Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KKTC’de yılda 200 ton civarında bal üretiliyor

Published

on

Kuzey Kıbrıs Arıcılar Birliği Başkanı Hasan Kozok, “Yakın coğrafyada arıcılığın en bilimsel, en hijyenik yapıldığı yer ülkemizdir” diyerek tüketicilerin bal tüketimi konusunda rahat olmasını istedi.

Üretimin temelinde para değil insan olduğunu vurgulayan Kozok, “Torunumun yiyemeyeceği balı başka çocukların yemesine izin veremem. Hata yapan üreticiyi korumam” dedi.

Arıcılar Birliği’ne kayıtlı 265 üreticinin 20 bin civarında koloniden yılda ortalama 200 ton bal elde ettiğini, dönem dönem miktarın 300 tonlara kadar yükseldiğini söyleyen Kozok, iklim değişikliğinin ve arı hastalıklarının üretimi etkilediğini kaydetti.

Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) konuşan, 50 ve üzeri kovanı olanların arı üreticisi olarak kabul edildiğini hatırlatarak insanların zaman zaman hobi olarak arıcılığa başladığını ama bunu sürdüremediğini kaydeden Kozok, “Kovanı ovaya koyarsanız, arılar içine girip bal yapar, siz de çeşmeyi açıp balı alırsınız…Çoğu insan arıcılığa böyle bakıyor ama öyle değil” dedi.

-“Arıcılığı tehdit eden hastalıkların başında Varroa geliyor”

Ülkedeki arıcılığı tehdit eden hastalıkların başında Varroanın geldiğini, bir parazit türü olan varroa akarının arılar üzerinden beslenip çoğaldığını ifade eden Kozok, söz konusu parazitin arıların zayıf düşmesine, yaşam sürelerinin azalmasına hatta kolonilerin çökmesine neden olduğunu kaydetti.

Hasan Kozok, Kıbrıs’ta yaşaması mümkün olmayan yüzlerce kovan arının 1980’li yıllarda gemilerle ülkeye getirildiğini söyleyerek, varroanın da ülkeye bu yolla geldiği görüşünü dile getirdi.

-“Kıbrıs’ın sıcağına ve burada görülebilecek hastalıklara dayanıklı Kıbrıs arısının genetiği bozuldu”

Kozok, Arıcılar Birliği’nin bir süredir ülkeye yurtdışından sertifikalı, hastalıklardan ari ana arı ithal ettiğini ancak bu uygulama ile Kıbrıs’ın sıcağına ve burada görülebilecek hastalıklara dayanıklı Kıbrıs arısının genetiğinin bozulduğunu belirtti.

Hasan Kozok, Kıbrıs arısının da üreticiyi olumsuz etkileyen özellikleri bulunduğunu, oğul verme eğilimi olan bu arının en kritik dönemlerde verim kaybına neden olduğunu dile getirdi.

-“En büyük hedefim kendi coğrafyamızın arısını, Kıbrıs arısını bu ülkeye kazandırmak”

Geçtiğimiz yıl Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinde arılarla ilgili genetik bir araştırma yapıldığını, bu araştırmaya Kıbrıs’ın da dahil edildiğini kaydeden Hasan Kozok şunları söyledi:

“Kıbrıs arısını ıslahla geri kazanabiliriz. En büyük hedefim kendi coğrafyamızın arısını, Kıbrıs arısını bu ülkeye kazandırmaktır. Kendi coğrafyanızın arısı tarafından yapılan bal ayrı bir değer kazanır.”

-Denetim…

Veteriner Dairesi ve AB’nin denetimlerine işaret eden Kozok, Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden ihracat yapılabilmesi için AB standartlarında üretim yapılması gerektiğini anımsattı. Kozok, 2007’den bu yana ülkedeki balların AB tarafından analiz ettirildiğini aktardı.

AB denetimleri kapsamında kura usulüyle seçilen arılıktaki kovanlardan bal numunesi alındığını, numunelerin Brüksel ve Münih’e gönderildiğini, bir numunesinin de Ticaret Odası’nda kaldığını kaydeden Hasan Kozok, analizler için ciddi rakamlar ödendiğini de ifade etti.

