Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Meclis’te Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülüyor

Published

on

Meclis Genel Kurulu’nda 16 milyar 700 milyon 959 bin TL’lik Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi görüşülüyor.

Eğitim Bakanlığı bütçesiyle ilgili ilk sözü alan CTP Milletvekili Fikri Toros, eğitimin barış ve demokrasinin ön koşulu olduğunu belirterek, Kıbrıs Türk toplumunun geleceğindeki en önemli etkenin eğitim olduğunu söyledi.

Ülkede eğitimin ve siyasetin özgürleşmesinin önünün açılması gerektiğini ifade eden Toros, aklın özgürleşmesinin de demokrasinin vazgeçilmezlerinden olduğunu kaydetti. Toros, hiçbir toplumun aklı özgürleştirmeden toplumsal mutabakata varamayacağını savundu.

Eğitimin birinci amacının gelecek kuşakları çağa uyumlu yetiştirmek ve iyi birer üretici ve tüketici olmalarını sağlaması yanında toplumsal sürdürülebilirliği sağlamak olduğunu belirten Toros, siyasal süreçteki sorumlulukların da bireylere eğitimle verildiğini söyledi.

Toros, eğitim bütçesinin en büyük kalem olmasına rağmen bugünkü nüfusa yetmeyeceğini belirterek, kültürel anlamda bu bütçeye nelerin dahil olduğunu sordu.

Toros, şu an farklı ülkelerden gelen öğrenciler olduğunu bunların bazılarının öğretmenleriyle bile iletişim kuramadığını söyleyerek, “Bu çocuklar için, Türkçe bilmeyen çocuklar için gerçekten bir şey yapılıyor mu? ” diye sordu.

Konteyner ve çadır sınıf sorunlarını çözmek için bütçede kalem ayrıldığını görmediğini belirten Toros, bir ülkenin ekonomik kalkınmasının bireysel kalkınmasıyla mümkün olduğunu, eğitimin tesadüflere bırakılamayacağını vurguladı.

Eğitim sisteminin yeterince denetlenmediğini, etkin denetimin eksik olduğunu ifade eden Toros, “Denetim, başarıya giden yoldan sapılmaması için yapılan bir uygulamadır” dedi.

CTP Milletvekili Toros, ülkede on binlerce yabancı işgücü varken yurttaşların iş bulamamasının eğitimdeki plansızlıktan kaynaklandığını belirterek, mesleki teknik eğitimin arttırılmasının ve iş piyasasıyla uyumlu hale getirilmesinin önemine değindi.

Yükseköğrenimin sektör olarak nitelendirilmesinin yanlışlığına işaret eden Toros, “Sürdürülebilir olmasındaki en büyük engel bu bakış açısıdır” dedi. Toros, yükseköğrenimde atılması gereken adımlara değindiği konuşmasında, kabul koşullarının belirlenmesinin bu konuda atılacak adımlardan biri olduğunu hatırlattı.

Toros, ülkede yaşanan kaçak insan ve sahte diploma gibi sorunların da yükseköğretimle alakalı olduğunu düşündüğünü belirterek bu sorunların engellenebilmesi için neler yapılabileceğini sıraladı.

Yaşanan sorunların ardından YÖDAK ve denetleme konularında neler yapıldığını soran Toros, YÖDAK’ın denetleme raporlarının Meclis’e gelmemesini de eleştirerek bu konuda yaşananların ne gibi sorunlar yarattığını anlattı.

Toros, eğitim sisteminin evrensel değerlerde uzmanlaşmış kişilerle reformlar yapılmasının aciliyetine değindi.

CTP Milletvekili Filiz Besim, ülkenin en önemli sorunlarının başında nüfusu bilememenin geldiğini, bunun da sağlık, eğitim, trafik gibi konularda kamusal hizmetlere engel olduğunu kaydetti.

Besim, 6 Şubat depreminin çok şey öğrettiğini, 127 okulun depreme dayanıklı hale getirilmesi için fon oluşturulduğunu ancak sadece 19 okulun güçlendirildiğini söyledi.

Eğitim Bakanlığı’nın kaynak sıkıntısı çektiği noktalarda iş insanlarından ve yerel yönetimlerden destek aldığının da şeffaf şekilde açıklanmasını istedi.

Hangi belediyenin kaç derslik için ne kadar para harcadığını açıklayan Besim, bu rakamların başka kurumlara da motivasyon sağlaması için açıklanması gerektiğini söyledi.

Besim, 80 civarında öğretmen eksikliği olduğunu, en çok da kalifiye öğretmen sıkıntısı çekildiğini duyduğunu ifade ederek, “Atamaların bile siyasi bir popülizm sonucu ilk kez bir hafta geç yapıldığını” belirtti.

Filiz Besim, müfredatta, yerel öğelere daha çok yer verilebileceğini, bu sayede de çevre, trafik gibi konularda bilincin arttırılabileceğini söyledi.

Besim, sınav odaklı eğitim sistemi tartışılırken okullardaki eksikliklerin giderilmesi için okul aile birliklerinin kaynak kurumlar olarak görülmesini eleştirdi.

Kamusal alandaki devlet okullarının daha iyi eğitim verilmesi sağlanmadıkça, özel okul- devlet okulu arasındaki uçurumun çoğaldığını kaydeden Besim, akran zorbalığı gibi konularda kaygıların önüne geçilemeyeceğini söyledi.

Tam gün eğitime geçilmesinin şu anki altyapıyla mümkün olmadığını herkesin gördüğünü ancak düzeltmek için neler yapıldığını bilmediklerini belirten Filiz Besim, yabancı ülkelerden gelen çocukların uyum sağlamasını kolaylaştırmak için de neler yapıldığını sordu.

Yükseköğrenimin sektör değil alan olması gerektiğini savunan Besim, ülkenin tanınırlılığını sağlayacak bu devasa alanın devlet kontrolünde olması gerektiğini vurguladı.

Ülkede yaklaşık 105 bin öğrencinin 22 üniversiteye kayıtlı olduğunu aktaran Besim, bu kişilerin ekonomiye sağladığı katkıya da işaret ederek, yıl içinde yaşanan krizlerin denetim sağlanamadığını kanıtladığını belirtti.

Besim, diploma skandalının ardından yapılması gerekenleri sıralayarak, bunların ne kadarının hayata geçirildiğini sordu. YÖDAK’la ilgili sorunlara da örnekler veren Besim, bu bütçeyle herhangi bir sorunun çözülebileceğine inanmadığını söyledi.

Üniversitelerde yapıldığı söylenen denetimlerin raporlarının niye Meclis’e gelmediğini, sahte diplomayla gündeme gelen okullara ve bölümlerine ne gibi yaptırımlar getirildiğini soran Filiz Besim, uluslararası gözlemci üyeliklerin iptal edilmesi konusunda da neler yapıldığını sordu.

Ülkede 8 diş hekimliği, 9 tıp fakültesi izni olduğunu hatırlatan Besim, bu izinlerin dünya ortalamasının çok üzerinde olduğuna işaret ederek bunun gelecekte yaratacağı sorunlara dikkati çekti.

Besim, bu fakültelere girişte birtakım kriterler olması gerektiğini vurgulayarak, eğitimdeki kalitenin ancak bu şekilde olabileceğini söyledi.

Her yıl yükseköğrenimin amiral gemisi sayılan DAÜ bütçesinde neden bunca sorun yaşandığını anlayamadığını ifade eden Besim, akademisyenlerin özlük hakları için bile herhangibir çalışma yapmayanların, ömrünü bilime adamış insanları “niye haşladığına” anlam veremediğini vurguladı.

CTP Milletvekili Sami Özuslu da, sosyal devletin iki temel direği olan eğitim ve sağlık alanında KKTC bütçesinin genelinden daha az pay alarak “asosyal devlet” olduğunu kanıtlarken, Cumhurbaşkanı’na oturduğu yerden neden herkesten fazla para ayrıldığını sordu.

Cumhurbaşkanlığı’nın yeni binaya taşınmasıyla öngörülen giderlere değinen Özuslu, “381 milyonluk bu külfetle ülkeye birkaç okul daha kazandırabilirdik” dedi.

Özuslu, yükseköğrenim kurumlarındaki maaşlar üzerinden yapılan yatırımların komikliğine işaret ederek, bu alandaki denetimlerin de bakanlığın sorumluluğunda olduğunu söyledi. Özuslu, AÖA barem uygulamasının özel sektöre uygulanmasını önerdi.

Geçen yıl 30 bin civarında nerde olduğu bilenmeyen öğrenci varken şimdi de bu sayının 15 bin olarak kayıtlara geçtiğini belirten Özuslu, bu rakamların da bakanlık, YÖDAK’la muhaceretin gerektiği gibi koordine olamadığını kanıtladığını ifade etti.

Özuslu, geçen yıl ön izin süresi biten 12 yükseköğretim kurumunun kapatılacağını söyleyen Bakan Çavuşoğlu’na, bu kurumların ne olduğunu sordu.

Sami Özuslu, kamuda kademe ilerlemesini sağlayan diplomaların gerektiği gibi denetlenip denetlenmediği hakkında da bilgi istediği konuşmasında, eğitimin iyiye gitmediğini söyleyerek, eğitimde bir barış sürecinin sağlanması için çalışma yapılmasını önerdi.

DP Girne Milletvekili Serhat Akpınar da konuşmasında, bütçe döneminde halka hizmet için emeği geçen herkese ve muhalefete akılcı eleştirilerinden dolayı teşekkür etti, ülkeyi ve halkı çok daha iyi noktaya taşıma arzularını dile getirdi. Akpınar, ortak kabiliyet ve saygı çerçevesinde halk ve ülke için çalışmaları gerektiğini ifade ederek, toplumun tüm kesimlerine eşit hizmet vermeleri ve sonuç odaklı politikalar geliştirmeleri gerektiğini kaydetti.

Devlet kurumlarının kazanma odaklı, piyasayı dengeleyen bir şekilde çalışması gerektiğini ifade eden Akpınar, Yükseköğretim Yasası ve diğer yasaların geçirilmesi, hayat bulması gerektiğini, ayrıca yükseköğretim alanının geliştirilmesi gerektiğini belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı vizyon hareketinin bir an önce hayata geçmesini isteyen Akpınar, eğitim veren üniversitelerden araştırma yapan üniversitelere geçilmesinin önemine değindi.

Pasif öğrenci sayılarının sadece bu yıl söz konusu olmadığını, daha uzun yılları kapsayacak verilere dayandığını savunan Akpınar, bir süredir üniversitelerin bazı ülkeler tarafından tanınmadığını söyleyerek bu konuda yetkililerin adım atmasını istedi.

Çevre Yasası’nın güncellenmesinin ve hayata geçmesinin elzem olduğunu, nüfus bilinmeden çevreye verilen zararın da bilinemeyeceğini söyleyen Akpınar, eğitimin; çevre, turizm, trafik ve toplumu ilgilendiren tüm konular için önem arz ettiğini vurguladı.

Akpınar, çevre konusunda yapılan çalışmalara örnekler vererek, Meclis İç Tüzüğü’ndeki yoruma açık maddeler için de bir an önce çalışma yapılmasını talep etti.

Bankalar Yasası’yla ilgili gerekli değişikliklerin yapılmasını ve 5G ile ilgili süreçte destek vermeye hazır olduklarını belirten Akpınar, koalisyon ortağı olarak halkın refahı için yapılacak tüm çalışmalara katkı koyacaklarını söyledi.

Tüm halkın yeni yılını kutlayan Akpınar, Sami Özuslu’nun pasif/aktif öğrencilerle ilgili sorularını yanıtladı.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Yeniden Doğuş Partisi Girne İlçe Örgütü ‘Gençlik Şöleni’ düzenledi

Published

on

By

Yeniden Doğuş Partisi Girne İlçe Örgütü dün akşam ‘Gençlik Şöleni’ düzenledi.

Kıbrıs Aydın Üniversitesi kampüsünde yer alan gecede önceki gün Kuzey Irak’ta pençe kilit harekat bölgesinde şehit düşen 12 Mehmetçik için kuran tilaveti okundu.

Gecede birer konuşma yapan Yeniden Doğuş Partisi Girne İlçe Başkanı Zeki Yılmaz, Gençlik Kolları Başkanı Birkan Kızılkaya, Genel Sekreter Erşah Sabit Yılmaz ve Genel Başkan Yardımcısı Turan Büyükyılmaz19 Ekim Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde milli davaya yolunda hareket eden Ersin Tatar’a tam destek belirttiler.

Yeniden Doğuş Partisi Genel Başkanı Erhan Arıklı ise Kıbrıs sorununun çözümüne farklı yaklaşan iki görüşün 19 Ekim Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacağını dile getirerek adaylarının anavatan Türkiye’nin tezlerini savunan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar olduğunu söyledi.

60 yıldır adada federasyon tezinin görüşüldüğünü ancak hazırlanan tüm belgelerin ve anlaşmaların Rum Liderliği ve halkı tarafından reddedildiğini hatırlatan Arıklı tüm bu başarısızlıkların faturasının ise Kıbrıs Türk halkına kesildiğini dile getirdi.

Anavatan Türkiye’deki federasyon tezi bitmiştir söylemlerine rağmen Kuzey Kıbrıs’taki bazı partilerin federasyon tezinde ısrar ettiğini hatırlatan Arıklı, Tufan Erhürman’ınCumhurbaşkanı seçilmesi durumunda oluşacak tablonun Kıbrıs Türklerinin Türkiye’nin tezlerini reddettiği algısı yaratacağını söyledi.

Erhan Arıklı 19 Ekim de gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı seçiminin bir milat olduğunu belirterek, Ersin Tatar’ın kazanması halinde Birleşmiş Milletler’defederasyon tezinin artık rafa kalkacağını ve bir daha görüşmeyeceğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise yeniden Doğuş Partisi’nin ülke demokrasisine yaptığı katkılara değinerek milli davaya olan bağlılığın her zamankinden daha güçlü olduğunu söyledi.

Son yıllarda yakın çevrede yaşanan savaşlara ve bunların doğurduğu sonuçlara değinen Cumhurbaşkanı Tatar, “Eğer barış, huzur ve güven içerisinde yaşıyorsak bu Anavatan Türkiye’nin duruşu ve her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında yer almasından dolayıdır” dedi.

“Federasyon masalı artık kapanmıştır,bitmiştir.Federasyon demek gerçekten kaybetmiş, çökmüş başarısız olmuş bir öngörünün kurbanıdır” diyen Tatar, yeniden federasyon tezinde ısrar etmenin Türk askerinin adadan çekilmesi, garantilerin sona ermesi, Kıbrıs Türk halkının ikinci sınıf vatandaş konumuna gelmesi ve Avrupa Birliği içerisinde asimile olması anlamı taşıdığını söyledi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Hasipoğlu: “Ada Kıbrıs, kardeşlik, dayanışma ve geleceğe duyulan ortak inancın simgesi”

Published

on

By

Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Sekreteri Oğuzhan Hasipoğlu, Türkiye ile KKTC arasındaki bağları daha da güçlendirecek ‘Ada Kıbrıs’ projesi, sadece bir ulaşım hamlesi deği, kardeşlik, dayanışma ve geleceğe duyulan ortak inancın simgesi olduğunu söyledi.

UBP’den yapılan açıklamaya göre, Hasipoğlu, Başbakan Ünal Üstel ve hükümetin girişimleriyle THY ve A Jet ile imzalanan protokolü memnuniyetle karşıladıklarını belirtti.

Hasipoğlu, “Ülkemizin lokomotif sektörü turizm için son derece önemli bir imzaya tanıklık etmenin heyecanını yaşıyoruz” dedi.

Oğuzhan Hasipoğlu, şöyle devam etti:

“Türk Hava Yolları ve AJet’in öncülüğünde kurulan bu hava köprüsü, Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası alanda daha görünür olmasına, turizmde yeni bir vizyonla yol almasına ve gençlerimize yeni istihdam kapılarının açılmasına imkân sağlayacaktır. Yeni uygulama ile artan uçuş sayısı ve düşük maliyetli bilet seçenekleri sayesinde hem yerli hem yabancı turistlerimiz, KKTC’yi daha tercih etmesini bekliyoruz”

Hasipoğlu, AJet uçaklarında yer alacak “Ada Kıbrıs” logosunu, uluslararası tanıtımın bir parçası olarak gördüklerini kaydetti.

Oğuzhan Hasipoğlu, “Bu değerli projeye katkı sunan tüm kurumlara ve emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Kıbrıs Türk Halkına hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Parlamentolar Arası KKTC-Türkiye Dostluk Grubu heyeti TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz tarafından kabul edildi

Published

on

By

Ankara’da temaslarda bulunan Cumhuriyet Meclisi Parlamentolar Arası KKTC-Türkiye Dostluk Grubu heyeti Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz tarafından kabul edildi.

Cumhuriyet Meclisi’nden verilen bilgiye göre, Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen kabulde, Dostluk Grubu Başkanı Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Resmiye Eroğlu Canaltay’ın yanı sıra, UBP Lefkoşa Milletvekili Fırtına Karanfil, Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Lefkoşa Milletvekili Filiz Besim ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Lefkoşa Milletvekili Talip Atalay da yer aldı.

Görüşmede ayrıca, TBMM-KKTC Dostluk Grubu Başkanı Orhan Erdem ve bazı üye milletvekilleri de hazır bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam