Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda “İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmasına Ek Anlaşma” bilgiye sunuldu

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda sunuşlar bölümünde ilk olarak TC hükümeti ile KKTC hükümeti arasında 14 Nisan 2022 tarihinde imzalanan “İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşmasına Ek Anlaşma” bilgiye sunuldu.

Konu üzerine yerinden söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, ek anlaşma hakkında bilgi almak istedi.

Bunun üzerine kürsüye çıkan Maliye Bakanı Alişan Şan, bunun bir ek anlaşma olduğunu; bunun hibe, yardımlar ve altyapı kalemleri için 448 milyon TL ve kredi kalemi altında 2 milyar 52 milyon TL’yi içerdiğini belirtti.

Bunun üzerine yerinden söz alan Tufan Erhürman’ın, anlaşmanın süresini sorması üzerine Şan, anlaşmanın 2023 sonuna kadar geçerli olacağını kaydetti. Şan yine kendisine yöneltilen soru üzerine 2023 sonuna kadar bütçe açığı beklentisinin 3 milyar 50 TL olduğunu kaydetti.

Verdiği bilgiler için Bakan Şan’a teşekkür eden Erhürman, bu gelişmelerle birlikte TC ile imzalanan anlaşmaların zemininin kalmadığını söyledi.

Önceki dönemlerde UBP’nin anlaşmaların bir yıllık değil üçer yıllık yapılması gerektiğini söylediğini belirten Erhürman, gelinen noktada anlaşmalar bir yıllık iken, ek anlaşma ile 2023 sonuna sarkıtıldığını, bunun yapılamayacağını ifade etti.

Bunun üzerine yerinden söz alan Şan, ek anlaşmanın 14 Nisan 2023’e kadar geçerli olacağını ifade etti.

Bunun karşılığında bir taahhüt istenip istenmediğini soran Erhürman’a yanıt olarak Maliye Bakanı Şan, ana anlaşmadaki taahhütlerin geçerli olduğunu dile getirdi.

Hangi reform için kalem kalem ne öngörüldüğünün bilinmediğini ancak şu anda ek ödenekten bahsedildiğini söyleyen Erhürman, bu rakamın ne için geldiğinin ortada olmadığını kaydetti.

Erhürman, bunun bütçeyi öngörülemez hale getirdiğini ifade etti, “Neye göre bütçe yapacağız” diye sordu.

Kıb-Tek konusuna da değinen Erhürman, navlun fiyatlarındaki değişmelerin imzalanacak sözleşmelerdeki rakamları değiştireceğinin de söylendiğini belirterek, bunun da öngörülemezlik yarattığını kaydetti.

Ardından Başbakanlığın 2022 Mali yılı Bütçesi bütçe uygulama sonuçları Meclis’in bilgisine sunuldu.

Daha sonra Erhürman 62’nci madde tahtında söz aldı. TPIC’le imzalanacak sözleşmelerin hukuki zeminini oluşturmak üzere hazırlanmış onay yasa tasarısını ele alan Erhürman, eğer bu konuda bir uluslararası anlaşma hazırlama ve bunu Meclis’e getirme ihtiyacı olduğu biliniyorsa, nasıl Bakanlar Kurulu kararıyla akaryakıt alındığını sordu.

Şu anda bu onay yasası henüz Meclis’ten geçmediği için alımın hukuki zemini olmadığını söyleyen, buna rağmen Bakanlar Kurulu kararıyla nasıl bu yakıtın aldığını soran Erhürman, yasanın maddelerine de işaret etti.

Birinci maddede tarafların TC Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına Bağlı BOTAŞ’ın alt kuruluşu olan ve TPIC ile KKTC Başbakanlığına bağlı KIB-TEK arasında olduğunun söylendiğini kaydeden Erhürman, “bunun bir anonim şirketinin alt anonim şirketi olduğunu” kaydetti.

TPIC’e ödenecek tutarın navlun fiyatları dikkate alınarak tekrar tekrar gözden geçirileceğini dile getiren Erhürman bunun uluslararası piyasada navlunda ne fiyat çıkarsa o fiyat üzerinden akaryakıt getirileceği anlamına geldiğini kaydetti.

Böylece KIB-TEK’in de giderlerini öngöremeyeceğini dile getiren Erhürman, hangi baca gazı emisyon sisteminin kurulacağının bilinmediğine de işaret ederek, sonuçta ek maliyetler oluşacağını ifade etti.

Uyarılarına rağmen bunların yapıldığını kaydeden Erhürman, ihtilafların nasıl çözüleceğine ilişkin hususların da sözleşmelere eklendiğini söyleyerek, KKTC mahkemelerinin bypass edilip edilmediğini sordu.

Erhürman, son günlerde basında yer alan TC Lefkoşa Büyükelçisine Din İşleri Başkanlığı tarafından düzenlenen veda töreninde, Din İşleri Başkanlığından iki personelin Vakıflar Örgütü’nde göreve atandığını, bunun için Din İşleri Başkanının, Elçi’ye teşekkür ettiğinin basında yer aldığını dile getirerek, bu kişilerin kendi statüleri ve çalışma arkadaşlarının statüleri hakkında karar verecek bir pozisyona atandığını, bunun çıkar çatışmasına yol açtığını kaydetti.

Birkaç gün önce gazetelerde okulların hijyeniyle ilgili fotoğraflar çıktığını dile getiren Erhürman, aylardır CTP milletvekillerinin okullardaki durumla ilgili açıklamalar yaptığını ifade etti, “içiniz rahat mı” diye sordu.

Sanki kendileri TC ile anlaşma imzalanmasına karşılarmış gibi bir intiba yaratıldığını ancak bunun doğru olmadığını ifade eden Erhürman, hükümete TC ile ilişkilerin doğru zemine oturtulması çağrısı yaptı.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı da yanıt vermek üzere kürsüye çıktı. Aynı konuları haftalardır aynı cümlelerle konuşmaktan bıktıklarını ifade eden Arıklı, TPIC’in bir devlet kuruluşu olup olmadığı tartışmalarının devam ettiğini söyledi.

Arıklı TPIC’in hafta sonu yakıt getirdiğini, navlun fiyatı alınmadığını, bunun elindeki faturadan da görülebileceğini dile getirdi.

550 değil 505 dolardan alım yapıldığını kaydeden Arıklı, hala daha navlun var mı yok mu tartışması yapıldığını, navlun ödenmediğini ve ödenmeyeceğini söyledi.

Bu protokolün genel hatlarıyla bir onay yasası olduğunu, buna dayanarak TPIC’le KIB-TEK arasında bir sözleşme yapılacağını söyleyen Arıklı her şeyin protokolde yer alamayacağını ifade etti.

Arıklı, ikinci maddede yer alan itilafların nasıl çözüleceği konusuna da değinerek daha önceki sözleşmelerde yer alan Türkiye mahkemeleri ibaresinin çıkarılıp yerine KKTC mahkemeleri ibaresinin eklendiğini söyledi.

Filtrenin emisyonu sağlayıp sağlamayacağının da konu edildiğini dile getiren Arıklı dünyadaki standarda göre hareket edilmesine izin verilmesini istedi.

Ayrıca kendisinin filtrelerin konulmasına karşı olduğunu, bu cihazların 35-40 milyon dolarlık maliyeti ve yıllık ciddi bir bakım masrafı olduğuna işaret eden Arıklı, 2030 yılında bu jeneratörlerin AB tarafından yasaklanacağını, dolayısıyla  bunun için bu kadar maliyete girmeye gerek olmadığını belirtti.

Kablo ile elektrik konusunda daha önce yaşanan tartışmalara işaret eden Arıklı, alternatif modelin tek şartının kablo ile elektrik getirmek olduğunu söyledi.

Vakıflardaki atamanın ilk başlarda kendisine de yanlış geldiğini söyleyen Arıklı, Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen atamalarının sendika iznine tabi olduğunu anımsatarak, burada da pekâlâ özellikle dini meselelerle ilgili olan Vakıflar’da iki tane de din görevlisinin olmasında sakınca görmediğini kaydetti

Bunlar üzerine yerinden söz alan Erhürman, navlun fiyatının zaten fatura içinde yer almasının mümkün olmadığını çünkü TC ile imzalanan protokolde navlun bedeli için rakam ayrıldığını dile getirdi.

Erhürman’ın konuşması sırasında Arıklı da yerinden yanıt verdi, önceki alımlarda ödenen navlun bedelleri hakkında tartışma çıktı.

Erhürman’ın konuşması sırasında yerinden söz alan Arıklı KIB-TEK’in spot piyasadan daha düşük fiyata yakıt alabileceğini, ihale sisteminin bunu engellediğini söyledi.

Erhürman konuşmasının devamında “AKSA’nın size taahhüt edebileceği sadece kablo ile elektriktir. Bu da bizim derdimizin dermanı değildir” diyerek, her defasında kürsüden olmayacak şeyler söylenmesine tahammülleri kalmadığını ifade etti, Vakıflar konusunda söylenenin de kabul edilebilir olmadığını belirtti.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Öztürkler: “TMT’nin verdiği mücadeleye layık olmaya çalışacağız”

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, TMT Mücahitler Derneği’ni kabulünde, TMT’nin verdiği mücadeleye layık olmaya çalışacaklarını söyledi.

Meclis’ten yapılan açıklamaya göre, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, TMT Mücahitler Derneği Başkanı Celal Bayar ve beraberindeki heyeti Meclis’te kabul etti.

Görüşmede, Kıbrıs Türk halkının varoluş mücadelesi, devletin kuruluş süreci ve güncel bölgesel gelişmeler ele alındı.

Öztürkler, kabulde yaptığı konuşmada, 20 Temmuz Barış Harekâtı’na giden sürecin zorluklarla dolu olduğunu belirterek, “Bu devlet büyük bir azmin, kararlılığının sonucudur. Mehmetçik ve Mücahitlerin verdiği mücadele asla unutulmamalıdır.” dedi.

Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) toplantılarına KKTC’nin katılımının önemine değinen Öztürkler, “Devlet yetkilileriyle kendi bayrağımız altında, kendi görev ve sıfatlarımızla temas kuruyoruz. Bu, uluslararası alanda görünürlüğümüz açısından tarihi bir adımdır. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve bakanlarımız ülkemizi her alanda başarıyla temsil ediyor.” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkı için vazgeçilmez bir güvence olduğunu vurgulayan Öztürkler, “Anavatan bizim kırmızı çizgimizdir. Her zaman yan yana ve omuz omuza olacağız.” dedi.

Filistin’de yaşananlara da değinen Öztürkler, “BM kararlarının hükmünün kalmadığı, güçlünün sözünün geçtiği bir dönemden geçiyoruz. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’nin duruşu bizim için hayati önemdedir.” ifadelerini kullandı.

Güney Kıbrıs’taki gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulunan Öztürkler, Türk askerinin adada da bir denge unsuru olduğunu ve bunu herkesin bilmesi gerektiğini söyledi.

Ziyaretin sonunda Meclis Başkanı Öztürkler, konuk heyete Meclis binasını gezdirerek kurumun işleyişi hakkında bilgi verdi. Heyet, ziyaretin anısına toplu hatıra fotoğrafı çektirdikten sonra Meclis’ten ayrıldı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: “İki devletli siyaseti sürdürüyoruz, New York’a işbirliği odaklı bir toplantı için gidiyoruz”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 16-17 Temmuz tarihlerinde New York’ta yapılacak 5+1 formatındaki toplantı öncesi değerlendirmelerde bulunarak, yeni geçiş kapıları açılması konusunda uzlaşmaz bir tutum sergileyen Rum yönetimi başkanı Nikos Hristodulidis’i eleştirdi. Tatar, son günlerde Metehan geçiş kapısında Güney Kıbrıs kaynaklı yaşanan sıkıntıların, Haspolat kapısının açılması konusunda ısrar etmelerinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Tatar, New York’taki toplantıda Haspolat ve Akıncılar’da yeni geçiş kapıları açılması konusunu gündeme getireceğini kaydetti.

Araçla geçişlerin rahatlatılması için Haspolat kapısının açılması konusunda dört buçuk yıldır çaba gösterdiğini anımsatan Tatar, trafikte yaşanan sorunların önceki akşam bir kez daha gündeme geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, kapılar konusundaki hassasiyetini her platformda dile getirdiğini belirterek, konuyu Cenevre’de tekrar gündeme getirdiğini ancak Hristodulidis’in Mart ayından bu yana yapıcı bir tutum sergilemediğini belirtti.

Türk tarafının her zaman yapıcı olduğunu ifade eden Tatar, mevcut dokuz kapının çoğunun Rum tarafına hizmet ettiğini belirtti. Yeşilırmak ve Bostancı kapılarının neredeyse tamamen Rum tarafına hizmet ettiğini, Kıbrıslı Türklerin kullanım oranının yüzde onun bile altında olduğunu söyledi. Tatar, buna karşın araçlı geçişlerin yüzde 65’inin Metehan kapısından gerçekleştiğini ve burada ciddi bir tıkanıklık yaşandığını kaydetti.

Kıbrıs Türk tarafının Metehan kapısındaki yolu genişletmesine rağmen Rum tarafında böyle bir adımı hayata geçirmediğini belirten Tatar, Rum geçiş kapılarında çalışan sayısının artırılması ve yolun genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Rum tarafının bu konuda çözüm üretmek istemediğini belirten Tatar, 2024 yılında sekiz milyon muhaceret işlemi yapıldığını, bunun yaklaşık dört milyonunun Kıbrıslı Türkler, dört milyonunun ise Kıbrıslı Rumlar tarafından gerçekleştirildiğini ifade etti. Tatar, Rum halkının da yaşanan tıkanıklıktan rahatsız olduğunu söyledi.

Haspolat ve Akıncılar kapılarının açılması halinde Metehan kapısındaki trafiğin büyük ölçüde rahatlayacağını belirten Tatar, burada kapı açılması halinde Yeşil Hat Tüzüğü kapsamındaki ticaretin de artacağını, kamyonların bu kapılardan geçmesiyle Metehan kapısının rahatlayacağını ifade etti.

New York’ta daha önce gerçekleşen toplantıda bu konuyu gündeme getirdiğini belirten Tatar, toplantıya Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’den bakanların da katıldığını ve hepsinin buna şahit olduğunu söyledi. Rum lider Hristodulidis’e Haspolat ve Akıncılar kapılarının açılmasını önerdiğini anlatan Tatar, Hristodulidis’in Cenevre’de açılmasını istediği kapıları ısrarlara rağmen dile getirmediğini bildirdi.

BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile de bu konuyu konuştuğunu belirten Tatar, Rum tarafının hala “Güney’den Güney’e koridor” açmak istediğini söyledi, bunun kabul edilemez olduğunu kaydetti.

– “New York’taki toplantıya önem veriyoruz”

New York’ta yapılacak toplantının önemli olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Tatar, tüm toplantılara iki devletin iş birliği yönünde baktıklarını belirtti.

Ancak ortak zemin oluşması halinde müzakere masası kurulabileceğini ifade eden Tatar, öte yandan iki taraf arasındaki yapıcı ilişkilerin sürdürülmesinin önemli olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana teknik komitelerin çalışması için gayret ettiklerini anlatan Tatar, Rum tarafının zaman zaman sıkıntı çıkardığını, Kıbrıs Türk makamlarını muhatap almak istemediğini söyledi.

Rum tarafının KKTC makamlarını muhatap almasının statülerinin yükselmesi anlamına geleceğini düşündüğünü belirten Tatar, buna rağmen deprem komitesi, gençlik komitesi gibi konularda başarı sağlandığını dile getirdi.

Ara bölgede solar enerji yatırımı konusunun tıkandığını söyleyen Tatar, Rum tarafının üretilen tüm enerjinin tamamının Güney Kıbrıs’a verilmesini ve daha sonra KKTC’ye pay aktarılmasını istediğini, bunun kabul edilemez olduğunu kaydetti. Tatar, “halbuki olması gereken ara bölgeden herkesin payını almasıdır” dedi. “Rum tarafının kendisini Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sahibi, Kıbrıslı Türkleri cemaat olarak gördüğünü ifade eden Tatar, asıl kavganın kaynağının bu olduğunu belirtti.

– “İki devletli siyaseti sürdürmeye devam edeceğiz”

İki devletli siyasetin sürdürülmeye devam edeceğini, Türkiye’nin de buna destek verdiğini belirten Tatar egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü kabul edilmeden resmi müzakere sürecine geçilmeyeceğini vurguladı.

En temelde 3-D; direkt uçuş, direkt ticaret, direkt temas ve izolasyonların kaldırılması talebinde bulunduklarını belirten Tatar, Birleşmiş Milletler’in bunu hayata geçirmeyi denediğini ancak Rum tarafının kabul etmediğini ifade etti.

Holguin’in de ortak zemin olmaması nedeniyle federasyon görüşmelerinin başlamasının mümkün olmadığını söylediğini aktaran Tatar, New York’ta yapılacak toplantının iş birliği odaklı olacağını ifade etti. Tatar, altı başlık dışında başka konular gündeme gelirse, dönüşte bunların üzerinde çalışacaklarını söyledi.

Bölgede devam eden çatışmaların dengeleri değiştirdiğini belirten Tatar, İngiliz üslerindeki pozisyonun da bu duruma etki ettiğini kaydetti. Tatar, tüm bunların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin önemini ve statüsünü artırdığını söyledi.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bölgede denge unsuru olduğunu belirten Tatar, KKTC tanınmamış olsa da hukuku ve devletiyle var olduğunu söyledi.

KKTC üniversitelerinde 144 farklı ülkeden öğrencinin eğitim gördüğünü belirten Tatar, ülkede ekonomi, kurumlar ve anayasa bulunduğunu vurguladı. Tatar, halkın kendi iradesi, hakkı ve hukuku olduğunu ifade ederek, 1960 anlaşmasının da Kıbrıs Türk halkına referandum hakkı tanıyan Annan Planı’nın da hukuk belgeleri olduğunu vurguladı. Tatar, her açıdan Kuzey Kıbrıs’ta ayrı bir yetki, otorite ve devlet bulunduğunu ifade etti.

– “Mal mülk konusundaki uygulamalar silahsız saldırı… New York’ta gündeme getireceğim”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıslı Rumların mal mülk konusunda yaptığı uygulamaları “meydan okuma” ve “silahsız saldırı” olarak nitelendirdi.

Tatar, bu saldırıların hiçbir zemini ve dayanağı olmadığını belirterek, Kıbrıslı Rumların bu tutumdan vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları doğrultusunda Taşınmaz Mal Komisyonu’nun yetkili olduğunu ifade eden Tatar, Rum tarafının, KKTC’de hiçbir yetkisi olmamasına rağmen, iyi niyetli bir yatırımcı ve KKTC vatandaşını tutuklamasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.

New York’taki toplantıda bu konuyu gündeme getireceğini belirten Tatar, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne “2017’den sonra ilk kez iyi bir atmosfer oluştu. Şimdi bu iyi atmosfer tutuklamalarla baltalanıyor” diyeceğini kaydetti.

Tatar Rum tarafının Kıbrıslı Türkleri cemaat olarak görmesini kabul etmeyeceklerini vurguladı. Rumların hiçbir zaman siyasi eşitliği kabul etmediğini dile getiren Tatar, önceki gün eski Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın yaptığı açıklamada, “Crans Montana’da Anastasiadis’in masayı devirmesinin sebebi Netanyahu’nun ‘Deli misiniz? Kıbrıslı Türkleri niye hükümete alacaksınız, niye onları ortak edeceksiniz? Şimdi Kıbrıs’ı siz idare ederken bütün Kıbrıs’ı dünyada siz temsil ederken Kıbrıslı Türklerin orada işi ne?’” demesi olduğunu söylediğini anımsattı.

– “Fidias’a ve partnerine yapılan saldırıyı kınıyorum”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Avrupa Parlamentosu Rum Milletvekili Fidias Panayiotou ile yaptığı röportajın ardından Panayiotou ve partneri Styliana’nın saldırıya uğramasıyla ilgili çıkan haberlerle ilgili de açıklamada bulundu.

Tatar, Fidias ile güzel bir sohbet gerçekleştirdiklerini belirterek, “Rum tarafında ortalığı ayağa kaldırdılar. Şimdi burada garipsenecek ne var? Nasıl bir dünyada yaşıyor bu insanlar? Kıbrıs Türk’ü görüşünü de mi anlatamayacak, sesini de mi duyuramayacak? Gerçeklerin duyurulmasından mı korkuyorlar bunlar?” dedi.

Fidias Panayiotou ve partnerine geçmiş olsun dileklerini ileten Tatar, saldırı haberlerinden üzüntü duyduğunu ve yapılanları kınadığını ifade etti. Tatar, “Gösterdiği cesaret için teşekkür ediyorum. Programında genelde çok beğenildiğini görüyorum. Bana gelen mesajlardan. Farklı görüşlerden birçok insandan çok mesaj aldım. Dolayısıyla kendisine geldiği için ve bu röportajı benimle yaptığı için çok teşekkür ediyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar: “Yerli üretim kabiliyetini gösteren önemli bir mühendislik başarısı”

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, üst yapıları Günsel Mühendisliği’nin geliştirdiği Sivil Savunma Teşkilatı Başkanlığı’na ait 7 adet arama-kurtarma aracının teslim törenine katıldı.

Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamaya göre, Tatar, törende yaptığı konuşmada, Günsel otomobil fabrikasında bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, yerli ve milli bir başarıya şahitlik edildiğini söyledi. Tatar, “Geliştirilen arama-kurtarma araçları daha etkin faaliyet gösterecek” dedi.

Günsel ailesinin Yakın Doğu Üniversitesi’nin ardından Günsel arabasını hayata geçirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Tatar, Günsel Mühendisliği’nin sadece araba konusunda değil, diğer alanlarda da faaliyet gösterdiğini vurguladı.

Projenin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin yerli üretim kabiliyetlerini gösteren önemli bir mühendislik başarısı olarak öne çıktığını ifade eden Cumhurbaşkanı Tatar, Günsel mühendislerinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin teknolojik ihtiyaçlarını belirleyip, tasarlayıp, üreten ve ortaya çıkaran bir vizyonun temsilcileri olduğunu vurguladı.

Sivil Savunma Teşkilatı’nın doğal felaketler ve diğer olaylarda arama-kurtarma araçlarının daha etkin çalışması için Günsel Mühendislik tarafından yapılan çalışmanın önemine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Tatar, devletin ve özel sektörün birlikte hareket ederek, başarılı çalışmalar yapmasını temenni etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam