Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

  TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir.

Published

on

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, “Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adasının eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Kıbrıs Türk halkının boşa kürek çekerek kaybedecek bir 50 yılı daha olmadığını belirterek “Ada’da bugün iki eşit halk, iki eşit, egemen, bağımsız devlet vardır.” dedi.

Oktay, Başbakan Ersan Saner’i Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kabul etti.

Oktay ve Saner, görüşme sonrası Anadolu Ajansına açıklama yaptı.

Oktay, yaptığı açıklamada, KKTC Başbakanı Ersan Saner’i ve beraberindeki heyeti İstanbul’da ağırlamaktan memnuniyet duyduğunu belirtti.

Türkiye ve KKTC’nin sevinçte ve tasada bir ve beraber olmasının gönül birliğinden kaynaklandığını ifade eden Oktay, “Bildiğiniz gibi, ülkemiz son zamanlarda orman yangınları ve sel gibi doğal afetlerle karşı karşıya kaldı. KKTC Sivil Savunma Teşkilatı ve Orman Dairesinden ekipler ve Kıbrıs Türk Kızılayı başkanlığında bir heyet doğrudan afet bölgelerinde çalışmalarda bulundular ve dayanışmalarını gösterdiler.” dedi.

Oktay, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Manavgat’a gelerek bakanlarla yangın söndürme çalışmalarını bizzat yerinde incelediğini belirterek şunları söyledi:

“Sayın Tatar hem yangınla mücadele eden ekiplere, hem de bölge halkına moral verdi. Kıbrıs Türkü kardeşlerimiz, afette hasar gören bölgelerin yeniden inşa ve ihyasına destek olmak için kendi aralarında, tamamen gönüllü şekilde bir dayanışma kampanyası başlatmıştı. KKTC’den sivil toplum kuruluşlarının ve Evkaf Vakıflar İdaresinin de destek verdiği bu gönül hareketi, afet bölgelerinde yaraların daha hızlı sarılmasına katkı sağlayacaktır. Tüm samimiyeti ve duyarlılığı ile yangın söndürme çalışmalarına katılan, Türkiye doğal afetlerle mücadele ederken rahat uyuyamayan, dualarıyla destek veren ve bu dayanışma kampanyasına katkı veren tüm Kıbrıs Türkü kardeşlerime, Başbakan Sayın Saner’in şahsında tüm KKTC’ye tüm milletim, şahsım ve Sayın Cumhurbaşkanımız adına teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Bizim milli davamız, Lefkoşa’nın derdini Türkiye’de 81 ilin yüreğinde hissettiği, Türkiye’nin bir şehrinde yaşanan sıkıntının aynı şekilde KKTC’nin her bir köşesinde hissedildiği, bir yürek yangını, bir gönül hareketidir. İşte tam da bu yüzden davamız yıkılmaz, sarsılmaz ve ebedidir. Birlik ve beraberliğimizi her alanda güçlendirmeyi ve Türkiye-KKTC dayanışma ruhunu gelecek kuşaklara aktarmayı sürdüreceğiz.”

Oktay, KKTC ile Türkiye arasındaki ilişkilerin son derece müstesna bir niteliğe sahip olduğunu, sevinçte ve acıda bir olma anlayışıyla salgın döneminde de Kıbrıs Türk halkının her türlü ihtiyacını Türk halkının ihtiyaçlarından ayrı tutmadıklarını kaydetti.

Bugüne kadar KKTC’ye 340 bin doz Sinovac, 10 bin 530 doz Pfizer/BioNTech aşısı tedarik ettiklerini hatırlatan Oktay, “Ayrıca salgından etkilenen sektörlere yönelik ek destek programlarını uygulamaya geçirdik. Bunları yaparken, ekonomik ve kalkınma iş birliğimiz çerçevesinde birçok alanda yapılan yatırımlarımızı da hız kesmeden sürdürüyoruz.” ifadelerini kullandı.

Oktay, iş birliği protokolü kapsamında salgın desteği, turizm desteği, sanayi ve sivil toplum destekleri gibi toplumun her kesimine dokunan ödeme süreçlerinin başlatıldığını kaydederek “Bu hafta itibarıyla de Mali İş Birliği Protokolü çerçevesinde finansman desteği akışını da sürdürüyoruz. Önümüzdeki dönemde, kara yolları, e-devlet, 500 yataklı hastane gibi projelere ayrıca yeni Cumhurbaşkanlığı ve Cumhuriyet Meclisi binalarının inşaatı çalışmalarına hız vereceğiz.” şeklinde konuştu.

Kıbrıs Türkünün hak ettiği refah seviyesine ulaşması için bugüne kadar hiçbir çabayı esirgemediklerini bundan sonra da gayretlerinin güçlenerek devam edeceğini dile getiren Oktay, “İhtiyaç duyulan yapısal reformları tamamlamış, karar alma, uygulama ve denetim mekanizmaları en etkin şekilde çalışan; yol alan, ilerleyen bir KKTC için Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa yapacağız dedik ve bugün de bu irademizi yineliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, “Kıbrıs’ın dış politikamızda, Kıbrıs Türkünün de kalbimizde ayrı bir yeri olduğunu her vesileyle vurguluyoruz.” dedi.

Türk tarafının, Kıbrıs meselesinin adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması için bugüne kadar yapıcı bir biçimde her türlü çabayı gösterdiğini vurgulayan Okay, “Ancak bu olumlu anlayış maalesef hiçbir dönemde Kıbrıs Rum tarafından karşılık görmemiştir. Kıbrıs Türk halkının boşa kürek çekerek kaybedecek bir 50 yılı daha yoktur. Bunu da defalarca tekraren ifade ettik ve bugün de ifade ediyoruz. Ada’da bugün iki eşit halk, iki eşit, egemen, bağımsız devlet vardır.” diye konuştu.

Oktay, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Cenevre’de sunduğu, Ada’daki iki tarafın egemen eşitliğine ve eşit uluslararası statüsüne dayalı çözümün en gerçekçi öneri olduğunu ve Türkiye’nin bu öneriye desteğinin tam olduğunu belirtti.

Uluslararası toplumun hiçbir şekilde uzlaşmaya niyeti olmayan Kıbrıs Rum tarafına verdiği desteği gözden geçirmesi ve KKTC’nin önerisini ciddi biçimde değerlendirmesi gerektiğinin altını çizen Oktay, “Aksi takdirde, 2004 yılında Annan Planı’nı reddetmesine rağmen AB üyesi yapılarak ödüllendirilen Kıbrıs Rum yönetimi, uzlaşmaz tutumunu sürdürmesi konusunda teşvik edilmiş olacaktır. KKTC makamlarının Maraş’ta attığı adımları ve bundan sonraki planlarını da aynı anlayışla destekliyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Oktay, Maraş açılımının tamamen uluslararası hukuka uygun adımlardan oluştuğunu, KKTC makamlarının yeni mağduriyetler yaratılmasını değil, mevcut mağduriyetlerin giderilmesini amaçladığını vurguladı.

Oktay: Türkiye hem kendi, hem de Kıbrıs Türklerinin haklarını korumaya kararlı olduğunu gösterdi

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yürüttüğü hidrokarbon arama ve sondaj faaliyetlerine de değinen Oktay, şöyle konuştu:

“Türkiye’nin ve KKTC’nin attığı adımları provokasyon olarak takdim etmeye çalışan zihniyete seslenmek istiyorum: Türkiye, hem kendi kıta sahanlığında kendi haklarını, hem de Kıbrıs Adası’nın eşit ve ortak sahibi olan Kıbrıs Türklerinin meşru hak ve çıkarlarını korumaya kararlı olduğunu göstermiştir. Bu kararlılık aynen bugün de geçerliliğini korumaktadır.”

Oktay, bugüne kadar her türlü yapıcı çözüm teklifine kulak tıkayan Rum yönetiminin tek taraflı faaliyetlerine tekrar başlaması halinde KKTC’nin de kendi ruhsat sahalarında faaliyetlerini sürdürme hakkını kullanacağını kaydederek “Kimse böyle bir durumda Türk tarafını gerginliği artırmakla suçlamasın. Kusura bakmasınlar ama Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmazlığını ve tek taraflı provokatif adımlarını cevapsız bırakmayacağız.” dedi.

KKTC Başbakanı Saner de Türkiye’de son günlerde meydana gelen yangın ve sellerden duyduğu üzüntüyü dile getirerek hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet ve Türk halkına başsağlığı diledi.

Saner, KKTC ile Türkiye ilişkilerinin gönül bağına dayalı bir ilişki olduğunu belirterek “Her ne kadar Ana Vatan-Yavru Vatan olarak tanımlasak da aramızdaki gönül bağı asla zedelenmemiştir. Hiçbir zaman da bunun zedelenmesine imkan verilmeyecektir. Ana vatanın sevinci bizlerin sevincidir. Aynı şekilde ana vatanımızın üzüntüsü de bizim en derin şekilde yüreklerimizde hissettiğimiz üzüntüdür. Ana vatanda yaşanan herhangi bir olumsuz olay direkt olarak KKTC’yi de etkilemektedir. İşte bu bağlamda bizim aramızda gönül bağının da ne kadar derinden hissedildiğini de buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.” diye konuştu.

Yangınların söndürülmesinde KKTC Sivil Savunma Teşkilatı ve Orman Dairesinden ekiplerinin de yer aldığını hatırlatan Saner, bu işi gönülden yaptıklarını, bir katkı sağlamışlarsa bundan büyük mutluluk duyacaklarını ifade etti.

Saner, Türkiye’nin her koşulda KKTC’nin yanında yer aldığını dile getirdi.

Dünyada hala birçok ülkenin aşıya ulaşamadığını belirten Saner, Türkiye sayesinde KKTC’de halkın yüzde 60’ının 2. doz aşılarını tamamlandığını ve 3. doz aşılara geçtiğini kaydetti.

Saner, aşılamanın artmasıyla ekonominin ivme kazanmaya başladığını söyleyerek şöyle devam etti:

“Özellikle turizm ve eylül ayında başlayacak yüz yüze eğitim ile çok ciddi bir mesafe katetmiş bulunmaktayız. Dünyada aşıya ulaşımda yaşanan zorluklara rağmen her zaman bizim yanımızda olan, bize destek veren ana vatan Türkiye Cumhuriyeti’ne teşekkür etmek istiyorum. Bunun yanında Kovid-19 sürecinde yapılan destek ve hibeleri de unutmamız asla mümkün değil. Özellikle esnafımızın ayakta kalması adına kendilerine çok ciddi katkılar yapmış bulunmaktayız.”

Saner, Akdeniz’de “Mavi Vatan” olarak adlandırılan bölgede Türkiye ve KKTC’nin doğal gaz arama çalışmalarına hız kesmeden devam edeceğini belirterek “Türkiye yanımızda olduğu müddetçe hiç kimse Doğu Akdeniz’deki doğal gaz çalışmalarından bizi alıkoyamayacaktır. Kıbrıs Türk halkının bir 50 yıl daha kaybedecek zamanı artık bulunmamaktadır.” dedi.

Kıbrıs konusunda dünyanın adaletsiz tavrına karşı Türkiye ile hareket ettiklerini vurgulayan Saner, Ada’da iki egemen ve eşit devlet çözüm arayışlarına devam edeceklerini dile getirdi.

Saner, Kıbrıs’ta iki egemen, eşit devlet statüsü dışında hiçbir çözüm şeklini kabul etmeyeceklerinin altını çizerek şu değerlendirmelerde bulundu:

“İki eşit egemen devlet temelinde çözüme giderken daha önce yapılmış olan tüm görüşmelerin ve 4 Birleşmiş Milletler (BM) Sekreterinin ortaya koymuş olduğu tüm planlar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından reddedildi. Hatta Annan Planı’nda ‘Evet’ diyen taraf kazanacak ‘Hayır’ diyen taraf kaybedecek dedikten sonra ‘Evet’ diyen taraf cezalandırılmış, ‘Hayır’ diyen GKRY tarafı ise Avrupa Birliği’ne (AB) dahil edilmişti. İşte dünyanın bu adaletsiz davranışına artık dur demenin de bir zamanı geldiğine inanıyoruz.”

Maraş’ta ezber bozan bir politika uyguladıklarını anlatan Saner, “Kıbrıs’ın kuzeyinde, Avrupa insan hakları kurallarına uygun bir şekilde orada mülk sahibi olan kişilerin takas, tazminat ve iade yöntemiyle mallarını gidip KKTC yönetimi altında kullanmalarının da imkanını açmış bulunuyoruz. Dolayısıyla bu çerçevede KKTC’de hak ve adaletin bulunduğu ortamda ilgili kişilerin gelip yaşamalarında herhangi bir sakınca bulunmadığını bir kez daha ifade etmek istiyorum.” ifadelerini kullandı.

KKTC Başbakan Ersan Saner konuşmasının ardından KKTC hükümeti ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa düzenledikleri kampanya sonucu toplanan 17 milyon Türk lirasını, orman yangınlardan ve selden etkilenen vatandaşların zararlarını telafi etmek amacıyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a takdim etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Published

on

By

Başbakan Ünal Üstel, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile Girne Belediye Başkanı Murat Şenkul’un açıklamalarına tepki gösterdi, “Biz laf değil, hizmet üretiyoruz!” dedi.

Başbakan Üstel, “Girne Belediye Başkanının hükümetimize yönelik yaptığı mesnetsiz açıklamaları hayretle okumaya devam ediyoruz. Ama kimse meydanı boş zannetmesin. Biz, 50 yıldır laf üretenlere karşı hizmet üretmeyi kendine görev bilmiş bir partiyiz. “Onlar konuşur, UBP yapar” dememizin sebebi de budur” dedi.

Üstel, “Halkımız çok iyi bilmektedir ki; bu ülkede yolları da, hastaneleri de, okulları da, sosyal konut projelerini de, liman projelerini de, en yapılmaz denen reformları da yapan hükümetimizdir. Son 3 yıla, 30 yılın işini sığdırdık. Batı Girne Çevre Yolları’nı yıllar sonra yapan da biziz, Doğu Girne Çevre Yolu Projesi’ni başlatan ve tamamlayacak olan da biziz” ifadelerini kullandı.

“İş üretemeyenlerin laf üretmelerini anlıyoruz”

Başbakan Üstel, “Girne’de büyük proje görmek isteyenler, yarım asırdır yapılmayan Antik Liman projesine de bakabilirler. Bu proje ile Girne’nin çehresini değiştirdik. Yıllardır beklenen Yeni Girne Hastanesi’ne yakında açılıyor. Taş taş üstüne koymamış, ülkede elle tutulur tek büyük projesi dahi olmayan bir anlayışın, rutin işleri “asrın projesi” gibi pazarlamasını anlıyoruz. İş üretemeyenlerin laf üretmelerini de anlıyoruz” şeklinde konuştu.

“Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var”

“Ne var ki; Kendi ifadeleriyle manipülasyon ve popülist açıklamaları son 3 yılda hükümetimizin gerçekleştirdiği bu dev projeleri gölgeleyemez” açıklamasını yapan Başbakan Üstel, şöyle devam etti:

“Unutulmamalıdır ki; yerel yönetimler reformunu hayata geçiren, batık belediyeleri ayağa kaldıran, belediyeleri güçlendiren ve halka daha çok hizmet edebilecek hale getiren de bizim hükümetimizdir. Kendi partileri, belediyeleri birleştirme yasası görüşülürken Meclis’in kapılarını kırmakla meşguldü, o ama yasayı geçirip belediyeleri birleştiren, güçlendiren ve ayağa kaldıran yine bizdik.

Bu arkadaşların hükümetimizle kavga aramak yerine bize teşekkür etmesi gerekir. Nitekim geçmişte bu teşekkürü de kameralar karşısında yaptılar. Bu ülkenin şova değil, işe ihtiyacı var. Kimse hükümeti hedef göstererek kendi küçük şovlarına bizi alet etmeye kalkmasın. Biz hamasi nutuk atmak için değil, halkımıza hizmet etmek için buradayız. halkın belediyelerden beklediği tek şey de hizmettir.”

“Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın”

Başbakan Ünal Üstel, “O yüzden Girne Belediye Başkanı asli görevlerini yerine getirsin, boyundan büyük işlere de ve sözlere de bulaşmasın. Biz Girne Belediye’sinin de Girne halkının da dün olduğu gibi yarın da yanında olmaya devam ederek, onların gerçek anlamda hayrına dokunan tüm büyük projeleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz. Hükümetimiz devletin her kuruşunu halkın faydasına kullanan bir anlayışla çalışmaya devam edecek, halkın hayatına dokunan büyük projeleri hayata geçirecektir. Ve Kimse boş laflarla halkı kandıramayacak, hükümetin hizmetlerini gölgeleyemeyecektir!” dedi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Ersin Tatar, Ulusal Birlik Partisi Merkezi’nin düzenlediği “Dijital Dönüşümün Gücü; Etkileşim” etkinliğinde partililere hitap etti…

“KIBRIS’TA GELECEK İKİ DEVLETLE KURULACAK, FEDERASYON TARİHE GÖMÜLDÜ”

Konuşmasına teşkilat mensuplarına teşekkür ederek başlayan Tatar, “Sayın Başbakan, değerli bakanlarımız, milletvekillerimiz, ilçe başkanlarımız, büyüklerimiz ve UBP teşkilatlarının neferleri… Bu güzel sabahta sizlerle beraber olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Büyük bir aile olduğumuzu bir kez daha hissetmenin gururu içindeyim” dedi.

“MÜCADELEMİZİ TARİHİMİZDEN ALDIĞIMIZ GÜÇLE SÜRDÜRÜYORUZ”

Geçmişi hatırlamanın önemine vurgu yapan Tatar, “Bu ülkede ecdadımız, analarımız, babalarımız, dedelerimiz büyük mücadeleler verdi. Geçmişimizi bilmezsek yok olmaya mahkûmuz. Bizler geçmişimizi bilerek ülkemizin ve devletimizin bekası için yolumuza devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.

“FEDERASYON DEFTERİ ARTIK KAPANMIŞTIR”

Kıbrıs konusuna da değinen Tatar, “Annan Planı döneminde partimiz, rahmetli Rauf Raif Denktaş’ın yanında yer aldı. O gün haklıydık, bugün haklılığımız bir kez daha ortaya çıktı. Yıllarca iyi niyetimizle federasyon temelli bir anlaşma için çalıştık. Ancak artık federasyon meselesi geride kalmıştır. Beş yıl önce ‘geleceğe yürüyoruz’ dedik, bugün gerçekten geleceğe yürüdük” dedi.

“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM TÜM DÜNYAYA DUYURULDU”

Tatar, son BM görüşmelerine işaret ederek, “Cumartesi akşamı BM merkezinde muhataplarıma da ifade ettim. İki devletli çözümün istikrar için tek yol olduğunu söyledim. Kıbrıs’ta iki ayrı devlet, iki ayrı demokrasi vardır. Bu istikrar, Gazze’den Suriye’ye, Irak’tan Ukrayna’ya kadar tüm coğrafyada önemlidir” diye konuştu.

“ERDOĞAN’IN DESTEĞİ EN BÜYÜK GÜVENCEMİZDİR”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki açıklamalarına dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan, üçüncü kez KKTC’nin tanınması gerektiğini, federasyon defterinin kapandığını ifade etti. Kıbrıs Türk halkı üzerinde yıllardır uygulanan ambargo ve izolasyonların kaldırılması gerektiğini tüm dünyaya duyurdu. Bu, bizim en büyük güvencemizdir” şeklinde konuştu.

“UBP BU DAVANIN ÖNCÜSÜDÜR”

Ulusal Birlik Partisi’nin devlet için önemine de vurgu yapan Tatar, “UBP, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın bir devamıdır. 11 Ekim’de 50. yılını kutlayacak olan partimiz, kuruluşundan itibaren bu davanın öncüsü olmuştur. 19 Ekim seçimlerinde kazanarak tüm dünyaya Kıbrıs Türk halkının egemen bir halk olduğunu bir kez daha göstereceğiz” dedi.

“19 EKİM’DEN SONRA DA AYNI KARARLILIKLA YOLUMUZA DEVAM”

Seçim sonrasına ilişkin mesaj da veren Tatar, “New York temaslarımda da söyledim. 19 Ekim’den sonra da Kasım ve Aralık’ta yine orada olacağım, yine ‘iki devlet’ diyeceğim. Çünkü bu mesele millet meselesidir, vatan meselesidir, bayrak meselesidir” dedi.

“TÜRKİYE BU COĞRAFYADA SÖZ SAHİBİDİR”

Türkiye’nin büyük gücüne dikkat çeken Tatar, “Sayın Erdoğan’ın BM Genel Kurulu’ndaki konuşması tüm dünyada yankı buldu. Gazze’nin sesi oldu, kimsenin söyleyemediğini söyledi. Bugün Türkiye, milli savunma sanayisiyle, askeri potansiyeliyle Amerika, Rusya ve Çin’in de dikkate aldığı bir güçtür. Böyle bir ülkenin garantörlüğünde yolumuza güvenle devam ediyoruz” dedi.

“PANDEMİDEN DEPREME, TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN AYAKTAYIZ”

Tatar, KKTC’nin yakın dönemde yaşadığı sıkıntılara değindi:
“Pandemiyi, 6 Şubat depremini, Gazze ve Ukrayna’daki savaşları yaşadık. Bütün bu belirsizliklere rağmen Türkiye Cumhuriyeti ile kurduğumuz güçlü ilişkiler sayesinde yatırımlar devam ediyor. Sağlık ocakları, hastaneler, çevre yolları, dijital dönüşüm projeleri bunun göstergesidir.”

“E-DEVLET PROJESİ TAMAMLANIYOR”

KKTC’nin dijital dönüşüm sürecinde önemli adımlar attığını vurgulayan Tatar, “Anavatan Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında yapılan anlaşma sayesinde, Türk Telekom, 100 milyon doları aşan yatırımla ülkenin genelinde fiber optik altyapı çalışmalarını sürdürüyor. Yakın gelecekte fiberoptik ile ada genelinde ve Türkiye bağlantısı üzerinden tüm dünyaya bağlanacağız. Bütün engellemelere, kısıtlamalara, ambargolara rağmen çağın nimetlerini halkımıza sunacağız” dedi.

“BU DAVA VATAN MESELESİDİR”

Cumhurbaşkanı Tatar konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu dava vatan meselesidir, bayrak meselesidir. KKTC halkı, egemenliğiyle, bağımsızlığıyla ve onuruyla yoluna devam edecektir. 19 Ekim seçimlerini kazanarak tüm dünyaya güçlü bir mesaj vereceğiz. Sizlere güveniyorum, birlikte başaracağız.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Published

on

By

Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Burak Maviş, Şehit Doğan Ahmet İlkokulu önünde yaptığı basın açıklamasında, ülkede nüfus ve vatandaşlık politikası olmamasının eğitimde ciddi sorunlara yol açtığını söyledi.

Maviş, üç yıl önce 300 öğrenci bandında olan okulun bugün 500 öğrenciye ulaştığını belirterek, “Nüfus ve vatandaşlık politikası oluşturulmazsa beş değil, yirmi beş okul yapsak yetmez” dedi. Sorunun yalnız eğitimle sınırlı olmadığını vurgulayan Maviş, sağlık, trafik, su ve elektrik gibi alanlarda da hizmetlerin yetersiz kaldığını ifade etti.

“Öğretmen eksikliği devam ediyor”
Şehit Doğan Ahmet İlkokulu’nda beş öğretmen eksikliği bulunduğunu söyleyen Maviş, bazı öğrencilerin hâlâ sınıf öğretmenleriyle tanışmadığını kaydetti. Ayrıca müzik, resim, İngilizce ve beden eğitimi derslerinde de öğretmen eksiklikleri nedeniyle öğrencilerin sanat ve spor etkinliklerinden geri kaldığını belirtti.

“Tiny House çözüm değil”
Maviş, okul bahçesine kurulan üç adet “Tiny House” hakkında da konuşarak, “Konteyner yerine prefabrik denilse de övünülecek bir şey yok. Tiny House da koysanız, villa da yapsanız bu nüfusa bu okullar yetişmiyor” ifadelerini kullandı. Kalabalık sınıfların verimliliği düşürdüğünü vurgulayan Maviş, “Çocukların balık istifi şeklinde sınıflarda oturması kabul edilemez” dedi.

“Yeni okul yapılmalı”
Maviş, bölgedeki öğrenci artışına dikkat çekerek, “Bu okul iki şubeden üçe, üçten dörde çıktı. Şu anda 18 şubeye ve 500 öğrenciye ulaştı. Önümüzü göremiyoruz. Seneye bu okula konteyner istemiyoruz, yeni derslikler ve yeni okul istiyoruz” çağrısında bulundu.

Bakanlığın hayırseverlere mi başvuracağı, yoksa devlet bütçesinden kaynak mı ayıracağı konusunda yorum yapmayan Maviş, “Hamitköy ile bu bölge arasına yeni bir okul istiyoruz. Övünecekse Nazım Bey, seneye buraya bir okul yapıldığı için gelsin övünsün” dedi.

“Bakan bizi anlamıyor”
Maviş, Eğitim Bakanı’nı eleştirerek, “Bakan siyasetin diliyle konuşuyor, biz ise sınıfta çocukların gözlerine bakarak vicdan muhasebesi yapıyoruz. Aynı dili konuşmamız mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Maviş, hükümetin planlama yapmadığını, nüfus artışıyla birlikte eğitim ve sağlık hizmetlerinin sekteye uğradığını belirterek, “Devlet olmanın gereği yerine getirilmelidir. Seneye bu sorunların çözülmesini bekliyoruz” dedi.

 

Devamını Oku

Trending

Reklam