Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulunda ivedilik tezkereleri ele alındı

Published

on

Meclis Genel Kurulu’nda ilk olarak sunuşlara yer verildi.

Kamu Çalışanlarının Aylık Maaş Ücret ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere ele alındı.

-Şahali

Konu hakkında ilk sözü alan CTP Grup Başkan Vekili, Milletvekili Erkut Şahali, bahse konu ivediliği talep edilen yasa tasarısıyla, ikiye bölünen kamu çalışanlarının üçe bölüneceğini söyledi.

Her çalışanın emeğinin karşılığının eşit adil bir şekilde alması gerektiğini ancak bu değişiklik yasa tasarısıyla bunun olamayacağını ifade eden Şahali, yasa tasarısının geri çekilmesini talep etti.

-Şan

Maliye Bakanı Alişan Şan da, konunun sendikalarla görüşüldüğünü ve yasayı ivedilikle geçirecekleri sözü verdiklerini belirterek, Türkiye ve Başbakanlıkla yasa tasarısı hakkındaki görüşmelerin devam ettiğini ve tasarıyı komiteye taşımak niyetinde olduklarını söyledi.

Yeniden söz alan Şahali ise Türkiye ile müzakereyi gerektirecek bir mesele olmadığını söyledi. Yasa tasarısının komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere oy çokluğuyla kabul edildi.

Genel Kurulda daha sonra Seçim ve Halkoylaması Geçici Kurallar Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere ele alındı.

-Erhürman

İlk sözü alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Yüksek Seçim Kurulu’nun belediye seçimlerinin selametle yapabilmesi ve Yüksek Seçim Kurulu’na gerekli sürenin tanınması için arzu ettikleri düzenleme olmasa da yasa tasarısına oylarının olumlu olacağını kaydetti.

Yasa tasarısının gerekçe kısmını eleştiren Erhürman, yasa tasarısının gerekçe kısmında belediye seçimlerinin ertelenmesinin meşru gibi gösterilmeye çalışıldığını söyledi.

Erhürman’ın konuşmasının ardından yasa tasarısının komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere oy birliğiyle kabul edildi.

Genel kurul daha sonra Yabancılar ve Muhaceret (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere ele alınmaya başlandı.

-Erhürman

Konu hakkında söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, af yasasının bilindiği üzere istisnai durumlarda çıktığına işaret ederek, eğer af yasası çıkarılması artık normalleştiyse, ilgili yasanın değişmesi gerektiğini kaydetti.

Özel durumlardan kaynaklanan bir anomali oluştuğunda af yasası çıkarılamıyorsa, yasa değişikliği getirilmesi gerektiğini söyleyen Erhürman, yasa tasarısının geri çekilerek, tasarıya doğru dürüst gerekçe yazılmasını talep etti.

Tufan Erhürman, yasa tasarısının Maliye’ye üç beş kuruş para getirmesi için hazırlandığını belirterek, “Böyle af olmaz. Bunu çekin doğru dürüst gerekçe yazın. Meclisin iradesi saçma sapan bir duruma getiriliyor” şeklinde konuştu.

-Öztürkler

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, af yasasının en büyük gerekçesinin ülkedeki kayıt dışılığı artırmak amacıyla hazırlandığına işaret ederek, son zamanlarda çeşitli gerekçelerle ülkede bir çok insanın zor durumda kaldığının tespit edildiğini kaydetti.

E-otomasyon için 2 Kasım’da ihaleye çıkılacağına işaret eden Öztürkler, hukuksuzluğun önüne geçmek için çalışmalar yapıldığını belirtti.

Öztürkler, bu yasanın, esas gerekçenin yabancıların kayıt altına alınması ve gerek pandemi, gerekse mali anlamda sıkıntı yaşayan kişilerin sorunlarına çözüm olabilmesi amacıyla hazırlandığını kaydederek, bunun af yasasının son olacağını söyledi.

Af konusunda bonkör davranılmadığın, yasalar çerçevesinde bir adım atılacağını ifade eden Öztürkler, vatandaşlık konusunda herhangi bir düzenlemeye gidilmediğini belirtti.

Öztürkler’in konuşmasının ardından tezkere oy çokluğuyla kabul edildi.

Genel kurul daha sonra Belediyelerin Birleştirilesine İlişkin Özel (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkereyi ele almaya başladı.

-Erhürman

Konu hakkında söz alan CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, konu hakkında açtıkları davanın devam ettiğine işaret ederek, bunun için konu hakkında yorum yapmayacağını ancak yasa tasarısına oylarının olumsuz olacağını söyledi.

-Öztürkler

İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler de, seçimlerin 25 Aralık 2022’te yapılması konusunda Meclis’te bir uzlaşıya varıldığına işaret ederek, burada yapılacak tek değişikliğin, seçim tarihinin 25 Aralık olarak değiştirilmesi olduğunu kaydetti.

İvedilik daha sonra oy çokluğuyla kabul edildi.

Genel kurul daha sonra Öğretmenler (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın komitede ivedilikle ele alınmasına ilişkin tezkere ele alınmaya başlandı.

-Erhürman

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman konu hakkında yaptığı konuşmada, yasa tasarısının çok tartışmalı bir sürecin sonucunda önlerine geldiğine işaret ederek, konu hakkında yeterli istişare sağlanmadığını ifade etti.

Erhürman, yasa tasarısı sürecinde öğretmenlerle istişare edilmemiş olması nedeniyle ivediliğe oylarının ret olacağını kaydetti.

-Çavuşoğlu

Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu konuşmasında konuların bugün gündeme gelmiş konular olmadığına işaret ederek, A ve B öğretmen ayrıcalığının kaldırılması yönünde fikir beyan eden bir çok öğretmen olduğunu söyledi.

Sendikalarla, katılımcı demokrasi adı altında yapılan görüşmelerde yasanın tamamının değiştirilmesi konusunda çalışma yapılmasının konuşulduğunu ifade eden Çavuşoğlu, sürekli kapatılması gündeme taşınan Atatürk Öğretmen Akademisi’nin sağlıklı şekilde geleceğe taşınması için ivedi olarak yasasının elden geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Kendisinin, kıdeme ve piramide çok değer veren bir kişi olduğunu, onun için A ve B öğretmen konusunun kendi için önemli olduğunu belirten Bakan Çavuşoğlu, öğretmenlerin birikimlerinin önemine vurgu yaptı.

Yasanın tadil edilmesinin önemine işaret eden Çavuşoğlu, yasaya göre kazanılmış maaş haklarında bir değişiklik olmayacağını, sadece ders yükününde değişikliğe gidileceğini kaydetti.

Çavuşoğlu, yıllardır ilkokullara rehber öğretmen alınamadığını, yasada yapılan düzenlemeyle artık ilkokullara da rehber öğretmen alınabileceğine işaret etti.

Bakan Çavuşoğlu, herkesin bu tasarıya destek vermesinin ülkenin yararına olacağına inanç belirtti.

Genel kurul daha sonra ivedilik tezkeresini oy çokluğuyla kabul etti.

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurul daha sonra Emlakçıların Kayıt ve İşlemleri (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın ivediliğine iilişkin tezkerenin hükümet adına İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler’in geri çekilmesiyle devam etti.

Genel Kurul “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (Onay) Yasa Önerisi”, “Türk Ajansı Kıbrıs’ın (TAK) 2022 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı” ile “Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nun 2022 Mali Yılı Bütçe Yasa Tasarısı”nın genel kurulda 3. görüşmesinin yapılmasına ilişkin tezkereleri oy çokluğuyla kabul etti.

Genel kurulda daha sonra İç Tüzük 62. maddesi gereği yapılan konuşmalara geçildi TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yenierenköy’de kaza

Published

on

By

 

Yenierenköy’de öğlen saatlerinde meydana gelen trafik kazasında okul otobüsü devrildi.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Tatar UKÜ’de düzenlenen 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ne katıldı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde (UKÜ) düzenlenen 14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, Tatar törende yaptığı konuşmada, ilaç ve diğer gıda takviyeleriyle hastaları buluşturan eczacılığın büyük sorumluluk isteyen önemli bir meslek olduğunu söyledi.

Eczacı olacak öğrencilerin iyi çalışması ve mezun olduktan sonra çok dikkatli olması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, dijitalleşen ve değişen dünyada hayat boyu eğitimin devam etmesi ve yeniliklerin takip edilmesi gerektiğini kaydetti.

14 Mayıs Dünya Eczacılık Günü Kutlamaları ve Ödül Töreni’ni düzenleyenlere ve Türkiye’den gelen misafirlere teşekkür eden Tatar, Türkiye’nin sağlık alanındaki gelişmişliğine ve sunulan fırsatlara dikkat çekti. Tatar, KKTC’deki kurum ve kuruluşların güçlendirilmesi için Türkiye’yle birlikte yapılan çalışmaların önemine de işaret etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Tatar: Rum liderliğinin yürüttüğü düşmanlık siyaseti bir terör eylemidir

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Kıbrıs Türk halkının, kendi ayakları üzerinde durmak, ekonomik olarak güçlenmek ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için büyük bir mücadele verdiğini ancak ne zaman kalkınma yolunda adımlar atsa Rum liderliğinin sistematik saldırılarla Kıbrıs Türk halkını hedef aldığını belirterek, “Bu saldırılar, uluslararası hukuku tanımaz niteliğiyle açıkça bir terör eylemi haline gelmiştir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanmasının 1963 sonrası yaşanan acı tecrübeleri hatırlattığını belirtti. Tatar, “Rum yönetiminin mülkiyet konusunu kullanarak Kıbrıs Türk halkını baskı altına alma girişimi, o dönemdeki zihniyetin günümüze yansıyan bir örneğidir. AİHM kararlarını yok sayarak, mülkiyet meselesini ceza davaları ve tutuklamalarla yeniden gündeme getirmek; 1963 sonrası dönemde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkını ekonomik olarak yıpratma, hukuki ve siyasi olarak zayıflatma amacını taşımaktadır.” dedi.

Kıbrıs Türk halkının iradesini kırmaya yönelik bu organize saldırıların, uluslararası toplumun gözleri önünde yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “AİHM kararlarının ihlal edilmesi, mülkiyet ihtilaflarına yönelik Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sunduğu çarelerin göz ardı edilmesi ve halkımızın haklarının gasp edilmeye çalışılması, yalnızca Kıbrıs Türk halkına yönelik bir saldırı değil; aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlalidir. Bu süreçte uluslararası toplumun sessiz kalması, hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermekte ve adalet arayışını zayıflatmaktadır.” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Rum yönetiminin mülkiyet konusunda Kıbrıs Türk tarafını hedef alan girişimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

-“ Rum liderliği, mülkiyet meselesini bahane ederek davalar başlattı, sistematik bir baskı ve korku politikası geliştirdi”

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, yazılı açıklaması şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkı, yıllardır kendi ayakları üzerinde durmak, ekonomik olarak güçlenmek ve uluslararası alanda hak ettiği yeri almak için büyük bir mücadele vermektedir. Ancak ne zaman kalkınma yolunda adımlar atsak, ne zaman uluslararası alanda sektörlerimiz görünür hale gelse, Rum liderliği sistematik ve organize saldırılarla halkımızı hedef almaktadır. Bu saldırılar, ekonomik baskı ya da siyasi hamle olmanın ötesine geçerek, uluslararası hukuku tanımaz niteliğiyle açıkça bir terör eylemi haline gelmiştir.”

“Bu karanlık zihniyet, Annan Planı’nın hemen ardından kendini daha da net şekilde göstermeye başlamıştır” diyen Cumhurbaşkanı Tatar, şöyle devam etti:

“Kıbrıs Türk halkı, uzlaşı ve kapsamlı çözüm adına Annan Planı’na ‘evet’ diyerek iradesini ortaya koymuş, Rum halkının ezici ret oyu üzerine de uluslararası toplumdan adil bir yaklaşım beklemiştir. Ancak ayrı ve eşzamanlı referandumların hemen ertesinde uluslararası toplum halkımızın iradesi yok saymış, verdikleri sözleri tutmamış ve haksız hukuksuz izolasyon zulmü bugünlere taşınmıştır. Bu süreçte Rum liderliği, bir yandan çözüm arayışındaymış gibi görüntü verirken, diğer yandan mülkiyet meselesini bahane ederek davalar başlatmış ve insanımıza karşı sistematik bir baskı ve korku politikası geliştirmiştir. Bu baskıcı siyaset, halkımız tarafından bilinen bir anlayışın yani 1960’ta Kıbrıs ortaklık Cumhuriyeti’nin silah zoruyla yönetimi gasp eden zihniyetin bugüne taşınan bir uzantısıdır.”

-“Rum liderliği mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanıyor”

Cumhurbaşkanı Tatar, Rum liderliğinin mülkiyet konusunu bir baskı aracı olarak kullanmasının 1963 sonrası yaşanan acı tecrübeleri hatırlattığını belirterek, devamla şunları kaydetti:

“1963’te Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortaklık yapısı tek taraflı olarak değiştirildiğinde, Kıbrıs Türkleri devlet yönetiminden silah zoruyla dışlanmış, ekonomik olarak kuşatılmış ve ciddi bir mülkiyet gaspına maruz kalmıştır. Bu süreçte on binlerce Kıbrıslı Türk, mal ve mülklerinden zorla uzaklaştırılmış, köyler boşaltılmış ve halkımız gettolara hapsedilmiştir. 1974’e kadar süren bu planlı eylemler uluslararası toplumun gözleri önünde cereyan ederken ‘hak hukuk havarileri’ kılını kıpırdatmamıştır.

Bugün, Rum Yönetimi’nin mülkiyet konusunu kullanarak Kıbrıs Türk halkını baskı altına alma girişimi, o dönemdeki zihniyetin günümüze yansıyan bir örneğidir. AİHM kararlarını yok sayarak, mülkiyet meselesini ceza davaları ve tutuklamalarla yeniden gündeme getirmek; 1963 sonrası dönemde olduğu gibi Kıbrıs Türk halkını ekonomik olarak yıpratma, hukuki ve siyasi olarak zayıflatma amacını taşımaktadır.”

-“TMK, mülkiyet ihtilaflarının çözümü için yasal ve etkin bir mekanizmadır”

Cumhurbaşkanı Tatar, 2005 yılında kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), Kıbrıs’taki mülkiyet ihtilaflarının çözümü için başvuru yapılabilecek yasal ve etkin bir mekanizma olduğunu vurguladı.

TMK’nın, Rum mülkiyet başvurularını değerlendirirken tazminat, takas ve iade olmak üzere üç temel çare sunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı, “Tazminat, mülkün değerinin hesaplanarak başvurucuya ödeme yapılmasıdır. Takas, mülkü talep eden kişiye, mevcut mülküne karşılık başka bir mülk verilmesidir. İade ise mülkün eski sahibine geri verilmesidir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), 2010 yılında aldığı Demopoulos kararı ile Taşınmaz Mal Komisyonu’nun etkin bir iç hukuk yolu olduğunu açıkça teyit ettiğini, AİHM’in, bu kararda mülkiyet meselelerinde yalnızca 1974 mal sahiplerinin değil, uzun yıllardır bu mülkler üzerinde mülkiyet hakkı kazanmış kişilerin de bu haklarının korunması gerektiğini net bir şekilde vurguladığına işaret ederek, “Bu karar, mülkiyet ihtilaflarının çözümünde adalet ve hakkaniyeti gözeten bir yaklaşımdır” dedi.

-“Rum yönetiminin tutumu, uluslararası hukukun açık ihlalidir… Bir saldırı politikasıdır…”

Cumhurbaşkanı Tatar devamla şunları kaydetti:

“Ancak Rum liderliği, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) bağlayıcı kararlarına rağmen, TMK’nın sunduğu yasal çareleri yok saymakta; mülkiyet meselelerini iç mevzuat kılıfına büründürerek, uluslararası hukukun işaret ettiği yolları göz ardı etmektedir. Rum yönetimi, kendi iç hukuk sistemini adalet sağlamak için değil, halkımızın haklarını gasp etmek ve Kıbrıs Türk halkını köşeye sıkıştırmak için kullanmaktadır. Bu tutum, uluslararası hukukun açık ihlalidir ve Rum liderliğinin himayesinde yürütülen bir saldırı politikasıdır.”

– “Bu süreçte içerideki bazı kesimlerin sergilediği tutum ise dikkat çekicidir…”

Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu süreçte içerideki bazı kesimlerin sergilediği tutum ise dikkat çekicidir” diyerek, “Rum Yönetimi’nin hukuk tanımaz saldırılarını görmezden gelip, halkımızın haklarını ve en başta devletini ve egemenliğini savunanları eleştiren söylemler ibret vericidir. AİHM’nin açık ve bağlayıcı kararlarına rağmen, Rum liderliğinin hukuk dışı baskılarını normalleştiren bu anlayış, teslimiyetçi bir zihniyetin tezahürüdür.” ifadelerini kullandı.

Müzakere masasına dönmeyi tek seçenek olarak gören, Kıbrıs Türk halkının özden gelen haklarını ve iradesini savunanları hedef alan bu yaklaşımların, Kıbrıs Türk halkının mülkiyet haklarının ihlal edenlere hizmet ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Tatar, “Bu süreçte Rum yönetiminin hukuk dışı tavrını perdeleyip, Kıbrıs Türk halkının mücadelesini hedef almak, halkımıza zarar vermekten başka bir sonuç doğurmayacaktır. Birlikte mücadele yerine suçluluk psikolojisiyle motive edilen bu tutum kabul edilmezdir” dedi.

– Ortak akıl oluşturma …

Cumhurbaşkanı Tatar, bu süreçte, yetkili kurumlar, meslek odaları, sektör temsilcileri, ilgili paydaşlar ve uzmanlarla sürekli istişare halinde ortak akıl oluşturma yönündeki değerlendirmelerin sürdüğünü belirterek, “Yapılanları karşılıksız bırakmayacak; hem uluslararası hukukun gereği için mücadele verirken, halkımızı da her açıdan korumaya devam edeceğiz. İnsanımızın ekonomik kalkınma çabalarının baltalanmasına, mülkiyet haklarının gasp edilmesine ve uluslararası hukukun yok sayılmasına asla sessiz kalmayacağız. Adadaki yabancı Büyükelçilikler de dahil olmak üzere uluslararası alanda da girişimlerimiz devam etmektedir.” dedi.

-“Uluslararası toplumun sessiz kalması…”

Kıbrıs Türk halkının iradesini kırmaya yönelik bu organize saldırıların, uluslararası toplumun gözleri önünde gerçekleştiğini belirten Cumhurbaşkanı Tatar, “AİHM kararlarının ihlal edilmesi, mülkiyet ihtilaflarına yönelik Taşınmaz Mal Komisyonu’nun sunduğu çarelerin göz ardı edilmesi ve halkımızın haklarının gasp edilmeye çalışılması, yalnızca Kıbrıs Türk Halkına yönelik bir saldırı değil; aynı zamanda uluslararası hukukun da ihlalidir. Bu süreçte uluslararası toplumun sessiz kalması, hukukun üstünlüğü ilkesine zarar vermekte ve adalet arayışını zayıflatmaktadır.” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında devamla şunları kaydetti:

“Buradan açıkça ilan ediyorum:

Rum yönetiminin hukuk tanımaz, baskıcı ve yıldırma politikalarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Uluslararası hukuku çiğneyenlere, halkımızın haklarını gasp etmeye çalışanlara karşı kararlı, cesur ve stratejik duruşumuzu devam ettireceğiz.

Kıbrıs Türk halkının iradesi satılık değildir. Haklarımızın gasp edilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Egemenliğimizi, mülkiyet haklarımızı ve ekonomik çıkarlarımızı her platformda savunmayı yılmadan sürdüreceğiz.

Bu topraklarda varoluş mücadelesi verirken nasıl ki teslim olmadıysak, bugün de haklarımızı korurken aynı kararlılıkla hareket edeceğiz. Halkımızın yanında duracak, mülkiyet haklarımızın gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz. Kıbrıs Türk halkı, hukuku ve adaleti temel alan bu haklı mücadelesinde asla yalnız değildir!”

Devamını Oku

Trending

Reklam