Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis’te Kamu İhale Yasası tartışılmaya devam ediliyor

Published

on

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda “Kamu İhale (Değişiklik) Yasa Tasarısı”nın geneli

üzerindeki görüşmelere devam ediliyor.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, yasa tasarısına ilişkin söz olarak, ilgili yasanın kaç gündür görüşüldüğünü, gündemin bir şirkete yönelik yasayla meşgul edildiğini ifade etti, eleştirilerde bulundu.

Kıb-Tek’te yatırım yapmak yerine bugünkü noktaya gelindiğini, ilgili şirketin kasasına para aktarılmaya çalışıldığını savunan Şahiner, hükümetin yasayla ilgili topluma doğruları söylemediğini öne sürdü, komite çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi.

Şahiner, yıllarca santrallerin bakımlarının yapılmadığını, üretim gücünün artırılmadığını, görevin ihmal edildiğini savunarak, komitede konuşulduğu gibi; kurulu gücün tamirinin yapılması durumda 3 yıl daha yatırım gerekmeden üretimin ihtiyacı karşılayabileceğini söyledi.

Şahiner, mevcut kurulu güç ile ilgili teknik bilgiler vererek, alım garantisinden ötürü şirketin ülkeye 30 milyon dolardan fazla maliyeti olduğunu söyledi. Bunun üzerine şirket ile imzalanan sözleşmenin kim tarafından imzalandığı konusunda tartışma yaşandı. Şahiner, hükümetin topluma Kıb-Tek ile ilgili doğru bilgiler vermediğini ifade ederek, gerekli yatırımların ve bakımların zamanında yapılmamasının kurumu bugüne getirdiğini söyledi.

“Elektriksiz kalacağız. AKSA’ya muhtaç değiliz”, “AKSA daha ucuza üretim yapıyor, AKSA’nın olması fiyatları düşürüyor”, “Kıb-Tek borçludur, yatırım yapacak gücü yok”, “Yatırım yapacak zaman yok” gibi söylemlerin doğru olmadığını savunan Şahiner, yapılması planlanan sözleşmede bazı bakanların “nikah memuru, bazılarının ise nikah şahidi olduğunu” söyledi.

Kablo ile elektrik gelinmesine dair açıklamalara da değinen Şahiner, kablo maliyetinin kimin tarafından karşılandığına dair de birbirinden farklı açıklamalar olduğunu öne sürerek, sözleşmenin “kötü niyetli” olduğunu söyledi.

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman da tekrardan söz alarak, Meclis’te tekrarlanan “2009’da bu sözleşmeyi kim imzaladı? sorusunun cevabını yineleyerek, “Ferdi Sabit Soyer başkanlığında CTP hükümeti imzaladı. Bu bilinmeyen bir şey değildir” dedi.

Erhürman, Milletvekili Armağan Candan’ın hangi koşullar altında imzalandığına dair daha önce yapmış olduğu konuşmayı anımsattı ve “bu sözleşmenin harika olduğunu” söylemediklerini vurguladı.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Olgun Amcaoğlu’nun Enerji Dairesi ve Üst Kurul’un oluşması için yasa tasarılarının Meclis’e sunduğunu söylediğini anımsatan Erhürman, hükümetin odaları ve mühendisleri çağırıp konuşması için yasalara ihtiyaç olmadığını ancak yasa gerekiyorsa bu yasaları bu kadar zamandır komiteden geçirmenin imkansız olmadığını, CTP’nin yardımcı olmaya her zaman hazır olduğunu kaydetti.

Olgun Amcaoğlu’nun bugün santrallerle ilgili paylaştığı kapasite-üretim rakamlarını hatırlatan Erhürman, yenilenebilir enerji dışında, AKSA’yla beraber gücün aslında 458’e tekabül ettiğine, toplam kullanımın ise 366-368 civarında olduğunu kaydederek, 80 mw daha kapasite olduğunu ve bunun kullanılmadığını söyledi.

Pik’lere ilişkin rakamları da paylaşan Erhürman, 2019’dan bugüne kullanımdaki enerjinin düştüğünü söyleyerek, bunun nedenlerinin “bakanların açıklamalarına göre” bakım-onarımın yapılmaması olduğunu öne sürdü.

Erhürman, bugün Kıb-Tek’teki zarara neden olan uygulamalara değinerek, “Kıb-Tek kendi kendine zarara girmiyor. Uygulama dolayısıyla zarara giriyor” dedi.

Erhürman, yaz aylarında maksimum çıkılan pik’in 342 mw, şu andaki aktif kullanımın onun da üstünde olduğunu söyledi. Bunun üzerine söz alan Bakan Olgun Amcaoğlu, makinelerle ilgili bilgi vererek, “Termik santralleri 5-6 saat içerisinde devreye sokamazlarsa bu akşam yine sıkıntı var demektir” dedi.

Kıb-Tek ve AKSA’nın dizel sayılarının aynı olduğunu ancak buna rağmen Kıb-Tek’in daha az üretimi olduğunu söyleyen Erhürman, bu eksikliğin neden olduğuna dair yönetimin açıklama yapması gerektiğini belirtti.

Erhürman yaza hazırlıklı olması açısından, şu anda makinelere bakım-onarım yapılması gerektiğine dikkat çekerek, “Bakım yapılırsa, bu rakamlarla sorun yaşamamız mümkün değil” dedi.

“Ben halen bu sözleşmenin konusunun ne olduğunu net bir biçimde anlamış değilim” diye konuşan Erhürman, Başbakan’ın konuşmasından konunun “enterkonnekte”, Bakan Arıklı’nın konuşmasından konunun “AKSA’nın yapacağı ek santral ve daha sonra doğal gaza dönüşüm”, Milletvekili Küçük’ün konuşmasından da konunun “proje ve fizibilite” olduğunu anladıklarını söyledi.

Erhürman, “sözleşmenin ne olduğunu bile anlayamadan, Meclis’ten ihalesiz bir biçimde sözleşme imzalama yetkisi istendiğini, böyle bir yetkinin verilemeyeceğini” savundu, “Gerekçe nedir? Bütün sorum odur” diyen Erhürman, gerekçeleriyle birlikte kendilerine gelinseydi, tavırlarının böyle olmayacağını söyledi.

Herhangi bir özleşme yapılmadan önce vizibilite yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Erhürman, fizibilite yapılmasının bir başlangıç olduğunu, onsuz bir şey üzerinden sözleşme yapmanın akıl işi olmadığını, şu anda son yapılması gereken işin ilk yapıldığını ileri sürdü.

Sözleşmenin 15 yılı içerdiğinin altını çizen Erhürman, “Benim 52 yaşımla, 67 yaşımı bağlayacak bir şeydir konuştuğumuz…” dedi.

Erhürman, bu sözleşmeden dolayı ileride bir sıkıntı çıkarsa, feshedilmek zorunda kalınacağını, sorumlularına ise rücu edileceğini yineledi.

Daha sonra söz alan CTP Milletvekili Devrim Barçın, Kıb-Tek’in 2023 bilançosunun geçtiğini ancak 2021 ve 2022 bilançolarının ortada olmadığını savunarak, bağımsız denetçilerin Kıb-Tek’in 2019-2020 yıllarına ait bilançolarında banka kredi ve mevduat hesaplarına “doğrulama teyit edilemediğini” yazdığını ileri sürerek, bunun “hırsızlık var demek olduğunu” söyledi.

Barçın, eski Bakan Sunat Atun’un Kıb-Tek’in borçlarına ilişkin basında paylaşılan açıklamalarını da okuyarak, borçların yapılanması ve fiyatların ayarlanması konusunda hükümetin gerekli adımları atmadığını, kurumu yüksek faiz ödemeye zorunlu hale getirdiğini öne sürdü.

Barçın “Bu yasaya karşı duruşumuzun sebebi, size güvenmiyoruz. Yetkilerinizi Kıbrıs Türk toplumunun kurumlarını batırma yönünde kullanıyorsunuz” diye konuştu.

CTP Milletvekili Salahi Şahiner, tasarının, Kıbrıs Türk halkının boğazından kesip şirketin kasasına koymak için, şirkete özel hazırlanmış bir yasa tasarısı olduğunu öne sürerek, “Çok büyük bir günah işliyorsunuz” dedi.

Şahiner, AKSA’ya ödenen fazla maliyetler sonucunda, AKSA’nın bu ülkede olmasından dolayı 60 milyon dolar üzerinde bir zararın söz konusu olduğunu savunarak, alım garantili sözleşmeden dolayı halkın yüksek elektrik faturaları altında ezilmeye devam edeceğini söyledi.

Enerji arz güvenliğini sağlayacak olanın bir dc kablo olamayacağını savunan Şahiner, kablonun olması durumunda bile ülkede kurulu gücün olması gerektiğini ve bakım onarımının yapılmaya devam edilmesi gerektiğini kaydetti.

Şahiner, “Bu ülkenin elektrik üretiminde özelleştirme gibi bir politikası olmuş olsaydı, yine davranacağı yöntem bu olmazdı” diyerek, Kıb-Tek Yönetim Kurulu’nun rekabeti, İhale Komisyonu’nu, Meclis’i karıştırmadan, denetlenmeden, halkın cebinden milyarlarca liranın çıkacağı enerji gibi bir konu için tek bir şirketle gidip görüşeceği bir durum yaratıldığını öne sürdü.

Kablo gelene kadar AKSA’nun fuel oil ile üretim yapmaya devam etmesinin büyük bir risk teşkil ettiğini vurgulayan Şahiner, “Bunun elle tutulabilir hiçbir tarafı yoktur. Bu gerçekten Kıbrıs Türk halkına yapılan bir ihanettir” diye konuştu.

Milletvekili Teberrüken Uluçay da, kürsüde yaptığı konuşmada, bu konunun Meclis’te ve dışarıda 10 gündür tartışıldığına işaret ederek, sonrasında atılacak adımların bilinmediğini, bunun bilinmesinin halkın hakkı olduğunu kaydetti.

Uluçay, geçmişte özerkleştirilmesine yönelik de tartışmaların yapıldığına ve konsensüs sağlandığını, bir Enerji Üst Kurulu’nun oluşturulmasına yönelik bir teyitleşme olduğuna işaret ederek, bir araya gelerek bir projeksiyon oluşturulması ve yapılan çalışmaların sağlam bir limana taşınması gerektiğini belirtti.

İhale Yasası’nda yapılması istenilen değişiklikle, hükümet yetkililerinin, masaya oturduklarında ilgili şirketle daha güçlü bir pazarlık yapacaklarını ifade ettiklerini hatırlatan Uluçay, bunu yapmak için yasada değişikliğe ihtiyaç olmadığını söyledi.

Uluçay, “Eğer niyet enterkonnekte sisteme bağlanacak şekilde kablonun çekilmesi ise” bunun için de bir fizibilite çalışmasının yaptırılmasının İhale Yasası’nda bir değişiklik yapmadan da mümkün olduğunu ifade etti ve fizibilite çalışması yapılmasının önemine değindi.

Ülke için çok daha uygun enerji arz güvenliğinin sağlanabileceğini söyleyen Uluçay, “Geç kalınmış değildir. Önümüzdeki süreç bir fırsattır. Bu fırsatın değerlendirilmesi gerekir” dedi ve bunun koşulunun Kıb-Tek’in özerkleştirilmesi olduğunu belirtti; bu yönde çalışma yapılması çağrısına bulundu.

CTP Güzelyurt Milletvekili Armağan Candan ise, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın başbakanlık döneminde enerji ve AKSA’ya ilişkin basına yaptığı açıklamaları okuyarak, Tatar’ın “AKSA’yla yapılan bir önceki sözleşmeyle ülkenin 15-16 yıl boyunca taahhüt altına alındığı” eleştirisi yaptığına işaret etti.

Candan, Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunarak, bu yasa önüne gelmeden ilgili kesimlerin görüşünü alması gerektiğini kaydetti.

Candan, “Aksi halde, maalesef, daha büyük grevler, daha büyük gösteriler, daha büyük enerji kesintileri, karanlık akşamlar bizleri beklemektedir” dedi.

TAK/BRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Akgünler Denizcilik yeni hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişletti

Published

on

By

Akgünler Denizcilik’in 25. kuruluş yıl dönümünde, yeni nesil, yüksek kapasiteli hızlı deniz otobüsü “Grand Master” ile hizmet ağını genişleterek, Girne-Taşucu arası seyahat süresini 2 saat 30 dakikaya indirdiği bildirildi.

Akgünler Denizcilik’ten verilen bilgiye göre, 24 Temmuz itibarıyla Girne-Taşucu-Girne hattında seferlerine başlayan gemi, 43 araç ve 430 yolcu kapasitesine sahip.

Akgünler Denizcilik Genel Müdürü İbrahim Baştuğ, “25. yılımızı kutlarken ailemize katılan Grand Master ile hizmet kalitemizi bir adım daha yukarıya taşıyoruz. Yolcularımıza hızlı, konforlu ve zaman kazandıran bir yolculuk deneyimi yaşatmayı amaçlıyoruz. KKTC ile Türkiye arasındaki ulaşımı daha da güçlendirecek bu yatırım, deniz taşımacılığında her zaman hizmet kalitesini artırma hedefinde olan lider firma olmamızın bir göstergesidir.” şeklinde konuştu.

Devamını Oku

Kıbrıs

Başbakan Üstel: “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir”

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.Başbakan Ünal Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının bir özgürlük kullanımı olmadığını belirterek, “Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” dedi.

Üstel, “düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır.” diyerek, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini kaydetti.

Başbakanlık’tan yapılan açıklamaya göre Üstel, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasını vatan yaparken, canı pahasına mücadele verdiğini anımsattı.

