Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis’te AB ile TDT ülkeleri arasındaki anlaşma tartışıldı

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulunda, Avrupa Birliği (AB) ile Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) üyesi bazı ülkeler arasında imzalanan anlaşma tartışıldı.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, TDT ile ilgili canlarını sıkan bir gelişme olduğunu ancak moral bozarak savundukları iki devlet politikasından vazgeçmediklerini ifade ederek, “Eleştirilerin muhatabı BM ve AB’dir. Bu girişim Rum Yunan baskısı ile yapıldı. Kıbrıs Türk halkına en büyük kötülüğü AB yapıyor. AB için KKTC diye bir devlet yoktur, bu örgütten medet ummak yanlıştır” şeklinde konuştu.

Ertuğruloğlu, “’Adada tek yasal devlet vardır’ yanlışı devam ettiği sürece ve iki Kıbrıs gerçeği kabul edilemden yeni Kıbrıs inşa edilemeyeceğini, çözüm sağlanamayacağını” kaydetti.

Cumhuriyet Meclisinde, CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, BM Güvenlik Konseyi kararlarının “541 ve 550. Maddesi” üzerine söz alarak, bu maddeleri okudu ve yorumlar yaptı.

Bu kararlar ile ilgili bilinmesi gerekenleri Meclis kürsüsünden tekrarlamaktan dolayı üzüldüğünü ancak bilgi eksikliği olduğunu ifade eden Erhürman, bu maddeler ile ilgili topluma yanlış bilgiler verilmemesi gerektiğini dile getirdi.

Erhürman, KKTC’nin, TDT’de gözlemci üye olmasına karşı çıkmadıklarını, aksine Avrupa ile azalan temaslara karşı, dışarıya dünyaya dönük olmasının eleştirilecek bir durum olmadığını kaydetti.

Erhürman, “iki devletli çözüm” temeline getirildiği zaman olayın tehlikeli haline dönüştürüldüğünü ifade ederek, Türkiye Cumhuriyetindeki televizyon programlarında da tartışmalara bakıldığında pek çok şeyin bilinmediğini gösterdiğini söyledi.

Devletlerin kendini güvene alacak anlaşmalar yapabileceğini, ilişkileri geliştirebileceğini ifade eden Erhürman, Türki devletlerin, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni şimdi tanımadığını ancak gürültünün şimdi koptuğunu, çünkü AB ile aralarında büyükelçi atamasının kararlaştırıldığını kaydetti.

Erhürman, AB ile Türki devletler arasındaki anlaşmayı okuyup yorumlayarak, bu devletlerin 541 ve 550. Maddelerini kabul etmekle, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü tanıdığını anlattı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı’nın bu konudaki açıklamalarını da anımsatan Erhürman, KKTC’nin uluslararası sıkıntıları yanında TDP toplantılarında yaşadığı sıkıntılara da işaret etti.

KKTC’nin oralarda da statüsünün sıkıntı yaşadığını ifade eden Erhürman, BM Güvenlik Konseyi kararlarının 541. Maddesini okudu.

Erhürman, AB ile Türki devletler arasındaki anlaşmalar sonrası “KKTC ile de aynı ilişkilerin kurulabileceği” söylemlerini doğru bulmadıklarını ifade ederek, Türki devletlerin bu maddelere “güçlü bağlılık” ilan ettiğini ve burada da temsilcilik açılabileceğinin Meclis çatısı altında söylenmesini doğru bulmadığını kaydetti.

Bu devletlerin BM çatısı altında bulunacak bir çözüm sonrası KKTC ile ilişkiler kurabileceğini ifade eden Erhürman, “Oyunlardan vazgeçip, gerçeklerle yüzleşip, Kıbrıs Türk halkını dünyayla kavuşturalım. Ortak dile ihtiyaç var doğrudur ama bu da gerçekleri ortaya koymakla olur” dedi.

Erhürman, BM Genel Sekreterinin de, değiştirilmediği sürece BM Güvenlik Konseyi kararlarına bağlı bir müzakere masası kurabileceğini ifade ederek, bu kararlara bağlı olunup olunmamasına devletlerin karar verdiğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin bu karara karşı büyükelçi ataması yaptığını ancak BM’nin bu kararlara bağlılık sergilediğine işaret etti.

Erhürman, Kıbrıs Türk halkının artık dünyayla buluşmak istediğini, kapalı kalmaktan sıkıldığını da ifade etti.

-Ertuğruloğlu: “Gerçek; AB için KKTC diye bir devlet yoktur”

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu da, “gerçeklerle Kıbrıs Türk halkının bilgilendirilmesi” konusunu açmak istediğini, Kıbrıs Türk halkını dünyadan izole eden, varlığını egemenliğini kimliğini göz ardı edenin 186 sayılı BM kararının hatası olduğunu söyledi.

Ertuğruloğlu, AB’nin 2004’te yaptığı hata yokmuş gibi Türki devletleri KKTC ve Türkiye’den uzaklaştırmak için etkinlik düzenlediğini ve bu devletlerin bu hataya düştüğünü kaydetti.

Esas eleştirilmesi gerekenin AB olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, maddi çıkarlarla bu devletleri hataya sürüklediğini, ancak bu hata yapıldı diye Kıbrıs Türk halkının uğradığı haksızlıkları gerekçe göstererek, KKTC’nin egemen politikasından vazgeçilmesi ve bu baskılardan vazgeçilmesi için

KKTC devletinin egemen devlet politikasına karşı önerinin ne olduğunu ve AB’nin ne gibi vizyonunun olduğunu soran Ertuğruloğlu, Rum tarafındaki, Kıbrıs Türk halkına Güney Kıbrıs gerçeğinin de anlatılması gösterilmesi gerektiğini kaydetti.

Kıbrıs Cumhuriyeti’ne karşı KKTC devleti statüsünün eleştirilmesini anlayamadığını ifade eden Ertuğruloğlu, KKTC devleti ve kalıcılığına sahip çıkılmasını, KKTC’nin çözüme engel olmadığını vurguladı.

Rumun, AB’nin eleştirileceğine, KKTC’nin egemenliğinin eleştirildiğini, toplum olunmak istendiğini ifade eden Ertuğruloğlu, “Kararlarına boyun eğmediğimiz için yanlışlıklarına ortak olmamızı istiyorlar. Bedeli ne isterse olsun bundan vazgeçmemiz mümkün değildir, haksızlıkların suçlusu başta İngiltere ve BM Güvenlik Konseyi kararlarıdır, gerçekler bunlardır, BM medet umulacak bir örgüt değil, bu sorunu yaratan ve devam ettiren bir örgüttür. Bu hatadan dönmemek uğruna da her kılığa giriyorlar. Adada tek yasal devlet vardır yanlışı devam ettiği sürece ve iki Kıbrıs gerçeği kabul edilemden yeni Kıbrıs inşa edilemez, çözüm sağlanamaz, hayal görülmesin” dedi.

Ertuğruloğlu, bu yüzden Türk Devletleri ile çalışmaya, Kıbrıs konusunu anlatmaya devam edeceklerini ifade ederek, “BM kararlarının hepsi tavsiyedir, bağlayıcı değildir, uyan uyar uymayan uymaz, ceza öngörülmüyor” ifadelerini kullandı.

“Türkiye işgalci ülkedir diye hangi kararda vardır, bu yönde tek bir karar bile yoktur” diyen Ertuğruloğlu, “TDT ile ilgili canımızı sıkan bir gelişme oldu ancak moral bozarak savunduğumuz politikadan vazgeçmedik, bunu kabul etmiyoruz. Eleştirilerin muhatabı BM ve AB’dir. Rum Yunan baskısı ile yapıldı. Bunlarla mı iki toplumlu iki bölgeli çözüm yapacağız. Gerçekler acı bile olsa Kıbrıs Türk halkına en büyük kötülüğü AB yapıyor. AB için KKTC diye bir devlet yoktur, bu örgütten medet ummak yanlıştır” şeklinde konuştu.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Asgari Ücret Saptama Komisyonu yeniden toplandı… Yeni asgari ücret pazartesi açıklanacak

Published

on

By

Yeni asgari ücret 21 Temmuz Pazartesi açıklanacak.

Asgari Ücret Saptama Komisyonu, 2025 yılının ikinci asgari ücretini belirlemek üzere bugün yeniden toplandı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu başkanlığında saat 12.15’te başlayan toplantıya, işçi ve işveren temsilcileri katıldı.

Bugünkü toplantıda ortaya çıkan öneriler, bugün saat 15.00’te Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Maliye Bakanı Özdemir Berova ile Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun yapacağı görüşmede ele alınacak. Öneriler daha sonra bugün saat 17.00’de gerçekleştirilecek Bakanlar Kurulu toplantısında değerlendirilecek.

Asgari Ücret Saptama Komisyonu 21 Temmuz Pazartesi günü saat 10.30’da yeniden toplanarak, yeni asgari ücreti açıklayacak.

Öte yandan, geçtiğimiz Çarşamba günü gerçekleştirilen ilk toplantıda salona alınmayan basın mensupları, bu kez toplantı öncesinde salona alındı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sadık Gardiyanoğlu, Asgari Ücret Saptama Komisyonu toplantısı öncesinde yaptığı açıklamada, 2025’in ikinci asgari ücretinin Pazartesi günü açıklanacağını belirtti.

Gardiyanoğlu, bugün taraflardan alınacak önerilerin saat 15.00’te Maliye Bakanı Özdemir Berova ve Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu ile yapılacak üçlü toplantıda değerlendirileceğini, ardından bulguların Bakanlar Kurulu’na sunulacağını ifade etti.

Geçmiş toplantıda yaşanan mahkeme sürecinin ardından gerekli teknik düzenlemelerin yapıldığını kaydeden Gardiyanoğlu, altı aylık hayat pahalılığı oranının yüzde 17,79 olduğunu ve bu veriler doğrultusunda tüm tarafların önerilerini sunacağını söyledi.

“Asgari ücret sadece devletin değil, işveren ve işçi temsilcilerinin de ortak kararıyla belirlenmelidir” diyen Gardiyanoğlu, oy birliğiyle karar alınmasının en büyük temennileri olduğunu, tüm taraflardan karşılıklı anlayış ve özveri beklediklerini vurguladı.

Toplantı saatinin teknik bir nedenden ötürü bir saat ertelenmesinin bazı çevrelerce yanlış yorumlandığını da belirten Gardiyanoğlu, “Bir gün değil, sadece bir saatlik bir erteleme yaptık. Buna rağmen ciddi tepkiler geldi. Bu da halkın bu masadan çıkacak kararı ne kadar yakından takip ettiğini ve beklentisinin ne denli büyük olduğunu gösteriyor” dedi.

Komisyon’un bilimsel, insani ve dengeli bir karar vermesi için çalıştıklarını ifade eden Gardiyanoğlu, kamuoyunun şeffaf ve doğru şekilde bilgilendirilmesinin önemine de dikkat çekti.

İşveren temsilcisi Cengiz Alp ise asgari ücretin toplumun geniş bir kesimini doğrudan etkilediğini söyledi.

Alp, asgari ücretin yalnızca bir rakamdan ibaret olmadığını; burslardan sosyal yardımlara kadar birçok kalemin bu rakama bağlı olduğunu savundu.

Herkesi memnun edecek bir rakam bulmanın zor olduğuna işaret eden Alp, önemli olanın adil ve dengeli bir ücret belirlemek olduğunu söyledi.

Üçüncü uyruklularla ilgili maaş düzenlemesinin yaklaşık 1,5 yıldır hayata geçirilemediğini de iddia eden Alp, bu konuda artık adım atılması gerektiğini savundu.

Güney Kıbrıs’taki maaş destek uygulamalarına da değinen Alp, hükümetin yalnızca asgari ücreti belirlemekle değil, genel yaşam koşullarını iyileştirmekle de sorumlu olduğu düşüncesini dile getirdi.

“Belirlediğimiz rakam, en düşük ücrettir. Ancak esas önemli olan vatandaşın yaşam kalitesidir” diyen Alp, “Bugün en iyisini yapmaya çalışıyoruz ancak iyiliğin de göreceli bir kavram olduğunu unutmamalıyız” ifadelerini kullandı.

İşçi tarafını temsilen konuşan Hür-İş Genel Başkanı Ahmet Serdaroğlu da, daha önce mahkemeye taşınan yüzde 7,5’lik artış kararının mahkeme tarafından dayanağı olmadığı gerekçesiyle yanlış bulunduğunu dile getirdi.

Serdaroğlu, Bakanlık tarafından Komisyon’a sunulan verilerin ise 2023 yılına ait olduğunu iddia etti; “2023’ün verileriyle 2025’in asgari ücretini nasıl belirleyeceğiz?” diyerek tepki gösterdi.

Gerçekleşen hayat pahalılığının dikkate alınması gerektiğini söyleyen Serdaroğlu, öngörülen değil, halkın cebinden çıkan reel enflasyonun ücretlere yansıtılması gerektiğini görüşünü aktardı.

Asgari ücretin teoride başlangıç ücreti olması gerektiğini ancak bugün geçim ücreti haline geldiğini de belirten Serdaroğlu, özel sektör çalışanlarının büyük bölümünün bu ücretle yaşamaya çalıştığını söyledi.

Çalışma Bakanı Gardiyanoğlu’nun “Önemli olan piyasayı ucuzlatmaktır” sözünü de hatırlatan ve bu görevin çalışanlara değil, hükümete ait olduğunu savunan Serdaroğlu, ücret artışı öncesinde yapılan elektrik ve akaryakıt zamlarını eleştirdi.

Bazı işveren temsilcilerini de iş barışını bozmakla suçlayan Serdaroğlu, bu kişilerin artık Asgari Ücret Komisyonu’nda yer almaması gerektiğini dile getirdi.

Devletin küçük ve orta ölçekli işletmelere prim ve vergi desteği vermesi gerektiğini söyleyen Serdaroğlu, bazı büyük şirketlerin vergi yükümlülüklerini yerine getirmediğini iddia etti.

“Bu hayat pahalılığı elzemdir, çünkü gerçekleşmiştir. Öngörü değil, doğrudan cebimizden çıkan bir gerçektir. Biz, cebimizden çıkanın yeniden cebimize dönmesini istiyoruz” diyen Serdaroğlu, bunun aksini kabul etmeyeceklerini söyledi.

-Bir önceki toplantıda öneriler alınmış, veriler paylaşılmıştı

Komisyon geçtiğimiz Çarşamba günü gerçekleştirdiği ilk toplantıda, işçi ve işveren taraflarının önerilerini almış, devletin ilgili kurumları tarafından hazırlanan ekonomik verileri taraflarla paylaşmıştı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Haftalık Gıda Denetim sonuçları açıklandı

Published

on

By

Haftalık gıda denetimlerinde ithal ve yerli ürünlerin hiçbirinde limit üstü bitki koruma ürünü içeren numuneye rastlanmadı.

Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı, 11-17 Temmuz 2025 tarihleri arasında, ithal ve yerli ürünlerden numune alınarak yapılan gıda denetimlerinin sonuçlarını açıkladı.

Buna göre; ithal ürünlerde 33 numunenin, yerli ürünlerde ise 19 numunenin tümü temiz olup, hiçbirinde limit üstü bitki koruma ürünü içeren numuneye rastlanmadı.

Devamını Oku

Kıbrıs

Eğitim Bakanlığı’ndan Rize’deki öğrenci kampıyla ilgili açıklama: “Kampa bakanlık çatısı altında giden öğrenci yok”

Published

on

By

Rize’deki öğrenci kampında sağlık sorunları yaşadığı belirtilen öğrencilerin Milli Eğitim Bakanlığı’nın resmi kamp programında olmadığı açıklandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, KKTC’den Rize’nin Fındıklı ilçesine kamp yapmak için giden öğrencilerin sağlık sorunları yaşadığı, bazı öğrencilerin hastanede tedavi edildiğiyle ilgili haberler üzerine açıklama yaptı.

Bakanlığın yazılı açıklamasında, söz konusu kamp organizasyonunun Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı resmi bir organizasyon olmadığı, buraya Eğitim Bakanlığı çatısı altında giden öğrenci bulunmadığı belirtildi.

Söz konusu kampın Milli Eğitim Bakanlığı ile Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçiliği iş birliğinde yürütülen yaz kampı programları kapsamında da olmadığı kaydedildi.

Milli Eğitim Bakanlığı iş birliğinde düzenlenen resmi kamp programlarında bugüne kadar herhangi bir sağlık sorunu ya da olumsuzluk yaşanmadığının da belirtildiği açıklamada, resmi kamp programları da paylaşıldı.

Programa göre, 28 Temmuz – 2 Ağustos tarihleri arasında, Rize Fındıklı Gençlik Kampı’na 30 erkek öğrenci, 4 Ağustos – 9 Ağustos tarihleri arasında ise aynı kampa 30 kız öğrenci kafilesi gönderilecek.

Bakanlığın açıklamasında, bu kamp programlarının planlı, güvenli ve öğrencilerin gelişimini destekleyecek şekilde özenle düzenlendiği de vurgulandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam