Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis Genel Kurulu’nda milletvekillerinin güncel konuşmalarına yer veriliyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunda milletvekillerinin güncel konuşmalarına yer veriliyor.

-Barçın

CTP Milletvekili Devrim Barçın “Hükümetin yasa dışı kararları ve uygulamaları” başlıklı konuşma yaptı. Barçın, Gümrük ve İstihsal Yasası’nı ihlal edildiğini yineleyerek, Maliye Bakanlığı’nın konuyla ilgili açıklama yapmadığını kaydetti.

“Yasama ve yürütme görevinde olan milletvekilleri ile bakanlar, Meclis’in çıkardığı yasalara uymazsa, toplumdan yasalara uymasını beklemek hayalperestlik olur. Bu da ülkeyi kaosa götürür” diyen Barçın, hükümetin yasal sınırlar içerisinde çözüm bulmak yerine, yasanın hilafına kararlar aldığını söyleyerek, bunu eleştirdi.

Barçın, yasaya aykırı emirleri yerine getirmemeye ilişkin yasa maddesini hatırlatarak, Gümrük Dairesi’nde çalışan kamu personeline bu yasaya aykırı emirlere itiraz etmeye çağırdı.

İşe gitmeden maaş alan kişiler olduğunu ve bu konuda ellerinde çizelge olduğunu belirten Barçın, hükümetin bu konuda gerekli adımları atmadığını dile getirdi.

Barçın, “Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili tüm kurumlar sessiz. Eğer bu kürsüden çıkıp cevap verecekseniz, biz belgeyle konuşuyoruz, siz de belgeyle konuşun” ifadelerini kullandı.

Konuşmasının devamında ilaç ihalelerine değinen Barçın, Sağlık Bakanlığı’nın ihale sürecinde üretici firma ismini belirtmeden ihaleyi sonuçlandırmasının usule aykırı olduğunu kaydetti.

Barçın “Üretici firma ismi olmadan ihaleye çıkmanız, ihaleye fesat karıştırmaktır. Çünkü şartnameye uygun ürünü getiremeyecek firmaların önü açılıyor” diye konuştu.

“Her taraftan Kıbrıslı Türkler sıkıştırılıyor. Yanlış uluslararası ilişkiler politikalarının bedelini halk ödüyor. Nerede doğmuş olursa olsun, bu ülkeyi vatan bilen herkes bu cendereyi fazlasıyla hissetmeye başladı” diyen Barçın, KKTC pasaportu olan bir kişinin İngiltere’ye vize için başvurusuna “pasaport global sistemde kayıp çalıntı olarak işlenmiştir” cevabı aldığını dile getirerek, bu konuda İçişleri Bakanlığı’nın bir araştırma yapıp yapmadığını sordu.

-Berova

Yanıt vermek üzere kürsüye çıkan Maliye Bakanı Özdemir Berova Gümrük ve İstihsal Yasası cetvelinde ücretlendirmelerin YTL üzerinden yapıldığını kaydetti. Bu yasa çıktıktan sonra CTP’li hükümetlerin de göreve geldiğini ancak YTL üzerinden yapılan fiyatlandırmaların fark edilmediğini ifade eden Berova kendilerinin fiyat düzenlemesi yaparak, mevcut ücretleri ortaya çıkardıklarını anlattı.

Konuyla ilgili gerekli yasal düzenlemeleri hazırladıklarını belirten Berova, “Barçın hala daha, yayınlanan ücretler düşük müdür yüksek midir, yoksa zamane koşullarına uygun mudur açıklaması yapmaktan kaçınmaktadır. Ayrıca kamu personelini tehdit etmektedir” diye konuştu.

Pasaport konusuna da değinen Berova, bazı pasaport numaralarıyla ilgili sorunların bilindiğini ve bununla ilgili çalışmaların sürdüğünü söyledi. Berova, ilgili bakana da konuyu ileteceklerini kaydetti.

Özdemir Berova, ilaç ihaleleri konusunda itirazı olanların bu itirazlarını Rekabet Kurulu’na iletebildiğini anımsattı. İşler siyasete bağlanmasın diye şirket isimlerini kendisinin kontrol etmediğini kaydeden Berova, iddialar üzerine konuya eğileceğini belirtti.

İşe gitmeden maaş alanlar konusunda ilgili dairelere ulaştığını anlatan Berova, gereken adımların atılacağına inandığını söyledi.

-Barçın

CTP Milletvekili Devrim Barçın yeniden söz alarak, harçlara yapılabilecek artışların yasada yer aldığını ve farklı artış yapılamayacağını tekrarladı. Barçın, 2006’daki rakamların günün şartlarının gerisinde kalındığının doğru olduğunu ancak güncelleme gerekiyorsa bunun yapılma yolunun da belli olduğunu kaydetti.

Yasaya aykırı bir idari işlem emrinin yazılı istenmesi önerisinin tehdit olmadığını kaydeden Barçın, bunun yasalarda yer aldığını vurgulayarak “Sen Anayasa’nın üstünde mi görüyorsun kendini?” diye sordu.  

Barçın, Din İşleri Başkanlığı atamasının usulsüz olduğuna ilişkin Savcılık görüşü olduğu söylenirken bugün başka açıklamalar yapıldığını ifade etti.

-Toros

CTP Milletvekili Fikri Toros “Dış gelişmeler” başlıklı konuşma yaptı. Bölgede ve dünyada yaşanan gelişmelere işaret eden Toros, BM Genel Sekreterinin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in önümüzdeki günlerde adaya geleceğini anımsattı.

Holguin’in kapsayıcı bir süreç için çabalayacağının bilindiğini kaydeden Toros, dış gelişmeler çerçevesinde tüm tarafların geniş çaplı bir uzlaşı kültürü sergilemesinin şart olduğunu ifade etti.

Toros, tüm tarafların bulundukları pozisyonlar yerine ortak menfaat ve sinerjik kazanımlar odağında esneklik göstermesi gerektiğini söyledi.

Bölgede elde edilebilecek sinerjik kazanımların, ortak menfaat zemininde ve tek taraflı çıkarlardan uzak bir yaklaşımla değerlendirilmesi gerektiği vurgulayan Toros, bu çerçevede kurulacak kapsamlı ve sonuç odaklı bir stratejinin, Avrupa Birliği’nin yeni güvenlik mekanizmalarıyla da uyumlu olacağını kaydetti.

Toros, Ekim 2025’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın yeni bir lider seçeceğine ve bu ismin, demokratik ve laik değerlere bağlılığıyla Tufan Erhürman olacağına inanç belirtti. Erhürman’ın kapsamlı çözümle birlikte kalıcı barışa olan sarsılmaz bağlılığı ve müzakere süreçlerine hâkimiyetiyle öne çıktığını söyleyerek, “Tüm taraflarla karşılıklı saygı ve güvene dayalı ilişki ağına sahip bir liderdir. Liyakatli ekibiyle birlikte Kıbrıs Türk halkının yeniden özne olacağı bir müzakere masasında yerini alacaktır” dedi.

Konuşmasında, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ı da eleştiren Toros, “Sayın Erhürman, dünyanın konuştuğu dili konuşan bir cumhurbaşkanı olarak, Sayın Tatar döneminde kaybedilen imajı yeniden restore edecektir” ifadelerini kullandı.

-Berova

Maliye Bakanı Özdemir Berova, eleştirileri yanıtladığı konuşmasında, halkın iki devletli ve egemen eşitliğe dayalı çözüm modelini benimsediğini ve bu iradenin cumhurbaşkanlığı seçiminde açık şekilde ortaya konduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta federasyon temelli çözüm arayışlarının tarihçesine değinen Berova, “Kıbrıs konusunun federasyon temelinde çözülmesi için 1968 yılında, dönemin toplum liderleri Rauf Raif Denktaş ile Glafkos Klerides arasında görüşmeler yapılmaya başlandı” dedi.

Crans-Montana’da 2017 yılında yapılan son federasyon müzakerelerine de değinen Berova, “Dönemin Cumhurbaşkanı’nın da açıkça ifade ettiği gibi, Crans-Montana süreci federasyon temelli çözüm çabalarının bu nesil tarafından bir daha görülemeyecek şekilde sona erdiğini ortaya koydu” dedi.

Berova, bu süreçten sonra UBP’nin çözüm politikasını net biçimde belirlediğini vurgulayarak, “Ulusal Birlik Partisi olarak biz bu görüşümüzü kurultay kararımıza ve parti tüzüğümüze işledik. Bundan sonraki süreçte tek gerçekçi çözüm modeli, egemen eşitlik ve iki devletlilik temelinde olabilir. Bunun dışındaki hayalci yaklaşımlar makul değildir ve başarı şansı yoktur” diye konuştu.

2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bu vizyonla girdiklerini hatırlatan Berova, “Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar, bu politikayı savunarak halkın desteğiyle seçilmiştir. Bu sonuç, halkımızın çözüm modeli konusundaki tercihini net bir şekilde ortaya koymuştur” dedi.

-Toros

Yeniden söz alan CTP Milletvekili Fikri Toros, barış süreçlerinin uzun soluklu olduğuna dikkat çekerek, “1968 yılında başlayan görüşmelerde, dönemin liderleri Rauf Denktaş ve Rum muhataplarının yürüttüğü müzakerelerde gerçek anlamda bir çözüm hedeflenmedi” dedi.

“Egemen eşitlik siyaseti bugün hangi noktadadır, herkes biliyor” diyen Toros, “İçinde bulunduğumuz mülkiyet krizi ve onun yol açtığı olumsuzluklar, bardağı taşıran son damla olmuştur” şeklinde konuştu.

Benimsenen mevcut pozisyonun Kıbrıslı Türklere zarar verdiğini söyleyen Toros, “Bu politika Kıbrıs Türk halkını yalnızlaştırmakta, özne olmaktan uzaklaştırmakta ve perde arkasında yürütülen görüşmelerde ne hakları, ne menfaatleri, ne de görüşleri dikkate alınmaktadır” diye konuştu.

Toros “Dünyada hiçbir ülkenin kabul etmeyeceği bu sözde egemen eşitliğe ve iki devletli çözüme dayalı siyaset anlayışınızı gözden geçirmenizin zamanı gelmiştir. Aksi takdirde, bu anlayış üzerine bina ettiğiniz her strateji, Kıbrıs Türk halkının yaşadığı zararı daha da derinleştirecektir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

11 İnönülü şehit düzenlenen törenle anıldı

Published

on

By

İnönü şehitleri düzenlenen törenle anıldı.

1958-1963 ve 1974 yıllarında şehit edilen 11 İnönülü için düzenlenen tören protokol sırasına göre şehitler anıtına çelenklerin konmasıyla başladı.

Ardından saygı duruşunda bulunuldu ve 3 el saygı atışı yapılarak, İstiklal Marşı eşliğinde bayraklar göndere çekildi.

Törende Öykü Zort “ Bu Vatan Kimin?” isimli şiiri okudu.

Mesarya Belediye Başkanı Ahmet Latif törende yaptığı konuşmada, milli mücadele yıllarında İnönü köyünün 11 evladını toprağa verdiğini anımsatarak, şehitleri rahmetle andı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da, 1974’ten önce ekmeğini kazanmak için işine giderken bir çok Kıbrıslı Türk’ün şehit edildiğini hatırlatarak, Rumların Kıbrıs Türkünü yok etmek için sistematik saldırılarda bulundu anlattı.

Kıbrıs Türk halkının kahramanca ülkesini ve halkını savunduğunu dile getiren Tatar, “1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında Anavatan Türkiye’nin desteğiyle KKTC olarak dünyada haklı yerimizi alırken tüm bunları şehitlerimize borçluyuz” dedi.

Tatar, “Kıbrıs Türk halkının en az Rumlar kadar bu topraklarda hakkı vardır. Devletimizin kabul görmesi, egemenliğimizin tanınması gerekiyor, ancak o zaman adil kalıcı bir çözüm olur” dedi.
New York’ta da bu gerçekleri paylaşacağını ifade eden Tatar, bu kadar bedel ödeyen bir halkın egemenlik ve tanınma hakkı olduğunu söyledi.

Kıbrıs’ta iki ayrı halk ve devlet olduğunu vurgulayan Tatar, bir anlaşma olacaksa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin o anlaşmanın bir parçası olacağını söyledi.

Tören duaların okunmasıyla sona erdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü kutladı

Published

on

By

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, TÜRKSOY’un 32’nci kuruluşu yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayımladı.

Cumhurbaşkanı Tatar yazılı mesajında şu ifadeleri kullandı:

“Kıbrıs Türk Halkı için Türksoy teşkilatı büyük önem taşımaktadır. Kültürden sanata, edebiyata, tarihe, müziğe, farklı gelenekleri, örf ve âdetleri bir çatı altında toplayan TÜRKSOY’un 1993 yılından beri yaptığı çalışmaları buradan bir kez daha hürmetle selamlarım.

Türk Devletleri arasında 32 yıl önce kardeş halkların ortak iradesiyle temelleri atılan Türksoy, geçen zaman içinde Türk Dünyası’nın kültürel buluşma köprüsü olmuştur.

TÜRKSOY teşkilatının KKTC’ye gösterdiği ilgi alaka sonucunda, KKTC haksız bir şekilde maruz kaldığı birtakım engellemeleri kültür ve sanat alanında aşmıştır. TÜRKSOY’un bizlere açtığı kapı ve köprüler vasıtasıyla Kıbrıs Türk Halkının kültürü, sanatı, müziği, edebiyatı, örf ve âdetleri dünyaya ulaşmıştır. Çeşitli ülke ve şehirlerde, kültür ve sanatın farklı dallarında yapılan etkinliklerde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin temsilcilerine kültür ve sanatlarını paylaşma fırsatı verilmiştir. Bu bakımdan da TÜRKSOY’a teşekkürlerimi iletiyorum.

KKTC ve TÜRKSOY iş birliği çerçevesinde bundan sonraki süreçte de Kıbrıs Türk Halkının kültür ve sanat insanlarının Türk Dünyası mümtaz şahsiyetleri arasında anılması ve ilan edilmesi bizler için de bir ilham kaynağı olacaktır. Dolayısıyla şimdiden sizlerin yapacağı çalışmalar için bir kez daha teşekkür diyorum.

Türk Halkları arasındaki kardeşlik bağları büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkiye ve Türkmenistan’ın KKTC Halkı için aynı soydan gelen, aynı milletin evlatları olduğunu, gönül birliği, gelenek ve görenek, ortak kültür, ortak tarih ve ortak dil temelinde hiçbir farklılığının bulunmamaktadır.

Bu duygu ve düşüncelerle Türk halklarının ortak kültürel mirasını yaşatma, tanıtma ve gelecek kuşaklara aktarma idealiyle kurulan Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY’un 32. kuruluş yıl dönümünü en içten dileklerimle kutluyorum.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Özcenk’ten DAÜ-SEN’e çağrı

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Vakıf Yöneticiler Kurulu Başkanı Dr. Erdal Özcenk, sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan asılsız açıklamaların zarar verici bulduğunu vurgulayarak, DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) yönetimini kamuoyu üzerinden değil, üniversitenin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet etti.

“DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir” vurgusu yapan Özcenk, “Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir” dedi.

Erdal Özcenk’in açıklaması aynen şöyle:

“1979 yılında kurulan ve 1986’da devlet üniversitesi statüsünü kazanan Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ), sadece Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin değil, bölgenin en köklü ve saygın yükseköğretim kurumlarından biridir. Uluslararası düzeyde akredite olmuş programları, seçkin akademik kadrosu ve çok kültürlü öğrenci yapısıyla DAÜ, bugüne kadar on binlerce mezun vermiş ve KKTC’nin dünyaya açılan bilimsel yüzü olmuştur.

DAÜ’nün varlığı ve başarısı, başta Gazimağusa olmak üzere ülke genelinde ciddi bir ekonomik ve sosyal katkı yaratmaktadır. Binlerce öğrencinin ve personelin oluşturduğu bu büyük yapı, yerel esnaftan konaklama sektörüne, ulaşımdan hizmet sektörüne kadar geniş bir yelpazede KKTC ekonomisine doğrudan katkı sağlamaktadır. Üniversitemiz aynı zamanda ülkemizin tanıtımına, uluslararası platformda bilinirliğine ve itibarına da büyük değer katmaktadır.

Ancak bölgemizin içinde bulunduğu hassas coğrafi konum (özellikle Ortadoğu’daki süregelen savaşlar) ülkemize olan öğrenci başvurularını olumsuz etkilemiştir. Bu dönemde, yükseköğretimin itibarı daha da önem kazanmışken, köklü ve güvenilir yapısıyla DAÜ’nün varlığı çok daha kritik bir hal almıştır.

Dünyadaki 193 ülkenin tamamında devlet üniversiteleri bulunmakta ve bu üniversiteler, ülkelerinin bilimsel gelişimi, gençliğin eğitimi ve toplumsal ilerleme açısından vazgeçilmez yapılardır. KKTC hükümetlerinin de DAÜ’ye bugüne kadar verdiği katkı ve desteğin değerli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üniversitemizin yaşaması ve eğitim kalitesinin daha da artırılması için gereken her türlü desteğin bundan sonra da verileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.

Bu süreçte, DAÜ-SEN Başkanı tarafından sosyal medya ve basın aracılığıyla yapılan açıklamaları son derece talihsiz ve kurumumuza zarar verici bulduğumu vurgulamak isterim. Öğrenci kayıtlarının devam ettiği, üniversitemizin geleceği açısından hayati öneme sahip bu dönemde yapılan asılsız ve temelsiz açıklamalar, kurum aidiyeti ve sorumluluk duygusuyla bağdaşmamaktadır.

DAÜ, siyaset üstü bir kurumdur. Politik malzeme yapılması kabul edilemezdir. Üniversitemize ilişkin görüş ve eleştirilerin, kurumun kendi içindeki platformlarda, akademik teamüller ve karşılıklı saygı çerçevesinde ifade edilmesi gerektiğini hatırlatmak isterim. KKTC’deki tüm siyasi görüşlerin de DAÜ’nün kurumsal yapısına zarar verebilecek yaklaşımlardan uzak durmaları ortak sorumluluğumuzdur.

Üniversitemizde alınan tüm kararlar, ilgili akademik-idari kurullarda tartışılarak, Üniversite Yönetim Kurulu tarafından oylanmakta ve ardından Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayına sunulmaktadır. Bu kurumsal süreçler, şeffaf, katılımcı ve denetlenebilir bir yapı içinde yürütülmektedir.

DAÜ-SEN yönetimini, kamuoyu üzerinden değil, üniversitemizin iç işleyiş mekanizmaları içerisinde doğrudan, yapıcı ve sorumlu bir iletişime davet ediyorum. Kurumun geleceğini birlikte konuşmak ve geliştirmek, hepimizin ortak görevidir.”

TAK

Devamını Oku

Trending

Reklam