Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“Küresel İklim Değişikliği” ve “Yatırımlar ve İş Birliği” zirvesi Girne’de yapılıyor

Published

on

Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği (TDMMB) ve Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) işbirliğinde 4. Uluslararı Su Konferansı Akdeniz Ülkelerindeki Sorunlar (WPMC -2024) ve 7. Uluslararası Doğal Çevre Konferansı Kaynaklar ve Sürdürülebilir Çevre Yönetim (NRSEM-2024) konferanslarının ortak açılışları yapıldı.

Girne’deki Elexus Otel’de gerçekleştirilen ve üç gün sürecek “Küresel İklim Değişikliği Uluslararası Konferansı” ve “Yatırımlar ve İş Birliği Geliştirme Programı” zirvesi, bilim insanlarını, iş dünyası temsilcilerini ve mühendislik ile mimarlık alanındaki uzmanları bir araya getiriyor.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Yasin Ekrem Serim, Başbakan Yardımcısı Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği Genel Başkanı Dr. İlyas Demirci, YDÜ Rektörü Prof Dr. Tamer Şanlıdağ, öğretim görevliler ve çok sayıda konuk, etkinlikte yer aldı.

Etkinlik, Saygı Duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından açılış ve protokol konuşmalarıyla devam etti.

Açılış konuşmaların ardından KKTC Su Temin Projesi Sinevizyonu gösterimi yapıldı.
Açılış konuşmasında ilk olarak sözü alan Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) İnşaat ve Çevre Mühendisliği Fakültesi Dekanı, ENÇESU Yön. Kur. Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş, “Bugün burada, gezegenimizin en büyük küresel meydan okumalarından biri olan iklim değişikliğinin su kaynakları ve çevre üzerindeki etkilerinin hayati önemini konuşmak üzere bir araya geldik. KKTC’nin tüm dünya ile, özellikle Türk Dünyası ile bir araya getirmeyi amaçlayan bu zirvede bulunmaktan ve size hitap etmekten büyük bir gurur ve onur duymaktayım. Mutluluğumu anlatmak için kelimeler yetersiz kalıyor.” ifadelerini kullandı.

Gökçekuş, konunun önemini vurgulamak amacıyla, 4. Uluslararası Akdeniz Ülkelerinde Su Sorunları Konferansı ile 7. Uluslararası Doğal Kaynaklar ve Sürdürülebilir Çevre Yönetimi Konferansı’nı, “İklim Değişikliği ile Mücadele” başlığı altında birleştirerek bugünkü zirveyi hayata geçirdiklerini dile getirdi.

Gökçekuş şöyle devam etti:

“3 gün sürecek olan bu zirvede 30 ülkeden 600 bilim insanının katılım ve katkılarıyla 200’den fazla makale sunulacak, 3 günün sonunda sunulan bildirler etki faktörü yüksek, SCOPUS ve Web of Science kategorilerinde dünyanın saygın dergilerinde yayınlanmasına öncülük etmek sureti ile burada tartışılan tüm konuların kayda geçmesini ve başta tüm Türk Devletlerinin ilgili kurumları ile kütüphanelerine ulaştırarak yasa yapıcılara da ışık tutmak istiyoruz.”

Gökçekuş, ilk 2 gün yüz yüze gerçekleşecek zirvedeki etkinliklerin üçüncü gün çevrimiçi sunumlar ile son bulacağını kaydetti.

Başta Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği olmak üzere bu yolda kendileriyle birlikte olan ve katkı koyanlara teşekkür eden Gökçekuş, “Sürdürülebilir kalkınma, bugünün ihtiyaçlarını gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğini tehlikeye atmadan karşılamak anlamına gelir. Sürdürülebilir kalkınma, çevre, enerji ve su kaynaklarını koruma konularında bütüncül bir yaklaşımı gerektirir. Çevresel sürdürülebilirlik ise doğal kaynakların verimli kullanımını ve ekosistemlerin korunmasını içerir.” dedi.

Yenilenebilir enerjiye yatırım yapmanın, fosil yakıtlara olan bağımlılığı azaltırken su kaynaklarının korunmasını da desteyeceğini belirten Gökçekuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Suyun adil ve sürdürülebilir kullanımı hem insan refahını artırmak hem de ekosistemlerin yaşamını sürdürmesi için hayati öneme sahiptir. Dünya Bankası ve Birleşmiş Milletler’in son raporları, bu iki konunun birbirine ne kadar derinden bağlı olduğunu gözler önüne sermektedir. Son üç yıldaki COP (Taraflar Konferansı) toplantılarında çevre ve sürdürülebilirlik konularında önemli başlıklar şunlar olmuştur; Sera gazı emisyonlarının azaltılması ana gündem maddelerinden biridir. Ülkeler, net sıfır karbon hedefleri belirleme ve emisyonlarını azaltma konusunda taahhütlerde bulunmuşlardır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, COP toplantılarında önemli bir başka odak noktasıdır. Bugün; Kuzey Avrupa ülkeleri ve Çin, yenilenebilir enerji projelerinde lider konumdadır. Özellikle rüzgâr ve güneş enerjisine yapılan yatırımlar hızla artmaktadır. Sürdürülebilir şehir konsepti, enerji verimliliğini artırmak, trafik yönetimini iyileştirmek ve karbon ayak izini azaltmak için yenilikçi teknolojilerin kullanımını içermektedir. Akıllı şehir projeleri, birçok ülkenin kalkınma planlarında yer almaktadır.”

Ülkeler arasında enerji şebekelerini birbirine bağlayan enterkonnekte hatların, enerji arz güvenliğini sağlamak ve yenilenebilir enerjinin verimli kullanımını artırmak amacıyla önem kazandığını kaydeden Gökçekuş, Türkiye’nin de bu alandaki projelerini hızlandırmaya çalıştığını dile getirdi.

Gökçekuş, “Umarız en kısa sürede Asrın Projesi, KKTC’ye Türkiye’den su getirilmesi projesinden sonra, ülkemize enterkonnekte elektrik hattın ulaştırılması, iklim krizi ile mücadeleye büyük destek sağlayacağı gibi ülkemiz ekonomisine de ciddi kazanımlar sunacaktır.” diye konuştu.

Dünya Bankası’nın verilerine göre, iklim değişikliğinin yoksulluk ve eşitsizlikle mücadelede ciddi engeller yarattığını belirten Gökçekuş, küresel sıcaklık artışının aşırı hava olaylarını sıklaştırdığını ve şiddetlerini artırdığını dile getirdi.

Seller, kuraklıklar ve kasırgalar gibi felaketlerin hem doğal ekosistemlere hem de insan yaşamına zarar verdiğini belirten Gökçekuş, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Sahra Altı Afrika ve gelişmekte olan diğer ülkelerde suya erişim eksikliğinin sağlık sorunlarının başlıca nedeni olduğunu vurgulamaktadır. Temiz suya erişim ve hijyen standartlarının iyileştirilmesi, bulaşıcı hastalıkların önlenmesinde kritik rol oynamaktadır.” diye konuştu.

Suyun yaşamın temel kaynağı olduğunu ancak Dünya Bankası verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i şu anda güvenli içme suyuna erişemediğini kaydeden Gökçekuş, iklim değişikliğinin bu durumu daha da kötüleştirdiğini vurguladı.

İklim değişikliği ve suyun korunmasının, yalnızca hükümetlerin değil, bireylerin, özel sektörün ve sivil toplumun ortak çabalarını gerektiren küresel bir mücadele olduğunu ifade eden Gökçekuş, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda fakültemiz ve araştırma merkezimiz (ENÇESU) bünyesinde konuyla ilgili birçok araştırmayı sürdürmekteyiz. Bu çalışmalar arasında; pilot bölge olarak Gönyeli-Alayköy Belediyesi için akıllı şehir uygulamaları, Gönyeli-Alayköy Belediyesi Merkez Binası ile Gönyeli Sanat Merkezi (Gönyeli SAM) binalarının yağmur suyu hasadı ile güneş enerjisinin birlikte kullanımı, enerji çeşitliliğini artırmak ve göletlerdeki buharlaşma kaybını en aza indirmek adına mevcut göletler üzerinde yüzen güneş panelleri tasarım çalışmaları yürütülmektedir. Bugün atacağımız her adım, yarın çocuklarımız için daha yaşanabilir bir dünya anlamına geliyor. Gelin, hep birlikte su kaynaklarını koruyarak ve iklim değişikliğiyle mücadele ederek daha sürdürülebilir bir çevre ve gelecek inşa edelim.”

Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği Genel Başkanı Dr. İlyas Demirci de ,Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği olarak, Türk Dünyası ve Akraba Topluluklarında kültürel bağları derinleştirmek, mühendislik, mimarlık ve şehircilik alanlarında köklü iş birlikleri tesis etmek üzere faaliyetlerini sürdürdüklerini ifade etti.

“Geniş coğrafyamızda karşılıklı faydaya dayalı, sürdürülebilir iş modelleri geliştirerek, şehircilikten sanata, kültürden turizme kadar birçok alanda ekonomik, sosyal ve kültürel kazanımları hayata geçirmek amacıyla uluslararası platformlarda etkinlikler düzenlemekteyiz.” diyen Demirci, çeşitli ülkelerde yürüttükleri iş birliği protokollerinin yalnızca sektörler arası bilgi ve deneyim aktarımını değil, aynı zamanda dostluk, kardeşlik ve dayanışmayı temel alan kalıcı bağların güçlenmesini sağladığını dile getirdi.

Demirci, “Bu amaç doğrultusunda, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki iş birliğini ve ekonomik etkileşimi güçlendirmek adına, TDMMB ile Yakın Doğu Üniversitesi’nin müşterekliğinde, KKTC’de, ‘Yatırımlar Ve İşbirliği Geliştirme Programı’ ile birlikte ‘Küresel İklim Değişikliği Uluslararası Konferansları’ ile bir aradayız.” dedi.

Küresel İklim Değişikliği Zirvesi Türk Dünyası ve Akraba Toplulukları Kültür Coğrafyası’ndan 38 ülkeden gelen 300’ün üzerinde bilim insanı, paydaş kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımlarıyla gerçekleştirildiğini ifade eden Demirci, şöyle devam etti:

“Aynı tarihlerde düzenlenen ikinci büyük zirvenin beraberinde, mesleklerinde başarılarıyla temayüz eden mühendis, mimar, teknik müşavir ve müteahhitlerden oluşan Türk İş dünyasının temsilcileriyle, Kıbrıs’ta Yatırımlar ve İş Birliği Zirvesi ile iki kardeş ülke arasında karşılıklı iş birliği potansiyellerini keşfetme ve geliştirme adına tarihi bir adım atılmaktadır. Söz konusu Yatırım Zirvesi T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü Yurtdışı Müteahhitlik ve Teknik Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nın değerli destekleri ve katkılarıyla düzenlenmektedir. Birliğimiz bünyesindeki müteahhit, mühendis, mimar ve teknik müşavirlerden oluşan iş insanları heyetimiz, Kıbrıs’ta düzenlen Uluslararası Bu önemli etkinlikte, Türk inşaat sektörünün temsilcilerinin Kıbrıs’taki kamu ve özel sektör paydaşları ile verimli bir diyalog kurarak, iki ülke arasında iş birliği ve yatırım alanında sürdürülebilir bir iletişim ağı oluşturması hedeflenmektedir.”

İki ülkenin köklü bağlarına dayanan dostluk ilişkisini yeni yatırım olanakları ile daha da güçlendirmek ve ortaklıkları artırmak, birliklerinin öncelikli amaçları arasında yer aldığını kaydeden Demirci, bu teknik ziyaretin, ticari ve ekonomik bağları kuvvetlendirecek kalıcı iş ortaklıklarına öncülük etmesini hedeflediklerini söyledi.

Demirci, “Ziyaret kapsamında Türk sektör temsilcileri ile yapılacak karşılıklı görüşmeler, saha ziyaretleri ve çeşitli temaslar, ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkilerin güçlenmesine katkı sağlayacak stratejik iş birliklerine zemin hazırlayacaktır.” dedi.

Demirci, Kıbrıs’ın Türk Dünyası’nın ekonomik, kültürel ve sosyal açılımlarında önemli bir ortak olarak yer alması adına bu ziyaretin Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği’nin misyonuyla uyumlu olarak geniş bir etki alanına sahip olduğunu kaydetti.

Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği olarak, Türkiye ve Kıbrıs arasında ebedi dostluk, kalıcı iş birlikleri ve ortak başarı hikâyeleri oluşturma gayelerinin altını çizmekten onur duyduklarını ifade eden Demirci, Kıbrıs ve Türkiye’nin yalnızca bugün için değil, gelecek nesiller için de örnek teşkil edecek kardeşlik ilişkisi geliştireceğine olan inançlarının tam olduğunu vurguladı.

Demirci, “Bu büyük buluşmanın, Türk Dünyası’nın ebedi birlikteliğine katkı sunmasını dileyerek, uğruna baş koyduğumuz gecikmiş resmi tanınma sürecinin bir an evvel başlamasını canı gönülden temenni ediyoruz.” şeklinde konuştu.

Demirci, zirvelerin nihayetinde bilimsel olarak hazırlanacak küresel iklim değişikliği ile mücadele konseptinde alınması gereken tedbirleri Ankara’da düzenlenecek bir basın toplantısı ile dünya kamuoyuna duyuracaklarını söyledi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam