Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Ortaokul ve Liseler Arası V. Kısa Öykü Yarışması ödülleri sahiplerini buldu

Published

on

Millî Eğitim Bakanlığı ve Telsim iş birliğinde düzenlenen Ortaokul ve Liseler Arası V. Kısa Öykü Yarışması ödül töreni yapıldı.

Millî Eğitim Bakanlığı toplantı salonunda gerçekleştirilen ödül töreninde, ortaokul ve lise kategorileri yanı sıra “Urkiye Mine Balman Özel Ödülü” de verildi.

Törene, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, Telsim Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Tanpınar, Genel Ortaöğretim Dairesi Müdürü Yusuf İnanıroğlu, Telsim Kurumsal İletişim Müdürü Nil Zorlu Atai, Urkiye Mine Balman’ın torunu Mine Balman, jüri üyeleri, öğrenciler ve öğretmenler katıldı.

“Kıbrıs’ın eşsiz coğrafyasını, tarihi yapıları ve efsaneleriyle harmanlayarak özgün ve etkileyici bir fantastik kurgu yaratmak” konulu yarışmanın jüri üyeliğini; Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Şevket Öznur, Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Burak Gökbulut, Arkın Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emrah Öztürk, Bülent Ecevit Anadolu Lisesi Edebiyat öğretmeni Heves Piro ve Şht. Hüseyin Ruso ve Şht. Turgut Ortaokulu Türkçe öğretmeni Zehra Erkan yaptı.

Kısa Öykü Yarışması’nda lise kategorisinde Gazimağusa Türk Maarif Koleji’nden Derin Yahi birinci, Bekirpaşa Lisesi’nden Nehir Apaydın ikinci ve yine Bekirpaşa Lisesi’nden Irmak Kayol üçüncülük ödülünü aldı.

Ortaokul kategorisinde Türk Maarif Koleji’nden Çiğdem Karadoğan birinci, Gazimağusa Türk Maarif Koleji’nden Arda Eberdes ile Şht. Hüseyin Ruso Ortaokulu’ndan Toprak Ata Keleş ikinci ve Polatpaşa Lisesi’nden Tuana Kaplan üçüncülük ödülünün sahipleri oldu.

Yarışmada, Türk Maarif Koleji öğrencisi Çiçek Kastanbolu ise “Urkiye Mine Balman Özel Ödülü”nü almaya hak kazandı.

-Çavuşoğlu: “Tüm branşlarda öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarabilmek adına büyük çaba içerisindeyiz”

 Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu ödül töreninde yaptığı konuşmada, böylesi bir vesile için bir araya gelmekten duyduğu gururu ifade ederek, bugünün Millî Eğitim Bakanlığı açısından güzel bir gün olduğunu dile getirdi.

Projenin, Telsim’le birlikte yapıldığını söyleyen Çavuşoğlu, çocukların okumasını geliştirmek amacıyla Telsim ile birlikte  bu tür yarışmalar düzenlemeye devam edeceklerini kaydetti.

Konuşmasında öğrencilere tavsiyelerde de bulunan Çavuşoğlu, kişinin okuduğu zaman yüzeysel yaşamından derinlere gitmeye başladığını, bunun hem hayal gücünü hem de olaylara bakış açısını geliştirdiğini ifade etti.

Bakan Çavuşoğlu, şimdiki öğrencilerin kendilerinden çok daha ileri yazabilen öğrenciler olduklarını belirterek, bunun gurur verici olduğunu söyledi.

Yazı yazabilen öğrencinin derslerinin de iyi olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, öğrencilere yazmayı hiç bırakmamaları önerisinde bulundu.

Çavuşoğlu, bakanlık olarak tüm branşlarda öğrencilerin yeteneklerini ortaya çıkarabilmek adına büyük çaba içerisinde olduklarına işaret ederek, “Önünüz aydınlıktır. Biz size elimizden gelen desteği kurumlarımızla birlikte yapmaya devam edeceğiz.” dedi.

“Ülkenizin geleceği için hem okuyun hem çalışın hem de yazın.” diyen Çavuşoğlu, bugünkü yazıların gelecekte öğrencilerin üniversite hayatında kolaylıklar sağlayacağının altını çizdi.

Çavuşoğlu, konuşmasının sonunda Telsim’e, jüri üyelerine ve öğrencilere destek olan öğretmenlere teşekkür ederek, ödül alan öğrencileri de tebrik etti.

-Tanpınar: “Belleğine sahip çıkan toplumlar dimdik, sağlam ayakta durabilen toplumlardır”

Telsim Genel Müdür Yardımcısı Fevzi Tanpınar da törende, öykü yarışmalarının kendileri için önemli olduğunu belirterek, bu tür etkinliklerin yıllar sonra toplumun belleği olarak oluşacağını söyledi.

Tanpınar, belleksiz toplumun her zaman bir yaprak gibi rüzgârın yönüne göre savrulan bir toplum olduğunu dile getirerek, “Belleğine sahip çıkan, kendi kültürüne, geleneklerine, tarihine sahip çıkan toplumlar ise dimdik, sağlam ayakta durabilen toplumlardır.” ifadesini kullandı.

Bu yıl yarışmanın beşincisini düzenlediklerini söyleyen Tanpınar, ilk üç öykü yarışmasının eserlerinden oluşan bir de kitap yayımladıklarını kaydetti.

Tanpınar, gelecek yıl yapılacak yarışma ile ortaya çıkacak eserlerin de dahil olacağı yeni bir kitabın basılacağını dile getirerek, “Sizin eserleriniz gelecek yılın sonunda böylesi bir kitapta ölümsüzleşecek.” ifadesini kullandı.

Konuşmasında, sürece koydukları katkı ve emekler için Millî Eğitim Bakanlığına, öğretmenlere ve ailelere teşekkür eden Tanpınar, ödül alan öğrencileri de tebrik etti.

Balman: “Hayal gücünü geliştiren ve destekleyen öykülerle büyümek önemli”

Urkiye Mine Balman’ın torunu Mine Balman da konuşmasında babaannesi hakkında bilgi vererek, Balman’ın Kıbrıs Türk Edebiyatı’nın ilk kadın şairi olarak yalnızca şiirleriyle değil, duruşuyla da bir öncü olduğunu kaydetti.

Kadınların sesi olmanın, gençlere ve çocuklara yol açmanın onun için bir görev olduğunu dile getiren Balman, “Bugün laikliğin ve özgür düşünmenin önemi bir kez daha belirginleşirken, onun durduğu yeri hatırlamak hepimize ışık tutuyor.” dedi.

Balman konuşmasında, hayal gücünü geliştiren ve destekleyen öykülerle büyümenin önemli olduğunu söyleyerek, yarışmayı düzenleyenlere ve emeği geçenlere teşekkür etti.

Öznur: “Yazmak çok önemli”

Türk Yazarlar Birliği Başkanı Prof. Dr. Şevket Öznur da konuşmasında Urkiye Mine Balman’ın ülkenin gururu olduğunu söyleyerek, onun her zaman hatırlanacağını belirtti.

“1940’larda laikliğin ne olduğunu gösteren öğretmenlerin başında bayan öğretmenler geliyordu.” diyen Öznur, dört büyük yazarın kadın olduklarını ve bunların Urkiye Mine Balman, Pembe Marmara, Necla Salih Suphi ve Engin Gönül olduklarını anımsattı.

Öznur, öğrencilere de söz konusu şairleri örnek almalarını tavsiye ederek, “Çünkü yazmak çok önemli. İşte her yıl bu konuda şiirler , öyküler yazılıyor.” dedi.

Yazmanın her zaman için çok önemli olduğuna dikkat çeken Öznur, ödül alan öğrenci ve öğretmenlerini tebrik etti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Başbakanlık önünde eylem

Published

on

By

Yenierenköy’de meydana gelen otobüs kazasında yaralanan öğrenciler ve aileleri, Başbakanlık önünde “Her İhmal, Bir Can” sloganıyla eylem yaptı.

Eyleme, Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, bazı milletvekilleri, siyasi parti, sendika temsilcileri, öğretmenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.

-Sağır

Eylemde ilk sözü bir trafik kazasında hayatını kaybeden Cemre Yönet’in annesi Gönül Sağır aldı. “Evladını kaybetmenin ne demek olduğunu biliyorum” diyen Sağır, Yenierenköy’deki kazada, öğrencilerin şans eseri kurtulduğunu dile getirdi. Sağır, trafikte her ölen bireyle sevdiklerinin de öldüğünü vurguladı.

-Borak

Dipkarpaz Çevre Koruma ve Sosyal Aktivite Derneği Başkanı Fırat Borak da, “Bugün cenaze başında olabilirdik, illaki başımıza bir şey gelmesi gerekmez” diyerek, yaşanan kazadan ders çıkarılması gerektiğini kaydetti.

“İlkokula giden çocuğum otobüsle okula gitmeyeceğim diyor” şeklinde konuşan Borak, köydeki herkesin psikolojisinin bozulduğunu söyledi. Borak, “Lütfen artık bu sürece el atılsın. Herkes sus, pus daha ne yaşanmasını bekliyorsunuz?” diye sordu.

“Eylem için Lefkoşa’ya gelmek üzere otobüsle yola çıkan öğrencilerin önünün kesildiğini ve gelmelerine izin verilmediğini” ifade eden Borak, “Siyaset yapmak istemiyoruz. Çocuklar üzerinden yapılmaz. Bu çocuklara herkes sahip çıksın” çağrısı yaptı.

-Borak

Erenköy Lisesi öğrencisi Gamze Borak da, kazada otobüsün içinde olduğunu ifade ederek, “Bugün burada, o otobüsün içinde olan bu meydanda yanımda olmayan ama her an kalbimde taşıdığım arkadaşlarım var. Kimi hâlâ yürüyemiyor, kimi hâlâ yataktan kalkamıyor, kimi ise bu acıyı konuşamayacak kadar derin yaşıyor. Onlar bugün aramızda değil belki ama onların sesi de, acısı da, direnişi de bu meydanda. Onların adını tek tek söylemiyorum çünkü bu sadece birkaç kişinin değil, hepimizin yarası” diye konuştu.

Hayatlarının, kazadan önce ve sonra olarak ikiye bölündüğünü dile getiren Borak, “O otobüste sadece camlar kırılmadı. Güvenimiz kırıldı. Umudumuz kırıldı. Devlete olan inancımız paramparça oldu” dedi.

Sahipsiz bırakıldıklarını, kaza anında kimsenin yanlarında olmadığını kaydeden Borak, “Ama saatler sonra kameralar, protokoller, ‘geçmiş olsunlar’ eksik olmadı. Siz o an neredeydiniz?” diye sordu.

Geceleri kabuslar gördüklerini anlatan Gamze Borak, “Biz hala toparlanamadık. Biz hala o otobüsün içindeyiz. Siz hala sessizsiniz. Siz hala bu ülkenin gençlerinin acılarına karşı kayıtsızsınız. Siz hala iki günlük tatille bu travmanın biteceğini sanıyorsunuz. Ama biz unutmuyoruz. Unutturmanıza da izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

“Hiçbir çocuğun adı bir daha pankartta yazılmasın” diye Başbakanlık önünde olduklarını belirten Borak, Girne-Değirmenlik Dağ Yolundaki kazadan bu yana aynı ihmaller ve sessizliğin devam ettiğini kaydetti.

“Devletin asli görevi bizi korumaktır. Ama bizi korumadı” diyen Borak, “Bugün bizdik. Ama yarın başka bir okul olacak” uyarısında bulundu. Borak, adalet yerini bulana kadar susmayacaklarını vurguladı.

-Dağ

Erenköy Lisesi öğrencisi Narin Dağ da, 16 yaşında ölümle yüz yüze geldiğini dile getirerek, “Umarım olayın üstünü kapatmazsınız. Sizi vicdana davet ediyorum. İnşallah devletimiz en kısa zamanda gereğini yapar” dedi.

-Yıldız

Erenköy Lisesi öğrencisi Berfin Yıldız da, “Kaza günü tek başımızdaydık. Bizim sadece bugün değil kaza günü de önümüz kesildi” diye konuştu.

-Güner

Veli Hamza Güner de, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na seslenerek, “Biraz vicdanın varsa o koltuğu bırakacaksın” dedi.

-Gökçebel

Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Genel Sekreteri Tahir Gökçebel de, ülkeyi yönetenlerin kendi çıkarlarını düşündükleri için her şeyi tükettiğini savunarak, birlik olma çağrısı yaptı.

-Eylem

KTOEÖS Başkanı Selma Eylem de, “Omuz omuza mücadeleyle kokuşmuş düzeni ortadan kaldırabiliriz. Bu düzen çocuklara zarar veriyor. Hep birlikte mücadele vermemiz gerekir” şeklinde konuştu.

-Hamzaoğulları

CTP Milletvekili Biray Hamzaoğulları da, “Biz Karpaz yolunda çok kazalar gördük. Orası uçurumdu” diyerek, kazanın ucuz atlatıldığını dile getirdi.

“Bu çok büyük bir acı, iyi ki ölüm olmadı, iyi ki çocuklarımız burada” diye konuşan Hamzaoğulları, “Otobüsler 70 model… Bireysel olarak bu yükün altından kimse kalkamaz. Toplu taşımacılığa katkı koyamazlarsa bıraksınlar gitsinler” ifadelerini kullandı.

Yenierenköy’de öğrenci taşıyan otobüsün devrilmesi sonucu meydana gelen kazada, biri şoför 28’i öğrenci olmak üzere toplam 29 kişi yaralanmıştı.

(AF/HÖ)

Devamını Oku

Kıbrıs

KTSO Ürdün’ün hellim ithalatına getirdiği yasağı değerlendirdi: “Hellim ticaretini olumsuz etkileyecek”

Published

on

By

Kıbrıs Türk Sanayi Odası (KTSO), Ürdün hükümetinin tüm ülkelerden süt ve süt ürünleri ithalatını durdurma kararının, ülkenin en önemli ihracat kalemlerinden biri olan hellim ticaretini olumsuz etkileyeceğini belirtti.

Sanayi Odası tarafından yapılan açıklamada, Katar ve Lübnan’ın ardından Ürdün’ün de hellim ihracat pazarları arasından çıkmasının, sektörde ciddi bir daralmaya yol açacağı belirtilerek, hükümete üreticilere yeni pazarlar konusunda destek olma çağrısında bulunuldu.

KTSO, bu sürecin yalnızca Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yönelik bir yasak olmadığını, Ürdün’ün yerel süt ve süt ürünleri üreticilerini korumak, sektörü sürdürülebilir hale getirmek ve yapısal olarak güçlendirmek amacıyla tüm ülkelere yönelik bir ithalat yasağı kararı aldığını ifade etti.

Açıklamada, Ürdün’ün aldığı bu kararın bir plan çerçevesinde olduğu belirtilirken, kararın aniden uygulanmasının KKTC’li üreticileri mağdur ettiğine dikkat çekildi.

Sanayi Odası açıklamasında, “Ürdünlü ithalatçılarla KKTC’li hellim üreticilerinin en azından mevcut anlaşmalarını tamamlamalarına izin verilseydi, yoldaki ürünler ithalatçılara ulaşabilir, ihracat için yola çıkan tırlarımız Mersin ve Gazimağusa limanlarında kalmazdı. Bu açıdan, Ürdün hükümetinden daha duyarlı bir yaklaşım beklerdik.” ifadelerine yer verildi.

“Ürdün hükümetinin yerel üreticiyi koruma amacıyla aldığı karar takdire şayandır. Sanayi Odası olarak yıllardır savunduğumuz ve hükümetlerimize sürekli olarak anlattığımız konu da budur.” denilen açıklamada, gerekli görüldüğünde ithalata yasak getirilebileceği ve bu tür uygulamaların ilgili sektörleri uzun vadede güçlendirebileceği ifade edildi.

Geçmişte KKTC’de zeytinyağı ithalatına getirilen yasağın zeytin üretimini artırdığı ve modern tesislerin kurulmasına önayak olduğu hatırlatılan açıklamada, Ürdün örneğinin dünya genelinde yerli üretimin korunmasına verilen önemin somut bir göstergesi olduğu belirtildi.

Devamını Oku

Kıbrıs

Erhürman:Kıbrıs Türk halkının değişim iradesi nettir

Published

on

By

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Tufan Erhürman, Kıbrıs Türk halkının değişim iradesinin net bir şekilde görülebileceğini kaydetti.

CTP’den yapılan açıklamaya göre, katıldığı programda soruları yanıtlayan Erhürman, “Ekim ayından sonra Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi masada olacak.” ifadelerini kullandı.

“Şengen” meselesinin esasen bir vize meselesi olduğunu kaydeden Erhürman, AB ülkelerinin büyük çoğunluğunun da bu sisteme üye olduğunu kaydetti. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Şengen’e üye olma durumuyla ilgili konuşan Erhürman, “Bu, AB açısından yapılması gereken bir iştir, bunu görüyoruz ve anlıyoruz. Ancak esas mesele, Kıbrıslı Türklerin giderek görünmez hale gelmesidir. ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ Anayasası’ndan söz ediyorsak, Kıbrıslı Türkler bu Cumhuriyetin kurucu ortaklarından biridir.” dedi.

Bu gelişmelerin, Kıbrıslı Türkler açısından olumsuz sonuçlar doğurma potansiyeli taşıdığını kaydeden Erhürman, şunları söyledi:

“Bizde bu konuyla ilgilenen herhangi bir makam var mı? Bu konudan haberdar dahi olmadıklarından eminim. AB burada bir hata yapmaktadır. Bizim taraftan ses çıkmaması da buranın sanki ‘normal bir yer’ olduğu izlenimini yaratıyor. Bu anlayışla da ‘Şengen’i buraya da getirelim.’ yaklaşımı sergileniyor. Oysa durum böyle değil ve bunu AB’ye anlatmak gerekiyordu zaten. Doğru düzgün bir görüşme bile yok. Bu konuyu anlatacak bir makam da yok. AB’ye yönelik algı da negatif yönde geliştiği için bu tür girişimlerde bulunma refleksi tamamen ortadan kalkmış durumda.”

– “Sarayönü’nden nutuk atarak sesimizi duyuramayız”

“Şengen meselesi bu haliyle geçerse, ‘karma evliliklerden’ doğan yurttaşlarımızın Güney Kıbrıs’a geçişinde sorun yaşanacağı çok açık.” diyen Erhürman, bu nedenle girişimlerde bulunulması gerektiğine işaret etti. Bu girişimleri yapabilecek tek makamın ise Cumhurbaşkanlığı makamı olduğunun altını çizen Erhürman, şöyle konuştu:

“AB ile düzenli temas içerisinde olursanız, bu gelişmelerden haberdar olursunuz. Aksi halde, atı alan Üsküdar’ı geçer. Tehditlerle, bağırarak, Sarayönü’nde konuşmalar yaparak bu halkın sorunlarını çözemezsiniz. Bu halkın sorunları diyalog ve diplomasiyle çözülür.”

Erhürman, “Ekim ayından sonra mülkiyet, karma evlilikler ve kapsamlı çözüm konularında, Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi masada olacak.” dedi ve ekimden sonra hızlı bir diplomasi süreci yaşanacağını savundu.

“Sarayönü’nden nutuk atarak sesimizi duyuramayız.” diyen Erhürman, onlarca yıllık müzakerelerden çıkarılması gereken dersler olduğunu belirtti. “Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarlarını yeniden masaya koymamız gerekir.” diye konuşan Erhürman, bunun yolunun diyalog ve diplomasi olduğunu yineledi. Mülkiyet meselesinde de aynı şekilde, Güney’de mal bırakan Kıbrıslı Türklerin olduğu gerçeğinin unutulmaması gerektiğine vurgu yapan Erhürman, son dört buçuk yılda dünya ile ilişkilerin koptuğunu ileri sürdü.

– “Çözümsüzlük çözümdür mesajı veriliyor”

Erhürman, “AB ile kurulmuş onlarca ilişki ortadan kalktı. BM ile ilişkiler asgari düzeye indi. Esas mesele, bu ilişkilerin yeniden kurulmasıdır. Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi yeniden gösterilmelidir.” diye konuştu.

Mülkiyet konusuyla ilgili konuşan Erhürman, ortada salt hukuki değil, siyasi bir mesele olduğunu savundu. Önceki yıllarda çözüm iradesinin, Kıbrıs Türk tarafında olduğunu söyleyen Erhürman, “Karşı taraf müzakereden kaçıyorsa, bu taraftaki bireyleri tek tek hedef haline getiremezsiniz diyorduk. Çözümsüzlüğün bedeli halka ödetilemez diyorduk. Şimdi çözüm iradesi yok.” dedi.

İki devletlilik söylemiyle dünyaya “çözümsüzlük çözümdür.” mesajı verildiğini ileri süren Erhürman, Rum lider Nikos Hristodulidis’in açtırdığı davaların ise hukukun bir araç olarak kullanılması olduğunun altını çizdi.

Erhürman, “Bu siyasi bir hamle gerektirir. Çözüm iradesini masaya koyacak ve dersinize çalışacaksınız.” dedi. Bir dönem Cumhurbaşkanlığı’nda düzenli toplanan mülkiyet masası bulunduğuna işaret eden Erhürman, şöyle devam etti:

“Sayın Talat döneminde kayıplar konusunda dava açtık. O güne kadar sadece Kıbrıslı Rumların kaybı olduğu sanılıyordu. Karşı davalara ihtiyaç kalmayacak şekilde çözüm iradesi devam etseydi, bugünlere gelmezdik. 2005’te hangi karşı davalar açılabilir diye makale yazdım. Ne yapmak istediğimizi biliyoruz. Müzakere masası vardı, mülkiyet masası vardı. Şimdi müzakere masası da yok, mülkiyet masası da.” dedi.

– “Planlama yok, yönetim yok”

İstişarenin tek taraflı bir şey olmadığını belirten Erhürman, “Doğru zeminde kurulan iyi ilişkiler ortadan kalktı. Türkiye açısından baktığımızda da özne olma sorunumuz var. Özne olmak, konuna hâkim olmak ve Türkiye Cumhuriyeti ile bu temelde istişare yürütmektir.” dedi ve “Son dört buçuk yıldır ne BM, ne AB, ne de Türkiye nezdinde özne olma durumu var.” ifadelerini kullandı.

Diyalog ve diplomasinin her zaman iyi olduğuna dikkat çeken Erhürman; inşaat, turizm, sanayi, eğitim ve sağlık hizmetlerindeki sıkıntılara değinerek, kılını kıpırdatmayan bir yapı ile karşı karşıya olunduğunu savundu.

“Planlama yok, yönetim yok. Mesele sandıkta çözülür. Sahada gördüğümüz net bir şekilde Kıbrıs Türk halkının değişim iradesidir. Bu değişim iradesiyle bu sorunlar çözülmeye başlanacaktır.” diyen Erhürman, ülkeyi yönettiğini iddia edenlerin memlekete geri döndürülemez zararlar verdiğini ileri sürdü.

Devamını Oku

Trending

Reklam