Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KKTC Merkez Bankası, 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu paylaştı. 2023 yılında 5 milyar 291 milyon TL kar etti

Published

on

KKTC Merkez Bankası, 2023 Yılı Faaliyet Raporu’nu Banka’nın web sitesinde yayımladı. Rapora göre Merkez Bankası 2023 yılında 5 milyar 291 milyon TL kar etti, Bankanın aktif toplamı önceki yıl sonuna oranla 2023 sonunda  yüzde 102,5 artarak 107.365,2 milyon TL’ye yükseldi.

 Banka’dan yapılan açıklamada, 2023 yılında da düzenleme ve denetim faaliyetlerinin sürdüğü belirtildi.

Açıklamada, “KKTC bankacılık sektörüne ilişkin mevzuatın uluslararası standartlara yakınlaşması, politika araçlarının ülkemizin ekonomik gelişimine yardımcı olacak biçimde kullanılması ve mevduat sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması yönündeki çalışmalarına 2023 yılında da devam etmiştir. Bu çerçevede 2023 yılı içinde, Bankacılık Yasası ve Tüketici Kredileri Yasası’nın Banka’ya verdiği yetkilere dayanarak 5 adet değişiklik tebliği düzenlenip yürürlüğe konulmuştur.” denildi.

2023 yılında, Banka Yönetim Kurulu kararı ile Bankacılık Yasası ve Uluslararası Bankacılık Birimleri (UBB) Yasası çerçevesinde yedi banka ve bir Uluslararası Bankacılık Birimi’nden savunma talep edildiğinin kaydedildiği açıklamada, bunlardan üçünün inceleme süreci 2024 yılına sarktığı, iki banka ve bir UBB’nin uyarıldığı, iki bankaya ise idari para cezası verildiği aktarıldı.

KKTC Merkez Bankası’nda 2023 sonu itibarıyla 117 personelin görev yaptığının belirtildiği açıklamada, “Banka personelinin yürütmekle yükümlü olduğu hizmetlerin gerektirdiği asıl ve sürekli görevleri yerine getirecek kadro sayısı, KKTC Merkez Bankası Teşkilat Yasası ile 205 olarak belirlenmiştir. 2023 yılı faaliyet dönemi sonu itibarıyla, kadrolu statüde görev yapan personel sayımız 114’tür. Bu sayıya Engellileri Koruma, Rehabilite ve İstihdam yasası çerçevesinde istihdam edilen 2 personel ve 1 geçici personel ilave edildiğinde, 2022 yılı sonu itibarıyla 118 olan Banka’nın toplam personel sayısı, 2023 sonu itibarıyla 117’ye düşmüştür . 2023 yılında gerçekleştirilen yurt dışı eğitim programlarına çevrimiçi olarak 75 kişi ve yüz yüze olarak 1 kişi olmak üzere toplam 76 personelimiz iştirak etmiştir.” ifadelerine yer verildi.

-“ Banka 2023 yılında 5 milyar 291 milyon TL kâr etti”

Banka’nın 2023 yılında 5 milyar 291 milyon TL kâr ettiğini de aktarıldığı açıklamada, “KKTC Merkez Bankası bilançosu aktif toplamı 2023 yılında önceki yıl sonuna göre yüzde 102,5 artmış ve yılsonu itibarıyla 107.365,2 milyon TL’ye yükselmiştir. 2023 yılında yasal karşılıklar 15.013,4 milyon TL’ye, bankalararası para piyasası işlemleri ise 54.974,9 milyon TL’ye ulaşmıştır. 2022 yılında 1.184,7 milyon TL olan Merkez Bankası kârı, 2023 yılında 5.291.8 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.” denildi.

Açıklamada, KKTC Merkez Bankası ile AAOIFI arasında bir Mutabakat Zaptı’nın imzalandığı da belirtilerek, “2023 yılında, KKTC Merkez Bankası ile İslami Finansal Kuruluşlar Muhasebe ve Denetim Organizasyonu (AAOIFI Accounting & Auditing Organization for Islamic Financial Institutions) arasında, 29-30 Kasım tarihlerinde Bahreyn’de düzenlenen ve 35 ülkeden 1700 delegenin katıldığı 18. AAOIFI İslami Bankacılık ve Finans Konferansı’nda bir Mutabakat Zaptı imzalanmıştır. Bu Mutabakat Zaptı, taraflar arasında ortak araştırma ve eğitim faaliyetleri yürütmeye ve bilgi ve deneyimleri paylaşmaya yönelik iş birliğinin çerçevesini çizmektedir.” ifadeleri kullanıldı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıslı Türk İş İnsanı Halil Falyalı’nın 8 Şubat 2022 tarihinde suikaste kurban gitmesinin ardından yaklaşık 4 yıl geçti. “Falyalı Suikast” davası olarak İstanbul ve KKTC’de eş zamanlı sürdürülen davalar sonuçlandı. Uzun namlulu silahlarla aracı taranarak öldürülen Kıbrıslı Türk İş İnsanı Halil Falyalı’nın katil zanlılarından biri olan Musa Çiçek ise yeniden Girne Kaza Mahkemesine çıkarıldı.

Türkiye İstanbul Çağlayan Adliyesinde 2022 yılından 2024 yılına kadar devam eden dava sürecinde sunulan ses dosyaları ve watsap yazışmasının bulunduğu video kaydı KKTC’ye ulaştı.

Katil zanlısı, Musa Çiçek Girne Kaza Mahkemesine cezaevinden getirilerek çıkarıldı. ,

Savcılığın açtığı davada zanlı Musa Çiçek alt mahkemede itham edildi.

Alt Mahkemede davaya bakan yargıç Mine Gündüz “sunulan emareler tahkikat yapılmaksızın Girne Ağır Ceza Mahkemesine sevk edilmesi için yeterlidir” ifadelerini kullandı.

Zanlı Musa Çiçek, bu kapsamda , suç işlemek için gizli ittifakta bulunmak, 2021 yılı Eylül ayı içinde Girne’de Mustafa Söylemez Ferdi Altuntaş ve Ömer Akıncı ile birlikte merhum Halil Falyalı’ya karşı ağır bir suç işlemek için gizli ittifakta bulunmak, Mustafa Söylemez, Ferdi Altuntaş ve Ömer Akıncı ile birlikte yasadışı yollardan ve tespit edilemeyen bir deniz sahilinden KKTC’ye giriş yapmak, adam öldürmek için gizli ittifak kurmak suçlamalarından itham edildi.

Öte yandan,zanlı Musa Çiçek, 2021 yılı Ekim ayı içinde Girne’de Mustafa Söylemez, Ferdi Altuntaş ve Ömer Akıncı ile birlikte Hüsnü Falyalı’yı ava gittiği zaman öldürmek için gizli ittifakta bulunmak suçlamaları ile da itham edildi.

Mahkemede Musa Çiçek’in gönüllü ifadesi, tanıkların ifadeleri, ses dosyalarının ve bir adet video Whatsapp yazışmasının bulunduğu CD emare olarak sunuldu.

Mahkeme, tahkikat yapılmaksızın, emarelerin duruşmanın Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edilmesi için yeterli buldu.Dava Girne Ağır Ceza Mahkemesi’ne sevk edildi.Girne Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşma 11 Aralık 2025 tarihinde gerçekleşecek.

Ne olmuştu?

8 Şubat 2022’de Kıbrıslı Türk iş insanı Halil Falyalı’nın sokak ortasında uzun namlulu silahlarla taranarak hayattan koparılmasına neden olan suikastın KKTC’de tutuklu bulunan sanıkları Ömer Tunç, Veysel Sare ve Musa Çiçek, Girne Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmıştı. Suikast zanlıları, 7 Ağustos 2024 tarihinde hapis cezasına çarptırılarak hüküm almışlardı. Hatırlanacağı üzere suikast davasında zanlı Ömer Tunç ömür boyu hapis cezası, Veysel Sare 35 yıl, Musa Çiçek ise 20 yıl hapis cezası alarak mahkeme tarafından suçlu bulunmuştu. Zanlılar aleyhlerine getirilen 17 dava ile ilgili detayları da aktararak suçları Türkye’de hüküm alan ele başı Mustafa Söylemez ile birlikte işlediklerine karar verildiğini duyurdu.

Öte Yandan İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada Mustafa Söylemez’i Halil Falyalı ve Murat Demirtaş cinayetinde “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan 2 kez müebbet hapis cezasına çarptırarak tutukluluğunun devamına hükmetti. Mustafa Söylemez “suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme” suçundan ise beraat etmişti.

Sanık Abdurrahim Çelik, Cengiz Şener ve Ender Yıldız hakkında da Halil Falyalı ve Murat Demirtaş’a yönelik öldürme suçlarından dolayı “Tasarlayarak adam öldürmeye yardım” suçundan ayrı ayrı 12 yıl 6’şar ay hapis cezası olmak üzere toplam 25’er yıl hapis cezası verilerek tutukluluk hallerinin devamına hükmedilmişti.

Kaynak: Gündem Kıbrıs

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Güney Kıbrıs Rum basınında son günlerde öne çıkan, Lübnan-Güney Kıbrıs anlaşması ve Erhürman’ın “gerçek niyetinin çözüm olmadığı” yönündeki eleştiriler ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Erhürman, ilk olarak Lübnan ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi arasında imzalanan anlaşmaya dikkat çekerek, “adanın iki eşit sahibinden ve adada egemenlik haklarına sahip iki eşit kurucu ortaktan biri olan Kıbrıslı Türklerin iradesinin dahil olmadığı bir anlaşma” yapıldığını vurguladı.

Açıklamasında, Rum basınında yer alan bir diğer tartışma başlığının ise, bir süredir dile getirdiği uluslararası temaslara ilişkin görüşleri olduğunu belirten Erhürman, Avrupa Birliği, Türk Devletleri Teşkilatı, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda Kıbrıslı Türklerin görüşlerinin duyurulmasına yönelik temaslarda bulunacağını daha önce açıkladığını hatırlattı.

Erhürman, bu açıklamalarının bazı Rum basını tarafından eleştirildiğini belirterek, kendisi hakkında “gerçek niyetinin ‘görüşme/müzakere/çözüm olmadığı’” yönünde iddialar ortaya atıldığını ifade etti.

İki tarafın kamuoylarının sürece etkisine dikkat çeken Erhürman, Rum Liderliği’nin, “adada iki eşit ortaktan biri olan Kıbrıslı Türklerin iradesi olmaksızın tüm ada adına anlaşmalar imzalamaya devam etmesinin” ve buna karşılık Kıbrıs Türk tarafının “dünyaya kapanmasının” ne adil ne de çözüm yanlısı bir tutum olduğunu belirtti.

Bu yaklaşımın, “statüko bozulmasın, Kıbrıslı Rumlar adanın tek sahibiymiş ve Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi davranmaya devam etsin, Kıbrıslı Türkler de otursun beklesin” anlayışı olduğunu söyleyen Erhürman, bunun kabul edilemeyeceğini vurguladı.

Erhürman, “yeni dönem” olarak ifade ettiği yaklaşımı dört başlık altında topladı:

a) Kıbrıslı Türklerin çözüm istediği,

b) Çözüme kadar olan süreçte “yok sayılmayı” ve “Kıbrıs Rum tarafının iradesiyle tüm ada adına, geleceği bağlayacak işlemler yapılmasını” kabul etmediği,

c) Kıbrıslı Türklerin, Rum tarafının “tek yanlı girişimlerinin çözüme, istikrara ve barışa katkıda bulunmadığını” dile getirdiği,

d) Kıbrıslı Türklerin bir yandan görüşme masasında günlük yaşamı kolaylaştıracak ve çözüm yolunu açacak öneriler sunarken, diğer yandan da dünyayla buluşma çabalarını tüm olanakları kullanarak sürdürdüğü.

Cumhurbaşkanı Erhürman, açıklamasını, her platformda bu görüşleri “sabırla, soğukkanlılıkla ve kararlılıkla anlatmaya devam edeceklerini” belirterek tamamladı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Dışişleri Bakanlığı, Lübnan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının bütünüyle hükümsüz olduğunu açıkladı.

Yapılan yazılı açıklamada, “Kıbrıs Adası’nda egemen eşit haklara sahip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayarak imzalanmış olan bu anlaşma bundan öncekiler gibi bütünüyle hükümsüzdür” denildi. Anlaşmanın, yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlal etmekle kalmadığı, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hâlihazırda kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşıdığı vurgulandı.

Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Kıbrıs’ın doğal kaynaklardaki eşit haklarına yönelik her türlü saldırıya karşı gerekli siyasi, diplomatik ve teknik tedbirleri almaktan imtina etmeyeceğinin de altını çizdi.

Yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Lübnan hükümeti 23 Ekim 2025 tarihli Bakanlar Kurulu toplantısında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile 2007 yılında varılmış olan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasının yaklaşık 18 yıl askıda kaldıktan sonra onaylandığını duyurmuştu.

Bu kez, GKRY lideri Nikos Hristodulidis’in Beyrut’a gerçekleştirdiği ziyaret marjında 26 Kasım tarihinde düzenlenen bir törenle iki taraf arasında yine 2017 yılında varılmış olan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) sınırlandırma anlaşmasının imzalandığı açıklanmıştır.

Söz konusu anlaşma, Rum tarafının 2003 yılından itibaren Kıbrıs Türk Halkı’nın Ada ve Doğu Akdeniz’deki eşit hak ve çıkarlarını gasp etmeye yönelik olarak yürüttüğü tek yanlı girişimlerin yeni bir unsuru niteliğindedir. Kıbrıs Adası’nda egemen eşit haklara sahip Kıbrıs Türk halkını hiçe sayarak imzalanmış olan bu anlaşma bundan öncekiler gibi bütünüyle hükümsüzdür.

Kıbrıs Rum Yönetimi, Kıbrıs Türk tarafının tüm uyarılarına ve bölgedeki gerçeklere rağmen, uluslararası toplumdan aldığı cesaretle Ada’nın tamamını temsil ettiği sanrısıyla hareket ederek uluslararası hukuka aykırı adımlar atmaya devam etmektedir. Bu siyasi oldu bittiler, yalnızca Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve çıkarlarını ihlal etmekle kalmamakta, aynı zamanda Doğu Akdeniz’de hâlihazırda kırılgan olan dengeleri temelden sarsma tehlikesi taşımaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak geçmişte defalarca dile getirdiğimiz üzere, Kıbrıs Türk tarafının Ada ve etrafındaki doğal kaynaklar üzerindeki egemen eşit haklarını korumaktaki kararlı tutumumuz devam edecektir. Bölgede hakkaniyete dayalı, karşılıklı saygı ve iş birliğini önceleyen bir düzenin ancak iki tarafın karşılıklı rızasıyla ve eşit statüde yapılacak anlaşmalarla mümkün olabileceği açıktır.

Bu çerçevede, GKRY’nin Lübnan dâhil üçüncü taraflarla yaptığı veya yapmayı sürdürdüğü tüm tek yanlı deniz yetki alanı düzenlemeleri KKTC açısından, daha önce yapılan benzer düzenlemeler gibi, yok hükmündedir. KKTC, hem kendi kıyı yetki alanlarında hem de Kıbrıs Türk halkının Ada genelindeki ortak haklarını ilgilendiren tüm konularda gerekli adımları atma iradesine sahip olup, doğal kaynaklardaki eşit haklarına yönelik her türlü saldırıya karşı gerekli siyasi, diplomatik ve teknik tedbirleri almaktan imtina etmeyecektir.

Uluslararası toplumu, Rum tarafının bölgedeki gerginliği tırmandıran tek yanlı adımlarına destek vermemeye; ilgili devletleri ise Kıbrıs meselesinin hassasiyetlerini gözeterek iki tarafın rızası olmadan yapılan düzenlemelere taraf olmamaya davet ediyoruz.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Anavatan Türkiye Cumhuriyeti’nin desteği ile hak ve çıkarlarını korumaya devam ederken, Doğu Akdeniz’de işbirliği ve istikrarın ancak müktesep haklara saygı ve diyalogla mümkün olabileceği inancıyla hareket etmeyi sürdürecektir.”

Devamını Oku

Trending

Reklam