Kozok, ülkede balların analizini yapabilecek akredite bir laboratuvar olmadığını da belirtti.

-Varroayla organik mücadele…

Şu sıralar Avrupa Birliği’nin sağladığı ilaç desteğiyle kovanlarda ciddi yıkıma neden olan varroayla mücadele edildiğini söyleyen Kozok, şöyle devam etti:

“AB aracılığıyla bize Fransa’dan iki uzman gönderildi. 30 arılıktan örnekler alarak Veteriner Dairesi’nde oluşturdukları laboratuvarlarında analiz yaptılar. Varroa sentetik ilaçlarına yüzde 90 direnç kazanmış. Önerileri, 5 yıl organik ilaç kullanarak direnci kırmamız yönünde. AB, arıcılara yüz binlerce Euro değerinde ilaç dağıttı, dağıtmaya da devam edecek.”

-“AB’yi denetleme konusunda itici bir güç olarak görüyorum”

Üreticinin denetleneceğini bilmesinin önemli olduğunu da kaydeden Kozok, “AB’yi denetleme konusunda itici bir güç olarak görüyorum” diyerek, son 2 yılda burasıyla iyi ilişkiler geliştirdiklerini, Arıcılar Birliği’nin yeni bir AB projesi üzerinde çalıştığını söyledi.

-“Tarım Bakanlığı talep ettiğimiz yardımı sağlıyor”

Tarım Bakanlığı’nın arı üreticilerine verebileceği desteğin sınırlı olduğunu da söyleyen Kozok, “Biz durduğumuz yerin farkındayız. Bu ülkenin en büyük sorunu elbette arı, arıcılık ya da bal değildir. Bu bilinçle hareket ediyoruz. Dönem dönem tıkanmalar yaşanıyor ancak Tarım Bakanlığı talep ettiğimiz yardımı sağlıyor” dedi.

Kozok, üreticiye kovan başına 190 TL Doğrudan Gelir Desteği verildiğini de anımsattı.

-Bal ithalat ve ihracatı

Bal ihracatı ve ithalatı konusunda da konuşan Kozok, önceki yıllara kadar ülkeye bal ithalatı yapıldığını ancak son yıllarda buna gerek kalmadığını söyledi.

Yeşil Hat Tüzüğü üzerinden Güney Kıbrıs’a bal ihracatı yapmak için hiçbir yasal sorun olmadığını ancak bugüne kadar Güney’e hiç bal ihraç edilmediğini belirten Kozok, “Bu şartlarda ihracatın olabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Mevcut koşulda balımız bize ancak yetiyor” diye konuştu.

Kozok, KKTC’nin de kurucu üye olarak yer aldığı Api Avrasya Birliği hakkında da konuştu.

Birliğin kurucu üyelerinin Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, İran ve Dağıstan olduğunu, ilk toplantının Bakü’de yapıldığını kaydeden Kozok, kısa süre önce bu ülkelerin arıcılık alanında iş birliğini ve dayanışmasını öngören protokolün Ankara’da imzalandığını kaydetti.

-Bal güvenliği: “Donan bal sahte değil…”

Bal güvenliği konusunda da konuşan Hasan Kozok, “Balın kristalleşmesi nektarın hangi çiçekten alındığına bağlıdır. Kristalleşen (donan) bal sahte değildir. Kovandan alınıp hiçbir işleme tabi tutulmadan kavanozlara doldurulan bal en erken donan baldır” dedi.

Vatandaşların kristalleşen bal satın almayı tercih etmeyebileceğini kaydeden, marketlere giden balların, uygun kriterler çerçevesinde 30 dereceye kadar ısıtıldığını belirten Kozok, “Donmayan bal işlemden geçmiş baldır. En yüksek vitamini, minareli tutan ham bal, yani kristalleşen baldır” diye konuştu.

Küçük bir ülkede yaşandığını, üretici sayısının az olduğunu da ifade eden Kozok, “Üreticiler raflarda farklı bir bal markası gördüğünde hemen bize bilgi veriyor. Ürünün üzerindeki iletişim numarasından üreticiye ulaşırsak sorun yok ama bir adres bulamazsak örnekler aldırarak o balı Arıcılar Birliği’nin maddi imkanlarıyla Ankara’ya göndererek analiz ettiriyoruz” dedi.

-“Üreticiyi bilgilendirme toplantıları yapılıyor”

Birçok büyük üreticinin bal odalarının hijyen hale getirildiğini, konteynerleri yenilendiğini, çelik ekipmanlar kullanıldığını belirten Kozok, üreticinin arı zararları için bilinçsiz ilaç kullanımının önüne geçilmesi için sık sık bilgilendirme toplantıları yapıldığını söyledi.

 “Her geçen gün iyiye doğru gidiyoruz. Bal konusunda içiniz rahat olsun” diyerek seslenen Kozok, piyasanın altında, ucuza bal bulan tüketicilerin bu durumdan şüphe duymasını da istedi, balın piyasa fiyatının her yerde aşağı yukarı belli olduğunu söyledi.

-Karayeğen

11 yıldır Gönyeli’de Fazıl Plümer Koruluğunda arıcılıkla uğraşan ve TAK’a arılığından görüntü veren Ersan Karayeğen, arkadaşının önerisiyle hobi olarak başladığı arıcılığı kurslara katılarak geliştirdiğini söyledi.

Yağış azlığının bal üretimini etkilediğini kaydeden Karayeğen, zaman zaman kovan hırsızlıkları olduğunu, bunun da üreticide tedirginliğe neden olduğunu belirtti.

Arılıkların mesafesinin kısa olmasıyla arı hastalıklarının daha kolay bulaşabildiğini söyleyen Ersan Karayeğen, arıcıları bu konuda uyardı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Tatar:Rum’un azınlığı olmayacağız, devletimizden egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye’den asla vazgeçmeyeceğiz

Published

on

By

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 51. yıl dönümü etkinlikleri çerçevesinde Kıbrıs Türk halkının özgürlük ve varoluş mücadelesi lideri Dr. Fazıl Küçük’ün anıt mezarında tören düzenlendi.

Törende, Anıt Özel Defteri’ni imzalayan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 20 Temmuz Barış Harekatı ile Kıbrıs Türk halkının özgürlüğüne, bağımsızlığına, egemenliğine ve kendi devletine kavuştuğunu belirterek, “Rum’un azınlığı olmayacağız, devletimizden egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye’den asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Törene; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Başbakan Ünal Üstel, Yüksek Mahkeme Başkanı Bertan Özerdağ, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ana muhalefet Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, bazı bakanlar, sivil toplum örgütü temsilcileri ve diğer bazı askeri ve sivil yetkililer katıldı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın anıta çelenk sunmasıyla başlayan tören; saygı duruşu ve İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekilmesiyle devam etti.

Tören, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın anıt özel defterini imzalanmasıyla sona erdi.

-Anıt özel defteri

Cumhurbaşkanı Tatar, anıt özel defterine şunları yazdı:

“Özgürlük ve bağımsızlık mücadelemizin lideri Dr. Fazıl Küçük,

Kıbrıs Türk halkının en karanlık günlerinde verdiğiniz büyük mücadele, halkımızı yol olmaktan kurtarmış; açtığınız yolda yürüyen halkımız, 20 Temmuz Barış Harekatı ile özgürlüğüne, bağımsızlığına, egemenliğine ve kendi devletine kavuşmuştur.

‘Kıbrıs meselesi Türkiyesiz çözülmez’ şiarınızdan aldığımız güçle Anavatan Türkiye ile omuz omuza mücadeleye devam ediyoruz. 20 Temmuz Barış Harekatı’nın 51. yıl dönümünde manevi huzurunuzda saygıyla eğilirken bir kez daha söz veriyoruz: Rum’un azınlığı olmayacağız; devletimizden, egemenliğimizden ve Anavatan Türkiye’den asla vazgeçmeyeceğiz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları kapsamında törenler düzenlendi

Published

on

By

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları kapsamında ilk tören Boğaz Şehitliği’nde düzenlendi.
Tören çelenklerin anıta sunulması ile başladı.

Ardından saygı duruşu, saygı atışı ve istiklal marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Boğaz Şehitliği’ndeki tören Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Şehitlik Özel Defteri’ni imzalaması ile sona erdi.

Kutlamalar kapsamındaki ikinci tören ise Özgürlük Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük’ün Anıt Mezarı’nda düzenlendi.
Törende ilk olarak Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Anıt’a çelenk sundu.

Ardından saygı duruşu ve istiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Dr. Fazıl Küçük’ün Anıt Mezarı’ndaki tören Cumhurbaşkanı Tatar’ın Anıt Özel Defteri’ni imzalaması ile tamamlandı.
GÖRÜNTÜ
Kutlamalar kapsamındaki son tören ise Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın Anıt Mezarı’nda düzenlendi.
Tören Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın, Anıt’a çelenk sunmasıyla başladı.

Ardından saygı duruşu ve istiklal marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Rauf Raif Denktaş’ın Anıt Mezarı’ndaki tören Cumhurbaşkanı Tatar’ın Anıt Özel Defteri’ni imzalamasının ardından sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı Ankara’da da kutlanıyor…Büyükelçi Korukoğlu,Anıtkabir’i ziyaret etti

Published

on

By

KKTC’nin Ankara Büyükelçisi İsmet Korukoğlu, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı kutlamaları çerçevesinde Anıtkabir’i ziyaret etti.

Aslanlı Yoldan yürüyerek Ata’nın huzuruna çıkan Korukoğlu, Atatürk’ün mozolesine çelenk koydu, saygı duruşunda bulundu ve ardından da Misak-ı Milli Kulesine geçerek Anıt Özel defterini imzaladı.

Büyükelçi Korukoğlu deftere şunları yazdı:
“ 20 Temmuz tarihi, Kıbrıs Türk Halkının huzur ve güven içinde yaşamını sürdürmesinin temellerinin atıldığı tarihtir. Kıbrıs Türkü varoluş mücadelesini en değerli mirasınız olan ilke ve inkılaplarınız ışığında kurduğu Devletiyle taçlandırmış ve adadaki Türk varlığının baki olduğunu tüm dünyaya kararlılıkla göstermeye devam etmektedir. Kıbrıs Türk Halkı’nın yarım asırdan uzun süredir huzur ve güven içinde yaşamını sürdürmesinin esas nedeni, Anavatanının Kıbrıs Türkü’nü her şart ve koşulda yalnız bırakmayışıdır. Bu gerçeğin bilinciyle Kıbrıs Türk Halkı 1974 öncesi yaşanan acıların bir daha tekrarlanmaması için devletine egemenliğine vatanına ve geleceğine sahip çıkmaya azimle devam edecektir.”

Büyükelçi Korukoğlu, daha sonra Ulus Atatürk Anıtı’nda düzenlenen törene katıldı.

Büyükelçi Korukoğlu, 20 Temmuz’un Kıbrıs adasına barışın gelişinin ve Kıbrıs Türk halkının can güvenliğine kavuşarak kendi toprağında kendi devlet çatısı altında huzur ve güven içinde yaşamını sürdürmesinin temellerinin atıldığı tarih olduğuna dikkat çekti.

Korukoğlu, “Bu tarih sadece ortak geçmişimizin değil müşterek geleceğimizin de sembolü bir tarihtir“ dedi.

Uluslararası toplumu artık adadaki gerçekleri kabul ederek, Kıbrıs Türk Halkının maruz bırakıldığı insanlık dışı izolasyona son vermeye çağıran Korukoğlu, “ Artık adadaki gerçeklerle uyumlu, yani Kıbrıs’ta mevcut olan iki komşu devletin iyi komşuluk ilişkilerini gözeten bir modelin sürdürülebilir tek seçenek olduğu ve sadece adadaki halkların ortak menfaatlerine değil, aynı zamanda bölgedeki huzur ve istikrara da katkı sağlayacağı çok açıktır” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam