Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda çevre, eğitim ile iç ve dış gelişmeler konuşuldu

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu vekillerin güncel konuşmalarıyla sürüyor.

CTP Milletvekili Fide Kürşat “Sözde hükümetin ağaç tahribatı ve peşkeş politikası” başlıklı konuşma yaptı.

Bugünün 22 Nisan Dünya Günü olduğunu anımsatan Kürşat, Dünya Günü kapsamında bu yıl temiz enerji konusunun gündemde olduğunu kaydetti.

Hükümeti “hiçbir konuda bir gaile çekmediğini” söyleyerek eleştiren Kürşat, Yeşilyurt’ta 100 dönümlük arazide yer alan çamların çam kese böceği sorunu yaşadığını ancak bununla ilgili bir adım atılmadığını söyledi.

“Bu arazinin tamamen kuruması beklenmiş sonra da UBP yandaşlarına, biri Tarım Dairesi’nde bir çalışanını babasına diğeri de Yeşilyurt Örgüt Başkanı’na verilmiştir.” iddiasında bulundu.

İklim kriziyle ilgili gerekli adımların atılmadığını söyleyen Kürşat, hükümetin kuraklık ya da iklim değişikliğinin yarattığı diğer sorunlarla ilgilenmediğini savundu.

Kürşat İskele’de atık suların denize karışması sorunuyla ilgilenilmediğini de söyledi.

Çam kese böceği konusunda tedbir alınmasını talep eden Kürşat, ormanlık arazi oluşturulmasını zor olduğuna işaret ederek, orman varlığının korunmasının önemli olduğunu vurguladı.

Konuşmasında eğitime yer veren Kürşat, “Bekirpaşa Lisesi öğretmenlerinin, verdikleri mücadelede, yanlarındayız.” diye konuştu.

“1974 yılından beri birlikte yaşadığımız bu ülkeyi yurt bilen herkes ülkede böyle bir gündem olmadığını söylüyor.” diyen Kürşat “Hükümet laik demokratik çağdaş bilimsel adil eğitim hakkını, bu tüzük değişikliği ile birlikte öğrencilerin elinden almış oldu.ç” şeklinde konuştu.

Kürşat, laiklik konusunun toplumun kırmızı çizgisi olduğunu kaydetti, hükümet yetkililerini tüzüğü geri çekmeye çağırdı, aksi halde genel grev dahil ülkede yaşanacaklardan hükümetin sorumlu olacağını ifade etti.

Kürşat narenciye birliklerinin açıklamalarına işaret ederek konu hakkında bilgi istedi.

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu yanıt vermek üzere kürsüye çıktı. Çavuşoğlu, Kürşat’ın bahsettiği orman arazileri konusunda bilgisi olmadığını ancak ilgili bakan yurt dışından geldikten sonra konu hakkında bilgi vereceklerini kaydetti.

Cyprufex’in, 2009 öncesi, CTP döneminde kapatıldığını ifade eden Çavuşoğlu, kendilerinin iktidara geldikten sonra hummalı bir çalışma ile Cyprufex’i tekrar açtıklarını belirtti.

Çavuşoğlu “paketleme tesisi durduruldu” açıklamalarına yanıt olarak ise Cyprufex’in üreticiyi koruyan bir yapıda olduğunu bu nedenle kendilerinin bu kurumun hayatta kalmasına önem verdiklerini anlattı.

UBP’nin üretici dostu bir parti olduğunu, dalında kalan narenciye için bile ödeme yaptığını dile getiren Çavuşoğlu “UBP iktidarlarında hiçbir zaman ne kuraklık ne narenciye ne zeytin konusunda üretici yere düşürülmüştür.” dedi.

Başörtüsüyle okula gitmek isteyen öğrencilerin engellenmesinin siyasi bir yaklaşım olduğunu söyleyen Çavuşoğlu hukuk temelli bir duruş benimsendiğini ve öğrencilerin inançlarına uygun şekilde eğitim alma hakkının korunması gerektiğini belirtti.

Konuyla bağlantılı olarak gerçekleştirilen eylemlerin sürgit hale getirildiğini söyleyen Çavuşoğlu sendikaların hükümete yönelik tutumu da eleştirilerek, “Burası yüce Meclis’tir; sendikalar hükümete gün veremez.” dedi.

Sendikaların tüm davetlerini reddederek teknik kurula da katkı koymadığını söyleyen Çavuşoğlu, yapılan düzenlemenin hukuk devleti ilkesi çerçevesinde ele alınması gerektiğini belirtti.

Düzenlemenin hukuka uygun olup olmadığını belirleyecek şeyin sokakta ateş yakmak ya da benzeri eylemler olmadığını söyleyen Çavuşoğlu “Bizim yaptığımız düzenlemenin hukuka uygun olmadığını iddia edenler, bu iddialarını mahkemeye taşımıştır. Eğer mahkeme, düzenlemenin hukuka uygun olmadığı yönünde karar verirse, boynumuz kıldan incedir.” dedi.

Çavuşoğlu, 23 Nisan münasebetiyle, sendika yöneticilerine görevlerini sembolik olarak çocuklara devretme çağrısında da bulundu.

Sendika yönetimlerini eleştiren Çavuşoğlu, bugünkü sendika anlayışının, çocukların göstereceği yönetim becerisinden daha yetersiz olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, “Bazı sendikalar, eğitimin kalitesini artırmaya yönelik bir katkı koymak yerine, dershanelerin, etüt merkezlerinin ve özel ders veren öğretmenlerin sözcülüğünü yapmaktan başka bir işle meşgul değiller” dedi.

Yeniden söz alan CTP Milletvekili Fide Kürşat kullanılan dili eleştirdi. Yerinden söz alan Çavuşoğlu da eleştirdiği kesimin asla meslektaşları olan öğretmenler olmadığını, sendika yönetimleri olduğunu kaydetti.

Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros “İç ve dış gelişmeler” başlıklı konuşma yaptı.

CTP Milletvekili Fikri Toros, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun açıklamalarına tepki göstererek, yapılan düzenlemeye karşı her kesimden on binlerce kişiden oluşan halk iradesinin buna karşı durduğunu söyledi. Toros, öğretmenlere ve sendikalara yönelik ifadelerin kabul edilemez olduğunu söyledi.

Toros, “Sendika yöneticilerine ve öğretmenlere karşı sergilenen tutumu gerçekten kınıyorum.” dedi.

Toros konuşmasının devamında, Kıbrıs ve bölgesinde yaşanan jeopolitik gelişmelerin önemine dikkat çekti. Doğu Akdeniz’deki enerji faaliyetlerine işaret eden Toros, Kıbrıs’ın Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde başlatılan hidrokarbon sondajlarının, Türkiye’nin kıta sahanlığıyla çakıştığını ve bu nedenle siyasi ihtilaf barındırdığını kaydetti.

İhtilaflar nedeniyle bölgedeki girişimlerin ilerleyemediğini belirten Toros bölgede imzalanan iş birliği protokollerine de işaret etti.

Suriye’deki gelişmelere de değinen Toros, Türkiye’nin yeni Suriye yönetiminde nüfuzunu artırma çabasında olduğunu ve bu süreçte ABD’nin askeri varlığını azaltma niyetiyle hareket ettiğini söyledi. Toros, bölgede şekillenmekte olan yeni yapının hangi ülkelerin ortak menfaatine hizmet edeceğinin belirsizliğini koruduğunu vurguladı.

“Kıbrıs sorunu devam etmektedir. Hâlâ yaşanmakta olan çıkmaz nedeniyle bu sorun çözümsüz kalmakta, durağan değil aksine daha da karmaşık bir hâl almaktadır.” diyen Toros, mevcut durumun hem uluslararası hem de bölgesel boyutlar kazandığına dikkat çekti.

Toros, “Bilinmelidir ki gerek Kıbrıs’ın kendisi, gerekse Kıbrıs üzerinde etkisi bulunan, başta garantör ülkeler olmak üzere tüm uluslararası aktörler, mevcut konjonktürde ortak çıkarlar odaklı müzakereler yürütmektedir.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs sorununun yeniden Birleşmiş Milletler gündemine gelmesinin tesadüf olmadığını, bunun bölgedeki diplomatik ve jeopolitik gelişmelerle doğrudan bağlantılı olduğunu ifade eden Toros, “Kıbrıs konusunun, iki toplum lideri arasındaki siyasi pozisyon farklılıklarına rağmen yeniden Birleşmiş Milletler’in gündemine gelmesinin sebebi, garantör ülkelerin ve uluslararası aktörlerin izlediği yeni yaklaşımlardır.” dedi.

Toros, Türkiye ve Yunanistan arasında ilişkilerde yeni bir sayfa açıldığını, bu sürecin Avrupa Birliği ile ilişkileri de olumlu yönde etkilediğini söyledi.

Doğu Akdeniz’de güvenlik ve enerji odağında yeni bir sinerjik birliktelik kurulmaya çalışıldığını belirten Toros, “Tüm bu gelişmeler, Birleşmiş Milletler’in aldığı yeni inisiyatifin gerekçesidir.” dedi.

Toros, Birleşmiş Milletler himayesinde başlatılan  yeni sürecin, mevcut bölgesel konjonktürle uyumlu bir şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu fırsat dikkatle ele alınmalı ve en iyi şekilde değerlendirilmelidir.” dedi.

Maliye Bakanı Özdemir Berova yanıt vermek üzere kürsüye çıktı. CTP Milletvekili Fikri Toros’un, halk iradesine atıfla dile getirdiği eleştirilere yanıt veren Berova, demokrasilerde halk iradesinin önemli bir unsur olduğunu, ancak yasama faaliyetlerinin de bu iradeyle oluşan parlamentolarca yapıldığını hatırlattı.

Atılan adımların toplumsal uzlaşıyı, barışı ve evrensel ilkeleri zedelememesinin önemine değinen Berova Nazilerin de halk iradesiyle iktidara geldiğini hatırlatarak “Ancak bu irade sonucunda insanlık büyük bir yıkıma sürüklenmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından, bu tür felaketlerin tekrar yaşanmaması adına Birleşmiş Milletler kurulmuştu. ifadelerini kullandı.

Berova Kıbrıs sorununun tarihsel gelişimine ve uluslararası hukukta aldığı şekle dair de değerlendirmelerde bulundu.

Ana muhalefet partisinin bazı açıklamalarını eleştiren Berova, Avrasya ülkelerinin attığı son adımlara işaret ederek, bölgesel dengelerin hızla değiştiğine dikkat çekti.

Berova, Orta Doğu’daki gelişmelerin Kıbrıs’a doğrudan etkileri olduğunu belirterek, Avrasya ve Avrupa Birliği ülkelerinin enerji kaynaklarına yönelik yürüttüğü diplomatik temaslara değindi.

Federal çözüm temelinde yürütülen görüşmelerin artık tükendiğini ifade eden Berova, “Kıbrıs adasında federal bir çözüm temelinde yürütülen müzakereler, sayısız belge ve yoğun çabaya rağmen bir sonuca ulaşmamıştır. Ve bu noktadan sonra da başarıya ulaşacak herhangi bir ışık görünmemektedir.” dedi.

Eğitimde çağdaşlaşma konusuna da değinen Berova, bu sürecin laiklik kavramı etrafında değil, müfredat, uygulama saatleri ve eğitim metotları gibi yapısal başlıklar üzerinden yürütülmesi gerektiğini kaydetti.

Yanıt vermek üzere kürsüye çıkan CTP Milletvekili Fikri Toros, konuşmasında kullandığı “halk iradesi” ifadesinin soyut değil, son derece somut bir gözleme dayandığını kaydetti.

Toros, yürüyüşün her kesimden yoğun bir katılımla gerçekleştiğine işaret ederek “Benim kastettiğim halk iradesi budur ve somuttur.” dedi.

Toros, konuşmasının devamında Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin işleyişine ilişkin bilgi verdi Kıbrıs’la ilgili kararlara işaret etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam