Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis devam ediyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi’nin “Kamu İhale (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın geneli üzerindeki görüşmeleri, saat 19.30 itibarıyla devam ediyor.

CTP Milletvekili Ürün Solyalı söz alarak, yönetim şekli despotik olarak ve paylaşımcıların görüşleri alınmadan yapılan metni tartışmaya devam ettiklerini söyledi.

Solyalı, elektrik ve sudan bahsedilen yasada Kıbrıslı Türklerin söz sahibi olamadıkları günlerden geçildiğini kaydetti.

Meclis’e getirilen yasanın genel gerekçisini okuyan Solyalı, mevcut yatırım yapan büyük şirketlere ihalesiz yatırım imkanı verileceğini dile getirerek, bunun toplum yararının hilafına olduğunu belirtti.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun konuşmasına atıfta bulunun Solyalı, bu yasanın diğer yasalardan daha öncelikli olup olmadığını sordu ve toplumun kandırılmamasını istedi.

Hükümetin bugünü inat, ısrar ve mobing ile geçirme derdinde olduğunun farkında olduklarını kaydeden Solyalı, konuşularak özerk bir Kıb-Tek yaratılması gerektiğini belirtti.

15 yıl süreyle AKSA ile sözleşme yapma heyecanını anlayamadıklarını söyleyen Solyalı, Başbakan’ın El-Sen ile kaç gündür neden görüşmediğini sordu.

Yasayı topluma rağmen geçirmekten vazgeçilmesini isteyen Solyalı, yasanın tekrar görüşülerek enerji ve yeşil politikalara uyup uymadığının komitede tartışılması gerektiğini kaydetti.

Hiç projeksiyon ortaya konmadan yapılması istenenlerin uygun olmadığını dile getiren Solyalı, yatırım yapma fırsatı varken Kıb-Tek’e neden yatırım yapılmadığını sordu.

Bu yasanın imzalanmasından vazgeçilmesi gerektiğini söyleyen Solyalı, “Soğukkanlı katil gibi memleketi cinayetle öldürüyorsunuz. Bu iş burada bitmez. Sayın Tatar’ın imzalama noktasında geri durmasına kadar gider. Süreç bitmeyecek…” ifadelerini kullandı.

UBP Milletvekili Hakan Dinçyürek söz alarak kürsüden sarf edilen sözleri geri almasını istedi.

Solyalı da “Soğukkanlı katil gibi memleketi cinayetle öldürüyorsunuz.” ifadelerini tekrar etti.

Dinçyürek de Solyalı’yı kınadı.

Daha sonra CTP Milletvekili Ceyhun Birinci de söz alarak, Meclise ivedi ve gizli Kamu İhale Yasası ile alakalı yasa geldiğini ve talimat alarak hareket edildiğini söyledi.

Ülkeyi seven ve gailesi olan insanlara saygılı olduklarını dile getiren Birinci, bakanların ve Başbakan’ın farklı konuştuğunu söyledi.

İlgili örgütlerin görüşü alınmadan yasanın alelacele geçirilmeye çalışıldığını dile getiren Birinci, vatandaşın zor günler yaşadığı günlerde rant sağlamak için çalışmalar yapıldığını savundu.

Kıb-Tek’in batırılarak birilerine peşkeş çekilmeye çalışıldığını söyleyen Birinci, iki gündür bu kürsüden birçok konuşma yapıldığını ve “Yeter bu rant … Gına geldi” ifadelerini kullandı.

Bu yasa tasarısının geri çekilmesi gerektiğini dile getiren Birinci, “Bu yanlışı bu kötülüğü tarihe geçecek şekilde yapmayın.” dedi.

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları da söz alarak, hükümete “atama hükümet” dedi.

Hamzaoğulları, kurultayda en az oyu alan birisinin Başbakanlığa getirilmesinden dolayı hükümetin “atama hükümet” olduğunu savunarak, AKSA’yı ülkeye UBP’nin getirdiğini kaydetti.

AKSA’nın ülkeye geldiğindeki durumunun değiştiğini dile getiren Hamzaoğulları, şirketin şu anda zenginlerin arasında yer aldığını söyleyerek, Kıbrıs Türk halkına karşı kişiye özel yasa yapılmasının doğru olmadığını belirtti.

CTP Milletvekili Filiz Besim de, yapılan yasayı tabii ki eleştireceklerini ve bu yasanın bilim ışığında düzenlenmesi için de karşı çıkacaklarını kaydetti.

Kıb-Tek’in herkesin alınteriyle kurulduğunu ve çalışanlara sahip çıkılması gerektiğini dile getiren Besim, “Karşımızda öyle bir hükümet vardır ki çamkese böceği ile bile baş edemiyor.” dedi.

Kurumlara sahip çıkılarak geleceğe bırakılması gerektiğini dile getiren Besim, köklü UBP’nin bu yapıyı kendine yakıştırıp yakıştırmadığını sordu.

CTP Milletvekili Ongun Talat da, bugün birçok konu konuşulduğunu fakat aldığı cevapların hep küçümseyici olduğunu söyledi.

Hükümetin topluma enkaz bıraktığını savunan Talat, atanmışların yönetimde olduğu bir siyasi ortam oluştuğunu kaydetti.

Yasa tasarısına karşı çıkmanın CTP’nin tarihi sorumluluğu olduğunu dile getiren Talat, bu mücadeleye devam edileceğini belirtti.

Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Sıla Usar, hükümetin zor durumda olduğunu gördüğünü söyledi.

Hükümetin, birbirleriyle hiç uyumlu olmadığını dile getiren Usar, doğruluğuna hiç kimsenin ikna edilemediği bir yasanın geçirilmeye çalışıldığını kaydetti ve “Bu zorbalık mı?” diye sordu.

Bu yasanın geçmesiyle hesabın açık kalacağını dile getiren Usar, bu işin burada bitmeyeceğini ve bu hesabın bu halkın çocukları ve torunları tarafından sorulacağını belirtti.

Usar, “Esas olan halkın yararına iş yapmaktır. Bunun dışındaki işler zorbalıktır.” ifadelerini kullandı.

CTP Milletvekili Asım Akansoy da konuşmasının başında, stenograf çalışanlarına yapılan suçlama ve soruşturmanın derhal geri çekilmesini talep etti.

Kıbrıs Türk ekonomisinin tüm tarafların ortak aklıyla konuşulması gerektiğini söyleyen Akansoy, ülkenin böyle yönetilemeyeceğini vurguladı.

Meclis Başkanı’nın taraf olmaması gerektiğini dile getiren Akansoy, mayıs ayında seçimlerin yapılmasının ardından ülkede gelişmelerin birlikte yaşanacağını kaydetti.

Burada yapılması gerekenin ortak akılla yapılması gerektiğini dile getiren Akansoy, “’Ben yaptım olur’ zihniyetinin kalkması gerekir. Metazori bu yasayı geçirdiğinizde ne olacak? El-Sen Anayasa Mahkemesi’ne götürecek. Ne olacak? Halk bu Meclis’te değişimi talep ediyor.” ifadelerini kullandı.   

Akansoy, yasanın geri çekilmesi çağrısında bulundu.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yamaçköy’de yangın

Published

on

By

Bugün saat 14:00 sıralarında, Yamaçköy’de ormanlık alan içerisinde, henüz tespit edilemeyen sebepten dolayı meydana gelen yangına İtfaiye Ekipleri’nin müdahalesi sürüyor. Yangın henüz kontrol altına alınamamış olup, soruşturma devam etmektedir.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar, Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı’yı kabul etti

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı’yı kabul etti.

Kabulde, Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Çağın Zort, Cumhurbaşkanı Özel Danışmanı Gökhan Güler, Cumhurbaşkanlığı Yerel Yönetimler Danışmanı İlker Edip, Kıbrıslı Türk şair-yazar Feyzan Korur ve Uluslararası Final Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkan Yardımcısı İbrahim Taşel de hazır bulundu.

Kabaklı kabulde, vakıf yayını olan “Bil Oğlum” adlı kitabını Tatar’a takdim ederek, Kıbrıs’ta “Türk Dünyası Şiir Akşamları” etkinliğinin düzenlenmesi için destek talebinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının kendi dili, dini ve değerleriyle bu topraklardaki yaşamını yıllardır başarı ile sürdürdüğünü belirterek, “Bu bizim övünç kaynağımızdır.” dedi.

Vakıfla birlikte düzenlenecek etkinliklerde Kıbrıs Türk halkının kendi şairlerinin, yazarlarının, edebiyatçılarının yer almasının kendilerine güç vereceğini dile getiren Tatar, “Onun için yeni projenizi selamlıyorum.” ifadesini kullandı.

Tatar, bu tür organizasyonlarda sadece Türk dünyasının ve Türk devletlerinin değil, Bulgaristan, Macaristan, Tataristan, Uygur gibi diğer ülkelerin de katılabileceğini belirterek, önemli olanın gönül birliği olduğunu kaydetti.

Tatar, bugünün dijital dünyasının iletişimin daha kolay ve yaygın olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Tatar, kabulde Kıbrıs Türk halkının tarihine de değinerek, Kıbrıs Türk halkının 1571’den bu yana bu topraklarda uzun yıllar hiçbir değerini kaybetmeden varlığını sürdürebildiğinin altını çizdi.

“Kıbrıs Türk halkı öz benliğiyle bu topraklarda var olmanın gururunu yaşadı ve bugünlere kadar gelebildik.” diyen Tatar, bugünkü iletişim çağında eskiye oranla daha kolay iletişim olduğunu, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti ve Türk dünyasının yanlarında olduğunu belirtti.

Tatar, Türk Devletleri Teşkilatı’nda gözlemci üye olmanın kendilerine çok şeyler kazandırdığını da vurgulayarak, diğer Türk teşkilatlarına da üye olduklarını ve bu yakınlıkların önemli kazanımlar olduğunu ifade etti.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonrasında Türk devletlerin bağımsızlıklarına kavuşmalarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir siyaset geliştirdiğini dile getiren Tatar, Gaspıralı İsmail’in “Dilde, işte, fikirde birlik” sözlerine atıfta bulundu.

-Kabaklı

Türk Edebiyatı Vakfı Başkanı Serhat Kabaklı da kabulde yaptığı konuşmada, vakıf olarak Kıbrıs’ın kültür ve edebiyat hayatında aktif rol oynamak istediklerini belirterek, “Kıbrıs’taki gençlerin Türk kimliğiyle yaşamalarını sağlamak için birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz.” dedi.

Kabaklı, ağustos ayı gibi “Türk dünyası şiir akşamları” konulu bir etkinlik düzenlemek istediklerini, etkinlikte Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ile Uluslararası Final Üniversitesi’nin kendilerine destek verebileceğini ifade etti.

Etkinlikte Türk dünyasından gelecek şairlerin yanı sıra Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı’ndan da (Türksoy) bir Azeri konseri düzenlenebileceğini ifade eden Kabaklı, amaçlarının Türk dünyasının Kıbrıs ile gönül birliği içinde olduğunu ortaya koymak olduğunu kaydetti.

Kabaklı,  Elâzığ’da “Hazar Şiir Akşamları” adıyla yaklaşık 25 yıldır bu organizasyonu yaptıklarını belirterek, amaçlarının Kıbrıs’ta düzenlenecek Türk dünyası şiir akşamlarının da geleneksel hale dönüştürülmesi olduğunu söyledi.

Kabulde, Feyzan Korur da “Rüzgâr Üstü” isimli öykü kitabını Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a takdim etti.

 

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Dışişleri Bakanlığı ile TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın düzenlediği “İletişim Eğitim Programı” başladı. Eğitim programı iki gün sürecek

Published

on

By

Dışişleri Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın birlikte düzenlediği “İletişim Eğitim Programı”, Dışişleri Bakanlığı Uğur Umar Konferans Salonu’nda yapılıyor.

İki gün sürecek hizmet içi eğitim programı, bugün saat 10.00’da başladı.

Eğitim programının açılışında Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Bora Bayraktar, birer konuşma yaptı.

Eğitim programında, “Kamu Diplomasisi”, “Kriz Anlarında İçerik Yönetimi”, “Yapay Zeka” “Sosyal Medyanın Doğru Kullanımı ve Dezenformasyonla Mücadele” ve “Kurumsal İletişim” konu başlıkları yer alıyor.

Eğitim programının temel amacının; dış politika üretiminde iletişimin stratejik rolünü güçlendirmek, kamu diplomasisinin araçlarını etkin şekilde kullanabilen dezenformasyonla mücadele konusunda yetkin, kriz anlarında doğru ve zamanında iletişim stratejileri geliştirebilen bir diplomasi kurumsallığına katkı sağlamak olduğu vurgulandı.

İletişim Eğitim Programı’nın açılışında konuşan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, bugünün önemli ve farklı bir gün olduğunu belirtti.

Eğitimin verildiği salonda çoğu zaman toplantılar ve konuşmalar yapıldığını belirten Ertuğruloğlu, “İlk defa bu salonun tıklım tıklım olduğunu gördüm. Son derece mutluyum.” dedi.

Ertuğruloğlu, hizmet içi eğitimin gerçekleşmesini Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı iletişim Başkanlığı’ndan aylar önce kendisinin talep ettiğini belirterek, eğitimin önemine değindi.

Ertuğruloğlu, yıllar önce bürokrat olduğu bir dönemde, Ankara Dışişleri’nde bir üst düzey bürokratla konuşurken her zaman yaptığı gibi Kıbrıs konusunda sitemkar ve talepkar bir üslupla konuştuğunu anımsatarak anısından bahsetti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhuriyet Yerleşkesi açılışında yaptığı konuşma metninin sürekli cebinde olduğunu belirten Ertuğruloğlu, Erdoğan’ın konuşmasındaki “İsimlerimiz farklı olsa bile, konu Kıbrıs davası olunca, soyadımız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir” sözlerine değindi.

Kıbrıs Türk halkının yıllarca dünyadan soyutlanıp, kendi içine kapanmış olarak yaşamaya zorlandığını ifade eden Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türk halkı, tüm bu süreçler boyunca Anavatan Türkiye’den her zaman yardım talep etmiş ve her yardım talebi de cevap bulmuştur. Anavatan her türlü bedeli ödemeyi göze alarak, gerekirse bütün dünyayı karşısına alarak Kıbrıs Türkünü yalnız bırakmamış ve mücadelesinde bir bütün olarak, bu haklı davayı ileri götürmek için beraber mücadeleler vermişizdir. Bugün de aynı şey geçerlidir.” şeklinde konuştu.

“Bizim de üzerimize düşen görevleri, sorumlulukları yerine getirme mecburiyetimiz var.” diyen Ertuğruloğlu, yan gelip yatma diye bir lükslerinin olmadığını kaydetti.

 

“Bir BRT neden TRT olmasın, Türk Ajansı Kıbrıs neden Anadolu Ajansı olmasın.” şeklinde konuşan Ertuğruloğlu, iletişimin bu kadar önemli olduğu ve dezenformasyonun bu kadar tehlike arz ettiği dünyada çok daha etkin iletişim unsurlarını öğrenip, bunları uygulama noktasına gelmeleri gerektiğinin şart olduğunu ifade etti.

Ertuğruloğlu,  “Gündemi, Rum basınının yaratıp Türk basınının da bunu tekrarladığı bir basın olmaktan çıkmamız gerekir. Niye gündemi Kıbrıs Türk basını yaratmasın? Ama dezenformasyonla değil gerçeklerle…” ifadelerini kullandı.

Her yönüyle son derece haklı bir ulusal davanın savunucusu olduklarını belirten Ertuğruloğlu,  “Kendi içimizde de bazı unsurlar var. Bizi, haklı davayı savunmaktan dolayı utanma durumuna getirmeye çalışıyorlar. Sanki bir suç işliyoruz. Bu oyuna asla gelinmemesi gerekir.” dedi.

Anavatan Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk halkına güvendiğini kaydeden Ertuğruloğlu, bir bütün olduklarını dile getirdi.

“Bugün ülkede siyaset yapacağım diyerek iki devletli politikayı ‘çözümsüzlüğün kendisidir’ diye lanse eden siyasilerimiz var. İki devletli politikayı savunmanın çözümsüzlüğü savunmak olduğunu söyleyebilecek kadar Kıbrıs konusundan bir haber ve başka bir dünyada yaşayan arkadaşlarımız var.” ifadelerini kullanan Ertuğruloğlu, bunun Kıbrıs konusunun ne olduğunu bilmediklerini gösterdiğini kaydetti.

Ertuğruloğlu, “Kıbrıs sorunu, Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul edilmesidir. Başka bir sorun değil. Yaşadığımız bütün problemlerin nedeni ve temeli Rum tarafının Kıbrıs Cumhuriyeti diye kabul görmesidir. Bu gerçek ortada dururken, iki devletli politikayı savunmanın çözümsüzlüğü gündeme getirdiğini nasıl söyleyebilirsin?” diye konuştu.

Kıbrıslı Rumların Kıbrıs sorunu tanımlamasına değinen Ertuğruloğlu, eleştirilerde bulundu.

Çözümün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin varlığı olduğunu kaydeden Ertuğruloğlu, “Dünya Rum’u bu şekilde şımarttığı sürece, Rum tarafı bizim de faydalanacağımız bir ortamı neden kabul etsin. Bütün avantajları kendi başına kullanırken,  üzerimizde ambargoları uygularken ve Türkiye’yi işgalci bir ülke diye suçlarken… ” şeklinde konuştu.

Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri de, sözlerine, Berlin Büyükelçiliği’nde müsteşar olarak görev yaptığı bir dönemde okuduğu bir makaleye değinerek başladı.

Seyahatin Berlin’den Ankara’ya 14 gün olduğu 1920’lerden, bilginin Berlin’den Ankara’ya üç ya da beş saniyede geldiği bir çağda olduklarını kaydeden Başçeri, “Böylesine hızlı bir dönüşümü yaşadık ve şimdi buna adapte olmaya çalışıyoruz.” dedi.

İran ile İsrail arasında hava savaşının yaşandığına değinen Başçeri, her iki taraftan farklı farklı açıklamaların geldiğini, “hangisinin doğru, hangisinin yanlış” olduğunu ayırt etmekte zorlandığını belirtti.

“Yaptığımız işin doğruluğunu, doğru bir şekilde kamuoyuna aktarılması farklı bir boyuta geliyor. Bir Algoritma üzerinden, milyonlarca paylaşımın nasıl değerlendirildiğine bakılmaksızın, ortaya konan bazı düşünceler, fikirler sanki hepimiz bunun doğruluğuna inanıp ona göre de üretilen algılar üzerinden bir düşünce silsilesi geliştirmeye çalışıyoruz.” diyen Başçeri, kendileri için en tehlikeli olanının bunun üstüne de bir siyaset kurmaya gayret etmeleri olduğunu dile getirdi.

Hizmet içi eğitim programını önemli ve faydalı bulduğunu dile getiren Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın edinmiş olduğu tecrübenin ve bilgi birikiminin KKTC’deki bu alanda faaliyet gösterenlere aktarılmasının yararlı olacağını vurguladı.

Başçeri, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın personel böylesine bir eğitim programını planladıkları için ve Dışişleri Bakanlığı kapılarını bu eğitim programına açmasından dolayı Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’na teşekkür etti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, Stratejik İletişim ve Kriz Yönetimi Dairesi Başkanı Doç. Dr. Bora Bayraktar da, gününüzde kamu diplomasisi ve kurumsal iletişim kavramlarının daha önce hiç olmadığı kadar önem kazandığını gördüklerini kaydetti.

Bayraktar, bu bağlamda kamu çalışanlarının, kamu diplomasisi ve kamusal iletişim konularında gerekli bilince sahip olmalarının önem kazandığına değindi.

İletişim Eğitim Programı’na değinen Bayraktar, dezenformasyonu önemli bir silah olarak kullanan sosyal medyanın, diplomasi ve habercilik ekseninde bilinçli olarak ele alınması gereken bir husus olduğunu kaydetti.

 

 

Devamını Oku

Trending

Reklam