Polonya Başbakanı Tusk’ın Avrupa’nın savunma kabiliyetini güçlendirme ve ABD’ye bağımlılığı azaltma çağrısı, kıtanın savunma gücünü sorgulatırken, yarın yapacağı ziyaret, Avrupa’nın savunma açığını kapatmak için Türkiye ile işbirliğinin gelişmesine önayak olabilir.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, 3 Mart’ta İngiltere’nin başkenti Londra’nın ev sahipliği yaptığı Ukrayna konulu zirveye gitmeden önce yaptığı açıklamada, “500 milyon Avrupalının kendilerini 140 milyon Rus’tan korumak için 300 milyon Amerikalıya bağımlı olmasının, bir paradoks olduğunu” ifade etti.
Avrupa’nın savunma kabiliyetlerini güçlendirmesi ve ABD’ye olan bağımlılığını azaltması yönünde çağrı yapan Tusk, “Bugün Avrupa’da eksik olan bir şey varsa bu, ekonomik veya demografik güç değil. Avrupa bugün küresel bir güç olduğu inancından yoksun.” diye konuştu.
Tusk, Ukrayna dahil Avrupa’nın 2,6 milyon askerden oluşan birleşik gücünün ABD, Çin ve Rusya’nın askerinden daha fazla olduğuna dikkati çekerek Avrupa ülkelerini kendi güvenlikleri için daha fazla sorumluluk almaya çağırdı.
Donald Trump yönetimiyle ABD’de Avrupa’ya yönelik değişen tutumun peşi sıra gelen bu açıklamalar, Avrupa gündemini bir süredir meşgul eden “kendi kendine yetebilirlik ve özerklik” konusunu yeniden alevlendirdi.
Avrupa, yüzde 2’lik hedefin altında
NATO’nun müttefiklerin gayrisafi yurtiçi hasılalarının (GSYİH) yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırması talebi, birçok Avrupa ülkesinde karşılık bulmuyor.
Avrupa Savunma Ajansının (EDA) verilerine göre Avrupa Birliği (AB) ülkeleri, 2024’de toplu olarak GSYİH’lerinin yüzde 1,9’unu savunmaya harcadı.
NATO’nun 2024 yılı tahminlerine göre ise Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarının GSYİH’ye oranı yüzde 2,2 civarı ancak bu rakama, AB üyesi olmayan İngiltere ve Türkiye de dahil edildiği için AB için oranın daha düşük olduğu değerlendiriliyor.
AB ülkeleri arasında en fazla harcama yapanlar arasında Yunanistan, Polonya, Estonya ve Letonya yer alırken İrlanda, Lüksemburg ve Malta gibi ülkeler ise acil güvenlik tehditlerinin olmamasını gerekçe göstererek yüzde 1’in altında harcama yapıyor.
AB’nin “en büyük güçleri olarak” addedilen Almanya (yüzde 1,52), Fransa (yüzde 2,26), İtalya (yüzde 1,61) ve İspanya (yüzde 1,51) beklentiyi karşılamıyor.
Avrupa kendini yeniden silahlandırıyor, Türkiye ile ilişkiler gelişiyor
Bir yandan NATO’nun en fazla savunma yapan ülkelerinden ABD’nin başkanı Trump, Avrupa’ya savunma harcamalarını artırmaları, aksi halde Washington’ın koruması olmayacağı uyarısında bulunurken diğer yandan ekonomik sorunlarla boğuşan Avrupa, bunun bir yolunu bulmaya çalışıyor.
AB Komisyonu, duyurduğu 800 milyar avroluk savunma harcamalarını artırarak bölgenin yeniden silahlandırmasını amaçlayan “Rearm Europe” planıyla üye ülkelere yapacakları savunma harcamalarına mali kurallarda esneklik tanınması ve fonlar sağlanmasını planlıyor.
Trump’ın Avrupa’ya yönelik tutumu karşısında hem ekonomik hem savunma alanında yeni ortaklar arama veya var olanları geliştirme arayışına giren AB, bu doğrultuda Birlik üyesi olmayan “fikirdaş ülkelerle” diyaloğu canlandırdı.
Tusk’ın yarın yapacağı ziyaretin de bu işbirliğinin önünü açacak nitelikte olması ve yapacağı görüşmelerde, Türkiye’nin Avrupa’nın güvenlik mimarisinde nasıl daha fazla rol oynayabileceği konusunun ele alınacağı öngörülüyor.
“Varşova muhtemelen savunma alanında Türkiye uzun vadeli işbirliği arayışında”
Merkezi Polonya’da bulunan düşünce kuruluşu Türkiye Araştırmaları Enstitüsünün Kurucu Başkanı Dr. Karolina Wanda Olszowska, AA muhabirine yaptığı yazılı açıklamada, Tusk’ın ziyaretinin, Varşova ve Ankara hükümetlerinin iki ülke arasında daha yakın işbirliğinin potansiyel faydalarının farkında olduğunu gösterdiğini ifade etti.
Polonya ve Türkiye’nin çıkarlarının birbirine zıt olmadığını belirten Olszowska, “Her iki ülke de bölgesel ve küresel güvenlik konusunda güçlü bir kararlılığı paylaşmaktadır. Bu ziyaret, her iki ortağın stratejik potansiyelini kabul etmek ve aralarındaki işbirliğinin daha güvenli bir Avrupa’ya katkıda bulunabileceğini vurgulamak için bir fırsat sunuyor gibi görünüyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Karolina Wanda Olszowska, görüşmenin, Polonya’nın AB-Türkiye arasındaki savunma işbirliğinin geliştirilmesi konusunda “köprü vazifesi” görmeye istekli olduğunu gösterdiğini belirterek “Ukrayna’da geniş çaplı savaşın patlak vermesinden bu yana Polonya güvenlik konularına büyük önem vermekte, aktif olarak ortaklar aramakta ve Türkiye’nin savunma sanayisini yakından izlemektedir. Varşova muhtemelen savunma alanında Türkiye ile uzun vadeli işbirliği arayışında.” ifadelerini kullandı.
“Avrupa’nın savunmada ABD’den stratejik özerklik kazanması zor”
Avrupa’nın savunmada ABD’den stratejik özerklik kazanmasına yönelik tartışmaların uzun yıllardır sürdüğüne işaret eden Olszowska, “Savunmada stratejik özerklik Avrupa için mümkün olsa da kısa vadede bunu başarmak zor görünüyor. En büyük zorluklardan biri farklı çıkarlara, güvenlik perspektiflerine ve savunma yatırımlarına yönelik toplumsal tutumlara sahip ülkelerin bir araya getirilmiş olmasıdır.” değerlendirmesini yaptı.
Olszowska, “Stratejik özerklik uzun vadede uygulanabilir bir kavramdır ancak bunun hayata geçirilmesi, tüm Avrupalı ortakların önemli bir taahhütte bulunmasını gerektirecektir.” görüşünü paylaştı.
ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımları askıya almasının ardından AB’nin bu boşluğu doldurup dolduramayacağının, sahip olunan askeri kabiliyetler, mali kaynaklar, savunma üretimi ve siyasi iradeyle alakalı olduğunu aktaran Olszowska, öte yandan Ukrayna’ya savaşın başından bu yana en fazla askeri yardım sağlayan ABD’nin ölçeğinde desteğin karşılanmasının zor olacağını da sözlerine ekledi.
Olszowska, “Avrupa’nın silah üretimi parçalı ve büyük ölçekli savaşa uygun değil. Kısa vadede AB, Amerikan yardımlarının kaybını telafi etmek için yeterli mühimmat ve ağır teçhizat tedarik edemez.” değerlendirmesinde bulunarak mühimmat açığının Türkiye ve Güney Kore gibi ülkelerden silah satın alınmasıyla kapatılabileceğini belirtti.