“EOKA’dan önce de Kıbrıs Türk halkı, ENOSİS idealini benimseyen Rumların, kilisenin hedefiydi. Kıbrıs Türkünün insan hakları ve insan haklarına bağlı olarak özgürlükleri, zayıflatılmadan öte yok edilmeye çalışıldı. Sivil, demokratik ve çok sesli bir yapı, ulusal var oluş mücadelemizin, hedeflerindendi.” diyen Üstel, Güvenlik Kuvvetleri kurulurken, TMT’nin askeri görevini üstlendiğini kaydetti.

-“İnsan hakları bütün hakların önünde”

UBP’nin TMT’nin siyasi anlamda bayrağını devraldığını ifade eden Üstel, “Bu bir süreçtir ve bizler, gerek UBP, gerekse var oluşunda etkin yer aldığımız hükümetlerde TMT’nin nitelikli demokrasi anlayışını ileriye götürüyoruz.” dedi.

KKTC’de basının özgür olduğunu, hatta gazeteci olmayanların bile, kendini gazeteci ilan ederek yayın yapmasını sabırla izlemeyi tercih ettiklerini belirten Üstel, insan haklarının bütün hakların önünde olduğunu ifade etti.

– “Düşünce özgürlüğünü bilmeyenler, düşünce özgürlüğünün düşmanıdır”

“Yalan özgürlüğü, düşünce özgürlüğü değildir. Kişilik haklarına saldırı, düşünce ya da medya özgürlüğü değildir.” ifadelerine yer veren Üstel, toplumun ortak değerlerine saldırı nitelikli her türlü yayının da bir özgürlük kullanımı olmadığını belirtti.

“Düşünce özgürlüğünü bilmeyenlerin düşünce özgürlüğünün düşmanı” olduğunu ifade eden Üstel, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın tarihi kişiliğini hedef alan yayını, hukuk devletinin ağırlığına uygun olarak takip ettiklerini de kaydetti.

-“Gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz”

“Hükümetimiz ve şahsım bu konuda gerekenin yapılmasıyla ilgili kesin bir kararlılık içindeyiz.” diyen Üstel, Rauf Denktaş’ın Kıbrıs Türk halkının lider vasıflı bir bireyi olarak tüm Türklük dünyasında yüksek itibar sahibi olduğunu vurguladı.

Üstel, “Aramızdan bedenen ayrılması, fikirleriyle sonsuza dek yaşamasına engel değildir. Bu düşüncelerimiz toplum liderimiz Dr. Fazıl Küçük ve var oluş mücadelemize hayatın her alanında katkı koyan isimlerimiz için de geçerlidir.” dedi.

Toplumsal barışı, yüksek bir duyarlılıkla korumak zorunda olduklarını ifade eden Üstel, düşünce özgürlüğüyle alakası olmayan yaklaşımlara gösterilecek her hoşgörünün, benzer yaklaşım içinde olanları cesaretlendirdiğini belirtti.

Üstel, düşünce özgürlüğüne değer veren herkesin, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, düşünce özgürlüğüne zarar veren yaklaşımlara karşı tavır koymaktan çekinmemesi gerektiğini dile getirdi.

Üstel, “Özgürlüğe zarar veren her türlü yayın, beyan ve yaklaşım, yılan gibidir. Gün gelir bugün seyredenleri de sokar. Kimse, ‘Beni sokmayan, yılan bin yaşasın’ diyemez.” ifadelerine yer verdi.

Devamını Oku

Kıbrıs

GKRY, Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 380 bin euro bağışladı

Published

on

By

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Kıbrıs’taki Kayıp Şahıslar Komitesi’ne (KŞK), 380 bin euro bağışladı.

Bu bağışla GKRY’nin 2005’ten bugüne KŞK’ye sağladığı mali yardım 4 milyon 392 bin 700 euroya yükseldi.

KŞK’den yapılan açıklamada, bağışın kazı çalışmalarının güçlendirilmesi ve kazı ekiplerinin artırılması da dahil olmak üzere KŞK’nin 2025’teki çalışmalarını destekleyeceği kaydedildi.

KŞK’ye yapılan bağışların, Komite’nin kayıp şahısların kalıntılarının tespit edilmesi ve ailelerine iade edilmesi amacına katkıda bulunduğu belirtilen açıklamada, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum kayıplardan, şu ana kadar toplam 1055 kişinin kimliklendirilerek, usulüne uygun cenaze töreniyle ailelerine teslim edildiği hatırlatıldı.

Açıklamada, projenin devamı için Kayıp Şahıslar Komitesi’nin bağışçı desteklerine ihtiyaç duyduğu vurgulandı.

Devamını Oku

Trending

Reklam