Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Narenciye sektöründe hem üretim maliyetlerin çok yükselmesi hem de kesim ekibi sıkıntısı nedeniyle sorunlar yaşanıyor

Published

on

Üretilen ürünün yaklaşık yüzde 90’ı ihraç edilen ve önemli bir ekonomik getiri sağlayan KKTC’nin lokomotif sektörlerinden narenciyede hem üretim maliyetlerinin çok yükselmesi hem de kesim ekibi sıkıntısı nedeniyle sorunlar yaşanıyor.

Üretici birlikleri ve Cypfruvex yetkilileri üretim maliyetlerinin nerdeyse 4 kat arttığına dikkat çekerek önümüzdeki sezon çok zora girecek olan üreticilerin üretimden kopmaması için devletin üreticiyi desteklemesi, farklı elektrik ve su tarifesi uygulaması, 2010 yılından bu yanan yükseltilmeyen tarım desteği ve tarım sigortasının güncellenmesi gerektiği görüşünde.

TAK muhabiri konuyla ilgili olarak üretici birlikleri ve Cypfruvex yetkililerinin görüş ve değerlendirmelerini aldı.

Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, narenciye hasadında kesim işçisi eksikliğinden dolayı yaşanan sıkıntının alıcılar tarafından büyütülerek ürünün fiyatını aşağıya çekmek maksadıyla kullanılmaya çalışıldığını söyledi; özellikle valensiya ürünü olan üreticilere ürünlerini “ürünün dalında kalacak düşük fiyattan da olsa satayım” düşüncesiyle satmak için acele etmemeleri çağrısında bulundu.

Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticiler Birliği Derneği Başkanı Turgut Akçın da hasat başladığında kesim ekibi sıkıntısıyla ilgili yaşanacak sorunu öngörüp uyarılar yaptıklarını hatırlattı ancak hiçbir tedbir alınmadığını söylediği yetkilileri eleştirdi. Ramazan ayının başlaması ile birlikte var olan işçilerin bir kısmının da geri döneceğini düşündüklerini kaydeden Akçın’ın çözüm önerileri arasında sorunun avans sağlanarak yerli, işsiz kişilerin çalıştırılması da var.

Cypfruvex Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Şanlıdağ ise kesim işçisi azlığına ve aşırı yağışlara rağmen mandora (king) kesim miktarında gecikme ya da aksama söz konusu olmadığını vurguladı; henüz başlamayan valensiya hasadı için de kesim işçisi getirilmesine yönelik çalışmaların sürdüğünü kaydetti.

ALİOĞLU: “ÜRETİCİ SATIŞ İÇİN ACELE ETMESİN… ÜRÜN GERÇEK FİYATINI BULACAK”

Kıbrıs Türk Narenciye Üreticileri Birliği Başkanı Ali Alioğlu, narenciye hasadında kesim işçisi eksikliğinden dolayı yaşanan sıkıntının alıcılar tarafından büyütülerek ürünün fiyatını aşağıya çekmek maksadıyla kullanılmaya çalışıldığını söyledi; özellikle valensiya ürünü olan üreticilere ürünlerini “ürünün dalında kalacak düşük fiyattan da olsa satayım” düşüncesiyle satmak için acele etmemeleri çağrısında bulundu.

Alioğlu, toplama ekipleriyle ilgili var olan sorunun aşılmaya başlandığını, beklenen fiyat yükselişinin olacağını ve ürünün gerçek fiyatını bulacağını da vurguladı.

“ÜRETİM MALİYETİ ÇOK YÜKSELDİ…ÜRETİCİ BAHÇESİNE BAKAMAYACAK”

Narenciyede yaşanan sorunun toplama sıkıntısından ziyade üretim maliyetlerinin çok yükselmesiyle alakalı olduğunu, yer altından elektrikle çekilen sulama suyunun ciddi bir maliyet getirdiğini, kimyevi gübre ile ilaç fiyatlarının neredeyse 4 katına çıktığını anlatan Alioğlu, tüm bunlara işçiliğin de eklenmesiyle üreticinin bu yıl alacağı ürün bedeliyle bahçesinin bakımını sağlayamayacak duruma geldiğine dikkat çekti.

“TAŞAN SULAR DERİVASYONA AKTARILMALI”

Alioğlu barajdan taşan suların da sağlıklı bir şekilde derivasyona aktarılmasının önemine işaret etti; bu konunun ivedilikle çözülmesi gerektiğini söyledi ve Su Dairesi Genel Müdürlüğü’nün bu konuda ne çalışma yaptığını sordu.

2021-2022 narenciye hasat döneminde 1500-2000 civarında kesim işçisinin çalışması gerektiğini kaydeden Alioğlu, Türkiye’deki gündeliklerin artmasıyla bu yıl 850-900’e yakın kesim işçisinin sağlanabildiğini, Cypfruvex’in kendi bünyesinde yerel personelle sorunu gidermeye çalıştığını kaydetti.

Alioğlu, Türkiye’den hasat için gelecek ekiplere sağlıklı, yaşanabilecek ortamlar sağlanmasının önemli olduğunu söyledi ve tüm uyarılara rağmen olumlu bir noktaya varılamadığını; kontraktörlerin kendilerini bu yönde yenilemeleri gerektiğini söyledi.

“PAZARLAMA AYRI BİR BECERİ VE BASİRET”

Alioğlu ihracatçıların ürüne verdiği fiyatın düşüklüğünden de şikayet ederek gereken fiyattan satılamamasının üreticiyi üretimden koparmaya ittiğini dile getirdi; üretici ürünün hasadı için uğraşırken, yüzde 90’ı ihraç edilen ürünü satmak ve pazarlamanın da ayrı bir beceri ver basiret gerektirdiğinin altını çizdi.

Alıcılar ile Cypfruvex arasında zaman zaman husumet olabildiğini ancak şirketin denge unsuru olduğunu dile getiren Alioğlu, Cypfruvex’in ortadan kalkmasının ihracatçıların işine geldiğini, böylelikle ürünü istedikleri fiyattan üreticilerin elinden alabileceklerini anlattı.

Alioğlu, Cypfruvex’in güçlü ve aktif olmasının, yapısını düzeltmesinin üreticinin yararına olduğunu da vurguladı.

AKÇIN: “SORUN ÇOK AMA ESAS SORUN KESİM EKİBİ EKSİKLİĞİ”

Kuzey Kıbrıs Narenciye Üreticiler Birliği Derneği Başkanı Turgut Akçın da hasat başladığında kesim ekibi sıkıntısıyla ilgili yaşanacak sorunları öngörüp uyarılar yaptıklarını hatırlattı ancak hiçbir tedbir alınmadığını söylediği yetkilileri eleştirdi.

Cypfruvex’in kesim ekibiyle ilgili sıkıntıyı adadaki halkı kullanarak çözmeye çalıştığını ancak gayri yasal olduğu gerekçesiyle engellendiğini anlatan Akçın, narenciyede birçok sorun olduğunu ama esas sorunun kesim ekibi eksikliği bu olduğunu vurguladı.

“15 MART’A KADAR KESİLMELİ… AKSİ TAKDİRDE DÖKÜLECEK”

Greyfurt, limon ve mandoranın en geç 15 Mart’a kadar kesilmesi gerektiğini, aksi takdirde olgunlaşan meyvelerin ağaçların altına döküleceğini belirten Akçın, bunun hem milli servetin heba olması hem de üreticinin büyük zarara uğraması anlamında geldiğini belirtti.

Akçın, 16 Şubat itibariyle 1 milyon 370 bin 709 kg limon, 2 milyon 705 bin 950 kg greyfurt, 372 bin 565 kg yafa, 1 milyon 131 bin 276 kg murkot ve 23 bin 400 ton mandora hasadı yapıldığı bilgisini de verdi.

Greyfurt, yafa ve limon hasadında sona gelindiğini, ancak 55-60 bin ton mandoranın hasadının yağmurlu havalar da göz önünde bulundurarak mart sonuna sarkacağının görüldüğünü ifade eden Akçın, aşırı döküm de olacağının hesaplandığını söyledi.

“VALENSİYA HASADI GECİKECEK GİBİ GÖRÜNÜR… AKDENİZ MEYVE SİNEĞİ BÜYÜK ZARAR VERECEK”

Akçın, “Ayrıca Şubat sonu Mart başında 55-60 bin tonda valensiya hasadına başlanması lazım. Valensiyanın hasadı da mayıs sonuna sarkarsa ki gidişat öyle gösterir. Akdeniz meyve sineğinin  büyük zarar  vereceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Ramazan ayının başlaması ile birlikte bir kısım işçinin geri döneceğini düşündüğünü söyleyen Akçın, ürünü dalında kalacak üreticinin tazmin edilme talebinin kaçınılmaz olacağını söyledi.

“İŞÇİLER KKTC’YE GELMEK İSTEMİYOR”

Türkiye’de ücretler yükseldiği için işçilerin KKTC’ye gelmek istemediğini kaydeden Akçın, kontraktörlerin kasa kesimi fiyatlarının geçen yıla göre biraz daha yukarılara çekilmesi, Cypfruvex veya diğer bazı firmaların geçmişte kontraktörlük yapan bazı ehil kişilere avans verip acilen Türkiye’den işçi tedariki için görevlendirilmesi önerilerinde bulundu.

Akçın, sorunun avans sağlanarak yerli işsiz kişilerin çalıştırılmasıyla çözülebileceğini de belirtti.

“Valensiya ürünün düşük fiyattan alındığı bu rakamın 3000’in üzerinde olmuş olması gerektiğini” kaydeden Akçın, maliyetlerde önümüzdeki sezona yansıyacak büyük fiyat artışları olduğunu, kullanılan gübrenin fiyatının 3 katın üzerinde arttığını belirtti ve “İnsanlar bahçesine bakamayacak” dedi.

“NARENCİYE ÜRETİCİSİNE VERİLEN DESTEK 2010’UN RAKAMLARI… GÜNCELLENMELİ”

Tarım Bakanlığı’nın diğer sektörlere verdiği desteği artırdığını ancak narenciye üreticilerine verilen desteğin 2010’un rakamları olduğunu söyleyen Akçın, bu rakamların güncellenmesi gerektiğini vurguladı.

“40 YIL ÖNCE HAZIRLANMIŞ OLAN TARIM SİGORTASI…”

Akçın, narenciye üreticisine yönelik “40 yıl önce hazırlanmış olan” tarım sigortasının da güncellenmesi gerektiğini ifade ederek, tarımın kapsamlı bir şekilde ele alınıp 10-15 yıllık planlama yapılması gerektiğini vurguladı ve hükümetleri narenciyeye yeterince önem vermemekle eleştirdi.

Yüzde 90’a yakını Güzelyurt-Lefke bölgesinde kullanılan kimyevi gübre ülkeye girerken tarıma destek için fon alındığını da anlatan Akçın, ancak bu fondan narenciye üreticisine hiçbir zaman destek verilmediğine de dikkat çekti.

Akçın barajdan taşan suyun derivasyona hala verilemediğini ve bunun da çözüm bekleyen önemli bir konu olduğunu kaydetti.

ŞANLIDAĞ: “HASATTA GECİKME YA DA AKSAMA YOK”

Cypfruvex Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Şanlıdağ ise kesim işçisi azlığına ve aşırı yağışlara rağmen mandora kesim miktarında gecikme ya da aksama söz konusu olmadığını, valensiya hasadının ise zaten henüz başlamadığını vurguladı.

Bu sezon 50-55 bin ton rekolte olacağı tahmin edilen mandora (king) mandalin hasadı için 870 işçinin adaya geldiğini dile getiren Şanlıdağ, geçtiğimiz yıl ise toplam rekoltesi 45.000 ton olan mandora hasadı için 1800 civarında kesim işçisinin adaya geldiğini kaydetti.

Şanlıdağ, buna rağmen geçen yıl 18 Şubat itibariyle 21 bin 753 ton hasat yapıldığını; bu yıl ise 18 Şubat itibariyle rekoltenin 24 bin 650 ton olduğu bilgisini verdi.

“EN YAKIN ZAMANDA İŞÇİ GETİRİLMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR”

Bu yıl hem mandora hem de valensiyada tahmin edilen rekolte miktarlarında %20 artış öngörüldüğünü, bir kesim işçisinin günlük kesebileceği ürün miktarı hesaplandığında önümüzdeki dönemde bu konuda sıkıntılar olacağının düşünüldüğünü kaydeden Şanlıdağ, en yakın zamanda işçi getirilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini belirtti.

Şanlıdağ, geçtiğimiz yıl 29 Ocak’ta başlayan narenciye hasadının bu yıl ihracat planlaması gereği 9 Şubat’ta başladığını; paketleme ve ihracat çalışmalarının sürdüğünü de ifade etti.

Şanlıdağ, mevsimsel değişikliklerle (soğuklanmayla) alakalı olarak bazı bölgelerde meyve dökümü yaşlandığını ve bunun inceleme ve tetkiklerinin de Tarım Bakanlığı yetkilileri tarafından yapıldığını da kaydetti.

Maliyetlerin çok yükseldiği ve ürünler için Cypfruvex tarafından belirlenen fiyatların düşük olduğuna yönelik eleştirilerle ilgili olarak ise Şanlıdağ, hasadı yapılan ya da yapılmak üzere olan ürünlerin bugünkü maliyetlerden üretilmediğini, bu sezon verilen fiyatların hasada kadar olan masrafları karşılayabileceğini söyledi.

“MALİYET ARTIŞLARI…ÜRETİCİ FARKLI ŞEKİLLERDE DESTEKLENEBİLİR”

Şanlıdağ, en az iki kat artan su, elektrik gübre fiyatlarının bir sonraki sezonu etkileyeceğini, hasattan sonra ürünlerin bakımı için maliyetlerin çok yüksek olacağını, üreticinin üretime devam edebilmesi için teşvik yönetmeliklerinin değiştirilebileceği, üreticiye destekler verilebileceği, sulama ve elektrikte farklı tarifeler uygulanabileceği görüşünü ifade etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Rusya’daki Kamçatka Yarımadası’nda 7,6 büyüklüğünde deprem

Published

on

By

Rusya’daki Kamçatka Yarımadası’nda 7,6 büyüklüğünde deprem meydana geldiği bildirildi.

Rusya Bilimler Akademisi Jeofizik Servisinden yapılan açıklamada, 7,6 büyüklüğündeki depremin yarımadadaki Petropavlosvk-Kamçatskiy kentine 115 kilometre mesafede, Büyük Okyanus açıklarında olduğu belirtildi.

Açıklamada, gün içinde birkaç kez artçı deprem yaşandığı kaydedildi.

Rusya Acil Durumlar Bakanlığından yapılan açıklamada depremin ardından tsunami tehdidinin oluştuğuna işaret edilerek, “Sakinlere kıyıdan uzaklaşmayı öneriyoruz.” uyarısında bulunuldu.

Avrasya’nın kuzeydoğusunda bulunan Kamçatka Yarımadası, batıda Ohotsk Denizi, doğuda Bering Denizi ve Büyük Okyanusu ile çevrili.

Devamını Oku

Dünya

Şam yönetimi acil ateşkes ilan etti

Published

on

By

Suriye Cumhurbaşkanlığı, ülkenin içinden geçtiği hassas koşulları gerekçe göstererek sivillerin korunması, toprak bütünlüğünün ve kamu güvenliğinin sağlanması amacıyla derhal ve kapsamlı ateşkes ilan edildiğini, güvenlik güçlerinin yeniden konuşlanmaya başladığını duyurdu.

Suriye Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada, “Suriye halkının kanının dökülmesini önlemek ve devletin ulusal ve insani sorumluluğunun gereği olarak kapsamlı bir ateşkes kararı alınmıştır” ifadesi kullanıldı.

Açıklamada, tüm taraflara devlet kurumları ile güvenlik güçlerinin ateşkesi sorumlulukla uygulayabilmesi için gerekli alanın açılması, istikrarın sağlanması ve akan kanın durdurulması çağrısında bulunuldu.

Cumhurbaşkanlığının açıklamasında, tüm silahlı çatışma ve savaş eylemlerinin derhal ve ülkenin her yerinde durdurulması, sivillerin korunmasının garanti altına alınması ve insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılmasının sağlanması istendi.

Ateşkesin uygulanmasını sağlamak, kamu düzenini tesis etmek ile sivillerin can ve mal güvenliğini korumak amacıyla güvenlik güçlerinin bazı bölgelerde konuşlanmaya başladığı belirtilen açıklamada, bu adımların “sükunet ve istikrarın pekiştirilmesi” amacını taşıdığı vurgulandı.

Devamını Oku

Dünya

Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı Yusuf: Meclis iki devlete dayalı çözüm ve tanınma için kararı almalı

Published

on

By

Ulusal Türk Kuruluşları Dünya Konseyi Başkanı Hüseyin Macit Yusuf, Cumhuriyet Meclisi’nin Meclis’in iki devlete dayalı çözüm ve tanınma için karar alması, KKTC’nin tanınması için kampanya başlatılması gerektiğini söyledi.

Yusuf, 20 Temmuz Barış Ve Özgürlük Bayramı mesajında, 20 Temmuz 1974’ün “Mukavemetçi Kıbrıs Türkünün varoluş mücadelesinin taçlandırıldığı, özgürlüğüne kavuştuğu” gün olduğunu belirtti.

Yusuf, mücahit ve Mehmetçiğin, 20 Temmuz’da emperyalist güçlerin desteklediği Rum-Yunan ikilisinin adayı Yunan yapma emellerine, eli kanlı EOKA teröristlerinin Megali İdea ve Enosis rüyasına son verdiğini kaydetti.

Kıbrıs Türk Halkı’nın can ve kanla koruduğu topraklarda Müslüman Türk varlığının sonsuza dek bağımsız ve egemen olarak yaşayacağını 20 Temmuz 1974’te ilan ettiğini kaydeden Yusuf, “Bağımsız Devletimiz KKTC’nin temelleri ve adada iki ayrı devlete dayalı çözümün coğrafi zemin ve siyasi temeli bu şanlı günde atılmıştır” dedi.

Yusuf mesajında şu ifadeleri kullandı: “Kıbrıs’ta Türk varlığını hazmedemeyenler müzakere masasında bin bir ayak oyunuyla, Kıbrıs’ın tamamına sahip çıkıp, Kıbrıs Türkünü ve KKTC’yi yok etmek, Türk ordusunu adadan çıkarmak, Anavatan’ın garantörlüğüne son vermek ve Anavatan’la olan bağlarımızı koparmak istemektedir. Bunu yaparken de diplomasi, baskı, tehdit, şantaj, adam satın alma, yalan ve dolan dahil her yolu mubah görmekten çekinmemektedirler. Şer planlarıyla ve Bizans oyunlarıyla Kıbrıs elimizden alınmak istenmektedir. Emperyalist planlarla Kıbrıs’ın Rum – Yunan yapılmasına asla müsaade etmeyeceğimiz bilinmelidir.”

Avrupa Birliği ve ABD’nin Kıbrıs’ta iki devletin varlığını kabul etmeyecekleri yönündeki söylemlerini “safsata” olarak değerlendiren Yusuf, bu açıklamaların Türk tarafını bağlamadığını ifade etti.

Yusuf, şöyle devam etti: “Faşist Eokacı/Enosisçi Rum lider Hristodulidis, Rumların lehine olan statükonun devamından yanadır ve bu durumu sürdürmeye çalışmaktadır. Rum liderin en büyük korkusu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin tanınması ve adada kurdukları yalana/dolana dayalı sahte düzenlerinin bozulmasıdır. KKTC’nin tanınmasını engellemek için Hristodulidis kapı kapı dolaşmakta ve işbirlikçileri emperyalist batı ile yeni tezgahlar hazırlamaktadır”

Yusuf, Rum-Yunan ikilisi ile federasyoncuların son günlerde Türk tarafının mevcut siyasetinden vazgeçerek taviz vereceği söylemlerini yaydığını belirterek bunların KKTC’nin tanınmasını engellemek üzere ortaya atılmış boş laftan başka bir şey olmadığını söyledi.

Türkiye’nin KKTC’nin tanınması çağrılarının ve iki egemen devlete dayalı siyasetin olumlu adımlar olduğunu kaydeden Yusuf, “KKTC Cumhuriyet Meclis’i de, iki devlete dayalı çözüm ve tanınma için karar almalı ve KKTC’nin tanınması için kampanya başlatılması doğrultusunda adımlar atmalıdır” dedi.

Yusuf, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) sosyal, siyasi, kültürel, sportif, ve benzer alanlarda ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini de ifade etti.

Maraş’ın vakıf toprağı olduğunu ve kesinlikle Rum’a iadesinin söz konusu olmaması gerektiğini belirten Yusuf, “Eski sakinlerin, arzu etmeleri halinde, KKTC idaresinde geçmişte işgal ettikleri mülklere kiracı olarak dönmelerinde ise sakınca yoktur” dedi.

-” Guterres vakit kaybetmeden 60 yıla yakın süren müzakerelerin başarısızlığını ilan etmelidir”

BM Genel Sekreteri Guterres’in iyi niyet misyonu çerçevesinde düzenlediği zirvelerden “adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüm çıkmasının mümkün olmadığı” görüşünü ifade eden Yusuf, “Son New York Zirvesi’nde Rum lider Hristodulidis’in geçiş kapılarının açılması için sürdürdüğü uzlaşmaz tutum ibretliktir. Rumlarla en basit konularda bile anlaşmak mümkün değildir ve ortak zemin arayışları da beyhude çabalardır. Guterres vakit kaybetmeden 60 yıla yakın süren müzakerelerin başarısızlığını ilan etmelidir” dedi.

Yusuf, “Kıbrıs Türkünün self determinasyon-kendi geleceğini belirleme- hakkından taviz verilmeyecektir” dedi ve Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünün Kıbrıs türkü için olmazsa olmaz olduğunu kaydetti.

Yusuf, “Gazze’de Filistinli kardeşlerimizin hunharca katledilmeleri ve dünyanın gözü önünde soykırıma tabi tutulmaları Türkiye’nin Kıbrıs’taki garantörlüğünün ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.” dedi.

Devamını Oku

Trending

Reklam