Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Myanmar’da istikrarsızlık ve kaos sürüyor

Güneydoğu Asya ülkesi Myanmar’da askeri darbe ve seçilmiş hükümet üyelerinin gözaltına alınmasının ardından 6 ay geçmesine rağmen ülkede hala sular durulmuyor.

Published

on

Halkın darbeye karşı kitlesel protestoları, Myanmar ordusunun protestoculara silahlı müdahalesi sonucu can kayıpları, protestocuların silahlanarak orduyla çatışması ve darbe karşıtı siyasetçilerin askeri yönetime karşı “sivil hükümet” kurması gibi gelişmeler, ülkeyi istikrarsızlık ve bölünmüşlüğe sevk etti.

Darbenin ardından yaşanan gelişmeler Myanmar’da 2015’ten bu yana elde edilen demokratik kazanımları yok ederken siyasi istikrarsızlık ülke ekonomi si ve yeni tip koronavirüs (COVID-19) ile mücadeleye ağır zararlar verdi.

Seçimde hile iddiaları ve darbe

Myanmar’da askeri darbenin sinyalleri, 8 Kasım 2020’de düzenlenen ve ülkenin eski fiili lideri ve Dışişleri Bakanı Aung San Suu Çii’nin partisi Ulusal Demokrasi Birliğinin (NLD) kazandığı genel seçimlerdeki oy sayımlarında hile yapıldığı iddialarının yıl başında yeniden gündeme gelmesiyle başladı.

Muhalefet partilerinin hile iddialarına dair üst üste yaptığı açıklamalar ve ordu destekçilerinin “seçimlerde adalet” yürüyüşleri üzerine 28 Ocak’ta Genelkurmay Başkanı Genera l Min Aung Hlaing, NLD hükümetine, hile iddialarına açıklık getirmesi çağrısında bulundu.

Genelkurmay Başkanı Hlaing’ın açıklamasından günler sonra, seçimlerin ardından ilk parlamento oturumunun gerçekleştirileceği 1 Şubat sabahı Suu Çii, Devlet Başkanı Win Myint ve üst düzey hükümet yetkililerinin gözaltına alındığı haberleri duyuldu.

Gün içinde iddiaları doğrulayan Myanmar ordusu, seçimlerdeki hile iddiaları nedeniyle yönetime el koyduklarını, General Hlaing’ın Devlet Başkanı olarak göreve getirildiğini, olağanüstü halin ilan edildiğini ve bir yıl içinde yeniden genel seçimlere g idileceğini duyurdu.

Darbeden sonra Myanmar kabinesinin görevine son verilirken ülkenin parlamentosu ve senatosu feshedildi.

Protestolar, ordunun silahlı şiddeti ve can kayıpları

Türkiye başta olmak üzere dünyadan birçok ülkenin tepki gösterdiği darbeden sonra Suu Çii, halka “darbeye karşı ayaklanma” çağrısında bulundu.

6 ve 7 Şubat’ta başkent Nepido, Yangon, Mandalay, Bago ve Sagaing gibi bölgelerde on binlerce darbe karşıtı sokaklara inerek aylar sürecek darbe karşıtı protestoları başlattı.

Kitlesel protestoların yanı sıra ülke genelinde sağlık çalışanı, öğret men ve devlet memurlarının büyük çoğunluğu iş bırakarak sivil itaatsizlik eylemine başladı.

Askeri yönetimin gözaltılar, bazı şehirlerde sıkı yönetim ilanı, cep telefonlarına internet erişimi ve sosyal medya platformlarının yasaklanması gibi uygulamalarına rağmen geniş katılımlı protestolar giderek büyüdü.

Myanmar polisinin protestoculara müdahalede zorlanması üzerine 15 Şubat’tan itibaren Myanmar ordusunun sokaklara inmesi, protestolarda kanlı bilançoları beraberinde getirdi.

Güvenlik güçlerinin 19 Şubat’taki müdahalesinde ilk sivil can kaybı yaşanırken mart ve nisan, en çok sivilin yaşamını yitirdiği aylar oldu.

Ordunun silahlı müdahalesi sonucu 3 Mart’ta 25 protestocu can verirken 14 Mart’ta 96, 15 Mart’ta 46, 27 Mart’ta ise 159 protestocu hayatını kaybetti.

Nisan ayında ise en kanlı gün, bir günde 83 protestocunun yaşamını yitirdiği 9 Nisan oldu. Darbe gününden bu yana en az 939 kişi, güvenlik güçlerinin müdahalesiyle öldü.

Protestocuların silahlanması ve iç çatışmalar

Mart ve nisan aylarında barışçıl protestolarda can kayıpları olması, ülkedeki etnik silahlı gruplar başta olmak üzere darbe karşıtlarının öfkesine sebep oldu.

Da rbenin ardından askeri hükümet karşıtı milletvekillerinin kurduğu Ulusal Meclisi Temsil Komitesi (CRPH), 16 Nisan’da seçilmiş milletvekillerinden oluşan Ulusal Birlik Hükümetini (NUG) kurarak NUG’nin sivil hükümet olduğunu öne sürdü.

Çoğunluğu protestoculardan oluşan Halk Savunma Gücünün (PDF) 5 Mayıs’ta kurulmasıyla ülke genelinde protestolar, yerini silahlı çatışmalara bıraktı.

Karen, Kachin ve Chin eyaletlerinde de etnik silahlı grupların darbe karşıtlarının safında yer aldıklarını ilan etmesiyle birlikte bu eyaletlerde Myanmar ordusu ile darbe karşıtı gruplar arasında yoğun çat ışmalar yaşandı.

Ülke genelinde hala süren çatışmalar günlük hayatı olumsuz etkilerken Birleşmiş Miletlerin (BM) verilerine göre çatışmaların başlamasından bu yana 230 bin sivil yerinden edildi.

Suu Çii ve hükümet yetkililerine suçlamalar

Ülkede 1 Şubat darbesinde gözaltına alınan Suu Çii ve beraberindeki hükümet yetkililerine, yargılandıkları askeri mahkemelerde bir dizi suçlamalar yöneltildi.

Suu Çii yargılandığı mahkemede zimmete para geçirmek, halkı kışkırtıcı faaliyette bulunmak, devlet sırları kanununu ihlal, ithalat ve ihracat yasalarına aykırı hareket etmek, telekomünikasyon yasasını ihlal ve ulusal afet yasalarına karşı gelmekle suçlanırken eski Devlet Başkanı Myint’e de ulusal afet yasalarını ihlal suçlaması yöneltildi.

Yargılama süreci 14 Haziran’da başlayan Suu Çii, hakkındaki suçlamalar onaylanırsa 39 yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak.

Uluslararası yaptırımlar ve kınamalar

Darbenin ardından ülkedeki siyasi istikrarsızlığı çözüme kavuşturmak için başta BM ve Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN) olmak üzere uluslararası kuruluşlar açıklamada bulunurken bazı ülkeler, yaptırımlarla Myanmar ordusuna geri adım attırmaya ç alıştı.

ABD, İngiltere ve Kanada, Myanmar ordusundan üst düzey generaller ve orduyla bağlantılı firmalara yaptırım uygularken Japonya, Singapur ve bazı Avrupa ülkelerinden firmalar, Myanmar’daki yatırımlarını geri çekti.

Çin ile Rusya’nın Myanmar askeri yönetimini desteklemesi ve ASEAN ülkelerinin Myanmar’daki siyasi kriz karşısında tarafsız kalması, Myanmar askeri yönetiminin geri adım atma ihtimalini zayıflattı.

Darbeden bu yana Rusya, Myanmar ile askeri anlaşmalarını ilerletirken Çin ve ASEAN ülkeleri, BM Güvenlik Kurulunda Myanmar ordusuna yönelik silah ambargosu kararını engelledi.

Darbenin COVID-19 ile mücadeleye olumsuz etkisi

Myanmar’daki askeri darbe, Suu Çii hükümeti döneminde başarılı şekilde yürütülen COVID-19 ile mücadelede zafiyete yol açtı.

Çok sayıda sağlık çalışanının darbeye karşı sivil itaatsizlik eylemlerine katılması nedeniyle COVID-19 testleri ve hasta tedavileri yetersiz kalırken, mayısta ordu ile darbe karşıtları arasında yaşanan çatışmalar sonucu çok sayıda sivilin yerinden edilmesi, ülkede virüsün 3. dalgasını tetikledi.

COVID-19 vaka sayılarının, 28 Haziran’dan bu yana 4 haneli rakamlara çıktığı ülkede virüs kay naklı can kayıpları da giderek artıyor.

Hastanelerdeki oksijen tüpü eksikliği nedeniyle COVID-19 hastalarının tedavisi zorlaşırken, yetersiz test sayısından ötürü ülkede çok sayıda kayıt dışı COVID-19 vakasının bulunduğu biliniyor.

Ekonomik bilanço

Darbenin 6 ayda ülke ekonomisine faturası da ağır oldu.

Uluslararası yaptırım kararlarının ardından Myanmar’ın ithalat ve ihracatı büyük oranda azalırken Dünya Bankası, ülke ekonomisinin bu yıl yüzde 18 daralacağı öngörüsünde bulundu.

TRT

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Guterres: “Gazze halkının dünyanın gözü önünde yok edilişi hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz”

Published

on

By

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, “Gazze halkının dünyanın gözü önünde yok edilişi ve açlığa mahkum edilmesi hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.” dedi.

​​​​​​​Guterres, BM’de düzenlenen Filistin meselesine barışçıl bir çözüm bulunması ve iki devletli çözümün hayata geçirilmesi konulu Yüksek Düzeyli Uluslararası Konferans’ın açılışında konuştu.

Bugün “gözlerinin tamamen açık bir şekilde” önlerindeki zorlukların farkında olduklarını dile getiren Guterres, İsrail-Filistin meselesinin “umutları, diplomasiyi, sayısız kararı ve uluslararası hukuku boşa çıkararak” nesiller boyunca sürdüğünü anımsattı.

Guterres, ihtilafın hala can almaya, gelecekleri yok etmeye ve hem bölgeyi hem de dünyayı istikrarsızlaştırmaya devam ettiğini dile getirdi.

Diğer taraftan bu ihtilafın sürmek zorunda olmadığına işaret eden BM Genel Sekreteri Guterres, “Çözüm mümkün. Bunun için siyasi irade ve cesur bir liderlik gerekiyor. Aynı zamanda bunun için gerçeğin farkında olmak gerekiyor. Gerçek şu ki bir dönüm noktasındayız. İki devletli çözüm her zamankinden daha uzak.” ifadelerini kullandı.

– “Gazze halkının dünyanın gözü önünde yok edilişi meşrulaştırılamaz”

Guterres, “Gazze halkının dünyanın gözü önünde yok edilişi ve açlığa mahkum edilmesi hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz.” dedi.

Gazze’de on binlerce sivilin öldürüldüğünü, işgal altındaki Filistin topraklarının parçalandığını söyleyen Guterres, sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Sahadaki demografik yapının değiştirilmesi, herhangi bir inandırıcı siyasi ufkun bulunmaması ve geçen hafta Knesset’te oylanan bir bildirgede ifade edilen, işgal altındaki Batı Şeria’nın ilhakına yönelik destek. Açık olalım, işgal altındaki Batı Şeria’nın adım adım ilhak edilmesi yasa dışıdır. Buna son verilmelidir. Gazze’nin topyekun yıkımı kabul edilemez. Buna son verilmelidir. İki devletli çözümü sonsuza dek baltalayacak tek taraflı eylemler kabul edilemez. Buna da son verilmelidir. Bunlar münferit olaylar değildir. Orta Doğu’da barışın yapı taşlarını söken sistematik bir gerçeğin parçasıdır. Ancak tam da bu karanlık tablo nedeniyle iki devletli çözümü hayata geçirmek için daha fazlasını yapmalıyız.”

– “Konferans vazgeçilmez bir fırsat teşkil ediyor”

Guterres, bugünkü konferansın “nadir ve vazgeçilmez” bir fırsat teşkil ettiğini ve “iyi niyetli bir retorik alıştırmasına” dönüşmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Konferansın, işgalin sona erdirilmesine ve uygulanabilir bir iki devletli çözüm yönündeki ortak hedefin hayata geçirilmesine yönelik geri dönüşü olmayan ilerlemeyi sağlayacak bir dönüm noktası olabileceğini kaydeden Guterres, “İki devletli çözüm, uluslararası hukuka dayalı, bu Genel Kurul tarafından onaylanmış ve uluslararası toplum tarafından desteklenen tek çerçevedir.” dedi.

Guterres, tüm taraflarca tanınan, bağımsız, birbirine bitişik, demokratik ve egemen iki devletin uluslararası topluma tam olarak entegre olmasını sağlayan bu çerçevenin İsrailliler ile Filistinliler arasında adil ve kalıcı bir barışa giden tek güvenilir yol olduğunu belirterek, bunun da daha geniş Orta Doğu’da barışın vazgeçilmez bir koşulu olduğunu ifade etti.

İsrail, Filistin ve diğer ülkelerin bu yolda zor kararlar almak zorunda kalacağına işaret eden BM Genel Sekreteri, “Tüm taraflardan cesur ve ilkesel bir liderlik gerekecek. Biz burada bu çabayı teşvik etmek ve desteklemek için bulunuyoruz. İsrail ve Filistin halkı ile tüm insanlık için hayati önem taşıyan bu davayı ilerletmek üzere bir araya geldiğiniz için teşekkür ederiz.” dedi.

Devamını Oku

Dünya

Yunanistan’da Çuha adasındaki yangında 2 köy boşaltıldı

Published

on

By

Yunanistan’ın Çuha adasında bugün çıkan yangın, geçen hafta başından bu yana devam eden çöl sıcaklıklarının etkisiyle devam ediyor.

Sivil Koruma Genel Sekreterliği, bölgede bulunanların cep telefonlarına gönderdiği acil kodlu mesajda Çuha Adası’nda orman yangını olduğunu duyurdu. Mesajda, Ada’nın Mitata ve Viaradika köylerinde yaşayanların Paliapoli sahiline gitmesi istendi.

Çuha Adası’nda 26 Temmuz’da da orman yangını çıkmıştı. Yangın dün kontrol altına alınana kadar 26 bin 880 dönüm arazi tahrip olmuştu.

Devamını Oku

Dünya

İsrail’in Gazze’ye saldırılarında son 24 saatte 100 Filistinli hayatını kaybetti

Published

on

By

İsrail ordusunun 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı son 24 saatte 100 artarak 59 bin 921’e yükseldi.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, İsrail’in devam eden saldırılarında yaşanan can kayıpları ve yaralanmalara ilişkin son bilgiler paylaşıldı.

Açıklamada, son 24 saatte Gazze’deki hastanelere 100 ölü ve 382 yaralının getirildiği kaydedildi.

İsrail ordusunun Gazze’de 19 Ocak’ta varılan ateşkesi bozarak 18 Mart’tan bu yana düzenlediği saldırılarda 8 bin 755 Filistinlinin hayatını kaybettiği, 33 bin 192 kişinin yaralandığı belirtildi.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne 7 Ekim 2023’ten beri düzenlediği saldırılarda yaşamını yitirenlerin sayısının ise 59 bin 921’e, yaralıların sayısının 145 bin 233’e yükseldiği bildirildi.

Gazze Şeridi’nde enkaz altında hâlâ binlerce ölü olduğu belirtiliyor.

İsrail-ABD güdümlü sözde yardım dağıtım bölgelerinde Filistinlilerin hedef alındığı sistematik saldırılarda 25 kişinin hayatını kaybettiği, 237 kişinin yaralandığı, 27 Mayıs’tan bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 1157’ye, yaralıların sayısının da 7 bin 758’e ulaştığı aktarıldı.

İsrail’in açlığa mahkum ettiği Gazze Şeridi’nde son 24 saatte 1’i çocuk 14 Filistinlinin daha açlıktan hayatını kaybettiği, açlık nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısının 88’i çocuk 147 kişiye çıktığı bildirildi.

Devamını Oku

Trending

Reklam