Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

“MARAŞ ÇANTADA KEKLİK DEĞİLDİR”

Published

on

Milli mücadele yıllarında şehit edilen Beyarmudu şehitleri bugün düzenlenen törenle anıldı.

Törene katılan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Güvenlik Konseyi’nin “Rum-Yunan ikilisinin dürtmesiyle” kararlar almasını sorgulamak gerektiğine işaret ederek, “Bütünlüklü bir çözüm olacaksaydı Maraş’ın bir düşünce olduğunu ancak fırsatların kaçırıldığını ve Maraş’ın çantada keklik olmadığını” dile getirdi. Beyarmudu şehitleri için anıt önünde düzenlenen anma törenine, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yanı sıra Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Sezai Öztürk, Güvenlik Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Zorlu Topaloğlu, Beyarmudu Belediye Başkanı İlker Edip, Milletvekili Zorlu Töre ve şehit yakınları katıldı.Tören, protokol sırasına göre anıta çelenklerin konulmasıyla başladı. Saygı atışı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı eşliğinde bayrakların göndere çekildiği törende, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar konuşma yaptı. Cumhurbaşkanı Tatar, Beyarmudu Belediyesi’ne teşekkür ederek, milli mücadele yıllarında şehit olan 6 Beyarmudu şehidinin anısına yapılan anıtın, verilen mücadele ve şehitlerin anısına çok büyük anlam ifade ettiğini belirtti ve tüm şehitlere rahmet diledi, şükranla andı. Cumhurbaşkanı Tatar, “Şehitlerimizi unutmadık unutmayacağız” diyerek, “Kıbrıs’ta bir anlaşma olacaksa Kıbrıs Türk halkını 1974 öncesine götürmeyecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin vazgeçilmez garantörlük hakkıyla sağlam bir anlaşma olması gerektiğine” işaret etti.Cumhurbaşkanı Tatar, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı ile Kurban Bayramı kutlamaları için ülkeye gelen Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve geniş ekibiyle iki bayramı birlikte kutladıklarını ifade ederek, “Kıbrıs’ta yıllardır özlediğimiz egemenlik temelinde iki devletli bir anlaşmanın Türkiye Cumhuriyeti’nin de resmi siyaseti olduğunu en resmi ağızlardan tarihe not etmiştir” dedi. Kıbrıs’ın bir ortaklıkla sürdürülemeyeceği çünkü karşı tarafın bir ortaklık niyetinin olmadığını ifade eden Tatar, Anavatan Türkiye’nin tam desteğiyle yeni bir siyasetle egemen eşitlik temelinde yan yana yaşayan iki devletin işbirliği vizyonuyla yola devam ettiklerini kaydetti. Cumhurbaşkanı Tatar, “egemenliğimizi hiç bir zaman pazarlığa açmıyoruz” ifadesini kullanarak, tarihten gelen hakları olan egemenlik haklarını, verdikleri mücadele sonucu elde ettiklerini, tüm şehitlerle ve çekilen acılarla egemenlik ve devletin var olduğunu vurguladı.Maraş açılımına da değinen Cumhurbaşkanı Tatar, yıllardır, “bir anlaşma olursa Maraş’ın iadesi olacak” gibi bir beklenti içerisinde olunduğunu ancak çok fırsatların masaya gelmesine rağmen karşı tarafın iyi niyetini ortaya koyamaması nedeniyle bir anlaşma olmadığını anımsattı. “47 yıldır kapalı olan Maraş’ın insanlığa açılması gerekiyordu. O, yapılmıştır” diyen Tatar, son alınan kararla, yüzde üç buçuk bölümde, sivil idareye dönüştürülmesiyle, “mal ve hak sahiplerinin orada yerleşebileceklerine” dair bir mesaj olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Tatar, Vakıflar İdaresi’nin elindeki belgelerin, Maraş’ın ata yadigarı topraklar olduğunu gösterse de uluslararası hukuk bakımından 1974 tapularının tanındığını ve bunun kararını da uluslararası hukukun tanıdığı Taşınmaz Mal Komisyonu’nun vereceğini söyledi.KKTC devleti olarak uluslararası hukuka ters düşecek bir uygulama içerisinde olmadıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Tatar, 47 yıldan sonra yatırım sahiplerinin de kendi haklarını bulabilmeleri için onlara bir yol gösterme adına düzenlemelerin yapıldığını ifade etti.BM Güvenlik Konseyi’nin Rum-Yunan ikilisinin dürtmesiyle kararlar almasını sorgulamak gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, esas olanın mağduriyetlerin önlenmesi olduğunu belirtti. Tatar, “bütünlüklü bir çözüm olacak” ihtimaline karşı Maraş’ın bir düşünce olduğunu ancak fırsatların kaçırıldığını ve Maraş’ın çantada keklik olmadığını dile getirdi. Doğu Akdeniz’deki gelişmeler dikkate alındığında, Kıbrıs’ın artık eski Kıbrıs olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, Anavatan Türkiye ile geliştirilen siyasetle Mavi Vatan’da artık KKTC’nin daha da güçlenerek, Kıbrıs Türk halkının geleceği bakımından egemenliği ve toprak bütünlüğüyle, halktan da alınan destekle yeni bir aşamada olunduğunu kaydetti. Tatar, bu çerçevede onurlu, şerefli bir siyasetin sürdürüldüğünü kaydetti. Tören, din görevlisi tarafından şehitler için dua okunmasıyla sona erdi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

11 İnönülü şehit düzenlenen törenle anıldı

Published

on

By

İnönü şehitleri düzenlenen törenle anıldı.

1958-1963 ve 1974 yıllarında şehit edilen 11 İnönülü için düzenlenen tören protokol sırasına göre şehitler anıtına çelenklerin konmasıyla başladı.

Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve 3 el saygı atışı yapılarak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Törende Öykü Zort “ Bu Vatan Kimin?” isimli şiiri okudu.

Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif törende yaptığı konuşmada, milli mücadele yıllarında İnönü köyünün 11 evladını toprağa verdiğini anımsatarak, şehitleri rahmetle andı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 1974’ten önce ekmeğini kazanmak için işine giderken bir çok Kıbrıslı Türk’ün şehit edildiğini hatırlatarak, Rumların Kıbrıs Türkünü yok etmek için sistematik saldırılarda bulundu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının kahramanca ülkesini ve halkını savunduğunu dile getiren Tatar, “1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında Anavatan Türkiye’nin desteğiyle KKTC olarak dünyada haklı yerimizi alırken tüm bunları şehitlerimize borçluyuz” dedi.

Tatar, “Kıbrıs Türk halkının en az Rumlar kadar bu topraklarda hakkı vardır. Devletimizin kabul görmesi, egemenliğimizin tanınması gerekiyor, ancak o zaman adil kalıcı bir çözüm olur” dedi.
New York’ta da bu gerçekleri paylaşacağını ifade eden Tatar, bu kadar bedel ödeyen bir halkın egemenlik ve tanınma hakkı olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğunu vurgulayan Tatar, bir anlaşma olacaksa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin o anlaşmanın bir parçası olacağını söyledi.

Tören duaların okunmasıyla sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü kutladı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32’nci kuruluşu yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar yazılı mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türk Halkı için Türksoy teşkilatı büyük önem taşımaktadır. Kültürden sanata, edebiyata, tarihe, müziğe, farklı gelenekleri, örf ve âdetleri bir çatı altında toplayan TÜRKSOY’un 1993 yılından beri yaptığı çalışmaları buradan bir kez daha hürmetle selamlarım.

Türk Devletleri arasında 32 yıl önce kardeş halkların ortak iradesiyle temelleri atılan Türksoy, geçen zaman içinde Türk Dünyası’nın kültürel buluşma köprüsü olmuştur.

TÜRKSOY teşkilatının KKTC’ye gösterdiği ilgi alaka sonucunda, KKTC haksız bir şekilde maruz kaldığı birtakım engellemeleri kültür ve sanat alanında aşmıştır. TÜRKSOY’un bizlere açtığı kapı ve köprüler vasıtasıyla Kıbrıs Türk Halkının kültürü, sanatı, müziği, edebiyatı, örf ve âdetleri dünyaya ulaşmıştır. Çeşitli ülke ve şehirlerde, kültür ve sanatın farklı dallarında yapılan etkinliklerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin temsilcilerine kültür ve sanatlarını paylaşma fırsatı verilmiştir. Bu bakımdan da TÜRKSOY’a teşekkürlerimi iletiyorum.

KKTC ve TÜRKSOY iş birliği çerçevesinde bundan sonraki süreçte de Kıbrıs Türk Halkının kültür ve sanat insanlarının Türk Dünyası mümtaz şahsiyetleri arasında anılması ve ilan edilmesi bizler için de bir ilham kaynağı olacaktır. Dolayısıyla şimdiden sizlerin yapacağı çalışmalar için bir kez daha teşekkür diyorum.

Türk Halkları arasındaki kardeşlik bağları büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın KKTC Halkı için aynı soydan gelen, aynı milletin evlatları olduğunu, gönül birliği, gelenek ve görenek, ortak kültür, ortak tarih ve ortak dil temelinde hiçbir farklılığının bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk halklarının ortak kültürel mirasını yaşatma, tanıtma ve gelecek kuşaklara aktarma idealiyle kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Özcenk’ten DAÜ-SEN’e çağrı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı Dr. Erdal Özcenk, sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan asılsız açıklamaların zarar verici bulduğunu vurgulayarak, DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yönetimini kamuoyu üzerinden değil, üniversitenin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet etti.

“DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir” vurgusu yapan Özcenk, “Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir” dedi.

Erdal Özcenk’in açıklaması aynen şöyle:

“1979 yılında kurulan ve 1986’da devlet üniversitesi statüsünü kazanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, bölgenin en köklü ve saygın yükseköğretim kurumlarından biridir. Uluslararası düzeyde akredite olmuş programları, seçkin akademik kadrosu ve çok kültürlü öğrenci yapısıyla DAÜ, bugüne kadar on binlerce mezun vermiş ve KKTC’nin dünyaya açılan bilimsel yüzü olmuştur.

DAÜ’nün varlığı ve başarısı, başta Gazimağusa olmak üzere ülke genelinde ciddi bir ekonomik ve sosyal katkı yaratmaktadır. Binlerce öğrencinin ve personelin oluşturduğu bu büyük yapı, yerel esnaftan konaklama sektörüne, ulaşımdan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede KKTC ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz aynı zamanda ülkemizin tanıtımına, uluslararası platformda bilinirliğine ve itibarına da büyük değer katmaktadır.

Ancak bölgemizin içinde bulunduğu hassas coğrafi konum (özellikle Ortadoğu’daki süregelen savaşlar) ülkemize olan öğrenci başvurularını olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde, yükseköğretimin itibarı daha da önem kazanmışken, köklü ve güvenilir yapısıyla DAÜ’nün varlığı çok daha kritik bir hal almıştır.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamında devlet üniversiteleri bulunmakta ve bu üniversiteler, ülkelerinin bilimsel gelişimi, gençliğin eğitimi ve toplumsal ilerleme açısından vazgeçilmez yapılardır. KKTC hükümetlerinin de DAÜ’ye bugüne kadar verdiği katkı ve desteğin değerli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üniversitemizin yaşaması ve eğitim kalitesinin daha da artırılması için gereken her türlü desteğin bundan sonra da verileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu süreçte, DAÜ-SEN Başkanı tarafından sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan açıklamaları son derece talihsiz ve kurumumuza zarar verici bulduğumu vurgulamak isterim. Öğrenci kayıtlarının devam ettiği, üniversitemizin geleceği açısından hayati öneme sahip bu dönemde yapılan asılsız ve temelsiz açıklamalar, kurum aidiyeti ve sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır.

DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir. Üniversitemize ilişkin görüş ve eleştirilerin, kurumun kendi içindeki platformlarda, akademik teamüller ve karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. KKTC’deki tüm siyasi görüşlerin de DAÜ’nün kurumsal yapısına zarar verebilecek yaklaşımlardan uzak durmaları ortak sorumluluğumuzdur.

Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir.

DAÜ-SEN yönetimini, kamuoyu üzerinden değil, üniversitemizin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet ediyorum. Kurumun geleceğini birlikte konuşmak ve geliştirmek, hepimizin ortak görevidir.”

TAK

Devamını Oku

Trending

Reklam