Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kral Tepesi’ndeki kazılarda gün yüzüne çıkarılan eser sayısı bini aştı

Published

on

Tesadüfen başlayan serüven Kıbrıs’ta Neolitik Dönem ve Geç Tunç Çağı’na ışık tutuyor

2014 yılında açığa çıkartılan tunç istif, Doğu Akdeniz coğrafyasındaki en büyük istiflerden biri

Hedef, adanın kültürel mirasını kayıt altına alıp koruyarak, geçmişi aydınlatarak, sürdürülebilir bir yapı içerisinde geleceğe aktarmak

DAÜ Doğu Akdeniz Kültür Mirasını Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Bülent Kızılduman Kral Tepesi kazıları hakkında TAK’a konuştu.

Kaleburnu, 25 Ağustos 24 (TAK): Karpaz bölgesinde, Kaleburnu köyünde bulunan Kral Tepesi’ndeki arkeolojik kazı çalışmaları, pandemi sürecinin ardından ilk kez bu yıl yeniden yapılıyor.

2005 yılında başlayan ve aralıklarla bugüne kadar devam eden kazılarda ortaya çıkarılan eski eser sayısı ise bini aştı.

Bölgenin 2004 yılında tesadüfen keşfedilmesiyle başlayan serüven, Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Doğu Akdeniz Kültür Mirasını Araştırma Merkezi projesi, TC Lefkoşa Büyükelçiliği Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği (KEİ) Ofisi finansmanı ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi denetiminde devam ediyor.

Kral Tepesi, Kaleburnu köyünün geçmişinin 6 bin yıl önceye gittiğini gösteren Neolitik Dönem ve 3 bin 200 yıl öncesine dayanan Geç Tunç Çağı’na ışık tutuyor. Kıbrıs’ın ilk kez Akdeniz dünyasında bir baş aktör olarak sahneye çıkışı da “bakırın pazarlanmasıyla” Geç Tunç Çağı’na denk geliyor.

Bölgede 2014 yılında açığa çıkartılan tunç istif, Doğu Akdeniz coğrafyasındaki en büyük istiflerden biri olarak göze çarparken, bu ticaret anlamında Doğu Akdeniz coğrafyası ile Kral Tepesi’nin bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bunun en önemli delillerinden bir tanesi de Anadolu-Kıbrıs ilişkileri…

Kaleburnu’nun geçmişin toplumsal, siyasal örgütlenme yapısı içinde bir merkez ve bir nevi krallık gibi bölgeye egemen olduğu da öne çıkan bulgular arasında yer alıyor.

Bölgede bulunan 25 kişilik ekip, sadece arkeolojik kalıntıları değil insanların nasıl konutlarda yaşadığını, hangi çanak-çömlek kapları, taş aletleri kullandığını, ne yediklerini, ne içtiklerini, hangi hayvanları avladıklarını, ne ektiklerini, ne biçtiklerini, Kıbrıs’a nereden geldiklerini ve nereye göç verdiklerini de öğrenmeye çalışıyor.

Arkeolojiyi, “idealist insanların mesleği” olarak niteleyen DAÜ Doğu Akdeniz Kültür Mirasını Araştırma Merkezi Başkanı Doç. Dr. Bülent Kızılduman, çalışmalarını Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) anlattı.

-Tesadüfi ilk keşif 2004 yılında…

Bölgenin ilk keşfinin 2004 yılında olduğunu ifade eden Kızılduman, DAÜ’den iki akademisyenin, bölgede doğa yürüyüşü yaparken, tesadüfen tepeye çıktığını ve kaldırdıkları taşın altında çok sayıda tunçtan eser gördüğünü dile getirdi.

Kızılduman, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi yetkilileriyle birlikte bölgeye giderek, kalıntıların gerçekten geçmişin kalıntıları olduğunu tespit ettiklerini ve bunun üzerine ilk kez 2005 yılında Kral Tepesi’nde arkeoloji projesi başlattıklarını belirtti.

İlk etapta 2006’ya kadar Avrupa’dan farklı yerlerden finansman bulunduğunu ancak daha sonra Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin resmen devreye girişiyle birlikte yaptığı baskılar sonucunda Avrupa’daki finansman kaynaklarının kaybedildiğini dile getiren Kızılduman, yerli ölçekte buldukları kaynaklarla projeye devam ettiklerini, son yıllarda ise KEİ Ofisi’nin sağladığı finansmanla kazı çalışmalarının sürdüğünü söyledi. KEİ Ofisine teşekkür eden Kızılduman, “Onların desteği sayesinde proje yeniden hayat buldu” dedi.

-Pandemi süreci sonrasındaki ilk kazı çalışması

Pandemi sürecinin ardından kazı çalışmalarının bu yıl yeniden başladığını ifade eden Kızılduman, 2005 yılından bugüne kesintilere uğrayarak, devam eden çalışmaların Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin denetiminde ve kontrolünde yapıldığını belirtti.

Bu yıl 15 Temmuz’da ilk olarak Kazı Evinde (kamp alanı) bakım ve onarım, bir hafta sonra ise arazi çalışmalarının başladığını kaydeden Kızılduman, arazi çalışmalarının 30 Ağustos’ta sona ereceğini ifade etti ve süreci şöyle özetledi:

“Beş günlük bir dokümantasyon çalışmasının ardından bütün bulduğumuz eserleri Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’ne teslim edeceğiz. Projeden sonra Daireden gerekli izinleri alınarak, Üniversitenin veya Dairenin uygun gördüğü mekanlarda restorasyon, konservasyon süreçleri devam edecek. Bu meşakkatli ve uzun bir süreç yani sadece arazide kazmak, kazıp, çıkarmak değil bulunan eserlerin restorasyon ve konservasyonunun yapılması ve sürdürülebilir bir yapıda geleceğe aktarılabilmesi için tüm süreçlerin tamamlanması gerekiyor.

-“Hedefimiz adanın kültürel mirasını kayıt altına alıp, geçmişi aydınlatarak, sürdürülebilir bir yapı içerisinde geleceğe aktarmak”

“Bizim hedefimiz adanın kültürel mirasını kayıt altına alıp, geçmişi aydınlatarak, sürdürülebilir bir yapı içerisinde geleceğe aktarmak” diyen Bülent Kızılduman, şu andaki Kral Tepesi kazı ekibinin toplam 25 kişiden oluştuğunu söyledi. Kızılduman, ekipte, arkeolog, antropolog, sanat tarihçi, restoratör, konservatör, mimar, biyolog olmak üzere farklı disiplinlerden gelen kişiler bulunduğunu ifade etti.

Kızılduman, “Geçmişi araştırıyoruz ama biz sadece arkeolojik kalıntılar veya insanın elinden çıkmış kalıntıları araştırmıyoruz, biz aynı zamanda insanların geçmişte ne yediğini, ne içtiğini ve ekolojik çevreyi de araştırıyoruz” diye konuştu.

-Kral Tepesi’nde iki farklı dönem… Kaleburnu köyünün geçmişi 6 bin yıl öncesine dayanıyor

Kral Tepesi’nde iki farklı dönem olduğunu dile getiren Kızılduman, bir tanesinin Kaleburnu köyünün geçmişinin 6 bin yıl öncesine gittiğini gösteren Çanak Çömlekli Neolitik yani seramikli Neolitik Dönem, diğerinin ise 3 bin 200 yıl öncesine dayanan Geç Tunç Çağı olduğunu söyledi.

Çanak Çömlekli Neolitik Dönemle ilgili Karpaz Yarımadası’nda bilimsel kazı yapılan hiçbir yer olmadığını kaydeden Kızılduman, insanların nasıl konutlarda yaşadığını, hangi çanak çömlek kapları, taş aletleri kullandığını, ne yediklerini, ne içtiklerini, hangi hayvanları avladıklarını, ne ektiklerini-biçtiklerini, Kıbrıs’a nereden geldiklerini ve deniz aşırı hangi bölgelere ulaştıklarını öğrenmeye çalıştıklarını belirtti.

-Bakırın pazarlanması ve Kıbrıs’ın ilk kez Akdeniz dünyasında sahneye çıkışı

Geç Tunç Çağı’nın ise bambaşka bir dönem olduğunu ifade eden Bülent Kızılduman, Kıbrıs’ın ilk kez Akdeniz dünyasında bir baş aktör olarak sahneye çıkışının “bakırın pazarlanmasıyla” bu dönemde olduğunu söyledi. Bu pazarlama süreciyle Kıbrıs bakırı ve ürünlerinin Akdeniz hinterlandında çok geniş bir coğrafyaya yayıldığını belirti. Bülent Kızılduman, Kral Tepesi’ndeki tunç ürünlerinin benzerlerinin Suriye, Filistin, Lübnan, Anadolu, Mısır, Kıta Yunanistan, Sicilya, Sardinya’ya kadar oldukça geniş bir coğrafyada görüldüğünü kaydetti.

Geç Tunç Çağı’nda tarihte ilk Kıbrıs Kralı olarak adlandırılan Kuşmeşuşa’nın hüküm sürdüğü yıllarda daha küçük ölçekli krallıklardan bir tanesinin de olasılıkla Kral Tepesi’nde olduğunu ifade eden Kızılduman, Kral Tepesi’nin diğer adının “Vasili” olduğunu söyledi.

-“Doğu Akdeniz coğrafyasındaki en büyük istiflerden biri”

Çalışmalar sonucunda Kaleburnu’nun geçmişin toplumsal, siyasal örgütlenme yapısı içerisinde bir merkez olduğunu ve bu merkezin oldukça etkin, bir nevi krallık gibi bölgeye egemen olduğunu öğrendiklerini dile getiren Kızılduman, buluntu olarak 2014 yılında açığa çıkartılan tunç istifin ise Doğu Akdeniz coğrafyasındaki en büyük istiflerden birisi olduğunu vurguladı.

Kızılduman, “istif”i, insanların toplu olarak satmak veya başka amaçlar için sakladığı eserler olarak tanımladı.

2014 yılındaki istif içinde bulunan 112 tunçtan eserin çok önemli ve değerli olduğunu kaydeden Kızılduman, “Çünkü bu bize ticaret anlamında Doğu Akdeniz coğrafyası ile Kral Tepesi’nin bağlantılı olduğunu gösteriyor… Bunun en önemli delillerinden bir tanesi Anadolu-Kıbrıs ilişkileri” diye konuştu.

-“Eserleri lokal bir müzede sergilemek istiyoruz”

Eserleri, çıktığı yerde lokal bir müzede sergilemek istediklerini ifade eden Kızılduman, Başbakan Yardımcısı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu’nun direktifleri doğrultusunda müze için de çalıştıklarını belirtti. Kızılduman, müzenin, Kıbrıs’taki birçok müzeden farklı olarak çağdaş, bilimsel bir yapıya sahip olacağını ve okul öncesi eğitimden, görme engellilere kadar geniş kapsamda ele alınacağını söyledi.

-“Uzun yıllar daha Kral Tepesi’nde ve farklı alanlarda arkeolojik çalışmalar yapmaya devam edeceğiz”

Çalışmaların ne kadar süreceği sorusu üzerine Kızılduman, şöyle konuştu:

“Arkeolojiden hiçbir zaman umduğunuzu, beklentinizi alamazsınız. O size kendi istediğini verir, kendi içerisindekini size sunar. Şu anda toprak altında ne olduğunu bilemiyoruz. Evet, bir bilim insanı olarak buna yönelik tahminlerde bulunabiliyorum ve şu anda gördüğüm kadarıyla oldukça uzun yıllar daha biz bu bölgede Kral Tepesi’nde ve farklı alanlarda arkeolojik çalışmalar yapmaya, geçmişi aydınlatmaya devam edeceğiz.”

DAÜ olarak Bakanlık ile birlikte bölgeye bilimsel bağlamda bir yatırım yaptıklarını vurgulayan Kızılduman, bunun kendisinden sonra genç arkeologların takip edeceği bir süreç olacağını ifade etti.

-Bir sonraki arazi çalışması planı 2025 yılının Temmuz ayında

Bir sonraki arazi çalışmasının 2025 yılının Temmuz ayında yapılmasının planlandığını dile getiren Kızılduman, gelecek yıl iki aylık bir çalışma yapmak istediklerini söyledi. “Biz sadece araziden çıkan eserleri alıp, depolara koymuyoruz” diyen Kızılduman, diğer aşamaların gelecek yıla kadar aralıksız devam edeceğini vurguladı.

Arkeolojinin sorumluluğu çok yüksek bir bilim dalı olduğuna dikkat çeken Bülent Kızılduman, “Arkeoloji geçmişi aydınlatmaya çalışıyor ama geçmişi aydınlatmaya çalışırken, oldukça dikkatli davranılması ve bütün çalışmaların bilimsel olarak yürütülmesi gerekiyor” dedi.

Araziye çıkmanın oldukça meşakkatli ve zor olduğunu ifade eden Kızılduman, “Yazın sıcağı değil, yazın yorucu temposu değil, Kral Tepesi arazi açısından da dünyada yüz tane çok zor yer varsa arkeologların çalışabileceği, o yüzün içerisinde yer alıyor” diye konuştu. Bülent Kızılduman, bu zorluğu dile getirirken, 2014 yılında Kral Tepesi’nde ki çalışmalar sırasında yaşamını yitiren Alman Arkeolog Lothar Johann Fritz Herling’i de andı.

-“Arkeoloji idealist insanların mesleği”

“Arkeolog olması gereken kişinin idealist olması gerekiyor. Arkeoloji idealist insanların mesleğidir. Hayata sıkı sıkıya bağlı olan tutkuları peşinde koşan insanların mesleğidir” diyen Bülent Kızılduman, Kral Tepesi’ndeki ekip içerisinde yer alan herkesin o tutkunun peşinden koşan, idealist insanlar olduğunu söyledi. Kızılduman, özellikle arazi çalışmalarını yürüten, güneş altında büyük bir özveriyle, tehlikelere karşı çalışan kişilerin bu hayatta görülebilecek en idealist insanlardan bazılarını oluşturduğunu vurguladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Erdoğan, Tokayev ile basın toplantısı düzenledi : “Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik”

Published

on

By

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev ile görüşmesinde, Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını istişare ettiklerini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ile baş başa görüşmesi ve Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı’na katılmasının ardından çeşitli alanlardaki anlaşmaların imza törenine başkanlık etti ve ortak basın toplantısı düzenledi.

-“Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz”

Doğu Akdeniz’den Türkistan’ın en ücra köşelerine uzanan coğrafyada, “Dilde, fikirde, işte birlik” şiarıyla hareket ettiklerini belirten Erdoğan, “Gerek ikili ilişkiler, gerek aile meclisimiz olan Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde, Türk dünyasının güçlenmesi için birlikte çalışıyoruz.” dedi.

Kazakistan’ın, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 2026’daki Gayriresmi Zirvesine Türkistan’da ev sahipliği yapacak olmasından memnuniyet duyduğunu dile getiren Erdoğan, “Türk dünyasının asli ve ayrılmaz bir unsuru olan Kıbrıs Türkleriyle de dayanışmamızı güçlendirmeye devam ediyoruz. Biraz önce Sayın Tokayev ile kabul ettiğimiz ortak bildiride Kıbrıs Türklerinin eşit ve özden gelen haklarına saygı duyulmasını özellikle istişare ettik. Cumhurbaşkanı Sayın Tokayev ile dünyanın içinden geçmekte olduğu bu zorlu süreçte bölgesel ve uluslararası meseleleri de değerlendirdik.” ifadelerini kullandı.

-“Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Tokayev ve heyetini, Türkiye-Kazakistan Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 5. Toplantısı vesilesiyle Ankara’da misafir etmekten memnuniyet duyduğunu ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Hatırlayacaksınız, 2019’da Stratejik Ortaklığımızı ilan ettiğimiz Kazakistan ile münasebetlerimizi üç yıl önce Geliştirilmiş Stratejik Ortaklık düzeyine yükseltmiştik. Kazakistan, bölgenin en büyük ekonomisi, bizim de bölgedeki en büyük ticari ortağımız. Ticaret hacminde 15 milyar dolar seviyesini hedef alarak yolumuza devam ediyoruz.”

Türkiye’nin Kazakistan’daki yatırımlarının 5 milyar dolar seviyesine ulaştığını, Kazakistan’ın Türkiye’deki yatırımlarının ise 1,5 milyar dolara yaklaştığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

“Müteahhitlik firmalarımız bugüne kadar 30 milyar dolar değerinde 500’ün üzerinde projeyi başarıyla üstlendi. Bugün de savunmadan enerjiye, ulaştırmadan bilim ve teknolojiye çok geniş bir yelpazede görüş alışverişimiz oldu. Neticede biraz önce şahit olduğunuz 20 belgeyi imzaladık. Madencilik ve nadir toprak elementleri gibi bu sektörlerde işbirliği imkanlarını değerlendirdik. Daha fazla miktarlarda Kazak petrolünün ülkemiz üzerinden dünya pazarlarına ulaştırılmasının yollarını ele aldık. İpek Yolu’nun günümüzdeki karşılığı olan Hazar Geçişli Orta Koridor’un kullanımı ve geliştirilmesi hususunda yapabileceklerimizi istişare ettik.”

Tokayev ile askeri ve savunma sanayi işbirliğini daha ileriye taşıyacak somut projeleri de görüştüklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:

“Güvenlik işbirliği ve FETÖ başta olmak üzere terör örgütleriyle mücadele konuları da gündem başlıklarımız arasında yer aldı. Ülkemizi ziyaret eden Kazak turist sayısı her geçen yıl artıyor. Geçtiğimiz sene 900 bine yakın Kazak kardeşimizi ülkemizde ağırladık. Ülkemizden de Kazakistan’a yönelik bir teveccüh olduğunu görüyoruz. Kazakistan, Türk vatandaşlarına vize muafiyet süresini 90 güne çıkardı. Bu karardan dolayı değerli kardeşim Tokayev’e teşekkür ediyorum. Eğitim ve kültür konuları her zaman olduğu gibi yine gündemimizdeydi. İlk kapsamlı ortak projemiz olan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi 30 yılı aşkın süredir 100 binden fazla mezun verdi. Şimdi de Sayın Tokayev’in desteğiyle Türkiye Maarif Vakfı’nın Astana ve Almatı’da birer okul açma çalışmalarına başladığının müjdesini buradan vermek isterim. Ayrıca, Gazi Üniversitesi de Güney Kazakistan Pedagoji Üniversitesinde bir şube açacak.”

Bu yılın Kazakistan’ın milli şairi, Kazak halkının büyük dahisi, mütefekkir Abay Kunanbayev’in 180’inci doğum yıl dönümü olduğunu hatırlatan Erdoğan, Kunanbayev’i rahmetle yad etti.

Gazze başta olmak üzere Rusya-Ukrayna savaşı ve Afganistan gibi başlıklarda görüş alışverişinde bulunduklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Terör devleti İsrail, 22 aydır Filistin halkını canice katlediyor. 360 kilometrekareye hapsettiği Gazzeli kardeşlerimize soykırım uyguluyor. Gazze’den, Nazi kamplarından çok daha kötü daha vahşi ve insanlık dışı fotoğraflar geliyor. Tüm dünyanın gözleri önünde bir halk açlık ve susuzlukla öldürülüyor. Gazze’deki insani durum felaket boyutundadır. Masum çocuklar ya açlıktan ya da İsrail işgal güçlerinin silahlarından çıkan kurşunlardan dolayı can vermektedir. İsrail’in açlığı özellikle Filistinlilere karşı bir silah olarak kullanması, bunların insanlıktan nasibini almadıklarının en açık göstergesidir. Bu barbarlık karşısında İslam ülkeleri başta olmak üzere herkesin, vicdan sahibi tüm ülkelerin tüm halkların sesini daha fazla yükseltmesi şarttır. Biz bu konuda ne yapılması gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Gazze halkına soykırım uygulayanların hukuk ve tarih önünde hesap verdiği günleri de inşallah göreceğiz.”

Kazakistan Cumhurbaşkanı Tokayev ve heyetine, Türkiye’yi ziyaretleri için bir kere daha teşekkür eden Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“Kıymetli kardeşim, Türkiye’nin yakın bir dostu olduğunu göreve geldiği günden bu yana attığı kararlı adımlarla ortaya koymuştur. Kendisine Türkiye-Kazakistan kardeşliğine yaptığı eşsiz katkılardan dolayı devlet nişanımızı tevcih edeceğiz. Rabbim dayanışmamızı, muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Bu düşüncelerle konsey toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, buradan kardeş Kazakistan’a sağlık esenlik ve refah dileklerimi iletiyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel:Şehit ve gazilerimize olan vefa borcumuzu lafla değil hizmetle ödüyoruz

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, Mücahitlerin Tazmini ile Gazilerin Hak ve Menfaatlerinin Belirlenmesi Yasası kapsamında düzenlenen “Gazilik Beratı” ve “Gazilik Kartı” takdim törenine katıldı. Törende yaptığı konuşmada, “Bugün özgür bir devlette, bayrağımızın gölgesinde yaşıyorsak bunu şehitlerimize ve gazilerimize borçluyuz.” diyerek milli mücadele kahramanlarını minnetle andı.

 

“HAYATA GEÇEN HER PROJE, SİYASİ İSTİKRAR SAYESİNDE”

 

Başbakan Üstel, konuşmasında, Kıbrıs Türk halkının milli mücadele yıllarında verdiği büyük bedeli hatırlatarak, “Vatanını, toprağını koruyan, canını ortaya koyan şehit ve gazilerimiz olmasaydı bugün hür bir devlet çatısı altında olamazdık. Onlara olan vefa borcumuz, sözle değil icraatla ödenir. Son dönemde hayata geçirdiğimiz tüm büyük projelerin en büyük sebebi de vizyonumuz, cesaretimiz ve siyasi istikrarımızdır” dedi.

 

Kıbrıs Türk halkının liderleri Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Raif Denktaş’ı rahmet ve minnetle anan Üstel, 20 Temmuz Barış Harekatı’na kadar yaşanan saldırılara değinerek, “Kıbrıs Türkü o günlerde geri adım atmadı, bugün de geri adım atmayacak.” ifadelerini kullandı.

 

 

RUM BASKISINA KARŞI YENİ ADIMLAR

 

Rum tarafının Kıbrıs Türk halkına yönelik baskılarını hatırlatan Üstel sözlerine şöyle devam etti:

“Turizme karşı uygulanan ambargoları imzaladığımız anlaşmalarla tek tek kırıyoruz. İş dünyamıza karşı hukukun siyasallaştırıldığı saldırılara asla boyun eğmeyeceğiz. Anavatan Türkiye ile birlikte yürüttüğümüz hukuk savaşını mutlaka kazanacağız. Kıbrıs Türk halkını ekonomik, hukuki ve siyasi baskılardan kurtarmak bizim namus borcumuzdur.”

 

“HER SEKTÖRE EŞİT HİZMET, HER VATANDAŞA ADALET”

 

Hükümet olarak sağlık alanından sosyal konut projelerine kadar tüm sektörlere yatırım yaptıklarını vurgulayan Üstel, Karpaz’dan Lefke’ye sağlık yatırımlarını artırdıklarını, Maraş Sağlık Merkezi’ni açtıklarını, Lefkoşa Hastanesi için temel attıklarını. Girne ve Güzelyurt Hastanesini açmaya hazırlandıklarını belirtti.

 

Gençlere yönelik kırsal kesim arsası ve sosyal konut projelerinden bahseden Üstel, “Adaletli olacağız, sosyal konutları zaten evi olanlara vermeyeceğiz. Bizim siyasetimiz, şehit ve gazilerimizin emanetine olan devlete ve gençlerimize sahip çıkma siyasetidir.” dedi.

 

“GAZİLERİMİZE TÜRKİYE’DE DE AYNI HAKLAR”

 

Gazilerin Türkiye Cumhuriyeti’nde de aynı haklardan yaralanabilmesi adına gerekli çalışmaların tamamlandığını ifade eden Üstel, “Gazilerimiz başımızın tacıdır, onların hakkını ödemek boynumuzun borcudur.” diyerek gazileri selamladı.

 

“ŞEHİTLERİMİZE VE LİDERLERİMİZE MİNNET BORCUMUZ EBEDİDİR”

 

Başbakan Ünal Üstel, konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu devlet, şehitlerimizin canıyla, gazilerimizin kahramanlığıyla, büyük liderlerimizin vizyonuyla kuruldu. Bizim görevimiz, bu emanete sahip çıkmak, vefa borcumuzu hizmetle ödemektir. Ruhları şad olsun, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Caretta Caretta kaplumbağalarına uydu vericisi takıldı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Sualtı Görüntüleme ve Araştırma Merkezi (DAÜ-SAGEM) ile Kuzey Kıbrıs Deniz Kaplumbağalarını Koruma Derneği (SPOT) iş birliğinde, iki Caretta Caretta kaplumbağasına uydu vericisi takıldı.

DAÜ’den verilen bilgiye göre, İskele ve Alagadi sahilinden doğaya bırakılan kaplumbağalara takılan verici ile Akdeniz göç rotaları ve beslenme alanları izlenmeye başlandı.

Uydu vericilerinin temini, Türkiye İş Bankası ile Kuzey Kıbrıs Lions Dernekleri Federasyonu ve federasyona bağlı 14 kulübün sağladığı finansal destekle yapıldı. Proje, Caretta Caretta türünün göç yolları ve beslenme alanlarının zaman içinde nasıl değiştiğini izleyerek, türün korunmasına yönelik bilimsel veriler üretmeyi hedefliyor.

Açıklamada, “Kaplumbağaları yalnızca kendi kumsallarımızda değil, binlerce kilometre uzaktaki beslenme alanlarında da koruyabilmek için bu veriler büyük önem taşıyor. Uluslararası iş birlikleriyle yürütülen bu çalışmalar, türün korunmasına yönelik stratejik adımların temelini oluşturuyor” ifadelerine yer verildi.

Kaplumbağaların güncel konumları şu bağlantıdan canlı olarak takip edilebiliyor: “https://my.wildlifecomputers.com/data/map/?id=68657ee0051df304dd0e0cc9.”

Devamını Oku

Trending

Reklam