Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

KKTC’den dünyaya uzanan kök hücre ve ilik nakli bağışları: 101 Kıbrıslı Türk bağışçı 21 farklı ülkeden hastaya umut oldu

Published

on

“Bugün 18 yaşında bir kızın yaşamına devam edebilmesini sağlayan cömertliğin için teşekkür ederim. Sen benim 18. yaş doğum günü hediyemsin.”

Bu sözler, yurt dışında yaşayan 18 yaşındaki bir genç kızın, hayatını kurtaran hiç tanımadığı Kıbrıslı Türk kök hücre bağışçısına yazdığı mektuptan.

12 yıl önce, lösemi tanısı konan ve iyileşmesi için tek umudu kök hücre nakli olan genç kız için ailesinden uygun bağışçı bulunamayınca dünya kemik iliği havuzunda yapılan taramalar sonucunda uygun donör KKTC’de bulundu.

Genç kız, nakilden altı ay sonra, ismini dahi bilmediği bağışçısına yazdığı mektupta şu ifadeleri kullanıyor: “Sen bana hayatımı geri verdin… Geleceğimi görebileceğim ve yaşayabildiğim için, ne kelimeler ne de bu mektup, yaptığın iyiliğe teşekkür etmeme yeterlidir.”

Bu mektubu, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) ile paylaşan Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı (KSV) Koordinatörü Servet Özeralp, genç kızın duygularının, ülkede tedavi gören çocuklar için de geçerli olduğunu söylüyor; “Nakil olan çocuklar, dünyaya biyolojik olarak doğdukları günü değil, ilik nakli oldukları günü kutluyorlar.” diyor.

Kanserle mücadelede kök hücre ve kemik iliği bağışının önemini vurgulayan Özeralp, 20 yılı aşkın süredir, KSV’nin 0-21 yaş arası kanser hastaları ve ailelerine rehberlik hizmeti ve destek sağlama misyonlarının yanı sıra nakil ihtiyacı olan hastalara uyumlu donör bulma misyonunu da yürüttüğünü belirtiyor.

KSV’nin, 2002’den bu yana, Güney Kıbrıs’ta bulunan Karaiskakio Vakfı ile iş birliği yaparak, Kıbrıs Kemik İliği Arşivi üzerinden Dünya Kemik İliği Bankası’na donör kaydı imkânı sağladıklarını belirten Özeralp, bugüne kadar KKTC’den 101 bağışçının kök hücre veya kemik iliği bağışında bulunarak hem ülkede hem de birçok ülkedeki hastalara ikinci kez yaşama şansı sunduklarını söylüyor.

Nüfus oranına göre dünyanın “en büyük üçüncü” kemik iliği havuzu olan Kıbrıs Kemik İliği Arşivi’nde, güney ve kuzeyden olmak üzere 201 bin 424 potansiyel donör kayıtlı. Bunlardan 38 bin 791’i KKTC’den. 101 Kıbrıslı Türk donörün kök hücre ve kemik iliği nakilleri 21 farklı ülkedeki hastalara ulaştı.

Bu bağışçılar arasında yer alan, KSV Mütevelli Heyeti Başkanı Hüseyin Özün Yamaç ile Gazimağusa sakini, sağlık çalışanı Yunus Macit ise paylaştıkları donör deneyimleriyle “bağışçı olmanın ne kadar büyük bir insani görev olduğunu” vurguluyor.

KKTC’de gönüllü bağışçı sayısının artması için toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Vakıf yetkilileri, herkesi bu insani göreve katkı koymaya davet ediyor.

KSV yetkilileri, Vakıf’ın çocukluk çağı kanseri ile mücadele eden çocuklar ve genç yetişkinler ile ailelerine sundukları hizmetleri, bu konuda yürüttükleri çalışmaları ve faaliyetleri TAK’a anlattı.

-“Gönüllü bağışçı sayısının artması için toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor”

Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı (KSV) Koordinatörü Servet Özeralp, Vakıf’ın, 1999 yılında lösemiye yakalanan 12 yaşındaki Kemal Saraçoğlu’nun hayatını kaybetmesinin ardından ailesi tarafından Kemal’in adını yaşatmak ve toplumu kanser hakkında bilgilendirmek ve erken tanıyla kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu göstermek amacıyla kurulduğunu belirtiyor.

Vakıf’ın misyonunun; 0-21 yaş arası kanser hastaları ve ailelerine rehberlik hizmeti sağlamak, ihtiyaçlarını karşılamak ve çocukluk çağı kanseri hakkında toplumda farkındalık yaratmak olduğunu söylüyor.

Özeralp, bu ay başı itibarıyla, KSV’de kayıtlı 0-21 yaş arası 65 üye çocuk ve genç bulunduğu, KKTC’de en sık görülen çocukluk çağı kanser türlerinin tedavi edilebilir lösemi ve lenfoma (yaklaşık yüzde 70) olduğu bilgisini paylaşarak, bu hastalıkların tedavisinde kök hücre ve kemik iliği naklinin önemini vurguluyor.

“Nakil ihtiyacı olan hastalara uyumlu donör bulmak öncelikli misyonlarımız arasında yer alıyor” diyen Özeralp, 2002 yılından beridir, KSV’nin Karaiskakio Vakfı ile iş birliği yaparak, Kıbrıs Kemik İliği Arşivi üzerinden Dünya Kemik İliği Bankası’na donör kaydı imkânı sağladıklarını anlatıyor.

KSV’nin paylaştığı verilere göre Kıbrıs Kemik İliği Arşivi’nde, güney ve kuzeyden olmak üzere toplam 201 bin 424 potansiyel donör kayıtlı. Bunlardan 38 bin 791’i de KKTC’den. Nüfus oranına göre dünyanın “en büyük üçüncü” kemik iliği havuzu olan Kıbrıs Kemik İliği Arşivi, 2000 yılından bugüne kadar, 35 farklı ülkedeki 875 hastaya kök hücre ve kemik iliği nakli sağladı. Bu havuz üzerinden 101 Kıbrıslı Türk bağışçının nakilleriyse 21 farklı ülkede bulunan hastalara ulaştı.

Özeralp, bugüne kadar, KKTC’den 101 gönüllü bağışçının kök hücre (96) ve kemik iliği (5) bağışıyla gerek ülkede gerekse dünyanın birçok ülkesindeki hastaya yaşam umudu olduğunu aktarıyor.

18-45 yaş arası, KKTC Kimlik kartına sahip olan, daha önce bu amaç için örnek vermemiş, sağlıklı bireylerin örnek verebileceğini hatırlatan Özeralp, “Donörün ulaşılabilir olması gerektiğinden, her kişi kendi vatandaş olduğu ülkede bu örneği verebilir. Bu noktada da KKTC kimlik kartı devreye girer ve kaydolur.” diyor. Sistemin, 60 yaşına kadar bu örnekleri kayıtlı tuttuğunu da ekliyor.

-“Kemik iliği bağışı, kan bağışı kadar kolay”

KKTC’de gönüllü bağışçı sayısının artması için toplumun bilinçlendirilmesi gerektiğini belirten Özeralp, “Bu konuda insanların aşamadığımız korkuları var. Ama aslında kemik iliği bağışı, kan bağışı kadar kolay. Donör olan bir kişi, üç gün içinde tekrar bağış yapabilecek duruma gelir. Vücuttan eksilen herhangi bir şey olmaz.” diyor.

Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Hüseyin Özün Yamaç, KSV’nin donör kaydı konusunda dünyayı takip eden bir sivil toplum kuruluşu olduğunu belirterek, kuzeyde, bu hastalar için kan örneklerinin toplanmasına, 2000’lerin başlarında Kemal Saraçoğlu ile altı yaşındaki Kıbrıslı Rum Andreas Vassilliou için uygun kemik iliğinin bulunması için düzenlenen kampanyalar ile başlandığını hatırlatıyor.

Özeralp, Kemal ve Andreas için Ledra Palace’da düzenlenen kampanyaya binlerce kişinin katıldığını belirterek, “Andreas ve Kemal, bu adada insanları bir amaç için bir araya getiren barış sembolleriydi.” diyor. Özeralp, Güzelyurt’ta 3 yaşındaki Jale ve Kıbrıslı Rum Andrea için de kampanyalar düzenlediğini ve Vakfın ilk donörü olan Kıbrıslı Türk Uğur Yalçın’ın bağışıyla Andrea için uygun ilik bulunduğunu belirtiyor.

-“İnsanlık görevimi yerine getirdiğimi hissettim. Bu, büyük bir mutluktu”

Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Yamaç, hiç tanımadığı bir hastanın iyileşmesi için kök hücre bağışında bulunduğu yolculuğunun 2006 yılında KSV’den gelen bir telefonla başladığını belirerek, o anı şöyle anlatıyor:

“Telefonda, Vakıf’tan Gediz İnan vardı. ‘2000’li yıllarda verdiğiniz kan örneğiniz bir hasta için uyum sağladı. Gönüllü bağışçı olmayı kabul ediyor musunuz? diye sordu. Hiç tereddüt etmeden, bağışçı olmayı kabul ettim.”

“Bir insanın, başka birine verebileceği en büyük değer, ona hayatında ikinci yasam şansı sunmaktır” diyen Yamaç, “Bunun için bir kaç saatlik bir sıkıntı yaşarsınız ama karşı taraftaki kişi için bu, yeniden hayata tutunma şansı demektir.” diyerek bağışçı olmanın önemine işaret ediyor.

Nakil günü, güneydeki hastanede kendisini karşılayan genç doktor Papaminas’in “her şey insanlık için” sözlerini anımsayan Yamaç, “İlik nakliyle hiç tanımadığım bir insana hayata yeniden başlama şansı verdiğim için insanlık görevimi yerine getirdiğimi hissettim. Bu, büyük bir mutluktu.” diyor.

Yamaç, bir süre sonra, kendisini kanser tedavisine adamış Papaminas’in kanserden hayatını kaybettiğini öğrendiğinde derinden üzüldüğünü ama onun sayesinde bir hayat kurtarmış olmanın da huzurunu hissettiğini söylüyor.

-“Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin insanın insana ihtiyacı var”

Lösemi hastası bir çocuğun iyileşmesi için iki kez bağışçı olan Gazimagusa’da yaşayan, ecza deposu çalışanı Yunus Macit, 2017 yılında, bir kampanyada örnek verdiğini, beş yıl sonra, KSV’nden gelen bir telefonla uyumlu donör olduğu haberini aldığını anlatıyor.

İlk başlarda, kemik iliği nakli hakkında bilgisi olmadığı için tedirgin olduğunu, ama danıştığı doktorların “bunun milyonda bir gerçekleşen büyük bir şans olduğunu” söylemesi üzerine, “Ortada bir can söz konusu ve siz tek umudusunuz. Bu yüzden ne olursa olsun bunu yapmam gerektiğini hissettim” diyerek, donör olmayı kabul ettiğini söylüyor ve “İyi ki de yapmışım” diye ekliyor.

Operasyon günü, doktorlar ve hemşirelerin güler yüzlü karşılamasıyla endişelerinin kaybolduğunu söyleyen Macit, “İşlem, anestezi altında kalça kemiğinden alınarak yapılıyor. Kesinlikle bir ağrı hissetmiyorsunuz. Nakilden bir hafta sonra hayatıma, sporuma kaldığım yerden devam ettim. Bu deneyimini herkesle paylaştım. Herkese donör olmayı tavsiye ettim.” diyor.

Nakilden yaklaşık sekiz ay sonra, hastalığı nükseden çocuk için kök hücre nakli ihtiyacı olduğunu, hiç düşünmeden ikinci kez bağışçı olmayı kabul ettiğini anlatan Macit, “Çocuğun sağlığına kavuştuğunu öğrenmek çok büyük bir mutluluktu…Bilim ne kadar ilerlerse ilerlesin insanın insana ihtiyacı vardır.” diyor.

-Genç kızdan hayatını kurtaran Kıbrıslı Türk kök hücre bağışçısına mektup

Vakıf Koordinatörü Özeralp, nakil olan hasta ile bağışı arasında oluşan bağa işaret ederek “Hiç tanımadığınız, dünyanın herhangi bir yerindeki bir insanla aranızda farklı bir bağ oluşur” diyor ve 12 yıl önce, lösemi hastası genç kızın, hayatını kurtaran Kıbrıslı Türk bağışçısına gönderdiği mektubu TAK ile paylaşıyor.

12 yıl önce, lösemi tanısı konan ve iyileşmesi için tek umudu kök hücre nakli olan genç kız için ailesinden uygun bağışçı bulunamayınca dünya kemik iliği havuzunda yapılan taramalar sonucunda uygun donör KKTC’de bulundu.

Nakilden altı ay sonra bağışçısına yazdığı mektubunda genç kız, “O küçük çantayı gördüğümde ve damla damla yeni hayatıma girmeye başladığında korkularım tamamen kayboldu.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bugün bu mektubu yazabilmemi, 18 yaşında bir kızın yaşamına devam edebilmesini sağlayan cömertliğin için teşekkür ederim. Sen benim 18. yaş doğum günü hediyemsin.”

“Sevgili donör, sen bana hayatımı geri verdin” diyen genç kız, ailesinin ve kendisinin ona sonsuz teşekkürlerini dile getirerek, “Geleceğimi görebileceğim ve yaşayabildiğim için, ne kelimeler ne de bu mektup, yaptığın iyiliğe teşekkür etmeme yeterli. Sonsuz şükranlarımla!” diyor.

Özeralp, genç kızın duygularının burada tedavi gören çocuklar için de geçerli olduğunu ifade ederek, “Nakil olan çocuklar, artık dünyaya biyolojik olarak doğdukları günü kutlamıyorlar, ilik nakli oldukları günü kutluyorlar.” dedi.

Özeralp, “Bu çocuklara el birliği ile sarılmalıyız. Biz Kemal Saraçoğlu Vakıf olarak bu konuda çok huzurluyuz. Vakıf’a güvenip bize katkıda bulunarak çocuklara bu imkânı sağlamamıza olanak tanıyan toplum da bunun bir parçası” diyerek, Vakıf’a destek veren herkese minnettarlığını iletiyor.

-“Tam zamanlı doktor ve ilaç eksikliği…”

Vakıf Koordinatörü Özeralp, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Servisi’nde 0-19 yaş arası 22 çocuk ve genç yetişkinin tedavi gördüğünü beliriyor ve serviste tam zamanlı uzman doktor eksikliğinin ve ilaç tedarikinde sıkıntıların devam ettiğini söyleyerek Sağlık Bakanlığı’na bunlara çözüm bulması çağrısını yineliyor.

Özeralp, Çocuk Onkoloji Servisi’nde görev yapan çocuk onkoloğunun ve yetişkin onkoloji bölümündeki hematoloji uzmanının emekliye ayrıldığını, her iki uzmanın şu an hizmet alımı statüsünde hasta bakmaya devam ettiğini ancak bunun sürdürülebilir olmadığını ifade ederek, “Kanser hastalarının, kesintisiz tedavi alabilecekleri için tam zamanlı doktorlara ihtiyacı var” diyor. “Kanser tedavisinde ilaçlarda doz atlamanın geri dönüşü yoktur.” diye ekliyor.

-“Hastalığı yenip doktor olan çocuklar var”

Özeralp, Vakıf’ın dokuz mütevelli heyeti üyesi ve dört çalışanıyla, toplumun desteği sayesinde, üye çocuklara ve ailelerine; maddi destek, ilaç, tıbbi sevk, tektik, yurtdışı kira yardımları, gıda ve ihtiyaç yardımları ile eğitim desteği ve psikolojik destek sağladığını belirtiyor. Ayrıca, İngiltere merkezli Tanyel’s Smile ile iş birliğinde, tatil etkinlikleri, yılbaşı, doğum günü partileri gibi sosyal içerikli etkinlikler düzenlediklerini de aktarıyor.

Özeralp, Milli Eğitim Bakanlığı ile iş birliği kapsamında, son 10 yıldır, çocuk onkoloji servisinde tam zamanlı iki öğretmenin görev yaptığını ve bu sayede uzun süren tedavi sürecinde ilköğretim çağındaki çocukların eğitimden geri kalmadığını anlatıyor.

Yamaç ise, “Hastalığı yenip, doktor olan çocuklarımız var. Onların eğitimlerine katkıda bulunmak bizim için çok önemli” diyerek, bağışçıların katkılarının artmasının Vakıf’ın hizmetlerini sürdürülebilirliğine imkân tanıyacağını belirtiyor.

KSV’ye bağışlar ve donör kaydı hakkında daha fazla bilgi; Vakıf’ın 542 850 8700 ve 542 880 8700 telefon numaralarından ya da https://www.kemalsaracoglu.org/ sitesinden edinilebiliyor.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Yapay zeka destekli kameralar tartışılmaya devam ederken; Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Arıklı, kameraların hız ihlallerine ceza kestiğini anımsattı, yeni yasal düzenlemelerin yolda olduğunu açıkladı.

Yüzde 30, 50 ve 100… Trafik cezalarının kademeli olarak yansıtılması için yasal düzenleme hazırlığı yaptıklarını ifade eden Arıklı, “Sürücü ilk kez ceza aldığında cezanın yüzde 30’unu, ikincisinde yüzde 50’sini üçüncüsünde cezanın tamamını ödeyecek.” dedi. Arıklı, ceza puanlarının bir miktar düşürüleceğini söyledi.

Elektronik sigara çalışması… Araçta sigara kullanımının yasak olduğunu anımsatan Erhan Arıklı, “Trafik Komisyonu’na ‘elektronik sigaralar serbest bırakılabilir mi?’ noktasında bir teklif götüreceğim. Sigaranın yangınlara yol açma gibi tehlikesi var, normal sigarada tolerans söz konusu değil.” diye konuştu.

“Birikmiş cezalar gönderiliyor”… Arıklı, bütçede yeterli para olmadığı için gönderimi yapılmayan cezalar olduğunu söyleyerek, cezaların dağıtımına başlandığını ifade etti. Arıklı, bunların tamamlanmasıyla (şubat ayı öngörülüyor) yeni radarların cezalarının da gönderilmeye başlayacağını kaydetti.

Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi’nde geçtiğimiz günlerde Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’nın bütçesi görüşülürken, yapay zekâ destekli yeni nesil kameralar yeniden gündeme geldi.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, trafik kameralarının aylardır sessiz sedasız devrede olduğunu ve tam kapasite çalıştığını belirterek, “Her ay yaklaşık 10 bin ceza kesiliyor. Şu anda vatandaşa gönderilmek üzere sistemde bekleyen en az 50 milyon TL tutarında ceza var” demişti.

Bunun üzerine “Kameralar devrede mi, her şeyi mi çekiyor?” soruları kamuoyunda merak uyandırırken, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, KIBRIS muhabirine yaptığı açıklamada konuya netlik getirdi.

“Kameralar başından beri aktif”

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, yapay zekâ destekli yeni nesil trafik kameralarının devreye alındığı ilk günden itibaren hız ölçümü yapmaya devam ettiğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“Kameralar konulduğu andan itibaren sürat ölçmeye devam ediyor. Yani eski kameralar değiştiği andan itibaren hız tahdidini ölçüyor ve aşanlara ceza kesmeye devam ediyor. Bunu en başından beri defalarca söyledik. Yapay zekâ destekli kameraların sadece diğer özelliklerini henüz kullanmaya başlamadık. Bunlar arasında kemer, seyrüsefer ve sigorta denetimleri var. Bu özellikler için Bakanlar Kurulu’nda karar alındıktan sonra kullanımına geçilecek. Ama hız tahdidi ölçümü hiçbir zaman gündemden düşmedi; en başından beri aktif.”

“Rakamlar poliste var”

Muhalefet milletvekili Salahi Şahiner’in açıkladığı ceza rakamlarını “uçuk” olarak nitelendiren Arıklı, eleştirileri sert bir dille yanıtladı:

“Salahi Bey’in rakamlarla bir problemi var herhalde. Hiçbir istatistiksel veriye dayanmayan son derece uçuk ve hayali rakamlardan bahsediyor. Gerçekten şaşırıyorum. Kulaktan dolma bilgilerle insanları kışkırtıyor.”

Bakan Arıklı, gerçek ceza sayılarına dair soruyu da yanıtlayarak bu bilgilerin poliste bulunduğunu belirterek “Onu bizim bilmemiz mümkün değil. Kaç tane vatandaşın kameralarda hız tahdidine takıldığını ancak polis bilebilir. Bu konuda açıklamayı polis yapar.”

Kameraların “sessiz sedasız devreye alındığına” ilişkin söylemlere de değinen Arıklı, “Biz bilmiyorduk” söylemlerini kesin bir dille reddetti:

“Biz hiçbir zaman kamaraların devre dışı kaldığını söylemedik. Hatta bunu söyleyen arkadaşlara da “sıkıysa bas geç” esprisini de yaptık. Geçmişte kameralar hangi oranda ceza kesmeye devam ediyorsa yine kesmeye devam ediyor. Ben dahil bu suçu işleyen herkes cezasını çekmeli.”

Ceza gönderimi başladı mı?

Bakan Arıklı, sürat ihlali yaptığı yeni kameralarca tespit edilen sürücülere ceza gönderiminin yapılmaya başlanıp başlanmadığı ile ilgili soruya da şu şekilde yanıt verdi:

“Henüz daha ona sıra gelmediğini düşünüyorum çünkü geçmişten kalan 2 yıllık bir birikme vardı. Bütçemizde para olmadığı için ihaleye çıkamamıştık. Ceza gönderimleri ihale ile yapılıyor, ihaleyi alan firma dağıtıyor bunları. 2024’ün sonuna kadar olan geçmişte birikmiş olan cezalar vardı sırayla geçmişten bugüne kadar onlar dağıtılıyor. Ceza gönderimlerinde 2025’in ortalarına kadar geldiğini düşünüyorum. Zannediyorum ki yeni cezalar da ocak-şubat sonu gibi gönderilmeye başlanır.”

“Başbakan’ın açıklaması hız ihlalleri dışındaki tespitlerle ilgiliydi”

Bakan Arıklı, Başbakan Ünal Üstel’in 1 Ekim 2025 tarihinde yapay zeka destekli hız tespit kameralarının eğitim ve devreye alma süreci ile ilgili yaptığı açıklamada “1-2 Ekim 2025 tarihlerinde kullanıcı eğitimleri gerçekleştirilecek, ardından kamuoyu ayrıntılı şekilde bilgilendirilecek ve kameralar aktif olarak görev yapmaya başlayacaktır. İhlallere yönelik cezalar da bu bilgilendirme tarihinden itibaren uygulanacaktır. Vatandaşlarımız kapsamlı bir şekilde bilgilendirilmeden ve uyarıcı levhalar tamamlanmadan ceza yazma süreci başlamayacaktır” ifadelerine yönelik de “O açıklama diğer özelliklerle alakalıdır. Hız tahdidi ile ilgili Sayın Başbakan’ın öyle bir açıklaması yok.” dedi.

“Yeni kameraların hız ölçüm mesafesini Trafik Komisyonu belirleyecek”

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, yapay zekâ destekli yeni nesil trafik kameralarına ilişkin teknik detayları ve uygulanacak prosedürü anlatarak yeni kameraların hız ölçüm sistemiyle ilgili olarak şu bilgileri paylaştı:

“Yeni kameralar hız tahdidini, eski kameralar hangi mesafeden ölçüyorsa o mesafeden ölçmeye devam etti. Şimdi bu konuda bir değerlendirme sürecine giriyoruz. Önce konuyu Trafik Komisyonu’nun bilgisine getireceğiz. Komisyonun görüşlerini aldıktan sonra Bakanlar Kurulu’nda durumu değerlendireceğiz. Mevcut kameralar 200 metreden çekiyor, eski kameralar ise şimdiye kadar 50 metreden çekiyordu. O yüzden yeni kameralar da şu an 50 metreden çekiyor. Bu mesafenin 200 metreye çıkarılıp çıkarılmayacağına Trafik Komisyonu karar verecek ve bize bildirecek.”

“IQOS gibi elektronik sigaralar için teklif götüreceğim”

Bakan Arıklı, yapay zekâ kameralarının hız dışında tespit edeceği diğer ihlallerin Trafik Komisyonu tarafından onaylandığını belirtti:

“Trafik Komisyonu, yapay zekâ kameralarının hız tahdidi dışında tespit edeceği diğer ihlaller konusunda da onay verdi. Araç içindeki yolcuların fotoğraflanması meselesinde ise biz görüntülerin flu olmasını önermiştik; Komisyon ‘hayır, karartılsın’ şeklinde karar aldı.”

Arıklı, trafik güvenliği açısından yeni bir düzenleme ihtiyacına da dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:

“Trafik Komisyonu’na IQOS gibi elektronik sigaraların acaba serbest bırakılabilir mi noktasında bir teklif götüreceğim. Çünkü sigaranın yangınlara yol açma gibi birkaç yönden ciddi tehlikesi var. Normal sigara konusunda herhangi bir tolerans söz konusu değil.”

“Yasal düzenleme hazırlığındayız”

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

İskele Kaza Mahkemesi’nde yargılanan iki Kıbrıslı Rum sanık A.K. (E-60) ve A.K. (K-60), dün yeniden mahkemeye çıkarıldı. İki Kıbrıslı Rum sanığın hakkındaki dava 9 Aralık’a ertelendi.

Geçmiş duruşmalarda savcılık, beş sanık aleyhine getirilen “mülke tecavüz” ve “genel rahatsızlık” suçlamalarına ilişkin davayı geri çekmiş; sanıklar söz konusu suçlamalardan serbest kalmıştı.

“Kişisel Verileri Koruma Yasası’nı ihlal” ve “özel hayatın gizliliğini ihlal” suçlamalarıyla yargılanan iki sanık hakkındaki dava ise dün de devam etti.

Öte yandan, “askeri yasak bölgeyi ihlal” suçlamasıyla Lefkoşa Askeri Mahkemesi’nde yargılanan sanıkların beraat ettiği belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Hür-İş ve Kamu-İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, yaptığı açıklamada ülkede hayat pahalılığı artmadan, piyasadaki zamlar durdurulmadan asgari ücrete hayat pahalılığı oranının eklenmemesini beklemenin “egoistlik” olduğunu belirtti.

Serdaroğlu, Avrupa’nın 14 ülkesinden yüksek asgari ücret verildiğinin söylenmesinin doğru bir karşılaştırma olmadığını ifade ederek, bu değerlendirmelerde alım gücü, enflasyon ve fiyat seviyelerinin göz ardı edildiğini vurguladı.

Serdaroğlu, “Hayat pahalılığı Avrupa’dan yüksek, alım gücü Avrupa’dan düşükse rakamın büyük olması kimseye fayda sağlamaz. Önemli olan asgari ücretin kaç Euro olduğu değil, o ücretle pazar filesinin doldurulup doldurulamadığıdır.” dedi.

Açıklamada, ülkede hayat pahalılığının Avrupa’dan daha hızlı arttığı, enflasyonun Avrupa’nın 5–6 katına ulaştığı ve temel ürün fiyatlarının birçok Avrupa ülkesinden daha yüksek olduğu belirtildi. Serdaroğlu, bu şartlarda rakamların yüksek görünmesinin çalışanın alım gücünü artırmadığını, tam tersine daha da erittiğini kaydetti.

Gerçek bir karşılaştırma yapılacaksa aynı sepetteki ürünlerin fiyatlarına, kiralara, enflasyon farklarına ve çalışanın ay sonunda cebinde kalan paraya bakılması gerektiğini ifade eden Serdaroğlu, “Mesele yüksek maaş vermek değil, hayatı yaşanabilir kılmaktır.” dedi.

Serdaroğlu, hayat bu kadar pahalıyken asgari ücrete hayat pahalılığı oranının eklenmemesini istemenin çalışanı yok saymak olduğunu dile getirdi.

Devamını Oku

Trending

Reklam