Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Prof.Dr.Serakıncı: Sigara tamamen yasaklansa kanser vakalarında yüzde 55-65 azalma olur

Published

on

Uzun yıllardır hem yurt dışında hem de ülkede Kanser tanı ve tedavisine ilişkin çalışmalar yapan, şu anda da Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı olan Prof. Dr. Nedime Serakıncı, kanseri “kontrolsüz hücre bölünmesiyle meydana gelen, çok etkenli bir hastalık” olarak tanımladı.

1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası dolayısıyla TAK’a açıklamalarda bulunan Serakıncı, “Kanser, genetik yatkınlık, çevre faktörleri ve yaşam tarzının etkileri ile ortaya çıkan bir hastalıktır” dedi.

“Genetik hastalıklar kalıtsal olmak durumunda değildir” diyen Serakıncı, “bunlar yaşamın bir dönemimde genetik yapımızda olan veya gelişen değişiklikler ile gelişen hastalıklardır” şeklinde konuştu.

Serakıncı, kanserin dünyada ve KKTC’de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alması nedeniyle önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekti.
Serakıncı, “Kanser önlenebilir mi? Kanserden korunmak olası mı?” sorularına “Günümüzde kanserin yüzde 30-50’si önlenebilir. Bu, kansere neden olan risk faktörlerinden kaçınma ve erken teşhis ile mümkündür. Birçok kanserin iyileşme olasılığı, erken tanı konmasına ve uygun şekilde tedavi edilmesine bağlı olarak yüksektir” yanıtını verdi.

Şerakıncı sözlerine şöyle devam etti:
“Kanser oluşum sürecinde genetik kökene bir başka deyişle yatkınlığı değiştirme şansımız yok fakat çevre faktörlerin ve yaşam tarzımızla bir çeşit kontrol sağlayabiliriz. Doğduğumuz zaman genetik yapımızda kanser oluşumuna yol açabilcek ve/veya destekleyecek bir değişiklik ile doğduk mu bilmiyoruz. Doğmadıksa, çevre faktörleri ve yaşam tarzımızla kanserin gelişmesine katkı genetik+çevre = kanser % 100 gibi bir matemetikten de yola çıkarsak sadece çevre ve yaşam tarzının etkisi % 50 olur ki biz bunu kısmen kontrol edebiliriz. Eğer genetik kökenden gelen bir değişiklik varsa, değişikliğe bağlı olarak üzerine örneğin % 25 eklersek, riskimiz % 75’lere çıkar Kalıtsal kanserlerde ise bu oran % 98’lere çıkıyor. Bu nedenledir ki genetik yatkınlık ile kalıtsalı ayırıyorum”
“Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, zararlı alışkanlıklar, stres” gibi kansere zemin hazırlayan bir çok neden bulunduğunu ifade eden Serakıncı, “kanser hastalığının bilinen nedenleri genetik ve çevresel faktörler olarak ikiye aydığımıza göre ve genetik faktörleri değiştirilemeyeceğimize göre kötü çevre koşullarından ve kötü yaşam tarzından uzak durarak korunabiliriz. Örnekleyecek olursak radyasyon, kansorejen maddelere maruz kalma, enfeksiyon ve çevre kirliliği gibi çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, sigara, aşırı alkol tüketimi kontrol altına alınabilir” dedi.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BELİRTİLER
Erken tanının önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Nedime Serakıncı, “kanser ile ilgili vücudumuzu tanımak ve olası değişiklikleri takip ederek ilgili erken tanı yöntemleri için doktora gitmenin hayat kurtarabileceğine vurgu yaptı.
Serakıncı, kişilerin dikkat etmesi gereken değişiklikleri şöyle sıraladı:
-Memede genellikle ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi, hissedilmesi
-Üç haftayı geçen nedeni açıklanamayan uzun süreli ses kısıklığı veya öksürük
-Yeni bir ben ortaya çıkması veya mevcut bir benimizde renk ve/veya şekil değişiklikleri olması
-Üç haftayı aşan iyileşmeyen bir yara olması
-Koltuk altı, boyun, kasık gibi bölgelerde cilt altında ele gelen yumru gelişmesi
-Bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler (ishal, kabız olma)
-Zor veya ağrılı idrara çıkma
-Yemekten sonra hazımsızlık
-Yutmada zorluk
-Bilinen hiçbir neden olmadan kilo kaybı veya alımı
-Karın ağrısı
-Açıklanamayan gece terlemeleri
-Kanlı idrar, dışkıda kan görülmesi, düzensiz adet kanamaları, burun ve diş eti kanamaları
-Cilt altında kanama (toplu iğne başı kadar küçük kırmızı döküntüler, kolay ortaya çıkan morarmalar)
-İştahsızlık, zayıf veya çok yorgun hissetme
ERKEN TANI VE TARAMALARIN ÖNEMİ
“Bu belirtilerin görüldüğü herkes kanser demek değildir” uyarısında da bulunan Serakıncı, “Ancak birkaç haftadır süren belirtileriniz varsa, sorunların olabildiğince erken teşhis edilip tedavi edilebilmesi için bir doktora görünmek çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Serakıncı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Kanserin, cerrahi ve/veya onkolojik tedavi yöntemleri ile tamamen tedavi edileceği evrede tespit edilmesi önem taşır. Bu evrede yakalanabilmesinde, başta belirttiğim gibi öncelikle vücudumuzu iyi tanıyarak olası değişiklileri zamanında fark etmek ve doktora başvurmak etkilidir. Ayrıca belli kanserler için taramalar yapılırken de şikâyeti olmayan kişilerde tarama sırasında erken evre tümörlerin tespiti olmasına erken tanı diyoruz.

“BESLENME ALIŞKANLIKLARI YÜZDE 30-75 ETKİLİ OLABİLİYOR”
“Beslenme alışkanlıklarının kanser hastalığının ortaya çıkmasında yüzde 30 ila 75 oranında etkili olabileceğine değinen Serakıncı, kanserden korunmak için kızartma, fast food, yanmış gıda tüketimini minimalize ederek bol bol sebze meyve tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
“Dünyada 2020-2021 kanser statistiklerine bakarsak her yıl yaklaşık 19 milyon yeni kanser vakası ve her yıl yaklaşık 10 milyon kansere bağlı can kaybı meydana gelmektedir” diyen Serakıncı,en sık görülen kanser türleriyle ilgili de şöyle konuştu:
“2020’de kadın meme kanseri, en sık görülen kanser türü oldu. Meme kanseri olarak akciğer kanserini geride bıraktı. Yapılan istatistiki tahminlere göre yılda 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası var. İkinci sırada akciğer kanseri yer alıyor. Onu, kolorektal, prostat ve mide kanserleri takip ediyor. Kanserden ölüm sıralamasında akciğer kanseri, tahminen 1,8 milyon ölümle kansere bağlı can kaybının önde gelen nedeni olmaya devam ediyor. Can kaybı konusunda akciğer kanserini kolorektal, karaciğer, mide ve kadın meme kanseri takib ediyor. Dünya kanser istatistikleri verilerine göre 2040’ta 28,4 milyon vaka olması bekleniyor. Yani 2020’den % 47’lik bir artış beklenmektedir. Bu bilinçle yaşam tarzımız ve çevre faktörlerine dikkat ederek bu rakamları aşağı çekebiliriz.”

“SİGARA TAMAMEN YASAKLANSA KANSER VAKALARINDA YÜZDE 55-65 AZALMA OLUR”
“Kanser hastalığında sigara kullanımı ciddi risk artırıcı faktör olarak rol oynuyor” diyen Serakıncı, “örneğin akciğer kanserlerinin yüzde 97’sine sigaranın neden olduğunu belirlenmiştir. Yapılan istatistiklerde, bir ülkede sigaranın tamamen yasaklanmasının kanser vakalarında yaklaşık yüzde 55-65 azalma sağlayacağını destekler yönündedir.” Dedi.

KKTC’DE MEME VE PROSTAT KANSERLERİ YAYGIN
KKTC’de meme ve prostat kanserlerinin en yaygın kanser türleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Serakıncı, “Her yıl yaklaşık 350-400 yeni kanser vakası tespit edilmekte. Bazı kanser türleri var ki çok hızlı yayılabiliyor. Ancak gerek teknolojide gerekse tıp dünyasında baş döndürücü gelişme erken teşhiste çok büyük katkı sağlıyor. Erken tanı ve riskleri minumumda tutacak yaşam koşullarını sağlayarak kansersiz yaşam genetik faktörlerin yanı sıra bizim elimizde diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“RADYOTERAPİ VE KEMOTERAPİNİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAK, YAN ETKİLEREİNİ AZALTACAK ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYOR”
Kanser tedavisindeki yeniliklerede değinen Serakıncı, kendisinin çalışmalarının da bu yönde olduğunu aktardı. Yaptığı çalışmalarda kök hücrelerin telomeraz geninin insanları kanserden koruma amacıyla erişkin dönemde programlı bir şekilde inaktive edildiğini gösterdiğini anlatan Serakıncı, kök hücrelerin kansere karşı tedavide silah olarak kullanılabileceğini deortaya koyduğunu belirtti. Kanser tanı ve prognozunda kullanılan hücre içi çok renkli moleküler boyama tekniklerinden bir kaçını ilk kez geliştirdiğini ifade eden Serakıncı, son olarak klasik kanser tedavisi olan radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğini artıracak hem de yan etkilerini azaltacak doğal yağlar ve yeni biyo belirteçler bulma konusunda çalışmalar yürüttiğini kaydetti.

“KKTC’DE DAHA İYİ BİR NOKTAYA GELEBİLECEĞİMİZE İNANIYORUM”
KKTC de kanser tanı ve tedavisine yönelik imkanların her geçen gün arttığını söyleyen Prof. Dr. Serakıncı, her zaman daha iyisi için çalışmaların sürmesi gerektiğini de belirtti.
Serakıncı, “Bir hasta için en önemli şey hızlı tanı ve uygun tedeviye erişebilirliğidir. Altyapısı ve imkanları olan ülkeler mümkün olan en uygun tedaviyi vatandaşlarına sağlamaya çalışır ve sağlık sisteminin başarısı da bununla ölcülür. KKTC olarak bu yönde ilerlemeler kaydedilmekle beraber henüz tam olarak olmamız gereken noktaya ulaştık diyemeyiz. Bununla birlikte yaratılan farkındalıklar ve süreçler ile daha güçlü olacağımız kesindir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

DAÜ-SEN Başkanı’ndan Başbakan Üstel’e mektup…

Published

on

By

Doğu Akdeniz Üniversitesi Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara, Başbakan Ünal Üstel’e hitaben mektup yayınlayarak 4 Nisan 2024’te hükümet, DAÜ yönetimi ve sendikalar arasında imzalanan 4 yıllık protokolün eksiksiz uygulanması için sürece müdahale etmesini istedi.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın Doğu Akdeniz Üniversitesi’nin protokole uymadığını farklı ortamlarda dile getirdiğini belirten Hoşkara “DAÜ-SEN olarak Sayın Eğitim Bakanını haklı bulmakla beraber protokolün yürütülmesinden sorumlu olan İstişare ve Eşgüdüm Komisyonunun Başkanı olan Eğitim Bakanının da bu tablodan sorumlu olduğunu belirtmek gerekiyor. Hükümetinizin, DAÜ yönetimindeki en üst karar organı olan Vakıf Yöneticiler Kurulu’nu göreve getiren noktada olduğunu da hatırlatmak isteriz. Hükümetinizin ve Eğitim Bakanının, ayrıca yüksek öğretim alanında uygulanması gereken Stratejik Planı uygulamadığını da gözlemlemekteyiz” dedi.

DAÜ-SEN Başkanı Ercan Hoşkara, protokol gereği İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu Başkanı Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun 28 Mayıs’ta toplantı düzenlediğini belirtti. Hoşkara, sendikanın toplantıda mevzuata açıkça aykırı karar ve uygulamaları, yasalara ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği önerilerini, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarını ve protokolün yürütülmesiyle ilgili diğer konuları gündeme getirdiğini söyledi.

-“Üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilerin burs oranlarının yüzde 70-80’e çıkarılması üniversitenin intiharı olacak”

Hoşkara, daha önce üniversite kamuoyunda ve yetkili kurullarda paylaştıkları görüşleri toplantıda da dile getirdiklerini ifade ederek, üçüncü ülkelerden gelecek öğrencilere uygulanacak burs oranlarının yüzde 70-80 aralığına çıkarılmasının üniversitenin mali açıdan intiharı olacağını vurguladıklarını kaydetti. Hoşkara, DAÜ Rektörlüğü ve Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun aldığı bu kararla KKTC vatandaşlarının tarihte ilk kez yabancı öğrencilerden daha fazla harç ödemek durumunda kalacağını belirttiklerini aktardı. Ayrıca mevzuata açıkça aykırı kararlar ile tüzük değişikliklerinin DAÜ’de kaosa yol açacağı uyarısında bulunduklarını ifade etti.

Hoşkara, İstişare ve Eşgüdüm Komisyonu toplantısının ardından 29 Mayıs’ta Başbakanlık’ta Eğitim Bakanı ve Başbakanlık Müsteşarı’nın da katıldığı görüşmede, sorunları Başbakan Ünal Üstel ile paylaştıklarını ve diyalogla, uzlaşı içinde mevzuata uygun çözümler bulma konusunda anlaştıklarını söyledi. Ancak aradan bir buçuk ay geçmesine rağmen yaptıkları tüm makul önerilerin sonuç vermediğini belirten Hoşkara, Başbakan başkanlığında yapılması beklenen toplantının da gerçekleşmediğini kaydetti.

DAÜ’de protokol gereği giderlerin azaltılmasına yönelik tedbirlerin yüzde 90’ının hayata geçirildiğini ifade eden Hoşkara, geriye kalan yüzde 10’luk kısmın ise DAÜ yönetiminden kaynaklanan nedenlerle tamamlanamadığını dile getirdi. Hoşkara, çalışanların maaşlarından fedakarlık yaptığını, yeni istihdam yapılmadığını, iş yükünün arttığını ve devlet mali katkısının yükseldiğini belirterek, tüm bu fedakarlıklara rağmen öğrenci gelirlerinin oransal azalışının devam etmesi riski bulunduğunu söyledi. Hoşkara, ayrıca mevzuat ihlallerinin kurumda kaos yarattığını ifade etti.

-“Tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrenciler yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldi”

Hoşkara, tüm itirazlara rağmen Eğitim ve Maliye Bakanlarının desteği ile DAÜ Vakıf Yöneticiler Kurulu’nun onayıyla DAÜ Rektörlüğü’nün, üçüncü ülkelerden gelen öğrencilere uygulanan yüzde 50 burs oranını yeni yabancı öğrenciler için yüzde 80’e çıkardığını kaydetti. Bu uygulama sonucunda eski kayıtlı yabancı öğrencilerin yeni kayıtlılardan daha fazla harç öder duruma geldiğini belirten Hoşkara, tarihte ilk kez KKTC vatandaşı yeni kayıtlı öğrencilerin yabancı öğrencilerin iki katı harç öder noktaya geldiğini söyledi. Çift uyruklu öğrencilerin KKTC vatandaşı olarak değil, yabancı öğrenci statüsünde kayıt yaptırmayı tercih etmeye başladığını aktaran Hoşkara, DAÜ yönetiminin ucuz harçlarla yabancı öğrenci getirme kervanına katıldığını ifade etti.

-“Karar devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar”

Hoşkara, bu kararın devlete ve DAÜ’ye kaybettiren, öğrenci getirme acentelerine kazandıran bir karar olduğunu belirterek, yıllardır dengesi oturmuş harç politikasının tamamen bozulduğunu söyledi. KKTC vatandaşlarının eskiden en az harcı verirken şimdi en çok harç ödeyen kesim haline geldiğini kaydeden Hoşkara, yeni kayıtlı yabancı öğrencilerin de eski kayıtlılardan daha az harç öder hale geldiğini, bunun öğrenciler arasında huzursuzluk yarattığını vurguladı.

Hoşkara, bir taraftan yeni harç politikasıyla öğrencilerin huzursuz edildiğini, diğer taraftan mevzuata aykırı kararlar ve anayasaya aykırı tüzük değişikliği girişimleriyle çalışanların da huzursuz edildiğini belirtti. Üniversitenin gereksiz hukuki tartışmalar ve mahkeme süreçlerine sürüklendiğini söyleyen Hoşkara, sendikanın sorunları çözmek için yaptığı tüm önerilerin sonuçsuz kaldığını ifade etti.

Hoşkara, DAÜ’de protokolle sağlanmaya çalışılan istikrar ve sürdürülebilirlik ortamının, yanlış ve hatalı yönetim kararları nedeniyle bilinçli veya bilinçsiz şekilde bozulduğunu söyledi. Üniversitede yeni bir kaosa neden olacak yönetimsel kararların alındığı bir sürecin yaşandığını ifade eden Hoşkara, bu mektubun daha önce Başbakan’a ilettikleri uyarıları kamuoyu huzurunda tekrarlamak amacıyla yazıldığını belirtti.

Hoşkara, daha fazla geç olmadan sürece müdahale edilmesi gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde DAÜ için yapılan tüm fedakarlıkların sonuç vermeyeceğinden endişe ettiklerini kaydetti.

Devamını Oku

Dünya

Srebrenitsa Soykırımı’nın 7 kurbanı bugün toprağa verilecek

Published

on

By

Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa’da 1995’te Sırplar tarafından yapılan soykırımda öldürülen ve kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanlarından 7’si daha bugün düzenlenecek cenaze töreninin ardından toprağa verilecek.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan en büyük insanlık trajedisi olarak nitelendirilen soykırımda öldürülen ve kimlik tespiti yapılan 7 kurban için cenaze namazı kılınacak.

Cenaze namazı öncesinde Srebrenitsa Anıt Merkezi’nde soykırımın 30. yılı dolayısıyla anma programı düzenlenecek.

Anma törenine katılacak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) ve Srebrenitsa Anıt Merkezinin ortaklaşa gerçekleştirdiği proje kapsamında hayata geçirilen Srebrenitsa Soykırım Kurbanlarını Anma Müzesi açılışını da yapacak.

– Anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek

Srebrenitsa Soykırımı’nın 30’uncu yılında, kimlik tespiti yapılan ve ailesinin onay verdiği 7 soykırım kurbanı daha Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek.

Potoçari Anıt Mezarlığı’nda 11 Temmuz’daki anma törenlerinde defnedilecek 7 kurbandan en gençleri, öldürüldüklerinde 19 yaşında olan Senajid Avdic ve Hariz Mujic. Bu yıl defnedilecek tek kadın ve en yaşlı kurban olan Fata Bektic ise öldürüldüğünde 67 yaşındaydı.

Bu yıl toprağa verilecek 7 kişinin isimleri şöyle sıralandı:

“Senajid Avdic, Hariz Mujic, Fata Bektic, Hasib Omerovic, Sejdalija Alic, Rifet Gabeljic, Amir Mujcic.”

Bu yılki törenin ardından anıt mezarlıkta toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 772’ye yükselecek.

– Srebrenitsa’da ne oldu?

Srebrenitsa’nın 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp birliklerince işgal edilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) bünyesindeki Hollandalı askerlere sığınan sivil Boşnaklar, daha sonra Sırplara teslim edildi.

Kadın ve çocukların Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmasına izin veren Sırplar, en az 8 bin 372 Boşnak erkeği ormanlık alanlar, fabrikalar ve depolarda katletti. Katledilen Boşnaklar toplu mezarlara gömüldü.

Savaşın ardından kayıpları bulmak için başlatılan çalışmalarda, toplu mezarlarda cesetlerine ulaşılan kurbanlar, kimlik tespitinin ardından her yıl 11 Temmuz’da Potoçari Anıt Mezarlığı’nda düzenlenen törenle toprağa veriliyor.

Devamını Oku

Dünya

İtalya’da farklı noktalardaki orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi

Published

on

By

İtalya’nın farklı bölgelerinde çıkan orman yangınları hayatı olumsuz etkiledi. Toskana Bölgesi’nde 600 turist tahliye edildi.

İtalyan basınında yer alan haberlere göre, ülkenin batısındaki Sardinya Adası’nda Olbia ile Sassari kentleri arasındaki Trambuccone mevkisinde geniş çaplı orman yangını çıktı.

Olbia Havalimanı çevresindeki hava sahası bir süreliğine kapatılırken, bu durum gecikme ve aksaklıklara yol açtı. Olbia varışlı bazı uçuşlar da Cagliari, Alghero ve Roma gibi havalimanlarına yönlendirildi.
Söz konusu yangına 1 söndürme uçağı ve helikopterlerle müdahale edildi. Karadan da itfaiye ekipleri ve gönüllülerin müdahalesi sürüyor.

600 turist tahliye edildi
Ülkenin rağbet gören tatil ve kamp beldelerinden Toskana Bölgesi’ndeki Castiglione della Pescaia’da bir tuz arıtma tesisinde çıkan yangın da kısa sürede rüzgarın etkisiyle ormanlık alana sıçradı.

Hızla büyüyen yangına itfaiye ekipleri karadan ve havadan müdahale etti. Grosseto Valiliğinin talimatıyla bölgede tatil yapan yerli yabancı 600 turist, kamp alanından tahliye edildi.

İtalyan İtfaiyesi, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, havadan 4 helikopterle yangına müdahale edildiğini, akşam saatlerinde yangının söndürüldüğünü bildirdi.

Diğer taraftan, ülkenin güneydoğusundaki Otranto’da dün akşam saatlerinde başlayan ve rüzgarın etkisiyle yayılan yangında 150 hektarlık makilik yandı.

Haberlerde, yetkililerin, kundaklama sebebiyle yangın çıkmış olabileceği şüphesi üzerinde durduğu ifade edildi.

Matera’ya bağlı Metaponto di Bernalda beldesi yakınlarında geçen günlerde çıkan yangınların kasıtlı çıkarılmış olabileceği belirtilen haberlerde, Matera Cumhuriyet Savcılığının soruşturma başlattığı kaydedildi.

İtalyan İtfaiyesinin sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara göre, itfaiye erleri son günlerde Sicilya ve Sardinya Adaları, Toskana, Lazio, Puglia, Campania gibi pek çok bölgede irili ufaklı çok sayıda yangına havadan ve karadan müdahalede bulundu.

Devamını Oku

Trending

Reklam