Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Kutlu Adalı’nın katledilişinin 25. yıl dönümü nedeniyle eylem ve anma etkinliği düzenlendi

Published

on

Bu Memleket Bizim Platformu organizasyonuyla, araştırmacı gazeteci-yazar Kutlu Adalı’nın katledilişinin 25. yıl dönümü nedeniyle eylem ve anma etkinliği düzenlendi.

Lefkoşa Türk Belediyesi önünden Kutlu Adalı’nın öldürüldüğü yer olan Kızılbaş’taki evinin önüne doğru kortejle başlayan eylem, Adalı’nın 6 Temmuz 1996’da silahla vurulduğu yere karanfil bırakılması, ardından da Gençlik Merkezi bahçesinde anma konuşmaları, şiir ve müzik dinletileriyle devam etti.

Bu Memleket Bizim Platformu temsilcilerinin isteği üzerine, Adalı’nın öldürülüşünün 25. yıl dönümünü temsilen 25 karanfil orada bulunan gazeteci ve diğer basın çalışanları tarafından evinin önüne bırakıldı.

Eylem ve anma etkinliğine Cumhuriyetçi Türk Partisi Genel Başkanı Tufan Erhürman, Toplumcu Demokrasi Partisi Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Toplumcu Kurtuluş Partisi Yeni Güçler Genel Başkanı Mehmet Çakıcı, bazı milletvekilleri, bürokratlar, Bu Memleket Bizim Platformu üyeleri ve Adalı’nın ailesiyle sevenleri katıldı.

Anma töreni etkinliklerinde, Kutlu Adalı adına yazılan şiirler ve şarkılar okundu, Sol Anahtarı grubu müzik dinletisi sundu, ülke sanatçıları Yaşar Ersoy ve Erol Refikoğlu tarafından da Kutlu Adalı’nın ölümünden önce kaleme aldığı son yazısı seslendirildi.

“ADALI, TEMİZ BİR TOPLUM VE AYDINLIK BİR GELECEK İÇİN MÜCADELE EDİYORDU”

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Ozan Elmalı, Bu Memleket Bizim Platformu adına törende yaptığı konuşmada, “Kutlu Adalı, temiz bir toplum ve aydınlık bir gelecek için mücadele ediyordu. Kutlu Adalı ülkemizde barış için, özgürlük ve sosyal adalet için mücadele ediyordu” dedi.

Elmalı, yapılan itiraflar, verilen ifadeler, anlatılan olaylar sayesinde Adalı cinayetinin artık “faili meçhul” olmadığını, buna rağmen devletin konu hakkında suskun olduğunu öne sürdü ve “Devlet yetkilileri olayın aydınlanmasını, faillerin ortaya çıkarılmasını istemiyor mu?” diye sordu.

“TARİHİMİZLE MUTLAKA YÜZLEŞMELİYİZ… ENGEL OLANLAR ELBET BİR GÜN HESABINI ÖDERLER”

Cinayetin aydınlanmasında başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümeti, süreçle ilgili bilgilendirmede de de Polis Genel Müdürlüğü’nü sorumlu tutan Elmalı, “Sayın Başbakan da bir an önce Kutlu Adalı Meclis Araştırma Komisyonu’nun çalışmasına olanak sağlamalıdır. Tarihimizle mutlaka yüzleşmeliyiz. Engel olanlar elbet bir gün hesabını öderler” ifadelerini kullandı.

Elmalı, ülkede “1958 yılından itibaren, farklı dönemlerde birçok faili meçhul cinayetler, faili meçhul bombalama olayları ile barış demokrasi, insan hakları, özgürlük gibi amaçlar için mücadele eden demokrat, aydın insanların korkutulup, sindirilmeye çalışıldığını” belirterek, “Ancak biz korkmayacağız, sinmeyeceğiz, susmayacağız. Ülkemizi ve ülke insanımızı karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

Elmalı, hükümete ilişkin bazı sert eleştirilerde de bulunarak, “yıllardır emek, demokrasi ve barış mücadelesi sayesinde elde edilen bütün kazanımların hükümet tarafından ortadan kaldırmaya çalışıldığını” iddia etti.

“Cumhurbaşkanlığı seçimleri, hükümet oluşumları, parti kurultayları dahil olmak üzere müdahale dolu bir süreçten geçildiğine” işaret eden Elmalı, “nereden gelirse gelsin halkın siyasal iradesine yapılan müdahaleleri, Kıbrıslı Türklerin iradesini görmezden gelip yapılan açıklamaları, ‘Federasyondan vazgeçildi’ değerlendirmelerini ve ‘iki devletli, ayrılıkçı, taksim siyasetini’ reddettiklerini” söyledi.

Elmalı, hükümeti halkın alım gücünün ciddi anlamda gerilemesine rağmen hayat pahalılığı ödeneğini durdurarak halkı yokluğa sürüklemeye, İş Yasası, Toplu –İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası, Sendikalar Yasası’nda değişikliğe giderek ülkede örgütlü yapıyı dağıtmakla, sendikaların mücadele yeteneklerini geriletmekle ve verdiği vatandaşlıklarla demografik yapıyı değiştirmekle suçladı.

“Alım gücü oldukça gerilemiş, temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak düzeye gelmiş, örgütsüzlüğünden dolayı ses çıkaramayan, sosyal ve kültürel yapısı gerilemiş, iradesi yok edilmiş, tamamen bağımlı, itaat eden, silik, özne olmaktan çıkmış bir yapı oluşturulmaya çalışılıyor” şeklinde konuşan Elmalı, şöyle devam etti:

“Yıllardır bu ülkede barış, demokrasi ve emek mücadelesi veriyoruz.  Bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz. Ülkemizi karanlıklardan aydınlıklara ulaştırıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz. Kıbrıs’ta federal çözümü gerçekleştirene kadar mücadelemize devam edeceğiz.”

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam