Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Koopbank 65 yaşında… Genel Müdürü Ataman vurguladı: “Bu ülkeye olan borcumuzu, sorumluluklarımızı iyi biliyoruz”

Published

on

Koopbank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Ataman, 65’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan Koopbank’ın şimdiye kadar tüm imkânlarını, kaynaklarını, tecrübelerini ve birikimlerini ülke ekonomisinin yararına kullandığını kaydetti.

Ataman, “Bizim yaklaşımımız toplumun sadece refahını paylaşmak değil, zorluklarını da paylaşmaktır. Bütün öz kaynağını bu ülkeden kazanmış bir banka olarak bu ülkeye olan borcumuzu, sorumluluklarımızı iyi biliyoruz” dedi.

Koopbank’ın kurulduğu günden bu yana üretimin, verimliliğin devamı için çiftçi ve hayvancıyı desteklediğini kaydeden Kemal Ataman, geleneksel faiz destekli ve sıfır faizli kredilerinin yanı sıra bu yıl traktör ve ekipmanı alımı için de uygun faiz oranlarıyla kredi paketleri sağladıklarını belirtti.

Kemal Ataman, “Üretime destek için üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getireceğimizden herkes emin olabilir” dedi.

Koopbank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Ataman, Koopbank’ın 65’inci kuruluş yıl dönümü nedeniyle yazılı açıklama yaptı.

Ataman, 9 Eylül 1959’da tek şubeyle kurulan bankanın bugün ülke geneline yaygın 20 şubesi, gerek mevduat ve kredi hacmi gerekse bilanço büyüklüğüyle Kuzey Kıbrıs bankacılık sektörü içinde en büyük paylardan birine sahip olduğunu kaydetti.

Ataman, Koopbank’ın 46 milyar Türk Lirası bilanço büyüklüğü, 3 milyar Türk Lirasını aşan öz kaynak ve sağlam bir sermaye yeterliliği rasyosu ile KKTC ekonomisi içindeki önemi ve toplum nezdindeki yerinin net bir şekilde ortada olduğunu kaydetti.

Ataman, “Yıllardır Koopbank bir güveni temsil ediyor, bu rastlantı değildir. Ülkedeki mevduatın beşte birine yakın bir kısmına karşılık gelen 40 milyar Türk Lirası bize emanet edilmiş. Bu, Koopbank’a duyulan güvenin en büyük kanıtıdır” dedi.

145 bini aşan ve çoğu kooperatif gönüllüsü sadık müşteri portföyüne sahip olduklarını belirten Ataman, tüm sektörlere sağlanan 16 milyar Türk Lirasını aşan krediler ile bankanın kurulduğu ilk günden itibaren halkla birlikte ülkesine sahip çıkan, geleceği birlikte büyüten bir aileyi temsil ettiği söyledi.

Koopbank’ın kuruluşundan bu yana geçen 65 yılın anlamını iyi kavrayabilmek için onun hangi misyon ve şartlarda kurulduğuna iyi bakılması gerektiğini belirten Ataman, “Kurulduğumuz günkü amacımız ne ise bugün de aynı. 65 yıllık süre içerisinde kendi kültürel değerlerimizi, iş yapma tarzımızı, ekonomik misyonumuzu ve istikrarlı iş anlayışımızı koruyarak bu önemli yıl dönümünü bugün idrak ediyoruz.” şeklinde devam etti.

Ülkenin ekonomik nedenlere bağlı olarak zaman zaman zorlu dönemler geçirdiğini ifade eden Ataman, “Ne ticari hedeflerimiz, ne de kârlılık isteğimiz ülkemizin ve onun insanının menfaatlerinin üzerinde olamaz, yıllardır içinde yoğrulduğumuz kooperatif kültürü bizlere bunu aşılamıştır” dedi.

Koopbank’ın şimdiye kadar tüm imkânlarını, kaynaklarını, tecrübelerini ve birikimlerini hep ülkenin ekonomisinin yararına kullandığını söyleyen Ataman, şöyle devam etti:

“Bizim yaklaşımımız toplumun sadece refahını paylaşmak değil, zorluklarını da paylaşmaktır. Bütün öz kaynağını bu ülkeden kazanmış bir banka olarak bu ülkeye olan borcumuzu, sorumluluklarımızı iyi biliyoruz. O günün zorlu koşullarında kıt kanaat sağlanan 587 bin Kıbrıs Lirası sermaye bugünkü rakamlara getirilebilmişse ve en önemlisi dışarıdan ve kamudan hiçbir sermaye desteği olmadan bu başarılabilmişse, bu banka ve çalışanları işlerini layıkıyla yapmıştır demektir. Bunun bir anlamı ve kıymeti vardır.”

-“65 yılda eskimeyen tek şey güven ve samimi yaklaşımımız”

Zor dönemlerde sergilenen yaklaşımların kimin bu ülkeye ne kadar bağlı olduğunu ortaya koyduğunu kaydeden Ataman, şöyle devam etti:

“İşini, hayatını, refahını geliştirme gayreti içinde olduğunu gördüğümüz, iyi niyetini, samimiyetini hissettiğimiz tüm müşterilerimiz bizden ne destek istemişlerse tüm imkânlarımızı seferber ederek yerine getirdik. Müşterilerimiz bizim hangi durumda, nasıl davrandığımızı, içinde buldukları süreçten banka olarak hiçbir zaman fayda sağlamaya çalışmayacağımızı biliyorlar. Her zaman güven duyarak kapısını çalacakları bir bankaları olduğunu hissediyorlar. Kurulduğumuz günden beri süregelen bu samimi yaklaşımımızın değerini, önemini bildiklerine inanıyoruz. Bizi olumlu yönde ayrıştıran ve kıymetli olan da budur.”

-“Kamu kredilerine bu yıl 435 milyon Türk lirası tahsilat sağlandı”

2024’ün ilk yarısındaki finansal veriler üzerinden değerlendirme de yapan Koopbank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Ataman, temel bütün kalemlerde, büyüme, kârlılık, aktif kalitesinin korunması ve sermaye yönetimi açısından belirlemiş oldukları hedeflerle tutarlı sonuçlar elde ettiklerini belirtti.

Ataman, başarılı sonuçlara erişmede her alanda benimsenen sağduyulu, dengeli ve kısa dönem getirileri yerine, uzun vadeyi esas alan yaklaşımın önemli payı olduğunu kaydetti.

Yeni kredi kullanma talebindeki daralmanın bu özel dönemde normal karşılanması gerektiğine işaret eden Ataman, özellikle Türkiye’deki yeni ekonomik programın KKTC’ye de yansımaları sonrası 2025 yılında ekonominin çarklarının yeniden arzu edilen seviyede dönmeyi başaracağını ve bu süre zarfında hep beraber bu sıkıntıları paylaşarak aşmak zorunda olduklarını, gerek avantajlı krediler, gerekse yapılandırmalarla piyasayı desteklemeyi sürdüreceklerini dile getirdi.

Yıllardır öncelikli hedefleri olan kamunun bankaya borçlarının ödenmesi konusunda artık net bir istikrarın sağlandığına dikkat çeken Ataman, “Son altı yıl içinde devletimiz 1,5 milyar Türk Lirası ödeme yaptı. Bu yılın ilk sekiz ayında tahsilat rakamı 435 milyon Türk Lirası oldu. Kamu borçlarına yapılacak olan her tahsilat sonuçta bu toplumun daha ileriye doğru gelişmesi için yatırıma dönüşecek, halka ihtiyaçlarını çok daha uygun maliyetli krediler ile sağlamak yönünde önemli bir destek olacaktır. Kazancımız ülkemizin kazancınadır” şeklinde konuştu.

-“Artık şube açmak yerine mobil uygulamalara yeni fonksiyonlar katıyoruz”

Genel Müdür Ataman, Koopbank’ın dijitalleşmeyle ilgili çalışmaları hakkında da bilgi vererek, Koopbank’ın sektördeki kılavuz rolünü bu alanda da sürdürdüğünü söyledi.

Ataman, şöyle devam etti:

“Herkesin beğeni ile kullandığı lokomotif uygulamamız KoopCep’i, ardından ise mobil cüzdan uygulamamız olan HEPi’yi müşterilerimizin kullanımına sunduk. Çıtayı daha da yukarı taşıyarak dijital servislerimizi finansal teknolojiler alanında faaliyet gösteren kuruluşların platformlarına açmaya başladık. Bunun ilk örneği banka entegrasyonu bacağında yer aldığımız Paycell dijital cüzdan projesi oldu. Geldiğimiz noktada şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki artık yeni şube açmak yerine yeni mobil uygulamalar sunduğumuz ve mevcut uygulamaları da yepyeni fonksiyonlar, deneyimler, kabiliyetlerle zenginleştirerek ilerlediğimiz bir dönemdeyiz”.

-“Üniversiteliye ilk mobil kimlik. UniPass yakında hizmette”

Dijitalleşmenin her sektörde deneyimleri farklılaştırdığını ifade eden Ataman, yükseköğrenim sektöründe fiziki öğrenci kimliklerinin yerini cep telefonu üzerinde yer alan dijital kimlik uygulamasının alacağı bir projeyi sonuçlandırmak üzere olduklarını söyledi.

Koopbank Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi Kemal Ataman sözlerine şöyle devam etti:

“Çok yakında ülkenin ilk dijital öğrenci kimliğini DAÜ’de kullanıma sunuyoruz. Bu projenin ülkede bir ilk olması nedeniyle hem banka hem de DAÜ bacağında çok heyecanlıyız. UniPass adını verdiğimiz mobil uygulama üzerinde güvenli bir şekilde öğrencinin kimlik bilgileri tutulacak, sınıf yoklaması ve mobil cüzdan ile alışveriş, fatura ödeme, para transferi ve daha birçok işlem yapılabilecek. Bir sonraki aşamada UniPass ulaşımda da kullanılabilecek”.

-“Optimum ve KOOP24’e yeni yüz, yeni özellikler geliyor”

Yıl sonu itibarı ile tüm kartların yeni tip kartlar ile yenileceğini ve zenginleştirilmiş özellikler ile müşterilerine sunacaklarını ifade eden Ataman, şunları da aktardı:

“Tüm Koop24 banka kartlarımıza temassız özelliği geliyor. Ayrıca farklı müşteri gruplarına özel hazırlanmış yeni kredi kartlarımız da portföye ekleniyor. ATM ağımızda da ciddi bir genişleme sağlanmış olacak. Birçok ATM’mizi recycle özellikli, yani yatırılan parayı ödeme kabiliyetine sahip ATM’ler ile yeniliyoruz. Diğer taraftan, klasik pos cihazlarımızın yerini artık hayatımızın yer alanında gördüğümüz Android sistemli cihazlar alıyor. Bu kış ödeme sistemleri alanında müşterilerimizin birçok yeniliği göreceği bir dönem olacak.”

