Connect with us
Örnek Resim Örnek Resim

Dünya

Prof.Dr.Serakıncı: Sigara tamamen yasaklansa kanser vakalarında yüzde 55-65 azalma olur

Published

on

Uzun yıllardır hem yurt dışında hem de ülkede Kanser tanı ve tedavisine ilişkin çalışmalar yapan, şu anda da Cumhurbaşkanlığı Sağlık Danışmanı olan Prof. Dr. Nedime Serakıncı, kanseri “kontrolsüz hücre bölünmesiyle meydana gelen, çok etkenli bir hastalık” olarak tanımladı.

1-7 Nisan Ulusal Kanser Haftası dolayısıyla TAK’a açıklamalarda bulunan Serakıncı, “Kanser, genetik yatkınlık, çevre faktörleri ve yaşam tarzının etkileri ile ortaya çıkan bir hastalıktır” dedi.

“Genetik hastalıklar kalıtsal olmak durumunda değildir” diyen Serakıncı, “bunlar yaşamın bir dönemimde genetik yapımızda olan veya gelişen değişiklikler ile gelişen hastalıklardır” şeklinde konuştu.

Serakıncı, kanserin dünyada ve KKTC’de ölüm nedenleri arasında ikinci sırada yer alması nedeniyle önemli bir toplum sağlığı sorunu olduğuna dikkat çekti.
Serakıncı, “Kanser önlenebilir mi? Kanserden korunmak olası mı?” sorularına “Günümüzde kanserin yüzde 30-50’si önlenebilir. Bu, kansere neden olan risk faktörlerinden kaçınma ve erken teşhis ile mümkündür. Birçok kanserin iyileşme olasılığı, erken tanı konmasına ve uygun şekilde tedavi edilmesine bağlı olarak yüksektir” yanıtını verdi.

Şerakıncı sözlerine şöyle devam etti:
“Kanser oluşum sürecinde genetik kökene bir başka deyişle yatkınlığı değiştirme şansımız yok fakat çevre faktörlerin ve yaşam tarzımızla bir çeşit kontrol sağlayabiliriz. Doğduğumuz zaman genetik yapımızda kanser oluşumuna yol açabilcek ve/veya destekleyecek bir değişiklik ile doğduk mu bilmiyoruz. Doğmadıksa, çevre faktörleri ve yaşam tarzımızla kanserin gelişmesine katkı genetik+çevre = kanser % 100 gibi bir matemetikten de yola çıkarsak sadece çevre ve yaşam tarzının etkisi % 50 olur ki biz bunu kısmen kontrol edebiliriz. Eğer genetik kökenden gelen bir değişiklik varsa, değişikliğe bağlı olarak üzerine örneğin % 25 eklersek, riskimiz % 75’lere çıkar Kalıtsal kanserlerde ise bu oran % 98’lere çıkıyor. Bu nedenledir ki genetik yatkınlık ile kalıtsalı ayırıyorum”
“Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, hareketsizlik, zararlı alışkanlıklar, stres” gibi kansere zemin hazırlayan bir çok neden bulunduğunu ifade eden Serakıncı, “kanser hastalığının bilinen nedenleri genetik ve çevresel faktörler olarak ikiye aydığımıza göre ve genetik faktörleri değiştirilemeyeceğimize göre kötü çevre koşullarından ve kötü yaşam tarzından uzak durarak korunabiliriz. Örnekleyecek olursak radyasyon, kansorejen maddelere maruz kalma, enfeksiyon ve çevre kirliliği gibi çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, sigara, aşırı alkol tüketimi kontrol altına alınabilir” dedi.

DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN BELİRTİLER
Erken tanının önemine de dikkat çeken Prof. Dr. Nedime Serakıncı, “kanser ile ilgili vücudumuzu tanımak ve olası değişiklikleri takip ederek ilgili erken tanı yöntemleri için doktora gitmenin hayat kurtarabileceğine vurgu yaptı.
Serakıncı, kişilerin dikkat etmesi gereken değişiklikleri şöyle sıraladı:
-Memede genellikle ağrısız, zamanla büyüyen bir yumrunun (kitlenin) ele gelmesi, hissedilmesi
-Üç haftayı geçen nedeni açıklanamayan uzun süreli ses kısıklığı veya öksürük
-Yeni bir ben ortaya çıkması veya mevcut bir benimizde renk ve/veya şekil değişiklikleri olması
-Üç haftayı aşan iyileşmeyen bir yara olması
-Koltuk altı, boyun, kasık gibi bölgelerde cilt altında ele gelen yumru gelişmesi
-Bağırsak alışkanlıklarındaki değişiklikler (ishal, kabız olma)
-Zor veya ağrılı idrara çıkma
-Yemekten sonra hazımsızlık
-Yutmada zorluk
-Bilinen hiçbir neden olmadan kilo kaybı veya alımı
-Karın ağrısı
-Açıklanamayan gece terlemeleri
-Kanlı idrar, dışkıda kan görülmesi, düzensiz adet kanamaları, burun ve diş eti kanamaları
-Cilt altında kanama (toplu iğne başı kadar küçük kırmızı döküntüler, kolay ortaya çıkan morarmalar)
-İştahsızlık, zayıf veya çok yorgun hissetme
ERKEN TANI VE TARAMALARIN ÖNEMİ
“Bu belirtilerin görüldüğü herkes kanser demek değildir” uyarısında da bulunan Serakıncı, “Ancak birkaç haftadır süren belirtileriniz varsa, sorunların olabildiğince erken teşhis edilip tedavi edilebilmesi için bir doktora görünmek çok önemlidir” ifadelerini kullandı.
Serakıncı açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Kanserin, cerrahi ve/veya onkolojik tedavi yöntemleri ile tamamen tedavi edileceği evrede tespit edilmesi önem taşır. Bu evrede yakalanabilmesinde, başta belirttiğim gibi öncelikle vücudumuzu iyi tanıyarak olası değişiklileri zamanında fark etmek ve doktora başvurmak etkilidir. Ayrıca belli kanserler için taramalar yapılırken de şikâyeti olmayan kişilerde tarama sırasında erken evre tümörlerin tespiti olmasına erken tanı diyoruz.

“BESLENME ALIŞKANLIKLARI YÜZDE 30-75 ETKİLİ OLABİLİYOR”
“Beslenme alışkanlıklarının kanser hastalığının ortaya çıkmasında yüzde 30 ila 75 oranında etkili olabileceğine değinen Serakıncı, kanserden korunmak için kızartma, fast food, yanmış gıda tüketimini minimalize ederek bol bol sebze meyve tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
“Dünyada 2020-2021 kanser statistiklerine bakarsak her yıl yaklaşık 19 milyon yeni kanser vakası ve her yıl yaklaşık 10 milyon kansere bağlı can kaybı meydana gelmektedir” diyen Serakıncı,en sık görülen kanser türleriyle ilgili de şöyle konuştu:
“2020’de kadın meme kanseri, en sık görülen kanser türü oldu. Meme kanseri olarak akciğer kanserini geride bıraktı. Yapılan istatistiki tahminlere göre yılda 2,3 milyon yeni meme kanseri vakası var. İkinci sırada akciğer kanseri yer alıyor. Onu, kolorektal, prostat ve mide kanserleri takip ediyor. Kanserden ölüm sıralamasında akciğer kanseri, tahminen 1,8 milyon ölümle kansere bağlı can kaybının önde gelen nedeni olmaya devam ediyor. Can kaybı konusunda akciğer kanserini kolorektal, karaciğer, mide ve kadın meme kanseri takib ediyor. Dünya kanser istatistikleri verilerine göre 2040’ta 28,4 milyon vaka olması bekleniyor. Yani 2020’den % 47’lik bir artış beklenmektedir. Bu bilinçle yaşam tarzımız ve çevre faktörlerine dikkat ederek bu rakamları aşağı çekebiliriz.”

“SİGARA TAMAMEN YASAKLANSA KANSER VAKALARINDA YÜZDE 55-65 AZALMA OLUR”
“Kanser hastalığında sigara kullanımı ciddi risk artırıcı faktör olarak rol oynuyor” diyen Serakıncı, “örneğin akciğer kanserlerinin yüzde 97’sine sigaranın neden olduğunu belirlenmiştir. Yapılan istatistiklerde, bir ülkede sigaranın tamamen yasaklanmasının kanser vakalarında yaklaşık yüzde 55-65 azalma sağlayacağını destekler yönündedir.” Dedi.

KKTC’DE MEME VE PROSTAT KANSERLERİ YAYGIN
KKTC’de meme ve prostat kanserlerinin en yaygın kanser türleri olduğunu kaydeden Prof. Dr. Serakıncı, “Her yıl yaklaşık 350-400 yeni kanser vakası tespit edilmekte. Bazı kanser türleri var ki çok hızlı yayılabiliyor. Ancak gerek teknolojide gerekse tıp dünyasında baş döndürücü gelişme erken teşhiste çok büyük katkı sağlıyor. Erken tanı ve riskleri minumumda tutacak yaşam koşullarını sağlayarak kansersiz yaşam genetik faktörlerin yanı sıra bizim elimizde diyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“RADYOTERAPİ VE KEMOTERAPİNİN ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAK, YAN ETKİLEREİNİ AZALTACAK ÇALIŞMALAR YÜRÜTÜYOR”
Kanser tedavisindeki yeniliklerede değinen Serakıncı, kendisinin çalışmalarının da bu yönde olduğunu aktardı. Yaptığı çalışmalarda kök hücrelerin telomeraz geninin insanları kanserden koruma amacıyla erişkin dönemde programlı bir şekilde inaktive edildiğini gösterdiğini anlatan Serakıncı, kök hücrelerin kansere karşı tedavide silah olarak kullanılabileceğini deortaya koyduğunu belirtti. Kanser tanı ve prognozunda kullanılan hücre içi çok renkli moleküler boyama tekniklerinden bir kaçını ilk kez geliştirdiğini ifade eden Serakıncı, son olarak klasik kanser tedavisi olan radyoterapi ve kemoterapinin etkinliğini artıracak hem de yan etkilerini azaltacak doğal yağlar ve yeni biyo belirteçler bulma konusunda çalışmalar yürüttiğini kaydetti.

“KKTC’DE DAHA İYİ BİR NOKTAYA GELEBİLECEĞİMİZE İNANIYORUM”
KKTC de kanser tanı ve tedavisine yönelik imkanların her geçen gün arttığını söyleyen Prof. Dr. Serakıncı, her zaman daha iyisi için çalışmaların sürmesi gerektiğini de belirtti.
Serakıncı, “Bir hasta için en önemli şey hızlı tanı ve uygun tedeviye erişebilirliğidir. Altyapısı ve imkanları olan ülkeler mümkün olan en uygun tedaviyi vatandaşlarına sağlamaya çalışır ve sağlık sisteminin başarısı da bununla ölcülür. KKTC olarak bu yönde ilerlemeler kaydedilmekle beraber henüz tam olarak olmamız gereken noktaya ulaştık diyemeyiz. Bununla birlikte yaratılan farkındalıklar ve süreçler ile daha güçlü olacağımız kesindir” dedi.

Devamını Oku
Yorum Yapabilirsiniz

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Dünya

Irak’ın orta ve güney kesimi tamamen elektriksiz kaldı

Published

on

By

Irak’ın orta ve güney kesiminde elektrikler tamamen kesildi. Başkent Bağdat başta olmak üzere ülkenin orta kesimindeki kentler ile güneydeki şehirlerde aniden elektrik kesintisi yaşandı.

Elektrik kesintilerine ilişkin Elektrik Bakanlığından ya da diğer ilgili kurumlardan henüz bir açıklama yapılmaması dikkati çekti.

Irak’ta ulusal elektrik hizmeti günlük ancak ortalama 5 ila 8 saat verilebiliyor.

Ülkede yıllardır çözüm bulunamayan elektrik kesintileri sorununa karşı çevre kirliliğine neden olan ücretli mahalle jeneratörleri devreye giriyor.

Devamını Oku

Dünya

Azerbaycan ile Ermenistan’ın parafladığı barış anlaşmasının metni açıklandı

Published

on

By

Azerbaycan ile Ermenistan’ın Beyaz Saray’da parafladığı “Barış ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşma”nın metni kamuoyuyla paylaşıldı.

Anlaşma metni, ABD Başkanı Donald Trump’ın ev sahipliğinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın Washington’da gerçekleştirdiği üçlü zirvede 2 ülkenin dışişleri bakanları tarafından paraflanmıştı.

Azerbaycan ve Ermenistan dışişleri bakanlıklarınca eş zamanlı olarak paylaşılan ve 17 maddeden oluşan anlaşma metni şöyle:

Madde 1 – Taraflar, eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’nin cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiği ve uluslararası toplum tarafından bu şekilde tanındığı teyit ederek birbirlerinin egemenliğini, toprak bütünlüğünü, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığını ve siyasi bağımsızlığını tanıyor ve bunlara saygı gösteriyor.

Madde 2 – Taraflar, Madde 1’e tam uyarak, birbirlerine karşı hiçbir toprak iddialarının olmadığını teyit ediyor ve gelecekte de böyle bir iddiada bulunmayacaklarını onaylıyor. Taraflar, diğer tarafın toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bölmeyi ya da zayıflatmayı amaçlayan herhangi bir eylemi planlamak, hazırlamak, teşvik etmek ve desteklemek dahil hiçbir eylemde bulunmayacaktır.

Madde 3 – Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde, diğer tarafın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da Birleşmiş Milletler Şartı’na aykırı herhangi bir şekilde hareket etmekten kaçınacaktır. Taraflar, kendi topraklarının üçüncü bir tarafça diğer tarafa karşı BM Şartı’na aykırı biçimde güç kullanımı amacıyla kullanılmasına izin vermeyecektir.

Madde 4 – Taraflar, birbirlerinin iç işlerine karışmaktan kaçınacaktır.

Madde 5 – Taraflar, bu anlaşmanın her iki tarafça onaylanmış şekillerini teati etmesinden sonra _____ gün içinde, 1961 ve 1963 tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edecektir.

Madde 6 – Taraflar, bu anlaşmanın 1. maddesi kapsamındaki yükümlülüklerini tam olarak yerine getirerek, devlet sınırının belirlenmesi ve işaretlenmesine ilişkin anlaşmanın sonuçlanması için ilgili komisyonlar aracılığıyla iyi niyetle müzakereler yürütecek.

Madde 7 – Taraflar, ortak sınırları boyunca üçüncü bir tarafın kuvvetlerini konuşlandırmayacaktır. Taraflar, ortak sınırlarının belirlenmesi ve ardından işaretlenmesi süreci tamamlanana kadar, sınır bölgelerinde güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan da dahil olmak üzere, karşılıklı olarak üzerinde anlaşılmış güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaktır.

Madde 8 – Hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret ve ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet içeren aşırılık ve terörizmin tüm biçimlerini kınayan taraflar, kendi yetki alanlarında bu gibi durumlarla mücadele edecek ve ilgili uluslararası yükümlülüklerine uyacaktır.

Madde 9 – Taraflar, her iki tarafın da dahil olduğu silahlı çatışmalardan kaynaklanan kayıp kişiler ve zorla kaybetme vakalarını çözmek için, doğrudan veya uygun olduğu durumlarda ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği yaparak, söz konusu kişiler hakkında mevcut tüm bilgilerin paylaşımı da dahil olmak üzere önlemler alacaklardır.

Bu bağlamda, taraflar, ilgili kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasının, uygun olduğu durumlarda kalıntılarının aranması ve iade edilmesinin ve gerekli soruşturma tedbirleri yoluyla onlar için adaletin sağlanmasının, uzlaştırma ve güven oluşturma aracı olarak önemini kabul etmektedirler. Bu konudaki ilgili yöntemler, ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak görüşülecek ve kararlaştırılacaktır.

Madde 10 – Taraflar, ekonomi, transit ve ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda işbirliği kurmak amacıyla karşılıklı çıkarlara ilişkin ilgili konularda ayrı anlaşmalar akdedebilirler.

Madde 11 – Bu anlaşma, tarafların uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletlerin diğer üye devletleriyle akdettikleri antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel getirmeyecektir. Her bir taraf, kendisi ile herhangi bir üçüncü taraf arasında yürürlükte olan uluslararası anlaşmaların, bu anlaşma kapsamındaki yükümlülüklerine halel getirmemesini sağlayacaktır.

Madde 12 – Taraflar, ikili ilişkilerinde uluslararası hukuka ve bu anlaşmaya göre hareket edeceklerdir. Taraflardan hiçbiri, bu anlaşmayı uygulamamak için kendi iç hukukunun hükümlerini gerekçe olarak kullanmayacaktır. Taraflar, bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden önce, Viyana Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (1969) uyarınca, bu anlaşmanın amacına ve hedefine aykırı herhangi bir eylemde bulunmaktan kaçınacaklardır.

Madde 13 – Taraflar, bu anlaşmanın tam olarak uygulanmasını garanti eder ve bu anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere ikili komisyon kuracaklardır. Bu komisyon, taraflar arasında kararlaştırılacak usullere göre faaliyet gösterecektir.

Madde 14 – Taraflar, uluslararası hukuk ve karşılıklı ilişkilerinde kendilerini bağlayan antlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine halel gelmeksizin, bu anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasıyla ilgili her türlü uyuşmazlığı, 13. maddede belirtilen komisyon aracılığıyla da dahil olmak üzere doğrudan istişareler yoluyla çözmeye çalışacaklardır. Bu istişareler altı ay içinde karşılıklı olarak kabul edilebilir bir sonuç vermezse, taraflar uyuşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için diğer yollara başvuracaklardır.

Madde 15 – Taraflar, 14. maddeye halel gelmeksizin, bu anlaşmanın imzalanmasından önce aralarında herhangi bir hukuki temele dayalı olarak var olan tüm devletlerarası iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri, yargılamaları ve uyuşmazlıkları, bu anlaşmanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde geri çekecek, sonlandıracak veya başka bir şekilde çözüme kavuşturacak ve birbirlerine karşı bu tür iddiaları, şikayetleri, itirazları, talepleri ve yargılamaları başlatmayacaktır ve taraflardan herhangi birine karşı herhangi bir üçüncü tarafça başlatılan bu tür iddialara, şikayetlere, itirazlara, taleplere ve yargılamalara hiçbir şekilde dahil olmayacaklar. Taraflar, bu anlaşmaya aykırı olarak birbirlerine karşı diplomatik, enformasyon ve diğer alanlarda düşmanca adımlar atmayacak, bunları teşvik etmeyecek veya başka bir şekilde bu tür eylemlerde bulunmayacak ve bu amaçla düzenli olarak birbirleriyle istişare edeceklerdir.

Madde 16 – Bu anlaşma, tarafların ulusal mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu anlaşma, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 102. Maddesi uyarınca tescil edilecektir.

Madde 17 – Bu anlaşma, Azerbaycanca, Ermenice ve İngilizce dillerinde düzenlenmiştir ve tüm metinler aynı derecede geçerlidir. Herhangi bir geçerli metin arasında hükmün anlamında farklılık olması durumunda, İngilizce metin esas alınacaktır.

Anlaşmanın paraflanması, yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor
2. Karabağ Savaşı’nın ardından, Cumhurbaşkanı Aliyev’in önerisiyle Azerbaycan ve Ermenistan barış müzakerelerine başlamıştı. Taraflar, Mart 2025’te anlaşma metni üzerinde mutabakata varmıştı. Beyaz Saray’da 8 Ağustos’ta düzenlenen üçlü zirvede ise metin paraflandı.

Ancak paraflama, anlaşmanın yürürlüğe girdiği anlamına gelmiyor. Anlaşma, Azerbaycan’a karşı toprak iddialarını içeren Ermenistan Anayasası değiştirildikten sonra imzalanarak resmiyet kazanacak.

Devamını Oku

Dünya

Rusya’da WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı

Published

on

By

Rusya’da yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamaması nedeniyle WhatsApp ve Telegram üzerinden aramalar engellenmeye başladı.

Downdetector verilerine göre, Rusya’da vatandaşlar, sabah saatlerinden itibaren WhatsApp ve Telegram üzerinden yapılan aramalarda sorun yaşadıkları bildiriminde bulundu.

Rus basınında çıkan haberlerde, ülkedeki mobil operatörlerin Rus hükümetine mektup yazarak, yaptırımlardan ötürü gerekli altyapı yenilemelerinin yapılamadığının iletildiği yer almıştı.

Buna karşın, internet trafiğinin ise arttığına işaret eden operatörlerin, trafiğin azaltılması için WhatsApp ve Telegram üzerinden aramaların engellenmesini talep ettiği belirtilmişti.

Konuya ilişkin resmi açıklama yapılmazken, bazı Rus yetkililer engellemenin telefon üzerinden dolandırıcılıkla mücadele için gerektiğini savunuyor.

Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’dan bazı milletvekilleri, 18 Temmuz’da yaptıkları açıklamada, mesajlaşma uygulaması WhatsApp’ın ulusal güvenliği tehdit ettiği gerekçesiyle yasaklanması çağrısında bulunmuştu.

Devamını Oku

Trending

Reklam