Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis yeniden toplandı

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu verilen aranın ardından saat 21.50 sıralarında yeniden toplandı.

Şans Oyunları (Değişiklik) Yasa Tasarısı’nın görüşüldüğü Meclis Genel Kurulu’nda nisap bulunmaması nedeniyle 10 dakika ara verilmişti. Ancak Genel Kurul’a verilen ara yaklaşık üç buçuk saat sürdü.

Milletvekillerinin konuşmaların ardından, rapor ve tasarının bütünü üzerindeki görüşmeler tamamlanmış ancak nisap olmadığından yasa tasarısının madde madde görüşülmesine geçilememişti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Mayıs ayı hayat pahalılığı yüzde 2,71 olarak açıklandı

Published

on

By

İstatistik Kurumu mayıs ayı hayat pahalılığını yüzde 2,71 olarak açıkladı.

KKTC İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan verilere göre, mayıs ayı hayat pahalılığı 2,71 olurken, Aralık 2024’e göre yüzde 16,15, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 39,88 değişim oldu.

Mayıs ayında ana harcama grupları içerisinde en yüksek artış yüzde 6,42 ile eğitim grubunda kaydedildi.

Eğitimi sırasıyla; yüzde 4,87 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 4,78 ile eğlence ve kültür, yüzde 3,23 ile alkollü içecekler ve tütün, yüzde 2,70 ile mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetleri, yüzde 2,52 ile ulaştırma, yüzde 2,12 ile gıda ve alkolsüz içecekler, yüzde 1,35 ile lokanta ve oteller, yüzde 1,34 ile çeşitli mal ve hizmetler, yüzde 1,23 ile haberleşme, yüzde 0,92 ile sağlık ve yüzde 0,88 ile konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar takip etti.

Öte yandan tüketici fiyatları endeksinde yer alan 472 madde çeşidinin 398’inin ortalama fiyatı artarken, 74’ünün fiyatı düştü.

En yüksek fiyat artışı yüzde 138,54 ile limonda, yüzde 66,80 ile çiçek lahanasında ve yüzde 65,15 ile domateste görüldü. En fazla ucuzlayan ürünler ise yüzde 58,35 ile dolmalık biber, yüzde 54,27 ile çarliston biber ve yüzde 50,33 ile kabak oldu.

Geçen yılın mayıs ayında aylık enflasyon yüzde 3,50, yıllık enflasyon ise yüzde 95,37 olarak kaydedilmişti.

1749038382061tufe (2)

1749038382062tufe (3)

1749038382063tufe (1)

1749038382063tufe (1)

Devamını Oku

Kıbrıs

“İsias Otel” düğümü Ankara’da çözülecek.. Temyiz, AİHM öncesi son adım

Published

on

By

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği, İsias Otel davası için Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun reddedilmesinin ardından temyiz için Yargıtay’a gidileceğini açıkladı.

Ankara’daki Yargıtay sürecinin uzun olacağı öngörülürken, Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği için temyiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden önceki son adım olacak.

İsias Otel’de kızları Selin ve Serin’i kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya ile hukuk profesörü Pervin Aksoy İpekçioğlu, konu hakkında TAK muhabirinin sorularını yanıtladı.

 

 

-İpekçioğlu: “Aileleri yine uzun ve zorlu bir süreç bekliyor”

Pervin Aksoy İpekçioğlu, istinaf başvurusunun reddinin ardından temyize yani Yargıtay’a gidileceğini belirterek, temyiz için iki haftalık başvuru süreleri olduğunu, bu sürenin başladığını ve temyizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden (AİHM) önceki son adım olduğunu vurguladı.

İpekçioğlu, “Tebliğ tarihinden itibaren İki haftalık süremiz var. Süre başladı. Temyize yani Yargıtay’a gidilecek. Yargıtay Ankara’da olacak. Dava süresi uzun olacak. Aileleri yine uzun ve zorlu bir süreç bekliyor.” dedi.

Temyiz dilekçesinin 16. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’ne (BAM) gönderileceğini ifade eden İpekçioğlu, temyiz dilekçesinin verilmesiyle gerekli usul işlemlerinin tamamlanacağını söyledi. İpekçioğlu, “Esas inceleme için dilekçenin Yargıtay İlgili Ceza Dairesine gönderilmesi beklenir. Yargıtay İlgili Ceza Dairesi’nin bozma kararı verip, somut olaya göre gerekçe sunması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

– “İç hukukun tükenmesi halinde ise AİHM”

İpekçioğlu, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararın temyizde bozulmasını ümit ettiklerini belirterek, kararın bozulmaması halinde ise mücadeleye kararlılıkla devam edeceklerini, iç hukukun tükenmesi halinde ise AİHM’e başvuracaklarını kaydetti.

İsias Otel davasının, kamu görevlileri davasıyla birleştirilmemesini de eleştiren İpekçioğlu, “Davaların birleştirilmemesine zemin hazırlayan Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığıdır.” dedi.

İpekçioğlu “Kamu görevlileri için iddianamenin hazırlanmasındaki ifade alma süreçleri bilinçli olarak ilk davadaki karar sonrasına bırakılmıştır. Bu şekilde iki davanın muhakeme evrelerinin farklı olması ve birleştirme için yararın olmaması sağlanmıştır. Oysa ki iki davanın birleştirilmesi resmin bütünü ve olayın gerçekleşme şeklini ortaya çıkaracaktı.” şeklinde konuştu.

-Karakaya: “Bizim çocuklarımızın geleceğini çaldılar”

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, ailelerin umutlarını kaybetmemek için çok büyük bir mücadele verdiğini ifade ederek, “Ailelerin bu mücadelesine her gün yeni mücadele eklenir. Verilen bu mücadele, sadece adalete karşı değil, acımızla baş edebilmek için kendi içimizde de çok büyük mücadeleler veriyoruz.” dedi.

Herşeye rağmen birlikte olduklarını, ayakta kalmaya çalıştıklarını ve mücadele etmeye devam ettiklerini söyleyen Karakaya, “Bizim çocuklarımızın geleceğini çaldılar. Ama dernek olarak çocuklar için, gelecek nesiller için uğraşıyoruz. Derneğin okul projesi emin adımlarla ilerliyor, çalışmalar başladı.” şeklinde konuştu.

-“Bizi yıkamayacak, yıldıramayacaklar… Dava daha bitmedi”

“Bizi yıkamayacak, yıldıramayacaklar” diyen Karakaya, turist rehberlerinin ailelerinin de kendilerinden güç aldıklarına işaret ederek, aileler olarak bir arada olup, birbirine tutunduğunu vurguladı.

Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen İsias Otel davasında başta Başbakan Ünal Üstel olmak üzere, devlet ve hükümet yetkililerinin Barolar Birliği’yle birlikte yanlarında olduğunu kaydeden Karakaya, duruşma sonrasında da yetkililerin beraberlik ve dayanışma mesajı verdiklerine dikkat çekti. Karakaya, kamu görevlileri davasında da birlik mesajı verildiğini ancak ilk davadaki dayanışmanın gösterilemediğini söyledi.

Toplumun davayı bitti zannettiğini ifade eden Karakaya, “Bu dava daha bitmedi. Aileler, tüm toplumun desteğini bekliyor.” dedi.

Karakaya, 16 Temmuz’da görülecek kamu görevlileri davasının ikinci duruşmasında tüm yetkilileri yanlarında görmek istediklerini dile getirdi.

-İsias Otel dava süreci…

Türkiye’de 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki deprem sırasında Adıyaman’daki Grand İsias Otel’da konaklayan Gazimağusa Türk Maarif Koleji voleybol kafilesinden 35 Kıbrıslı Türk sporcu, öğretmen ve aileleri enkaz altında kalarak hayatını kaybetmişti.

İsias Otel’de hayatını kaybeden “Şampiyon Melekler” ve tur rehberleri ile 10 yaralının aileleri ise kaybettikleri 72 can için 3 Ocak 2024’te başlattığı hukuk mücadelesi 12 ay devam etmişti.

Sanıkların “olası kast” suçuyla hüküm giymesi için verilen adalet mücadelesine rağmen 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen İsias Otel davasının 25 Aralık 2024’teki son duruşmasında altı sanığın “bilinçli taksirle” birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek suçundan mahkum edilmesine, beş sanığın ise beraatine karar verildi.

Ahmet Bozkurt 17 yıl 17 ay 7 gün, Mehmet Fatih Bozkurt 15 yıl 28 ay 28 gün, Erdem Yıldız 17 yıl 17 ay 7 gün, Halil Bağcı 7 yıl 16 ay, Hasan Aslan 15 yıl 16 ay 20 gün, Mehmet Göncüoğlu 7 yıl 16 ay süreyle hapis cezası almıştı. Bilge Açık, Efe Bozkurt, Seda Zeren, Şule Özbek ve Ulviye Bozkurt’un ise beraatına karar verilmişti.

İsias Otel davasının gerekçeli kararının 20 Ocak’ta açıklanmasının ardından yapılan istinaf başvurusu ise 29 Mayıs Perşembe günü reddedildi.

Öte yandan Adıyaman Grand İsias Otel’in yıkılmasında kusuru bulunan kamu görevlilerinin davası ise 24 Nisan’da Adıyaman 1. Ceza Mahkemesi’nde görüşülmeye başlamış ve duruşma 16 Temmuz’a ertelenmişti. Davada, sanıkların tutuklanması talepleri reddedilmiş, sanıkların duruşmalarda hazır bulunmalarına ve adli kontrol şartlarının devamına karar verilmişti.

Davanın, Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüşülen davayla birleştirilmesinin istinaf sürecinin devam etmesi gerekçesiyle kabul edilmemiş ve mahkeme, kamu görevlilerinin kusurlarının tespiti için Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bilirkişi raporunun beklenmesine karar vermişti.

Devamını Oku

Kıbrıs

KTHES, Tıp-İş, KTAMS ve KTHEB Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi önünde açıklama yaptı

Published

on

By

 

Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Sendikası (KTHES), Kıbrıs Türk Hekimler Sendikası (Tıp-İş), Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS) ve Kıbrıs Türk Hemşireler ve Ebeler Birliği (KTHEB), hükümetin sendikal mücadeleye yasaklayıcı tutum sergilediğini iddia ederek, Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi önünde basın açıklaması yaptı.

Hükümete ve Sağlık Bakanlığı’na çağrıda bulunarak, sağlıkta yaşanan sorunların çözümüne öncelik verilmesini isteyen sendikalar, KTHES Başkanı İbrahim Özgöçmen ile KTHEB Başkanı Ali Özgöçmen’in görev yerlerinin değiştirilmesine tepki gösterdi.

Sendikalar, “keyfi uygulamalarla çalışanlar üzerinde otoriter baskı kurulmasını” kabul etmediklerini ve bu duruma karşı mücadeleyi sürdüreceklerini ifade etti.

– İbrahim Özgöçmen: “Görevlendirme yazılarını kabul etmeyeceğiz”

KTHES Başkanı İbrahim Özgöçmen yaptığı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın “baskı, mobbing ve tehdit içeren uygulamalarına” bir yenisinin daha eklendiğini savunarak, bunun bardağı taşıran son nokta olduğunu söyledi.

 

Son dönemde yaşanan uygulamaları eleştirerek, Sağlık Bakanlığı ve bağlı hastane yönetimlerinin tutumlarını “kabul edilemez” olarak nitelendiren Özgöçmen, gerilimin, mevsimlik işçilerin yasa dışı şekilde hemşire olarak görevlendirilmesiyle başladığını ve açılan davalar sonucunda bu uygulamanın sonlandırıldığını belirtti.

Pandemi sonrası Thalassaemia Merkezi ve personel lojmanlarının yıkılacağı gerekçesiyle boşaltılmasının istendiğini, ancak asıl amacın sağlık çalışanlarının konaklama hakkını ellerinden almak olduğunu savunan Özgöçmen, dün gönderilen resmi yazıyla lojmanların yeniden boşaltılması talebinin iletildiğini aktardı.

– “Görev yerlerimizin değiştirilmesi siyasi bir hamledir”

Kendisinin ve KTHEB Başkanı Ali Özgöçmen’in görev yerlerinin değiştirilmesini siyasi bir hamle olarak nitelendiren Özgöçmen, 16 yıldır sorunsuz çalıştığı ortopedi servisinden alınmasının tamamen siyasi baskı sonucu olduğunu savundu.

Başhekimliğin, iki sendika başkanını görevden alarak meslektaşları sindirmeye çalıştığını ileri süren Özgöçmen, “baskıya” boyun eğmeyeceklerini ifade etti.

– “Görevlendirme yazılarını kabul etmeyeceğiz, servislerimizde kalmaya devam edeceğiz”

Görevlendirme yazılarını kabul etmeyeceklerini ve yasal haklarını sonuna kadar savunacaklarını dile getiren Özgöçmen, görev yerlerinden ayrılmayacaklarını, mesai saatleri boyunca servislerinde ve başhekimlik önünde bulunacaklarını söyledi.

– “Bizi hekim-hemşire kavgasına çekemezler”

Başhekimlik uygulamalarını eleştirmesinin ardından söylemlerinin çarpıtıldığını ve hekimlerle hemşireler arasında kavga çıkarmaya yönelik bir algı yaratıldığını da iddia eden Özgöçmen, “Biz aynı gemideyiz, aynı tozu yutuyor, aynı yemeği paylaşıyoruz. Bizi bölmeye çalışan bu anlayışa karşı duracağız.” diye konuştu.

Özgöçmen, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Biz susmuyoruz. Eğer birileri susuyorsa, şeytan olan biz değil, onlardır.” diyerek mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini belirtti.

-Ali Özgöçmen: “Sivil toplumun iradesine sivil darbe yapılıyor”

KTHEB Başkanı Ali Özgöçmen ise Sağlık Bakanlığı ve başhekimliğin sendika ile birlik başkanlarına yönelik tutumunu “sivil darbe” olarak nitelendirdi.

Daha önce birçok güçlü açıklama yapmalarına ve grev süreci yürütmelerine rağmen, şimdiye kadar karşılaşmadıkları yöntemlerle karşı karşıya kaldıklarını savunan Özgöçmen, “Gelin oturun konuşalım, sorunları birlikte çözelim” anlayışının tamamen ortadan kalktığını ve “Konuşmayacaksınız, susacaksınız, sindirileceksiniz” denilerek baskı yapıldığını ileri sürdü.

Sendika ve birlik başkanlarını görevlerinden uzaklaştırarak tüm hemşirelere gözdağı verilmek istendiğini savunan Özgöçmen, bunun kendilerini ve meslektaşlarını yıldırmayacağını belirterek, “Ne ben ne de birlik başkanımız bugüne kadar kimseye minnet etmedik, biat etmedik. Siz de korkmayın, boyun eğmeyin.” dedi.

18 yıldır sağlık sektöründe hizmet verdiğini de hatırlatan Özgöçmen, “Başarılarımız ve eleştirilerimiz oldu ama böyle haksız ve hukuksuz bir tutumla karşılaşmadık. Bizi korkutamazlar.” diye konuştu.

Özgöçmen konuşmasını, “Zalim ısrarla zulmünü artırıyorsa sonu yakındır; mazlum ısrarla direniyorsa zaferi de yakındır. Biz bu zalimlere boyun eğmeyeceğiz, yazılan görevlendirmeleri kabul etmeyeceğiz.” sözleriyle tamamladı.

– Gürkut: “Sendikalı olmak bir haktır, suç değildir”

Tıp-İş Başkanı Özlem Gürkut ise yaptığı konuşmada, sağlık emekçilerinin hak ve adalet mücadelesinin demokrasinin önemli bir parçası olduğunu ifade ederek, “Sendikalı olmak bir haktır, suç değildir.” dedi.

Sağlık alanında uzun süredir hekim, hemşire ve diğer personel eksikliklerinin giderilmediği söyleyen Gürkut, buna rağmen yöneticilerin bu temel sorunlara çözüm üretmek yerine başka konulara odaklandığını savundu.

Gürkut, Acil Durum Hastanesi’nin açılış sürecinde altyapı ve personel eksikliklerinin sendika uyarılarına rağmen dikkate alınmadığını ileri sürerek, “Bir binayı sağlık hizmetine açıyorsanız, personel ve altyapının yeterli olması gerekir. Eksiklerle hizmet vermek, sağlık çalışanlarına ağır sorumluluk yüklemektir ve bu kabul edilemez.” dedi.

– “Liyakat yerine geçici görevlendirme mobbinge neden oluyor”

Sağlık Bakanlığı ve hastane yönetimlerinin sağlık çalışanlarına yönelik “baskı, mobbing ve siyasi görüşlere dayalı yaptırımlar” uyguladığını öne süren Gürkut, yönetici pozisyonlarının liyakat esaslı sınavlarla doldurulması gerektiğini söyledi.

Sağlık Hizmetleri Yasası’nın uzun süredir Meclis gündeminde bekletildiğini de hatırlatan Gürkut, Sağlık Bakanı’na bu konuda neden adım atılmadığını açıklamasını istedi.

Hak ve adalet mücadelesinden asla vazgeçmeyeceklerini belirten Gürkut, sendikal hakların korunması ve sağlık hizmetlerinin sürdürülebilirliği için mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini ifade etti.

– Bengihan: “Sendika başkanlarına yönelik uygulama antidemokratiktir”

KTAMS Başkanı Güven Bengihan da Hemşireler ve Ebeler Sendikası ile Birlik başkanlarının görev yerlerinin değiştirilmesini eleştirerek, bu uygulamayı ‘antidemokratik ve faşizan’ olarak nitelendirdi.

“Hiç kimse düşüncesinden dolayı cezalandırılamaz. Yasalara aykırı bir durum varsa disiplin soruşturması açılır; ama bir sendika başkanının meslektaşları için hak araması nedeniyle görev yerinin değiştirilmesi kabul edilemez.” diyen Bengihan, yaşananları sadece ilgili sendikaya değil, tüm sivil toplum örgütlerine ve sendikal mücadeleye yapılmış bir saldırı olarak değerlendirdi.

Bengihan, farklı görüşlerin olabileceğini ancak temel haklar ve demokrasi için ortak mücadele verilmesi gerektiğini de ifade ederek, “Haksızlığa sessiz kalanlar şeytandır.” sözünü hatırlattı. Yaşananlara karşı sessiz kalmayacaklarını belirten Bengihan, “Kime yapılırsa yapılsın bu tür uygulamalara karşı çıkacağız. Demokratik ve hukuki tüm yollarla mücadelemizi sürdüreceğiz. Her iki başkanın da yanındayız.” ifadelerini kullandı.

Sendikal faaliyetlerin suç gibi gösterilmesine de tepki gösteren Bengihan, “Üyelerimizin hakkını savunmak suçsa, evet ben de bu suçu işliyorum ve bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğim.” diye konuştu.

Sağlık alanındaki sorunların çözülmediğini savunan ve Bakan’ın sorumluluktan kaçamayacağını söyleyen Bengihan, Sağlık Hizmetleri Yasası’nın aylardır Meclis’te bekletildiğini söyledi. “Casino yasası için sabaha kadar Meclis’te çalışan Bakan, sağlıkla ilgili yasaları beş aydır geçirmedi. Demek ki gazino sahiplerinin talepleri halkın sağlık hizmetinden daha önemli görülüyor.” diye konuşan Bengihan, hükümetin önceliklerini eleştirdi.

Kamu hastanelerindeki altyapı yetersizliklerinin halkı özel hastanelere yönlendirdiğini savunan Bengihan, “Aylık sevkler için özel hastanelere yaklaşık 15 milyon TL ödeniyor. Ancak bir PET cihazı hâlâ alınamıyor. İnsanlar sağlık hizmetine ulaşamıyor, özel hastanelere mahkum ediliyor. Bu tablo kabul edilemez.” diye konuştu.

Yoğun bakımların ve servislerin yetersizliğine de dikkat çeken Bengihan, kadın doğum ve çocuk servislerinde hizmet alanların büyük çoğunluğunun yurttaş olmayan kişilerden oluştuğunu söyledi.

Hükümetin sağlık hizmetlerini iyileştirmek yerine sendika başkanlarını görevden alarak bir sindirme politikası izlediğini savunan Bengihan, “Bu zihniyeti şiddetle kınıyoruz.” dedi ve Hemşireler ve Ebeler Sendikası ile Hemşireler ve Ebeler Birliği’nin yanında olduklarını ifade etti.

Devamını Oku

Trending

Reklam