Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Meclis Genel Kurulu’nda gündem Mali İşbirliği Protokolü

Published

on

Meclis Genel Kurulu’nun bugünkü gündeminde yer alan güncel konuşmalar CTP Milletvekili Tufan Erhürman’ın, “Mali İşbirliği Protokolü” konulu konuşmasıyla başladı.

Protokolü imzalayan başbakanın artık görevde olmadığını anımsatarak kendilerinin söylediği gayrı meşru hükümet söyleminin de Tatar tarafından söylenerek aleniyet kazandırıldığını belirtti.

Bu yapı tarafından hayata geçirilmeye çalışılan protokolle ilgili kendilerinin söyleyecek birşeyi kalmadığını ifade eden Erhürhan, 1 yıllık süreyi kapsayan protokole imza atanın en azından bu süre boyunca görevde kalmasının beklendiğini kaydetti.

Erhürman, 4 milyar 250 milyon tl lik bir kaynak aktarımının yer aldığını insanların bu paranın hemen geleceği inancıyla protokolün içeriğiyle ilgilenmediğini bu tutarın içinde 2020’den kalan 733 milyon, 2021 1milyar 360’ının da 2021’den devrettiğini 2 milyar 100 milyonun zaten önceden devir olduğunu 2 milyar 150 milyonun 2022 özelinde öngörülen rakam olduğunu söyledi.

Bu tutarın karşılığında da her türlü taahhüdün de verildiğini ifade eden Erhürman, dövizin durumu ve içinde bulunulan durumun da göz önünde bulundurulmadığını belirtti.

Protokolde yer alan antlaşmaların da döviz üzerinden olmasını eleştirerek, bu protokolün KKTC anayasasını değiştirme anlaşması olduğunu savundu.

Erhürman reform denildiğinde özgürlük ve hakların genişletilmesi demek olduğunu ancak bu protokolde öyle olmadığını zaten bu konuların ekonomik ve mali işbirliğiyle de alakası olmadığını söyledi.

Bu metni kimsenin okumadığını okuyan olduysa da anlamadığını iddia eden Erhürman, bu maddelerin kalkınmayla ne alakası olduğunu birinin kendisine anlatmasını istedi.

Meclis Genel Kuruluna konuşmaları kesecek bir sistem getirildiğini duyduğunu “meclisi sirke çevirecekseniz ilan ettiğiniz saatte kilitleyin kapıları” dedi.

Ülkede 4 ayda değişen 3 hükümetle hiçbirinin halka bir şey söyleyecek yüzü olmadığını dile getiren Erhürman, hükümetin bozulma ve yeniden kurulma süreciyle ilgili eleştirilerde bulunurken Olgun Amcaoğlu’nun kendisine sosyal medyada yaptığı açıklamalarıyla ilgili yönelttiği eleştirilere de “ben muhalefetim tabi ki eleştireceğim istediğimi söyleyeceğim” dedi.

Hükümetten hoşnutsuz olmanın suç ilan edilmesini öneren Erhürman, “belli ki sosyal medyadan ne yazdığımıza da karışılacak” dedi.

Din işlerinin nerede olacağı bile taahhüdü edilirken 3lü kararnameyle yapılan atamaların reform kapsamına alınmadığını söyleyen Erhürman, toplu iş sözleşmelerinin süre biriminde uzatılmayacağının yer aldığı protokolde bunun gelir arttırıcı madde olarak yer almasını eleştirdi.

Erhürman, vergilerin yapılacak düzenlemeyle arttırılacağının yer aldığını ancak ne yapılacağıyla ilgili bilgi verilmediğini söyleyerek, kendi adına verilen taahhüdü bilmek istediğini vurguladı.

Gibi ifadesinin hukukta herşey anlamına geleceğini ve bu düzenlemeyle ülkeye bugün gelen büyük ölçekli yatırımın küçük esnafı yok edeceğini savunan Erhürman, o yüzden protokole yok oluş dediklerini yineledi.

Erhürman, 2020-2021 yılından devreden rakamların içinde 1 milyar 200 milyon civarının Ankara’da açılacak ihalelerin olduğunu bu tutarın ekonomik olarak ülke içinde dönmesinin etkilerini defalarca anlatıldığını hatırlattı.

Elektrikte de üretim dağıtım ve tüketimin ayrıldığını AB’de bile bu kadar küçük ekonomilerde rekabet ortamı yaratılmadığını söyleyen Erhürman, bunun rekabete açılmasının sonucunda özel tekelin ülkeye geleceğini ve o zaman ülkede herşeyin biteceğini savundu.

Erhürman, toplu iş sözleşmesi ile ilgili yapılmak istenenin önceden de protokole konduğunu ancak dönemin bakanının imzalamayı reddetmesiyle konunun nasıl kapandığını anlatarak, aynının yeniden protokole konduğunu vurguladı.

Protokolde ne ekonomik mali işbirliği ne de kalkınmayı öngören bir madde olduğunu söyleyen Erhürman, zaten haziranda yapılmış olması öngörülen şeyleri mayısta yapacağız demenin anlamlı olmadığını belirtti.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı, imzalanan protokolün tartışmalara yol açmasının normal olduğunu kaydederek, 10 deva protokol 100 civarı da bakanlıklar arasında imzalandığını ancak neredeyse hiçbirinin uygulanmadığını söyledi.

Arıklı, TC ile yapılan anlaşmaların bir kesim tarafından hoş karşılanmadığını kaydederek, AB’nin de Güğney Kıbrıs için benzer bir uygulamaya gittiğini ve bu reçete uygulandıktan sonra ekonominin düze çıktığını belirtti.

Arıklı, yıllardır ötelenen halının altına itilen sorunlarla yüz yüze olunduğunu dile getirerek, “umarım ki bu protokolü zamanında uygulayabiliriz” dedi.

Erhürman’ın, protokolün içerisinde mali ve ekonomik olmayan düzenlemeler olduğu iddiasına da “her zaman oluyor, çalışma saatleri ve hasta hakları bilişim yasaları gibi konuların da protokolde yer aldığını, Erhürman’ın da Recep Akdağ’la uygulama protokolüne imza attığını hatırlatan Arıklı, “bu bir reform hükümetidir şu veya bu şekilde gerçekleşecek umarım yardımcı olursunuz birlikte yapalım” dedi.

Maliye Bakanı Atun da, Erhürman’la Akdağ arasında imzalanan anlaşmaya değinerek, bu anlaşmaların uzun yıllardır yapıldığını hepsinin kaynağı kullandırırken koşullar getirilmesinin normal olduğunu belirtti.

Hükümetlerin yıllarca bütçe disiplini getirmek için uğraştığını kendilerinin de bu çabanın bedelini de ödediklerini kaydeden Atun, protokolden ekonomik ve mali işbirliğiyle ilgili maddeleri okudu.

Atun, bu anlaşmaların ülkenin refahını arttırmak için yapıldığını ve ülke bütçesinde aldığı yerle ilgili bilgi vererek, Erhürman’ın imzaladığı ek protokolün Özgürgün’ün imzaladığı 2016-2018 yılı protokolü gereği olduğunu anlattı.

Atun, Elektrik konusunun hükümetin tasarrufunda olduğunu ve farklı zamanlarda farklı bakanlıklarda bağlandığını hatırlattı.

Erhürman, protokolde yer alan maaş ödemelerinden vergi ve primlerin tahsil edilmesi sağlanacaktır maddesinin ne anlama geldiğini sordu.

Atun, bildiğim kadarıyla zaten tüm maaşlardan alınıyor sıkıntı olmaması lazım” diyerek, o maddenin Emekli primi kesintisiyle alakası olduğunu söyledi.

“Bu mecliste sinirlenme kapasitesinin öldürüldüğünü” söyleyerek başladığı konuşmasında, kendisinin Akdağ’la imzaladığı metnin Özgürgün’ün imzaladığı 3 yıllık protokolde yer alan yıllık uygulama anlaşması olduğunu anlattı.

Kendisinin ne rakamları müzakere etme ne de herhangi bir taahhüde müdahale etmek şansının olmadığını belirten Erhürman, zamanında imzaladığı metni okuyarak madde madde açıklamalarda bulundu.

Arıklı’nın biz anlaşmalarda üzerimize düşenin yapılmadığı söylemine değinen Erhürman, savunma giderlerinin hibe olduğunu herhangi bir taahhüde bağlı olmadığını ve buna rağmen kendi döneminde bunun gönderilmediğini vurguladı.

Erhürman, kendi dönemlerinden sonra da bu savunma giderlerinin gönderilmediğine de işaret ederek, hiçbir sebebi ve karşılığı olmayan bu ödemelerin yapılmadığının niye açıklanmadığını sordu.

Yerel bütçeden ödenmek zorunda kalan bu tutarla ülkede bir dizi okul ve yol yapılabileceğini ifade eden Erhürman, bu protokollerin ülkenin mali öngörülebilirliğini de sarstığını söyledi.

Arıklı’nın TC ile imzalanan anlaşmaların bazı kesimleri rahatsız edebilir dediğini hatırlatarak, kendilerinin ekonomik ve mali işbirliği anlaşması imzalanmasına karşı olmadığını ancak sendikaların ve veya meclisin nasıl çalışacağının bu protokolde yer almaması gerektiğini vurguladı.

Erhürman, protokollerin imzalanma süreçleriyle ilgili ayrıntılı bilgi vererek, protokolde yer aldığı iddia edilen reçetelerle ilgili bilgi istemeye devam edeceklerini belirtti.

Toplumda tedirginlik yaratanın, ülkenin ekonomik kalkınmasına yol açacak maddeler olmaması ve bu protokolde yer alanların reform olmadığını dile getiren Erhürman, sürdürülebilir mali yapıyla ilgili herhangi bir madde olmamasını da eleştirdi.

Erhürman, önceki yıllardan devreden rakamları bir kez daha sıralayarak bu yılki tutarın 2 milyar 150 milyon olduğunu hatırlatarak, bu protokolün 4 milyar olmadığını vurguladı.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu, ülkenin refahı için yıllardır imzalanan bu protokollerin neler sağladığını görmezden gelip itibarsızlaştırmayı doğru bulmadığını ifade ederek, pandemiyle sarsılan dünya ekonomisinin içinde KKTC’ye yardım sağlayacak birilerinin olmasından mutluluk duymak gerektiğini söyledi.

Bu ülkenin gelecek yıl 26 milyarlık bütçe imzalayacak suruma gelebileceğini söyleyerek, kötü günlerden geçerken yanlışlıkla yazıldığı söylenmiş tek cümle üzerine bu kadar polemik yaratmanın doğru olmadığını belirtti.

Amcaoğlu, bu yıl yapılması gerekenleri özetleyerek, kendi kendini yönetebilen bir ülke yapısına kavuşulabileceğini kaydederek, “boşyere birbirimizi hırpalıyoruz, TC ile yapılan anlaşmaların hiçbirinin ucube olmadığını altına imza atan herkesten allah razı olsun” dedi.

Pandemi döneminde yapılan ve yapılamayan projeler hakkında bilgi veren Amcaoğlu, “herkes kendi ödevini yapsın boşuna tartışmalarla değil ülkeyi hak ettiği yere getirecek adımlar atalım” dedi.

Erhürman, haftalardır protokolü paylaşmayan hükümetin bugün meclis kürsüsüne çıkarak kendilerini protokolü itibarsızlaştırmakla suçlamasının yersiz olduğunu ifade ederek, protokolle ilgili bilgileri hükümet yetkililerinin TV programlarında paylaştıkları bilgileriyle edindiklerini kaydetti.

Erhürman, bugünü Amcaoğluyla yaşanmamış sayacağını çünkü Amcaoğlu’nun kendi gibi olmadığını söyledi.

Konunun TC olmadığını topu sürekli TC’ye karşıymışlar izlenimi yaratmaya çalışılmasını eleştiren Erhürman, TC gibi gerektiğinde AB’yi de eleştirdiğini bunun kanıtlarının da sosyal medya hesaplarında yer aldığını vurguladı.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Almanya’da genel seçimler için oy verme işlemi başladı

Published

on

By

Almanya’da halk, genel seçimde oy kullanmak için sandık başına gidiyor.
Ülkede 21. dönem Federal Meclis’te (Bundestag) yer alacak milletvekillerini seçmek için oy verme işlemi yerel saatle 08.00’de (TSİ 10.00) başladı.

Seçmenler, yerel saatle 18.00’e (TSİ 20.00) kadar oy kullanabilecek.

59,2 milyon seçmenin oy kullanma hakkı bulunduğu seçimlere 29 parti katılıyor.

İlk kez oy kullanacak gençlerin sayısının 2,3 milyon olduğu seçimlerde 70 yaşın üzerindeki seçmenlerin sayısı da 13,7 milyon olarak açıklandı.

Seçimlerde 1422’si kadın 4 bin 506 aday, 630 sandalyeli mecliste milletvekili olmak için yarışıyor.

Türk kökenlilerin de farklı partilerden milletvekili adaylığını koyduğu seçimlerde parlamentoya girme şansı bulunan partilerde 50’nin üzerinde Türk kökenli aday var.

Almanya’da 16 eyalette oluşturulan 299 seçim bölgesinde 675 bin kişi yaklaşık 90 bin sandıkta görev yapacak.
İkinci oylar önemli

Seçmenler sandığa gittiklerinde 2 ayrı oy kullanabilecek. İlk oyla seçim bölgesindeki adayı seçecek olan vatandaşlar, ikinci oyla partilerin belirlediği listelerde yer alan adaylara oy verecek.

Bu seçim öncesinde Seçim Yasasında yapılan değişiklikle daha önemli hale gelen ikinci oylar, partilerin mecliste ne kadar sandalye kazanacağını belirleyecek.

Seçimlerde oy oranında yüzde 5’lik barajı geçen partiler meclise girecek. Ancak bu barajı geçemeyen partiler, 3 bölgeden doğrudan milletvekili çıkarması durumunda partinin oy oranına göre parlamentoda temsil edilme fırsatını yakalayabilecek.

– Başbakan adayları

Almanya’da 2021’de Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ve Hür Demokrat Parti’den (FDP) oluşan ve renklerinden dolayı “trafik ışığı koalisyonu” olarak nitelenen hükümetin lideri Başbakan Olaf Scholz, SPD’den yeniden başbakan adayı oldu.

Scholz’un yanı sıra başbakanlık koltuğu için ana muhalefetteki Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin adayı Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) Partisi Genel Başkanı Friedrich Merz, aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisi Eş Başkanı Alice Weidel, Yeşiller’den Ekonomi ve İklimi Koruma Bakanı Robert Habeck ve “Sahra Wagenknecht İttifakı-Anlayış ve Adalet İçin” (BSW) Partisi Eş Başkanı Sahra Wagenknecht yarışıyor.

– Anketlerdeki durum

Anketlere göre Merz liderliğinde ana muhalefette bulunan CDU/CSU, yüzde 28-32 bandındaki oy oranıyla birinci sırada yer alıyor. Böylelikle ülkede başbakanın değişeceğine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.

Aşırı sağcı popülist AfD’nin oy oranı ise anketlere yüzde 20-21 olarak yansıyor. Bu da AfD’nin oy oranının bir önceki seçimlere göre iki kat artabileceğini gösteriyor.

Başbakan Scholz’un üyesi olduğu SPD’nin oy oranı da yüzde 14,5-16 bandında görülürken, mevcut hükümetin diğer ortağı Yeşillerin oy oranı yüzde 12-14 bandında bulunuyor.

Kasım 2021’de dağılan “trafik ışığı hükümetinin” küçük ortağı FDP’nin anketlerde oy oranı yüzde 4-5 arasında yer alıyor. Uzmanlar, bir önceki seçimlere göre büyük oy kaybı yaşayan FDP’nin yüzde 5’lik seçim barajına takılabileceğini belirtiyor.

Seçimlerde ne kadar oy alacağı kamuoyunda merak edilen ve son dönemde oylarını arttırdığı ifade edilen Sol Parti’nin ise anketlerde yüzde 7-8 oy alacağı tahmin ediliyor.

İlk kez genel seçime katılacak olan BSW ise anketlere yüzde 3-4,5 bandındaki oy oranıyla yansıyor.

Alman kamu yayıncısı ZDF’in anketinde, hangi parti için oy kullanacakları kararını son günlerde vermesi beklenen “kararsızların” oranı yüzde 27 olarak gösteriliyor.

Anketlere göre hiçbir parti tek başına hükümet kurmak için 630 sandalyeli mecliste yeterli milletvekili sayısına ulaşamıyor. Seçimlerin ardından hükümetin kurulması içi zorlu görüşmelerin yapılması bekleniyor.

Muhtemel koalisyon hükümetinin hangi partilerden oluşacağını ise büyük ölçüde, ülkede yüzde 5 olan seçim barajını kaç partinin aşacağı belirleyecek.

Daha fazla partinin barajı aşması, daha fazla partili koalisyonları gerekli kılacak.

Muhtemel koalisyonlar arasında CDU/CSU-SPD koalisyon hükümeti öne çıkarken FDP ve BSW’nin de meclise girmeleri durumunda CDU/CSU ile SPD’nin milletvekili sayısının hükümeti kurmak için yetmeyeceği ve üçüncü bir ortağa ihtiyaç duyulabileceği aktarılıyor.

2021’de yapılan genel seçimlerde SPD yüzde 25,7, CDU/CSU yüzde 24,1, Yeşiller yüzde 14,8, FDP yüzde 11,5, AfD yüzde 10,3, Sol Parti yüzde 4,9 ile mecliste yer almıştı.

Devamını Oku

Dünya

İsrail Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını ertelediğini açıkladı

Published

on

By

Ateşkes anlaşması şartlarını ihlal eden İsrail, Hamas ile esir takasının yedinci turunda dün salıverilmesi gereken Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını askıya aldığını açıkladı.

Gazze’de 7. rehine takası…

İsrail Başbakanlık Ofisinden yapılan açıklamada, Filistinli esirlerin serbest bırakılmasının ertelendiği bildirildi.

Açıklamada, Gazze Şeridi’ndeki diğer İsrailli esirlerin teslim edilmesi ve teslimlerin törensiz yapılması garanti altına alınana kadar Filistinli esirlerin serbest bırakılmayacağı duyuruldu.

Kararın Hamas’ın “İsrailli esirleri küçük düşüren törenler ve onları propaganda amacıyla kullanması” sebebiyle alındığı iddia edilerek Hamas’ın anlaşmayı ihlal ettiği öne sürüldü.

Serbest bırakılması beklenen esir sayısı ise 602 olarak telaffuz edildi.

Hamas’a bağlı Esirler Medya Ofisinden yapılan açıklamada da, İsrail’in 151’i müebbet ve ağır hapis cezasına çarptırılmış 620 Filistinli esiri serbest bırakacağı duyurulmuştu.

İsrail, Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını geciktirmişti
Esir takasının yedinci turu kapsamında Gazze Şeridi’ndeki 6 İsrailli esiri serbest bırakan Hamas, İsrailli esirlerin Gazze Şeridi’nden salıverilmesine rağmen İsrail’in Filistinli esirlerin serbest bırakılmasını geciktirdiğini ve ihlalde bulunduğunu duyurmuştu.

Hamas’a bağlı Esirler Medya Ofisi yetkililerinden Nahid el-Fahuri yaptığı açıklamada, Filistinli esirlerin serbest bırakılmadan önce İsrail güçlerince darbedildiğini ve İsrail’in serbest bırakılacak esirlerin isimlerini manipüle etmeye çalıştığını kaydetmişti.

İsrail basını ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bir “güvenlik toplantısı” yapma kararı aldığı ve toplantı bitene kadar Filistinli esirlerin serbest bırakılmayacağını aktarmıştı.

Filistinli esirlerin serbest bırakılması kararının Netanyahu’nun “güvenlik toplantısından” çıkacak sonuca göre verileceği ve toplantıda ateşkes anlaşmasının ilk aşamasının devamında atılacak adımlar ve teslim edilecek 4 İsrailli esirin cenazesinin durumunun ele alınacağı belirtilmişti.

Devamını Oku

Dünya

Peru’da alışveriş merkezinin çatısı çöktü: 8 ölü, 80 yaralı

Published

on

By

Güney Amerika ülkesi Peru’da alışveriş merkezinin çatısının çökmesi sonucu ilk belirlemelere göre 8 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi yaralandı.

Peru İçişleri Bakanlığı, ülkenin 3. büyük kenti Trujillo’daki alışveriş merkezinin çatısının çöktüğünü duyurdu.

Açıklamada, “Olayda 3’ü çocuk olmak üzere 8 kişi hayatını kaybetti, 80 kişi yaralandı. Mahsur kalan tüm kişilerin kurtarılması için başta itfaiye olmak üzere tüm arama kurtarma ekipleri seferber oldu. Bu trajik olayın nedenlerini belirlemek üzere inceleme başlattık” ifadelerine yer verildi.

Acil Durum Operasyon Merkezinden (COER) yapılan açıklamada, çatının bir kısmının hala yerinde olduğu ancak çökme riskinin devam ettiği duyuruldu.

Çatının, çocuk eğlence parkı ve sinemaların da bulunduğu restoranın üzerine düşmesi nedeniyle ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

“Adeta saatli bir bomba olduğunu ifade etmiştim”
Kentin eski belediye başkanı Arturo Fernandez, basına yaptığı açıklamada, Peru’nun en büyük ikinci alışveriş merkezinin yapısal eksiklikler nedeniyle kapatılması için 29 Aralık 2023’te talimat verdiğini belirtti.

Fernandez, “Halka, Mall Plaza ya da Real Plaza’ya gitmemelerini hep söyledim çünkü güvenlik koşulları yetersizdi ve sanırım zaman beni haklı çıkardı. Bu alışveriş merkezinin risk taşıdığını ve adeta saatli bir bomba olduğunu ifade etmiştim” dedi.

Yerel basında yer alan haberlere göre, kapatılan alışveriş merkezi bir hafta sonra, 4 Ocak 2024’te yeniden açıldı. Yetkililer, yapının gerekli güvenlik koşullarını sağladığına dair raporlar vererek kapatma kararının gereksiz olduğuna hükmetti.

Cumhuriyet Savcılığından yapılan açıklamada, kazanın nedeninin belirlenmesi ve sorumluların hesap vermesi için soruşturma başlatıldığı duyuruldu.

Devlet Başkanı Boluarte: “Soruşturma eksiksiz yürütülmeli”
Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte, alışveriş merkezinin çökmesine sebep olan sorumluların en ağır şekilde cezalandırılması gerektiğini vurguladı.

Boluarte, “Soruşturma eksiksiz yürütülmeli ve sorumlular en ağır şekilde cezalandırılmalı. Yaşamını yitirenlerin ailelerine başsağlığı diliyorum” ifadelerini kullandı.

Şirketten açıklama
Alışveriş merkezini işleten şirketten yapılan açıklamada binanın son teknik denetimlerden geçtiği belirtilerek, hayatını kaybedenlerin aileleri ile yaralılara destek olmaya odaklanıldığı bildirildi.

Real Plaza’nın operasyon müdürü Garlet Rodriguez, yerel medyaya yaptığı açıklamada, alışveriş merkezinin Eylül 2023’te denetimden geçtiğini ve herhangi bir yapısal soruna rastlanmadığını öne sürdü.

Rodriguez, “Yetkililerle tam işbirliği içindeyiz ve soruşturma için tüm belgeleri sağlıyoruz. Gerekli tüm bilgileri tam bir şeffaflıkla paylaşacağız” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam