, geçtikleri Türk köylerini yakarak silahsız insanları katletti. Toplu katliamlar ve mezarlar, harekatın bitiminde ortaya çıkarıldı.

Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, Türk ordusu 498 şehit verirken Kıbrıs Türk tarafı ise 70’i mücahit, 270 kişiyi kaybetti. Kıbrıs Türkleri genel olarak ise 1672 şehit verdi.

HAREKATIN ARDINDAN KIBRIS TÜRKLERİ KENDİ YÖNETİMLERİNİ KURDU

Kıbrıs’ta mevcut sınırların çizilmesine olanak sağlayan harekattan hemen sonra Kıbrıslı Türkler, 1 Ekim 1974’te Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurdu.

Ardından Kıbrıs Türklerinin devlet yapısını kökleştirme, anayasa yapma ve çok partili sisteme geçme gibi tecrübeler yaşadığı Kıbrıs Türk Federe Devleti (KTFD) 13 Şubat 1975’te ilan edildi.

KTFD Meclisi, 15 Kasım 1983’te oy birliğiyle aldığı bir kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) kurulduğunu ilan etti.

KKTC’nin ilanı, Kıbrıs Türk halkının Ada’daki siyasi yaşamını devlet olgusuyla dünyaya ilan ettiği önemli bir dönüm noktası olurken Kıbrıs Türk halkının kendi kaderini tayin etme hakkı da ilan edilmiş oldu.

KKTC’de, 21-25 Aralık tarihlerinde Milli Mücadele ve Şehitler Haftası dolaysıyla, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesinde hayatını kaybedenler, tören ve etkinliklerle anılıyor.

 

AA/BRT

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Kuzey Makedonya hükümeti orman yangınları nedeniyle “kriz durumu” ilan etti

Published

on

By

Kuzey Makedonya hükümeti, orman yangınlarının artması nedeniyle ülke genelinde 30 günlük “kriz durumu” ilan etti.

Hükümet Sözcüsü Marija Miteva, başkent Üsküp’teki Başbakanlık binasında düzenlediği basın toplantısında, hükümetin bugünkü oturumunda, orman yangınları nedeniyle ülke genelinde 30 günlük “kriz durumu” ilan edilmesi kararı alındığını belirtti.

Kuzey Makedonya-Kosova sınırı yakınlarındaki yangın söndürme çalışmaları sürüyor

Alınan kararla tüm ilgili kurumların entegre bir yaklaşım ve koordineli bir eylem gerçekleştirmesinin mümkün kılındığını ifade eden Miteva, “Yangınla mücadele ve halkın korunması için insan, teknik ve lojistik olmak üzere tüm kaynaklar seferber edilecek.” dedi.

Miteva, hükümetin yangınlardan etkilenen tüm bölgelere acil ve zamanında yardım sağlayacağını dile getirerek, vatandaşlara azami derecede dikkatli olmaları ve tüm tavsiye ve yasaklara uymaları konusunda çağrıda bulundu.

Kuzey Makedonya hükümeti, 1 Temmuz ile 31 Ağustos tarihlerinde ormanlara girişin yasaklandığını ve karara uymayanlara 1500 ila 2000 avro para cezası uygulanacağını duyurmuştu.

Kuzey Makedonya ile Kosova arasındaki en büyük sınır kapısı olan Blace-Elez Han, dün, sınırın Kuzey Makedonya tarafındaki ormanlık alanda çıkan yangın nedeniyle geçici olarak kapatılmış, tehlikenin ortadan kalkmasının ardından yeniden trafiğe açılmıştı.

Devamını Oku

Dünya

Çin, 74 ülkeye vizesiz giriş hakkı tanıdı

Published

on

By

Çin’in yabancı turist sayısını artırmak amacıyla 74 ülkenin vatandaşlarına 30 güne kadar vizesiz giriş hakkı tanıdığı bildirildi.

The Washington Post gazetesinin haberine göre, Çin Ulusal Göçmenlik İdaresi, Pekin yönetiminin turizm sektöründe hareketlilik ve ülkenin yumuşak gücünün artırılması amacıyla 74 ülkenin vatandaşlarına 30 güne kadar vizesiz giriş hakkı tanıdığını duyurdu.

Söz konusu 30 günlük vizesiz giriş hakkı, Aralık 2023’te Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, İspanya ve Malezya vatandaşlarına yönelik başlatılırken, halihazırda neredeyse tüm Avrupa ülkeleri dahil edildi. Ayrıca Latin Amerika, Orta Doğu ve Asya’dan birçok ülke de listeye eklendi.

Öte yandan, Azerbaycan’ın da 16 Temmuz’da bu kapsama alınarak 30 güne kadar vizesiz giriş tanınan ülke sayısının 75’e çıkarılacağı kaydediliyor.

Ulusal Göçmenlik İdaresi verilerine göre, 2024 yılında Çin’e vizesiz giren yabancı turist sayısı 20 milyonu aşarken bu rakam, toplam yabancı turist sayısının üçte biri, 2023 yılının toplam yabancı ziyaretçi sayısının ise yaklaşık iki katı anlamına geliyor.

ABD, Kanada, İngiltere, İsveç ve Rusya gibi ülkelerden gelen vatandaşlara ise Çin’den farklı bir ülkeye geçiş şartıyla 10 günlük vizesiz transit geçiş imkanı sunuluyor.

Devlete bağlı bir araştırma enstitüsü olan Çin Turizm Akademisi’nden analist Liu Xiangyan, politikaların turizm amacının yanı sıra Çin’in imajını düzeltmeyi amaçladığını ifade etti.

Devamını Oku

Dünya

Texas’da sel felaketi: Ölü sayısı 104’e yükseldi

Published

on

By

ABD’nin Texas eyaletinde yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlerin sayısının 104’e yükseldiği bildirildi.

Yetkililer, 4 Temmuz’da şiddetli yağışlar sonucu meydana gelen sel felaketinde can kaybı sayısına ilişkin açıklama yaptı.

Söz konusu sellerde hayatını kaybedenlerin sayısının 104’e yükseldiğini belirten yetkililer, arama kurtarma çalışmalarının sürdüğünü aktardı.

Yetkililer, sellerde can kaybının en çok Kerr bölgesinde yaşandığını ifade ederek, arama kurtarma ekiplerinin, yaz kamplarının bulunduğu bölgede 28’i çocuk 84 kişinin hayatını kaybettiği bilgisini paylaştı.

ABD’nin güney eyaleti Texas’ta 4 Temmuz’da aniden başlayan şiddetli yağışlar sonucu Kerr bölgesindeki Guadalupe Nehri taşarak sele yol açmıştı.

Texas Valisi Gregg Abbott, X hesabından yaptığı paylaşımda, yıkıcı sellerle mücadele için tüm kaynakları seferber ettiklerini belirtirken, yerel yetkililer, afet bölgesinde 50 bine yakın kişi bulunduğunu, arama kurtarma çalışmalarının devam ettiğini bildirmişti.

ABD Başkanı Donald Trump, yaşanan sel felaketi nedeniyle Kerr ilçesini afet bölgesi ilan etmişti.

Eyaletin Cumhuriyetçi yerel yetkilileri, Başkan Trump’ın tasarruf politikaları kapsamında bütçesini kıstığı Ulusal Hava Durumu Servisini (NWS), felaket öncesinde yeterli uyarı ve doğru tahminlerde bulunamamakla eleştirmişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam