Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Kıbrıs

Öztürkler’den Demetriou’ya yanıt: Türkiye’nin müdahalesi, bir işgal değil, varoluş mücadelesinin desteklenmesidir

Published

on

 

 

Cumhurbaşkanı Vekili ve Cumhuriyet Meclisi Başkanı Ziya Öztürkler,katıldığı programda soruları yanıtladı ve Türkiye’de devam eden yargı süreci hem de siyasi gelişmelere ilişkin açıklamalarda bulundu.
Öztürkler, 6 Şubat depreminde yıkılan Grand İsias Oteli’ne ilişkin yürütülen yargı sürecinde, tutuksuz yargılanan 6 kamu görevlisinin ikinci kez hakim karşısına çıktığını hatırlattı.

 

Bu davanın yalnızca hukuki değil, aynı zamanda toplumsal vicdanı ilgilendiren bir sorumluluk taşıdığını belirten Öztürkler, “Şampiyon Melekleri” anarak, ailelerin yürüttüğü adalet mücadelesine desteğini yineledi.
Öztürkler, Rum Meclis Başkanı Annita Demetriou’nun Türkiye ve Kıbrıs Türk halkına yönelik açıklamalarına tepki gösterdi.

 

 

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın Zürih ve Londra Antlaşmaları’ndan doğan meşru müdahale hakkına dayandığını vurgulayan Öztürkler, “1974, Kıbrıs Türk halkının can güvenliği için bir dönüm noktasıdır. EOKA terörü, katliamlar ve zorla yerinden edilmeler gerçeği görmezden gelinemez. Türkiye’nin müdahalesi, bir işgal değil; varoluş mücadelesinin desteklenmesidir” ifadelerini kullandı.

 

Demetriou’nun demografik yapı iddialarını da değerlendiren Öztürkler, Kıbrıs Türk halkının özgürce yaşama ve kendi geleceğini belirleme hakkına sahip olduğunu belirterek, tek yanlı söylemlerle değil; egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde bir çözüm vizyonunun esas alınması gerektiğini vurguladı.

 

Bu akşam başlayacak “Kıbrıs Konulu Genişletilmiş Formatlı Gayri Resmi Toplantı”ya ilişkin de konuşan Öztürkler, KKTC heyetinin dün adadan ayrıldığını anımsattı.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın katılımıyla gerçekleşecek zirvede, iki devletli çözüm vizyonunun uluslararası düzeyde bir kez daha net biçimde ortaya konacağını ifade etti.
Öztürkler, 27 yıl aradan sonra hayata geçirilen Güzelyurt sosyal konut projesinin gençler ve dar gelirli aileler için umut verici olduğunu dile getirdi.

 

Ayrıca narenciye sektörüne yönelik kurulan Soğuk Hava Deposu’nun üreticiye stratejik katkılar sunacağını, tarımsal sürdürülebilirliğe ivme kazandıracağını belirten Öztürkler, bölgedeki yol ve altyapı projelerinin ise ekonomik canlılığı doğrudan artıracağını, özellikle üretim alanlarına erişimi kolaylaştıracak yatırımların kritik önemde olduğunu vurguladı.

 

2025 İktisadi ve Mali İşbirliği Protokolü kapsamında Türkiye ile KKTC arasında yürütülen projelere değinen Öztürkler, bu ortak çalışmaların halkın refah seviyesini yükseltmeye odaklı olduğunu belirtti.

Fiber Optik Dönüşüm Protokolü’nün ardından e-devlet altyapısının hızla geliştiğini ifade eden Öztürkler, kamu hizmetlerine erişimin daha etkin hale geldiğini ve dijital eğitim olanaklarının genişletildiğini kaydetti.

Öztürkler, “Bu yatırımlar, teknolojinin ötesinde bir vizyonun parçasıdır. KKTC, dijital çağın güçlü bir aktörü olarak yoluna devam etmektedir” ifadeleriyle dijital dönüşümün stratejik önemine dikkat çekti.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Kıbrıs

Cumhurbaşkanı İletişim ve Basın Danışmanı Akgüney New York temasları ile ilgili BRT’ye değerlendirmede bulundu

Published

on

By

Cumhurbaşkanı İletişim ve Basın Danışmanı Muslu Akgüney de New York temasları ile ilgili BRT’ye kısa bir değerlendirmede bulundu.

Devamını Oku

Kıbrıs

TC Dışişleri Bakanı: Kıbrıs Türkleri’nin haklarını yok sayan bir formulü kabul etmeyiz

Published

on

By

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Kıbrıs Konulu Genişletilmiş Formatlı Gayri Resmi Toplantı” için bulunduğu New York’ta güncel gelişmelere ilişkin gazetecilere değerlendirmelerde bulundu.

İsrail’in, Suriye’nin başkenti Şam’daki saldırılarına değinen ve İsrail’in bölgede bir süredir fiili istikrarsızlaştırma politikası izlediğini anlatan Fidan, “Bunu yaparken de kendi milli güvenlik önceliklerini esas alıp, bölgedeki hiçbir kurala, kaideye, başka ülkelerin haklarına, egemenliklerine toprak bütünlüğüne dikkat etmeden ortaya koyduğu bir politika var.” ifadelerini kullandı.

Saldırıların Gazze, Batı Şeria, Lübnan, İran ve son olarak Suriye’ye yapıldığını söyleyen Fidan, “Bu istikrarsızlaştırma faaliyetlerini bölge ülkeleri çok yakından takip ediyor. Hep beraber bu konuda büyük bir koordinasyon ve çalışma içerisindeyiz.” diye konuştu.

İsrail’in saldırılarının tolere edilmesinin mümkün olmadığını vurgulayan Fidan, şunları söyledi:

“Bu bölge bizim bölgemiz. Burada tek taraflı bir istikrarsızlaştırma asla kabul edilemez. Suriye’de Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) büyük emekleriyle diğer devletlerin de katkılarıyla başta ABD, AB, Suudi Arabistan ve bölgedeki diğer ülkelerin hep beraber kurdukları, tarihe örnek olacak bir işbirliğiyle ortaya koydukları yeni yol haritası var. 8 Aralık’tan sonra Şam’da yönetime gelen yeni iktidar uluslararası kabul görmüştür, yaptırımlar kaldırılmıştır ve bölgede gerçekten uzun bir zaman sonra umut verici bir başlangıç ortaya çıkmıştır. Türkiye olarak, bölge ülkeleriyle ABD’yle yakın diyalog içerisinde bunu daha da yaygınlaştırıp Suriye’nin hem kronik sorunlarını çözme, hem toprak bütünlüğü, egemenliği, güvenliği başta olmak üzere bütün Suriye’yi oluşturan halkların eşitliği, özgürlüğü konusunda da hassasiyetimizi, can ve mal güvenliği konusundaki hassasiyetimizi koruyarak ortaya koyduğumuz bir çalışma var.”

“Bölge ülkeleriyle yakın diyalog içerisindeyiz”
Fidan, İsrail’in herkesin hilafına bir tavır içinde olmasının kabul edilemez olduğuna işaret ederek, şöyle devam etti:

“Sabahki saldırılardan itibaren Cumhurbaşkanımızı bilgilendirdik. Bölge ülkeleriyle yakın diyalog içerisindeyiz. Ürdün sınırına yakın yerde oluyor olaylar. Ürdün’le yakın koordinasyon içerisindeyiz. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’la yakın iletişim içerisindeyiz. Aynı zamanda duyduğumuz, bizim kendi görüşlerimizi, bu konuya ilişkin önerilerimizi istihbarat teşkilatımız üzerinden İsraillilere de ilettik. Burada bir istikrarsızlık istemediğimizi, özellikle güneyde olan ve sivil bir takım zayiatlarla sonuçlanan, kimsenin tasvip etmediği olayların, merkezi yönetimin bölgede bir güvenlik sağlayıcı tedbiri olmadığı sürece çözülemeyeceğini herkes biliyor.”

Bölgedeki Dürzilerin bir kısmının İsrail tarafından provoke edilip desteklenmesi ve bir istikrarsızlık unsuru haline gelmesinin de kabul edilemeyeceğini belirten Fidan, “Dürzilerle Bedeviler arasında vuku bulan çatışmalar bir şekilde güvenlik güçlerinin müdahalesiyle nihayete ermek durumunda. Orada her iki taraftan da sivil kayıpların önlenmesi fevkalade önemli.” dedi.

Fidan, diğer taraftan Suriye’de merkezi otoritenin iradesini ortaya koyması, güvenliği, barışı, refahı tesis etmesinin de fevkalade önemli olduğunu söyleyerek, “Şimdi bunların hilafına küçük küçük adacıklar oluşturup parçalanmış bir Suriye’yi ortaya koymak Suriye’de kaosun devam etmesi demektir. Bizim bunu kabul etmemiz mümkün değil. İfade ettiğim gibi yakın dostlarımızla bölgede çalışıyoruz. ABD’yle beraber de çalışarak önümüzdeki 3-4 saat içerisinde umarım bir sessizlik ve ateşkes sürecine gireceğiz.” diye konuştu.

“İsrail yol yakınken istikrarsızlık oluşturan politikalardan vazgeçmeli”
İsrail’in saldırılarının uluslararası toplum nezdinde Suriye’yi nasıl etkileyeceği sorusuna yanıt veren Fidan, “Hem Gazze meselesinde hem Suriye meselesinde mesajımız net. Bölgede huzuru ve istikrarsızlığı sağlayarak kimsenin güvenliği sağlanmaz. İsrail yol yakınken istikrarsızlık oluşturan politikalardan vazgeçmeli.” diye konuştu.

Fidan, İsrail’in politikalarının sadece bölge için değil kendisi için de tehlikeli olduğunu belirterek, “Herkesin ateşe atıldığı bir durum. Yani burada başta ABD, AB, bölge ülkeleri olmak üzere uluslararası camianın büyük bir hassasiyet gösterip İsrail’e dur demesi gerekiyor. Aksi takdirde bölgede istenmeyen sonuçların ortaya çıkacağını söylemek mümkün.” ifadelerini kullandı.

İsrail’in saldırılarının durdurulması için bölge ülkeleriyle sergilenebilecek ortak çabalara yönelik soruya yanıt veren Fidan, “Konuyla yakından ilgilenen bölge ülkeleri var, bölge dışı ülkeler de var. ABD, özellikle Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack yakından takip ediyor. Taraflarla görüşme içerisinde biz de sürekli gün içerisinde görüşüyoruz. Haber, bilgi alışverişimiz var. Konuları koordine ediyoruz.” dedi.

Fidan, Ürdün’ün önemli bir aktör olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Olayların birçoğu Ürdün sınırına yakın yerlerde oluyor. Ürdün de tabiatıyla endişelenmekte haklı. Orada da görüşlerimiz aynı. Ürdün’le görüşüyoruz, Suudi Arabistan’la görüştük, Amerikalılarla görüşüyoruz. Hem görüşüyoruz hem ciddi değerlendirmelerde bulunuyoruz. Bunun sonuçlarının bölgeye getireceği sıkıntıyı tarafların görmesi lazım. Bu bir. Diğer taraftan özellikle YPG’nin bir takım hareketlilik içerisinde olduğuna ilişkin duyumlar da alınıyor. Onlara da mesajımız aman diyeyim yani buradaki karışıklığı fırsat bilip istenmeyen bir duruma girişmesinler. Var olan kritik ve hassas süreci daha da Suriye’de sıkıntılı hale getirmesinler. İstikralı ve yapıcı bir rol oynasınlar. Aksi takdirde fırsatçılık beraberinde büyük bir riski getirir.”

“Kıbrıs Konulu Genişletilmiş Formatlı Gayri Resmi Toplantı”
Fidan, “Kıbrıs Konulu Genişletilmiş Formatlı Gayri Resmi Toplantı”ya yönelik, “Rum ve Türk taraflarının liderleri, garantör devlet olarak Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türk Dışişleri Bakanı ve İngiliz meslektaşımız toplantıya hep beraber iştirak ediyoruz.” dedi.

Toplantını amacının Ada’daki gerçeklere dayalı bir vizyondan hareketle iki toplumun da lehine olacak uluslararası topluma ve bölgeye daha fazla istikrar üretecek bir hal tarzının nasıl mümkün olacağının tartışılması olduğunu söyleyen Fidan, “Biz oldukça yapıcıyız bu konuda. Cumhurbaşkanımızın bu konudaki vizyonu çok net. Her zaman için kazan-kazan formülüyle hareket ediyoruz. Karşı tarafa empatimizi hiçbir zaman için eksik etmiyoruz. Ama Türklerin ve haklarının yok sayıldığı bir denklemi de kabul etmemiz söz konusu değil. Mevcut statükonun şu ana kadar Türklerin haklarını hiçe saydığı bir ortamı hazırladığını hep gördük.” diye konuştu.

Fidan, Birleşmiş Milletler’in (BM) de Türkiye’nin tespitlerini büyük ölçüde kabul ettiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

“Biz hiçbir zaman için müzakereden kaçan, konuları medeni bir şekilde, rasyonel bir şekilde, olgun bir şekilde tartışmaktan kaçan ülke değiliz. Bu tartışmaya, görüşmelere, diyaloğa devam edeceğiz. Umarım taraflar bugün her iki tarafın da lehine olacak çözümlere ulaşırlar. Bazı senaryolar var, fikirler var aklımızda. Bir önceki toplantıda alınmış bazı kararlar var. Onların takibiyle ilgili tabii ki konuşacağız. Bu toplantıda yeni başka ne türlü kararlar alınabilir, mutabakata varılabilir onları tartışacağız.”

Devamını Oku

Kıbrıs

Gün Ortası 16.07 .2025

Published

on

By

Devamını Oku

Trending

Reklam