Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

“Mart ayı hava sıcaklığı, son 46 yılın en düşük seviyesinde”

Published

on

Meteoroloji Dairesi Müdürü Raif İlker Buran, bu yıl Mart’ta neredeyse tüm ay, sıcaklıların mevsim normalleri olan 20 santigrat derecenin altında seyrettiğini belirtti. Buran,  bu yıl mart ayında mevsim ortalama sıcaklıkların son 46 yılın “en düşük” seviyesinde seyrettiğini açıkladı.

Buran, “Mart ayında sıcaklıklar mevsim normallerinin (20 °C) altında seyrediyor. Geçmiş yıllara baktığımız zaman neredeyse ayın tamamında normalinden düşük sıcaklıkların yaşandığı bir yıl yok. İlk kez yaşıyoruz” dedi.

Buran, Kıbrıs genelinde 13 Mart’ta yaşanan kar yağışının, son 46 yılın mart ayında ada genelinde meydana gelen ikinci kar yağışı olduğunu söyledi.

13 Mart’ta yaşanan kar yağışını iklim değişikliğine bağlamanın “yanlış” olacağı görüşünü paylaşan Buran, Meteoroloji Dairesi’nin iklim değişikliğinin ada üzerindeki etkilerini izleme çalışmalarının devam ettiğini belirerek, iklim değişikliğinin; kısa süreli şiddetli yağışlar, şehir selleri, şiddetli rüzgâr ve fırtınalar, kurak dönemler ve toz taşımı olarak bölgemizde etkilerini hissettirdiğini söyledi. Buran, bu aşırı iklim olaylarının “her yıl sayısını ve şiddetini artırmakta” olduğunu belirtti.

Buran, Meteoroloji Dairesi’nin 2021 İklim Değerlendirme Raporu’nda, “2021 yılı ortalama sıcaklıklarının 1991-2020 normalinin 0.7 santigrat derece üzerinde olduğu ve 3’üncü en sıcak yıl olduğu” tespitinde bulunulduğunu açıkladı.

Ayrıca Buran, Meteoroloji Dairesi uzmanlarınca 2010’da yapılan çalışmada, 2011–2040 dönemini kapsayan periyotta iklim değişikliğine bağlı olarak KKTC ortalama sıcaklıklarında; ilkbahar mevsiminde 0.5 °C’ye, kış mevsiminde 1.0 °C’ye, yaz mevsiminde 1.0 °C’ye ve sonbahar mevsiminde de 1.3 °C’ye varan artış öngörülmekte olduğunu söyledi. Buran, bu çalışmalarda, kış mevsimi yağışlarında yüzde 50’ye varan azalma öngörülmekte olduğunu da kaydetti.

Meteoroloji Dairesi Müdürü Buran ile, Kıbrıs genelinde 13 Mart’taki kar yağışı ile son yıllarda ülkede yaşanan şiddetli sağanak yağışlar, şiddetli rüzgar ve fırtına, kuraklık, aşırı sıcaklar gibi aşırı iklim olayları ve bu aşırı iklim olayları üzerinde iklim değişikliğinin olası etkileri hakkında konuştuk.

“BU MART AYINDA MEVSİM ORTALAMA SICAKLIKLARI SON 46 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYESİNDE”

Türk Ajansı Kıbrıs’a (T.A.K.) değerlendirmelerde bulunan Buran, bu yıl mart ayında sıcaklıların mevsim normalleri olan 20 santigrat derecenin altında seyrettiğini belirterek, bu yıl mart ayında mevsim ortalama sıcaklıkların son 46 yılın “en düşük” seviyesinde seyrettiğini açıkladı.

Buran, “Mart ayında sıcaklıklar mevsim normallerinin (20 °C) altında seyrediyor. Geçmiş yıllara baktığımız zaman neredeyse ayın tamamında normalinden düşük sıcaklıkların yaşandığı bir yıl yok. İlk kez yaşıyoruz” dedi.

“13 MART’TA KAR YAĞIŞI, SON 46 YILIN MART AYINDA ADA GENELİNDE MEYDANA GELEN İKİNCİ KAR YAĞIŞI OLDU”

Buran, 1976-2022 yılları arasında mart ayında meydana gelen kar yağışlarına bakıldığında, 13 Mart Pazar günü ülke genelinde etkili olan kar yağışının son 46 yılın mart ayında ada genlinde meydana gelen ikinci kar yağışı olduğunu; ilk kar yağışının ise 2-3 Mart 1980 tarihinde kaydedildiğini söyledi.

Ancak Buran, “En soğuk mart ayını yaşadığımızı söyleyemeyiz. Çünkü geçmiş yıllara baktığımızda kar yağışının olduğu günlerde günlük en yüksek sıcaklık değerleri 8 °C ile 9 °C seyrediyor” dedi. Buran, 10 Nisan 1997’de ada genelinde kar yağışı yaşandığını da anımsattı.

“Kıbrıs genelinde 13 Mart’ta yaşanan kar yağışını küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine bağlamak yanlış olur” diyen Buran, “Bu gibi olaylar atmosferik sirkülasyon içerisinde bölgemizi etkileyen hava kütlelerine bağlıdır. Hava kütlesi bölgemizi terk ettiği zaman normale dönüyorsak bunu iklim değişikliğine bağlayamayız. Örnek verecek olursak 10 Nisan, 1997 de yine ülke geneline kar yağdı. O zaman iklim değişikliğinden kimse bahsetmiyordu, birçoğunun haberi bile yoktu” diye konuştu.

EN YÜKSEK SICAKLIK 46.6 °C İLE 2010’DA BAŞKENT’TE; EN DÜŞÜK SICAKLIK İSE -5.4 °C İLE 1992’DE ALEVKAYASI’NDA KAYDEDİLDİ

Buran, 1991-2020 yılları arasında aylık en yüksek sıcaklığın Ağustos 2010’da 46.6 °C ile Lefkoşa’da; en düşük sıcaklığın ise Şubat 1992’de -5.4 °C ile Alevkayası’nda kaydedildiğini söyledi.

Buran, 1991–2020 yıllarına ait meteorolojik parometreler incelendiği zaman “aylık en yüksek ve en düşük sıcaklık” değerlerine ilişkin şu verileri paylaştı:

Ocak: En yüksek 25.0 °C 02/01/2010 Güzelyurt; En Düşük -3.9 °C 22/01/2010 Gazimağusa

Şubat: En yüksek 28.8 °C 16/02/2016 Güzelyurt, En Düşük -5.4 °C 25/02/1992Alevkaya

Mart: En yüksek 34.6 °C 23/03/2018 Güzelyurt, En Düşük -3.2 °C 20/03/1992 Alevkaya

Nisan: En yüksek 38.1°C 23/04/2008 Lefkoşa, En Düşük -1.8 °C 10/04/1997 Alevkaya

Mayıs: En yüksek 44.2 °C 19/05/2020 Geçitkale, En Düşük  4.0 °C 04/05/1992 Geçitkale

Haziran: En yüksek 45.0 °C 29/06/2007 Lefkoşa, En Düşük  8.9 °C 02/06/1991 Güzelyurt

Temmuz: En yüksek 45.3 °C 02/07/2017 Geçitkale, En Düşük 12.0 °C 01/07/2000 Alevkaya

Ağustos: En yüksek 46.6 °C 01/08/2010 Lefkoşa, En Düşük 14.0 °C 04/08/1991 Alevkaya

Eylül: En yüksek 45.8 °C 04/09/2020 Geçitkale, En Düşük 9.3 °C 30/09/1992 Güzelyurt

Ekim: En yüksek 39.6 °C 07/10/2020 Lefkoşa, En Düşük 4.0 °C 30/10/2003 Ercan

Kasım: En yüksek 33.2 °C 03/11/2004 Geçitkale, En Düşük -0.4 °C 26/11/1995 Güzelyurt

Aralık: En yüksek 28.7 °C 04/12/2010 Güzelyurt, En Düşük -3.2 °C 25/12/1992 Güzelyurt

MEHMETÇİK, 24 SAATTE 340 KG YAĞIŞ İLE EN FAZLA YAĞIŞ ALAN BÖLGE

Daire’nin 1976–2021 yılları arasında 24 saatlik maksimum yağış verilerine göre, en fazla yağış genellikle Karpaz bölgelerinde kaydedilirken, 1985’te Girne ve 1995’te de Alsancak en fazla yağış alan bölgeler oldu. Aynı dönemde en fazla yağış 340 kilogram (kg) ile 2005’te Mehmetçik’te kaydedildi. Mehmetçik’i, 325 kg ile Zafer Burnu (08/02/2010), 248 kg ile Alsancak (22/02/1995), 246 kg ile Selvilitepe (06/12/2018), 240 kg ile Ziyamet (17/12/1987), 229 kg ile Mehmetçik (19/01/2010), 215 kg ile Girne (31/01/1985) ve 200 kg ile Dipkarpaz (02/12/1992) takip etti.

“2021 YILI; 3’ÜNCÜ EN SICAK YIL”

Meteoroloji Dairesi Müdürü Buran, Birleşmiş Milletler bünyesindeki Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) Şubat 2022’de yayınlandığı son raporuna göre küresel (okyanuslar ve karalar) ortalama sıcaklığın sanayi devrimi öncesine göre 1.1°C arttığını ve Akdeniz havzasındaki ülkelerin iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek ülkeler olduğunun son IPCC raporunda tekrardan vurgulandığını belirtti.

Buran, “Bizim her yıl hazırladığımız yıllık iklim değerlendirme raporunda, 2021 yılının (ortalama sıcaklık 20.2 °C), 1991-2020 normalinin (19.5°C) 0.7 °C üzerinde olduğu ve 3’üncü en sıcak yıl olduğu tespit edilmiştir” ifadelerinde bulundu. Buran, en sıcak yılın 2018 (ortalama sıcaklık 20.5 °C) ve ikinci en sıcak yılın ise 2010 (ortalama sıcaklık 20.3 °C) olarak tespit edildiğini de ifade etti.

Buran, Daire uzmanlarınca 2010’da yapılan çalışmada yer alan bazı tespitlere ilişkin şunları söyledi:

“Dairemiz uzmanları tarafından yapılan çalışmada; 2011–2040 dönemini kapsayan periyotta iklim değişikliğine bağlı olarak KKTC ortalama sıcaklıklarında; ilkbahar mevsiminde 0.3 °C – 0.5 °C, kış mevsiminde 0.5 °C–1.0 °C, yaz mevsiminde 0.5°C–1.0 °C ve sonbahar mevsiminde 1.1°C–1.3°C artış öngörülmektedir. Kış mevsimi yağışlarında %10 ile % 50 arasında azalma öngörülmektedir. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin bölgemizde ortaya çıkan en belirgin etkilerinin, yıllık toplam yağış miktarları belirgin artış göstermese de kısa süreli şiddetli yağışlar, şehir selleri, şiddetli rüzgar ve fırtınalar, kurak dönemler ve toz taşımının her yıl sayısı ve şiddeti artmaktadır.”

“BÖLGESEL İŞ BİRLİKLERİNİN BİLGİ PAYLAŞIMI OLMASI GEREKİR”

Buran, devamla şunları kaydetti:

“Meteoroloji Dairemizin iklim değişikliği üzerindeki etkileri izleme çalışmaları devam ediyor. Fakat bu gibi çalışmalar tek başına yürütebileceğimiz çalışmalar değildir. Bölgesel iş birliklerinin bilgi paylaşımının olması gerekir. Dünya Meteoroloji Teşkilatı’nın siyasetten bağımsız olarak tüm ülkelerin Meteoroloji Kurumlarını tanıması ve katkıda bulunması gerekir. Bizler tüm çalışmalarımızı TC Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün iş birliği ve katkısı ile yürütüyoruz. Bunun yanında Türk Devletleri Meteoroloji Birliği’nin kurulmasına katkı koyuyoruz ve ortak çalışma toplantılarına katılıyoruz.”

“İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİ İZLEME BİR DEVLET POLİTİKASI OLMALI”

Buran, iklim değişikliği konusunda bir devlet politikası olması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu:

“İklim değişikliğini izlemenin bir devlet politikası olması gerekir. Bunu başarabilmek için dairemizin kadrolarının ve teknolojik altyapısının güçlendirilmesi yanında Çevre ve Şehirciliğin de içinde olduğu Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın kurularak Meteoroloji Dairesi’nin de o bakanlığa bağlanması gerekir.

SICAKLIK ARTIŞI YAĞIŞ AZLIĞININ ÜLKEMİZDEKİ ETKİLERİ

Buran, iklim değişikliğinin ülke üzerindeki etkilerine ilişkin, “Ortalama sıcaklıklardaki artış ve yağış azlığı (meteorolojik, tarımsal ve hidrolojik kuraklık) ülkemizde yetişen ürünlerin rekoltesinin düşük seviyelerde kalmasına belki de hiç yetişmemesine, su kıtlığına, orman yangınları ve doğal bitki örtüsünün yok olması sebebi ile sellerdeki artış ve beraberinde can ve mal kayıplarının yaşanmasına, yaşanacak sıcak hava dalgaları nedeni ile toplumun iş gücünün düşmesine, üretimden kopmasına ve turizm sezonunun bahar aylarına kaymasına ve kısalmasına sebep olacağı düşüncesindeyim” dedi.

 

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam