Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Manavoğlu: Halk odaklı siyaset bizim siyaset anlayışımızın temel noktasıdır

Published

on

Halkın Partisi (HP) Genel Sekreteri Gülşah Sanver Manavoğlu, “Halk Odaklı Siyaset” vizyonuyla seçim startını verdiklerini ve ekonomi başta olmak üzere halkın bütün ihtiyaçları ve beklentilerinin yer alacağı 2022 seçim manifestosu hazırladıklarını dile getirdi.

HP Genel Sekreteri Gülşah Sanver Manavoğlu, katıldığı televizyon programında güdeme ilişkin soruları yanıtladı. Gülşah Manavoğlu, “Halk Odaklı Siyaset bizim siyaset anlayışımızın ana, temel noktasıdır” diyerek, partinin seçim 2022 manifestosuyla ilgili bilgiler verdi.

HP’den verilen bilgiye göre, ilk olarak Halkın Partisi’nin seçim çalışmalarının pandemi koşullarına uygun olarak sürdürmesinin artı olarak partiye yansıdığı yönünde yapılan yorumları değerlendiren Gülşah Manavoğlu, maske ve mesafe konusuna özellikle dikkat ettiklerini, diğer partilere de örnek olmaya çalışacaklarını vurguladı.

Manavoğlu, muhalefet rolüne geçtikleri dönemden itibaren ise halktan hiç kopmadıklarını, halkla bir araya gelerek sıkıntıları ve şikayetleri dinlediklerini ifade etti. Pandemi konusunda gerek açılımlar ile ilgili gerekse alınması gereken önlemler konusunda önerilerini Hükümete sunduklarını anımsatan Manavoğlu, “ o zaman da hükümeti uyararak belli kararları erken almasına, belli kararlarda da değişiklik yapmasına bir şekilde öncülük ettik. Halk bunun farkındadır bu nedenle moralimiz yerinde” dedi.

“MESLEĞİNDE BAŞARILI BİRÇOK İNSAN PARTİMİZDEN ADAY”

Ülkede son dönemde ciddi problemler yaşandığını belirten Gülşah Manavoğlu, gerek kurulan hükümetlerin kendi arasındaki sıkıntılar ve hükümeti oluşturan partilerin, parti içi sıkıntılarının ülkeyi yönetememeye doğru götürürken, Meclis’teki vekil sayılarıyla ilgili değişimin de seçimin artık kaçınılmaz olduğunu gösterdiğini belirtti.

Halkın Partisi’nin adaylık başvurusuyla ilgili süreci de anlatan Manavoğlu, parti olarak aday bulma noktasında sorun yaşamadıklarını söyledi.

Halkın Partisi’nden seçime katılacak adayların mesleğinde başarılı birçok insandan oluştuğunu söyleyen Manavoğlu, adaylık ile ilgili gerekli işlemlerin yapıldığını, yapılacak sırlamanın ardından listenin YSK’ya götürüleceğini ifade etti.

Son dönemlerde diğer partilerde milletvekilliği aday adaylığına başvuran bazı kişilerin özgeçmişlerine ve toplum içindeki yerlerine bakıldığı zaman olması gereken kalitede olmadıklarını söyleyen Manavoğlu, “bu kişilerin bu topluma ne vereceğini dahi bilmeyen, niye oraya aday olmuş, Meclis’e girdiğinde ne yapacak, planları nedir? Ülkenin geçmişinde gördüğü aksaklıklar ne idi? Bu aksaklıkların nasıl giderileceğine dair herhangi bir projesi var mı diye sorgulasan hiçbir şey yok, altı boş…” dedi.

Halkın Partisi’nin “Halk Odaklı Siyaset” adlı seçim stratejinin nasıl bir çalışma olduğu sorusu üzerine ise Gülşah Manavoğlu, “Halk Odaklı Siyaset bizim siyaset anlayışımızın ana, temel noktasıdır” dedi.

Manavoğlu, “Bu anlayışı hem bu dönem hem de geçmiş tecrübelerimizi harmanlayarak daha da bir şeyler üretme anlamında istediğimiz noktaya geldiğimiz için çok daha iddialı söyleyebiliyoruz. Çalıştayımızı düzenlerken de seçim startını verdik. Bu söylemin de altını ciddi anlamda doldurduğumuzu önümüzdeki günlerde manifestomuz çıktığında görebileceksiniz” dedi.

Manifestonun ana başlığında ekonomi ve halkın diğer bütün ihtiyaçları ve beklentilerinin yer aldığını vurgulayan Manavoğlu, Halkın Partisi’nin 2018’deki manifestosuna göre bu yılki manifestonun daha hafif bir manifesto olacağını belirtti.

“HALKIN DA BİZİ DENETLEYEBİLECEĞİ BİR MEKANİZMA OLUŞTURMAYI PLANLIYORUZ”

Manifestolarıyla ilgili Manavoğlu, şunları aktardı: “Bir önceki manifestomuza baktığımızda ciddi anlamda manifestoda yazan şeyi gerçekleştirmek için çok adım atmışız. Bazılarını bitirebilmişiz, başarılı olmuşuz bazılarında ise ne yazık ki yolda kalmışız. Yapmak için o adımı atmışız, ciddi de yol kat etmişiz fakat sonlandıramadığımız için bunun da meyvelerini göremedik. Aslında burada bizimle hükümete girecek olan koalisyon ortağının aynı amaçlar noktasında ülke adına bir şeyler üretmek, halk odaklı siyaset yapabilmesi için önceden ciddi anlamda bir hükümet protokolü oluşturma çerçevesinde bunları masaya yatıracağız. Halkın ihtiyaçlarını karşılayabilecek, ülke gerçekleriyle bağdaşan bir hükümet protokolü ve koalisyon programı oluşturacağız gireceğimiz hükümetlerde… Çünkü biz öncesinde de bunları yaptık. Halkın Partisi olarak bu defa bizim amaçladığımız koalisyon protokolü gayet şeffaf olacak, halkın da bizi takip edip denetleyebileceği bir mekanizma oluşturmayı planlıyoruz. Halk odaklı siyasetin ana noktası da budur. Sivil toplum örgütleri, sendikalar ve diğer kurumlarla birlikte istişare ederek bu ülkenin faydasına bir şeyler üretmek artık kaçınılmazdır. Geçmişteki ortaklıklarda diğer bazı partilere bu istişareleri kendilerine oy amaçlı kullanmak için yaptılar. Ama bizim yapacağımız; bu birliktelikte ne üretilebilir noktasına ortak akılda birleşilecek. Ve ortak akıldan bir şeyler çıkarmayı hedefliyoruz. Artık bunları hükümetlere giren tüm partilere uygulatmamız gerekiyor”

Seçimi boykot edilmesi yönünde yapılan çağrılar ile ilgili de konuşan Manavoğlu, “sandığa gitmeyen her kişi aslında o en istemediği yapıya onay veriyor demektir” dedi. Manavoğlu, “kişinin o istemediği yapıya onay vermemek için gidip birilerinin bir şeyleri bozması gerekir. Nispeten o yapıyı bir miktar daha rahatsız edecek yeni bir yapılandırma daha minimum düzeyde gereklidir” diyerek, kendilerinin de son dönemde yapmış oldukları ziyaretlerde “sandığa gitmeyecektim ama sizden sonra fikrimi değiştim” diyenler olduğunu da dile getirdi.

Yaptıkları ziyaretlerde kişilerin şikayetlerini ve beklentilerini anlamaya çalıştıklarını söyleyen Manavoğlu, insanların kafa karışıklığını gidermekle ilgili görüşlerini ortaya koyduklarını aktardı.

Manavoğlu, ekonomiyle ilgili olarak kısa, orta ve uzun vadede yapılması gerekenleri de şöyle anlattı;

Türkiye Cumhuriyeti’ndeki finansal hareketler sonucunda ortaya çıkan dövizin değer kazanması var. Esasında bizde de pahalılığı artıran budur. Daha iyi anlaşılabilmesi için çok basit bir örnek vereyim. Tabii ki temel gıda maddesi olarak sayılmayabilir ama kedi ve köpek mamalarının KDV’si %16’dır. dün baktım bir markette kedi mamasının teneke kutu 9 TL’ydi, % 16 KDV’si var. Siz bunun KDV’sini yüzde 5 yaptığınız takdirde onun fiyatı 7 buçuğa rahat iner. Geriye kalan kısımı ise devlet başka bir yerden koyması gerekir, bu rakamlar çok büyük değil. Tüketiciye pahalılığı yansıtmamak için de yükselen fiyatları hükümet olarak fondan ve stopajı belli bir süre için azaltmaya gitmek. Durum düzelene kadar bu bahsettiğimiz gıda maddelerindeki ve benzeri temizlik eşyalarındaki KDV, fon, stopaj gibi gelirler halktan toplanmadığı takdirde tüketim ihtiyaçları fiyatları aşağı çekilir. Özellikle ithal edilen ürünlerde çok rahat çekilebilir. Yerli üründe de KDV’si yüksekse belli bir süre için KDV’yi indireceksiniz. Bunun maliyeti devlete, ne olur diye durmadan konuşuruz da devletin yaptığı hareketlerden kendisine maliyetinin ne olduğunu hesaplayan mı var. Son zamanlarda döviz arttığı için dolaylı olarak zaten bu vergilerin normal bütçede yazan rakamın çok çok üstünde toplandığını biliyor musunuz? 6 milyar gelir miktarı gösterildi 2021 bütçesi. Sene sonunda bu mahalli gelir dediğimiz vergilerin %70’i dolaylı vergilerdir. Dolaylı vergiler alışveriş yapan insanlardan alınır. Bu sene sonu göreceksiniz 6 milyar yazan kalem 8 milyarı geçecek. Bizim aslında ciddi anlamda bütçe açığımız varken, 870 milyon TL borçlanmışken savunma hibesinin yarısından fazlası hala daha Türkiye’den buraya aktarılmazken Türkiye’den gelecek olan kaynağın üçte birinin buraya aktarıldığı düşünüldüğünde biz niye maaşları ödeyebildik devlet olarak veya neden hiçbir şey sekteye uğramadı? Çünkü biz iki milyar kadar vergi toplayacağız bu sene vatandaştan. Bütçe tamamıyla farklılaşacak. Gerçekleşecek olan bütçe miktarları değişecek, özellikle de gelirler… Bu halk bu ucuzluğu hak etmez mi… Halk rahat etmeyecek mi? Bir refah getirmeyecek ama en azından halkın biraz nefes almasına sebebiyet verecek. Bir şekilde bunun Türkiye Cumhuriyeti ile buradaki sıkıntının istişare edilerek anlatılması gerekiyor. Türkiye’ye iyi bir raporlamayla buradaki gerçekleri anlatmamız gerekir. Eğer hükümete gelirsek bir raporlamayla Türkiye ile ilişkileri tekrardan olması gereken yere getirmeye çalışacağız. Türkiye ile imzalanan protokollerin içeriğinin değişmesinden ziyade yapabileceklerimizi yapmamız gerekiyor.

 

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Donald Trump ABD’nin 47. başkanı oldu

Published

on

By

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu. Trump; yasa dışı göçleri engelleyeceklerini, Panama Kanalı’nı geri alacaklarını, Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi yapacaklarını belirtti ve ABD’nin resmi politikasının kadın ve erkek olmak üzere sadece iki cinsiyeti kabul edeceğini söyledi.

ABD Başkanı Trump, 4 yıllık aranın ardından bugün Kongre’de düzenlenen törende yemin ederek görevine resmen başladı.

ABD’de 5 Kasım 2024’te yapılan başkanlık seçimlerinde Demokrat rakibi Kamala Harris’e üstünlük sağlayarak seçimleri kazanan Trump, bugün Beyaz Saray’a yeniden döndü.

ABD Yüksek Mahkemesi Başkanı Yargıç John Roberts’ın yönettiği ve dua ile başlayan törende yemin eden Trump, ülkenin 47. Başkanı olarak tarihe geçti.

Trump’ın, eşi Melani Trump’ın tuttuğu İncil’e yemin ederken el basmaması ise dikkat çekti.

Trump, “Ben, Donald J. Trump, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı görevini sadakatle yerine getireceğime ve Amerika Birleşik Devletleri Anayasasını tüm gücümle muhafaza edeceğime, koruyacağıma ve savunacağıma yemin ederim.” ifadeleriyle yemin etti.

Soğuk hava nedeniyle Trump’ın talimatıyla Kongre binası içinde gerçekleşen yemin törenine Joe Biden’ın yanı sıra eski başkanlar Barack Obama, George W. Bush ve Bill Clinton da katıldı.

“ABD’nin altın çağı başlıyor”
Trump yemin töreninin ardından yaptığı konuşmaya, “ABD’nin altın çağı şimdi başlıyor.” diye başladı.

Hükümetin güven kriziyle karşı karşıya olduğunu söyleyen Trump, yüzleştikleri zorluklar konsunda dürüst olmaları gerektiğini belirtti.

Yemin ettikten yaptığı konuşmada Trump, ülkedeki düzensiz göçmen sorununa dikkati çekerek, 2019’daki gibi yine ABD-Meksika sınırına ilişkin Ulusal Acil Durum ilan edip, yasa dışı göçleri engelleyeceğini ve bu kişileri sınır dışı edeceğini belirtti.

Trump, göçmenlerin mahkeme davalarını beklemek üzere ülkeye salınmasını ifade eden Cumhuriyetçilerin “yakala ve serbest bırak” diye tarif ettiği uygulamayı sona erdiren bir yürütme emri çıkaracağını kaydetti.

Konuşmasında düzensiz göçmenler için “suçlu” nitelemesi yapan Trump, ayrıca ABD’nin güney sınırına asker göndereceğini kaydetti.

Konuşması sık sık partililerin alkışları ile kesilen Trump, “Yakında Meksika Körfezi’nin adını Amerika Körfezi olarak değiştireceğiz.” ifadesini kullandı.

“Panama Kanalını geri alıyoruz”
ABD’nin yeni başkanı, konuşmasında daha önce gündeme getirdiği “Panama Kanalını geri alma” konusuna da değinerek Panama’nın kanal operasyonlarında tarafsızlık gerektiren anlaşmaları ihlal ettiğini savundu.

Trump, “Amerikan gemilerine aşırı ücretlendirme uygulanıyor ve hiçbir şekilde adil davranılmıyor ve buna ABD Donanması da dahil. Bunların hepsinin üstüne, Çin Panama Kanalı’nı işletiyor. Biz onu Çin’e vermedik, Panama’ya vermiştik ve geri alıyoruz.” ifadelerini kullandı.

ABD ordusunu daha da güçlendireceklerini belirten Trump, bunu yaparken “barış yapıcı ve birleştirici” olarak bir miras inşa etmek istediğini söyledi.

“En güçlü orduyu yine inşa edeceğiz”
Trump, “Tıpkı 2017’de olduğu gibi, dünyanın gördüğü en güçlü orduyu yine inşa edeceğiz. Başarımızı sadece kazandığımız savaşlarla değil, aynı zamanda sonlandırdığımız savaşlarla ve belki de en önemlisi, asla girmediğimiz savaşlarla ölçeceğiz.” diye konuştu.

Konuşmasında Mars’a Amerikan astronotlarını gönderip ABD bayrağı dikmek istediğini de belirten Trump, tekrar başkanlığa dönmesinin ABD’de imkansız gibi görünen şeylerdeki başarısının bir kanıtı olduğunu söyledi.

Hükümetin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programlarını sona erdirmek için politikalar imzalayacağını da belirten Trump, “Bu hafta, ırk ve cinsiyeti kamusal ve özel yaşamın her alanına sosyal mühendislik olarak yerleştirmeye çalışan politikalara da son vereceğim. Liyakate dayalı bir toplum oluşturacağız.” ifadelerine yer verdi.

“Ulusal Enerji Acil Durumu ilan edeceğim”
Ekonomi alanında atacağı adımlara da değinen Trump, kabine üyelerine rekor düzeydeki enflasyonu yenmek ve fiyatları düşürmek için ellerindeki geniş yetkileri kullanma talimatı vereceğini ifade etti.

Trump, ABD’nin enerji üretimini artıracaklarına işaret ederek, “Bugün Ulusal Enerji Acil Durumu ilan edeceğim.” dedi.

Elektrikli araç zorunluluklarını da iptal ederek otomobil endüstrisini “kurtaracaklarını” vurgulayan Trump, Amerikan otomobil işçilerine verdiği sözü tutacağını da dile getirdi.

Trump, ülkenin ticaret sistemini derhal gözden geçirmeye başlayacağını belirterek, “Diğer ülkeleri zenginleştirmek için vatandaşlarımızı vergilendirmek yerine, vatandaşlarımızı zenginleştirmek için yabancı ülkelere tarife uygulayacağız.” diye konuştu.

Tarifeler, harçlar ve yabancı kaynaklardan sağlanan gelirleri toplamak için “Dış Gelir İdaresini” kuracaklarını kaydeden Trump, ayrıca yönetiminin “Hükümet Verimliliği Departmanını” kuracağını da anımsattı.

Hükümetin resmi politikası: Sadece iki cinsiyet var
ABD Başkanı Trump, “Bundan böyle Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin resmi politikası, kadın ve erkek olmak üzere sadece iki cinsiyetin var olduğudur” diye konuştu.

Törene birçok ünlü isim katıldı
Öte yandan Trump’ın yemin törenine Amerikalı milyarderler Tesla ve SpaceX’in sahibi Elon Musk, Amazon’un sahibi Jeff Bezos, Meta’nın Üst Yöneticisi Mark Zuckerberg, Apple’ın Üst Yöneticisi Tim Cook ve Google’ın Üst Yöneticisi Sundar Pichai gibi isimler katıldı.

Devamını Oku

Dünya

Fidan, AB Komisyonu üyesi Lahbib ile görüştü

Published

on

By

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetiminden sorumlu üyesi Hadja Lahbib ile görüştü.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve AB Komisyonunun Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetiminden sorumlu üyesi Lahbib ile Bakanlık’ta yaptıkları görüşme sonrası açıklamalarda bulundular.

Lahbib’in Ankara ve Gaziantep’te temaslarda bulunduğunu hatırlatan Fidan, Lahbib ile Belçika Dışişleri Bakanlığı döneminden tanıştığını kaydetti.

Fidan, Lahbib ile özellikle Filistin konusunda yoğun mesai yaptığını kaydederek, “Bu meselede büyük olumlu katkısı olan hem siyasetçi, hem bakan.” ifadesini kullandı.

Lahbib’in şimdi Türkiye’yi AB Komiseri olarak ziyaret ettiğini anımsatan Fidan, “Bizim özellikle kendilerinin görev alanına düşen konularda Avrupa Birliği’nin, Türkiye’deki deprem sonrası yapmış olduğu yardımlar, destekler ve projelerle ilgili tabii ki teşekkürlerimizi her zaman iletiyoruz.” dedi.

Bakan Fidan, bu konudaki çalışmaların devam edeceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Avrupa Birliği’nin, deprem sonrası yaraların sarılmasındaki ortaya koyduğu projeler ve diğer çalışmalar bizim ana gündem maddelerimizi oluşturuyor. Ayrıca, kendileri dün Suriye’yi ziyaret ettiler. Avrupa Birliği’nin özellikle Suriye’deki insani ve kalkınmayla ilgili sorunları yönetmede ne türden yardımları olabilir ona yönelik gözlemlerini yaptılar. ”

Fidan, bu konuda Türkiye’nin perspektifinin iletildiğine dikkati çekerek, “Amacımız o ki Suriye’nin yeni dönemde yaptırımlardan kurtularak normal bir ekonomiye kavuşması, ekonomik ortamın ve yeniden yapılanmanın, yeniden kalkınmanın giderek daha iyiye gitmesi ve milyonlarca yerinden edilmiş mülteci kardeşlerimizin huzurlu ve güvenli bir şekilde evlerine dönebilmeleri. Bu konuda da kendileriyle çalışmaya devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

– Türkiye halen aday ülke ve AB’nin kilit bir ortağı

Fidan’a teşekkür ederek ve Türkiye’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek konuşmasına başlayan Lahbib de “Türkiye halen aday ülke ve AB’nin kilit bir ortağı.” dedi.

Lahbib, AB’nin sivil koruma mekanizması çerçevesindeki güçlü işbirliğine işaret ederek, “Türkiye bu mekanizma içerisinde çok kıymetli ve aktif bir ortak.” değerlendirmesini yaptı.

Geçen hafta Şam’a yaptığı ziyaretle Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye’yi ziyaret eden ilk AB Komisyonu üyesi olduğunu belirten Lahbib, ziyareti kapsamında Suriye’deki yeni yönetim ve sivil toplumla bir araya geldiğini aktardı.

Lahbib, “Bölgede jeopolitik açıdan bir karmaşa hakim ve AB açısından Türkiye ile birlikte çalışmak çok büyük önem arz ediyor. Bu çerçevede buradaki duruma yeterli bir müdahalede bulunmak ve uluslararası camianın yardım çalışmalarını aktarmak bizim için önemli.” dedi.

“Suriye’de başarılı bir geçiş süreci istiyoruz.” ifadesini kullanan Lahbib, ülkedeki çeşitli toplulukların ve tüm Suriyelilerin “değer gördüğü ve benimsendiği bir geçiş süreci” olmasını istediklerini dile getirdi.

Lahbib, “Aynı zamanda güvenli, gönüllü, insan onuruna yakışır bir geri dönüş sürecinin başlatılmasını istiyoruz.” diye konuştu.

– “İnsanlık krizi milyonlarca Suriyeli etkilemeye devam ediyor”

Türkiye’nin iç savaşın başlamasından bu yana Suriyeli mültecilere yaptığı yardımlara işaret eden Lahbib, “Türkiye’nin yıllar içerisinde mültecilerle ilgili attığı adımlar ve sunduğu destekler hayati önem taşıdı. AB de bu çerçevede çok büyük destekler sağladı ve halen destek sağlamaya devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Lahbib, Suriye’deki sivillerin ihtiyaçlarına cevap olarak AB’nin 235 milyon avroluk yardım paketini duyurduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:

“İnsanlık krizi milyonlarca Suriyeli’yi etkilemeye devam ediyor ve AB bu çerçevede bu ızdırabı azaltmak için, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışmaya devam edecek. Türkiye insani yardım koridorların oluşturulması açısından çok büyük bir role sahip. AB’nin Suriye’ye acil yardım ulaştırmasında çok önemli bir rol oynuyor.”

– “(Gazze’de) Ateşkesin uygulanmaya devam edilmesi gerekiyor”

Lahbib, Gazze’de İsrail ile Hamas arasında varılan ateşkes ve esir takası anlaşması sayesinde esirlerin serbest bırakıldığını ve “uzun bir aradan sonra ilk kez insani yardımların ulaştırıldığını” belirtti.

Ateşkesin uygulanmaya devam etmesi gerektiğinin altını çizen Lahbib, “Böylelikle bütün esirler serbest bırakılsın ve Gazze’ye insani yardım ulaştırılmaya devam etsin ki bu insanlık dramı, insanların yaşadığı bu ızdırap sona erebilsin.” diye konuştu.

Devamını Oku

Dünya

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu

Published

on

By

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, seçilmiş Başkan Yardımcısı JD Vance’in yemin etmesinin ardından Yüksek Mahkeme Başkanı Yargıç Roberts’ın huzurunda yemin etti.

Geleneksel kilise ayini sonrası Beyaz Saray’da geleneksel çay içme seremonisinde Joe Biden ile buluşan ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump, kongre binasında açılış konuşmaları ve seçilmiş Başkan Yardımcısı JD Vance’in yemin etmesinin ardından Yüksek Mahkeme Başkanı Yargıç John Roberts’ın huzurunda yemin etti.

Donald Trump, Kongre’deki törende yemin ederek resmen ABD’nin 47. başkanı oldu.

Devamını Oku

Trending

Reklam