Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Lefkoşa Maratonu onlar için koşuluyor… Çocuk Onkoloji Servisi’nden mesaj var: “Yalnız olmadığımızı hissetmek çok değerli”

Published

on

KKTC’de her yıl ortalama 15 çocuğa kanser tanısı konuyor. Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Onkoloji Servisi’nde şu an yaşları 1 ila 16 arasında değişen 14 hasta tedavi görüyor. Çocukluk çağı kanserlerinde sağ kalım oranlarının yüzde 80’in üzerinde olması ise yüz güldürücü olarak değerlendiriliyor.

Çocuk Onkoloji Servisi doktorlarından, Çocuk Hematolojisi Uzmanı Dr. Ayşe Sayılı Erenel, Türk Ajansı Kıbrıs’a (TAK) çocukluk çağı kanserleriyle ilgili bilgi verdi.

Bugün, Çocuk Onkoloji Servisi için koşulacak Lefkoşa Maratonu ile ilgili de konuşan Erenel, “Lefkoşa Maratonu, toplumsal dayanışmanın en güzel örneklerinden biri. O kadar kişi bir amaç için bir araya geliyor. ‘Birileri bizi görüyor, destekliyor’ düşüncesi, yalnız olmadığımızı hissetmek, hem hastalar hem aileler hem de bizim için çok değerli” dedi.

-“Dünyada, çocuklarda ve yetişkinlerde kanser görülme sıklığında artış var”

KKTC’de yılda ortalama 15 çocuğa kanser tanısı konduğunu belirten Ayşe Sayılı Erenel, en sık çocukluk çağı lösemileriyle karşılaştıklarını, bunu santral sinir sistemi (beyin) tümörleriyle lenfomaların izlediğini söyledi.

Dünyada çocukluk çağı kanserlerinin görülme sıklığının yüz binde 4 ila 5 olduğunu, ülkedeki rakamların da bu verilerle benzerlik gösterdiğini ifade eden Erenel, “Dünyada hem çocuklarda hem de yetişkinlerde kanser görülme sıklığı artıyor. Veriler, önümüzdeki yıllarda kanserlerin ön planda olacağını gösteriyor” dedi.

-“Belirtilerin ısrarcı olması önemli”

Ayşe Sayılı Erenel, kanser tanısı alan çocuklarda çevresel etkenlerden ziyade genetik faktörlerin etkili olduğunu, çocuğun bünyesindeki gen değişimlerinin, anne karnındaki faktörlerin veya doğduktan sonra geçirilen enfeksiyonların çocukluk çağı kanserlerine neden olabileceğini söyledi.

Erenel, kişinin ailesinde çocukluk çağı kanseri tanısı alanlar varsa bunun da riski artırdığını ifade etti.

Çocukluk çağı kanserlerinde halsizlik, yorgunluk, ısrarcı ateş gibi yaygın bulgular olabileceği gibi, boyunda ve kasıkta lenf bezi şişlikleri, morluklar, iyileşmeyen yaralar da görülebileceğini dile getiren Ayşe Sayılı Erenel, “Belirtilerin ısrarcı olması önemlidir” dedi.

-“Çocuklara tanının geç konulduğunu söyleyemem”

Erenel, kanserlerin türüne ve hangi bölgede olduğuna göre, çocuklarda baş ağrısı, kusma, göz kayması, kolda ve bacakta güçsüzlük gibi belirtiler de görülebileceğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Çocukluk çağı kanserlerinde tanının geç konulduğunu söyleyemem. Erişkinlerde bazı tablolar maskelenebiliyor, kişiler doktor muayenesini erteleyebiliyor ancak çocuklarda durum farklıdır. Aileler mutlaka birkaç hafta içinde çocuk doktoruna ulaşıyor, hekim arkadaşlarımız da gerekli yönlendirmeyi yapıyor. Meslektaşlarımızla iş birliği içinde çalışıyoruz.”

-Ailelerin “nerde yanlış yaptık’ sorusu…

Ailelerin tedavi sürecindeki tutumuyla ilgili soru üzerine Erenel, “Elbette aileler tanıyı büyük bir üzüntüyle karşılıyor. ‘Nerde yanlış, eksik yaptık’ sorusu hep soruluyor ama kısa sürede, ‘tedaviye başlayalım, yol alalım’ denip sürece uyum sağlanıyor. Aile desteği, toplum desteği bu süreçte çok önemli” diye konuştu.

Erenel, hastalık ve tedavi süreciyle ilgili olabildiğince basit bilgiler verdikleri çocuklara, “Vücudumuz zayıf düştü, askerlerimizin güçlenmesi gerek, bu geçici bir dönem, okulumuza, arkadaşlarımıza döneceğiz” diyerek telkinde bulunduklarını söyledi.

-“Yeni tanı alan çocuklara ilk 6 ay hastane yatışı da gerektiren yoğun ilaç tedavileri uygulanıyor”

KKTC’de çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde dünyadaki protokollerin uygulandığını da ifade eden Ayşe Sayılı Erenel, yeni tanı alan çocuklara ilk 6 ay hastane yatışı da gerektiren yoğun ilaç tedavileri uygulandığını, ilaçların ağırlığının zamanla seyreltildiğini ve genellikle tedavinin bir-iki yıl içinde tamamlandığını belirtti.

-“Çocuklar kanser ilaçlarını yetişkinlere göre çok kolay tolere ediyor…”

Çocukların kanser ilaçlarını yetişkinlere göre çok kolay tolere ettiğini vurgulayan Dr. Ayşe Sayılı Erenel, “’Tedavi biter yaşam devam eder’ anlayışından hareketle, çocukların tedavilerini yan etkileri en az olacak şekilde düzenliyoruz” dedi.

Erenel, çocukluk çağı kanserlerinin tedavisinde geçmişte daha ağır ilaçların, ışın tedavilerinin yaygın olarak kullanıldığını söyleyerek zamanla yaşam üzerindeki etkileri olumsuz olan ilaçlarda kısıtlanmaya gidildiğini belirtti.

-“Sağ kalım oranları yüzde 80’in üzerinde”

Erenel, “Yıllar içinde önemli başarılar elde edildi. Tedavilerden iyi sonuçlar alıyoruz. Sağ kalım oranları yüzde 80’in üzerinde. Çocukluk çağı lösemilerinin tedavisinde çok daha iyi sonuçlar alınabiliyor” dedi.

Hastalığı nüksetme ihtimali olan çocukların çok daha yakından ve uzun süre takip edildiğini de belirten Ayşe Sayılı Erenel, tüm tedbirler alınsa da öngörülemeyen risk faktörleri olduğunu söyledi.

-“Ailenin yapıcı bakış açısı çocuk için önemli…”

Anne, babanın veya tedavi sürecinde çocuğa bakım veren kişinin hastalığa yaklaşımının önemli olduğunu, yapıcı bakış açısı olan ailelerin çocuklara moral verdiğini ifade eden Dr. Erenel, çocukların normal yaşama adapte edilmesi gerektiğini de belirtti.

Hastanede tedavi gören çocuklara Milli Eğitim Bakanlığı’nın görevlendirdiği ve haftanın üç günü Çocuk Onkoloji Servisi’ne gelen iki öğretmenin ders verdiğini de aktaran Erenel, çocukların dönem sonlarında karne aldığını da belirtti.

-2 hekimle 9 hemşirenin görev yaptığı Çocuk Onkoloji Servisi’nde 10 yatak var

Çocuk Onkoloji Servisi ile ilgili de bilgi veren Ayşe Sayılı Erenel, kendisinin yanı sıra Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Dilek Birgen’in görev yaptığı 10 yataklı serviste, 9 hemşirenin çalıştığını ifade etti.

20 yıla aşkın süredir ayrı bir ünite olarak kanser tanısı alan çocuklara sağlık hizmeti sunduklarını, 2016’da yeni binaya taşındıklarını ifade eden Erenel, özverinin, dayanışmanın, sevecenliğin bu servis için önemli olduğunu kaydetti.

Başta Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakfı olmak üzere sivil toplum örgütlerinin Çocuk Onkoloji Servisi’ne ciddi destek verdiğini ifade eden Erenel, servisteki renkli düzenlemelerin de gönüllüler sayesinde çocukların korkmadan tedavi alabilmesi için yapıldığını, dönem dönem etkinlikler de düzenleyerek hastalara ve ailelerine moral verdiklerini belirtti.

-Çocukların kanserden korunması için neler yapılabilir?

Çocukların kanserden korunması için neler yapılabileceğiyle ilgili soruyu da yanıtlayan Dr. Ayşe Sayılı Erenel, kanserin önlenebilir bir hastalık olduğunu vurgulayarak, gebeliği düşünen bir kadının sağlıklı yaşama önem vermesi gerektiğini söyledi. Erenel, “Kendimizi korumamız, gelecek nesiller için önemli” dedi.

Anne sütüyle yaşama başlamanın devamında sağlıklı beslenmenin alışkanlık haline getirilmesinin de önemli olduğunu ifade eden Erenel, boyalı yiyeceklerden, şekerden, yemişlerden, gazlı içeklerden uzak durulmasının, çocukların egzersize yönlendirilmesinin önemli olduğunu vurguladı.

Dengeli ruhsal yaşamın, mutlu edici becerilerin çocuklara kazandırılmasının önemli olduğunu kaydeden Erenel, “Çocuklara sağlıklı alışkanlıklar kazandırmak yetişkinlerin sorumluluğu olmalı. Bu tohumlar çocuklukta atılmalı” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Üstel, Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda daha güçlü bir ses olması için birlik ve dayanışma çağrısında bulundu

Published

on

By

İngiltere’de Kıbrıslı Türk toplumu ile bir araya gelen Başbakan Ünal Üstel, yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkının tarihini, mücadelesini ve Anavatan Türkiye ile olan kopmaz bağlarını vurguladı.

İngiltere’deki Kıbrıslı Türklerin hem kimliklerini koruyarak hem de bulundukları toplumla köprü kurarak büyük bir sorumluluk taşıdıklarını belirten Üstel, Kıbrıs Türk halkının uluslararası alanda daha güçlü bir ses olması için birlik ve dayanışma çağrısında bulundu.

Başbakan Üstel’in konuşmasının tamamı şöyle:

“Değerli Yurttaşlarım,

Bugün burada, İngiltere’nin bu güçlü topraklarında bir araya gelirken, hepimizi bir arada tutan o derin ve kutsal bağ üzerine düşünmek istiyorum:
Vatan sevgisi. Nerede yaşarsak yaşayalım, kimliğimizin, kültürümüzün ve tarihimizin kalbinde Kıbrıs’ın gururu ve onuru yatıyor.
Sizler, vatanımızın sadece evlatları değil, aynı zamanda dünyadaki temsilcilerisiniz. Kıbrıslı Türk olmak, sadece bir coğrafyanın insanı olmak değil; bir halkın mücadelesini, onurunu ve değerlerini taşımaktır.

Bugün, binlerce kilometre ötede bile olsa, aynı kültürü, aynı tarihi ve aynı değerleri paylaşan insanlarla bir arada olmak benim için tarifsiz bir mutluluk. Sizler, Kıbrıs Türk halkının dünya üzerindeki birer ışığısınız; kimliğimizin, kültürümüzün ve tarihimizin taşıyıcılarısınız.
Buraya, sadece bir siyasetçi olarak değil, aynı zamanda sizin gibi Kıbrıs’ın ruhuyla yoğrulmuş biri olarak geldim. Hepimiz biliyoruz ki Kıbrıslı Türk olmak, bir adadan çok daha fazlasını ifade eder. Bu, köklerimizi korurken dünyayı kucaklamayı, barış içinde ama onurlu bir şekilde yaşamayı, kimliğimizi kaybetmeden yeniliğe açık olmayı öğrenmek demektir. Bu ruh, uzaklarda olsanız bile sizlerle birlikte yaşamaya devam ediyor.

Kıbrıs Türk halkı olarak, tarih boyunca varlığımızı koruma mücadelemizde Ana Vatan Türkiye Cumhuriyeti, en büyük destekçimiz ve dayanağımız olmuştur.

Türkiye, milli davamızın her aşamasında yanımızda olmuş, haklarımızı uluslararası platformlarda savunmuş ve Kıbrıs Türk halkının güvenliği, refahı ve geleceği için fedakârlık yapmıştır.

Anavatanımız Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkına sağladığı ekonomik, siyasi ve askeri destek, bugün bağımsızlığımızın temel taşlarından biridir.

Türkiye’nin desteğiyle eğitim, sağlık, altyapı ve daha birçok alanda önemli gelişmeler kaydettik. Unutulmamalıdır ki, Türkiye ile olan kardeşlik bağlarımız, sadece tarihsel bir dayanışma değil, aynı zamanda milli kimliğimizin ayrılmaz bir parçasıdır.

Sizler burada sadece İngiltere’deki birer birey değil, aynı zamanda bir halkın gururu, sesi ve yansımasısınız. Gittiğiniz her yere Kıbrıs’ın sıcaklığını, dostluğunu ve dayanışmasını taşıdınız. Kıbrıs Türk halkının sesi burada daha gür, daha güçlü çıkıyor. İngiltere gibi bir ülkenin toplumunda köklü bir yer edinmiş olmanız, bizi gururlandırıyor. Ancak bu sadece bir başarı hikâyesi değil; aynı zamanda büyük bir sorumluluk.

Sizlerin burada, hem kendi kimliğinizi koruyarak hem de bu toplumun bir parçası olarak nasıl bir köprü inşa ettiğinizi görüyoruz. Bu köprü, sadece Kıbrıs’la İngiltere arasında değil, aynı zamanda kültürler ve insanlar arasında bir bağ oluşturuyor. İşte tam da bu nedenle, sizlerle dayanışma içinde olmak bizim için hayati önem taşıyor.
Değerli yurttaşlarım, hepimiz biliyoruz ki Kıbrıs Türk halkı olarak tarihimiz, barış ve adalet arayışıyla dolu bir mücadeledir. Her adımımızda, her karış toprağımızda bu mücadelenin izlerini taşırız. Ancak bu mücadele sadece adada değil, sizlerin bulunduğu yerlerde de devam ediyor. Haklarımızı savunmak, kimliğimizi korumak ve uluslararası arenada sesimizi duyurmak için sizlere ihtiyacımız var.

Bir milletin büyüklüğü, sadece sınırları içinde değil, diasporasının etkisiyle de ölçülür. Sizlerin İngiltere’de Kıbrıs Türk halkının haklarını savunma noktasında ne denli önemli bir rol oynadığınızı biliyoruz. Bizimle birlikte yürüdüğünüz bu yolda, daha güçlü bir ses olmak için omuz omuza çalışmaya devam edeceğiz.

Biliyorum ki burada, binlerce kilometre ötede yaşarken, vatan hasreti kalbinizin bir köşesinde hep var. Ancak bu hasret, bir eksiklik değil; aksine, kimliğinizin en güçlü yanıdır.
Kıbrıslı Türk olmak, kökleri derinlerde bir çınar gibi toprağa bağlı, dalları ise dünyanın dört bir yanına uzanan bir ağaç olmaktır.

Kıbrıslı Türk olmak, sadece bir adanın insanı olmak değildir. Kıbrıslı Türk olmak, Türk milletinin ayrılmaz bir parçası olmanın gururunu taşımaktır. Bizim için Kıbrıs Türk kimliği, Türklük şuuruyla yoğrulmuş bir kimliktir.

Bu şuur, milli mücadelemizde bizi güçlü kıldı, bağımsızlığımızı kazanmamızı sağladı ve bugün de haklı davamızı savunmamızın temelini oluşturuyor.

Ana vatan Türkiye’mize, Türk milletine olan bağlılığımız, Kıbrıs Türk halkının varoluşunun en önemli dayanaklarından biridir. Nerede yaşarsanız yaşayın, Türk bayrağının dalgalandığı her yer, bizim için bir vatan köşesidir. Kıbrıs Türk halkı olarak, bu milli birlik ve beraberlik duygusunu her zaman korumalı ve gelecek nesillere aktarmalıyız.

“Kıbrıslı Türk olmak sizin için ne ifade ediyor?” Sorunun verilecek Cevap aynen şöyledir: sadece bir coğrafya değil, bir aidiyet duygusu, bir tarih ve bir gelecek vizyonudur. Bu vizyonu birlikte korumak, gençlerimize aktarmak ve dünyaya tanıtmak bizim en büyük görevimizdir.

Kimin daha önce buralara gelip sizlere ne dedi, hangi vaatlerde bulunu, nelerin olup olmadığını bilmem!

Bugün burada, Kıbrıs Türk halkının geleceği için sizlere bir çağrıda bulunuyorum. Gelin, birlik olalım. Gelin, Kıbrıs Türk halkının haklarını daha güçlü savunmak için birlikte çalışalım. Gelin, gençlerimize kimliklerini unutturmadan daha parlak bir gelecek sunalım. Biz, küçük bir halk olabiliriz ama tarihin bize öğrettiği bir şey var: Dayanışma içindeki bir halkın gücü, her türlü zorluğu aşar!!! Bugün burada sizlerin, taleplerini, sizlerin saygın görüşlerini dinlemek, sizler için yapılması gerekenleri ve ülkemiz için atılması gereken adımları atmak adına birlikte bir akıl yolu çizmek için buradayım.
Sizlerin katkılarıyla Kıbrıs Türk halkı daha güçlü olacak. Eğitim, kültür, ekonomi ve siyaset alanlarında atacağınız her adım, bizimle birlikte bir halkın onurunu yükseltecek.

Değerli yurttaşlarım, sizler burada sadece birer birey değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının taşıyıcılarısınız. Sizlerin çabaları, bizim adada verdiğimiz mücadeleyi uluslararası alana taşır.
Ben buradan, Kıbrıs’tan taşıdığım selam ve sevgiyle sizlere şunu söylemek istiyorum: Nerede olursanız olun, Kıbrıs’ın kalbi sizlerle atıyor. Bizim birliğimiz, köklerimiz kadar güçlü; ve geleceğimiz, birlikte attığımız her adım kadar parlak olacaktır.
Yaşasın Kıbrıs Türk halkının dayanışması, Yaşasın Ana Vatan Türkiye, yaşasın kardeşlik!”

Devamını Oku

Kıbrıs

Girne Belediyesi Ramadan Cemil Meydanı- Antik Liman arasında ücretsiz buggy servisi başlattı

Published

on

By

Girne Belediyesi, Ramadan Cemil Meydanı (eski belediye binası) ile Antik Liman arasında ücretsiz  buggy servisi başlattı.

Girne Belediyesi’nden yapılan açıklamaya göre, proje ziyaretçilerin Antik Liman’a daha konforlu bir şekilde ulaşmasını sağlamak amacıyla yerel bir işletme ile işbirliği içerisinde hayata geçirildi.

Buggy servisinin düzenli aralıklarla verileceği kaydedilen açıklamada, Baldöken Otoparkı’na araçlarını park eden ziyaretçiler için kolaylık sağlayan hizmetin, limanda zaman geçirmek isteyen ziyaretçiler tarafından kullanıldığı ifade edildi.

Açıklamada, buggy servisinin Girne Limanı’ndaki tüm işletmelere ücretsiz hizmet verdiği de vurgulandı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Birleşik Krallık Yüksek Komiseri Tatham, Harmancı’yı ziyaret etti

Published

on

By

Birleşik Krallık Yüksek Komiseri Michael Tatham, Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Başkanı Mehmet Harmancı’yı ziyaret etti.

Lefkoşa Türk Belediyesi’nden verilen bilgiye göre, ziyarette, Kıbrıs sorunu başta olmak üzere bölgede ve dünyadaki gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunuldu.

LTB Başkanı Mehmet Harmancı görüşmede yaptığı konuşmada, hem bölgede hem de dünyada çok dinamik bir sürece girildiğine ve yeni bir düzenin kurulmakta olduğuna dikkat çekti. Harmancı, bunun birçok olası tehdit ve belirsizlikle beraber barış ve savaş süreçlerinde olumlu yönde fırsatlar da yaratabileceğini belirtti. Harmancı, Kıbrıs’ta iki lider arasında yeniden başlayan diyalog ve Mart ayında gerçekleşmesi beklenen 5’li görüşme ile birlikte sürecin olumlu yönde ilerlemesi için ciddi şekilde çalışma yapılması gerektiğini vurguladı.

Harmancı, iki lider tarafından bugün dile getirilen resmi çözüm tezlerinin birbirine zıt ve uyuşmaz göründüğünü ancak, somut talepler ve iki tarafın somut endişeleri üzerinden masaya oturulursa BM Güvenlik Konseyi kriterlerinin iki tarafın da talep ve endişelerine cevap verebilecek esneklikte kavramlar içerdiğini belirtti.

Harmancı, son dönemlerde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık gibi ülkelerle askeri iş birliği ve NATO’ya üyeliği gibi konuların daha çok gündeme geldiğine dikkat çekerek, bunların çözümsüzlüğün kilit unsurlarından olan güvenlik konusunun salt askeri bir mesele olarak ele alınmasını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini kaydetti.

Harmancı, “İki toplum da insani güvenliği, yani iklim değişikliği, doğal afetler, gıda ve su güvenliği, enerji güvenliği, insan hakları gibi kavramları güvenlik anlayışının merkezine oturtmadığı ve bu anlayışla birlikte hareket etmediği sürece güven, barış ve refah dolu bir gelecek iki taraf için de bir yanılsama olarak kalacak” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam