Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

  TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir.

Published

on

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıs Türk halkının boşa kürek çekerek kaybedecek bir 50 yılı daha olmadığını belirterek “Ada’da bugün iki eşit halk, iki eşit, egemen, bağımsız devlet vardır.” dedi.

Oktay, Başbakan Ersan Saner’i Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti.

Oktay ve Saner, görüşme sonrası Anadolu Ajansına açıklama yaptı.

Oktay, yaptığı açıklamada, KKTC Başbakanı Ersan Saner’i ve beraberindeki heyeti İstanbul’da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.

Türkiye ve KKTC’nin sevinçte ve tasada bir ve beraber olmasının gönül birliğinden kaynaklandığını ifade eden Oktay, “Bildiğiniz gibi, ülkemiz son zamanlarda orman yangınları ve sel gibi doğal afetlerle karşı karşıya kaldı. KKTC Sivil Savunma Teşkilatı ve Orman Dairesinden ekipler ve Kıbrıs Türk Kızılayı başkanlığında bir heyet doğrudan afet bölgelerinde çalışmalarda bulundular ve dayanışmalarını gösterdiler.” dedi.

Oktay, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Manavgat’a gelerek bakanlarla yangın söndürme çalışmalarını bizzat yerinde incelediğini belirterek şunları söyledi:

“Sayın Tatar hem yangınla mücadele eden ekiplere, hem de bölge halkına moral verdi. Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz, afette hasar gören bölgelerin yeniden inşa ve ihyasına destek olmak için kendi aralarında, tamamen gönüllü şekilde bir dayanışma kampanyası başlatmıştı. KKTC’den sivil toplum kuruluşlarının ve Evkaf Vakıflar İdaresinin de destek verdiği bu gönül hareketi, afet bölgelerinde yaraların daha hızlı sarılmasına katkı sağlayacaktır. Tüm samimiyeti ve duyarlılığı ile yangın söndürme çalışmalarına katılan, Türkiye doğal afetlerle mücadele ederken rahat uyuyamayan, dualarıyla destek veren ve bu dayanışma kampanyasına katkı veren tüm Kıbrıs Türkü kardeşlerime, Başbakan Sayın Saner’in şahsında tüm KKTC’ye tüm milletim, şahsım ve Sayın Cumhurbaşkanımız adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bizim milli davamız, Lefkoşa’nın derdini Türkiye’de 81 ilin yüreğinde hissettiği, Türkiye’nin bir şehrinde yaşanan sıkıntının aynı şekilde KKTC’nin her bir köşesinde hissedildiği, bir yürek yangını, bir gönül hareketidir. İşte tam da bu yüzden davamız yıkılmaz, sarsılmaz ve ebedidir. Birlik ve beraberliğimizi her alanda güçlendirmeyi ve Türkiye-KKTC dayanışma ruhunu gelecek kuşaklara aktarmayı sürdüreceğiz.”

Oktay, KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin son derece müstesna bir niteliğe sahip olduğunu, sevinçte ve acıda bir olma anlayışıyla salgın döneminde de Kıbrıs Türk halkının her türlü ihtiyacını Türk halkının ihtiyaçlarından ayrı tutmadıklarını kaydetti.

Bugüne kadar KKTC’ye 340 bin doz Sinovac, 10 bin 530 doz Pfizer/BioNTech aşısı tedarik ettiklerini hatırlatan Oktay, “Ayrıca salgından etkilenen sektörlere yönelik ek destek programlarını uygulamaya geçirdik. Bunları yaparken, ekonomik ve kalkınma iş birliğimiz çerçevesinde birçok alanda yapılan yatırımlarımızı da hız kesmeden sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Oktay, iş birliği protokolü kapsamında salgın desteği, turizm desteği, sanayi ve sivil toplum destekleri gibi toplumun her kesimine dokunan ödeme süreçlerinin başlatıldığını kaydederek “Bu hafta itibarıyla de Mali İş Birliği Protokolü çerçevesinde finansman desteği akışını da sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde, kara yolları, e-devlet, 500 yataklı hastane gibi projelere ayrıca yeni Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi binalarının inşaatı çalışmalarına hız vereceğiz.” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türkünün hak ettiği refah seviyesine ulaşması için bugüne kadar hiçbir çabayı esirgemediklerini bundan sonra da gayretlerinin güçlenerek devam edeceğini dile getiren Oktay, “İhtiyaç duyulan yapısal reformları tamamlamış, karar alma, uygulama ve denetim mekanizmaları en etkin şekilde çalışan; yol alan, ilerleyen bir KKTC için Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa yapacağız dedik ve bugün de bu irademizi yineliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, “Kıbrıs’ın dış politikamızda, Kıbrıs Türkünün de kalbimizde ayrı bir yeri olduğunu her vesileyle vurguluyoruz.” dedi.

Türk tarafının, Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması için bugüne kadar yapıcı bir biçimde her türlü çabayı gösterdiğini vurgulayan Okay, “Ancak bu olumlu anlayış maalesef hiçbir dönemde Kıbrıs Rum tarafından karşılık görmemiştir. Kıbrıs Türk halkının boşa kürek çekerek kaybedecek bir 50 yılı daha yoktur. Bunu da defalarca tekraren ifade ettik ve bugün de ifade ediyoruz. Ada’da bugün iki eşit halk, iki eşit, egemen, bağımsız devlet vardır.” diye konuştu.

Oktay, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cenevre’de sunduğu, Ada’daki iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı çözümün en gerçekçi öneri olduğunu ve Türkiye’nin bu öneriye desteğinin tam olduğunu belirtti.

Uluslararası toplumun hiçbir şekilde uzlaşmaya niyeti olmayan Kıbrıs Rum tarafına verdiği desteği gözden geçirmesi ve KKTC’nin önerisini ciddi biçimde değerlendirmesi gerektiğinin altını çizen Oktay, “Aksi takdirde, 2004 yılında Annan Planı’nı reddetmesine rağmen AB üyesi yapılarak ödüllendirilen Kıbrıs Rum yönetimi, uzlaşmaz tutumunu sürdürmesi konusunda teşvik edilmiş olacaktır. KKTC makamlarının Maraş’ta attığı adımları ve bundan sonraki planlarını da aynı anlayışla destekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, Maraş açılımının tamamen uluslararası hukuka uygun adımlardan oluştuğunu, KKTC makamlarının yeni mağduriyetler yaratılmasını değil, mevcut mağduriyetlerin giderilmesini amaçladığını vurguladı.

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü hidrokarbon arama ve sondaj faaliyetlerine de değinen Oktay, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ve KKTC’nin attığı adımları provokasyon olarak takdim etmeye çalışan zihniyete seslenmek istiyorum: Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adası’nın eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir. Bu kararlılık aynen bugün de geçerliliğini korumaktadır.”

Oktay, bugüne kadar her türlü yapıcı çözüm teklifine kulak tıkayan Rum yönetiminin tek taraflı faaliyetlerine tekrar başlaması halinde KKTC’nin de kendi ruhsat sahalarında faaliyetlerini sürdürme hakkını kullanacağını kaydederek “Kimse böyle bir durumda Türk tarafını gerginliği artırmakla suçlamasın. Kusura bakmasınlar ama Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmazlığını ve tek taraflı provokatif adımlarını cevapsız bırakmayacağız.” dedi.

KKTC Başbakanı Saner de Türkiye’de son günlerde meydana gelen yangın ve sellerden duyduğu üzüntüyü dile getirerek hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve Türk halkına başsağlığı diledi.

Saner, KKTC ile Türkiye ilişkilerinin gönül bağına dayalı bir ilişki olduğunu belirterek “Her ne kadar Ana Vatan-Yavru Vatan olarak tanımlasak da aramızdaki gönül bağı asla zedelenmemiştir. Hiçbir zaman da bunun zedelenmesine imkan verilmeyecektir. Ana vatanın sevinci bizlerin sevincidir. Aynı şekilde ana vatanımızın üzüntüsü de bizim en derin şekilde yüreklerimizde hissettiğimiz üzüntüdür. Ana vatanda yaşanan herhangi bir olumsuz olay direkt olarak KKTC’yi de etkilemektedir. İşte bu bağlamda bizim aramızda gönül bağının da ne kadar derinden hissedildiğini de buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

Yangınların söndürülmesinde KKTC Sivil Savunma Teşkilatı ve Orman Dairesinden ekiplerinin de yer aldığını hatırlatan Saner, bu işi gönülden yaptıklarını, bir katkı sağlamışlarsa bundan büyük mutluluk duyacaklarını ifade etti.

Saner, Türkiye’nin her koşulda KKTC’nin yanında yer aldığını dile getirdi.

Dünyada hala birçok ülkenin aşıya ulaşamadığını belirten Saner, Türkiye sayesinde KKTC’de halkın yüzde 60’ının 2. doz aşılarını tamamlandığını ve 3. doz aşılara geçtiğini kaydetti.

Saner, aşılamanın artmasıyla ekonominin ivme kazanmaya başladığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Özellikle turizm ve eylül ayında başlayacak yüz yüze eğitim ile çok ciddi bir mesafe katetmiş bulunmaktayız. Dünyada aşıya ulaşımda yaşanan zorluklara rağmen her zaman bizim yanımızda olan, bize destek veren ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür etmek istiyorum. Bunun yanında Kovid-19 sürecinde yapılan destek ve hibeleri de unutmamız asla mümkün değil. Özellikle esnafımızın ayakta kalması adına kendilerine çok ciddi katkılar yapmış bulunmaktayız.”

Saner, Akdeniz’de “Mavi Vatan” olarak adlandırılan bölgede Türkiye ve KKTC’nin doğal gaz arama çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğini belirterek “Türkiye yanımızda olduğu müddetçe hiç kimse Doğu Akdeniz’deki doğal gaz çalışmalarından bizi alıkoyamayacaktır. Kıbrıs Türk halkının bir 50 yıl daha kaybedecek zamanı artık bulunmamaktadır.” dedi.

Kıbrıs konusunda dünyanın adaletsiz tavrına karşı Türkiye ile hareket ettiklerini vurgulayan Saner, Ada’da iki egemen ve eşit devlet çözüm arayışlarına devam edeceklerini dile getirdi.

Saner, Kıbrıs’ta iki egemen, eşit devlet statüsü dışında hiçbir çözüm şeklini kabul etmeyeceklerinin altını çizerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“İki eşit egemen devlet temelinde çözüme giderken daha önce yapılmış olan tüm görüşmelerin ve 4 Birleşmiş Milletler (BM) Sekreterinin ortaya koymuş olduğu tüm planlar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından reddedildi. Hatta Annan Planı’nda ‘Evet’ diyen taraf kazanacak ‘Hayır’ diyen taraf kaybedecek dedikten sonra ‘Evet’ diyen taraf cezalandırılmış, ‘Hayır’ diyen GKRY tarafı ise Avrupa Birliği’ne (AB) dahil edilmişti. İşte dünyanın bu adaletsiz davranışına artık dur demenin de bir zamanı geldiğine inanıyoruz.”

Maraş’ta ezber bozan bir politika uyguladıklarını anlatan Saner, “Kıbrıs’ın kuzeyinde, Avrupa insan hakları kurallarına uygun bir şekilde orada mülk sahibi olan kişilerin takas, tazminat ve iade yöntemiyle mallarını gidip KKTC yönetimi altında kullanmalarının da imkanını açmış bulunuyoruz. Dolayısıyla bu çerçevede KKTC’de hak ve adaletin bulunduğu ortamda ilgili kişilerin gelip yaşamalarında herhangi bir sakınca bulunmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

KKTC Başbakan Ersan Saner konuşmasının ardından KKTC hükümeti ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa düzenledikleri kampanya sonucu toplanan 17 milyon Türk lirasını, orman yangınlardan ve selden etkilenen vatandaşların zararlarını telafi etmek amacıyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a takdim etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, “Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmelerle turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır.” dedi.

Üstel, Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliğince (AKTOB) bu yıl Antalya’da 15’incisi düzenlenen “Uluslararası Resort Turizm Kongresi”nin açılışında yaptığı konuşmada, turizmin barışın, refahın ve ortak geleceğin dili olduğunu söyledi.

Turizmin bir ekonomik faaliyet olmasının yanı sıra toplumların birbirini anlamasını, kültürlerin kaynaşmasını ve barışın yerleşmesinin sağladığını dile getiren Üstel, Kıbrıs Türk halkı için turizmin kalkınmanın ana damarlarından biri, refahı büyüten en stratejik sektör anlamına geldiğini kaydetti.

Siyasi istikrarın turizmin en büyük güvencesi olduğuna dikkati çeken Üstel, KKTC’de son yıllarda yakalanan siyasi istikrarın turizme yapılan yatırımların en büyük itici gücü olduğunu vurguladı.

“Siyasi istikrar yoksa turizm de sürdürülebilir başarı da yoktur.” ifadesini kullanan Üstel, KKTC’de atılan tüm adımların turizmcinin önünü açan, yatırımı cesaretlendiren, erişilebilirliği artıran, tanıtım kapasitesini büyüten bir anlayış ile şekillendiğinin altını çizdi.

KKTC turizminin, Rum yönetiminin yıllardır sürdürdüğü sistematik engellemelere, çıkardıkları zorluklara rağmen büyüyen, gelişen ve güçlenen bir sektör olduğunu anlatan Üstel, “Rum yönetiminin engellemeleri modern dünyanın turizm anlayışıyla, AB’nin kendi ilan ettiği değerlerle, uluslararası seyahat özgürlüğü ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Direk uçuşların engellenmesi çağdışıdır. KKTC’ye doğrudan uçuşların hala siyasi nedenlerle engellenmesi turizmimizin hızını ve çeşitliliğini olumsuz etkilemektedir. Havacılık alanındaki kısıtlamalar turistin ulaşım süresinin gereksiz yere uzatılması ve maliyetleri arttırması tamamen siyasi bir tercihtir. Bunun insani ve ticari bir gerçeği yoktur.” diye konuştu.

– “Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir”

Güneye gelen turistlerin Kuzey Kıbrıs’a geçişinin engellenmesinin turizm etiğine aykırı olduğunu belirten Üstel, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Güney Kıbrıs’a gelen birçok yabancı turist Kıbrıs’ın tümünü görmek istemektedir. Fakat Rum yönetimi sınır kapılarındaki caydırıcı uygulamalar, güneydeki turizm aktörlerine ek destek ve teşvikler vererek, kısıtlı ve taraflı yanlış bilgilendirmeler ile turistlerin kuzeye geçişini engellemekte ve zorlaştırmaktadır. Bu yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk turizmine değil adadaki insanla etkileşime, karşılıklı işbirliğine ve kültürel barışa da zarar veriyor. Turist korkutulacak değil misafir edilecek kişidir. Turistin adanın iki tarafına da özgürce gezmesi gerekmektedir. Ulaşım ambargoları turizmin ruhuna aykırıdır. KKTC, hava ulaşımından ticari taşımacılığa spor ve kültür organizasyonlarında turizmin tanıtımına kadar 40 yıldır siyasi ambargolarla engellenmektedir. Bilinmesini isterim ki hiçbir ambargo Kıbrıs Türk halkının iradesinden, üretiminden ve turizm vizyonundan daha güçlü değildir. Bu baskılar bizi durduramaz. Tam tersine daha üretken daha yenilikçi ve daha dayanıklı bir turizm modeli geliştirmeye katkı sağlamaktadır.”

KKTC’yi ayakta tutanın stratejik yatırımlar olduğunu dile getiren Üstel, siyasi engellemelere rağmen KKTC turizminin Akdeniz’in yükselen destinasyonlarından biri haline geldiğini kaydetti.

Üstel, bu durumu mümkün kılanın, Türkiye’nin desteğiyle yapılan stratejik yatırımlar ve turizm konusunda attıkları adımlar olduğunu ifade etti.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Rum Yönetimi Başkan Nikos Hristodulidis, Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ile bugün ara bölgede gerçekleştirilen görüşme sonrasında yaptığı açıklamada “asıl konuyu, müzakerelerin kaldığı yerden yeniden başlaması konusunu hedefleyen bir sürece giriyoruz” ifadesini kullandı.

“Kathimerini” gazetesinin haber sitesine göre Hristodulidis, “bugünkü görüşmede müzakere olmadığını, Erhürman’ın bazı konuları gündeme getirdiğini, kendisinin de bazı başka konuları gündeme getirdiğini” belirterek, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin ile ortak görüşme yapılmasında uzlaşılmasının “olumlu bir olay olduğunu” vurguladı.

Rum Radyo Televizyon Kurumu RİK’in haberinde ise Hristodulidis’in, Holguin’in 5 ve 6 Aralık tarihlerinde liderlerle görüşeceğini söylediğini aktardı.

Habere göre Hristodulidis ayrıca, bugünkü görüşmede müzakerecilerin, hem Holguin’le ortak görüşmenin hem de yeni gayrı resmi konferansın hazırlıkları için görüşmelere başlamaları kararının alındığını da vurguladı.

 


Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıslı Türk lider Tufan Erhürman, Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis ile ilk görüşmesinde masaya 10 maddelik öneri paketi koyduğunu kaydetti.

Erhürman ayrıca, Cumhurbaşkanlığı Müsteşarı Mehmet Dana’nın müzakereci olacağını da ifade etti.

Erhürman, görüşmede iki tarafın temsilcilerinin gerekli durumlarda düzenli aralıklarla bir araya gelmesi konusunda mutabık kaldığını söyledi. “Temsilcilerimize tam yetki verdik, ihtiyaç duyuldukça bir araya gelecekler. Biz de gerekirse yeniden görüşebiliriz” ifadesini kullandı.

Görüşmenin bir saat 15 dakikası heyetler arası, 15 dakikası ise liderlerin baş başa temasları şeklinde yapıldı.

Erhürman, öngörülen “5+1” formatındaki yeni konferans öncesinde bazı konularda uzlaşma sağlanmasının hem BM Genel Sekreteri María Angela Holguín Cuéllar’ın ziyaretini hem de süreci olumlu etkileyeceğini vurguladı. Öne çıkan başlıklar arasında “yeni geçiş noktalarının açılması” ve ara bölgedeki güneş paneli önerisi yer aldı.

Erhürman, 5’inci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Hristodulidis’in bugüne kadar ele aldığı başlıkların odakta olmaya devam edeceğini ve 5+1 toplantısı öncesi bazı uzlaşmaların sağlanmasının sürece olumlu katkı yapacağını ifade etti.

Erhürman çözüm atmosferinin yaratılmasına yönelik 10 maddelik öneri paketi sunduğunu kaydetti.

Erhürman bu başlıkları da basın toplantısında açıkladı: 

  • Karma evlilikler ve vatandaşlık hakkı
  • Eşlerin güneyde ehliyet ve araç kullanabilmesi
  • Kuzeyde doğanların güneye geçememesi sorunu
  • Metehan’da üç kabinli geçiş düzenlemesi
  • Bostancı ve Derinya’da geçişlerin kolaylaştırılması
  • Gençlik Teknik Komitesi kapsamında U14 dostluk maçları önerisi
  • Kayıp Şahıslar Komitesi ve bayrak yakma eylemlerinin çözüm atmosferine etkisi
  • İki liderin karşılıklı ziyaret önerisi
  • Mülkiyetle ilgili tutuklamaların ve yargı süreçlerinin olumsuz etkileri
  • Yeşil Hat tüzüğü kapsamındaki ticarette yaşanan sıkıntılar
  • Hellim konusunda sözleşme imzalanmasının gerekliliği
  • Crans-Montana sonrası kaldırılan AB Ad-hoc Komitesi’nin yeniden kurulması
  • Güvenlik kuvvetleri arasında iletişim kanalının oluşturulması

Devamını Oku

Trending

Reklam