Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ombudsman Varol Bakü’de düzenlenen “Uluslararası Ombudsman Formu”na katıldı

Published

on

Ombudsman İlkan Varol, iklim değişikliğinin sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve politik bir sorun olduğunun altını çizerek, küresel işbirliğinin ve çok paydaşlı çözüm yollarının önemine vurgu yaptı.

Ombudsman Varol, Azerbaycan İnsan Hakları Komiseri (Ombudsman) Sabina Aliyeva’nın daveti üzerine Azerbaycan’nın başkenti Bakü’de düzenlenen Uluslararası Ombudsman Forumu’na katıldı. Varol, etknlikte “İklim Değişikliği ve İnsan Hakları: Ombudsmanın Rolü” başlıklı konuşma yaptı.

Uluslararası Ombudsman Forum’ndan önce konferansa katılan ombudsmanlar, Azarbaycan Ombudsmanı Sabina Aliyeva ile birlikte Azerbaycan’ın Milli Lideri Haydar Aliyev’in Anıt Mezarı’nı, Azerbaycan şehitliği ve Türk Şehitliği’ni ziyaret etti.

Ombudsman Varol, konuşmasına iklim değişikliğinin dünya üzerindeki olumsuz etkilerini sıralayarak başladı.

Varol, konuşmasında, iklim değişikliğinin sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve politik bir sorun olduğunun altını çizerek, küresel işbirliği ve çok paydaşlı çözüm yollarının önemine vurgu yaptı.

Artan sıcaklıklar, ekstrem hava olayları, su kaynaklarının azalması, tarım ve gıda güvenliği sorunları gibi faktörlerin doğal yaşamı, ekosistemleri ve insan sağlığını tehdit ettiğini belirten Varol, bu sorunların sadece belirli bir bölgeyi değil, tüm dünyayı etkilediğini vurgulayarak, küresel çapta çok paydaşlı iş birliğinin gerekliliğine dikkat çekti.

-“Çok paydaşlı iş birliğinin önemi”

Ombudsman Varol, hükümetler, özel sektör, sivil toplum kuruluşları, akademi ve uluslararası kuruluşlar arasında iş birliğinin, iklim değişikliğiyle mücadelede etkili sonuçlar getireceğini ifade etti.

Hükümetlerin uyguladığı politikalar ve yasalar ile öncü rol üstlenmesi gerektiğini belirten Varol, aynı zamanda iş dünyasının sürdürülebilir iş modelleri ve enerji verimliliği teknolojileriyle bu mücadeleye katkıda bulunabileceğini vurguladı.

Sivil toplumun da halkı bilinçlendirme ve yerel projeler geliştirme konusundaki önemine işaret eden Varol, akademik araştırmaların ve bilimsel verilerin karar alma süreçlerinde kritik bir rol oynadığını belirtti.

Varol ayrıca, Paris Anlaşması gibi uluslararası iş birliklerinin, küresel ısınmayı sınırlamak için önemli bir yol haritası sunduğunu hatırlattı.

KKTC’de yürütülen projeler

KKTC‘de yürütülen projelerden de söz eden Varol, güneş enerjisi kullanımının teşvik edildiğini, su kaynaklarının korunmasına yönelik projelerin geliştirildiğini ve kıyı erozyonunu önleme çalışmaları yapıldığını belirtti.

Varol, şöyle devam etti:

“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de iklim değişikliğiyle ilgili çeşitli projeler ve girişimler yürütülmekte ve küresel iklim değişikliğinin etkilerini sınırlı kaynaklarla azaltmak için çaba gösterilmektedir. Bu projelerin bir kısmı uluslararası desteklerle ve iş birlikleriyle yürütülmektedir. Güneşlenme süresi bakımından avantajlı bir konumda olan KKTC‘de güneş panelleriyle elektrik üretimi projeleri teşvik edilmektedir. Kuraklık ve su kıtlığı gibi iklim değişikliğiyle ilişkili sorunlarla başa çıkmak için su kaynaklarını koruma projelerine önem verilmektedir. Türkiye ile su temini projeleri, iklim değişikliği kaynaklı su sıkıntılarına karşı bir çözüm olarak uygulanmıştır. Tarımda verimlilik için sulama yöntemlerinin iyileştirilmesi ve su tasarrufunun artırılması yönünde adımlar atılmıştır. Deniz seviyesinin yükselmesi, KKTC‘nin kıyı alanlarını tehdit etmektedir. Bu nedenle kıyı erozyonunu önlemeye yönelik dalga kıranlar ve setler inşa edilmektedir.”

İlkay Varol, KKTC’nin, Avrupa Birliği’nin (AB) çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele projelerinden de yararlandığını kaydetti.

Varol, AB destekli çevre projeleri arasında Belediyelerin ve yerel yönetimlerin iklim değişikliği ile mücadele kapasitelerini artırmaya yönelik projeler ve AB’nin yeşil dönüşüm stratejisi doğrultusunda KKTC’de karbon salınımını azaltmaya yönelik çeşitli projelerin de yer aldığına dikkat çekti. Varol, KKTC‘nin, AB’nin çevre ve iklim değişikliğiyle mücadele projelerinden de yararlandığını ve yerel yönetimlerin kapasitesini artırmak amacıyla çeşitli projeler yürütüldüğünü söyledi.

Ombudsman olarak kendi rollerine de değinen Varol, bu iş birliklerini teşvik etmek, paydaşlar arasında iletişimi güçlendirmek ve toplumun her kesiminin sürece katılımını sağlamakla yükümlü olduklarını ifade etti.

Şeffaflık, hesap verebilirlik ve adalet ilkeleri çerçevesinde hareket edilmesi gerektiğini vurgulayan Varol, iklim değişikliğiyle mücadelede atılacak adımların gelecek nesillerin yaşamını şekillendireceğini söyledi.

Konuşmasının sonunda, “Biz bu dünyayı atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan emanet aldık” sözlerini kullanan Varol, sürdürülebilir çözümler üretmek için iş birliğinin önemine bir kez daha dikkat çekti.

Uluslararası Ombudsman Forumu’nda ayrıca katılımcı ombudsmanlar ile birlikte aile fotoğrafı çekildi.

Ombudsman İlkan Varola’a temasları sırasında KKTC Bakü Temsilcisi Büyükelçi Ufuk Turganer eşlik etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

TAE, bağcılığın geliştirilebilmesi amacıyla 6’sı yeni 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı

Published

on

By

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü (TAE), bağcılığın geliştirilmesi amacıyla yeni üzüm çeşitleri ve teknikleri konusunda çalışmalar yapıyor. TAE, çalışmaları kapsamında 6’sı yeni olmak üzere 12 sofralık üzüm çeşidini denemeye aldı.

Çeşitler geleneksel talvar yerine, kademeli İtalyan talvarında denenecek. Yeni çeşit ve tekniklerden elde edilecek verim sonuçları ise eski çalışmalarla kıyaslanacak.

        2023’te bin 585 ton taze üzüm ithal edildi

TAE verilerine göre; 2023’te bağ ve talvar alanı 2 bin 200 dönüm, hasat ise 3 bin 132 ton olarak gerçekleşirken, Ticaret Dairesi’nin verilerine göre; 2023’te yıllık hasadın yaklaşık yarısına denk gelen bin 585 ton taze üzüm ithal edildi.

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca ve TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya yeni üzüm çeşitleri ve teknikler konusunda TAK muhabirinin sorularını yanıtlayarak, bilgiler verdi.

-Tangolar: “Kuraklığın artması nedeniyle bağcılığın yeni çeşitler ve yeni tekniklerle geliştirilmesi gerek”

Çukurova Üniversitesi Bağcılık Öğretim Üyesi Profesör Doktor Semih Tangolar, coğrafik konumuna bakıldığında Kıbrıs’ın bulunduğu kuşak açısından bağcılık için ideal yerlerden biri olduğunu söyledi.

Çeşitleri, kullanılan teknikler (Talvar), tüketim şekilleri nedeniyle üzümün Kıbrıs için önemli bir ürün olduğuna işaret eden Tangolar,  “Kıbrıs için bağcılığı tarımsal üretim yelpazesinden çıkaramazsın, bağcılığın daha da modernize edilmesi gerekiyor” dedi.

Asmanın tuzlu toprak ve kuraklığa en dayanıklı bitkilerden biri olduğunu, bu nedenle az suyla çok ürün elde edilebileceğini anlatan Tangolar, özellikle sofralık bağların baharda sulanması gerektiğini, şaraplık bağlarda sulamanın gerekli görülmediğine işaret etti.

Avrupa ülkelerinde dekar başına 700 kilo üzerinde verim elde edilen bağlardaki üzümlerin şaraplık olarak tercih edilmediğini ifade eden Tangolar, söz konusu bağlarda şeker ve asit dengesinin arzu edilen oranda çıkmadığını söyledi.

“Kuraklığın gün geçtikçe artması nedeniyle bağcılığın hem yeni çeşitler hem de yeni tekniklerle geliştirilmesi gerekiyor” diyen Tangolar, örtü altı topraksız kültür tekniğinin de (su ve gübrenin etkin kullanıldığı bir teknik) bağcılık için yeni olduğunu, İspanya ve İtalya’da bu uygulanmaya başladığını aktardı.

-1.5 ay erken hasat.. İtalyan talvarı iki kademeli, üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta

Bu yöntemle 1-1.5 ay erken verim alındığını kaydeden Tangolar, 32 litrelik saksılarda örtü altı yetiştirilen asmalardan 5 kilo ürün, yani dekar (1000 metre kare) başına 5-6 ton ürün alındığını anlattı.

Bu yöntemde hastalıkla mücadelenin de daha az olduğunu, bunun maliyeti düşürdüğünü kaydeden Tangolar, “Tuzluluk sorunu yok, kuraklıkla işin yok, toprak kökenli hastalık yok bu yenilikçi bir yaklaşım” dedi.

İtalyan talvarının da yeni bir teknik olacağını, çalışmaya dahil edilen çeşitlerin İtalyan talvarında (Tendon talvar) veriminin gözlemleneceğini ifade eden Tangolar, İtalyan talvarının Kıbrıs’taki talvara göre farkını anlattı. Tangolar, İtalyan talvarının iki kademeli olduğunu ve üzümlerin altta, sürgün ve yaprakların çoğunun üst katta geliştiğini kaydetti.

-Yüzde 25-30 daha fazla verim

Tangolar, İtalya’da yapılan denemelerde İtalyan talvarlarından yüzde 25-30 daha çok verim alındığına da işaret etti.

İtalyan talvarında ilaçlamanın ve hasadın çok daha kolay, ürün yanmasının daha az, kalite için salkım seyreltmenin de daha kolay olduğunu ifade eden Tangolar, denemeye alınan bazı çeşitlerin İtalyan talvarındaki verimine de bakacaklarını belirtti.

Tangolar ayrıca, yerli çeşitlerin kuraklığa dayanıklılarını tespiti için de yeni bir çalışma planladıklarını paylaştı.

-Karaca: “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var”

Tarımsal Araştırmalar Enstitüsü Müdürü Cem Karaca da, Kıbrıs Türk kültüründe olan üzüm üretiminin talepleri karşılanmada yetersiz kalması nedeniyle, bağcılık üzere çeşit deneme araştırması yapılması kararı alındığını anlattı.

Karaca, son zamanlarda tesis sahipleri tarafından üretilen şarapların tattırılmasıyla öne çıkan butik otelciliğin gelişmekte olmasının da bu kararı almada etken olduğunu ifade etti.

Ülkeye en uygun çeşitleri belirlemek adına, “Çeşit adaptasyon” çalışmasının ilkinin 2000’li yıllarda yapıldığını, bu denemelerde 15 şaraplık çeşit denendiğini anlatan Karaca, “Aroma açısından bağcılıkta iklimimizin verdiği avantajlar var. Burada üretilen şarap gerekse sucuk veya diğer ürünlerin aroma açısından kendine özgü bir karakteri var. Bağcılığa KKTC’de alternatif bir üretim değil asli üretim olarak bakıyoruz” dedi.

TAE bünyesinde 2002’den sonra bağcılıkla ilgili çalışmalar yürüten Ziraat Yüksek Mühendisi Doktor Yeşim Rehber Dikkaya da, çalışmaya eski çalışmada öne çıkan 6 çeşit ve 6 yeni çeşidi dahil ettiklerini, bunları İtalyan talvarında denemeye aldıklarını ifade etti.

Dikkaya, İtalyan talvarından elde edilecek verimleri, eski çalışmalardan elde ettikleri verilerle kıyaslayacaklarını belirterek, çalışmanın sonuçlarının 2 yıl sonra çıkmasını beklediklerini söyledi.

Dikkaya, çalışmaya var olan çeşitlerden verigonun da dahil edildiğini, yeni çeşitlerin de “İsa, Exalta, Early Swift, Michael Palyari, Red Clod” olduğunu anlattı.

 

Devamını Oku

Kıbrıs

Bayar: Denktaş ile ilgili çirkin saldırı asla affedilemez

Published

on

By

 

 

TMT Mücahitler Derneği Genel Başkanı Celal Bayar, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş ile ilgili çirkin saldırının asla affedilemez olduğunu vurguladı.

Kurucu Cumhurbaşkanı Denktaş’la ilgili asılsız iddiaların yer aldığı kitabı ve yazarını sert çekilde eleştiren Bayar şu açıklamalarda bulundu:

“TMT’nin kurulmasında fedakarca büyük katkıları olan ve bugün Kıbrıs’ta Türklük TMT sayesinde varlığını korurken, TMT’nin kurucularından, KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a ‘Dümbük’ isimli ucube kitabıyla saldıran, ordudan atılmış eski GKK’lığı subaylarından İlker Özkunt’u kitabındaki seviyesiz, saygısız nankörce saldırılarından dolayı Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği olarak şiddetle kınıyoruz. Bizler Kıbrıslı Türkler olarak, Rauf Raif Denktaş’ın fikirlerinin taşıyıcısı ve bekçileriyiz. Bizim için böylesine değerli bir devlet adamımıza çirkince saldırı asla affedilemez ve bu şahsın devletimizin açacağı dava ile mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanıyor ve devlet yetkililerinin bunu yapacağına yürekten inanıyoruz ve bekliyoruz.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Öztürkler, Denktaş ile ilgili asılsız iddialar içeren kitabı kınadı

Published

on

By

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’a yönelik,hiçbir somut temele dayanmayan çirkin iddiaların yer aldığı kitabı esefle kınadığını belirtti.

Öztürkler açıklamasında, “Bir milletin özgürlük ve egemenlik davasına adanmış bir ömrün sahibi olan, Kıbrıs Türk halkının tarihi mücadelesine önderlik eden  Sayın Denktaş’a yönelik kitapta yer alan iddialar, sadece şahsına değil; onun temsil ettiği  mücadeleyi ve halkımızın hafızasına da zarar vermektedir.” ifadelerini kullandı.

Kurucu Cumhurbaşkanı’nın sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve onur mücadelesinin simgesi ve Türklük dünyasına da adını altın harflerle yazdıran bir lider olduğunu vurgulyaan Öztürkler, şu ifadeleri kullandı:

“Hayatını halkına, davasına ve devlete adamış bir liderin ardından, yıllar sonra böylesi ucuz ve seviyesiz iddialarla gündeme getirilmesi, hiçbir şekilde kabul edilemez. Halkımızı, milli değerlerimize ve tarihimize sahip çıkmaya, bu tür sorumsuz yaklaşımlara karşı daha da kenetlenmeye çağırıyorum.”

Devamını Oku

Trending

Reklam