Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Lübnan kıyıları ciddi bir çevre kriziyle karşı karşıya

Lübnan kıyıları, İsrail kaynaklı petrol sızıntısı ve bugünlerde etkisini artıran kanalizasyon atıkları nedeniyle ciddi bir çevre kriziyle karşı karşıya.

Published

on

Ülkede yaşanan mali krize bağlı olarak bazı kanalizasyon arıtma tesislerinin çalışmalarını durdurması sebebiyle sahillerde yaşanan çevre felaketi kabul edilebilir olmanın ötesine geçti.

Finans eksikliği

Kanalizasyon arıtma tesisi işletmecisi Jony Kiroz, AA muhabirine yaptığı açı klamada, tesis işletmecilerinin hükümetten henüz hak edişlerini tahsil edemediğini söyledi.

Kiroz, buna rağmen tehlikenin büyüklüğünü göz önüne alarak bugüne kadar çalışmalarını durdurmadıklarını belirtti.

Müteahhitler Sendikası Başkanı Maron el-Hilv de haziran ayında yaptığı bir açıklamada, sektördeki mali sıkıntılar nedeniyle atık su arıtma tesislerinin ülkedeki akaryakıt krizinden etkilenebileceği uyarısında bulunmuştu.

Kiroz da arıtma tesislerinin çalışmaması halinde vuku bulacak tehlikeye işaret ederek, bu durumda tüm atıkların herhangi bir arıtma olmadan doğ rudan denize boşaltılabileceği uyarısında bulundu.

Lübnan kıyılarında birbiriyle senkronize çalışan 11 arıtma tesisinden birinin herhangi bir sebeple çalışmamasının bir diğerini de olumsuz etkilediği belirtiliyor.

Çözülemeyen atık sorunları

Çevre uzmanlarına göre, arıtma tesislerinin bulunması Lübnan kıyılarının bir çevre kirliliğinden uzak olduğu anlamına gelmiyor. Çünkü bu arıtma tesislerinin çoğu tam kapasiteyle değil, kısmi ya da ön hazırlık şeklinde çalışmalarını yürütüyor.

Kanalizasyon sorunu Lübnan kıyılarındaki toplam kirliliğin yüzde 75’ini kapsadığı için ülkedeki en belirgin çevre sorunları arasında yer alıyor.

Lübnan kıyılarındaki kirliliğin diğer yüzde 25’lik kısmının kaynağını ise sanayi ve katı atıklar oluşturuyor.

Öte yandan Lübnan Ulusal Bilim Araştırmaları Konseyinin yayımladığı raporda, 36 bölgede yapılan incelemeler neticesinde 12 noktanın “kirli bölge” olarak tespit edildiği ve yüzmeye uygun olmadığı kaydedildi.

Lübnan Meclisi Çevre Komisyonu Raportörü Milletvekili Kasım Haşim de bazı bölgelerde kanalizasyon atıklarının herhangi bir arıtmaya tabi tutulmaksızın doğrudan denize boşaltıldığını belirtti.

Haşim, kıyıların kontrolü, kanalizasyon ve atıkların arıtılmasında hükümetin ihmali olduğuna işaret ederek, “Lübnan’ın doğal yapısının ve turizmdeki rolünün korunması” çağrısında bulundu.

Tehlikenin büyüğü İsrail’den geliyor

Haşim, Lübnan kıyılarındaki en tehlikeli kirliliğin son zamanlarda ortaya çıkan İsrail kaynaklı petrol sızıntısı olduğuna dikkati çekti.

Lübnan Ulusal Bilim Araştırmaları Konseyinin mart ayındaki raporunda da “Lübnan kıyıları, Şubat 2021’den bu yana, katran kütlelerinin oluşturduğu petrol kirliliği dalgasına maruz kalmaktadır. Bu petrol kirliliğinin kaynağı ise İsrail sahilleridir.” ifadelerine yer verilmişti.

Konsey Genel Sekreteri Muin Hamza da devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, kirliliğin halen kıyılardan 50 kilometre açıklara kadar uzandığını ve temizlenmesi için yaklaşık 10 milyon dolara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Lübnanlı Milletvekili Haşim ayrıca hükümetten özellikle uluslararası örgütler aracılığıyla petrol kirliliği konusunu takip etmesini ve BM’ye İsrail aleyhinde şikayette bulunmasını istedi. Haşim, bağlı bulunduğu komisyonun, resmi makamlardan söz konusu petrol sızıntısının ekon omik ve çevresel etkilerini değerlendirmesi için BM Çevre Programı’ndan talepte bulunmasını istediklerini aktardı.

Lübnan daha önce konuyla ilgili ayrıntılı bir raporu BM ve uluslararası çevre örgütlerine yollamıştı.

Lübnan Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, şubat ayının sonlarında ülkenin güney kıyılarına ulaşan ve bir İsrail gemisinden kaynaklandığı ihtimali üzerinde durulan katran sızıntısı nedeniyle BM’den destek talep edildiği bildirilmişti.

Resmi ve gönüllü çevreci dernekler arasında iş birliğiyle yürütülen kampanya ve girişimlere rağmen özellikle Lübnan’ın güney sahilleri hala söz konusu kirliliğin etkisi altında bulunuyor.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

İran ile Avrupa, İstanbul’daki müzakere sonrası görüşmelerin sürdürülmesi konusunda anlaştı

Published

on

By

İran ile 2015’teki nükleer anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya arasında İstanbul’da yapılan görüşme sona ererken tarafların meselenin çözümü için yeniden bir araya gelinmesi konusunda mutabakata vardığı bildirildi.

İran ile E3 olarak adlandırılan nükleer anlaşmanın Avrupalı tarafları arasında İstanbul’daki nükleer görüşmede İran’ı temsil eden Dışişleri Bakan Yardımcısı Kazım Garibabadi, görüşmenin sonucuna ilişkin X hesabından açıklama yaptı.

İstanbul’da Avrupalı temsilcilerle ciddi, açık ve detaylı görüşme gerçekleştirdiklerini aktaran Garibabadi, “Yaptırımların kaldırılması ve nükleer meseleyle ilgili son gelişmeler ele alındı ve incelendi.” ifadelerini kullandı.

Garibabadi, bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’in İran’a saldırılarında Tel Aviv’i destekleyen tutumlarını da görüşmede gündeme getirdiklerini ve bu tutumu eleştirdiklerini belirtti.

Garibabadi, şunları kaydetti:

“Sözde snapback mekanizması dahil olmak üzere ilkesel duruşlarımızı açıkladık. Her iki taraf da toplantıya belirli fikirlerle geldi ve bu fikirlerin çeşitli yönleri incelendi. Bu konudaki istişarelerin devam etmesi konusunda mutabakata varıldı.”

İran nükleer dosyasına dair belirsizliklerin ve gerilimlerin giderek tırmandığı bir dönemde İran ile 2015’teki nükleer anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa ve Almanya arasında İstanbul’da nükleer konuda görüşme yapılmıştı.

– İsrail’in saldırıları sonrası müzakere süreci kesilmişti

İran ile ABD müzakere süreci devam ederken İsrail, 13 Haziran’da İran’a saldırı başlatmış ve hem ABD hem de Avrupa ile müzakere süreci kesilmişti.

İran, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmayla kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesini sağlayabilecek “tetik mekanizması (snapback)” adı verilen maddenin, Avrupa ülkeleri tarafından işletilmesinden endişe ediyor. Söz konusu mekanizmanın süresi 18 Ekim’de sona eriyor. İran’ın nükleer programıyla ilgili çözüm üretilemezse Avrupa ülkelerinin bu tarihten önce mekanizmayı işletebileceği öngörülüyor.

– 2015’teki nükleer anlaşma ve “tetik mekanizması”

İran ile BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya arasında 14 Temmuz 2015’te yaptırımların kaldırılması karşılığında İran’ın nükleer faaliyetlerinin sınırlandırıldığı bir anlaşma imzalanmıştı. ABD, 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilmiş ve İran’a yaptırımları geri getirmişti. İran, Avrupa ülkelerinden ABD’nin yaptırımlarını telafi edecek önlemler almasını istemiş ancak Avrupalılar, ABD’nin eylemine karşı çıksa da bu konuda adım atamamıştı.

İran, bunun üzerine bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmaya başlamış ve daha sonraki süreçte yüksek düzeyli uranyum zenginleştirme faaliyetlerine yönelmişti.

İngiltere, Fransa ve Almanya ise ABD’nin tek taraflı çekilmesinden sonra uygulanmayan nükleer anlaşmada yer verilen ve “snapback” olarak adlandırılan, İran’a anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanına sahip maddeyi işletme tehdidinde bulunuyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise Avrupalı tarafların, “anlaşmanın temellerini ihlal ettikleri” ve “anlaşmadaki katılımcı rollerini kaybettikleri” için mekanizmayı harekete geçirebilecek hukuki dayanağa sahip olmadığını ifade etmişti.

Taraflar, daha sonra İstanbul’da 25 Temmuz’da nükleer konuyu görüşmek üzere bir araya geleceklerini bildirmişti.

Devamını Oku

Dünya

Limasol yangını… Logginos: “Bugün durum çok daha iyi”

Published

on

By

Limasol bölgesine bağlı köylerde çıkan yangının büyük ölçüde kontrol altına alındığı, sınırlandırıldığı belirtildi.

“Sigmalive” haber sitesine göre İtfaiye Birimi İtfaiye Şefi Nikos Logginos yaptığı açıklamada dün akşam yangına ilişkin bazı canlanmaların yaşandığını ancak bugün, durumun çok daha iyi olduğunu ifade etti.

Yangının, bugün tamamen kontrol altına alınması konusunda iyimser olup olmadığı şeklindeki soru üzerine Logginos, yangının sınırlandırıldığını, alanın ne olduğunu bildiklerini bununla birlikte teyakkuzda olmaları ayrıca ileriki günlerde de dinamiklerin bölgede olması gerektiğine dikkati çekti.

Yunanistan’dan gelen 26 “orman komandosu” ile ilgili soru üzerine Logginos, Yunanistan’dan gelen ekibin, yangınların canlanması olaylarına yardımcı olacaklarını, bu kişilerin özel eğitimli olduğunu söyledi.

-Yanan alan

“Sigmalive” bir başka haberinde ise ilgili bir merkezin uydu verilerini baz alarak yaptığı ilk analize göre, Limasol yangının geride yaklaşık 125 kilometre karelik yanmış alan bıraktığını belirtti.

-Köyler elektriksiz

“Sigmalive” haber sitesi aynı haberi içerisinde Rum Elektrik Kurumu’nun (AİK) dağlık yangın bölgelerindeki 7 köye elektrik sağlama çalışmalarını sürdürdüğünü belirtti.

AİK Basın Sözcüsü Dimitris Nathanail, yangında zarar gören 58 elektrik direğinin tamir edildiğini bununla birlikte tam olarak hasarın tespiti için de sayımın devam ettiğini ifade etti.

Devamını Oku

Dünya

İran ile Avrupa ülkeleri, nükleer faaliyetlere ilişkin görüşmeler için yeniden İstanbul’da bir araya geldi

Published

on

By

İran ile İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki nükleer faaliyetlere ilişkin görüşmeler için heyetler, İran’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda ikinci kez bir araya geldi.

Heyetleri taşıyan araçlar, İran’ın İstanbul Başkonsolosluğu’na giriş yaptı.

Görüşmeler, basına kapalı gerçekleştiriliyor.

Dışişleri bakan yardımcıları düzeyindeki görüşmelere İran’ı temsilen dışişleri bakan yardımcıları Mecid Tahtrevançi ile Kazım Garibabadi katılıyor.

İran, 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmanın Avrupalı taraflarının talebi üzerine yeni tur görüşmelerini gerçekleştirmeyi kabul etmişti.

İran ile anlaşmanın Avrupa’daki tarafları olarak bilinen İngiltere, Fransa ve Almanya’dan oluşan E3 grubu, 16 Mayıs’ta İstanbul’da dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde bir araya gelmişti. Taraflar, ABD ile İran arasında süren dolaylı müzakerelere paralel olarak temasların sürdürülmesi konusunda mutabık kalmıştı.

– İsrail’in saldırıları sonrası müzakere süreci kesilmişti

İran ile ABD müzakere süreci devam ederken İsrail, 13 Haziran’da İran’a saldırı başlatmış ve hem ABD hem de Avrupa ile müzakere süreci kesilmişti.

İran, 2015’te imzalanan nükleer anlaşmayla kaldırılan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının geri getirilmesini sağlayabilecek “tetik mekanizması (snapback)” adı verilen maddenin, Avrupa ülkeleri tarafından işletilmesinden endişe ediyor. Söz konusu mekanizmanın süresi 18 Ekim’de sona eriyor. İran’ın nükleer programıyla ilgili çözüm üretilemezse Avrupa ülkelerinin bu tarihten önce mekanizmayı işletebileceği öngörülüyor.

– 2015’teki nükleer anlaşma ve “tetik mekanizması”

İran ile BM Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesi ve Almanya arasında 14 Temmuz 2015’te yaptırımların kaldırılması karşılığında İran’ın nükleer faaliyetlerinin sınırlandırıldığı bir anlaşma imzalanmıştı. ABD, 2018’de anlaşmadan tek taraflı çekilmiş ve İran’a yaptırımları geri getirmişti. İran, Avrupa ülkelerinden ABD’nin yaptırımlarını telafi edecek önlemler almasını istemiş ancak Avrupalılar, ABD’nin eylemine karşı çıksa da bu konuda adım atamamıştı.

İran, bunun üzerine bir yıl sonra anlaşmadaki taahhütlerini kademeli olarak durdurmaya başlamış ve daha sonraki süreçte yüksek düzeyli uranyum zenginleştirme faaliyetlerine yönelmişti.

İngiltere, Fransa ve Almanya ise ABD’nin tek taraflı çekilmesinden sonra uygulanmayan nükleer anlaşmada yer verilen ve “snapback” olarak adlandırılan, İran’a anlaşmayı ihlal ettiği gerekçesiyle BM yaptırımlarını yeniden getirme imkanına sahip maddeyi işletme tehdidinde bulunuyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ise Avrupalı tarafların, “anlaşmanın temellerini ihlal ettikleri” ve “anlaşmadaki katılımcı rollerini kaybettikleri” için mekanizmayı harekete geçirebilecek hukuki dayanağa sahip olmadığını ifade etmişti.

Devamını Oku

Trending

Reklam