-Uluslararası katılımlı kooperatifçilik paneli

Koopbank’ın Uluslararası Kooperatifler Birliği (ICA) ve Uluslararası Kooperatif Bankacılığı Birliği (ICBA) üyesi olduğuna dikkat çeken Ataman, bu yılki kutlama etkinliklerinin bir parçası olarak yarın Genel Müdürlük Konferans Salonunda Avrupa’dan ve Türkiye’den çok değerli konuşmacıların yer alacağı bir panel düzenleyeceklerini belirtti.

Ataman, ‘Avrupa ve Kuzey Kıbrıs’tan örnekleriyle kooperatifçilik’ konusunun ele alınacağı panelde Kuzey Kıbrıs’tan ve yurtdışından gelen kooperatif kuruluşlarının değerli temsilcilerinin kendi ülkelerindeki deneyimlerini ve en iyi uygulamalarını uluslararası bir bakış açısından dinleyicilerle paylaşacağını kaydetti.

-“Kooperatifleri rekabete karşı koruyoruz”

Ataman, sorumluluklarından bir tanesinin kooperatifleri rekabete karşı güçlü kılma ve onlara tasarruf sağlama olduğuna dikkat çekerek, bu amaçla Koopbank’ın kendi müşterilerine sunduğu birçok bankacılık hizmetini servis bankacılığı platformu üzerinden kooperatiflerin kullanıma verdiklerini, bu dijital servisler üzerinden kooperatiflerin artık direkt kendi kullandıkları yazılımlar içinden fatura ödeme, kredi kartı tahsilatı, EÖS/EFT ve daha onlarca hizmeti kullanabilme imkânına kavuştuğunu söyledi.

-“Ana görevlerimizden biri tarım ve hayvancılık sektörünü desteklenmek”

Genel Müdür Ataman, ana görevlerinden birinin tarım ve hayvancılığın desteklenmesi olduğuna dikkat çekerek, bu alanda geleneksel olarak etkin ve eksiksiz bir hizmet verilmesi için büyük bir gayret içinde olduklarını belirtti. Kullandırılan kredilerin büyük kısmının Koopbank tarafından sağlandığı tarım ve hayvancılık sektörü hakkında da değerlendirmelere yer verdi.

Ataman, şunları ekledi:

“Kurulduğumuz günden beri en önem verdiğimiz nokta ülkede üretimin, verimliliğin devamı için çiftçi ve hayvancının desteklenmesi oldu. Geleneksel faiz destekli ve sıfır faizli kredilerinin yanında bu sene traktör ve ekipmanı alımı için de uygun faiz oranları ile kredi paketleri sağlıyoruz. Üretime destek için üzerimize düşeni fazlasıyla yerine getireceğimizden herkes emin olabilir.”

-“Çalışanlarımız bankamızın en önemli zenginliğidir”

Tarihsel olarak her dönemde Koopbank’ın çalışanlarına büyük değer verdiğini ve onları her zaman bankanın birer zenginliği olarak gördüğünü vurgulayan Ataman, şunları da kaydetti:

“Son 7 senede banka kadrolarını azaltarak daha verimli, daha çevik ve tasarruflu bir yapıya kavuştuk. Yeni personel alımlarında ve terfi aşamasında artık tamamen yazılı ve sözlü sınav sistemiyle hem hakkaniyet çerçevesinde hem de nitelik bazında seçilmiş kişilere görev veriyoruz. Elde ettiğimiz finansal sonuçlarda, personel politikamızdaki bu radikal değişimler belirleyici oldu.”

-“Her alanda topluma hizmet etmek misyonumuzun bir parçası”

Koopbank’ın her zaman toplumdan aldığını topluma verme anlayışıyla hareket eden bir banka olduğunu ifade eden Ataman, sadece ekonomik sonuçları olabilecek faaliyetlerde değil, hayata geçirdikleri eğitim, çevre, spor, kültür ve sanat alanlarındaki sosyal sorumluluk projeleriyle de ülkeye değer katmaya devam ettiklerini belirtti.

Ataman, özellikle spor kulüpleri olan Koop Spor ile her yaşta gence spor yapma imkânı tanıyan bir yapıyı barındırdıklarını ve ülke basketboluna çeşitli seviyelerde altı takım ile renk katarak büyük başarılara imza attıklarını belirtti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanlığı adayı Ersin Tatar, 2025 Seçim Bildirgesini yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar şu ifadelere yer verdi:

“Sevgili Kıbrıs Türk Halkı, Kıymetli kardeşlerim…

Bugün sizlerin huzurunda siyasete ilk girdiğim günkü heyecanla bulunuyorum.

Bugün, 19 Ekim’de gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde seçim bildirgemizi açıklamak, geçmişi değerlendirmek ve birlikte inşa edeceğimiz ortak geleceğimizin yol haritasını sizlerle paylaşmak üzere karşınızdayım.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Göreve geldiğim günden bu yana tek hedefim, “Sağlam Devlet, Saygın Gelecek” anlayışıyla hareket etmek olmuştur.

Çünkü biliyoruz ki güçlü bir devlet olmadan, saygın bir geleceğe yürümek asla mümkün değildir.

İşte bu yüzden geçen beş yılda attığımız her adımı, devletimizin güçlenmesine, halkımızın refahına ve geleceğimize adadık.

Ve bu tarihi mücadelemizi daima Anavatan Türkiye ile tam bir iş birliği ve dayanışma içinde yürüttük.

Bu dönem boyunca Türkiye Cumhuriyeti, maddi ve manevi desteğiyle, her alanda yanımızda olmuştur.

Cumhurbaşkanı olarak yürüttüğüm diplomasi ise sadece Rum tarafıyla yapılan bir görüşme süreci değil aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yeni paradigma etrafında bütünleşmesini, eskimiş, tüketilmiş ve sadece Rum tarafına fayda sağlayan mevcut statükoyu değiştirmeyi hedeflemiştir.

Bu paradigma değişikliği yıllardır verilen mücadelenin bir gereği olmuştur.

Halkımız 1963 ile 1974 arasında kendi vatanında zorla göçmen olmuş, yokluğa ve saldırılara maruz kalmıştır. Ancak Kıbrıs Türkü, kahraman mücahitlerinin cesareti ve Anavatan’ın desteğiyle tüm bu olumsuz koşullara rağmen direnmiştir.

1974 Mutlu Barış Harekâtı ise Kıbrıs Türk halının en önemli dönüm noktasıdır. Milli tarihimizin dönüm noktasıdır. O tarihten bu yana, tam 51 yıldır, Kıbrıs’ta sınırları belirlenmiş bir coğrafyada, iki ayrı halk, iki ayrı devlet ve iki ayrı demokrasi vardır. Barış, huzur ve güvenlik vardır.

Rum tarafıyla liderler düzeyinde 1968’den bu yana görüşmeler sürüyor. Büyük bölümü federasyon zemininde yapılan bu görüşmelerin sonucu Kıbrıs Türk Halkı için bir hayal kırıklığı olmuştur.

Annan Planı’na “evet” diyen Halkımız, hiçbir somut kazanım elde edemezken, “hayır” diyen Rumlar AB üyesi yapılmıştır. Kurucusu olduğumuz ortaklık Cumhuriyeti, bir Rum devletine dönüşmüştür.

Rumlar, Kıbrıs Türkleriyle gücü, zenginliği ve her açıdan eşit bir hayatı paylaşmak istemedikleri için görüşmeler hiçbir sonuca ulaşmamıştır.

En son 2017 yılında Crans Montana’da verilen onca tavize rağmen, Rum tarafının “sıfır asker sıfır garanti ” ısrarıyla bu görüşmeler de başarısızlığa uğramıştır.

Hani şimdi diyorlar ya “artık bu son olacak, son bir kez daha deneyeceğiz” diye, işte o görüşmelere de öyle başlanmıştı. Sonucu malumdur.

“Bu son olacak” diye diye geldiğimiz noktada, Halkımız bütün dünyanın gözleri önünde, Rum tarafının sorumlusu olduğu izolasyon ve ambargoların altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Bu sessiz insanlık suçu halen devam etmektedir.

İşte biz, bu sessizliği bozan güçlü bir ses olduk. Halkımızın sesi olduk. Bize öfkelenmelerinin nedeni de budur.

Son beş yılda, halkımız için hiçbir fayda sağlamamış federasyon modelini geride bıraktık, Birleşmiş Milletler nezdinde ortak zemin olmadığını kayda geçirmeyi başardık.

Yeni siyasetimizin ve paradigma değişimi gereği egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde iki devletin iş birliğine ve samimi diyaloğuna hazır ve açık olduğumuzu büyük bir özgüvenle ortaya koyduk.

Bu süreçte asla diyalog, temas ve görüşmelerden kaçan taraf olmadık.

Önceki Rum lider Anastasiades ile, daha sonra yerine seçilen Hristodoulides’le ikili, üçlü, altılı pek çok formatta farklı tarih ve yerlerde bir araya geldik.

Bu görüşmelerde daima kalıcı bir çözümün ancak halkımızın özden gelen haklarının kabul edilmesiyle mümkün olabileceğini, iki taraf arasında bir statü eşitliğinin zorunlu olduğunu her platformda bıkmadan usanmadan, özgüvenle dile getirdik.

İşte bu özgüven, müzakereden diplomasiye uzanan sürecin de önünü açmıştır.

Dış politikada artık edilgen, bekleyen, sadece müzakere masasına çağrıldığında söz alan, Rum yönetimin belirlediği çerçevenin içine hapsolmuş bir Kıbrıs Türk tarafı yoktur.

Son beş yılda müzakereden diplomasiye, federasyon temelli çözümsüzlükten iki devletli yeni çözüm paradigmasına geçiş yaparak halkımızın sesini dünyaya başarıyla duyurabildik.

Türk Devletleri Teşkilatı’na anayasal ismimizle gözlemci üye olarak oy birliği ile üye olduk. İslam İş Birliği Teşkilatı ve Ekonomik İş Birliği Teşkilatı’nda varlığımızı güçlendirdik.

Azerbaycan’dan Avusturalya’ya, Orta Asya’dan Avrupa’ya ve hatta Afrika’ya kadar pek çok coğrafyada sesimizi duyurduk. Federasyon masalarında kaybolan yıllarımızın ardından, artık kendi vizyonumuzla karşı tarafı masaya davet eden bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin olabileceğini herkese gösterdik.

Rum tarafına ve dünyaya karşı yeni paradigma değişimini en üst perdeden dile getirirken içerde de halkımızın ihtiyacı ve beklentisi olan pek çok projeyi Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü ve samimi ilişkiyle hayata geçirdik.

Devletimizin simgesi, halkımızın evi, yeni Cumhuriyet Yerleşkemiz işte bu vizyonun sonucu olarak inşa edilmiştir. Yeni Cumhurbaşkanlığı ve meclis binalarımız hizmete alınmıştır. Yüksek Mahkeme binamız da hızla tamamlanmaktadır.

Yeni yerleşkenin tam karşısına yaklaşık 400 dönümlük bir arazi üzerinde adanın en büyük park alanı hazırlanmaktadır. Modern Milli Kütüphanesi, sosyal tesisleri, yürüme yolları, spor alanlarıyla ve camisiyle yeni Cumhuriyet Parkımız, Gönyeli’den Köşklüçiftlik’e kadar Lefkoşa’nın her yerindeki insanımız için yeni bir cazibe ve yaşam merkezi olacaktır.

Yine bu dönemde bizim girişimimizle hayata geçen bir diğer büyük proje ise dünyanın en büyük havacılık, uzay ve teknoloji festivali olan TEKNOFEST’in bu yıl ülkemizde düzenlenmiş olmasıdır. Türkiye’nin gururu BAYKAR firmasının yöneticisi Selçuk Bayraktar’ın TEKNOFEST vesilesiyle KKTC’ye verdiği büyük destek, bu süreçte ülkemizin üniversiteleri ve genç girişimcileriyle birlikte bir bilişim ve teknoloji adasına dönüştürme hedefini de görünür kılmıştır.

Bu hedefin gerçekleşmesinin altyapısını sağlayacak olan bir diğer büyük projenin imzası da yine girişimlerimizle geçtiğimiz temmuz ayında atılmıştır. Ülkemizin fiber optik altyapısının geliştirilmesi ve süper hızlı internetin evlere, üniversitelerimize, okullarımıza ve işletmelerimize götürülmesi için çalışmalar başlatılmıştır.

Öte yandan sağlıkta da bu son dönemde büyük atılımlar gerçekleştirilmiştir. Bütünüyle tamamlandığında sadece Lefkoşa’da mevcut hasta yatak kapasitesini binin üzerine çıkaracak olan yeni devlet hastanesinin ilk aşamasının temelini Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte 20 temmuz da attık. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinin yenilenmesi sürecini de başlattık.

Ulaşım altyapımızın geliştirilmesi de ülkemizin refahı için öncelikli alanlarımızdan biri olmuştur. Son dört yılda yaklaşık 44 km’si bölünmüş, 184 km’si tek yol olmak üzere toplam 228 km yol hizmete açılmıştır. Özellikle Lefkoşa Kuzey Çevre Yolu’nun doğu ve batı bölümlerinin tamamlanması ile Girne Yolu Köprülü Kavşağının açılması, çevre kirliliğinin azalmasına, trafik güvenliği ve konforunun artmasına önemli katkılar sağlamıştır.

Tüm bu başarılar, “Sağlam Devlet, Saygın Gelecek” vizyonumuzun ne kadar doğru ve hayati olduğunu göstermektedir. Yeni dönemde her alanda “Atak Diplomasi” aşamasına geçmemize de imkân sağlamıştır.

Sevgili Halkım, Kıymetli Yol Arkadaşlarım,

Şimdi geleceğe bakma zamanı. Önümüzdeki beş yıl, KKTC’nin kalkınma hamlesini hızlandıracağı, halkımızın refahını yükselteceği, dünyada sesinin daha gür duyurabileceği bir dönem olacaktır.

Müzakereden diplomasiye geçiş, yarım asrı aşan başarısızlık dolu tüketilmiş federasyon dönemini kapatmak demektir. Bu adım, Kıbrıs Türk halkının iradesini dünyaya taşıyarak yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır.

Bu dönemin adı Atak Diplomasidir.

Atak Diplomasi, her şeyden önce Kıbrıs Türk halkının iradesini ciddiyetle dikkate alan bir anlayıştır. Başkalarının belirlediği dikte edilmiş sınırlara sıkışmadan, kendi yolunu açan, stratejik çıkarlarını merkeze koyan bir vizyonun açılımıdır. İttifaklarımızı çoğaltan, küresel ve bölgesel fırsatları halkımızın yararına dönüştüren cesaretli bir duruşu ifade etmektedir.

Bu vizyon, yalnızca uluslararası tanınma çabasından ibaret değildir. Rum yönetiminin abluka siyaseti ile dayattığı izolasyon ve ambargoları kırmak, halkımıza somut kazanımlar getirecektir.

Atak Diplomasi, halkımızın günlük hayatına da yansıyacaktır. Ulaşımda, enerjide, sağlıkta, ticarette, turizmde ve iletişimde güçlü yatırımlar yapılacaktır. Eğitimde, teknolojide, kültür ve sanatta yeni alanlarla gençlerimizin önü açılacaktır. Halkımızın refahı yükselecek, özgüveni artacaktır.

Bu süreci hayata geçirecek olan akıllı güçtür. Akıllı güç, halkımızın birikimini, yeteneklerini, hukuki haklarını, ekonomik ve teknolojik kapasitesini, kültürel mirasını ve özgüvenini bir araya getiren kararlı bir iradedir. Riskleri öngören, fırsatları hızla değerlendiren, Kıbrıs Türk halkını dünyaya taşıyacak olan vizyondur.

Görevde olduğumuz ilk beş yılımızda Müzakereden Diplomasiye geçişi başarıyla gerçekleştirmenin huzuru içerisindeyim. Ancak diplomasi sadece uluslararası ilişkilerle sınırlı değildir. Kararlı bir duruşla şekillenen iyi ilişki ve diyalog pek çok farklı alanda halkımızın ihtiyacı olan hizmetleri ve eserleri ülkemize kazandıracaktır.

İşte bu nedenle 20 Ekim sabahından itibaren, Kıbrıs Türk Halkı için her alanda “Atak Diplomasiye” geçiyoruz.

Bunun için yeni dönemde belli başlı alanlarda neler yapacağımızı sizlere kısaca aktarmak istiyorum.

 

Ulaşım

Ülkemizde kayıtlı araç sayısı 425 bini aşmış durumdadır. Yaygın, nitelikli ve güvenli yollar olmadan KKTC’nin kalkınması istediğimiz düzeye gelemez. Mevcut ulaşım ağını geliştirmek için Karayolu Master Planı çerçevesinde önümüzdeki beş yılda büyük bir dönüşüm gerçekleştireceğiz.

Bu amaçla Lefkoşa–Ercan yolu, Girne Dağ yolu, İskele-Boğaz hattı gibi projeler önceliğimiz olacaktır.

 

Sağlık

Yeni hastaneler ve sağlık merkezleriyle halkımıza daha nitelikli, daha erişilebilir ve ücretsiz sağlık hizmeti sunacağız. Lefkoşa Devlet Hastanesi’nin ilk aşamasını tamamlayacak ve ikinci aşamasının temelini atacağız. Dr. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’ni yenileme çalışmalarına da yine bu dönemde başlayacağız.

Genel Sağlık Sigortasının hükümetimiz ve meclisimizle iş birliği içinde yasalaşması için gerekli desteği mutlaka vereceğiz. Yine bu dönem içinde Türkiye Cumhuriyeti’yle ortak bir protokol imzalayarak T.C. kimliği taşıyan tüm KKTC vatandaşlarının Türkiye’deki devlet hastanelerinden ücretsiz sağlık hizmeti alabilmesini de inşallah biz gerçekleştireceğiz.

 

Eğitim

Her belediye sınırları içinde sıfırdan yeni bir okul inşa edilmesinin hazırlığını yapacağız. Deprem riski taşıyan bütün devlet okullarının güçlendirilmesini sağlayacağız.

 

Enerji

Adamızın en önemli sorunlarından biri olan enerji konusunda yeni dönemde altyapıda büyük bir değişim hedefliyoruz. Türkiye ile elektrik bağlantısını hayata geçireceğiz. Yeni santral yatırımıyla enerji arz güvenliğini, daha ucuz ve sürdürülebilir bir enerji hizmetini önümüzdeki beş yıl içinde mutlaka gerçekleştireceğiz.

 

Teknoloji

Fiber optik altyapıyı projesini bu dönemde gündeme getirmiştik. Yeni dönemde bu altyapının hızla kurulmasını sağlayarak, her eve, okulumuza, iş yerlerimize ve üniversitelerimize süper hızlı interneti mutlaka yayacağız.

Bununla yetinmeyecek, Türkiye’deki uygulamaya paralel olarak mobil hatlarda 5G teknolojisini de bu dönemde hayata geçireceğiz.

 

Ekonomi

Devleti güçlendirmenin, halkımızın yaşam kalitesini arttırmanın temelinin güçlü bir ekonomi olduğunun bilinciyle ekonomide üretimi ve istihdamı desteklemenin yeni imkanlarını ortaya koyacağız.

Bu amaçla, KKTC ürünlerinin Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerine pazarlanmasını sağlayacak “Kardeş Pazarlar Ağı” kurulmasına Türkiye ile öncülük edeceğiz.

Anavatanla ile ortak projelerde yerli tedarikçi oranının artırılmasını ve büyük ölçekli yatırımları özel sektörle iş birliği içinde yürütecek güçlü bir “Yatırım Ofisi”nin hayata geçirilmesini gündeme taşıyacağız.

 

Turizm

Turizm, ülkemizin dünyaya açılan penceresi ve en çok gelir üreten istihdam sağlayan sektörlerimizden biridir. Yeni dönemde, sağlık turizm hattı kurulacak , İngiltere dışındaki ülkelere ve TDT ülkelerine uçuşlar Türk Hava Yolları’nın desteğiyle artırılacaktır.

Girne ve Gazimağusa limanları uluslararası cruise ağına entegre edilecek şekilde yeni bir girişim başlatılacaktır.

 

Tarım

Tarımsal üretimi gıda güvenliğimizin ve ekonomik bağımsızlığımızın temeli olarak görüyoruz. Çiftçimizi, üreticimizi ve hayvancımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz.

Bu kapsamda üreticilerimizin TDT ülkelerindeki pazarlara erişimi için kooperatif ve şirketleşme modelleriyle desteklenmesi ve Mesarya Ovası’nın suyla buluşturularak ikinci ürün yetiştiriciliğinin teşvik edilmesini önemsiyoruz.

Ayrıca yine Anavatanla iş birliği içinde, çiftçimize ucuz mazot, modern sulama sistemleri ve teknolojik destek verilmesi hedefiyle yeni bir planlamayı da hayata geçireceğiz.

 

Kültür ve Sanat

Kültür ve sanata gelince. Yeni dönemde bu alanda yapacağımız ilk adım, halen inşaatı hızla tamamlanmakta olan Yeni Cumhuriyet Parkı içindeki 3 Bin 700 metrekarelik kapalı alanı olan yeni Milli Kütüphanemizin önümüzdeki yıl hizmete açılması olacaktır.

Öte yandan halen Eğitim Bakanlığımıza ait bir binada faaliyetlerini yürüten senfoni orkestramızın da yer alacağı ve içinde tiyatro sahnesinin de bulunacağı yeni bir opera ve tiyatro binamızın temeli de yeni dönemde atılacaktır.

 

Kapalı Maraş Açılımında İkinci Aşama

Geliyoruz Kapalı Maraş’a. Yeni paradigmayı, özgüvenli diplomasi ve açılım sürecini başlatırken bu hepimiz için önemli bölgeyi belirli sınırlar içinde halkımızın ve ziyaretçilerin kullanımına açmıştık.

Yeni dönemde Kapalı Maraş Açılımının ikinci aşamasına geçişi başlatacağız.

Bu amaçla, günümüz şehircilik anlayışını yansıtan, halihazırda tamamlanmış envanter çalışmalarının sonuçları da dikkate alınarak, Kapalı Maraş’ın yeni bir imar planına tabii tutulması ve yasal hak sahipleri mağdur edilmeden Gazimağusa ile bütünleştirilmesi gündeme getirilecektir. Biz de bu sürecin yakından takipçisi olacağız.

Kıymetli Yol Arkadaşlarım,

Tam bu noktada bir konuyu özellikle vurgulamak istiyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı makamı sadece Rum tarafıyla ve dış ilişkilerden sorumlu bir makam değildir.

Devletin ve halkın birlik ve bütünlüğünü temsil eden, devletin devamlılığından ve kamu işlerinin kesintisiz ve düzenle yürütülmesinden de sorumludur.

Cumhurbaşkanı, halkımızın büyük çoğunluğunun oyuyla, halkımızın iradesiyle seçilmektedir.

Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olarak, yeni vizyonumuzu, beni destekleyen hükümetimizle samimi bir iş birliği içinde ve Anavatan Türkiye’nin gönülden desteğiyle bugüne kadar nasıl hayalden gerçeğe dönüştürdüysek yeni dönemde de aynı samimi ilişkiyle yapacağımızdan hiçbir kuşkum yoktur.

Bizim farkımız da zaten buradadır. Halkımızın talep ve beklentilerini kavga ve gürültüyle değil, iş birliği ve samimi diyalogla çözebilmektir.

Bu nedenle, arkasında durduğumuz bütün projeleri, Anavatan Türkiye ile kurduğumuz güçlü bağlar ve adaylığımı destekleyen kıymetli hükümet ortaklarımızla birlikte gerçekleştireceğimize olan inancım tamdır.

Değerli Yol Arkadaşlarım,

Bugün sizlere sadece önümüzdeki beş yıl içinde gerçeğe dönüştüreceğimiz bir seçim bildirgesi sunmadım.

Sizlere yeni ve dinamik bir vizyonu, ortak geleceğimize dair planladığımız yeni ufku sundum.

Ben halkımın sözcüsüyüm, bu toprağın Ersin Tatar’ıyım. Dün söylediklerini bugün inkâr edenlerden asla olmadım, olmayacağım.

Kimileri, benim sizlerle kurduğum bu yakın ilişkiden, makamda oturan değil, ülkemizin her bir köşesinde sizlerin arasında olmamdan, hiçbir siyasi görüş ayrımı yapmadan her bir vatandaşımızla konuşmamdan büyük bir rahatsızlık duyuyorlar.

Bir kez daha söyleyeyim, ben neysem o’yum. Halkımızın ilk lideri Dr. Fazıl Küçük’ün Müsteşarı Cemal Müftüzade’nin torunu, kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın Maliye Bakanı Rüstem Tatar’ın oğluyum. İçinden çıktığım Halkımın Cumhurbaşkanıyım.

Halkın içinden çıkmış bir Cumhurbaşkanını, halkıyla her daim görüşüp, onlarla birlikte olduğu için suçlayacak kadar kibri hırsını aşmışlara en iyi cevabı, inanıyorum ki Kıbrıs Türk Halkı 19 Ekim günü sandıklarda verecektir. Bundan en ufak şüphem yoktur.

Sözlerime son vermeden önce hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konuya da kısaca değinmek istiyorum.

Eski dünya düzeninin çöktüğü ve yenisinin henüz kurulmadığı, kaotik ve savaşlarla dolu bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Avrupa’nın hemen yanı başındaki Ukrayna’da yaşananlar, Gazze’de, masum ve mağdur Filistin halkının uğradığı soykırım ve Suriye’nin içine düşürüldüğü durum, hepimizin malumudur.

Rum yönetimi, bir barış ve huzur coğrafyası olması gereken adamızı silahlandırmakta, İsrail’den füzeler almakta ve bölge dışı ülkelerin burada askeri üsler kurmasına, savaş uçakları konuşlandırmasına da zemin hazırlamaktadır.

Tüm bu gelişmeler, Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün ve kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığının, KKTC ve Kıbrıs Türk Halkı’nın güvenliği ve geleceği için ne denli önemli ve gerekli olduğunu bir kez daha göstermektedir.

Sevgili Halkım,
Değerli kardeşlerim

Yüzlerce yıllık hoşgörü geleneğimize, özgürlüklere olan inancımıza ve tüm bunlarla şekillenmiş, kimsenin kimseye dayatmada bulunmadığı yaşam tarzımıza daima bağlı kalacağız.

Anavatan Türkiye’nin sarsılmaz desteğiyle, halkımızın iradesiyle, gençlerimizin enerjisiyle, kadınlarımızın emeğiyle, yaşlılarımızın duasıyla hiç kimseyi dışarda bırakmadan, kimseye kökenini, doğduğu yeri sormadan, bu vatan için yüreği çarpan bütün vatandaşlarımızla birlikte yürüdük ve yürüyeceğiz.

Birlikte başardık ve hep birlikte daha fazlasını başaracağız.

Kıbrıs Türk Halkının şaşmaz sağduyusunda buluşan Ulusal Birlik Partimize, Demokrat Partimize, Yeniden Doğuş Partimize ve bu partilerin en yeni üyesinden kıymetli genel başkanlarına kadar her kademedeki yol arkadaşlarıma bana olan destekleri için bir kez daha en samimi teşekkürlerimi sunuyorum.

Hangi görüşten olursa olsun, adamızın dört bir yanında, köyünde, şehrinde yaşayan, çalışan ve yüreği bu topraklar için atan her bir vatandaşımıza, kardeşimize teşekkürü bir borç biliyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Yaşasın Kıbrıs Türk Halkı, yaşasın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti,

Sağ olun, var olun.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 80. Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) haklarının göz ardı edilemeyeceğini vurguladı.

Erdoğan, Karadeniz’de güvenliğin teminatı olan Montrö Sözleşmesi’ni 89 yıldır tarafsızlıkla uyguladıklarını belirterek, Ege ve Doğu Akdeniz’in istikrar ve refah bölgesi olması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin enerji ve çevre başta olmak üzere tüm konularda yapıcı iş birliğine hazır olduğunu belirten Erdoğan, komşu ülkelerden de aynı yaklaşımı beklediklerini söyledi.

Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin dışlandığı projelerin başarıya ulaşamayacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı, şu ifadeleri kullandı:

Kıbrıs meselesinin çözümü, daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş federasyon modeli üzerine bina edilemez. Kıbrıs adasında iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri, adanın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Son üç Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda yaptığım çağrıyı bugün bir kere daha tekrarlıyor; uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Sosyal Sigortalar Dairesi, sigorta prim borçlarına ilişkin aftan yararlanmak isteyen işverenler ve bağımsız çalışanlar için başvuru süresinin 22 Eylül 2025 yerine 31 Ekim 2025 tarihine kadar uzatıldığını açıkladı.

16/1976 sayılı Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Yasası ile 73/2007 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası kapsamında sigortalı olanlara yönelik çıkarılan 32/2025 ve 33/2025 sayılı Yasa Gücünde Kararnameler, 23 Ağustos 2025 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti.

Düzenleme ile 1 Ocak 2010 – 31 Temmuz 2025 tarihleri arasındaki gecikmiş prim borçları ve gecikme zamlarının yapılandırılması ve affı mümkün hale geldi.

Aftan yararlanmak isteyenler, en geç 31 Ekim 2025 tarihine kadar Sosyal Sigortalar Dairesi şubeleri veya bürolarına şahsen başvuruda bulunabilecek.

Ödeme Koşulları:

Peşin Ödeme:

Prim borçlarının %100’ü ve bugüne kadar tahakkuk eden gecikme zamlarının %10’u, en geç 26 Aralık 2025 tarihine kadar ödenirse borçlar tamamen kapatılmış sayılacak.

Taksitli Ödeme:

Gecikme zamlarının kalan kısmı aşağıdaki ödeme oranları ile dondurulacak:

  • %25 prim borcu + %90 gecikme zammı

  • %50 prim borcu + %65 gecikme zammı

  • %65 prim borcu + %40 gecikme zammı

Bu ödemelerin de 26 Aralık 2025 tarihine kadar tamamlanması gerekiyor.

Aftan yararlanabilmek için, 31 Aralık 2009 tarihine kadar olan prim borçlarının tamamının ödenmiş olması şart.

Detaylı bilgiye ssd.gov.ct.tr adresinden ulaşılabilir.

Sosyal Sigortalar Dairesi, tüm işveren ve bağımsız çalışan sigortalılara duyuruda bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam